10 Sayfa SON POSTA İttihat ve Terakkide on sene 16 inci kısım No. 15 Memleket haricinde ittihatçılar Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Enver Paşanın Batuma gelmesi, Moskovanın o zamanki idarecileri tarafından hem iyi, hem de fena karşılanmıştı Talât Paşa, sağ bulunduğu müddetçe Enver Paşa ile olan muha- beratında, ona daima Anadoluyu rahat dir. Bunlarda bizim sefarethanemizin tesiri yoktur. Hatıramda dedikodudan ziyade müsbet intıbaların ve müsbet bırakmak fikrini tavsiyeden hâli kal-|malümların bıraklığı tortuların muha- mamış. Aralarında bariz bic de fikir|fazasına itina göstermiş olduğunu söy- ihtilâfı göze çarpıyor. Enver Paşa İn- |liyebilirim. giltere ile Fran t mleke- Enver paşa Baküda lerde ihtilâl çı meşgul| — Moskovadakl müşahedelerim, halde 'T.ım Paşa İngilizlere itibarile, bu yazdıklarımdan ibare' şıp onlarla Anadolunun — arasını | #Çi 34 kadar kaldıktân sonrâ bulmaya çalışırmış. Bundan dolayı En- | Gönmek üzere yola çıktım. BEE e a delk içinde pek çok şeyle — Talâtı kaybettik; İngiliz tareftarı | 0044 trenler, Rmıı_ oldu! Demiş! İkinci müsbet iş de 921 da Baküde âkdedilen şari kongresi olmuştur. Hemen kâffesi Mos- anları birer k. L.ık otel oda iplidaların- - ziyen yataklı vagonlar tekrar f! milletleri geçmişti. İki ay evvel bir m kın nüfusu içir Si lletler: politi- el k 'I;dxı a l;ı.lu:ı: .î;lğ».:îğl]ılkal;!dr'ğııîıî:- taşıyan tek bir insan görmediğim Ros-| uyuyacaklar. Sabah n ÇUAT *"h_*"”' K A(, k l -'c-ılun tof şehrini, dönüşte tanıyamaz olmuş -| kalktıkları zaman, »ch—;'“__“_ n'ÇZ"ı rdc 'çî mî .;lıîımı tum: Sokaklarda mükellef kürklü velonlara, — güzel bir etmediği için Baklde içtima Sal0nle D oL kadınlar dolaşıyorlardı! Tiyatrol vvaltı yedirece - nun kubbesi altında bir aksisada bile| * B B BCGĞRİEĞ açılmış, bir tanesi de ha here, gork milletle- |aT snE b“ kongre, şark milletle- y koru oynuyör ve bilet gişesinin bırakamıyan y ;rından memnun olü- |ceğim, (lson Posn | 1 TARİHİ | ;[ TEFRİKASI |I | -- Yazan: ı | Frengıs tam gozlerını kapayacağı bir da, aşağıdan bir fısıltı işitti, korkudan tıtremeğe başladı den görebileceği zi düşündüm de... — Lüzumu yok! Ben de, bu adamla- rın gelişinden sinir- lendimdi. Şimdi, burada bulunmala - yorum Kadının işini bi - tirdikten sonraya mı bunları bırakıyor - sun? — Hayır! Onlar, bu gece, rtahat rahat gm., Ondan sonra selâmetliye- — Lâtifeyi bırak d ediyordu. Vünde «Burjuvalare rahat rahat bil hTurkıi—'uâC gellacşi t a 918 g- | Sryorlardı! plerinin dünya ettikleri zulüm | * YO ai ni sistemine karşı bir isyan çıkarmak ol- Şe)aMlın MRL ÜNDi L]x»lk Tak biŞ duğa takdirde Enver Paşanın Türkiye | Mi$ olmakla beraber büsbütün eli boş ea Teerfay Klndila (£ ile meşgül olmasına hiç lüzum yoktu. da dönmüyordum: Tiflis: hareke timden evvel yaplığım te liste düşkün Gürcü parasile mette tedavül eden Rusya para: kovada 8 - 10 misli fazla bir kıymette bulunduğunu anlamış ve giderken ya-| |nımda bu paradan iki yüz liralık ka - İdar götürmüştüm, Moskovaya vardı - ğım zaman Doktor Tevfik Rüştü, «pa-| ranın düşeceğinden bahsediliyor, he - İsyan Türkiyede filen mewuıldu' Ba- ki %-r.c Tif- dece, atada bir kardeş münasebeti te- sis etmek ve bu münasebetle de diğer taraflarda yapılacak — hareketlerin hemahenk olmasını temine çalışmak kâfi idi. Fakat, Enver Paşa bö; yap- mamiış, başka taraflarda hiçbir hare- ket meydana çıkmadığı halde, Sakarya i başlamaz Batum moıî::[:îînâîıîr ei men değiştirelim'» diye bunları bana N Miçakövanil. o zamanki müdürleri | *fâtethanede iki günde değiştiriver - miş olduğu için bir Türk kıâıdmı mü- kabil elime bir Ru: suretle boşuna da seyahat Etmc'nn o - luyordum! Batum seyahatini hem istemişler, hem de istememişlerdir. Onlar için Anado- ludaki mücadelenin devamı matluptur. Mustafa Kemal Paşa bu işi- mükem- melen yaptığı müddetçe Enver Paşa- nın Mesele çıkarması ve Anadoluda ikilik yapması elbet doğru değildir ve bunu da istemezler. Fakat, Sakarya muharebesi neticeşinde Anadolu bozu- Jacak olursa, şanu ve bunu yapmaya muktedir olduğunu söyliyen Enver Paşanın tetikte bulunmasını da fena| görmemişlerdir. Esasen inkılâpçılar u - mumiyetle vesveseli, şüpheli ve hattâ vehimli olurlar. O tarihte gerek Türki- yeyi ve gerek Ankarayı çok iyi tanı - madıkları için o zamanki Moskova er - kânı, Anadolunun garpla muhtemel bir anlaşma temayülüne karşı elde Enver paşanın bir tehdit vasıtası olarak bu * lundurulmasında da fayda görmüş ve Eğer bu mükrim ve aziz dostün acelesi olmasaydı, üç ra, beyhude para hamallığı #tmiş ola - caktım! Bu kazanç sayesinde kendimi rahat hissettiğim için, avdette bir kaç gün Ba küda kalarak, bu fırsattan bilistifade hem Azeri Türklüğünü yakından gör - mek, hem de ne gibi ticaret imkânları bulunduğunu tetkik etmeğe karar ver- dim ve altı gün seyahatten sonra bir sabah güneş dnğmxdın Baküya düş - tüm. | (Arkası var) -| Nöbetçi Sakarya muharebesinin sonunda böy- Eczaneler le bir v:ızneı olursa buna karşı ted - Bu gece nöbetçi olan eczaheler $un - birli bulunulduğunu gösteren böyle bir|| tardır. alâmetin Batumda bulunmasını da mu Seleaal SÜİRİN A A e Veti cleslar. gecekli, öeeMüR l Sar llli şökünlü p Baliek Ali bey karargâhında topladığım İ-|| v ga: (reofilosi, Eminönünde: (A, Mi - fadelere göre doktor Nazım da bu se - ). Eyüpte: (Arif Beşir), Penerde: yahate hoşnutlukla iştirak etmiş de -|| (Emilyadi), — Şehremininde: Şehzadebaşında: — (Hamdi), Kar rükte: (Fuat), Küçükpazarda Ahmet), Bakırköyünde: (Merker). Beyoğlu cihetindekiler; ğildi. Anadolunun rahatsız edilmeme- si tarzında Talât paşa tarafından dai - ma ileri sürülen fikre doktor da taraf- tardı. Fakat, bu iyi kalbli sekter itti - (Necati İstiklâl caddesinde: (Galatasaray), hatçı da, sırf bu sekterliğin tesiri al -|| Tünelbaşında: (Matkoviç), — Galatada: tında Enver paşaya yapışmış, ondan|| (Yeniyo, Fındıklıda: (Mustafa — Nail), ayrılamaz bir vaziyette oldı :uımhuruu;: ı;—;dııı:u:d;;' ':Şııııı'kcly:dı:. 1 e alyoncuda: (Zafiropulos), Firuzağada: nunla beraber Batuma gitmeği kabul (Brtağrul), Şişlide: ( ). Beşiktaşta: etmişti. Bütün bu yazdıklarım, Moskovada Enver paşa ile yakımdan temas etmiş olan kendi muhiti ile hem bizi, hem Rusyayı iyi tanıyan Resu! Zade Emin ve Reşit Kaplanof gibi dostların ver - dikleri malümata istinat eden şeyler « kasesşseses AAA A AAA SA SAa Aa Ssaşa ee Ev kadınının şeker kuponu: Ev kadını, taze yemiş mevsimi geçmeden kilerini reçel ve şurupla doldur. Bu kuponları 90 gün neşredeceğiz. Onları hergün — kesiniz, saklayınız. 30 tanesini bir seri halinde biriktirip idaremize getirenlere ve gön- derenlere —bir —numara vereceğiz. Sonra ulusal — ekonoml ve — arttırma kuru- munun İstanbul şubesi tarafından tayin olunacak bir günde bu numaralar ara- sında kur'a çekilecektir. İlk 285 numaraya yirmişer kilo, müteakıp 25 numara- ya onar kilc, bundan sonraki $0 numaraya beşer kilo, 260 numaraya da ikişer kilo şeker verilecektir. (Süleyman Recep). Bağariçi, Adalar ve Kadıköy cihetin- dekiler: Üsküdarda! (İskelebaşı), Barıyerzde: (Osman), Kadiköyünde: (Büyüki, (Üç - ler), Büyükadada: (Şinasi Rıza), Hey -| belladada: (Halk). |ta Tişitilmiyordu. Yürüdüler. Biraz ;yoldan ayrılarak, Frengisin evine git- kararını söyle, usta! Doğrusu, ne yapmak — istediğini merak ediyorum. Bilirsin, ki - bileğim ağlamdır. Geçenlerde gelen İranlının boynunu, nasıl bir büküşte bükmüş, canını cehenneme göndermiştim. — Biliyorum. Bir defa, bunlar, onun gibi boyunları bükülebilecek adamlara benzemiyorlar. Sonra, onların suğ kal- maları hesabıma geliyor. Kadını öldür- memizin neticesi fenalaşırsa.. bu adam- lar, bizim handan çıkmadığımıza, hat- tâ benim hasta olduğuma şehadet eder- ler. — Hancı çırağı, ustasının bu fikrini çok beğendi — Çok akıllısın usta! Diyerek onu takdir elti Hanet, gıcırdatmamak için büyük bir| dikkatle merdiven kapısını açtı. Yavaş yavaş yukarıya çıktı. Zâl ile Rüstemin yallıkları odanın kapısına yaklaşarak kulak verdi. Yolcuların uyuduklarma| 'kanaat getirdi. Çünkü her ikisi de har- luyorlardı, Kendi kendine — Zaten yorgun idiler. Bol içince sızıp gittiler. Bu halde, onları öldürmek çok kolaydı; ama talihleri varmış. Yarın, benim lehimde şahadet etmeleri lâzım, Dedi. Aşağıya iner inmez, hizmetçi- sine hazır olup olmadığını sordu. İri vücutlu hizmetçi, omuzuna bir değnek gibi attığı uzun ve kalın bir demiri gös- | tererek; Görüyorsunuz ya.. hazırım! İster- sen bir insan yerine bir kaleyi deviri - ritm, Evdeki uşak, akılsızlık edip biraz kımıldarsa vay hâline, Dedi. Hancının belinde de uzun hı' hançer vardı. Hancı, bir dolabı açtı. Bu da köpeğin T a et Si düler, Kandili iıf'uycrı:k wk..ğa çık: tılar. Sokak karanlıktı. Ortalıkla kimse gö- rünmüyor.. En küçük bir gürültü bile sonra mek için tarlalar arasına saptılar. Ev.. handan iki yüz adım kadar u- zakta idi, Çok vakit geçmeden bahçe duvarının yanına ge'diler. Duvarlar, epeyce yüksek idi. Üzerlerine kolay kolm lay çıkılamazdı; fakat hancı ile hizmet- cisi her şeyi hesaplamışlardı. Onlar, duvara bitişik bir kavak ağacına tir - mandılar. Ağaca bağladıkları ipi bah - H ' çeye sarkıttılar. Bu sırada, köpek hav- İ lamaya başlamıştı. Hancı, koynundaki eti çıkarıp köpeğe Tırlattı. Köpek, eti kapınca sesini kesti. Onlar da, ipe sarı- larak bahçeye kaydılar. Evde ses yoktu. Yalnız üst kattaki pencerelerden birinde hafif bir ziya vardı. Hancı önde, hizmetcisi arkada yürüdüler, Alt katın sofasında kapı ol- madığı için, hemen taşlığa girdiler, 'a şarap| Frengis.. köpegin havladığını ışıtti- ği zaman daha uyumamıştı. Yatağından kalktı. Pencereye yaklaştı. Bahçeye baktı. Bir şey göremedi. Köpek te sus- tuğu için, çabucak pencereden çekil - |di. Gidip yatağına uzandı. Tam gözle- rini kapâyacağı bir anda aşağıda, bir fısıllı işitti. Korkudan titremeye baş - ladı. Kalktı, yatağında oturdu ve cari- yesine, hizmetçisine — seslendi. Cariy yukarıdâ, diğer bir odada.. hizmetçi a- şağıda idi. İkisi de uyudukları için bir cevap alamadı. Frengis., kandili aldı. Oda kapısını açtı. Dinledi..Ses sada yoktu. Biraz ce İsaretlendi. Sofaya çıklı. Hizmelçisine, bir daha seslendi. Gene bir cevap ala- mayınca, merdivenden inmeye başla - dı. Aşağıda kimse görünmüyordu. Tam taşlığa indiği zaman donakaldı. Mer - lan iki haydut birdenbire ayağa kalk- mışlardı. Birinin elinde hançer.. öteki- nin iki eli arasında demir, üstüne yü- rüyorlardı, Frengis., bağırmak istedi. Bağıra - madı. Korkusundan sesi — çıkmıyordu. Hancı, hançerini kaldırdı. Çırak demi- rini uzattı ve: — Vüurayım mı usta? Diye sorunca, kadın, fena'aşarak merdiven basamağına oturdu. ve elin- deki €i kandilini yere koydu. Hancı, armağını dudağına koyarak: | — Kadınım! Sez çıkarayım, bağıra - |yım deme! Kalbine hançeri, başına da İdemiri yersin. înım Ğ De haydutların kendisine do | arını görünce, biraz kendine | titreyen bir sesle: — Benden ne istiy Dedi. Hancı, bu sunle hnvrc' etmiş gibi cev: ğ edecek kiymetli Ildf( iz hanımcığım? Para şeyler.. bunları çabu - verirseniz mesele kalmaz. Frengis. haydutların kapkara yüz « e baktı. Bir cevap veremedi. Han- Jet onun bir şey söylemediğini görün - ce: — Neden, beniim gibi insaflı bir ada bekleterek üzüyorsun? Emin ol, Lc.ı burada olmasaydım, aceleci olan arkadaşım, söni çoktan tepelemiş bu - lunurdu. Talihine dua et te, durmadan paralarınla ziynetlerini teslim et, On - ların, sende durmasile bende bulunma- sı arasında ne fark var? Dediği zaman, tam iki küreğinin a- rasına saplanan bir kargı ile yüzü ko- yun yere yuyarlandı. Çırak ta.. ustası- na bakıp arkasına dönünceye kadar, dört kuvvetli koldan mürekkep — bir mengene içinde sıkıştı kaldı.. Hancı çırağı, elinde demiri, kurtul- Mmak için çırpımıyordu. Kurtuluş imkâ- divenin yan tarafında yere yatmış o « eli nt olmadığını.. heli cansız yattığını gi ladı: — Beni öldürmeyi tim yok! Bu fena vik etti. Dedi, Zâlın, ensesinden, Rüstemin kolundan yakalayan elleri — arasında, can acısından kıvrana kıvrana çöktü. Elindeki demir yere düştü. Frengis.. dehşet içinde idi. Belle - rinden palaları sarkan.. Ellerinde han- çerleri parlayan pehlivan yapılı, iki a- dama.. yerde yatan hancıya ve diz üs- tünde yalvaran çırağa bakıyor.. gözle- ri yuvalarından fırlayacak gibi açılı - yordu. Bu, bir an içinde olup biten kor kunç şeylerden o kadar korktu ki, bayıl di kaldı. ustasının — yende nce korkmaya baş Benim kabaha- beni, ustam teş - (Arkası var) Siz de bu kremden Bütün cihanda elli senodir daima üs- tün ve eşsiz kalmıştır. KREM BALSAMiN Büyük bir bilgi ve uzun bir tecrübe mahsulü olarak — vücuda - getirilmiş yegâne sıhlı! kremlerdir. KREM BALSAMiN Şöhretini söz ve şarlatanlıkla değil sıhhi evsafını Londra, Paris, Berlin, Nev - York güzellik enstitülerinden yüzleree krem arasında birincilik mü- kâfatını kazanmış olmakla iİsbal et miştir. KREM BALSAMiN Gündüz için yağsız, gece için yağlı ve halis acıbadem kremleri. Tanın- miş ecza, ilriyat ve luhafiye mağaza- larında bulunur. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ BEYOĞLU - İSTANBUL