* İttihad ve Terakkide on sene — On üçüncü kısım No. 3 MÜTAREKE GÜNLERİNDE İTTİHAD VE TERAKKİ Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen SON Artık Enverin projelerine kimsenin itimadı kalmamıştı Eğer mücadeleye Enverin projel :rine nazaran girişmek k lâzım gelseydi ecnebiler © sırada ellerinde hazır bulundurdukları büyük kuvvetlerden istifade ederek, Türkiyeyi bir daha kıpırdanamıyacak şekilde ezmiye teşebbüs ederlerdi Bizim — için, talihimize istifa etmekten ve Türkiye düşmanları memlekete yacak bir mütareke aktine ça- lışmaktan başka bir çare yoktur. Talât paşanın vaziyeti ve hakikatin acılığını bu süretle samimi olarak gö- rüp kabul etmesine mukabil, Enver paşa büsbütün başka bir yol tutmuş. O, harbe devam taraftarıdır. Sonuna kadar devam! Kangrenin müteakip bir celsesinde, kendisinin bu fikirde olma- dığını söylüyor. Hattâ, gene takriben, diyor ki: Enver Paşa Talât Paşayı tehdit ediyor — Mağlübiyeti kabul etmekten ve mütareke yapmaktan bahseden sözleri unutmak ve söylenmemiş - farzetmek lâzımdır. Harp içindeyiz. Bu — sözleri söylemek, kurşuna dizilmek cezasını mucip olacak kadar ağırdır!. Bu sözlerin ne kadar ağır olduğu â- gikârdır. Enver paşanın böyle söyleyip söylemediğini bilmiyorum. Bütün bu- taya kadar olan hikâyeyi ben sonradan muhtelif kimseler ağzından, muht elif zamanlarda dinleyerek topladım. En - ver paşa bu tarzda mı, yoksa başka bir tarzda ve fakat ayni mânayı ilade etmek üzere mi söyledi? bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da gerek En- ver paşanın, getek Cemal paşanın ge- rek istifaya ve gerek mütareke talebi- ne şiddetle muhalefet etmiş bulunduk- landır. Bilhassa Enver paşa, mağlübiyeti bir türlü kabule razı olmamıştır. Kaf- kasyada bulunan ve o zaman için biz- çe mühimce bir kuvvet olan olan 40.000 kişilik muharip bir - orduyu kismen oradan çekerek ve kismen de terek Türkiyeden, gerek Kafkasyadan | ——zamammı yeni asker toplayarak mücadeleye de- vam fikrindedir. Fakat, Bugaristan- dan gelen haberler kötüdür. Fransız kuvvetleri Bulgaristan demiryollarile Türkiye üzerine doğru — sevkediliyor. Halbuki hinibacette İstanbulu ve Bo- Bazları müdafaa etmek üzere elde Mevcut on bin tüfek bile yoktur. Enverin projeleri Enver paşa büyük projelerden bah- nnn eee menmi e Bir Doktorun Günlük Notlarından Vücut Ağrıları Havaların son günlerde çok mütehavvil 've rutubetli gitmesi yüzünden bir çokla- Tında vücut ağrıları, omuzda, kollarda ve dizlerde romatizmalı ağrılar artmış T. Bunlar umumiyetle müzmin romatiz- Ma arasıdır. Bazılarında bel tulukluğu Tumbago şeklinde görülüyor, Böyle hastalar birdenbire — bellerinin #ddetli bir ağrı e tutulduğunu hisseder- ler ve hareket evcar şiddetlendirir. Bu Ağrılar bir kaç gün içinde kaybolur. Böyle tezahürat gösteret — kimselere favsiyemiz şudur ki: Yazda iik fırsatta Bursa veyâhut Yalo- Va veyahat diğer bir raplıcada yirm! gün Radar tedaviye gitmelidirler. Sonra da deniz kenarında kumlu güzel bir plâjda Bit ay kadar güzel ve esaslı bir güneş banyosu yapmalıdırlar. Fazta yağlı etler Yememelidirler. İkametsâhlar bol güneş- M olmah ve rutübetli olmamalıdır. için de Pazar ©) hir albüme vanıstırın kolleksivan yavımız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir dokter küsüp sokmi - nbulu bırakıp afkasyaya tinat etmek, sonuna kadar mücadele- İye çalışmak! Fakat, Enver |projelerine karşı kimsenin emniyet ve i timadı kalmamıştır.. Sonradan, Musta« fa Kemal paşa çıkıp ta daha fena za- manlarda, Türkiyenin elinden bütün İmücadele vasıtalarının alınmış ve as- kerin terhis edilmiş bulunduğu bir za- manda mükemmel ve muvaffak bir harp yapmaş olduğunu görehler Envet Püğüsidi”ç' zamanki projelerinde. Belki de haklı olduğunu düşünebilirler. Ben © fikirde değilim: Milit mücadela başladığı zamân, eve velâ itilâf devletlerinin sinirleri gev - şemiş, aralarında ganimetin paylaşma tarzından mütevellit ihtilâflar çıkmış| İve ordularını seferberlikten — çıkarmış bulunuyorlardı. Bundan başka, Ana- doludaki ilk hareketlere alelâde bir deprenme, bir cançekişme 'gözile ba- karak bidayette hiç ehemmiyet verme- mişlerdi. Halbuki Enver paşanın pro- jeleri sırasında itilâf devletleri henüz her tarafta muzaffer olmuş bir vaziyet- mânevi Anadoluya çekilmek, e Paşanın te ve sinirlerini çok gergin, kuvvetin çok yüksek bulunduğu bir devirde idiler. Eğer mücadeleye o za- man girişilmiş olsaydı, o sıralarda elle- rinde bulunan büyük kuvvetlerden birer parça ayırıp Türkiye |getirirler ve memleketi daha kuvvetle lezerek bir daha kıpırdanmasına imkân İt ve mecal bırakmazlardı. Esasen, o gün- lerde ruhlardaki bozgün - ©o dereceyi bulmuştu ki bu yorgunluk - içinde |Kafkasyaya dayanarak mücadeleye devam etmek fikrini, Enver paşa, kim- seye kabul ettiremezdi, Bütün bu sebeblerden dolayı, Talât üzerine lerine karşı Enver ve Cemal paşaların müuhalelet etmelerinden biç bir fayda çıkmamış ve bütün kabinenin kabul ettiği istifa fiktine onlar da iştirake mecbur kalmışlardır. t paşa kabinesi istifaya karar ıralarda henüz Vilson'a yapı- lan müracaata bir cevap gelmiş değildi. Hükümet bir yandan istifa ederken bir yandan da ikinci defa olarak Vilso- na müracaat ediyor. Ondan sonra, ye- ni hükümetin teşekkülünü bekliyerek işlerin idaresile muvakkaten meşgul oluyor, İngilizler Türkiyeyi kurtarırlar mı ? Vahdettin İngiliz taraftarıdır. O ta- rihte hâlâ bu fikir vardır: İngiliz taraf- tarı olursak, İngilizleri seversek İngil-| ” tere, bizi tutar ve meselâ Vahdettinin kara gözleri için Türkiyeyi kurtarır! Bunun için padişah yeni hükümetin taşkilini bir Abdülhamit adamı olan ve Osmanlı — imparatorluğunun — son Londra sefiri bulunan Tevfik paşaya havale ediyor. Tevfik paşa, ihtiyarla» mış bir Babıâli mensubudur. Vahdet- tinin maksadı, eski insanlar veyahut doğrudan doğruya kendisine mensup adamları vasıtasile, şu meşrutiyet de-| nilen inkılâp devrini tamamen tasfiye etmek, bunun yerine, Abdülhamit devrinde olduğu gibi, tamamen şahst! bir padişah hâkimiyeti — getirmektiı Bunu İttihat ve Terakki çok iyi bildi- | &i kadar siyasi muhitte de hemen he- men herkes işin farkındadır, bundan de | layı Tevfik paşa gibi renksiz bir ada- mın etrafında toplanıp yeni bir Ab I dülhamit yaratmağa yardım etmek is- tiyecek namuslu adam bulmak güç - paşanın ve ırkıdulınnın istifa fikir- *EYi EKEN YATIRI EKiLMİŞ TOHUM tü (Arkas: var) eamaa z ee EYı LAN PARA EYi GiBi VERiMLiDiR HOLANISE BANK ÜNi v #KARAKOY PALAS geei erelğli ALALEMCİ HAN Emniyet Sandığı Faizleri İndirmiştir — Emlâk mukabili itibaren kâğirlerde : * 9 faiz © 1 komüsyon * 9 Pniz * 2 kamüsyon | alındığı muhterem balkımıza ilân olunur. ikrazatda fuiz —hadleri indirilerek — 1/1/937 - tarihinden 1498 Yazan: Leonid Lenç Sabahleyin saat on bir buçuğa doğ- ru yatak odasından hafif bir inilti du- yuldu. Sonra, ya' Eşikte, uykulu gözlerile Nikol, viçin karısı Tatyana Livovna göründü. Kadının üzerinde renkli bir pijama vardı. Tatyana, kumral saçlı, munta - zam vücutlu, çok güzel bir. kadındı. Ağır adımlarla ahizeyi kaldırdı, Tatyana Livovnanın çolukları yok- tu. Güzelliğini bozmamak için çocuk doğurmağa aleyhtardı. Ço kadının yüzünü, biçimini v yini bozabilirdi. ana Livovnanın elinden hiç bir telefona yaklaştı ve İlümatı «Kardeşim pencerede duruyora | iş gelmediği için herhangi bir iş de yapmazdı. Bir zamanlar ecnebi dülleri- he merak sardı, ders almağa başladı. lakat —on kelimeden fazla bel - | leyernedi, vazgeçli. Bundan — ötürü |Fransızcadaki bülün bilgisi «bana çay veriniz!» Sözünden, Almancadak, ma mlesinden ilerigeçemedi. Tatyananın yegâne ve Tmükemmel olarak bildiği şey, kıskançlıktı. Tatya- |na, klâsik şekli de dahil olduğu halde kıskançlığın her türlüsünü bilirdi. Ka- casını bilâistisna bütün ahbablarından, tanıdık tanımadık bütün kadınlardar, Sibiryanın bilmem neresinde oturan eski karısından ve kızından da kıska- nırdı. Tatyananın bugünkü iş günü telefon | konuşmasile başladı: — 3-16-48. mersi. Allo.. lütfen Niko- la Petroviçi verir misiniz? Sen misin? Benim. Karın, Nikola Petroviçin sesi tane tane, va- zih olarak geliyordu: — Günaydın Tanüşa! Bana yarım sa- at sonra telefon eder misin?, Acele bir konferans için hazırlanıyorum. Buna ait bazı materpelleri gözden geçirmek mecburiyetindeyim. — Ne cins materpelleri gözden ge- çireceğini çok iyi biliyorum. Canım, inşaat işlerine ait bazı rak- kamlar bunlar.. Ben rakkam falan bilmiyorum. Senin şimdi gözden ve elden geçirdi- ğin materpel, şu kırmızı zaçlı daktilon Ninuçka değil mi? — Yanılıyorsun, şekerim. Evvelâ: Ninuçka kırmızı değil siyah saçlıdır. Saniyen: Hasta olduğu için bugün dai- reye bile gelmedi. Ne olursa olsun, ister siyah, ister kırmızı olsun. Fakat sen onun hasta alduğunu nereden biliyorsun? — Bana rapor gönderdi de ondan biliyorum. — Demek ki sana raporlar yazıyor, hâa?. Dinle Nikola, bana derhal, şimdi bu raporları1 göndermezsen bak sanı ne yaparım, anlıyor musun”, Bir an için telefon sustu. Nikola, Tat- yananın derin derin nefes aldığın duüydu. — Nikola, bana derhal şimdi tat'ı bir kaç söz söyle.. yoksa düşüp bayıla: Telefotât, gene bir sessizlik çöktlü SÜLÜK Rusçadan çeviren: Alaz — Neye «sülüğüm»? — Çünkü bana çalışmak imkânını niyorsun da ondan. na şiddetle ahizeyi elinden at. tı. Odanın içinde asabi adımlarla do « laşmağa başladı. Tatyana Livovnanın kafasından binbir fikir geçiyore k o uhn kkak, l' akat ) işi değil. Her bakıyordu.» a Livovna, en fena ih! leri düşünmeğe başlad nu atıyordu. Sincap deris mış beyaz » antosunu almağa bile vakit bulmadan, Tylaya, annesinin yanına ordu. İşte Vera Antonovda hain h: rek, sırtında sincap de- risinden mantosile lokantaya giriyor. Hem de Tatyananın lokantasına.. 'Tatyana Livovna yeniden telefon? atılı — 3-1648 mersi. Lütfen Petroviçi verir misiniz?.. Nikola Petre- Nikola viç siz misiniz?. Ben Vera Antonoven. Ahize hayret eder. — Bonjur-.. Vera Antonovna., böyla hangi rüzgâr sizi attı?. — Bak, bir de soruyorsun'. Nikola serbest konuş! O, evde deği — Kim evde değil? V şey anlamıyorum. — Canım, kocamın evde olma söylemek istiyorum. Bana derhal ş di..* Şey canım.. bir kaç tatlı söz söy- Nü met etme, sen iyi bir artist olama Salisen; sana tekrar rica ediyorum, me mâni olma-, 'Tatyano Livovna ahizeyi bırakır. Bu konuşmadan iki saat sonra Tat « yano Livovna, Vera Antonovnaya git- ti. Vera Antunovna, zayıf, kara, kürüu bir kadındı. Patlak gözleri, tıpk: oto- mobil fenerlerine benziyordu. Tatyana, kocasının bu kadınla münasebetine < bir şeyler öğrenmek ateşile yanıp dü- ruvordu. Kocasının kendisini ne kadar sevdiğini anlatmağa başladı: — Biliyor musun Veracığım, dün kocamla büyük mağazalardan — bırine gittik. Kocam bana dedi ki: «Tanuş - kam, sülüğüm - kocam bana sevgi ma- kamında hep böyle hitap eder - canın ne isterse sana alayım. bülün bu ma- ğaza senindir.» Ben de ona dedim ki: «Canım her şey istiyor.» O da bana dedi ki: «Şu halde ber şey al.» Bilsen neler aldık?. Bu sırada Vera Anlonovnaya yeni bir misafir geldi: Şair Kirasof. Şairle Vera arasında kısa konuşmadan sonra Tatyana, Veradan boşuboşuna şüphe ettiğini anladı. Kalbi ferahlamıs bır halde evine döndü. Bugün gördüğü iş- lerden dolayı sevinçli idi. Yavaş yavaş merdivenlerden Çık Az sonra Nikolanın boğuk sesi duvul- bit n tanıma (Lâütfen savfavı cevisiniz) isını açtı. Fakat mıhlann ş gib adım ileri atdmadı: Mutfakı