Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Te S l L d L d A e l 4 eaf D N e d üK e 4 FÇ A ai SA Bir milyarın tarifi Nabzınız bir milyar defa attzğı dakikada 24 yaşına girmişsiniz demektir. 50 Vagon bir milyar mısır tanesi alır, bir hatip bir milyar kelimeyi 38 yılda söyler a ar 5 < Nasıl evlenilirdi, nasıl evlenecekler? Dün Ağır Cezada iki işkence davasına bakıldı Eroin kaçakcılığından mahküm Hüsnü ve eroin imalât hanesi işletmekten haklarında tâkibat yapılan Moiz vt Kemal, kaçakcılık bürosu memurlarının kendilerini falakaya yatırarak dövdüklerini söylediler İstanbul Ağır ceza hakyerinde, dün|oğlunda İstiklâl caddesine yatmIğı memurlar aleyhindeki dövmek ve iş -| «Ben, İznikte bulunan kasap kocami kence davalarına bakılmıştır. isterim!» diye bağırıp çağırmağa kG6 Dövmek davasında suçlular, kaçakçı | muştur.- Bunun üzerine yakalanmığı lık bürosu memurlarından İbrahim, | Beyoğlu meşhut suç hakyerinde sorgü * Cafer, Zeki, Şevkettir. Bunlardan dava ya çekilirken: «Ben, namuslu bır k Bunları da ben söylüyorum: cı olan Hüsnüdür. Hu,sı_ıu, kendisi hak nım, Ortaköyde bir eğlentiden ıtîlötlf-i E İlk zamanlarda kızların kiymeti pek | kında morfin kaçakçılığından tahkikat | yordum. Beyoğlu caddesinde ken fazla imiş. Bir erkeğin bir kızı alabil-| yapıldığı sırada, dövüldüğünü ileri sü| kaybetmşiim!» demiştir. j d mesi için gönül rızası, mal mülk para, | Tüyor. İ : Meşhut suç kanununa göre, belli bir j_şçgörrgnezmıiş. Bu yüzden erlfeğin , Dünkü celsede, bazı şahitler dinlenil | Jacak derecede sarhoşluktan ve rezalei Bunları tanınmış bir ilim adamımız söylüyor : Ülk devirlerde erkekler evlenmek is- tedikleri zaman gözlerine kestirdikleri kızı kaçırır ve öyle evlenirlermiş. Za- man geçmiş, devir değişmiş. Kız kaçır- ma âdeti yerine, kiziı mal veya para mu kabilinde ebeveyninden satın alma â- deti kaim olmuş, Gene zaman geçmiş, gene devir de- ğişmiş, ikinci âdet te birincisi gibi se- nelerle beraber geçmiş gitmiş, Onun da yerine gönül isteğiyle birleşmek âdet olmuş! BİR MİLYAR DAKİKA — e riPe KA Z di.“Şahit Ziya, şöyle dedi: çıkarmaktan, iki gün hapsine karar V& — GOT ERERA e AĞA — ü MERER N K —— SOT U —— e ee Nevyorkta çıkan The Atlantic Mort- hby yazıyor: Bir kaç arkadaş yemekten sonra, umumi bütçe hakkında münakaşalar — Ukalâlığı bırakın. Mister Milya- rın ne demek olduğunu biliyor musu- nuz? dedi. Birisi güldü: — Bunu bilmiyecek ne var? dedi. 1000X1000. — Bu rtakam hiç bir şey ifade et- mez,. Gözünüzün önünde acaba milyar mefhumu müşahhas olarak beliriyor mu? Herkes bir şeyler söyledi. Kimi yıl- dızları ortaya attı, kimi kumsaldaki kumları misal olarak getirdi. Bu meseleyi ileri süren zat: — Acaba ne kadar metre murabbaı sahadaki yıldızlar bir milyardır, dedi. | — Yorulmayın ve dinleyin, sözleri- ni söyledi ve anlatmağa başladı: — Hazreti İsanın doğduğu günden bugüne kadar milyar dakikadan biraz fazla oldu. Ve eğer İsa peygamber doğduğu gün bugünkü borsa fiatı üzerine bir in- san günde bin dolar sarfetmeğe başla- saydı ve eğer o adam ayni parayı ö- lünceye kadar sarfetseydi ve öldükten sonra da varisi hiç gün kaybetmeden faiz getirmeseydi ve bu bahtiyar va- risler ancak 2736 senesinde alacaklıla- rına: — Mahvolduk... Dama... Artık me- teliğzimiz kalmadı, diyeceklerdi. Size başka bir misal daha vereyim: Parmaklarınızla nabzinizi — tutunuz, Dakikada' 80 defa atıyor değil mi? İş- te nabzı bir milyar defa vuran insan 24 yaşına gelmiş demektir. 50 vagon alınız, tepeleme mısır dol- durunuz. Elli vagon tepeleme mıisir, bir milyar mısır tanesidir, — " Eğer bir akıllı çıkıp ta bu mısırları ayni harekete devam etseydi, para da |G saymağa teşebbüs etseydi. Ve her da- kikada 100 mısır saysaydı, bu işle ta- mam 97 sene uğraşırdı. İ Muntazam bir ormanda hektar ba- mek lâzım gelseydi, bunun Belçika, |Holanda, ve İsviçreden mürekkep bir ülkeyi istiap etmesi lâzım gelirdi. Bir hatip eğer dakikada 150 kelime söylese ve günde sekiz saat hiç durma- dan konuşsa bir milyar kelime sarfet- mek için 38 sene her gün konuşması icap eder. Bu 38 yıl içinde pazar ve ta- til günleri bile hesaba katılmamıştır. On iki senede 100 mahküm Asan cellat kurtarıyorum ,, diyor Cellâtlar umumiyetle idam ettikle- ri mahkümların hayallerile uğraşa uğ- «Ben askerim, asker olmamdan bir sene evvel bir kızla nişanlandım, bir sene nişanlı gezdim, fakat bu bir sene içinde bir çok münakaşalar, bir çok dedikodular oldu...» Bu satırları Ankarada oturan Bay (R. M. N.) un mektubundan aliyo - rum. Mektubun başında bir de: «Âynen neşrini isterim», cümlesi var, düşünüyorum, bu uzun mektu- bun aynen neşrinin ne kendisine, ne de diğer okuyucularıma vereceği -0 CAf S MAT & Hdi erkekten gelir, teklifin reddinde da- hi izzeti nefis kıracak hiç bir şey yoktur. Z * «Mecnun» imzalı mektup sahibinc: Anlıyamadım, 15 yıldanberi ikiniz de evlisiniz, muntazaman muhabere edersiniz, sönmek bilmiyen lâfzi bir aşk ile yanıp tutuşursunuz, ve bu va- ziyeti ne sizin zevceniz, ne de onun zevci duymaz, anlıyamıyorum. TEYZE A — gfi SĞ BEe Y — ea ) ei e l | kaçırması icap edecek. herşeyi, hattâ ölümü bile göze alıp kızı kaçırması icap edermiş. Zaman geçmiş, devir değişmiş, kızla rın kıymeti düşmüş.. Artık erkekler | herşeyi göze almıyorlar, evlenecekleri Gene zaman geçmiş, gene devir de- ğişmiş.. Kızların kıymeti bir kat daha düşmüş, evlenecek erkek alacağı kız i- çin para pul vermez olmuş. Erkeğin gönlü sevdiği kıza sorarmış: — Gönül rızasile banâ varır mısın? — Varırım! Derse, alırmış, Amma ve lâkin tanınmış ilim adamı az yazmış, ben biraz daha yazacağım: Gene gene zaman geçmiş, gene gene devir değişmiş, kızın günden güne kıy- metten düşmesine mukabil, erkeğin kıymeti günden güne artmış ve bu yüz den bugünkü vaziyet husule gelmiş. Şimdi evlerimek isteyen kız, para ve artacak ve evlenmek isteyen kız, erke ği ne gönül rızasile, ne de mal ve pa- ra Vererek elde edemiyecek. Bir kızın bir erkeğe sahip olabilmesi için herşe- yi, hattâ ölümü bile göze alıp erkeği İMSET raşa ya bir timarhanede, yahut da son uzletgâhlarında, fakat herhalde gıpta edilmiyecek bir tarzda ölürler. Yalnız Yugoslavyanın 12 senelik resmi cellâdi Bay Hart bu kaidede bir istisna teşkil etmektedir. Hart geçenlerde şık bir ceket Atay giyinmiş olduğu ve başında silindir şapka, elinde kar gibi beyaz eldiven- leri bulunduğu halde idam sehpasırtın yanında ispatı vücut ederek kendisi- nin «hasta» tabir ettiği idam mah- kümlarının yüzüncüsünü asmıştır. Hart kimse için hoş görülmiyen vazifesinin ne olduğunu soranlara: «Vücutlarının. işlediği bütün fenalık- lardan halkı kurtarmak, hastalarını te- davi etmek» olduğunu söylemektedir. Hartın en kıymetli eşyası daima ya nında bulundurduğu bir defteridir ki buna idam ettiği yüz kişinin sıra ile isimlerini ve beheri için aldığı ücreti vesair zikre değer şeyleri kaydetmiş- Yir edilenlerin asıldıkları ipi satmaktan ka zandığı para yazılıdır. Binlerce garip itikatlı adamlar vardır ki asılan ada- mın ipinden bir miktar tedarik ederler- se bunun kendilerine büyük saadet getireceğine inanırlar. Her idam işinden sonra Hart be- yaz eldivenlerini çıkarır ve cesedin a- yağının ucuna atarak: «Senin ölü- münden ben mes'ul değilim» der ve bu suretle vicdanını azaptan kurtarır- — F M Dü mış. Mi Ha 7 l 4 — Bunlar, Gkıllarına estikçe beni ça ğıtırlar. Saatlerce bekletirler. Ben de, bundan dolayı müddeiumumiliğe mü- racaatla usulsüz olarak hürriyeti tah - dit ve bundan başka da hakaret davası L a e dar ee n kaçırmıyorla ; r evdi i ü “ yapıyoîduk. Mukalenrvıelen'r_nızın mev-/şına — 100 büyük ağaç vardır. îâl;î;larçflrkîk e'::iîlşkalğîüîılaîvbî açtım. Gene bir gün beni böyle bekle- | temiş, kendisine bedava bira verilel, zuu milyarlardan aşağı fluşmüyordu. Eğer bir milyar ağacı ihtiva e-| |— Va .veperekı, pâra verereşk ebevey | tirlerken, buradaki davacı Hüsnüyü | yeceğini söylemişler, kızmış, kaPt& Bir aralık aramızdan birisi: den yekpare bir orman tasavvur et-| n den satın alırmış, müdiriyete getirmişlerdi. Kaçakçılık | bir şişeyi cama fırlatmış, şangır j bürosu koridoründa duruyordum. Hüsz nüyü orada bir odaya soktular. İçeri - den Hüsnünün can acısından bağırma sını ve ağlamasını işittim. Biraz sonra, Hüsnüyü iki Memur, koltuğuna gir - miş olarak, dışarıya çıkardılar. Hüsnü dayak atılmış vaziyetteydi. Suçlulardan Cafer, «bunun şahitliği ni kabul etmeyiz. Kendisini Arnavut- köyünde eroin fabrikası işietirken ya- kaladık» dediler. Ziya da s«işletilen fab rika, benim değil, bu memurlarındır!» mukabelesinde bulundu. Şahit Ziyanın ortağı Haydar, şahit olarak geldi ve aşağı yukarı ayni şey leri anlattı. Duruşmanın devamı, diğer şahitlerin çağırılması için talik edildi. Kimse cevap veremedi Y a keği alabiliy i u oslav anın resmi mal vererek erkegi alabiliyor. çi , y Herkes bir milyarın ne olduğunu "ş dı “B yf k l —. Ya daka'bonta ne olacak? * ÜNi Kendisine memur süsü veren anlatmak için uğraşıp dururken o gü- C_C | _l ?n ena ınsanları Diye missoruyorsunuz? Neler neler Salc?n boş.?ıltı]ıp, heyet kısa bir müd sabıkalı di'l ler yüzle: A lşledıklerı fenalıklardan , olacak?.. Erkeğin kıymeti daha daha det dinlendikten sonra kapılar tekrar Münir isminde bir sabıkalı ke? ge açıldı ve başka bir işkence davasının duruşması yapıldı. Bunda suçlular, kaçakçılık bürosu memurlarından Hakkı Şinasi, Neşet, Hilmidir. Haklarında kaçakçilıktan tah kikat yaptıkları Moizle Kemale işken ce ettikleri, için tahtı zandadırlar. Moiz, yaşlıca bir adamdır. Davasını şöyle anlattı: — Birden bire fabrikanın pencerele rinden beş, altı kişi içeriye 'atladılar. «Davranmayın, yanarsınız!» filân diye beni yakaladılar ve #«söyle, bakalım!» diye, jandarma tüfeğini falaka gibı kul lanarak, kayışa ayaklarımı geçirip so- payla dövdüler. Bu dövme keyfiyeti ak şama kadar sürdü. Bu dayaktan sonra da yazdıkları zapta «imzanı at!» diye bana kalem uzattılar. Rica ederim, bil hassa benim gibi ihtiyar bir adamı döv meleri yakışır mı? Tam yedi tane şahi- dim var. Bu suçluların, ibret olacak şe kilde cezalandırılmalarını, mahkeme - nizin adaletinden beklerim! Davacı Kemal de, şunları söyledi: — Moize nisbetle ben daha az dövül müş sayılırım. Fakat, gene jandarma tüfeğini falaka gibi küllanarak, ayak larımı kayışın arasına geçirip, beni de venler, Hakkı Şinasi ile Neş'ettir. Fa- kat, bilhassa Neş'et! Hakkı Şinasi daha ziyade tüfekten falakayı tuttu ve Neş'et sopayı indirdi. Bundan başka ba na akşam da üç, beş tokat vurdular! Moizin gösterdiği şahit isimlerini tes Okay ucularıma TA ydayı bulamxy_orl.ım. AA K Defterin son sayfalarında daha en- bit_ eden pusla alındı. Kemal, bu şahit line cevap vereyim: , tereşan hesaplar vardır. Burada idam lerin ayni zamanda kendisinin şahitleri Cevâplarlm — Evlenme teklifi kızdan değil, Ş de olduğunu kaydetti. Sonra istihbarat memuru Hamdi, şa hit olarak dinlendi ve dövme hâdise sini görmediğini söyledi. Davacı Kemalin karısı olan Hamiyet te, kocasını Hakkı Şinasi ile Neş'etin dövdüklerini, Moizin de dövüldüğünü gördüğünü anlattı. Duruşma, diğer şahitlerin çağırılma sına bırakıldı. Sarhoş kadın mahküm oldu Melâhat isminde bir kadın, gece ya- rısı aşırı derecede sarhöş olarak Bey- rilmiştir. ! Bedava bira içmek isteyen zorbt zinosuna gitmiş, bedava bira içmek eâ : gur camı kırmış. istemekten bir buçuk aylık ma yeti varmış. Hapishaneden daha tir. kaldırıp başını çıkaran Ayşeyi, sSâe dükkânına gitmiş, itiraz ettiği büllş vergileri affettireceğini söyliyerek i sopayla bir hayli dövdüler. Beni dö-| Hasan isminde biri Arnavutköy &ö Kendisinin, evvelce de parasığkğ | çıkmış. Beyoğlu meşhut suç ha ; bu sefer kendisine üç ay ceza k Kadın'ın saçını çekmiş Balea isimdi yirmi yaşında bir del kanlı, Abanoz sokağındaki evlerden | rinin camını «tık, tık» vurmuş, © rından yakalayıp çekmiş, hırpal | Beyoğlu meşhut suç hakyerinde yap' lan duruşmada, bir ay hapis cezasi v miştir. sine vergi itiraz komisyonu âzaSi * g sünü vererek Kantarcılarda Teodos ;g lira istemiştir. Teodos bu adam' şüphe etmiş, kendisini polise yakat” | mıştır. ge. Sade bir sokak elbisesi | Önünaeki Kokiyaj bu elbilet”eâ;;,’: sajina bolow'lu hissini verms z biçlîd teğin üst kısmı da ayni şekllf_l od miştir. Alt kısmı dar ve düzdllf'xol yf lar hafifçe geniş, yakası kap eiîf'e ı ğızları bu yılın birçok modell çir: â;ı zad teşkil edecek şekilde gîrîîîâf yaz kol kapakları erkek gf’m hatırlatıyor. Yaka da ayni yapılmıştır.