ÜERE gö 6 Sayfa Alındaki kırışıklardan | Hâdiseler insanın huyu anlaşılırmış? Riyakârların, vesvesecilerin, müdekkik insanların, felâket karşısında kendilerini kaybetmeyenlerin, zayıf iradelilerin İnsanın alnında iki törlü çizgi var dır. Bazıları, başın ve derinin porsu- masile meyda — gelir. Bunlarda aranmaz. Diğerleri suyunu belli eder. Hemen şünu ilâ alındaki çizgiler, stikl şlarına gelen en ufak bir üyütürler. Hayata karşı mukave- metleri gayet azdır. Hâdiseleri izam ederler. Alnında tek çizgisi olan insanlar ise, hisleri ve düşünceleri daha müteva - zindir, Onlar, felâketleri iyt karşılamasını, hayata uymasını, azabı yumuşatmasım bilirler. Bu itibarla alnında tek bir kı- rışığı olan adam müteaddit kırışık sa- hiplerinden daha kıymetli bir insandır. Eğer alnındaki çizgiler ufki değil de şakulf olur ve bunlar da muntazam bu- lunursa, o zatın herhangi bir iş! derin derin tetkik etmek hevesinde olduğu- nu anlatır. Şüphe içinde yaşayanların alnı Bir kaşı aşağıda ve bir kaşı yukayı- Viyanada köpeklere verilen ziyafet Ziyafeti veren Kont hakkındaki delilik iddiasına karşı kendisini müdafaa etti Varşovanın as'l ve zengin ailele- rinden birine men sup olan Kont Visnievski geçen Bün bir ziyafet vermiş, bu ziya- fet dolayısile tün Leh matbua- tında dedi kodu- Jar olmuştur. Bir $ çok kimse (Kont delirdi.) diye ile- ri geri sözler söy lemişlerdir. Bu dedi kodula Kont Visnievski ra sebep şudur: Kont iki yüz kişilik sof si başa geçmiş ve 200 köpeğe ziya kendilerine tah- sis edilen yerlerde terbiyeli terbiyeli oturmuşlar, önlerine getirilen leziz ye mekleri, hiç gürültü etmeden yemişler “Altı gıl süren bir darğınlık İz bırakmaz mı.,, Bir okuyucum, bayan «R» benden bunu soruyor: — « Kârı koca arasında 6 yıl süren bir darğınlığın barışma ile netice- Jenmesi mümkün müdür, yaranın bir gün kapanmasına ihtimal veri- lebilir mi? İnsan nefret ettiği birisi- ne itimat edebilir mi?» * Suale mutlak olarak: — Evet, 6 yıl değil 12 yıl süren Gargınlıkların bile barışma ile neti- eelendikleri vakidir. Fakat bu ba- rışmanın saadet getirmesine ihtima! verilemez, Dargınlık bir düşmanlık doğurmuştur. Bu düşmanlık - itiyat halini almıştır, iliyat ise muhkemdir, devam edip gider. Yara kalb de iz bırakmıştır, bir çok hatıraları da alınları nasıl olur? |da olan insanların alnımdaki çizgilere |bakınız: Bu çizgilerin bazıları ufki ve diğerleri şakuli ise hemen hükmünü- zü veriniz! O kendisini kurnaz zanne dem bir insandır. Bütün sözlerinizle için için alay eder, hiç birşeye inan- maz, Her şeyi sathi olarak görür. Faz- la derin düşünmeğe lüzum hissetmez. Bu adamlar ekseriya tabiatçe riyakâr- dırlar, Artık alındaki çizgileri yapan adale lerle psikolojik aksülâmeller arasında- ki rabıta tamamiyle keşfedilmiştir. Bu işi ortaya atan profesör: «Alnınızı kı rıştırınız. Sizin kim oldüğünuzu söyli yeyim .» diyor. dular büyüyünce gazetelerin birinde şu izahatı vermeğe mecbur olmuştur: «Evet, ben köpeklere ziyafet verdim. Bunda hayret edilecek birşey yok. Her kes tek bir hayvana yemek vi H olmuyor da ben 200 hayvana yemek verirsem deli mi olurum. | Hususiyle bu hayvanlara benim bir de ödenecek vicdan borcum vardır. Be-| [dır, Kont Vislievski hakkındaki dediko ni yakından tanıyanlar bilirler ki üç ay evvel, köpeklerden bir tanesi benim çocuğumu ölümden kurtarmıştı. Çocu güm havuzun başında tı. Ben bu köpeğe minnettarım, Fakat onu bulamadım hattâ tanımıyorum da. mahallenin bü dım ve şu ziy Tacak ne var?ı ün köpeklerini topla- verdim, Bunda şaşı: SON P OSTA Karşısında Zavallı Türkçesizler Bir rüya gördüm: — Hayırdır inşallah! mı, dediniz. Hayır olsun bakalım. Rü yamda karşıma bir adam çıktı: Sana bazı şeyler soracağım, cevap ver ! Dedi. Sorsun diye bekledim. Sordu: — Bir insanın cebinde parası yoksa ona ne derler? — Parasız derler. Acırlarsa? parasız, derler, Mükemmel, zavallı para derler desinler; a mükemmel! demezler, « Bordu. nkılsız, derler, ikemmel, zavallı, akıl, derler Neye desinler? demezler. Bu daha mükemmel! Bir daha yüzüme baktı: Bir sual daha soracağım, Dedi, sorsun diye bekledim.. sordu: Bir insanın doğru dürüst türkçesi yoksa o insana ne derler? — Türkçesiz, derler 'Türkçesiz olduğu için acır — Zavallı türkçesiz, detler. — Zavallı türkçe derler mi? — Neye desinler? demezler, — Demezler, dedin, sebebini söyle, — Sebebi şu: Acınacak olan türkçe değil, türkçesi olmayan insandır. - Peki öyledir de, neden bugünler- de yanlış türkçe yazan insanlardan bah sederken gazetelerin birçoğu, «zavallı türkçe» tabirini kullanıyoriar" - Bilmem, — Ben de bilmiyordum da onun için rüyana girip bunu sordum, Çünkü ber. hiç bi_r zaman acınacak hale gelmedim ve em. sidiyordu. Yakaladım ve sordum: Senin adın ne ? Cevap ve — Türkçe ! Bir akşam elbisesi var vardır, ârasıra tazelenir, açılır, sız- lar, bunun içindir ki iki kişi arasın- da bir anlaşmazlık çıktı mı hallini zamanın uyuşturucu tesirine bırak- mak ekseriya hatadır, meseley! müsbet menfi derhal halletmek mü- raccahtır. Sualin ikinci kısmına gelince: — Hayır, diyeceğim. İtimad, hür- met, muhabbet, sevgi — doğurur, bunların olmadığı yerde itimat yok. tur, * Fatihte bay (Ş) &: Haksız — vaziyettesiniz. —Nikâha bağlanmadan bir yıl süren nişa - nın mukadder âkibeti ayrılmaktı. Netekim o, olmuştur. Artık kızı kendi haline bırakınız, mademki bir başkası ile evlenmek üzeredir, na- muslu bir adam sıfatile yapacağınız biricik şey: — Allah mes'ut etsin, demekten ibarettir. Siyah dantelden yapılmıştır. Biçimi klâsik bir tayyörü andırmaktadır. Tıp- kı onun gibi bir yakası ve düz, dar bir eteği var. Beline sentör olmadığı için - bilhassa rengi siyah olunca - vücut- leri pek ince olmayan bayanları zayıf ve ince gösterir. Kol ağızlarının darlı. ği, içinden giyilen bluzun dik yakalı oluşu da bü işe yarar, Kolların omuz kısmı biraz kabarıktır. Fakat pek fazla olmadığı için vücudü geniş göstermez. | £0 Çok sade ve düz bir renkte olan bu tu- valetin koyuluğunu açmak için mut - Jaka modeldeki gibi göze çarpacak şe- kilde açık renk ve parlak bir kolye ile bilezikler kullanılmalıdır. Yoksş düm düz bir siyahlık çehreyi genç gösterir. Ve şık görünmez, Tarihten Sayfalar: Beşinci M urat nasıl tahta oturtulmuştu? çıkarken — birdenbire — silâh kurşuna mı e .) Murat Efendi Avni Paşa ile birlikte arabanın içinde saraydan şakırtıları ve “vuu...r!,, diye bağırıldığını duydu. Ona ihanet mi etmişlerdi? Şimdijyakalayıp LA dizeceklerdi ? 3 T Avnl Paşa ile arkadaşları darin bir hayal kırgınlığına uğramışlardı. Anlaşılan gu di ki Osnan oğullar arasıada devleti idare edecek adam yektu | Sultan Abdülâzizin istibdad ve ida- İresizliğ? son dereceyi bulmuştu. Avru- padan ve Galata sarraflarından borç a- hnan patalar israf ediliyor, devletin maliyesi iflâs etmiş bulunuyordu. O kadar ki borç taksitleri ödenmeyince Avrupada: — Türkler bizi dolandırdılar! Diye bir yaygara kopmuştu. Mahmud Nedim Paşanın, Londrada- ki Palmer bankasile yeni bir istikraz akdetmesi için Abdülüzize bir milyon liralık rüşvet senedi vermiş olması da meydana çıkınca padişaha karşı umu- mi bir nefret duyulmuştu. Hele bu müzakerat suya düştüğü zaman padi- şahın mezkür rüşvet senedi tercüme - sini Babıâliye göndererek bundan is- tifade edilmek üzere istikraz akdi işi- Üne devam edilmesi ima edilince Sadrı- azam Rüştü Paşa pek kızmışu. Rüştü, Seraş. mektebi » laştılar. Şeyhülislâm lah Efendi şu fetvayı ve Emirülmüminin olan «Zeyd» muh - tellüşşü'ur Ve behre olup em letin takat ve Mmertebe masarifi nefsaniy umuru diniye ve dünyeviyeyi ihlâ! ve teşviş ve mülkü mülleti tahrib edüp olsa hal'ı lâzım olur mu? Elcevp: Olur. Sultan Azizin hiç durmadan saray- lar yaptırdığını, kendisinin aylık tah- sisatının doksan bin altın olduğunu, buna ilâveten hazineden de para çek- tiğini söylersek Israfı hakkında bir fi- kir edinilmiş olur. Azizin tahttan indirilmesi işi için Şamdan taburlar getirildi. Harbiye mektebi talebesi de hazırlandı. Mayı - sın yirmi üçüncü pazar günü işin Ya - pılması düşünüldü. Sonra daha çabuk olmasının doğru olacağı söylenerek Mmayısın on dokuzuncu günü tayin o - lundu. Fakat Şeyhülislâm o gün için takvimde (Hazer ez ibtida) yani (baş- lamaktan çekin) işaretini gördü. Salı günü için karatlaştı. Fakat pazartesi günü saraydan bir yaver gelerek Serasker Hüseyin Avni Paşanın Sultan Aziz tarafından hemen istendiğini bildirdi. Avni Paşa telâş et- t1. İşin meydana çıkmış olmasından rktu. Hemen o gece yapmağa karar verdi. Ayni zamanda sarava mühim askeri işlerle meşgul olduğundan er - tesi sabah erkenden geleceğini bildir- Rüzgâr müfhiş surette — esiyordu. Sağanak halinde yağmur vardi. Seller gittikçe büyüyor, öteye beriye düşen » | fından İstanbulun altüst 6 | kendisinin de diğer arkadaşla: bekası mülkü millet hakkında muzır| * yıldırımlardan büyük ağaçlar yere se“ riliyordu. Avni Paşa fırtmalı bir denizde ka- yığa bindl Arnavudköyü akıntısınâ gelince üç çifte küreğin iki tanesi kie rıldı. Yedekçiler bulunamadı. Çaresiz ve büyük güçlükle karaya çıktı. Ora « dan Sadrıazamın Bebekteki yalısına yaya olarak gitti. Vaziyeti anlattı. İ * 1 beş çifte kayığa bindiler. Avni Pa- şanın yalısına gittiler. Bahriye Nazırl Kayserili Ahmed — Paşa, —Harbiyt mektebi Nazırı Süleyman Paşa da ça“ ğırıldı. Avni Paşanın fikri kabu) edlı « di. Geceyarısından sonra saat — iklde Ahmed Paşa saray karşısında demirli olan Mes'udiye zırhlısına, Süleymall |Paşa Harbiye mektebine ve Sadrazanl |da Harbiye Nezaretine gittiler. Avni |Pışa ise Tersanenin çatanasile Fındik” h iskelesine yanaşı ve ka* Yanındaki zabitlerden Re * Reşid Ağa döndüğü zaman: — Asker gelmemiş! Cevabını verdi. Avni Paşanın telâşı büsbütün artli Her an Abdülâzize sadık asker tara * edileceğini» şid Ağayı gene saray tarafına Reşid Ağa bu sefer askerin geli duğunu, berşeyin — yolunda bildirdi. Hemen oracıktaki arabasınâ bindi. Beş sarayına döğrü yollar” d. Saray safları arasından geçerkel bitlere son emri verdi: Saraydan çıkanları ve sarayz BT enleri hemen tutun. İtaat ©“ miyenleri öldürün! Dosdoğru Veliahd Murad Etend'ni? dairesi kapısına vardı. Saray kapıları * nın yatsı namazından sonra kapanmâ" $ âdetti. Fakat Süleyman Paşa Veli * ahd Murad Efendinin oğlu Salâhaddi? Efendiye ders verdiğinden önceden DU iş hakkında görüşülmüştü. Kapılar K” laylıkla açıldı. Fakat Murad Efendi *” şin böyle daha çabuk yapılacağında! haberdar olmadığı için askerle birlik te Avni Paşanın ansızın gelmesinde! korktu. Hele etrafı saran askerleri £0” rünce korkusu arttı. Avni Paşa ONÜ güçlükle yatıştırdı. Sabah oluyordu, Beraber arabayâ bindiler ve Harbiye Nezaretine doürÜ yola çıktılar. ki Murad Efendi o kadar korkmuştü İ Avni Paşanın kendisine ihanet etmtSi ihtimalini bile düşünüyordu. Bunu an hıyan Avni Paşa ona kendi tabancasın! uzattı: — (Devamı 11 inci sayfada) n zA*