Mes'ut bir 7 İsmet İnönü Yazan Muhittin Birgen 3 i biri demek olan Kkümetini e TEİS beri Türkiye hü - n İsmet İnönü, Karabük fabrikalarının temel alma me rasimi esnasında güzel bir nutuk söy - I mel atma merasimi için, bize zım gelen her $€ bahsi hatırlatan bu nutuk güzel bir şey- t, ondan daha güzel olan bir ki o da bu, uzun senelerden- beri 1 kiye davasının amelelerine ku- manda eden ustanın Türkiye talihi ile bir olmuş talihidir! bundan on yedi sene €vvele çevirecek olursak, arap. bir memleket, kırık bir tüfek ve yaralı bir zi » her tarafı düşman, € - linde silâhı yok, her tarafından kan &- k, kendisine yeni bir vatan yetinden # rağmen düvüşüyordu. Hariçteki düş - imizdeki düşmanla - rın &nvas ile dövüş' manlardanberi taşıyıp getirdiği zih - niyetle dövüştü; Lausanne (Lazan) da dövüştü. para ile dövüştü, tabiatin huy- suzluklarile dövüştü, Hülâsa tabii ve- ya içtimai, binbir türlü unsurla dö - vüştü. Nihayet, bir zamandanberi, bü- tün o mücadelenin mahsullerini top - luyor: Bugün burada bir demiryolu şe bekesi, yarın ötede bir fabrika, bir fab- rika daha, bir eser daha açıyor. En ye- ni muvaffakiyeti de işte, Karabük mü- esseselerinin temelini atıyor! “En sonra, benelli gün, bu yeni fab- rikaların da temellerini atarken, baş - vekji sıfatile, kendisini dinliyen mil - lete dü vaziyetinden de bahsediyor; diyor ki «Umumi olarak, ae mi siy $ik sık halecan verici ruz kalmaktadır. Fekat, son zaman! da siyasi çereyanlar daha ziyade sulha doğru e Öyle günler y yoruz ki b kısa bir zaman için kat'i teşhisle mak mümkün değildir. «Beynelmilel sahada son senelerin en mühim değişikliği silâhsızianma teşeb- büsünün akamete uğraması ve her memleketin silâhlanmıya var kuvvetile koyulmuş olmasıdır. «Böyle mühim bir geçit devresinde Türkiyeye düşen, kendini müdafaa için Çok hassas olması ve hazırlıklı bulün - masıdır.» Bunu söylerken de, Karabük fabri - kalarının temellerini atıyor. O fabrika- lar ki, ondan evvel ve sırf milli müda- faa bakımından kurulmuş diğer fabri- kalarla birleştikleri zaman, artık Tür - kiyenin sade harp san bakımından milli müdafaasını değil, belki de harp ve sulh bakımlarının her ikisi le bir - i tamamlamış İnönünde düşmanla kar- $ı karşiya geldiği zaman elindeki yok- Juğun ve yoksulluğun büyük acıların hülü kalbinde taşıdığı muhakkak olan bir insan için bugünü görmek ne bü - yük saadettir! İki sene sonrasının ne 0- Jacığ belli bulunmıyan bir dün- yada Türkiyenin o günkü heli ile bu- ü ber) ân demir ve erini atıyor! |, kurşu- bugün h için de di ellerile Tür kiyenin ta ik ni sre kasına y tı? İşin bu tarafı bir © günlerde tini tatmak çok gürel bir V zim hep birden uzaktan duyduğumuz bu İezz >, © günün de, bugünün de,| (Devamı 8 inci sayfada) ibaret sanırlar. Ve bir defa mua; sine eriştiler mi, genç yaşta dahi ça bırakarak başıboş, kaygusuz bir ömü: lurlar; sÖZ Avrupada Zürafe Hangi tarihte Görüldü Avrupada ilk defa zürafe 1486 se- nesinde görülmüştür. Mısr hükümdarı, bir İtalyan pren- sine hediye olarak bir zürafe gönder miştir. Bu zürafe sokaklarda kendi is-| iği gibi gezmiştir. Halk zürafeden! lerip.| pencerelerin | l ta hoşlanmış ve evlerinin den ona yiyecek vermişlerdir. “Hava ne güzel sözü dostluk tezahürüdür, İki kişi karşı kerşıya geldikleri 2a- man konuşacak söz bulamazlarsa ubu gün hava ne kadar iyi, yahut ne kadar ferınşi; Salan gili * ölet (kullanır -| lar. Bazı kimseler, bu sözleri mânasız İ bulurlar. Halbuki bir lngiliz psikoloğu bu sözleri hiç de minasız bulmamakta ve İnsanların medeni olduklarına bir| delil saymaktadır. İngiliz ruhiyatçısı diyor ki: sanların birbirlerile kavga etmeden konuştukları yegâne mevzu havadır. Hava mevzuu üzerinde muhakkak it- tifak ederler; Birbirlerile uğraşmak is- temiyen insanlar hoş geçinmek diklerini bu suretle ifade ederler: — Hava ne güzel sözü, dostluk te zahürüdür.» Sovyetler portatif röntgen “makineleri yapıyorlar Moskovada, seri halinde, portatif Röntgen âletleri imaline İba İunmaktadır. Bu Sovyet AI öletlei ale- iste“ başlanmış | bir berdi içinde monhmkieği r. Di İğer bir cinsi ise ancak 9 kilo geli ve ufak bir el çantasında götürülel mektedir Bu Aletler, bilhassa doktorun has tasını evinde Röntgen ile iş görm ISTER kazasında bi kkuk defl ezerken bi için halle mahalle sab; Sabıkalı #endisınin ne arandığını İSTER Resimli Makale: Bazı kimseler hayatı münhasıran para kazanmaktan m bir servet derece - İbirbirini kovalı “İderilerek tedavi edildi, İNAN memur tarik bi SON:POSTA Bi Hayatla rolü kalmıyan insanlar. Ne kadar zengin olursa olsun çalışmada y adam hayatta hiç rolü kalmamış, tamamen lüzumsuz bir unsurdur, boş vakti ğına göre etrafına hastalık aşılıyan bir mikrop balin - <i dedir. Işmayı bir tarafa | r sürmiye koyu * ARASINDA MTETETNİ Eileri gözleri Bağlı otomobil yi — İdare eden adam Kâğıda yazmamışsınız Ragıp Paşanın budala bir uşağı verdı. Paşa uşağının obudalalığını bildiği için her sabah evden çıkma- dan bir kâğıda o gün yapılacak sey- leri yazar, uşağa bırakırdı, Uşak ta kâğıtta ne yazıldıysa onları yapar - dı. Bir akşam paşa eve döndüzü za - man odasmda mangalı devrilmiş buldu. Halı yanıyor, uşak ta karşı - sma geçmiş seyrine bakıyordu. Paşa bağırdı: — Bu he hal, ev yanacak, bunu söndürmek şklına gelmedi Uşak ellerini uğuşturdu: — Ne yapayım paşam, deyrilirse ne yapacağımı yazmamışsınız, * Firavunun bir Kemiği felâket.er Doğurmuş Elleri bağlı olduğu halde otomobil kullananlar olmuştu. Fakat son Za manlarda Muanjon adında bir adam İ gözleri ve elleri © bağlı olduğu halde; polis ve getetecilerin nezareti altında mangal || ri i sir otomobili üç kilometre boyunca İ- kâğıda re etmiştir. Tenor Çalyapin nasıl kral olmuştu? Miş kemür Çalpapın başk ge İc si kocnik meadukuye giyin mala” th: İ > ami ra idi. Cenubi Amerikada uzun bir turne yaptıktan sonra Avrupaya dö-| nüyordum. Beni getiren gemi, kömür ve iyi su almak için ufak bir adada durdu. Ben iş olsun diye karaya çıktım. Sahilden biraz uzaklarda bir ağacın di- Lort Aleksandr ve Lady Leton İn-İbinde canım istedi, o zaman yeni çı giltereye Mısırdan yeni gelmişler, ve kan çarliston havalarını söylemeğe baş İ beraberlerinde de meşhuz bir nun iskeletinden bir kemik getirmir.| | Bir etrafımda lerdi. Bu tarihi kemiği ye bu eşi bur duydum, kalkıp ta bakinca 50 kadar İlanmaz antikayı siyah kadife bir yas- çıplak zencinin beyaz dişlerini göste per tebessüm ettiklerini gördüm. korkumdan susunca, onlar yarım| firavu- İladım. bir çıtırdı İtiğin üzerine koymuşlar ve salonda Fakat onbeş gün sonra, felâket i. Lort Aleksmmdr'in| 2 başladılar. yeğeni acayip bir hastalığa tutuldu, Sonra beni kucaklayıp bir kulübe- derhal deniz kenarında bir yere SÖR“ nin önüne getirdiler, başıma bir hotoz “İelime de bir âsa verdiler, bir çokları da gelip bana biat ettiler, Ben kral olunca ilk iş olarak onları bir emirle başım dan savdım ve güç belâ vapur demir alirken içeriye girebildim.» vetlilerin gırtlağı sıkıldı. tulan antika çanak Lort hurafata inanmadığını söyle- lundu. işse de şimdi kemiği alarak Mısıra Lordun ayağı kırıldı. Bir gece da-'gidecek ve yerli yerine koyacaktır. İSTER İNANMA! dı, memura; dedi. Ben yıllardanberi tarik bedeli ver- di adımı deftere yazıp ta başıma bu mını alırım, anladı mi7 etrafımda daireler yaparak dans etite- Şatonum abırleri tutuştu, yandı kül loldu. rinde hayaletler gö Hizmetçiler; şatonun yahizenle- üklerini ' söyliye rek evi terkedip gittiler, dan beri mahfuz tu- çömlek kırık bu- Dolapta ası gokak kapısına — Bana ba raiş değilim, vergiyi çıkarırsan $er İNAN İSTER İNANMA! ı an «Ümumü harpten hemen biraz son-| h tir Sözün Kısası Boğaziçi ve Türk tiyatrosu İsmet Hulüsi — E vimde idim. Bir ecnebi dostüğ gelmişti. Kendisile şuradan bi radan konuşuyorduk. Ecnebi dostu masamın üzerinde duran iki yı gördü. Bunlardan biri «Türk Tiyaki ki de «Boğaziçi? alroşuz mecmuasmı ejiği aldı. Say yfaları çevirdi. İçindeki resimi ler ve yazılar hakkında kendisine İi hat verdikten sonra: Bu mecmua tiyatroda dağıtılır. Bir mecmuadan de tiyatroda oğl anacak öserlerin eşhasını seyircileff tanıtmak içindir. Ecnebi dostum «Türk Ti trosiil mecmuasın: bıraklı, «Boğaziçi» mec! muasını aldı. Bu sefer de «Boğaziçili mecmuasındaki r ve Tes imlef bakkında izahat verdim. Muharrirle * rını kendisine anlat * tım. Ve dedim ki: i — Bu mecmuayı Boğazda vapur iş* yenin bi reklâm va Ecnebi dostum yüzi — Türkiyede mecmuscılık mej Avrupa memleketlerinin hemen çoğundan ilerde imiş. Dedi, bu sefer ben onun yüzüne baki tım: O sözünü bitirmemişti, devam ef ti: — Tiyatroda oynanacak eserlerin e$' hasını tanıtmak için çıkarılan mecmu * ayla, Şirketi Hayriyenin reklâmı ol * sun diye çıkarılan mecmua bu kadaf mükemmel olursa, kim bilir edebiyafı| ilim ve fen mecmualarınız daha ne kâ* dar mükemmeldir. Ecnebi dostuma kurduğu nisbeti ne derece doğru olduğunu söyliyemez« dim. Ona: — Evet! Derken içimden de: — Ah, ri öyle olsaydı. 'Diyordum. İsmet Hulüsi mrenamasasanasansanana sa asassamandninseakmasmeasm0sn saman Biliyor musunuz ? i—X ihte bul j muştur? 2,— Mısırlı Mehmet Ali Paşanm oğ” İbrahim Paşa kaç yaşında ölmüş » alnı kim, hangi ta Hu İaür? 3 faşmanlı tarihinde padişah olâs rak kaç tane «Mustafa» gelmiştir? (Cevapları Yarın) # Dünkü Suallerin Ceevnpları: 1 — Pariste gündüz saat on iki iken bizim Van şehrinde saat 3 tür. Bu iki şehirden Vanda sabah daha erken O » Jar, 2 Paduali Varsalius 1541 yılında yer yüzünde ilk anatom eserini yas zan adamdı 3 — “Türkiyede ilk rasathane İstan“ bulda Tophanede Fındıklı sırtlarında 1040 yılında kurulmuştur. 4 — İranın bugünkü nüfusu 10'mils “İnhisar bizimle eğleniyor, İki insanın arasında dostluk ve tek“ İifsizlik olmadığı takdirde taraflardan birinin şaka yapması acaba kanuneri memnu mudur? Şakanın da mahiyetini tetkik ederi Fransız kamunları bu vaziyetlerde has karet faslımın mevcudiyetini kabul et“ mektedirler. Nitekim bir hâdisenini mahkemeye intikal etmesi bunun ba“ riz bir delilidir: Pariste sigara satıcıları grev ilân etmişlerdi. Piyasada bilhassa amelele- rin içmedikleri lüks sigaralar bulun“ müyordu. O sırada Fransız inhisar idaresi, ye" ni ve lüks bir çeşit sigaraların ilânmi yaptırmağa koyuldu. Bu ilânlar, ortada mevcut, ve bu nevi sigaraların her yerde bulunabile- ceği yazılı olduğu halde, grev yüzün“ den hiç bir yerde bulunmaması, bazi kimseleri fena kızdırmış: — İnbisar bizimle eğleniyor, diye mahkemeye etmişlerdir. Mahkeme hey'eti kararmı vermemiş” müracaat