Tevkifhaneden kaçanlar ! İki firarinin me! tepte hâdiselerin her ikisini d diği anlaşıldı, t Evvelki sabah tevkifhanedi Nlahla Tevfiğin kaçtıklarını katil suç- ilâtile yazmış, bu arada tevkifha henin yeni inşa edilen ve henüz lunmiyan hastane ve ameliyathane kısmı- emir parmaklıklı pencerelerinden rinden kaçtıklar, geç vakit da haber vermiştik. Müddeliumumi tahkikat yapıyor Dün sabah, İstanbul Hikmet Onat, haneye gitmiş Ve va- ziyeti gözden geçirmiştir. Hikmet —Onat, sonra — kendisile anlaşıldığını müddeiumumisi tevkifi bu tetkikten döndükten görüşen muharririmize, şunları söylemiş - Ür: — Kaçış vaziyeti, yazmış olduğunuz gi- bidir. Kaçanların, bir an evvel ele ge. leri için, bütün tedbirlere baş vurulmuş nuş gibidir. İz ğru devam edi- muhakkak- ur. Hattâ, izleri de buluür takibi, müsbet neticeye d yor. Nerdeyse ele geçecekleri tır. Onlara yataklık edenler de ceza görecek Bu arada şunu da bahse katayım, mev- kuf ve mahpusların kaçması ayrıca suç ol duğu kadar, kaçan suçlula lükadar y suçtüur. Ve saklır ve de, kanunda Şi lere haber vern itibarla da, onları saklıyanlar dıkları yeri bilenler varsa, haber Bu, gprek şahsi gerek âmmenin n derbal vermek vaziyetindedirler, | eri, menfaa! bıdır. Ti ya çekilmektedirler, enlaati ica- fhane mensupları, esaslı Neticede bu £ rar işine doğrudan doğruya veya göz yum- surette mak veyahut da vazilede ihmal göstermek “suretile istiyerek, iste: sebel edile- cektir. Bu yolda suçları görülecek olanlar, yenler bulunup bulunmadığı, tesbit etle cezalandı Diğer taraftan, t de böyle bir hâdisenin tekrarlanmaması için, lâzım ge- len bütün tedbirler, gaye! tak alınmış bulunmaktadır. bundan sonra böyle bir hâdise olma: kaj'i olarak önüne geçilmiş, demektir! Demir parmaklıklar nasıl kesilmiş? Müddekumumiliğin bu husustaki burada bitiyor. Tamamlayıcı olarak aldı sakı va tam ola- Dolayısile mız malümata göre, tevkifhanenin henüz tesellüm olunmuyan hastane ve — ameliyat- hane kumındaki pencerenin demir par- maklığı, bir destere ile kârgir kuma gömü- | lü parçaları yerinden oynatılarak, kaldırıl- mıştır. tevkifhanenin — malı Bunun tevkifha- 1 ayaştırılmaktadır Bu destereni,: olmadığı da anlaşılmışt geye nası! sokuldi Kaçanların, pence dar altındaki bir duvara enin yedi metre ka- ikları, öra- dan da ip sarkıtmak suretile dışarı indikle- a esellüm 0- , beraber oküdukları ve e tevkifhanede birleştir- ahkikat ilerliyor Ü sarılmaktadır. Kaçanlardan Abdüllahin Ayazağa çiflliği civa | |zan, orada öldürülen € post mak maksadile cebinden kasa anahtarları Jalnan veznedar Hü, yin Hüsnünün ka |sıfatile ağır cezada yirej dört hapse mahkâm Ürgüplü Abdı DU yazmıştık. O vak'ada su |da, on seneye mahküm olmuştu. henüz temyizdedir. Kaçan Tevfik kimdir? Abdullahla beraber kaçan Tevfik, orada geçci ortağı Bu karar, Antakyalı sehe içerisinde bir mi- nden Saffet, Adanaya geçmiz, o blmbülü göleiş. Antakyadan |ve müracaat rak tevkif edil cası Saffeti öldü vak zerine de, Balatta yakalana- ir. Abdullah, nüfus kaydına göre, yirmi ya gn bitirmediği gibi, bu Tevfik de o vazi i, birbirlerile ar. Mektepte bir mü sonra bazı sebe, mektepten çıkarılmışlardır. İki adaş, katil suçu dolayısile tevkifhanede buluşun- ötes erle — ikisi de irleşik yaşarı başbaşa sahbetlere iya koyulmuşlar ve anlaşılar beraber mak işini de, bu tatlı sohbetle; amışlardır. | Ahbap çavuşlar meydancılık mı yapıyorlardı? Bu iki arkadaşın, durmaları üzerine te kendilerin yaptırıldığı da rivayet edi slu zaran da, onların | ların hallerini kontrol eden fuyandırmağı gözettikleri * lirl dullahın, İstanbulda duğu, Tevfiğin de annesi Tunduğu öğrenilerek, aranıp bulunmuş, |delerine müracaat edilm Kaçanların, nerdeyse — yakalanız beklenilmektedir! Olgunluk ve mezuniyet imtihanları| Olgunluk imtihanlarında imtihanlarile mezuniyet bir gruptan kalarak, İstanbul Üniversitesine ve Ankara tu- rih, d.(l ve coğrafya fakültesinc devam “|edenlerin ikmal imtihanları, 26 ile 30 | nisan arasında yapılacaktır. 30 Türk kuşu tayyaresi geliyor 'Türkkuşu çalışmalarını miştir. Önümüzdeki haft genişlet - inde Türk- tayyare gelecektir. Yirmi tayyare daha ısmarlanmıştır. Bu sene İnönü Türk- kuşu kampına üç yüz talebe gidecek- — aa « Bir genç kız Arıyorum,, İstanbulda iyi mevki sahibi, is - tikbali müemmen bir zat bana, beni kendisine münnettar bırakan bir il- tifalta bulun Mektubunda - diyor larınızı takip ediyorum. olgun bir kadın olduğunuzu anlıyorum. Tak - dirinizi kazanmış bir genç kızın iyi bir ail ğina eminim. Benim yaşım, tahsilim, kazancım, #ile münasebetlerim, kendi gözümle ahlâkım şu, bana eş olacak bir kız bulabilir misiniz?» * Akşam sevdi; bir aileye davet- liydim. Ev sahiplerinden baska bir kaç ihtiyar dost ta v Çay içer - ken bu«mektüp tabi ne mektuptan, m için sonu gelmiyen bir konuşma, bir de ne yalan söyliyeyim, dedi kodu mevzuu oldu. Bildiğimiz genç kız lara önümüzde hayali bir geçit res - mi yaptırttık, Hemen her biri için: Hakikaten güzel kızcağız, de - niliyordu. Tahsill de var, hiraz pata- sı da olacak. Ben soruyorum: - Peki, fakat oğlunuz evlenme çağına gelmiş olsaydı, bu genç kızı gelin olarak alır mıydınız? Derhal artaya bir süküt çökü du: — Bilmem ki, diye mırıldanıyor- du. Aziz okuyucum, ik! genci ölünci- ye kadar birlikte yaşamak üzere bir- leştirmek müteşebbise öyle — bir mes'uliyet tahmil eder ki insan bu yüke ancak kendi kız: ve oğlu için, © da kısmen tahammül eder, nihai kararı gene a ister. Kızi tanırsınız, erkeği tamır - sınız, fakat bu tan:mak nisbidir, kalb açık bir kitap değildir k ! - i okunsun! TEYZE kuşu için Almanyadan satın alınan on | Yunus | soîı POSTA Bu seride Neler »| Okuyacaksınız? ik hayatın dışımda kalmiş * birçok hâdiseler vurdir xi biz, on ları hârikulâde, fe hâd olarak kaydederiz. Bir türlü sebeplerini ğımız bu hödiselerin mahiy düklen sonra der mi? Bir ölü, rlardı. Fakat radı duyunca, ma ginanmak, ne de bulama: let şekli da birçak ea- arengix na î ! | z | : küçükken, — ninemi ir korku, cin, | bharrir arkadaşımız Pikrı 'a edebiyatmda —muh yük veya küçük bir tarzda bir hikâyeler olkul bunları, «Son Pos- karileri için hülüsa etmişlir. Bir seri kla beraber, biribirlerinden amamen müsta dan bu bikâ; başlayacağız Korka körki elinladen bıraka! an da kendi veya ı..xnxdııl inin başından geçmiş vak çok halinde oima hakkak Ki sizi şidtetle alâkolandır. tir. _J Dünün çocuğu, btgünün çocuğu Dünün çocuğuna : — Ağır ol da Molla desin © verirlerdi: Bugünün ço- ler. Dünün çocuğu mektebe dayakla gi- derdi. Haddin varsa bugünün çocuğu- nu dayakla mekiep yi Muallim, dünün çocugunun €en sev- mediği insandı. Muallim, bügünün ço- cüğunun en çok sevdiği insandır, * Dünün qnı:ugun_ın nasi'bi ayak altın- da sürünmekfi. inün çocuğunun yeri başımızın u:t.ı'ı'îcdır. * Dünün çocuğu, lâfa karıştığı zaman ha tokat vurulurdu. Bugünün ço-| Wcuğu Jâfa karıştığı zaman ağzından ö- yor. * Dünün çocukları arasında bu, çin yetiştirilenler azdır. Fakat bugü- nün bütün çocukları yarın için yetiş- tiriliyorlar. İMSET Sınai maddeler hakkındaki tetkikat Memlekete serbest ithal edllecek sınai mad deler hakkinda sanayi birliğinde yapılan tet kikler İlerilemiştir. Marangozların, dericile- rin istekleri tesbit olunmuştur. Diğer mad deler de tesbit edilerek yakında rapor İk- tısat Vekâletine gönderilecektir. Bu köşkün nereda ylemiye « üzetinde daimt ir levha asılı durur ve diye sahipleri, — kâşklerinin rsuz olduğunu kim senin bilmesini iste * Londra civarında tepede olduğunu söy- Etrafında rı vardır ve liyebi çam ağaçi yazın bahçı le dol İki ailemiz j çiçekler. du ene kadar efradın - |dan birinin başına ge- len bir hüdise müna- vel sebetile bu — uğurmuz köşkün mevcudiyetin- den haberdar oldum. Ya hörme - bir — mahlük sıra sırlarını telâkki bana - ifça ı:lın-kle bir beis görmiyen yeğe- gün, ndığı genç, yakışıklı ve iyi i. Annesini tanırdım. Mektep imtizacından İderek İve tevdi İnim Tanit, Ni ara nişanlandığını haber verdi. n'at ile tablatın Günün bazı sde ı_.ı..i iradeli fa - ş nefis bir kızdı. saati ıı!sv harikulâde saçları, nin edilmemiş hatlara sahip çehresi i alevlerle çerçevelerdi. Gözleri ya- şinin genç ğ görülmeğe T ne varsa her şeyi görmüştü ve Tanit kızdı. Fakat bütün manasile bir anâşade Nişanlandığım söy — Memnun oldum, dedim, iyi bir genç-| mes'üd eder ve her istediğini ya — Evet, dedi, ikimiz de çok mes'uduz. Ve evlendikten sonra orijinal bir şeye ka verdik. Herkes gibi balayı seyahatine mıyacağız. Bir köşk kiralıyarak bir kaç &y orada kalacağız. Eğer huşumuza git - mezse, başkasını kiralarız. Görüyorsunuz ya zamanınızda evlenenler gibi değiliz. Eğer bir şeyden hoşlianmazsak, | vazgeçer, başka şeylerle meşgul oluruz. — | | Cevab vermedim. O, devam etti: | | —. Annem, Londtadan elli mil kadar mesafede bir köşk haber almış. Çok iyi de- | re inecek ka- biz. siz &il mi? Canımız sıkılırsa şel dar yakın: Sonra etrafı tamamen kir ol - duğu için, istediğimiz kadar gezebiliriz, te- S oynarız. mehtapta denize girebiliriz. Her halde sıkılmıyacağız. Ertesi gün, Tanit'in, ânnesi ve nişanlısı ile köşkü görmek için gittiklerini haber al- İdırm. Fakat kader gittikleri gibi dönmele- İrine müsaade etmedi ve Valter, Londraya bir cesed halinde döndü. Tanit'e gelince, o, aylarca hastanede kaldı. Hâdisenin nasıl cereyan ettiğini, anne- sinden öğrendim. Uğursuz köşk, fevkalâde güzel, dayalı, döşeli, İspanyol üslübunda yapılmış bir bina imiş. Etrafında nefis ve muntazam bir bahçesi varmış. Tanit'in an- nesi : — Bekci, dedi, bizim geleceğimizden ha- berdar edilmişti ve bizi bekliyordu. Köşk- te her şey, bizi kabule âmâde bir vazi - yette idi. Hattâ telefon bile vardı ve işli - yordu. Tanit sevincinden —ne yapacağını bilmiyordu. Nişanlısının elinden tutmuş, bir edadan bir odaya sürüklüyor, merdivenler den koşa koşa inip çıkıyordu. Ben, köş - kün, hizmet işlerine ne kadar uygun olup olmadığını tetkik ediyordum. Mutlağa, banyo dairesine bakmak Üüzere ayndım. Onlar da, saadet ve güneşle mest, bahçeye çıktılar. Bundan sonra ne olduğunu bilmiyordu. Onun için alt tarafını Tanit anlattı — Valter ile ben, manzaranın nefaseti karşısında hayran olmuştuk. Köşk yüksek | bir tepede idi. Bahçede oradan oraya ko- şayorduk. — Küçük bir yol, bir havuza müntehi oluyordu. Yeni bir şey bulun - €a sevincimizden haykırışıyorduk. Nihayet, bir sıraya oturduk. Karşımızdaki manza - rayı seyre daldık. Öylece on, on beş da! ka kadar kalmıştık. Tam kılıa(n:ımu & İrada «o» gö dındı. . miştik. Duymamız İâzımdı, Zira geldiği -| Nereden ve nasıl geldi Marguise de TOWNSHEND kleden: Fikret Adil yak sesi dü? hayâlet görme miz yol çakıl taşındandı, bir yulurdu. Hala, sen £ zi? — Ben mi? Vallahi... " — Bu kadın muhakkak bir hayaletti, fW kat o dakikada bizim aklımızdan hiç böylü bir şey geçmedi. Kadın, siyahlar giyinmil matem içinde, uzun boylu, oldukca güz' mahzun bir kadındı. Uzaklâf' Bizt Buraya niçin geldiniz? » Valter * j | lâkin mü dan gelir gibi bir sesle konuşuyordu. — eBurası, dedi, tam aradığımız yer? Kadın göyle cevab verdi: — 4Yal Ötekiler de öyle söylüyordu. D Valter aötekilern lâfına biraz şaşırımı”ş * tı. Lâkin aldırış etmedi, — «Yakında evleneceğiz. Klâsik balaff seyahatlerinden bıkkınlık geldi, onun Kİf buraya, ..» Kadın sözünü kesti: — «Anlıyorum, dedi, her halde çak ** vişiyor anlaşıyoruz. Mes'ud olaca * rlarde | isör | ğımızı da ümid ediyorum.» — «Örekiler, dedi, çok sevişiyo: Fakat köşk onların mes'ud olmasınu mü |ade etmedi.» Hayretle ona bakıyorduk. O izah etti! — «Köşkü buraya ben yaptırdım. Banit bu yerin bir takım gizli kuvvetlera aid ol duğunu, bunların yabancıları sevmedikle ” rini söylemişlerdi. Fakat manzara o kâ güzeldi ki, bu koca karı hikâ asmadım. Beni dinleyiniz ya draya dönünüz. Ve ötekilerin başına B* Jenleri düşününüz. v — «Hangi ötekiler Kim bunlar? B burada mı oturüyorsunuz? » — eHayir, dedi kadın, 'ben daha gZ8 larda.. Bu ...ıık uzaktanbir çan t00i duyuldt Ş titredik. Hattâ Valter: e matemli bir seste Dedi, Garib kadın: — «Bu çan sesi, dedi, bir işarettir. diklerimi dinleyiniz.» Valter artık kızmağa başlamıştı. garip kadın tuhal tuhaf guıu'vııed diği gibi esrarengiz bir şekilde kaybo' Ortalıkta bal bir güneş olduğu haldt " kadının gölgesi de yoktu... Hâdiseyi &” bulmağa başlamıştım. Valter de: — «Garip, dedi, bir takım gizli K” vetlerden bahsetti. Ne gibi kuvvet Haydi eve dönelim..» b Kalktık, köşke döndük, bekçiyi bultiyp siyahli kadın hakkında malümat C ip Bekcinin böyle bir kadından haberi #”'biy Belki de, civar köylerden biri: çe kadındı. Valter sinirlenmişti. Annem Tp faktan yeni dönmüştü, Gitmeğe KAY#” dik. Annem, daha bahçeyi görmediği” liyerek kalacağını, sonra döneceğis * di. Köşkten çıktık. Otomobilimize ? Tam bu sırada bir kahkaha işittim: Tp Kimseler yoktu. Yol !9? ııı? baktım,. - İrehlikeli bir dönemeçle iniyordu. B* mecin olduğu yerde tehlikeyi İW bir levha vardı. Vaker bunü d9 f tü. Büs! ün sinirlenmi (Devamı 7 inci sayfada)