2 Sayfı SON:POSTA Mârt'”21 BZ ——— İN eit ll Hergün Sözün Kısası Atatürk: . İzmitte hayvan K— Şevk ve neş'e güneşi Yazan: Muhittin Birşea —— Şeflerin vazifesi, hayatı , neş'e ve şevk ile karşila- ,, mak hususunda milletlerine , yol göstermektir. » Bu sözleri, her adım başında orijinal bir şey yaratmakta emsaisiz olan bir insan, bizim Büyük Şefimiz, Atatürk söylüyor. Resmi bir nutukta değil, dün kü gazetelerde okumuş olacağınız veç- hile, Bay Antonesko şerefine verilmiş olan bir suvarede, samimi bir hasbühal arasında söylenmiş, küçük bir cümle- dir; içinde derin bir hayat felsefesi, hayatta muvaffak olmann ruhi yolla- rını gösteren bir felsefenin bütün ifa. desi var. Bu küçük cümlenin içinde, fert için, millet için ve ha T için büyük bir hayal ve muvaffakıyet aşıyor. Hayatı şevk ve neşe ile karşılamak, önmiyen bir şevkin gülen ve açı lan tebessümü ile bakmak, ir i şartıdır; bir insan için de, çin de ve nihayet bütün. milletlerden mürekkep bir insanlık kit lesi için de ayni derecede doğru olan bir kanun... Nerede insan ve insanlar, hayata böyle bakmışlarsa orada muvaf fak olmuşlar, nerede şevk ve neşeyi kaybetmişlerse orada mağlübiyete uğ- Tamışlardır! işini yaparak didinirdi ve Psr: kayıtsız bir hayat yaşardı. a Bir sokağı Yirmi senede Kateden adam Bundan yirmi #öne evvel koca- s1 muharebede ö- len Berlinli Ma- dam — Emma Si mon - bir akşam on yaşındaki oğ- “|lu Alberi mahalle Şevk ve neşe, hayatın açılma, yayıl ma, feyiz ve inkişaf kuvvetidir. Hüzün, insanın kendi kendisinin içine katlan- ması, kuvvetlerinin büzülmesi, varl nin daralması, küçülmesi demektir. Bi- zi melankoliye kadar sürükleyen, can-| Fötabına — yanı'a sız, kuvvetsiz, ve sadece yürür bir öli kilo biftek satın haline getiren neşesizlik, her nevi mu-| almağa gönder- vaffakıyetin yoll an bir if-| mişti. Çocuk o rite benzer. Kendi nçesine | vakitten beri kay- kaptırdığımız gün, iz bitmiştir:,bolmuş, anasının fert te olsak, millet te olsak ve nihayet | senelerce aramasına rağmen izi bulu- beşeriyet te olsak... namamıştı. Hayatta hayli müşgül çök tehlikeli günler görmüş bir ada mum. Sıkıntının her nev'ini tanımış ol- duğumu söyliyebilirim. Daima şuna manlar ve Geçen çarşamba günü akşam Al- ber annesinin evine ansızın geliverdi ve anasını öpüp sevdikten sonra ken- Gikkât ettim ki:me sümalı şöyk ve De- disine yirmi sene evvel ısmarlanan şemi kaybettimse o zaman mağlüp ol-| bifteği de verdi. dum. Ne zaman şevk ye neşemi muha-| * “Alber başından geçen maceraraları faza edebildimse müşkülleri kolayca|da şöyle anlattı: atladım. Şevk Ve neşe, insanlığın mâ- K #i nevf hayatının güneşidir. Bizim bütün Yolîhek almak için “*'“h çıktım. kuvvetlerimiz bu mânevi güneşin fey- he l'hduhnndıfı birisine — vast- zi ile açılır ve biz onun aydınlığında | Seldim. Alaskaya gidiyormuş, bana yürürüz. Eğer ben şu satırları yazar- | beraber -xmeği teklif etti. Ben de bu ken, dudaklarımın üstünde bu güneşin | teklifi cazip buldum. Yola çıktık, ora- ilik tesirlerile açılmış bir iki çizgiye|da çalışıp çabaladık ve zengin olduk.» sahipsem onları okurken de mem- nun olursunuz. Eğer bımı:ı:ıym:eı a| İzdivaç hakkında garip bir istatisti nımda büzülmüş çizgilerin gölgeleri yarsa, sizi sıkar ve hattâ uyuturum. Herşey bunun gibidir: Neşeli bir baba| — İngilterede geçen seneye ait evlen- ile şevkli bir anadan ancak gürbüz,|meler hakkında çok enteresan bir ista- sağlam ve muvaffak çocuklar doğar. | tistik neşredilmiştir. Bu istatistiğe na- Neşesiz bir insan, kötü bir baba, kötü | zaran yalnız Londrada nikâh defterle- bir işçi, kötü bir kumandan, kötü bir | .. devlet adamı olür. “"|rine 2008 tane kadın - yaşlarının geç- Bunun için Türklerin büyük Önde-| "tini arzu etmemişlerdir. rinin sözlerini ökurken gözüm oraya ta|, — Ve gene bu istatistiğe nazaran ev- kıldı, kaldı ve zihnimden bütün bun- | Nenlerden 4355 kadın ile 10079 er- lar geçti. kek 70 yaşından büyük olarak evlen- * mişlerdir. Şeflerin vazifeleri, milletlerine şevk ve neşenin yollarını göstermektir, d-| — Back'ı dinliyen kaplan yen Atatürk, bu neşe ve şevk felsefesi- al, herkesten iyi anlamış ve herkester| — Cenubi Afrikada çalışan mühen- iyi ifade edebilen bizzat bir neşe ve| dialerden biri bir akşam radyosunu aç- şevk güneşidir. Çanakkalede harbeder|mış, Bach'ın bir eserini dinliyormuş. ken bandosuna operalar çaldırtan, İs.| Bir aralık basık ahşap evinin pencere- tiklâl mücadelesinin en karanlık gün- isinde bir gölge görmüş, bir de dışarı lerinde bile bir dakika olsun neşe ve|bakınca ne görsün: Kocamân bir kal şevkin! kaybetmemiş olan bu güler yüZ (Jan! Pencerenin önüne gelerek ğ T lü güneş, herhangi bir cemiyet içinde, | yuş bir vaziyette musikiyi di ı:::yn- bazan şevkin ve neşenin, herkesin kal- " KM Ke > Silâbını eline almı Öyl bini kanatlandıran bir ifadesi olur. Bu u, . B ER L Y RE hareket sebepsiz değildir: Millet, an- be_ue""f M_""h Bağmeleri - bitip de cak şevk ve neşe içinde yükselerek Bt spiker söz söylemeğe başlayınca, kâp- debilir ve o da bu vazifesini ifa edi- |lan geldiği gibi sakin ve sakit başını al- yor, Eski devirlerin müral zâhitleri, ha- |bolmuş. Şata gülmez gözlerle bakarlar ve et- —- Eski asırlarda insan tıpkı bir makine gibi makinenin üzerinde dönerdi. Fakat ihtiyaç mahdut, insan da bütün yorgunluğuna rağmen daha mes'uttu. Düşüncesiz, Iztı- mış ve ormanlara dalarak ortadan kay-| karısına danışarak yapmiş, mMıştır. Çünkü vür hun yorgunluğu HER GÜN BİR FIKRA Başüstüne | Ahmet Vefik Paşa Bursada Vali iken maiyetinde bulunan memurlar dan birine ne iş verirse memur: — Baş üstüne! Dermiş.. Fakat bu işlerden hiç bi- rini yapmazmış. Bir gün Ahmet Vi fik Paşa, bu memuru çağırtmış, — Burada, demiş, sizin kadar ba- Şı yumuşak ve ayni zamandn sağ- lam hiç kimseye daha rastlamadım. — Teveecühünüz Paşam! — Tevceelih değil, hakikati söy - lüyorum. Şimdiye kadar ne iş ver- dimse; hepsi için «baş üstüne» de- diniz... Bu başınızın yumuşaklığını ortaya koydu. Bu işlerden hiç biri- ni yapmamış olduğunuza göre de hepsi elân başınızın üstünde duru- yorlardır. Bu Kadar çok şeyi başı- nizan — üstünde - taşıyabilmeniz de sağlamlığının bir delilidi Mazarik ve kadınlar Çekoslovakyanın eski Cumhurrcisi B. Mazarik şimdiki Cumhurrelsi B. Benes ile beraber Çekoslovakya halâskârı Mazari- kin 87 inci senei devriyebini tes'it et- miştir."Bu tesit merasimine, kadınlar da vasi mikyasta iştirak etmişlerdir. Çekoslovakya kadınlarına, siyasi Anası ve karısı, insan kolunun — yaptığını Eski zamanlarda bugün bütün dünya kol kuvveti — traktör yapıyor. Dimağ kola hâkim olmuştur. Fakat insan eskisi r mes'ut değildir. Çünkü ihtiyaç çoğal- yerine ruh yorulmaktadır. Ve ru- udün yorgunluğundan daha acıdır. *| Allaha mektup Yazan kadın Ve aldığı cevap Ha Budapeştede çı- kan Uj Magyar- soz yazıyor: Pavi'de mek- tupları tasnif et- mekle meşgul ©- lan postacılar bir zarf — bulmuşlar, bu zarfın adresi şu imiş: «Cennette Ce- nabı Hakkan & — Bu garip mek: tubu tabil açmış- lar, ıçinde 1000 lira varmış. Ve mek- tubun sahibesi fakir bir kadın imiş. Allahına şu satırları yazıyormuş: «Yangın beni mahvetti, evim bar- kım kül odu. Son paramı da sana yol- |luyorum. Bununla bana büyüklüğünü göster ve beni âhır ömrümde ev bark sahibi et.» Postacılar paranın - yarısını almış- lar, 500 Hirasını tekrar zarfa koymuş- lar ve Allahın ağzından kadına bir de mektup yazarak: Kendisine evin alı» namıyacağını anlatmışlar. Bir hafta sonra, kadın, tekrar Allaha bir mek- tup yazmış: Ve postacılar bunu — açtıkları za- man şu satırları okumuşlar: — «Alla hım, hadi ev alamıyacaktın fakat 500 liramı niye aldın? Sen de mi posta me- . |murları gibi oldun. Onları derhal hü- kümete şikâyet edeceğim, fakat seni kime şikâyet edeyim?» Kadının 500 lirasının derhal geri gönderildiğini göylemeğe bilmem lü- zum var mı? Hayvanlar da hafta tatili yapacak Artık hayvanlar da haftada bir ke- re istirahate kavuşmuşlardır. Zağrep belediyesi verdiği bir karar- la, bundan sonra hayvanları da mec- hürriyet veren ve onları yükselten in-|Düri hafta tatiline tabi tutmuştur. Bu san Mazarik'tir. Mazarik daima kadın-|"Mire göre, beygirler, öküzler, vesa- ların ve kadınlığın hâmisi olmuştur.|'” çalıştırılan hayvanlar 7 günde 24 sa- Ona bunu telkin eden iki kadındır..|?* istirahat edeceklerdir. Hiç istirahati olmıyan gazetecilerle Mazarik'in anası çok zeki bir ka- mürettipler bu karar üzerine hükümete dın olmakla beraber fakir ve vasat bir | Müracaat ederek, haftada bir kere ga- muhbitin kızı idi. Evlâdınin yükselme:|Zetelerin çıkmamasını istemişler — ve si için çok çalıştı. Onu ahçılık etmek | Muharrirlerin de hiç değilse Zağrep suretile okuttu. Karısına gelince, o bir hayvanları kadar istirahate ihtiyaçları || ilybet, İngilterede büyük bir şöhretö sında Laypçig'de tanışmıştı. Her işini Mazarik bir feminist ile yaptığı karısı o-|mülâkatta: «Karım ve annem üzerim- diği sıralarda prenses bir yere nun için çok kiymetli bir eş olmuştu.!de büyük tesirler yaptılar» demiştir. raflarile konuşurlarken herkese çatık | kaşlarla hitap ederlerdi. Türkiyede ta- hakkuk eden en büyük bir inkılâp ta budur: Hayata şevk ile bakmak, istik- bale dağru dudaklarımızda sönmiyen bir tebessümle yürümek. Atatürkün bütün muvaffakıyet sırrı buradadır. O etrafına, mütemadiyen şevk veren, he- yecan veren, neşe veren ve bü yeni fe- (Devamı 11 inci sayfada) İSTER İNAN İSTER İNANMA! Kültür Bakanlığı öğretmenlerin ders yılı içinde mezu- | niyet almasarının fasılasız devam etmesi icap eden ted - risata sekte vurabileceğini düşünmüş, mezuniyet mese - lesini daha sıkı şartlara bağlamış ve bu arada yaplırttığı bir istatistikte de, mezuniyet alan öğretmenler arasından yüzde doksan, doksan beşinin kadın olduklarını görmüştür | İSTER İNAN İSTER İNANMA! İye etti? diye sorunca, Bütün Mezarlığı E. Talu i zmit belediyesi, hayvanlar i- çin bir mezarlık tesisini düşür nüyormuş; ne mutlu İzmitte eşek o- lanal. Bir İstanbul hemşerisi sıfatila aklıma şu eski fıkra geldi: Adamcağızın biri, kış günü, ufak bir kasabadan geçiyormuş. Yolun or- tasında, kendisini birdenbire köpek« ler sarmış. Herif sağa sola bakıp da imdadına kimsenin gelmediğini görünce, yere eğilip bir taş almak ve mütecaviz hay« vanlara atmak istemiş. Fakat ne mümkün?. Yerler buz tutmuş, taşlar, don yüzünden toprakla âdeta kaynaşmış; bir tanesini bile sös küp almak mümkün değil. Bunun üzerine, zavallı, başını me- yusane sallamış, ve: — Ne tuhaf memleket! demiş, Taşe ları bağlayıp, köpekleri - salıveriyorr larl İnsanlar, mezarlık bekleyedursun lar.. İzmitte hayvanlara mezarlık ya pakyor... Ha şesini A e L 1 — İrokualar kimlerdir? 2 — Octave Feuillet kimdir? 3 — Khiva şehri nerededir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Kazimir ismile Lehiştanda $ kral hüküm sürmüştür. Bunlardan bi* rinci Kazimir 1034 den 1058 e, ikinci 1179 dan 1194 de, üçüncüsü 1333 dei 1370 e, 4 üncüsü 1444 den 1492 ye, , 5 incisi de 1648 den 1667 ye kadaf hükümran olmuştur. 2 — Kabrera adası İspanya Akdeni” zindedir. Balear grup adalarından bi « ridir. 1808 de bu ada Fransızların € * linde iken 5 sene burası katil ve hır * sızlar için bir hapishane olarak kulla' nılmıştır, 3 — Meşhur İtalyan âlimi Galilde Pis şehrinde doğmuş, 78 yaşında xör olarak üştür. Nevyork sokaklarında arzuhalciler Bizim hükümet dairelerinin yan! başlarında arzuhalciler bulunur. Bun” lar okuması yazması olmıyanların İf tidalarını, mektuplarını yazarlar. Şimdi, bunlara Amerikada da rast” gelinmektedir. Köşe başlarında kü! dükkânlarda genç kızlar — makine! başında çotır çatır yazı yazmaktadır lar ve dükkânların üzerinde şu ilânlar bulunmaktadır: 4 «Vakit nakittir: Mektup yazmak ” çin vaktiniz olmaz veya çok can & cı olan yazmak — külfetine hllln_. istemezseniz, söyliyeceklerinizi müf” kün olan sür'atle bize söyleyin, sözlerinizi istano ile zapteder, yan' larını tashih eder ve mektubunuzu Y” zarak postaya da atarız.» Kızlar bu iş için gayet az bir rıd".'_ alıyorlar, Amerikâda vaktin nakit ©? duğunu takdir edenler çok olduğ! çin hayli de kazanıyorlarmış. Küçük prenses ne için - ağlamış ? Altıncıldörj'un küçük kızı prept” sahiptir. Onu herkes tanır ve seve” Amcası daha tahttan feragat 'l': dave dilmiş ve oradan avdet ettiği kucağında bir de kocaman bebek miştir. Annesi: — Kızım bu bebeği sanı gelil” a kim bedi saliye tile: — Kimae bediye etmedi, bi VÜŞ dim aldım! demiş. Ve bebek iade diği için de hüngür hüngür ağlamıt tir.