Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
" Yün tarzından ziyade bütün oyun bo- | Büâyret etmiş, ve gene lik maçlarında Milli Küme maçları bugün başlıyor üneş, Galatasarayla, Fener de Beşiktaşla karşılaşıyor Çok sıkı bir imtihan geçirecek olan takımlarımiza muvaffakiyet temenni ederken, müsavi kuvvetler arzeden kulüplerimiz hakkında tahminler yapmaktan da çekiniyoruz. Birinciyi bütün Türkiye takdir edecektir ' Futbol Federasyonunun hazırladığı «Milli küme» maçları yarın İstanbul, Ankara, İzmir şehirlerinde hep birden başlamış olacaktır. Futbol sahası üzerindeki kuvvetleri biribirlerine çok yakın olan bu küme- Ye dahil takımların aralarında yapa- cakları lik maçları, futbol seviyemizi yükseltebileceği gibi, meraklılar üze- rinde de iyi ve güzel tesirler bırakacak tır, ğ Tesbit edilen fikstüre göre 10 Tem- muza kadar devam edecek olan bu Mmaçları kolaylıkla başarılacağı zanne- dildiği kadar basit bir iş değildir. Çok yüklü bir programın büyük fe- dakârlıklara mühtaç olduğunu nazarı dikkate alan klüplerimiz, dört aydan| fazla sürecek olan bu maçlar için en a- Şağı yirmi yedi, en çok ta otuz dokuz Oyuncudan mürekkep bir kadro ile işe başlamış bulumnmaktadırlar. Şehirler #rasındaki seyahatleri, vaktin darlığını izin işlerinin güçlüğünü; cumartesi ile Dazar günleri ayrı ayrı iki takımla üst Üste oynamak zaruretini hesap edecek Olursak senenin on ayında asgari altm! Şa yakın maç yapan İngiliz takınıları bile yirmi dört saat içinde böyle yoru Cu bir işe katlanmış değillerdır. Milli küma oyunları henüz aklımıza gelmi- yen daha kimbilir ne kadar müşkülât içinde cereyan edecek ve takımlarımız bu ağır iş karşısında bakalım sarfede- Cekleri gayretlerin neticesini alabile - tekler midir?. ' j Hesapta olan ve olmıyan her türlü Yorgunluğa rağmen bu büyük işi ba-|, Şarmak suretiyle milli küme birinciliği Ni alacak ve onu takip edecek klüple- Timizi takdir etmek İstanbul, Ankara Ve İzmir klüplerine burada muvaffakı Yet temeenni etmek bizim için bir vazi fedir, Galatasaray - Güneş Milli küme maçlarının en mühim ve Zorlu oyunu bugün Taksim stadyomun da Galatasarayla, Güneş takımları ara Sında yapılacaktır. .Son ayların günd'en güne kuvvetlen dirdiği Güneş takımı derli toplu bir o- Yunca büyük gayret sarfederek mağlüp Olmamağa çalışan bir takım halindedir. Dostlük maçlarında Fenerbahçeye Yaptığı tek sayıdan sonra oyun kabili Yetini- tamamiyle müdafaa üzerinde Plıyarak bir gol yememeğe ceh: ve' Teşiktaştan yediği gol üzerine beraber! İBİ temin için gayret sarfetmekten ge Ti kalmamıştır. İstanbul lik maçlarında en az gol a- ân Güneş takımı, ayni zamanda az gol |" 5';5’% takımlar arasında bir yere sahip r, IÇ Oyumcularının hücumdan ziyade Üdafaaya yardımı bu takımın sayı î:Pmak fırsatını azaltmakta, bu suret takviye edilen müdafaanın da az gol Nesine yardım etmektedir. İyi futbol oynayan bütün takımların drim yamalak tatbik ettikleri W sis - SON POSTA Yazan : Ömer Besim seyircilere bile intikal etmiş olan sinir ve âsap gerginliği bu oyunda en Mü- him rolü oynamaktadır. Şu veya bu şekilde yapılacak talı- minler, indi muhakemelerden, muhay- yel efsanelerden, nihayet lâf ve güza! tan ibaret kalacaktır. Galatasaray, Güneş maçı şu veya bu nun kaleminden, herhangi bir 'kimse- nin öğrenecefi taktikten ziyade iki ta raf oyuncularının kendi hislerile hare ket etmelerinden çıkan netice ile niha yet bulacaktır. Fenerbahçe - Beşiktaş Son haftalarda formu Üzerinde en çok şüphe edilen takım Fenerbahçedir. Galatasarayla berabere kalışı, Güneşe mağlüp oluşu lik maçlarında bıraktığı güzel ve parlak tesiri yavaş yavaş ört meğe başlamıştır. Bir atımlık barutu olan futbolcüleri- mizin on aya yakın bir zaman idman üstünde durabilmeleri sade bizdea de - ğil, dünyanın her yerinde güç bir iştir. Geçen mevsimden beri durup dınlenmi yen Fenerbahçenin ileri gelen ayuncu ları Berlin hazırlık kampından sonra bir seyahat yapmışlar, bu seyahati Sov yet Rusyadaki büyük turne takip et - miş, bu seyahatlerden sonra hususi o- yunlar ve lik maçlari gelip çatmıştır. Bugün de milli küme oyunlarının yüklü programı karşısında bu_lunan Fe nerbahçe, her takımdan ziyade en ça- buk yorgunluk alâmetleri göstermeğe müsait ve namzet bir haldedir. En kü çük bir değişiklik yapmadan ayni kad TrToyu uzun müddet sürükieyen her fa kım için fazla idman hali pek iyi bir şey değildir. i Beşiktaş takımı bünye itibarile daha yapılı oyunculardan teşekkül ettiğ. ve! fazla aksaklık göstermemektedir. Bu mevsim zarfında, Fenerbahçe ile| çok defa takımını muhtelif oyuncular la takviye etmeğe mecbur kaldığı için bir tek defa karşılaşmış clan Beşiktaş nefes işini yoluna koyduğu için yarın İ i üzerinde çalışan Galatasaray oyun | “Ti da geriye yardım şeklinde oynu y“fle*rsa da Rebii ve Salâhaddine naza- ' İ'rığ daha genç olan Galatasaryın bu Ziyî.îddîkj oyuncuları vakitlerin: daha galı—.ııtıe ilerde geçitdik'erinden Galata- | Ya “ h oyunu daha açık bir tarza da-î E:m'n;;kıadıı'. Bizdeki fu'bolün heye - Ü2 en bol olan oyunu Galatasarayla, | u"înü Maçına . isabet etmektedir. Oyun | -*rda olduğu kadar haftalarca evvel' Galatasaray mürakabe hey'eti toplanıyor Galatasaray Spor Klübünden: Mart içinde toplanması mutat Yüksek Murakabe Heyeti içtimat 27 Mart 1937 Cumartesi günü saat 14 te Klüp lokalinde yapılacağından, — Yüksek Mürakabe Heyeti * azasının behema- hal gelmeleri rica olunur. Mil £ Küme maçlarına iştirak edecek İzmirin Üçok takımı oyunda aranan ve en büyük hassa olan | ki maç hayli çetin olacaktır. Oyun tarzları ayrı ayrı olmakla bera ,ber, kazanma şansları küçük bir fırsa 'ta bağlı olan bü takımların oyunu hep o fırsatı bulmak için sarleditecek za- ,>manla geçeecektir. Ömer Besim Milit Küme Maçlarında Haâkem meselesi 19 Mart 1937 tarihli Cumhuryet ga- ;Sayfa 7 Amerika radyosunda müzisyen olarak üç sene çalışan Türk mühendisi —* * xx Ömer Refik “ Şaşmayın, rakkamlar arasında makineleşen ruhumu musiki yumuşatıyor, musiki nağmeleri arasında fazla yumuşıyan ruhum da rakkamlarla mücadele istiyen hayatın kavgalarına katlanacak bir sertliğe kavuşuyor , Alaturka müsiki san'atkârlarımız içinde, kabiliyetleri ve istidatları zen- gin olanlar, lâyık bulundukları şöhret mazhariyetine kolayca ve kaşla göz a- rasında denilebilecek kadar çabukça erişiveriyorlar. Halbuki alafrangacılarımız içinde, Ayni derecede şöhrete çoktan lâyık ol - muş san'atkârlarımız var kı, yılları dolduran gayretlerine rağmen meçhul kalmaktan bir türlü kurtulamıyorlar. Bu da, bittabi, alaturka musikisinin hitap ettiği kütlenin ve alâkanın çok daha geniş olmasındandır. Halbuki, garbın bestelenmiş mede - niyetini ruhlarımıza getiren san'atkâr- Jarımızı da tanımak ve tanı'tmak, bizim için inkârından utanılacak bir borçtur. Ben bu çok birikmiş borcun hiç de - igilse faizini ödiyebilmek arzusunda - yım, Bu itibarladır ki, sizi, o meçhul kalmış kıymetlilerile tanıştıracağım. Bu kararımın tatbikine, size Ömer Refik Baltakayayı takdim etmekten başlıyorum., Çoğunuzun, ihtimal »hiç duymadığı - nız bu ismin sahibi, Amerika radyosu- nun meşhur «W, L. W.» istasyonunda tam iki yıl Solist olarak çalıştırılmak muvaffakiyetini kazanabilmiştir. Kendisinden, Amerikaya ne müna- sebetle gittiğini öğrenmek istedim: — Ben, dedi, Robert Kolleji, iyi de - receyle bitirmiştim, Bana: — FEğer, dediler, elindeki bu mü - kemmel diplemayla Amerikaya gider- sen, tahsiline devam etmek için mas - rafa girmek külfetinden kurlulabilir - sin. Çünkü Amerika darülfünunları, li- se tahsillerini bu derece muvaffakı- yeile bitirmiş olan talebeleri bedava okuturlar; yedirirler, içirirler... ! Hayretle soruyorum: — Sebep? — Bu suretle, yani hangi milletten olursa olsun, müstait ve çalışkan genç- zetesinde, Bay Nüzhet Abbas, pazar gü nü yapılacak mili küme maçlarının | bir ecnebi hakemin idaresşinde cereya nını hoş göı—memektedir. lere yardım etmekle istidada, ve çal:ş- kanlığa ne kadar kıymet verdiklerin: Ömer Refik şatıyorum, ve romanslar, sonatlar, me- lodiler arasında İlüzumundan fazla yumuşayan ruhumu, rakamlar, hesap- lar plânlar arasında, mücadele istiyen hayatın kaygalarına katlanacak bir sertliğe kavuşturuyorum. Fena mı? — Bu, diyorum, kendinizi sade san'atinize veremeyişinizin bir teselli- si olmasın? O, sun'iliği sezilen bir nikbinlikle: — Hayır! cevabını veriyor. Fakat az sonra bir başka sorguma verdiği karşılıklardan anlıyorum ki, değerli piyanist, hüviyetinin olanca istidadını ve enerjisini san'atine harcıyabilmesi- [ne imkân verebilecek bir fırsat: kaçıt mak niyetinde değildir. Ve meselâ ona, — Eğer, desem, hükümet size, san'a- tinizi inkişaf ettirmek imkânını ka - zandırsa, mesleğinizden uzaklaşacağı- nıza eseflenir misiniz? Eminim ki vereceği cevap gene, fa- kat bu sefer samimiyetinden şüphele- nemiyeceğim kadar yürekten bir: — Hayır! olacak. Ondaki bu köklü san'at sevgisinin membaını öğrenmek istiyorum: bütün dünyaya göstemiş olurlar. Bu hareketlerile, hem o gençlerin ve — Annem, diyor, piyano çalardı. Yani evimizde piyano vardı. Daha o za- Büyük fedakârlıklara katlanarak ge , © Sençlerin mensup bulundukları mil- | ma_nlar, kulaklarım her gün falsosuz tirtmek tasavvurunda olduğumuz ecne | 19__“?_1'1"1 sevgilerini kazanmış, hem de, | nagm(eleriı_e ı_iolup_dolup taşardı. İlk pt bi hakemler, gerek futbolcülerimize ve bütün dünyada lehlerinde mükemmel ,yano dersini aldığım zaman 9-10 ya - gerekse hakemlerimize, birer muallim | vazifesi görecekler ve memleke: spo—! ru bundan azami istifadey: edecektir. Yoksa, Bay Nüzhet Abbasın yazdığı zi bi, hakemlerimizin doğruluğundan zer rece şüphe edilmiş değildir. Şunu da istitrad kabilinden arzede- | lim ki, Bay Nüzhet Abbasın saydığı ha kemlerden hiç biri, önümüzdek. pazer günkü “maçların idaresini kabu! etme- mişlerdir. Yahlış tefsire mahal*kalmaması. için, keyfiyetin tavzihini dileriz. Halkevi turnuvası Eminönü Halkevinden: Evimiz Spor şubesinin himayesinde- ki (14) kulübün futbol takımları ara- sında tertip etmiş olduğu lik maçlarına fasılasız olarak devam edilmiştir. 21/ 3/937 Pazar günü saat (15,30) da Ba- kırköy sahasında aşağıdaki program gi bi —(Aksaray ile Akınspor) arasında bu maçların finali yapılacak ve galibi- ne Evimiz tarafından bir kupa verile- cektir. Bakırköy sahası : Saha komiseri: Cevat Özgün, Aksa- ray - ÂAkınspor saat 15,30 hakem Ba- haeddin. A takımları. Hakemleri davet İstanbul Atletizm Ajanlığından: | — 21/3/937 pazar günü Şişli ile Tugla harmanları yolu arasında yapı- lacak olan Kros şampiyonasının beşin ci müsabakası için davet edilen hakem lerin saat 9,30 da Şişli tramvay depo su önünde bulunmalarını rica olunur. İhsan Belor, Cezmi Şahingiray, Yüzba şı Hüsamettin, Nuri, Zeki, M. Nuri Vu ral, Ahmet Sait, Recep, Cehti Şahingi- ray, Firuzan, ,(da saplandığını hissetmiş gibi güldü: lodiler, reomanslar, sonatlar bir propaganda yaptırmış oluyorlar! Ben de, bu fırsatı kaçırmadım, ve Amerikaya giderek, meşhur Sinsinati üniversitesine müracaat ettim. Bu mü- racaatta gördüğüm muâamele, ben: ©- raya gitmiye teşvik edenlerin sözle - rini tekzip etmedi. Ben tahsilimi ora - da ikmal ettim. Ve 931 senesinde, ü - niversitenin mühendislik kısmından diplamamı aldım. — Şu halde, asıl meslesiniz mühen- disliktir? Zeki muhatabım, zihnimin çetir mesleğile ince san'ati arasındaki teza- — Vâkıâ, bir mühendisın bir müzis- yen olması, ilk bakışta herkese tuhaf görünüyor. Çünkü birisi, çok maddi insanların seçtikleri bir meslek, diğeri ise, çok hassas insanların intisap et -| tikleri bir san'at... Halbuki ben; bu mesleğe, bu san'ate ayni zamanda intisap edişimden fazla müşteki değilim. Çünkü sade mühendis olsaydım, ra- kamlar, hesaplar; ,plânlar içinde bu - nalacak, ve olanca hassasiyetimi; kay - bedecek, çok maddi bir insan haline, yani insan şeklinde bir makine haline girecektim. — Yahut sade müzisyen olsaydım. me- arasında bütün maddi düşüncelerimden, duy - gularımdan tecerrüt edecek, sade hiz. lerile yaşıyan bir insan haline, yani insan şeklinde bir ruh haline girecek - tim. Halbuki hem mühendis, hem mü - zisven olmakla, bu iki tehlikeli ifrat- tan da kurtulmuş bulunuyorum. Rakamlar, hesaplar, plânlar arasın - da Makineleşen ruhumu, romanslar, şımdaydım. Ondan sonra, meşhür pi - ,yanist ÂAdinolfiden uzun seneler ders gördüm. Tahsilimi Amerikada yapı - şımın, müsiki vukufumu ilerletebili - şimde çok büyük tesiri oldu. Çünkü o- rada, dünyanın en büyük solistlerini, ve senfanik konserlerini dinlemek fır- satını kazandım. — Tesiri altında kaldığınız san'at - kârlar kimlerdir? — Rahmananipofun Sonoritesine hayranım. Piyanodan nasıl - viyolon - selin ses çıkarabildiğini duymak için onu dinlemek lâzımdır. Dizekin, Kor - tonun ve tabü Padarevskinin de hay- ranlarındanım! Ses bahsinde, dünyanın en meşhur Bası zenci Pol Ropsinin meclübuyum, Bu adamın, 14 kişinin intiharıma sa - bebiyet veren meşhur «Son pazarı şarkısının plâkları bugün bütün dün- ya piyasasından toplattırılmış bulunu- yor, Dünya kurulalıdanberi hiç bir san'atkâr sesile, insan ruhlarını bu de- .Tece kökünden sarsamamıştır. Onun bu rekorunun, kıyamete kadar kırıla - bileceğini de sanmıyofum! Kadınlardan, meşhur Fransız san'at- kârı Lili Pontz bugün, ihtiyar ses kra:- liçesi Amelita Galigurçinin hudutsuz şöhretine hakkile tevarüs eltmiş bulu - nuyor! Muhatabımı biraz da alaturka musi- ki etrafında konuşturmaya teşebbü: ediyorum: — Ben, diyor, ala'ı: kayla hiç meş . gul olmadım! Fakat halk musikimizdi muhakkak ki çok enteresan ritmler, ve melodiler var. Eğer bu melodilerin VG ritmlerin ruhumuza uyan hususiyetle rine, garp musikisinin zenşin tekniği senatlar ve melodiler arasında yumu-" ni katabilirsek, meydana İspanyol! mu (Devamı 9 ncu sayfada) ü