15 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa İstanbulda hava bayramı plânörü bir hastayı dinler gibi ariz ve amik muayeneden geçiriyor, değerli ıtrıyatçı Evliya zade Nurettin, uçucu #letinin kanatlarını âdeta — kokluyor, hülâsa herkes, tecessüsüne, merakına, mesleğine, meşrebine uygun bir şekil ve istikamet veriyordu. Nihayet, ilk tayyare, peşinde plâ- nörle havalandı. Sür'ati, —tayyareden çok zayıf olan pulânörün tekerlekleri- ni, tayyareden evvel yerden kesmişti. Havalanan zarif plânör, tıpkı parlak kanatlı bir kelebeğe benziyordu. Tayyareye, ve peşine telle bağlayıp sürüklediği plânöre bakarken gözümün önüne bir karı koca geldi: Tayyare, homurdana homurdana i- lerleyen hiddetli bir koca, ve plânör, yani edişi tayyare» onu sessiz sadasız takip eden itaatkâr bir zevce! Bu ilk uçuştan sonra, gözler hava- dan uzun müddet inmedi., Tayyarecile- rimizin havalarda gösterdikleri tehli- keli meharetler, plânörcülerimizin, ka radakileri bile korkutan — hareketleri, ve pâraşütçülerimizin boşluğa. kahra- manca atılıp yere doğru süzülüşleri, zevk, iftihar, ve itimad veren nâmüte- nahi bir heyecan içinde alkışlandı!.. Paraşütçüler yere süzülürlerken, yanımda bulunanlardan birisi, yanın- dakine: — Ben, diyordu. Paraşütçü olsam, merdivene hiç ayak basmazdım! — Neden? — Apartımanın damına çıkar, şem- siyemi açıp kendimi aşağıya koyuve- Tirdim! Numaralar bayramın, neş'esin! büs- bütün arttırdı. Tayyarecilerden biırisi, uçuşa hazırlanırken, meşhur bir Bek- taşi türküsünü okuyordu; Kâh çıkarım gök yüzüne, Seyrederim âlemi, Kâh inerim yer yüzüne, Seyreder âlem beni! Gülüyorum ve: — Anlaşıldı, diyorum, artık Bektaşi nefesleri, tayyare marşlarına karıştı!. Ahali arasında, sevinçten ve sevgi- den, plânörleri, tayyareleri, okşayan- lar hattâ öpenler bile var. Bir tayyare çavuşu onlara: — Rica ederim, diyor... sürmeyin... Bir ihtiyar, sevimli, samimi bir asa- biyetle cevap veriyor: — Neden sürmeyecekmişiz? Elimizi de süreriz, yüzümüzü de, gözümüzü de... Bilmem, tayyareye karşl ruhlarımız- da yerleşen sevginin hudutsuzluğunu tarif için, bu cevaptan daha belâgatli Naci Sadullah Trenler halkı nakledemedi Dünkü hava bayramını seyretmek üÜzere Yeşilköye gidecekleri götürmek için devlet demiryolları Avrupa hattı işletme müdürlüğü muayyen saatlerde trenler kaldıracagmı ilân etti. Gazete- lerdeki ilânları okuyan halk kendi ha- Ellerinizi reketini ona göre tanzim ederek Sirke- ci garina ve yoldaki istasyonlara koş- tu. Saat dokuzdan sonra Sirkeci garı ömrümde tesadüf etmediği bir kalaba- lıkla karşılaşmıştı. Yaklasıp gişeden bilet almak değil, Ancak cümle kapı- sından girmek bile kabil değildi. Bile- tini alan istasyona çıkıyor, kalabalık o kadar çok ki fazlalar hat boyuna ya- yılıyordu. Polisler halkı rayların üze- rinden çıkarmak istiyor, fakat binlerce kişinin teşkil ettiği kitleye dert anlat- mak kabil olamıyordu. Bayılanlarla a- yılanların, ayağı ezilerek — yelrlerde kıvrananların bağırmaları bin bir ka- fadan çıkan seslere karışıp gidiyordu. İlk tren, ilân mucibince 7,35 de kal- kacaktı. Fakat ancak bir bay huy için- de dokuzda kalkabildi. Bundan son- ra tren doldurulduğu halde bir türlü işaret verilip kaldırılamıyordu. Yerde kalan halk ellerinde biletler, şimendi- fercilere hağırarak: — Ya bizi de alırsınız, ya da treni ,yollmayız.» diye hat boyuna diziliyor- lardı. Sirkecide bu hal olurken Kum- kapıdaki trenin de başına ayni âkibe- tin geldiği haber alındı Telefonlar ya- ğıyor, istasyonlarda binlerce halkın biriktiği bildiriliyordu. İzdihamı önle- mek için civardan zabıta — kuvvetleri toplandı. Emniyet Müdürü Salih Kılıç da Kumkapıya gelerek bozulanrı intiza- mı temine çalışıyordu. Bundan sonra trenin birisi ancak ,İ2 den sonra hareket edebildi. Demiryolu idaresi izdiham karşı- gında bir kaç tren daha kaldırması icap ederken bunu yapmadı. Halk da yol- larda döküldü kaldı. Bu vaziyet üzerine şimendifer ida- resine telefonla müracaat ettik. «— Bugün çok meşgulüz, size cevap veremiyeceğiz. Yarın müdüriyetle te- mas edersiniz» denildi. Garp Paktı Fransızlar Alman cevabını menfi surette karşıladılar Paris, 14 (AA.) — Garp paktı meselesi hakkında gazeteler uzun tef- sirlerde bulunmağa devam etmekte - A dirler. Echo de Paris gazetesinde perti - nax, diyor ki: «Musolini, bir nevi dörtler misakı- nın yüksek hakemidir. Söylediğine gö re, Âvrupa, emin ellerde bulunuyor. Fakat Paris ve Londrada mukabil pro- je, menfi surette karşılanmıştır. Yani bu proje kabul edilmemiştir. Almanya yı kendi tasavvurlarını meydana çıkar- mıya mecbur etmek siyaseti terkedil- memiştir.» Bayan Tabowis, Fransa hariciye ne- zaretinin, Alman cevabını menfi bir şekilde karşıladığını kaydettikten son- ra bu cevabın nazik bir lisanla kaleme alınmış olduğunu tasdik eylemektedir. SON POSTA Kız kaçırma yüzünden Bir muhtar öldürüldü (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu havalide âdet budur: Evlenecek kiz kaçırılır ve kız tarafile uyuşulup nikâh merasimi bitinceye ve evlenilin- ceye kadar kız komşulardan birisine misafir olarak bırakılır. Evlenecek er- kek de düğün yapılıncaya kadar kızıri bulunduğu evin semtine uğramaz., kendi evine de gitmez, başka evde mi- safir kalır. Beşir de kendisine kaçmış uyarak Süleyman ismindeki komşu - suna emanet etmiştir, Diğer taraftan Sami hemşiresi Mak- bulenin Beşire kaçtığını ve Arap çift- liği köyünde Süleymanın evine ema - net edildiğini öğrenince kızın dayısı Ha tip köyünden Hakkıya ve Sarayyeri köyünden Tevfikle diğer arkadaşları- na haber göndermiş ve bir kaç gün ev- vel hepsi birden Arap çiftliği köyüne gidip Süleymanın evine bir baskın yap mışlar, kızı yalınayak önlerine katıp gece karanlığında silâh ata ata yola ko yulmuşlardır. Buralarda kız kaçırılırken silâh at- mak âdettir. Fakat bu arada hep bir a- ğızdan bir de kız kaçırma türküsü söy- lenir, silâh sesini işitenler kız kaçırı - hyor sanmışlarsa da kız kaçırma tür - küsünü duymayınca neye uğradıkları- nı anlayamamışlar, evlerinden dışarı ya fırlamışlar, devamlı ve bir müsa - mişlerdir. Nihayet bir aralık silâh sesleri may na olunca herkes öğrenmistir ki kö - yün muhtarı Musa silâh seslerini işi - tince evinin önüne çıkıp ne olduğunu anlamak istemiş, silâh ata ata ilerleyen bu grupu görünce: — Durunuz, bir şey söyleyeceğim, ben muhtarım demiş fakat gruptakiler Musanın kızı kaçıran Beşirin amcası olduğunu bildikleri için: — Bakındı hele, Daha lâf ediyor diye tekrar silâhlarını patlatıp yolları- na devam etmişlerdir. Fakat bu pat - layan silâhlarla muhtar Musa karnın dan yaralanmış, Bolu memleket has tanesine kaldışılmış, arada kendisine ameliyat yapılarak kurşunlar karnın- Bu işin Makbulenin evlenince mi - rasını ayıracağından korkularak yapıl dıği tahmin edilmektedir. Hâdiseyi ya panlar 3 gün sonra gizlendikleri yer - lerden çıkarılarak yakalanmışlardır. Kızın meydanda bulunmaması da en- dişe uyandırmış, fakat biraz sonra kı- zın dayısının köyünde olduğu anla - şılmış, o da meydana çıkarılmıştr. Muhtar Musa herkes tarafndan ge- latmıştır. olan Saminin kız kardeşini bu âdete. demeyi andıran silâh seslerini sesle - dan çıkarılmış ise de muhtar ölmüş -| 2-Beğendi Çehresi, tabiati, € Son Posta 7 nın (Gönül İşleri) sütununu idare eden (Teyze) bir:Ânket - açıyor -Beğendiğiniz kadın tipi nedir? Çehresi, tabiati, bilgi derecesi ğiniz erke tipi nedir? meslek ve san'ati (Teyze) yi Gün geçmiyor ki kadın veya erkek okuyucularımdan şu meâlde mektuplar almıyayım : «Bekârım, evlenmek istiyorum, Fakat muhayyelemde canlandırdı- * ğun gibi bir eş bulamıyorum.» Bu, muhayyelede canlandırılan eş nasıldır? Delikanlılar hayat - larımı birleştirecekleri genç — kızın, Anketi açan dinleyelim genç kaızlar birlikte yuva kura « cakları erkeğin nasıl — olmasımı j istiyorlar? Öyle ümit ediyorum ki sorduğum suallere alacağım ce - eş seçmekteki düşüncelerini an - latacağı gibi izdivaç — yolunda yanlış istikamet tutanlara da fay- dalı olacaktır. J Birinciye : İkinciye : Üçüncüye: İ Son Posta, (Teyze) nin ıtııllcm"vullıceh cevapların hepsini yazacağı “gibi Neşredeceği her cevap sahitine bir de Hediye verecek veya bu hediyeyi adresine Y““'YM Bundan başka neticede cevabı en çok beğenilenlerden : 50 lira : 25 lira 15 Hra Mükâfat verecektir. Cevaplar 80 kelimeyi geçmiyecek, geçerse bu — miktara — indirflecektir 2önderilecek zarfların üzerine ( Gönül İşleri - Anket) kelimelerin Milli roman — Hiç inanmadım., Siz bir kere ka- dın mektubu yazmasını bilmiyorsu - nuz. Hanginiz yazdıysa kıvıramamış, muhakkak sol elile yazdı, mahsus bir kaç imlâ yanlışı da yaptı. Halbuki ka- rımın imlâ yanlışı yapmasına imkân yok. Falsoyu oradan verdiniz. Yalnız şu Esat bey meselesini nereden öğren- diniz kuzum. Yüzbaşı dudaklarını büktü: — Kaç kere kendin söyledin yahu. İneboluda beraber kkonuşmadık mı ? Mülâzim Fikret hatırladı. Hattâ Sa- karyoda ve burada bir çok defalar İs - tanbuldan bahsederken bütün cephe arkadaşları gibi bimbirlerine aitlelerin- den de İstanbuldaki dostlarından bah- setmişlerdi. Birbirlerinin eşini ve dostunu, hattâ hısımlarını, akrabalarını ©o kadar iyi öğrenmişlerdi ki böyle samimi görü - şen bir aile mektubu uydurmak kolay hir iş olmuştu. Silâh başına' No. 10 kürhan Cahit Şimdi bir başka arkadaşlarına, arala- rında olmayan yüzbaşı Arife böyle bir mektup göndermek için kumpas küu - ruyorlardı. Hepsi de ona ait bildiklerini ortaya dökünce yüzbaşı Arifin İstanbuldaki vaziyetini, samimi dostlarından akra- bir mektup yazmak imkânı hasıl ol - du. Fıkır fıkır gülerek bu mektubu uy- durmak için fırka yaverinin odasına girdiler. : * * & Cephe hayatı böyle dertleşerek, şa- kalaşarak geçiyordu. , Cephelerdeki kıt'alar birbirlerinden uzak mesafelerle mevzi almış olmala- rına rağmen genç zabitler sık sık toap- lanıyor. Aralarında eğlenceler — tertip yete dair çene çalıyorlardı. Konuştukları mevzuların en haya- basından bahsettirecek kadar mevsuk | ediyor ve İstanbula, memlekete, vazi-| tisi hiç şüphe yök geride bıraktıkları sevgililerdi. Hemen hepsi ya evli, ya da hayallerini dolduran birer — sevgili mevcuttu. Düşman karşısında her dakika bir va bambardımanına hattâ bir mazgal infilâkma maruz iken bir saniye bile neş'elerini kaybetmiyen genç Zabitler her gün bir taarruz emri bekliyerek yaşıyorlardı. Ağustosum yirmisi olmuştu. Geniş bir cephe üzerine yayılan pi- yade ve topçu ve süvari kıt'aları arasıra yapılan topçu düellosu, piyade ateşi ile dümanlarını kaybetmiyerek muntazam keşif hareketlerile düşman mevzilerini, ve düşman gerilerindeki menzil ve ih- tiyat mevkilerini tesbit ediyarlardı. Bir kaç gündenberi cephe gerisinde her zamankinden fazla bir hareket baş- lamıştı, Bir kaç hafta evvel mülâzim Fikretin lâtife olsun diye arkadaşlarına verdiği haber de doğru idi. Ağır topçu mevzit değişmişti. reket etmişti. Bütün bu hareketler, manevralar geceleri oluyordu. | - Düşmanın keşif tayyareleri ve sabit nişanlı idi. Evli ve nişanlı olmayanların ' şarabnel ve mermi yağmuruna, bir ha-| Süvari fırkası sol cenah ilerisine ha-| 'balonları vaziyetin degıştıgım keşfe - |demiyorlardı. Cephe içinde ve cephe gerisinde birdenbire başlıryar bu hummalı hare- |ketin büyük bir taarruz hareketine ha- zırlık olduğu anlaşılıyordu. Fakat istikameti, siklet merkezi ne- Tesi idi, ğ Bunu cüzütam kumandanları bile kestiremiyorlardı. biye derin bir sükünet içinde plânını tatbike başlamış bulunuyordu. Büyük Başkumandanın ağı.ıstosun ilersindeki «Şuhud>» köyüne - geldiği imandanlar biliyorlardı. ci mülâzim Fikret de kumandanını ya- ninda büyük hazırlığın — tatbikatı için| çalışırken aldığı emir mucibince başla- yan hareketi en yakın arkadaşlarından bile gizleyordu. lar garp cephesi karargâhı olan çadırlı| ruz plânı harita üzerinde son defa ola- rak gözden geçirildi. Taarruz plânı tabiye fenninin en yüksek eserlerinden biri idi, JTardı. haber alınmıştı. Fakat bunu ancak ku-| ordugâhta toplanmışlardı. Orada taar-| | Bugünlerde Ankara gazeteleri 'kumandamn Çankayada ecnebl Tere Bir çay ziyafeti vereceğini ilâP (derlerken Başkumandan bir gece M Ankaradan otomobille hareket ve bütün gece toz çölünü ij Konyaya immiş ve oradan s'l!l’ hesi karagâhına geçmişti. Başkumandanın hareketi © ı'î gizli tatulmuştu ki ileri gvfen'h'çh;, -|devlet erkânı, meb'uslar bile onun l4 Ankarada bulunduğunu zannedî’pr Zaten bütün İlazirlik tartibali M İyapılıyondua.. Göndüz ki'aler #FT 'altında ve köylerde istirahat ediyorl” idiz Orduların asıl kuvvetleri aaf' cephesinin bir cenahında ve m 'olduğu kadar hmabm&a BOPM tanı mânasile bir imha h Taarruz plânının esası şu | l yapmak. J Bunun için muvafık E“'ku “yet asli kuvvetleri düşmanın mı rahisar cephesinde bulunan sağ Yuna ml” gurupu cenubunda Akarçayla pmar hizasına kadar olan sahada lamak, | Çarkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: