ğ . . A Z d t ——— ——— — —— -— —.. .A Fransızcadan tercüme edebi roman du;_uî_"“m“ yol, nerenin hali arazi ol- dı_-; ':.M_"k,e cek xaır,:ene değil- W'ıju lı)î 8 en şimal tepesinde, K Tar e ayrıldığını ve bir ta- garabeti kadar, şöhre- olan «Gauthierin ölü- doğru gittiğini unutmüş- Ben farkın Yola sapmış Noktaya elverişli olan trafta & F"?ulrna lar pey lar peyda a varmadan hayvanım bu kadar, az çok yürümeğe yol büsbütün kötüleşti. Becenin koyulukları arttı. Yol Bâ, zeminde çukurlar, taşlık- ğa başladı. Çalılar, taş- ea çukurları kapatıyordu. n 5 alim bir çok defa sürçtü. Başı- ;n"s';;îlundckı bulut yıgınları gittikçe İ k; Peyda ediyor; dağa yaklaştıkça ni d_—“v! hem artıyor hem yaklaşı - z k: Bir aralık yarı şefaf bir pus için- tü ldim ve bunun, pek yakında oldu- nlaşılan koyu sis tabakasının müj- d Olduğumu hissettim. Kendi ken- ime: ;i'âimşii hapı yuttuk! 5€ söylendiğimi hatırlıyorum. ları Yolun doğru inmeğe başladı. Hayret laritada bö öyle bir şey yoklu. Haritayı | Bit daba tetkik etmek - İçi k iyiden N Yazıları ok: S:ı;lî"lü'dnd'u bir nev: k. Yol tekrar yukarı çıkmağa ba: %A“ık'dt—n..nxı patikadan eser ka Ş, Y lar hayvanın göğsü- e hııhd" çıkıyor dikenleri. vücudüne |di l"";“if—!leu. l:ncîm 'b_u :üken.î:der.. “EMini Kat'iy yorum, Bey- Birim, tehlikel lîıs Yolda kör Yor, $inirlen'yordu. Bezdiği mek istemi- SON POSTA ki, kemik cam gibi kıvrılıyermişti. Artık/safe kalmıştı ki, birdenbire hayretten zavallı Siegfried — için ne tırısa, ne-de|dona kaldım. Kadın köylü değildi. Şim- İdört nal mevzubahs değildi. Hattâ teh- di onu daha iyi görüyor, arkasındaki Biz süvariler, hayvan'larımızı, dost - etmek istedim. Fıkat'l.ırımmlan. metreslerimizden bile fazla | Ga bir şehir tw iyiye kararmış olduğu 'severiz. Beygirimi bu halde görünce|den büyük bir buva İçini il olmadı, vaz |çocuk gibi ağlamamak için kendimi zor | ç, Esasen iniş pek kısa sürmüşlü. |zaptettim; ve birdenbire rovelverimi kur yola gir- | çekerek, namluyu, biçare hayvanın ku- lağına soktum; gözlerimi kapadım; tet ği çektim. Yaralı koca vücut, hafif bir itremeden sonra, otların üzerine ebe uzandı, kaldı. Silâhımı cebime yerleştirdim ve reye gittiğimi bilmeden yürümeğe b ladım. İkinci yokuşu tırmandım; tesa- bu|düf ettiğim ilk taşın üzerine çöktüm. Ancak, aradan on beş dekika geçtik- iz metre kadar|ten sonra, vaziyetin fecaatini düşün - Çok tehlikeli bir mevkideydim. Bü- lkten sonra * k iniş baş-|mek akl ldi. lidı, bi onra tekrar bir iniş baş-|mek aklıma geldi. dâ bitinci kuş tr- Mandık. tince tekrar bir yokuş ür Yani> ğ ünlış yola sapmış olduğumu işte o tün geçitlere uzak, dağlık, çorak arazi- nin ortasında ve yaya kalmıştım. En la'z'::namıdım Hiç şüphe yok bir bo-|yakın kulübe hiç olmazsa bir fersah rduk. Halbuki Grand| mesafede idi. İstihkâma warmak için da, boğaz namına hiç bir|ise en aşağı iki fersah yol yürümek lâ- biliyordum. Bura emin-'zımdı. Halbuki vazifem, içinde bulun- ilerisini görebilmek | duğum çaresizliğe, gecenin karanlığına vI Pa'gid K iden y B3 olmadığır _—_MMıın..f h, y.h:' Yüksekçe bir noktaya gelince-| ve bu çalılıklar arasında yol bulma - dim T yola devam etmeğe karar ver-|nın imkânsızlığına rağmen, istihkâma Ti A"?__llerledim. Filhakika, bıraz son«| vasıl olmaktı. Etratı İt ettiğim gibi, bir tepeye geldik, u Bözden geçirdim. Şimdi önümde, bir o:“âlırm ihata ettiği geniş ve uzun hhh'_wr_i_'.dı. Bu dağların şekli, sis benim 3;1_2 örtülü olmalarına rağmen, kâp , N Mevki tayinino fazla . Beldi. Yere yatr ış Muazzam bi 'a y 1 şu kitlenin M"“ d'î!l olduğuna şüphe yoktu. Bir :'-'.—i Bibi kesik olan şark cihetin- TVesi, oyanın ortasında, denizi €eyen bir geminin burnunu 'üdoön dağını da tanıdım. ileri) aran Co Ev vet ıkm Gouthirenin ölümü boğa- & mr_"lî: Derhal ve kabil olduğu ka- ütle pgeri dönerek, yolumu şa: kü y_mn;»kı_ı_va avdet etmekten baş- & kıdıııg" lîuh Şey yoktu. Kabil oldu- ü Ür'atle... Zira gece karanlığı en o nokta; B Ha:lunmılı a oktaya vasıl ol mel:;k buı_'nunıı Bıicıklayan biraz e hh;;h yola tekrar saplanaca- & “Nce tereddüt etti. Yı Saymaı Pit Ctıareıışr-mlf için bacaklarımı şıktım. Ci Yokuşu tırmanaca- bıfde!ıbim eyerin, ılmc:- hissettim, akabinde hay- yere Yüvarlandık. Otla- " n Üstüne hizla düştüm, ça SN zemin taşlık değ (mli;l.:ıe zarfında toparlandım tğ:?kl. İ Pu;ıı âlnız üstüm başım epey h $i t _Şv":ü::nler vücudümü bemfnî:î Yörün vvın Yerinden kımıldım;— arkik B k:u eğilip baktım. Sol ol Yanın yarığına Birmiş T fena bir Şekilde saplanmıştı HD ve çalıları Teketversi Geçit olduğunu tahmin ettiğim nok- tada bir taşın üstüne oturmuş, hayva- nımın boylu boyunca uzandığı yeri seyrediyordum. Nihayete kadar yürü- mek, her ne bahasına olursa olsun va- zilemi ifa etmek mecburiyetinde oldu- Bumdan, yoluma devam etmek için ayağa kalkmak üzere idim ki benden metre kadar ileride, bulanık sema- ya sam etmiş, esmer bir şekil gi me ilişti. Bu esmer şekil, bir insan liydi; bana doğru ilerleyen, sür'atle y rüyen bir kadın gölgesi... Hayret ve se- vinç içinde yerimden fırladım. Bu sa- atte ve bu mevkide, her hangi canlı bir mahlüka tesadüf edeceğimi zerre ka - dar aklımdan geçirmemiştim. Güpe- gündüz bile, Gauthierin ölümü boğa- zından he bir köylü, ne bir oduncu, ne de bir avcının geçtiği vaki değildir. Zi- ya buralarda ne ekin bulunur, ne orman ne de av. Bu zifir gibi karanlık, yağmurlu ve soğuk gecede, belki de haflalardanberi ilk defa olarak buradan geçen yegâne kadın yolcuya benim tesadüf edişim eldden şeyanı hayret ve umulmaz bir talih eseriydi. Bu kadın herhalde, ace- le acele köyüne avdet eden civar hal- kından bir köylü kadın olsa gerekti. Dağ yollarını iyi bildiğine şüphe yoktu ve elbet bana, takip edeceğim yolu ta- rif ederdi... Kadına doğru iki üç adım attım, Za- ten benim önümden geçecekti. Fevka- lâde sür'atle yürüyor, çalılıklar ve di- kenler ara: an şayanı hayret bir ko- laylıkla süzülüp gidiyordu. VI Ukça dik bir yokuş olan patika,|likeli olduğunu evvelden sezdiği bu|elbiseyi seçebiliyordum, Dağ başında bu noktasında birdenbire aşağı|çorak araziden ebediyen ayrılamtıya - |tesadüf edilmesine imkân ol ettim. |caktı. ıyan bir ap giymişti. Drağen yapı narları ermin kaplı, gayet ! Elleri B kasının tüyleri yağmurdan ttrafımız bu İoyafeti mazur gös- ecek bir manzara arzetmekten çok ltnda idik... Nefes almıya cesaret edemiyordum, fdeta korkmağa başlamıştım. (Arkası var) (Baştarafı 13 üncü sayfada, Aktör berberinin nas'hatini yerine ge- tirdi.. İki gün sonra, doktor Kouçullov kabine- |sinde oturmuş düşünürken kapısı vurul- İdu. İçeri Saşa Smirnov girdi. Yüzü neşe ve sasdetle pariiyordu. Elinde bir paket Va rdı. Halecanla: — Doktor! diye söze başladı. Ne kadar “TMes'ut olduğumu tasavvur edemezsiniz! Bir hüsnü tesadüf eseri olarak size tak- dim etmiş olduğumuz şamdanın eşini buldut. Annem ve ben çök sevindik.. Ben biliyorsunuz ki anftemin biricik evlâdı - yım; ve siz benim hayatımı kurtardınız!. Buyurun doktor, buyurun!.. Saşa memnuüniyetten titriyerek şamda- ni bıraktı.. Doktor, söz. söylemeğe mukte- dir olmiyarak, yalnız hayret ve şaşkınlık- la ağzını açmıştı.. Yarınki nushamızda : MEÇHUL DOST Yazan : Mıh Zöşçenko Rusçadan çeviren; H. Alaz Çumra asliyea hukuk hâkim- llğinden : Çumranın Tahtalı köyünden Memiş O. Abdullah tarafından Yozgadın Yenicami mahallesinde 115 numaralı hanede mu - kim Neşet kızı Hikmet aleyhine açılan ihtar davasından dolayı ikamctgâhının meçhul bulunması hasebile 1/6/937 ta- rihli San Posta gazetesi ile 22/6/937 ta- rihinde mahkemede bulunmasına — dair yapılan tebligat Üzerine mahkemede bu- lunmadığı ve bir vekili kanuni de gön - dermediğinden hakkında giyap kararı it- tihaz edilmiş olduğundan 15/7/937 günü- ne rastlıyan Perşembe günü saat 11 de Çumra asliye hukuk mahkemesine gel - mediği veya bir vekili kanun! bulandur- madığı takdirde bir daha mahkemeye a- Aramızda yirmi adım kadar bir me-İlınmıyacağı ilân olunur. Üa & â çöl içinde, ;ynı' Sayfa 15 ADETA BİR MUCİZE Fakat, bunun da fenni bir izahı vardır. Bu cazip keşfin, SiZiN IÇİN neler yapabildi- ÜW ğgini gösteren hakiki fotoğraflar Hemen bir hafta zarfında bir — edilen ve genç hayvanların derin gçok kadınlar, bir kaç yaş gençleş - — cild höcerelerinden istihsal edilen miş ve bütün çizgi ve buruşukluk- bu cevher, şimdi pembe renginde- ları zail olmuştur. Bu hal, kendi - — ki Tokalon kremi terkibinde mev - leri için âdeta bir mucize oldu. — cuttur .Her gece yatmazdan evvel Fakat, asri fen için, ancak; uzun — kullanınız. Siz uyurken, cildinizi ve sabırlı tetebbü senelerinin ye - — besliyecek ve — gençleştireceklir. 4 ni bir zaferi oldu. Âlimler; bura - — Buruşukluklarınız bir hafta zar - şuklukların ihtiyarlayınca meyda - — fında zail olacak ve on yaş daha na çıktığının sırrına vakıf olmuş - — genç görüneceksiniz. Gündüz için lardır. Cild ,bazı canlandırıcı un - — cild unmsuru olan beyaz rengindeki surlarını gaip eder. Onu besleyi - Tokalon kremini kullanınız. Siyah niz yeniden tazelenir ve gençleşir. — noktaları eritir, açık mesameleri ka- İşte, Viyana Üniversitesi profesör- — patır ve bir kaç gün zarfında en lerinden Dr. Stejskal'in cazip kes- — sert ve en çirkin bir cildi yumuşa- fi bunu temin eder, «Biocel» tabir tıp beyazlatır. Türk Hava Kurumu İ X BÜYÜK PİYANGOSU Büyük ikramiye: 45_000 liradır... '.ı Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 Liralık ikramiyelerle (20.000 ve 10.000) liralık iki adet mükâfat vardır.. . DİKKAT: Bilet alan herkes 7 Temmuz 937 günü akşamına kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır. Bu tarihten sonra bilet üzerindeki hakkı sakıt olur. Fethiye Belediyesinden : Fethiye Belediyesince iki adet Baskül almacaktır. Şartnameyi görmek istiyen- lerin Sirkecide Fethiye Nakliyat ve Ticaret evine müracaatları ilân olunur. (3878) KANZUK SAÇ BOYALARI JUVANTİN SELÂNİK BANKASI 'Tesis tarihi 1888 © İdare merkezi: İstanbul (Galata) Türkiyedeki şubeleri: İstanbul, (Galata, Yenftami); İzmir, Mersin. Adana bürosu Yunanistandaki şubeleri Selânik, Atina, Pire, « Her nevi banka munamelâtı İstanbul ve Galata şubelerinde kiralık kasalar v e Zayi Ruhsatname Sıhhat ve içtimal muavenet — Vekâletinden : * (Oxhydâroi) adındaki müstahzara aâald 8/5 sayılı ruhsatnamenin ziyaa uğradı- ğına datr sahibi tarafından — gazetelerle — yapılan lân Üzerine kondisine yeniden (5/8€) No. lu vuhsatname verildiği cihet- le zayi olduğu anlaşılan 8/5 sayılı ruhe satnamenin hükmü kalmamış olduğu ilân Kumral ve siyah olarak iki cinsi vardır. Ter ve yıkanmakla kat'iy- yen çıkmaz, tabit renk veren, taninmiş yegâne sıhhi saç boyalarıdır. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ BEYOĞLU - İSTANBUL