Te e: K .. Hergün Türkiye sanayü, Kömür fiatları ve Nakliye tarifeleri Yazan: Muhittin Birgen cuzlamak mecburiyetinde bu lunan Türkiyenin, bu bakım - dan mühim bir meselesi de kömürdür. Kömür ucuzlamalıdır. Kömür iki ta -« raftan da ucuzlamalıdır: Ereğli havza- sında Fole satış fiatları ve istihsal ma- liyeti ile ucuzlamaya mecburdur; mem- leketin muhtelif mıntakalarında kuru- lan fabrikaların nakledecekleri kömür- lerin nakliye ücretleri ilibarile ucuzla- malıdır. Yeni kurulan Türk sanayii için fab- rikalar günde vagonlarla kömür sarfe- diyorlar, Günde 30 - 40 tondan yüz to- na kadar yakan fabrikalar vardır. Bun ların vücuda getirdikleri mamul eşya- nın maliyet fiatı üzerinde bu kömü - rün tesiri mühim olur. Günde yalnız kömür masrafı olarak 1500 lira harca- yan fabrikalar bulunduğuna göre bu miktarı 1500 den bine indirdiğimiz gün matlüp olan ucuzluğun bir halkasını te- min etmiş oluruz. * Kömürün istihsal maliyeti, bizde meselâ, İngilteredekinden daha fazla olmamak lâzımdır. Fakat, bugünlük da| Uçma yarışı hili fiatlarımız Akdenizin kömür piya- salarına nisbetle çok pahalı bir seviye- de bulunuyor. Biz, bu fiatların indiri- lebileceğine kanüz. Esasen İktısat Ve- kâletince geçen sene yapılmış olan bir dJetkik bu imkânı göstermiş, biraz ten- zilât yapılmıştı. Eminiz ki bugür yeni- den ve evvelkine nisbelle daha esaslı bir surette yapılacak bir tetkik, kömür fiatlarında yeni bir tenzilât yapılma - sının mümkün olduğu neticesini vere- eektir. Kömür fiatlarınm — ucuzlaması demek, bir çok şeylerin ve bu arada, gene bizzat bir ucuzluk âmili olan de- miryolları tarifelerinin ucuziamas: de- mektir. Bunun için kömür, Türkiyenin ha- reketini ve sanayiini ucuzlatmakta bi rinci derecede mühim bir âmildir. * Kömür fiatlarını ucuzlatmak bah - sinde bir âmil de demiryolları üzerin- de kömür nakliyesinin ucuzlamasıdır. Devlet demiryollarında kömür nakli - yesi, gerek yakın ve gerek uzak mesa- feler için ayni nakliyeyi kullanıyor ve her nevi kömürden, her nevi mesafe i- çin yeknasak surette ton kilometresi i- çin bir kuruş ücret alıyor. Halbuki bundan bir kaç sene evvel için çok o kadar mahzurlu görünmiyen bu usuj, bir zamandanberi artık ihtiya- ca kifayet edemiyor. 40 - 50 kilemet- relik bir mesafeye gidecek olan kömür- den alınan ton kilemetresi ile bin kilo- metre uzağa gidecek kömürün ton ki- lometresi arasında bir fark olması ta- bildir. Bugün Nazillide, Ereğlide, Kayseri- de, Kırıkkalede, hülâsa memleketin her tarafında dev gibi kömür sömüren fab- rikalar vardır. Bunların ekserisine kö- mür gayet pahalıya mal oluyor, Hal - buki kömür havzasına yakın yerlerde maliyet fiatı daha çok ucuzdur. Sana- yiin iktısadi âhengi bunlar — arasında SON POSTA Resimli Makale: Bazı kimseler aleyhlerinde sarfedilmiş bir mütaleadan ha- berdar edildikleri zaman derhal kırıp dökmek, mukabele et- mek isterler, hiddetleri için ölçü ve hudud yoktur, düşünme- den hemen ileri atılır. Hareketlerinin neticest hüsrandır. D İnsan ölçüsü.. $8 Söze kapılan insanlara dikkat ediniz, yüzde doksan doku- zu tahsilsiz, görgüsüz, yüzde biri de sinir hastasıdır. Tahsil görmüş terbiyeli adam söze kapılmaz, kızmaz, hareketine hâkim olan şey hiddet değil mantık ve muhakemedir. Ç Pilânörde Tepesi takla gişedeki Daime: olacak. | Sovyet Plânör teşkilâtı muallimle- rinden Bay Chelest (G. 9) numaralı plânörle herkese hayret veren bir uçuş tecrübesi yapmış ve 7000 metre yük- seklikten baş aşağı dönerek 10 kilomet- relik mesafeyi tepesi taklak olarak uç-| muştur. Plânörcüler Bay Chelest'in bu uçu şunu çök büyük bir muvaffakiyet ola- —— SOÖZ ARASINDA ÖHERGÜN BİR FIKAA | —— Taksite bağlıyalım Şehir tiyatrosunun gişesi önüne on kişi birden geldiler, içlerinden biri, — Bize bir loca, dedi, yalnız şartı maz şu: Sahneyi iyi görecek, on kişi de içine sığabileceğiz. Hem de ucuz Daim, adamın yüzüne baktı: — İsterseniz parasını da - taksile bağlıyalım.. Aydan aya ödersiniz.. Tekaüt edileri < - : * ( _J*L) Emekhtar at : —i | 4 Ayak altında Bomba gibi Patlıyan kumlar Doktaer A. D. Levis Johanesburg coğ- rafya enstitüsünde verdiği bir konfe - ransta şimdiye kadar - işitiülmemiş bir mevzua el almış ve şu garib şeyleri si lemişti hari çölünün cenubu şarki- sinde insanların yerleşmediği, kervan- ların geçmediği bir mıntaka vardır. O- İsis menfaatleri namına rada kumlu bir arazinin üzerinde yü -| Haziran 25 | Sözün Kısası Hergünkü Terane E. Tala Ünya karışacak.. Karışıyor.. Ka- Yıştı.. Sulh tehlikede... Filân ve falan devletlerin arasındaki gerginlik artıyor.. Ufukta yeniden kızıllık beliriyor.. Bu, bugünkü gazetelerin teranesidir, Üç gün sonra, nakarat değişiyor: Harp tehlikesi bertaraf oldu.. Falan ve filân devletler arasında gere ginlik kalmadı... Vaziyet müemmendir... Kara bulutlar dağıldı.. mnepsi güzel, hepsi iyi amma, zavallı insanların sinirleri, pol madrabazla- rının ilânihaye ayuncağı mı olacak? İkide birde yürekleri oynatılan anne- letin vebal'ini kim yüklenecek?. Hoş! —— |Dünyanın mukadderatını kendi ihtiras - larına baziçe edenlerin omuzları böyle yükler taşımağa o kadar alıştı ki üzeri- ne bir iki vebal daha kalılsa ne çıkar? Beşeriyet, anlaşılıyor ki daha uzun za- man rahat yüzü görmiyecek. Harbin fe- cayli ile karşılaşmasa da Tanrının günü Kâbusunu, halecanını çekecek. Dünyayı altüst eden harbi umumi dra- manın son perdesi kapandıktân sonra, gmilletler geniş bir nefes almışlardı. Mü- teakip hâdiseler, bu nefesi, bir hıçkırık halinde onların boğazlarına tıkadı. Tehditlerden öyle gina geldi.. Harp u- macısından o derece kanıksadık ki.” Gü- nün birinde artık dayanamayıp hep bir ağızdan bağıracağız: — Ehhhi. Yeter, artık bıktık, usandık. Ne olacaksa olsun! Haydi bakalım! Bu « yurun meydana! ja, O gün, harp heyülâsımı ha- çığırtkan — diye kullananların sustuklarını ve sindiklerk 3 İ>i göreceğir. Zira fitne ondan korkmuyandan kor S —— — Alman ricalini kızdıran bir ilân Nüfuzunu sulistimal suçile eski bir rak tasvir etmektedirler. Kanser yılan zehirile tedavi ediliyor Kobra yılanının zehirile kanserin te- davi edildiği hakkında ortada neticesi çıkmıyan bir nazariye vardı. Taşkend tıb enstitüsü bu sahada yaptığı tecrübe- lerini derinleştirmiş ve yılan zehirile bu mühlik hastalığı kat'. surette tedavi imkânını bulmuştur. 'Türkmenistana yılan zehiri topla- mak üzere sevkedilen Bir heyet, 22 Şu gördüğünüz at Londradaki bahri- ye kışlasının yirmi senelik emekdarı- dır. Yirmi senedenberi, kışladan gel'p geçen binlerce nefere hizmet eden, eş- yalarını taşıyan Bobby nihayet teka- ütlüğü hak etmiş, ve bahriye baytarı- nın bir istidası ile istirahate hak kazan - mıştır. Bu emekdar ata son bir ihtiramda bu- rürken ayağımın altındaki kumların ASker mütekaidi Almanyada mahkeme- bomba gibi, gök gürültüsünü andırır YE verilmiştir. Takibala sebeb gazete- şekilde infilâk etmeğe başladıklarını 'lerde çıkan şu ilândır: hayretle ve korku ile gördüm. Meğerse| *Ben bir asker mütekaidiyim, bir çok o kumlarda öyle bir kimyevi terkib | ekâbir ile sitâh arkadaşlığı ettim, Hî varmış ki, kumlar üzerinde yüründük- Çok kimselerin çıkmaza giren işierini infilâk ediyormuş. Yetliler bu ses- | balledebilirim, bana müracaat ediniz.» leri duydukca: eİlâhları gazaba getir-| Alman ricali bu ilâna fevkalüde Wiz- dik!» diye kaçışıyorlarmış. mışlar: «İşlerin yürümesinde dostluk BZT ” p ve ahbablığın zerre kadar tesiri yok- Memleketlerin haricinde |tur» diyerek adamı tahtı muhakemeye Yaşayan insanlar aldırmışlardır. Bugünlerde Londrada, memleketle- rinin haricinde yaşıyan insanlar için bir istatistik neşredilmiştir. İnsanın vücudünde gram zehir ile gelmiştir. eeeaaeaaneereseceRAAnAEAAN! vere e sieaneanaanne rette İstifade mümkün linyit hazinele- ri vardır. Kalorileri zayıf ve evsafla- rı derece derece"düşkün olan bu kö lunmak isteyen bahrtiye- efradı, onu bando müzika ile, bundan böyle yaşı- yacağı çiltliğe kadar götürmüşlerdir. Bu istatistiğö göre Büyük muhare- beden sönra memleketlerinin haricin- evvelkine nisbetle çok azalmıştır. de yaşıyan insanların sayısı barbten | kaybolan radyümlü iğneler Viyana hastanelerinden birisinde bir hastanın vücüudüne radyümlü iğneler konularak tedavi edilmekte iken bir biri derece yakınlık tesisini iktiza ettir-|mürler için ehven bir nakliye tarifesi tnez mi? tatbik edilse, bunların Zonguldak ye- Bizce kömür tarifelerinde, mesafeye|rine kullanılmaları mümkün olur. Da- göre üç derece tatbik etmek ve faraza|hilde bunları fazla miktarda sarfet - bin kilometreden fazla mesafeler için |mek ve Zonguldağı da harice fazla mik nakliyeyi yarı yarıya olsun ucuzlatmak |tarda Ihraç etmek gibi iyi bir iktısat si » Devlet Demiryolları, bu fe-|yasetini mümkün kılmak için linyit| Memlekette normal ve rasyonel dakârlığa imkân göremezse — ki bizce|nakliyesinin Zonguldak nakliyesinden bg © kadar da ağır bir teklif değil -|farklı olması elzemdir. Kalori noksa - dir — o zaman, faraza beş yüz kilemet-|ninı ancak nakliye noksanile karşıla - mak kabil olabilir. * İşte, Devlet Demiryollarile İktısat Vekâletimizin alâkadar daireleri için iş tigale değer bir kaç kömür meselesi... bir ik- tısat hayatı istiyorsak bunları hallet - mek mecburiyetindeyiz. Muhittin Birgen Bugün Britanya İmparatorluğu ha-|Bün bu Iğnelerin harekete gelerek has- ricinde yaşıyan İngilizlerin sayısı 4|tanın ücudünde kaybn_ld_uklnr: görü- milyonu bulmakta imiş. Hariçte yaşı- müştür. İğnelerin her biri 8.000 Avus- yan Almanlar 2.250,000, Fransızlar |türya şilini kıymetinde — olduğundan 1.748.000 imiş. 1919 senesi sonunda ya- | Punlar dikkatle aranmış ve nihayet kas bancı memleketlerde yaşıyan insanla- nalizosyan içinde ve hastanın ikamet rın umüum mikdarı 33 milyon iken 1930 ettiği yerden çok uzaklarda bulunmuş- da 28 milyona inmiştir. tur. İğneleri bulana 800 şilin mükâfat Bu arada arzın sekenesinin de iki mil- | verilmiştir. yara çıktığı kaydedilmiştir. reye kadar olan mesafeleri biraz paha- landırmak sayesinde bin beş yüzden bi ne kadar bir türlü, binden ötesi için de başka türlü bir tenzilât yapmayı müm- kün kılabilir. Devlet Demiryolları, e - Tindeki hesaplara istinaden, kendisine hattâ hiç bir zarar vermeden, uzak me- safelerdeki kömür — müstehliklerinin derdini hafifletebilir. * Başka bir taraftan da başka bir me- sele var: Kömür Türkiyenin bir nok - tasındadır. Bu kömürü ucuza mal edip harice fazla miktarda satmaya muvaf- fak olmak Türkiyenin döviz ihtiyaç - larını tatmin bakımından gayet mü - him bir meseledir. Halbuki Anadolu - sun pek çok yerlerinde muhtelif su » ğ ea İ Bir arkadaşımız söyledi: getirmişti. O kadar güzeldi ki sıcağa ve münasebet almayışı- na hiç ehemmiyet vermeden bir defa olsun giymek üzere ha- şıma geçirdim. Akşam Beyoğlunun tanınmış bir lokantasında ki, yağlı, rengi uçmuş bir melon şapka uzatmazlar mı? For- yadı bastım, fakat kim dinler? Sonra aksilik bundan ibaret te VISTER İNAN İSTER İNAN İSTER İNANMA! Parise giden bir dostum bana hediye olarak bir melan şapka yemek yiyecektim. Şepkamı vestiyere bıraktim. Bir saat son- |- Ta sinemaya gitmek üzere dısarıya çıkacağım sırada bana es- İSTER değil: Eski şapka başıma küçük mü küçük, bütün kuvvetiniz- Je ikl kenarına yapışsanız gene başınıza geçmez, garson bir yanlışlık olduğu ve şapkayı alanın yanlışlığı farkeder etmez geri getireceği kanastindedir, olgbilir, dedim. Fakat lütfen bir defa da siz yazıp ilân eder misiniz?» Dostumuzun arzusunu bu satırlarla yerine getiriyoruz, yal- nız doğrusunu söylemek lâzım gelirse yanlışlığa kurban Bi- den şapka eski bırakılan yeni olsaydı geri getirileceği 'mu- hakkaktı, aksi vaziyctte gidenin geri gelebileceğine biz inan- miyorüz, fakat ey okuyucu sen; İNANMA Biliyor musunuz ? 1 — Fotoğraf hangi yılda icad edi' miştir? 2 — Cenubi Amerikanın Kap mıntaka- gı ilk dela hangi yılda, hangi devlet ta- tafından müstemleke haline konmuştur? 3 — Boilesu kimdir? (Cevabları yarın) (Dünkü suallerin cevapları) 1— dki gül> muharebeleri İngilterede 1455-1485 yıllarında yapılmıştır. Halk be- :yıx güllü, kırmızı güllü olarak ikiye ay- | tilmış, bu suretle 30 yıl durmadan harbet- miştir. 2 — Gözlük 1308 de icad edilmiştir. 3 — «Gök ve Topruk» şiiri İngiliz şairi | Lord Byron'a aittir.