İttihad ve Terakkide on sene On üçüncü kısım. MÜTAREKE GÜNLERİNDE İTTİHAD VE TERAKKİ Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Kongrede İttihat ve Terakkinin yeni . bir ünvanla çalışmasını isteyenler vardı — Sen varsın, başka reise ne lüzum Var) — Reisimiz sensin! — Kongre, yeniden seni rcis inti-|beral bir çehre vererek çalışmakta de- hap ediyor! Ç Bu seşler karşısında, o, atlatma usur lüne Müracaat ediyor: — Arkadaşlar, diyor; ben yorgun Ve biraz da müteessirim. İçtimaa riya- tet edecek halde değilim. Siz benim ye- Time kongre için bir rcis intihap ediniz mMüzakere devam etsin. Kongre devam ediyor Bu sözler, onda bir yumuşama alâ- Meti gibi görünüyor ve kendisinin çe“ kilmesine muhalif olanları bi derece- Ye kadar teskin ediyor ve nihayet kon- Breye bir reis aranıyor. Reis bulunma- #ında güçlük çekiliyor. Nihayet ây Salih paşa üzerinde karar veriliyor. fannederim ki, bu reis, hemen orada İŞ üzerinde bulunmuş değildir. Bu is- Mi kalabalık arasına dağılmış olan mer- kezi umumi azaları ortaya atmışlardı. ih paşa, ilk İttihatçılardan, sağlam karakterli ve kâmil bir insandı. Bu - Dunla beraber, o muhitte hemen her- kesin birden aklına gelip derhal reis Yapılacak derecede ortada ve ağızda do laşan insanlardan değildi. Henüz mer- X umumi azalarının tesir kuvvetleri Var ve, bermutat, bir fikri ortaya atar- ken bu fikri önlardan alıp benimseye- tek unsurlar, onlarla beraberdirler. «Salih paşa» yı reis yapmak fikri ta - Tonum bir kaç muhtelif tarafından ileri #ürülünce reis kolayca bulunmuş olu- 'Yor. Talât paşa yerini ona vererek tek- Tar yandaki odaya çekiliyor. Dışarda siyast büyük bir fırtınanın yaklaşmakta olduğunu gösteren alâ- metlerin hergün daha ziyade çoğaldığı bugünlerde İttihat ve Terakki kongre- ti henüz ne yapacağını bilmiyordu. Birdenbire başsız ve idaresiz kalmış olan kongre azaları arasında üç fikir Vardı: Bir zümre, mutlaka eski adamları kismen olsun iş başında tutarak oldu- &u gibi devam etmek istiyorlardı. Bun- lara göre, İttihat ve Terakki bu şahıs- larla kaimdi. Bunlar olmayınca her şey dağılırdı. Bunlarla birlikte başlan- mış olan mücadeleye bunlarla birlikte devam edilmek lâzımdı. Bu zümrenit fikrine göre, eğer siyasi — vaziyet, bu tarzda çalışmaya müsait değilse, kon- grenin fesh kararı vermesi ve öteden- beri İttihat ve Terakkinin toplama kuvvetini temsil edenlerin tekrar ka> ranlığa dalarak gizli bir cemiyet halin- de çalışmaları lâzım gelirdi. Bu zümre, sekter İttihatçılardan mürekkepti. Ek- seriyetle kâtibi mes'ullerden mürekkep ti, İttihat ve Terakkiye yeni bir ünvan i bir zümrenin fikrine göre de h- İki Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref). Beyazıtta: (Hay - dar). Fenerde: (Emllyadi). Şehreminin- de; (Hamdi). Karagümrükte: (Arif). Ba- Matyada: — (Rıdvan). — Şehzadebaşında! (Ramdi). Eyüpte: (Hikmet Allamaz). Eminönünde: (Hüseyin Hüsnü). Küçük- Pazarda: (Yorgi). Alemdarda: (Abdül - kadir). Bakırköyünde: (İstipan), Beyoğlu cihetindekiler: ğ Tünelbaşında: (Matkoviç). Yüksekkal - dırmda; (Vingopulo). Galatada: (Mer - Rez). Taksimde: (Kemal - Rebul). Şiş - Üde; (Pertev). Beşiktaşta: (A Rıza). Boğaziçi ve Adalarda: Üsküdarda: (Ahmediye). Sarıyerde: (Os- | Man), Büyükadada: (Halk). Heybelide: |İttihat ve Terakki, gene bu unvan “mca küçük satışlar da olduğu ilân olumur. (1623) çu Rıza, doktor Bahaettin Şakir gibi unsurlar ise her şeye razı oluyorlar, fakat, «İttihat ve Terakki» ünvanının değişmesini istemiyorlardı. vam etmeli idi. Bu münakaşalar - içinde, İttihat ve Üçüncü bir zümre de İttihat ve Te-| Terakki kongrelerinde çoktanberi ilk rakkinin büsbütün değişmesini, aza -|defa bulunan doktor Tevfik Rüştü ile mi derecede liberal ve radikal bir prog-|ben, iki fikir —arkadaşı, yanyana ramla hürriyet ve meşrutiyet ideallert- idik. Her ikimiz de ayni fikirde idik: ni müdafaa etmek üzere, yeni bir ün-| — Milli unsurun gelecek vukuat es - van altında ve yeni unsurlarla çalışma- |nasında kuvvetli bir rol oynamıya mu- sı muvafık olacağı fikrinde idi. vaffak olması ve ön senelik meşruti- Kongre, bu üç fikir arasında çalkan- İyet içinde elde edilen şeylerin kısmen dı, durdu. Bu fikir çalkantısı, bir İtti -|olsun kurtarılabilmesi için, onun mey- hat ve Terakki kongresi içinde - Maa- |dana mutlaka, yeni bir çehre ve yeni lesef, Basra harap olduktan sonral! -|bir program ile çıkması lâzımdı. ilk defa olarak vukua - geliyordu. Üç Yeni ve milli bir unsur veya dört gün kadar sürdü; bu üç fi- Acabaş bu'unsur; yaklaşmakta ölan kir arasındaki çatışma arada bir şiddet | fırtınaya dayanabilecek Mi idi? Aca- kesbtderek, sonra —yumuşayarak bir|ba, başka bir isim ve başka bir prog * tarafın, diğer tarafa iltihak ettiği gö - rülerek ilerleyen müzakereler esnasın-İgerek Vahdettin, — gerek - İngilizlerle da, ikinci zümre üçüncüye iltihak etti|müttefikle.», bu milli unsurun, yeni- ve bu arada İttihat ve Terakkinin büs- |den gençleşmek istiyen Türk kuvveti- bütün başka bir şekil alması kararlaş-İnin çalışmasına müssaade edecekler mış bulundu. Bu cereyana, arkadan,|miydi? Burası çok şüpheli idi, Ümi - 'Talât paşa, Mithat Şükrü bey de yar -|dimiz pek az olmakla beraber, halin dim ediyorlardı. Doktor Nazım, topr (Arkası var) altından, fakat, sevk ve idare zümre- mi değiştirerek ve kendisine daha li- İnhisarlar U. M dürlüğünden: 600 Adet boş bidon: Paşabahçe Müskirat Fabrikasında 885 Kilo iskarta çuval: Alırkapı bakım evinde ryamla meydana çıkmasına rağmen, | da asabi hareket! İ08 l aö NT » » » 85 » » Mi d » » M7 » » Kaneviçe: » » » 67 Adet eski muşamba Cibali Fabrikasında 30.000 kilo kapak tahtası : Cibali Kutu Tabrikasında 8.000 » yamalık Çul : Alurkapı bakım evinde 3600 » İskarla » : » » » 2000 » — yamalık Çuval: » » » 10000 » İskarla Kanaviçe; » » » Dinamo ve teferrüatı : Şemsipaşa bakım evinde 2396 Adet dört köşe imualât tahtası: Boğaziçi depolar gurubu. 184 » Yuvarlak » K çe » » » 186 » İstif sandıgı : » , » 150 » Baz kütüsü ı » » » / 160 » — imalât iskemlesi : » » » 16 » » kalburu : » » » 482 » » sepeti : » » » 8 » Çocuk karyolası 1 Cibali fabrikasında 646 Kilo İskarta Kanaviçe : Feriye İşleme evinde W z N n l » » » 824 » » — Kınnap : . » » 99 12 kilo marka bezi z » » » 61 » İskarta Çul t » » » Yukarıda cins ve mıktarları yazılı iskarta malzeme 14/1V/98? — tarilhine rastlayan Çarşamba günü saat 10 da pazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin malları görmek üzere hergün hizalarında gösterilen mahallere pazarlık içinde tayin olunan gün ve gaatte & 15 güvenme Paralarile birlikte Kaba- taşta İnhisarlar Levazım ve mübayaat şubesi Müdürlüğündekt satış Komis- yonüna müracaatları. — *1685,, Soğuk havalı tesisat İktisat Vekâleti Türkofis'den! İzmirden başlıyarak memleketin muhtelif noktalarında taze Üzüm ve meyva için soğuk hava antrepoları tesisz edilecek'ir. Bu antrepolar, iç ve dış pazarlara sevke- dilecek taze üzüm, taze elma, taze sobze için kullamılacak ve bir kumı SO, diğer kısmı 150 ton istiap edecek büyüklükte olacaktır. - y ğ Muhtelif sistem ve şekilde tekliflere imkân vermek için teknik evsah — şimdilik tesbit etmiyoruz. Vaki tekliflerin içinden en ekonomik ve en işe uygun olanını se- çeceğiz. Bu antrepolarla iştihsal veya İstihlâk mahalleri arasında işleyecek — vantilâlör veya diğer soğuk hava ve tecrit tertiballı kamyonlar ve an'repolar dahilinde içle- rine taze meyva konup serbestçe vapur veya vagonlara girecek ve bir normal va- gon dahili hacmine ve şekline uygun «Containero ler de mübayaa olunacaktır. aForce Motricev in taş kömürü veya gaz povr esasını ihtiva etmesi müraccah- wr . 'Teklif yapmak istiyenlerin en geç 30 Nisan 1937 tarihine kadar tekliflerini re- sim, kataloğ, rüchan sebepleri ve fiatlarile birlikte bildirmeleri ilân olu- nur «1718» (723). ——L2X — — — İstanbul Gümrüğü Başmüdürlüğüden: Gümrük satışından: 1560 kilo manlar tapa, 794 kilb pamuk mensucatr, 550 kilo mazotla müteharrik motör, 203 kile pamuk çorap, 80 kilo Kutuda podra, 34 kilo Alkolsüz uçan yağ, 22.200 kilo Dolu sinema şeridi, 12,200 kilo Yüzü ipek içi pamuk yastık, 755 adet Keçe şapka, 250 metre mik'abı Asit sülfürim'in münakasa gazetesinin 25/3/937 günlü nüshasile ilân edildiğini ve ihale günlerinde de ay- Dd g LĞ A KAYAK SPORU Yazan: Leonid Lenç Rusçadan çevir--; Alaz KELİ ERİ: Ki İ Çok erken bir kış sabahı di. Apartı-|nı omuzuna vurarak merdivenlerdem — man henüz karanlıktı. Ön dairelerden | inmeğe başladı. Katyanın annesi de am birinde, tavandaki küçücük bir elek -| kasından fırladı: A trik lâmbası, âdeta banyo odasında| — Katya, kızım, gitme, dön.. Yolda imiş gibi bulanık bir ışıkla yanıyordu. | üzerinize aç kurtlar saldırabilir., Üniversite fen şubesi l:’:ubeâııdenı — Biz kurilardan korkmuyoruz, alı Katya Yermoöleveya, aynanın karşısın- |ladın mı?. Kurtlardan hiç korkmuyo e — — rle beyaz beresini gi-l ruz.. KA yiyordu. Üzerinde mavi bir kayak spor, — Hey büyük Allahım, sen her şeyili — kostümü, göğsünde de kocaman kır - kadirsin!. Bu kızların hali niye vara « mazı bir yazı ile yazılmış 13 rakamı|cak?.. Hiç bir şeyden korkmuyorlara — vardı. Katyayı sinirlendiren annesi| Bari şu 13 rakamını değiştir. Uğursuğ idi. Katyanın annesi Ksenya Livovnar, bir sayıdır. ( ufak tefek, karga gibi, müteharrik bir| — Bırak şu batıl itikatları.. Maamas kadındı. Sabahtanberi, hiç durmadan| fih bu kadarını yaparım: Numaramı — trajik bir mırıltı ile kızını kayaklar ü-|Ninka ile değiştiririm. O nasıl olsa Le- — zerinde Leningrada gitmekten caydır-|ningrada varır. Çünkü şampiyon. Bu mağa çalışıyordu. Ksenya Livovna| ikinci gidişi. ğ dır dir söyleniyor, heyecanından zıp -|. Günler geçiyor, Ksenya Livovna erie zıp gibi zıplıyordu: yor, zayıflıyordu. Telefonda ?(ı'.ym — Katya, sen ne yapıyorsun?, Böyle| aradıkları zaman mezardan gelme bit o uzak bir yere yayan gidilir mi?. Hem| Ki bir sesle cevap verirdi: de bu lânetli sopaların üzerine... Kı -| — Katya evde değil.. Yayan olarali zım, sen dzha oraya varmadan yolda ö-|/Leningrada gitti. Evet, evet yayan olar — lürsün!. rak. Şu şeylerin... Kayakların üzerin » —— — Anlıyamıyorum, ben niçın ölecek- de, mişim?, Niçin?. Benden başka kimse ölmüyor da ben niye ölüyormuşum? Söylenip duruyorsun amma, kendin de ne söylediğini bilmiyorsun!. — Hayır. Ne söylediğimi ben çok iyi biliyorum. Sen zayıfsın, küçükken sa- raca çektin.. Bütün bunların gözünün önüne getir.. Hem annene aci kızım. — Saraca çekmişim... Ne hacet, bir zamanlar şeytan turnağı çıkardığımı da söyle bari.. Benden başka bütün arka- daşlarım Leningrada gidip geldiler.. Gitmiyen bir ben kaldım. Hattâ ensti - tüdeki ihtiyar profesörümüz bile gitti. Vakıâ dönüşte cankurtaranla getirdiler amma, ne olursa olsun oraya kadar gi- debildi ya!.. Ben evde oturacakmışım da her sahada geri kalmış anneme acı - yacakmışım.. Ne âlâl.. Sana doğrusunu söyliyeyim mi, anne?.. Ben sana cid - den acıyorum: Ellisini çoktan aştın, buna rağmen kayak sporunun fayda - sını bir türlü anlıyamamışsın!.. Her hususta geri kalmış anne hid - detle odadan çıktı. Kendi odasına gir- di. İi dakika sonra elinde bir zarfla tekrar kızının yanına geldi: — Al bunu, dedi, zarfın içinde 150 Tüble var. Kendime manto almak için ayırmıştım. Mademki Leningrada git - meği bu kadar arzuluyorsun, şöyle ha- reket et: O zincirden boşanmış arka » daşlarınla istasyona kadar kayakların Üzerinde git. Orada arkadaşlarına aya- Banın ağrıdığından bahset, Kendine bir bilet al.. Sopalarını bağaja ver!. Şi - mendiferle Leningrada git., Orada Zina teyzende Misafir kal, olmaz mı?. — Mersi anne!. Bana yalan söyle - meği, arkadaşlarıma ihanet etmeği öğ- rettiğin için sana çok mersi.. Ben se- nin bü ruhi haletini bir türlü anlıya - mıyorum, anne. Ancak benim fenalı - ğamı istiyenler bana böyle bir nasihat verebilir. — İşte sana buğünkü gençlik.. Al da rafa koy. Onların iyiliği için nasihal yermeğe kalkarsan, seni fenalık yap - makla itham ederler.. Merhum baban bunları işitse mezarından İırlardı. — Artık kâfi anne., Seni dinlemeğe hiç te vaktim yok.. Esasen geç kaldım. Allaha ismarladık. Sana Leningraddan yazarım. Katya Yermolayeva annesine sarıldı. Yanaklarından öptü. Kayakları- 4 z e )N S SAA SF E L S NL EEN SN Gerek çalıştığı yerde, gerekse evde, — Ksenya Livovnaya herkes acıyordu, - Bilhassa oda komşusu Abram Mihay « — Joviç bu acıyanların en başında idi. Sas — bahları Ksenya Livovna ile koridorda karşılaştığı zaman daima Katyadan ham — ber sorardı: N — Kızınızdan bir haber var mıf.a — Yok, ha?.. Vah vah... <N Abram Mihaloviç hem bunları söy « — ler, hem de kocaman kır kafasını sal e —- lardı. Ve Nihayet günün birinde postacı «Lüm — ban» dan bir kart getirdi. Kart Katyas — dandı. Katya kartında şunları yazıyore — «Sevgili anneciğim; büyük bir neşa — içinde yolmuza devam ediyoruz. Müte« madiyen gülüyoruz. Ben Norveç adım- larile yürüyorum. Bundan ötürü bit yorgunluk ta düymuyorum. Yakında Leningradda bize muhteşem bir karşıs — lama hazırlıyormuş. Benim için hiş Taerak etme.. Öyle uyur oldum, a ka'e —— dar çok yiyorum ki, sorma!, Yanakla « — rından öperim anneciğim. Kayta.» Ana — nenin yüzü güldü, kederleri dağıldı, kte — zına izin verdiğine memnun oldu. hi Akşam, işinden dönünce, bir adam Mihaloviç Katyanın annesine uğradı. — Ksenya Livovnanın elini kibarca öp « tüklen sonra sordu: — Nasıl, Katyadan bir haber alabil e diniz mi?, T — Tabif, tabil.. Bugün bir kart al e — dım. Lübandan yazmış. Noörveç adım. — larile gidiyormuş. Abram Mihaloviç — bir kanapeye oturdu. Bir siğara tellen» — direrek konuşmağa başladı: K —- Zamane kızları bunlar.. Anmesi merakından çıldırıyor. Onun bari u e murunda olsa.. Ne gezer! Mademki Le. ningrada gitmeği bu kadar arzulamış, — istasyona kadar kayakla gider, orada g- — yağmın veya eli incindiğinden bah- — sederek kndisine bir bilet alır, trenle — seyahat edebilirdi. Bu işten hem ken- — disi memnun olur, hem annesi merak- — ta kalmazdı. < — Abram Mihaloviç! Kızıma yalan —— söylemeği, arkadaşlarına ihanet etmeği — öğrettiğin için sana çok mersi doğru « — sul. Ancak kızımın fenalığını istiyen - ler ona böyle bir nasihat verebi'ir.. — Fenâalhik bunun neresinde cınım'