I;u_dudun şanlı ve kolu bükülmez |Tokatta bir hâkimi bir bekçisi vardır : - Bütük Tü rk Milleti (Baştarafı | inci sayfada) kilgmetrelik bir çizgiden ibaret oldu- ğunu söylemişti. Evet, cenup hududu- muz hakikaten tabil her türlü müdafaa esbabından âri bir çizgiden ibarettir. Bu çizgiye her iki tarafın da sanki ge- gilmez çelik istihkâmlarla mücehhez imiş gibi hürmetini temin edecek ye- Bâne âmil ise, gene her iki taralın te- madisi ve şereflerile müekkit olan ta- ahhütleri, imzaları ve nihayet beynel- milel muahedelerde bir kanun kuvve tini haiz olan muâhedelerdir. Biz bu hududu çizerken ve Fransız- lara kabul ettirirken verilen imza ve yapılan taahhüde tamamile riayet edi- Teceğine kani olarak çizmiştik. Hattâ biz bu hududu gene mücuhede senele- rinde verdiğimiz sözde durmuş olmak için aynen kabul etmiştik. Çünkü İs- tiklâ! harbimizin bir beratı necatı, bir rehberi kudsisi olan (Misakı Milli) mizde bu hudut tayin edilmişti. Zaferi kazandıktan sonra (Misakı milli) nin bu hükmüne riayet ettik. Çöl ortasında böyle mevhum bir çizginin hudut ola- Tâk tayinine hattâ memnuniyetle mu- vafakat ettik. Çünkü maksadımız her Hangi yeni birtmacera peşinde dolaş - mak değildi, bütün maksadımız beynel Mmilel ahkâm ve kavait dairesinde müs- takil, dürüst, medeni ve şerefli yeni bir Türkiye kurmaktı. Karşımızdakilerin | v edeceğiz ve bu suretle dünya sulhünün en dürüst, en şerefli, en fedakâr taraf- tarı ve âmili gene biz olduğumuzu cİ- hana bir daha isbat edeceğiz. Fakat bunun için bir şart lâzımdır. O da medeni komşumuzun bizzat ken- disinin de ahdinde vefa etmesi, hudu- dun öte tarafını eşkiya yatağı, çete o- cağı yapmaktan vazgeçmesi şartıdır. Eğer bu şarta ilânihaye riayet edilmedi ğini görürsek o zaman ortaya vatan mü dafaası meselesi çıkacaktır. Vatan mü- dafaası mevzuu bahsolduğu vakit ise 'Türkü durduracak hiç bir kuvvet, hiç bir düşünce, hiç bir mülâhaza kalmaz. Şurası muhakkaktır ki bundan sonrası için, mevhum çizgiden ibaret olan o ga- rip hududun mevhumluktan çıkarak fiilen müdafaa ve muhafazasını kolay- laştıracak bir şekle ifrağı artık bir za- ruret halini almıştır. Çünkü bu hudut tashihi işinde daha ziyade teahhür yalnız birçok Türkün mekle kalmıyor, ayni zamanda memle- ketin huzur ve selâmetini de daimi bir tehdit altında bulunduruyor. Buna ise artık cidden tahammül edi- lemez. Hatayda tazyik Halep, 9 (Hususi) — Bayır ve Bucak de bu samimi ve merdane maksatları- | tü mızı takdir edeceklerini zannediyor - duk. Nasıl zannetmiyelim ki, bu hu- dut meselesinde bizimle anlaşan, mil: let, Avrupa medeniyetinin en eski, en mümtaz, en görmüş geçirmşi bir mü- messili idi. Biz böyle bir milletin bize vereceği sözden, yapacağı taahhütten bir zerre ayrilabileceğine kat'iyyen ih- timal veremezdik. Eğer ihtimal versey- dik, o zam yle mi hareket ederdik? Çöl ortasında çizdiğimiz bu hattı, da- ba cenupla, hattâ çok cenuplara kadar Barkmaktan bizi hangi kuvvet menede- bilirdi? Bahusus ki, tav'an terkettiği- miz o on binlerce kilometrelik arazi, © biri diğerinden güzel ve zengin bü- yük mamureler, asırlaşdan beri Tür- kün malı' ve malikânesi !di. Oraları iz- teseydik vermezdik. İstiklâl harbinde zaferimizden sonra isteseydik tekrar a- lırdık, nitekim bugün de istersek âdi bir askeri yürüyüş ile üç beş haftada gene dünkü gibi şanlı bayrağımızın sa- < yei emnü emanetine ithal edebiliriz. Fakal bunu yapmıyoruz ve yapmıyaca- ğiz. Çünkü bir kere dünya sulhünün ancak (ahde vefa) ile teessüs edeceği kaidesini kendimize yeni bir (Misakı milli) yaplık. Bu (Misak) ımızda da ö- teki (Misak) ımızda olduğu gibi sebat sinden verilmemekte, bütün paraları geçmiş senelere ait hattâ, aba ve ecdat- larının miriye olan borç!arına mahsu- ben reji idaresince hükümete yatırıl- maktadır. ürkler aç bırakılıyor Lâzkiye, 9 (Hususi) — Kırıkhandan ve Antakya hapishanesinden Hâlebe nakledilen Türklere hapishanede çok fena muameleler yapılmaktadır. Bun- lar ekseriya aç bırakılmaktadır. Mah- puslara kâfi mikdarda su da verilme- mektedir, İsyanlar Hama, 9 (Hususi) — Cebelidürüz is- yanından sonra Lâzkiye ve Kürt dağın da da gayri memnunların faaliyeti gö- ze çarpacak bir hal almaktadır. Lâzkiye ve Kürtdağlılar Suriyeden ayrılmak arzusundadırlar ve bu hususta icabın- da silâha sarılacaklarını Fransız ma- kamlarına açıkça bildirmişlerdir. yeni harfler Şam, 9 (Hususi) — Hataylı Türkler arasında yeni Türk harf'erile okuma seferberliği bütün hıziyle devam etmek tedir. Halk dershaneleri her yaşta Türk lerle dolmaktadır. İhtiyar kadınlar bi- le yeni harfleri okumaya azmetmişler- dir. Eşeğin şehirden sürülmesine eşek sahipleri ne diyorlar ? Eşek hikâyesi, yılan hikâyesinden fazla uzadı. Şehir Meclisi, bu mübarek ! mahlük hakkında bir türlü bir karar veremiyor. Meclisteki azalardan bir kıs mua : — Eşek, medeni Bir nakil vasıtası de ğildir. Medeni bir şehrin sokaklarına yakışmaz. Onu artık, şehirlerden nef- yetmemiz lâzımdır! diyorlar, Bir kısmı da, bu teklife: — Hayır... Eşek, iyi timar edilmek, ih timam görmek, ve şık bir semer altına sokulmak şartiyle, medeni bir şehir caddesi için ezillete değil «zinet» tir! ce Vabını veriyorlar. Ve büu biribirine ztt kanaatleri dinle- yenler, gayri ihtiyari düşünüyorlar: — Hangisi haklı? Eşek, bir ezinet» midir, yoksa'bir ezillet» midir? Hülüsa, eşek davası henüz, ne eşek- leri ortadan kaldırmak isteyenlerin, ne de eşeklerin ortadan kaldırılmasına da- Şanamıyanların lehine neticelenmiş de- ğildir. İşin en şaşılacak ciheti de, kimi — Mizi kızdıran, kimimizi güldüren ve bir türlü bir neticeye bağlanamıyan bu eşek Mmeselesinden, eşekçilerin haber - dar olmamalarıdır. Ömürlerinin dörtte üçü eşekle bera- ber i ve kursaklarına giren her 1 eşeğe borçlu bulundukları hal de, velinimetlerinin mukadderatı etra- fında koparılan tehlikeli gürültüden zerre kadar haberleri yok. Dün, onlarla görüşmek istemiştim. Eşex etrafında kopan kıyametlerden, iç lerinden pek azı haberdardı. Ve hemen hepsi de: — Eşek ortadan kalkar mıymış? Kiımı demiş onu? diyerek sualime istihfa dudak büküyorlardı. En az kırk tanesile görüştüm, Ba: ları suallerime, yazmaya değmiyece! kadar boş kelâmlarla mukabele ettiler. fla Bazıları hiç umursamadılar. Fakat ba- zıları da, yazmamaya katlanamıyaca - ğim kadar nefis cevaplar verdiler. Farza, Taksimde suculuk eden, ve Ci hangirde Harzım çıkmazında, 3 numa- râh evde oturan Osmaniyeli Hasan Ka- rakaçan diyor ki: — Eşeği şehirden süzmek istiyorlar- muş. Bu hususta bu kadar lâf edilmesi, memleketin eşeksiz kalması için kâfi- dir. Çünkü artık eşeği şehirden sürme- seler bile, bu kadar lâkırdıdan s0 hayvan kendiliğinden çekilip gider, Çünkü eşek insan gibi değildir. Efendi hayvandır, sevilmediği yerde durmaz! Vâkıa okuması yazması yoktur ama, . . at çiğnedi Yokat (Husu - si) — Tokat ağır caza meahkemesi fzasından Rüştü Yetgin şahlanan bir atın — altında kalarak vefat et « miştir. Rüştü Yetgin öğle zamanı iki — Merhum Küştü fetyin olan meydan mevkiinden atın gelmekte olduğunu Seyit Necmettin mahallesinden Ded Yetgine çarparak yere büyük merasimle kaldırılmıştır. katsizlikle ölüme |zasına çarpılmıştır. 7 yaşında bir Yavrunun saçları Birdenbire ağardı Sivas Nezahatin saçlarına çin yanına oturtmuştur. biraz daha ağarmış, müuştur. arkadaşları bu sebepten dolayı: — Anne - anne ismini dır. rıcı bir vaziyette bakarak: — Ne olur ağabey ma başlayayım, dedi, Neş'et Nafiz grnreeeecenaneneeanereneenLELAnAL AAA n mış gibi dargın dargın yürüyor. adı yokmuş) diyor ki : nanlara : nabilsek, yani eşeklik edebiisek! Seyyar suculuk eden, mezunu olduğunu söyliyen nuştuklarımızı ayrıca yazacağım): — Ya, diyor. Biz te yapacağız? Eşe rarı lâzım değil mi? K riyor: küfe değil, köpek ölüsü yüklemeyi bile iğrenirsiniz. Halbuki baksana şu benim eşeğe içmem buna bir arada görse lar, beni &hi Eşeğe bi m, Bununla iki bağlarlar.. e bakmak lâzım. Şehii çocuğu ile Tokadın en kalabalık yeri geçerken, |uzaktan kendilerine doğru başı boş bir görmüştür. oğlu Hüseyine ait olan bu at, Rüştü düşürmüş ve üzerine basarak kaçıp gitmiştir. Hay- yanın tekmeşinden ağır yara alan hâ- kim kaldırıldığı Memleket hastanesin- de dört saat sonra ölmüşlür. Cenazesi Atın sahibi Hüseyin, cürmü meş- hud mahkemesine sevkolunarak — dik- sebebiyet cürmün- kanının heder olmasına sebebiyet ver- | den bir sene hapse ve 30 lira para ce- 7 (Hususi) — Şehrimizin Gökçe Bostan mahallesinde oturan şe- .İ|kerci Mehmedin yedi yaşındaki kızı- ak düşmektedir. Bundan bir müddet evvel bir gün | küçük Nezahat sabah uykusundan w |yandığı zaman annesi kızını kollarının arasına almış ve saçlarını taramak i- Birdenbire anne kızının başında siyah saçlardan | bazılarının beyazlaştığını görmüş, saç- lar, o günden, bu güne kadar her gün| ayni zamanda ! vücudunda da beyaz lekeler peyda ol't Mektebe devam eden bu yavruya takmışlar- Zavallı yavrucak bu vaziyet 'karşı- sında mektebi terke mecbur kalmıştır. Ak saçlı küçük kız yüzüme yalva- beni gazeteye yaz, şu saçlarıma bir çare bulunsun da bende annelikten çıkıp mektebe deva- Mektebe gidemediği için büyük bir iç acısı içinde sızlanan yavruyu boy- nu bükük bırakarak yanından çıktım. Seyyar satıcı Kemahlı Etem de (soy Eşeğin nesi varmış? Eşek bize ben- zemez. Anıracağı saati şaşırmaz, çifte- leyeceği adamı bilir. Hani kötü davra- «Eşeklik etme ! » deriz ya? Keşki hepimiz eşekler kadar iyi davra- ve Üniversite Ç Hüseyin (anunla başka mevzular etrafında ko- bizim canımız demektir. Sehir Meclisi topumuzun birden canımıza kıyâmaz xi? İtlam hükmü için Millet Meclisi ka — Bir de bizi çağırıp sorsalar ya? Ba zi eşekleri, hakikaten, insan içine çıkar mak ayıptır. Sırtlarma altı ay kaşağı vurulmamıştır. Midelerine bir haftada bir kilo saman girmemiştir. Semerleri Benim pantalonumda kırk tane yama var. Fakat eşeğimin takımları pıril pir Tıldır. Ben yemem, bunü beslerim. Ben , büunu salona sokar- bu noktayı düşünmeli, E- (Baştarafı 1 inci sayfada) ve refakatindeki zevalı hâmil olan hü- sust tren bu sabah saat 9,20 de Hay- darpaşa istasyonuna dahil olmuştur. Başvekilimiz Haydarpaşa garında res- mi ve büyük merasimle karşılanmıştır. İsmet İnönünü karşılamak üzere, ken- dilerile beraber gidecek olan Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras ile Maliye Vakili Fuat Ağrah Hariciye siyasi müs- teşarı Numan Rifat Menemencloğlu, Vali ve Belediye Reisi Muhittin Üs- tündağ, İstanbul komutanı, diğer ge- neraller, İstanbul merkez komutanı, Emniyet müdürü Salih Kılıç, Haydar- paşaya geçmişlerdir. Köprüden hususi olarak 8,40 ta kak kan Akay vapuru vilâyet, belediye mu- avinleri, vilâyet, belediye, cumhuriyet Halk Partisi erkânmı, daireler müdür; lerini, Üniversite profesörlerini, inhi - sarlar ve mali müesseseler müdüleri - ni ve -teşrifata dahil zevatı Haydarpa- şaya götlürmüştür. Bu zevat silindir ve jaket atay giymişlerdir. İstasyonda askeri ve polis müfreze- leri yeralmış bulunuyorlardı. İstasyo - nun içini ve dışını halk doldurmuştur. İsmet İnönünün bindikleri hususi tren saat 9,20 de gara girmiştir. Askeri ban do selâm havasını çalmış, asker ve po- lis müfrezeleri selâm resmini ifa etmiş- kerdir. General İszmet İnönü, trenden indik- ten sonra istikbaline gelen zevatın el- lerini sıkmış ve askerin selâmlarına mu lamıştır. İsmet İnönü, emirlerine tahsis olu- nan Akayın vapuruna Harii Vekili ve diğer zevat ile birlikte binmiş, Köp- Tüye çıkmışlardır. Başvekilimiz, Hariciye Vekili ve di- ğer zevat bu akşam semplon ekspresi- ne bağlanacak hususi vagonla Belgrada |hareket edecektir. Harcketlerinde de bu sabah yapıldığı gibi resmi merasim- le uğurlanacaklardır. Ziyaret esnasında Belgradda mühim |siyasi konuşmalar olacağı tahmin edil- mektedir. İsmet İnönü, Belgraddan dön dükten sonra Mayısın ilk haftasında İn Bgiltere Kralının taçgiyime merasiminde bulunmak üzere Londraya hareket ede Türk - İtalyan Müzakereleri (Baştarafı 1 inci sayfada) letmekte — olduğundan İtalya - Yugos- Jlavya anlaşması, zaman itibarile, Tür- kiye - İtalya anlaşmasına — takaddüm etmiştir. Bu müzakerelerin hitamı key- fiyeti kismen anlaşmanın metnine ve kıtmen de, imza merasiminde hazır bulunmak üzere Hariciye Nazırlarının seyahati meselesi dahi dahil olmak ü- zere, diğer imkânlara tabidir, Türkiye - İtalya konuşmaları mü- him zorluklara maryz kalmamaktar dır. Türkiye - İtalya işbirliğinin ana çizgileri Milanoda Rüştü Aras - Ciano mülâkatında tayin ve tesbit olunmuş- tur.» İtalyanın Yugoslavya — ile akdettiği ve Türkiye ile akdedeceği anlaşmala- rın Milletler Cemiyetinde tescili mese- lesini mevzuu bahseden «Obzor» tes- cil işinin bir formaliteden ibaret oldu- ğunu ilâye etmektedir. k İstanbul ikinci iflâs memurluğundan: Müflis Civan Yakupyan İflâs İdaresince Mecidiye köyünde seyyar satıcılık e- den «Ahmel Tazee de başka cevap ve- alacaklıların 14/4/937 çarşamba — günü saat 15 de dairede hazır bulunmaları ilân (31712) olumur. eşekleri ortadan kaldırmaya kalkışırsa ayıp eder. Bunların yüzünden bir ordu adam geçiniyor. Gene Mecidiye köyü sakası Sakip: — Eyvah... diyor... Asıl biz yandık! Şimdi eşekleri şehir dahilinden yürüt- tüler miydi, bütün eşekçiler eşeklerini alıp buralara akın edecekler, Yani biz i|bu «Mecidiye» köyünde «çeyrek» bile bulamıyaâcağız! Ve ilâve ediyor: — Senin anlayacağın, şimdiye kadar, sermayeyi eşeğe yükletiyorduk, bün - e ? r anlayışlı mahlüktur. Şimdi bile âdeta|şek sahiplerini, eşeklerine iyi bakma-|dan sonra kediye yükleteceğiz! Şehir Meclisinde konuşulanları anla >İya mecbur etmeli... Böyle yapmaz da,| Başvekilin Be'grad se kabelede bulunmuştur. Ha'k, Başveki- | limizi tezahüratla karşılamış ve alkış- | yahati Hariciye Vekilimiz  Dün sabah şehrimize gelen Hnriâ_i ye Vekili Tevfik Rüştü Aras Perapât — lasta istirahat etmiş, öğleden sonra ba” | zi hususi ziyaretler yapmıştır. Belgradda hazırlıklar ı Belgrad 9 (Husust) Türkiye | Başvekili İsmet İnönünü — karşılamak | üzere yapılan bütün hazırlıklar te* & mamlanmış ve parlak istikbal progra' — mı tanzim edilmiştir. B Türk bayrakları Dost Başvekilin muvasalatını hara" — ret ve sabırsızlıkla bekliyen halk, da" — ha şimdiden hususi binaları Türk bay" — raklarile donatmış ve yeşilliklerle GÜ lemiştir. General İsmet İnönü pazar gecesi Belgrada vasil olacak ve bizzat Başves — kil B. Stoyadinoviç tarafından karşı” lanacaktır. Husust bir hey'et, dost Başvekili daha hudutta - selâmlıyacak we hükümet namına hoş geldiniz di yecektir. Radyoda konferans Ş Türkiye Başvekili — şerefine tertip edilecek ziyafet ve tesmi kabullerden — başka, nisanın 11, 12, 13, ve 14 üncü günleri, Türk saati ile saat 19,30 da — Belgrad radyosundan Türkçe, Fran- sızca ve İngilizce olarak İsmet İnönü- nün hayat ve siyasi icraatı hakkında bir konferans verileceklir. 'Türk gazetecileri Evvelki gün İstanbuldan hareket e7 — den Türk gazetecileri dün gece Bel grada vasıl olmuş ve Türk elçisi B. Ar h Haydar (Aktay, olçlik orküm d bi çok Yugoslav gazetecileri ve kalabalık bir halk kitlesi tarafından samimi bir surette karşılanmışlardır. Belgradın en güzel otelinde misa- fir edilen gazeteciler bugün şehri gez” miş ve ziyaretlerde bulunmuşlardır. Dost gazeteciler şerefine tertip edi- len öğle ziyafetinden sonra, gece, mil- İi tiyatroda «Salon» piyesi temsil e- dilmiş ve meşhur Türk muganniyesi cektir. Bayan Bahriye Nuri Haçiç bu temsil- ide Böş ol öyden üY Eski bir Rus deniz Sübayının hatıraları (Baştarafı 7 inci sayfada) Bir mücidet sanra Türkler, tâmir & dilmekte olan sabık «Mec'diyer krü * vazörünü yedekte olarak çekip götür - müşler ve yeni «Prout2 eski ismini al - miş. Son tâmir esnasında bu krüvazöre uzun çaplı (13) santimetrelik Rus top- ları konulmuştu. Demek oluyor ki biz düşmanın 'bat mış bir gemisini çıkarmış, tümir etmiş onu yeni silâhlarla techiz ettikten sorl- ra ona hediye eylemişiz. Harbin bazan böyle nchib cilveleri oluyor!. RADYO bu günkü Program 10 Nisan 937 : Cumartesi İSTANBUL Öğle nesriyatı: 12,30: Plâkla 'Türk mustkisi, 1250: Ha - vadis, 13,06: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans muzsikisi, 10,90: Kon - ferans: Doktor İbrahim Zati mikroplar ve mikroplarla hastalıkların tarsı Inlikali, 20: Pasıl, Saz heyeti, 20,30: Ömer Rıza tarafın- dan arapça söylev, 20,46: Pasil, saz heyeti: Saat ayarı, 21,15: Orkestra, 22,15: Ajanı ve borsa haberleri, 22,90: Plâkla sololar, operl ve öperet parçaları, Yarınki Program 1 Nisan 927 : Pazar İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12.90: Plâkla 'Türk müsikisi. 12,50: Hava- dis, 13,00 Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tara« fından bir temsil, Akşam neşriyatı: * 18.30: Plâkla dans musikisi, 19,30: Konfe- rans: Ordu âaylavı Selim Sırrı Tarcan (RuS edebiyatı), 20: Müzeyyen ve arkadaşları ta- rafından Türk müsikisi ve halk şarkılark. 20,30: Ömer Riza tarafımdan arapça söyley. 2045: Muzafler ve arkadaşları - tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, Saat ayari. 21,15: Örkestra, 22,16: Ajans ve borsa ha - berleri, 22,30: Plâkla sololar, opera ve ope-