Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—ü İttihad ve Terakkide on sene OÖOn ikinci lısım . No. CİHAN HARBİNİN SON PERDESİ Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — Yolda bir Alman binbaşısı “ Almanlar mahvolmuştur, düşmanlar bu fırsatı bekliyorlardı,, demişti SA el « Siz, diyordu; nasıl olsa gene ken- dinizi kurtarırsınız, çünkü çarlık yı - kılmıştır. Fakat, biz Macarlar için pe- rişanlık muhakkaktır.» Romanya karargâhından beklenilen cevap üç günde gelebildi ve herkese ayrı ayrı birer hudut geçme müsaadesi tanzim edilerek hep birden yola çıktık Bugünkü Peştenin en güzel oteli olan ve o tarihte bir sene evvel açılmış ve he nüz tamamlanmamış Gellert otelinde toplanan muhacirler - evet artık mu- hacir olmuştuk! - yola çıkarken bize .-ötel idaresi fena bir haber veriyordu: Tren yolları kismen yağan yağmur- lardan, kısmen de hatta yapılan. — sui- kastlardan bozulmuştur. Seyahate de- vam edebileceğimiz şüphelidir. Dağ başlarında kalmaktansa Peştede - bir gün daha durup vaziyeti görmek ha- yırlıdır!. j Fakat, artık biz bu ahvali düşünecek ' vaziyette değildik, Yıkılan bir memle- ketin çatısı altına bir an evvel girmek, her şeye müraccahtı! Bunun için yola çıkmakta tereddüt etmedik. Bütün ©- vaları seller ve sular altında bırakan tufanlı bir yağmur talihsizliği içinde, Demirkapı istikametinden — Tunayı, geçen tren, iki sene evvel muzaffer Al- man ordularının Romanyayı istilâ et- tikleri geçitlere geldiği zaman, birden durdu. Buradan öteye, bir buçuk kilo- metrelik bir mesafeyi yaya olarak gi- decek ve orada bekleyen trene aktar- ma edecektik! Hattın buralarda büyük bir kısmı sellerle harap olmuş, vukuat karşısında harekete başlıyan Rumenler bir köprüyü atmışlar, fakat henüz ken- dilerini bırakmıyan Almanlar çabukça lâzım gelen tamiratı yapmışlar, aktar« ma suretile olsun münakaleyi kesme- mişlerdi. Kuvvvtli ve çalışkan Alman- Yya, son dakikada bile sinirlerini bırak- Mamış, karşısına çıkan müşküllerle uğraşıyordu! Acaba, düşmanın Bel - grata girmek üzere bulunmasına rağ- Mmen, Almanlar son bir hamle yaparak ' Vaziyetteki ağırlığı — hafifletebilirler | miydi? Almanların - isyanı Arada bir düştüğümüz bu nevi ü - mitleri de, aktarmadan sonra, trende tesadüf ettiğimiz yeni bir yolcu, Bük- Teşe giden bir Alman zabiti bir hamle- de yıktı: Garp cephesinde Alman as- kerleri, Kiel de Alman bahriyesi isyan Gtm_işler. Almanyada — bolşeviklik İeîhlılteai başgöstermiş! Çenesini biçak j : aei 1 ; Nöb etçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan ecuı:e'!er şunlardır: Aksarayda: (Sarım), Beyazıtta: (Ce- Mil), Şehremininde: (Nazım), Fenerde; (Vitali), Karagümrükte: (Fuat), Samat- Yada: (Teofilos), Şehzadebaşında: (A- saf), Eyüpte: (Hikmet Atlamaz), Emin- önünde: (Mehmet Kâzım), Küçükpazar- da: (Hikmet Cemil), Alemdarda: (Eşref Neş'et), Bakırköyünde: (Merkez). Beyoğlu cihet.'1dekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Daire- de: (Güneş), "Topçularda: (Sporidisı,' Taksimde: (Nizamettin), Tarlabaşında: (Nihad), Şişlide: — (Halk), Beşiktaşta: (Nail Halid). Boğaziçi ve Adalarda: Usküdarda: (Selimiye), Sal), Büyükadada: (Halk), aa A, Sariyerde; (A- (Halk), -Heybelide: Romanyalıların, işgal kuvvetleri azalmış olan Almanlara karşı ayaklanmaları ihtimali olduğu gibi, bizzat Almanların da Romanyayı bir anda tahliye etmeleri ha'ıra gele- bilirdi. Bunun üzerine, Tevfik Rüştü ve İsmail Müştak ile kısa bir istişareden sonra ilk vasıta ile Köstenceden hareket etmek lüzumuna karar verdik ıztırapların ve bir mağlübiyet günün- açmıyan bu — Alman zabiti, bir er-| kânıharp binbaşısı idi. «Hiç bir ümit kalmamıştır, Almanya mahvolmuştur. Düşmanlar, bu fırsatı bekliyorlardı!» diye dertlerini döküyor, fena ihtimal- lerin, fena sulh şartlarının hepsini sa- | yıp duruyordu. Vukuat sonra göster- di ki bu Alman zabiti o vakitler çok nikbin imiş! Bu bozgunluk yolculuğunun bütün tafsilâtını anlatmıyorum. Seyahat çan- talarını hamallar gibi — omuzlarına yüklenip bir buçuk kilometre yol yü- rüyen muhacirlerin hallerini tasvir et- medim. Fakat, nazırlık etmiş bir vali- sinden - Celâl bey bize Peştede yeni- den iltihak etmişti - siyast adamların- dan tüccarına, askerine kadınına ve çocuğuna varıncaya kadar bütün yol- cularile, bir milletin küçük bir nümu- nesini teşkil eden bu kafilenin o peri- şanlığını hatırlamak ve hatırlatmak daima lâzimdır: Bir daha mağlüp ol- mamak için! Bu kafilenin gördükleri ve çektikleri bir harp içinde çekilecek de uğranılacak felâketlerin derecesini göstermek bakımından hiç bir şey de- gildir. Hiç bir şey değil, fakat, felâketli bir neticenin timsali olmak itibarile pek çok şeydi. Yazık Türkiye mahvolacak Bükreşe yaklaştığımız sıralarda tre- ne dolmaya başlıyan Romanyalılar, bize yangözle bakıyaorlar, intikam gü- nünün geldiğini hatırlatmak istiyorlar- dı. İşgal ordusu kumandanlığının her nevi haberleri gayet sıkı bir kontrol al- tında tutmasına rağmen, Romanyalı- lar her şeyi öğrenmişlerdi. Bir aralık, trende ahbap olduğumuz bir Romanya meb'usu her şeyi biliyor ve Romanya- nın kurtulmak Üüzere bulunduğunu söyliyerek sevinç gösterirken: — Yazık! Şimdi Türkiye mahvola- cak! Diye de bize acıyordu. Buradaki teyazık!» nezaket olarak söylenmiş bir şeydi; hakikatte Romanyalı meh'us bundan memnundu. Çünkü, o tarihte Türk Avrupada gayet fena bir insan olmak üzere tanınmıştı. Yalnız, Ro - manyalı meb'usun memnun olduğu bir şey vardı: : — Çarlığın yıkılışı Türkiyenin ese- ridir; bütün şarki Avrupayı panslâ - vist kâbusundan kurtarmış olmakla Türkiye — şarki — Avrupaya — pek büyük hizmet etmiştir; biz Rusya ile müttefikan harp ettik amma, eğer Rusya galip gelmiş olsaydı Romanya da yok demekti. Şimdi Türkiye mağ- lüp oldu amma, hiç olmazsa onun ba- şında da çarlık tehlikesi yoktur, Diyordu. Bükreşe sabahleyin geldik. Yolcula- rın bir kısmı yorulmuş, kadınlar ve ço- cuklar bitap hale gelmişlerdi. Her kes henüz vaziyetin ne derece- ye kadar vahim olduğunu iyice anla- miş bulunmadığı için, bir kısım yoleu- lar, bir gün olsun Bükreste istirahat etmek istiyorlardı. Halbukı, mem!'eke- te ulaşabilmek hususunda bir günün. de büyük bir ehemmiyeti vardı. Kımıl- danmakta oldukları hissedilen Roman- yalıların, işgal kuvvetleri azalmış olan | '14,30 da yalnız — talebeye ve saat (20,30) da Almanlara karşı ayaklanmaları ihti - mali olduğu gibi bizzat Almanların da Romanyayı bir anda tahliye etmeleri hatıra gelebilirdi. Doktor Tevfik Rüş- tü ve İsmail Müştakla kısa bir istişare- den sonra ilk vasıta ile Köstenceden hareket etmek lüzumuna karar verdik ve onun üzerine ben vasıtak — arama- ya başladım, (Arkası var) Davetler : Egeliler gecesi Şehrimizde yüksek mekteplerde bulu- nan Egeliler 20 mart cumartesi gecesi To- katliyan salonlarında bir eğlence tertip et- Mmişlerdir. Bütün Ege gençliği eğlenceye da- vetlidir. Torosluların kongresi başka güne kaldı Toroslu gençler dün Halkevinde kongre Yapacaklardı. Evin salonunda Yeşilayın ay- hk toplantısının yapılmış olmasından dolayı kongrenin başka bir güne bırakılması karar- laştırılmıştır. Kongrenin bırakıldığı gün üy- rıca, ilân edilecektir. İran konsoloshanesinde resmi kabul Alâhazreti Hümayun Şahinşah Hazret- lerinin doğumunun yıldönümü münasebeti- le martın 15 inci pazartesi günü (yarın) sa- at 11 de bir resmi kabul yapılacağından şeh- rimiz general konsolosu koloninin tebrikâ- tını kabul edecektir. Beşiktaş Halkevinde seçim | Beşiktaş Halkevinden: Gösterit şubesi komite seçimi pazartesi saat 19 da, Dil, Ta- rih, Edebiyat, Spor, Sosyal yardım şubeleri komite seçimleri salı günü saat 18 de, Ar, Kitapsaray Halk dershaneleri, Müze ve Ser- gi şubeleri komite seçimleri de perşembe günü saat 17,30 da yapılacaktır. Şehremini Halkevinde konferans Şehremini Halkevinden: Şehremini Hal- | kevinde Salı günü saat 17 de öğretmen İl-| hami Cebeci tarafından memleketimizde iktısadi kalkınma, Bene aynı gece saat 18 de Emin Âli tarafından 16 mart şehitleri adlı| birer konferans verilecektir. Herkes gelebi- | lir, Halkevi temsilleri Eminönü Halukev'inden; Evimiz gösterit şubesi, Alayköşkü binasında buğün — saat halka olmak üzere temzsil edecekmfuw__ (Kahraman) — piyesini © Go sörümde ea ge e el Bu günkü Program 14 - Mart - 1937 - Pazar İSTANBUL Öğle Neşriyatı: - 12,30: Plâkla Türk musikisi. 12,50: Hava- dis 13: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tara- fından bir temsil. 18,.80. Variyete müziği: Ambasadörden naklen 19,30: Konferans: Ordu Saylavı Se- lim Sırrı Tarcan (İtalyada maarif), 20: Mü- zeyyen ve arkadaşları tarafından Türk mu- sikisi ve halk şarkıları. 20,30: Ömer Rıza ta- rafından Arapça Söylev, 20,45: Münir Nuret- tin ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, Saat âyarı. 21,415: Orkes- tra. 22,15: Ajans ve borsa haberleri. '22,30: Plâkla sololar, öpera ve operet, parçaları. Yarınki Program 15 Mart 1927 Pazartesi İSTANBUL Öğle nesriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.50: HavadIis. 183.05: Muhtelif plâk nesriyatı. 17: İnkılâp dersleri üniversiteden nâklen Receb Peker taralından, 18,30: Plâkla dans musitisi, 19.30: Çocuklara masal: İ. Galip Arcan tarafından, 20: Rifat ve arkadaşları tarafindan Türk musikisi ve halk şarlaları, 2030: Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 20,45: Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, Saat ayarı, 21.15: |pıyı açar, odaya girer, usulca elini pa- Yazan: Efim Zozulâ Dünkü kısmın hulâsası İvan İvanoviç, hayli yaşlı olduğu hal- de hâlâ yalnız yaşıyordu, bu yalnızlık- tan bıkmıştı. Kendisi, taşralı , ailesi nezdinde âdeta büyülü bir zengin ve yanına varılması güç bir adamdı. İvan İvanoviç bu akrabalarına bir mektup yazdı, yeğenlerinden Vasütka'nın ken- likanlı geldi. Vasütka sinemalara tiyatrolara da- dandı, fakültelerden birine girdi, spor klüplerinden birisine yazıldı, ve bu iş- ler için amcasından izin bile almadı. Bir yıl geçtikten sonra, Vasütka'nın â- şiık olduğu da anlaşılmıştı. Vasütka ge- celeri de eve gelmiyordu. Nihayet Va- sütka fakülteye yakın bir pansiyona taşındı ve gitti. İvan İvanoviç, yalnız kalmıştı. İvan İvanoviç bu sefer kardeşinin kızı olan Maşütkayı getirtti. Arkasını bu nüshada takip ediniz, Kızcağız orta mektebi yeni bitirmiş.. Böyle bir saadeti hatırına bile getirmi- yormuş. İvan İvanoviç Maşütkayı davet etti. İki hafta sonra amcanın odası gene şenlendi. Bu defa fazla olarak pence- relerde perdeler, yerde halılar, duvar- larda müuhtelif tablolar peyda olmuştu. Maşütka on sekiz yaşında idi. Çok şen- di, güzeldi, muntazam bir vücudu var- dı. İvan İvanoviç bu cici yeğenine şim- diye kadar nasıl olup ta kiymet verme- diğine cidden hayret etti.. Kız, en ba - sit şeyler için kahkahalarla gülerdi. Hele amcasına neler yapmaz, ona ne ihtimamlar gösterirdi. Kız, amcasına yeni bir yazı masasi tedarik etti. Kendi yattığı kanapeye çeki düzen verdi. Ö . nüne bir paravan çekti. Çok geçmeden memleketteki bütün tanınmış paraşüt- çü kızların resimleri başucunda sıra - lanmağa başladı. Amca akşamları işin- den döndüğü zamanlar Maşütkayı, ih- timamla hazırlanmış yemek masasının başında, kendisini bekler bir vaziyette bulurdu. Telefonun yanında bir def - terle bir kalem peyda olmuştu. Buraya, eğri büğrü bir kadın yazısile o gün için İvan İvanoviçe telefon edenlerin isimleri, hangi iş için telefon ettikleri muntazaman kaydedilirdi. İvan İvanoviç mes'uttu, bahtiyardı. Akşamları evine döndüğü —zamanlar başını pencerelere kaldırmağa bile lü- zum görmezdi. Çünkü beyaz perdelerin ya pembe ve yahut mavi bir ışıkla ay- dınlanmış olduklarını gayet iyi bilirdi. O, her gelişinde bu çok iyi yeğenine ya pasta, veya çikolala getirmeği hiç u - nutmazdı. Bazan da bililtizam eve geç dönerdi. Bu hallerde yeğenini uyumuş bulurdu. Bu zamanlarda yavaşça ka - ravananın arkasına sokarak yeğeninin masasına getirdiği pastaları bırakırdı. Fakat Maşütka bu sessiz hareketlerden bile uyanır, mahmur bir bakış ve tatlı “Son Posta,,nın Hik ayeleri, YALNIZLIĞA DAIR - di yanına gönderilmesini rica etti. De- | |caklıyor, hem de «yaşadık, değil mi bir gülümseme ile amcasına teşekkür ederdi. Hayat, farkına varmadan geçiyordu. Maşütka üniversiteye hazırlık kursla- rını bitiriyondu. Kız, bir işe girip ça - lışmak niyetinde idi. Fakat amcası bu- Na razı değildi. Boşuboşuna yorulmak- | ta ne mana vardı: Tahsil ona kâfi idi. İvan İvanoviç yeğenine sık sık rob- lar, entarilikler getirirdi. Maşütkanın hiç bir şeye ihtiyacı yoktu. Sonra, am- cası yeğenini pek te sıkmazdı. Kız iste- diği zamanlar arkadaşlarına gider, ar- kadaşları da onu ziyarete gelirlerdi. Böyle günlerde amcası yeğenine bir ce- mile olsun diye bililtizam eve geç dö- nerdi. Telefonun yanındaki defterde yeni yeni nümaralar peyda olmağa başla - mıştı: Falan ve filân numara - yanin - da bir isim «Leonid», falan ve filân nu- mara - yanında bir isim «Slava», Şu ve şu nümara - yanında başka bir isim ««Seva. Bununla beraber asıl Maşüt - kayı alâkadar eden şey paraşütçülük- tü. Bu keyfiyet, amca ile yeğen ara - sında ciddi bir ihtilâf mevzuu idi, Am- ca bu işin aleyhinde idi. Fakat bu işte yeğeni üzerindeki nüfuzu pek zayıftı. Maşütka paraşütçülük mektebine gir - miş, bir kaç atlama bile yapmıştı. Göğ- sünde, ustaca atlamalara karşılık ka Behir tiyatrosı dram kısmı ( Rişoletta ), 22.15: Alans ve baorsü haberleri, 22.30: Plâk- la sololar, Öpera ve öperet parçaları, dı. l İvan İvanoviçin bayağı canı sıkıl - zandığışmadalyalar çoğalmağa başla - |eiddiyetle.., Rusçadan çeviren: Alaz mıştı: Her şeyden evvel izzeti nefsi kia © rılmıştı. Sözü dinlenmemişti. En mü » — himmi de, bu işin tehlikeli oluşu idi. * 4 Bu işte, hiç beklenmedik bir suretta — sona erdi; bir gün Maşütka pek sevinç- li bir halde evine geldi. Paraşütçülük- teki ustalığına mükâfaten — kendisine hususi bir oda verildiğini amcasına müjdeledi. Maşütka hem amcasını kük Ç B «© v yi ’ h â) 3 A - amca» diye söylenip duruyordu. 4 Amca yeğenlerini, şimdi artık, an « — cak mezuniyet günlerinde görebiliyora — — du. Böyle günlerde onlar amcalarına gelirler, muvaffakiyetlerinden heye « f; canlı bir dille saatlerce bahsederlerdi. $" Bazan da, amca, küçük odasında onlara — bir ziyafet çeker; oda şen kahkahalarla — dolup taşardı. Fakat sabahleyin gena — yalnızlık başlardı. Artık Yaroslavsiğ — vilâyetinden çağırılacak kimse de kalı — mamıştı. n Bir gün - bu da farkına varmadan olmuştu - İvan İvanoviç, büyüyen iş- leri karşısında kendi bilgisizliğinin de- — göze çarpmağa başladığını farketti, — Ecnebi dillerden hiç birini bilmiyor « — du. Sonra yeğenlerile karşı karşı gels diği zamanlar diğer bilgi noksanları da meydana çıkıyordu. Esasen Maşütka —— da ona, şurada burada vakit geçire « —— ceğine geceleri evinde okumakla meş- gul olsa daha iyi edeceğini söylemişti., —— Hattâ Maşütka öna muallim olarak çolâ — iyi, çok güzel bir delikanlı da tavsiye — © edebilirdi. Hem bu delikanlının odası — da yoktu. Şayet amca itiraz etmiyor « — sa, bu delikanlı eskiden kızın yattığı kanapede yatabilirdi. Bir kelime ile bü delikanlı, bilgili, iyi bir delikanlı idi. | * İvan İvanoviç dairesinden çıkınca evine gitmekte acele ediyordu. Vakıa — | odasının pencerelerini ekseriya karan- — hlk buluyordu. Fakat o şimdi bundan | memnundu. Çünkü hiç olmazsa, Ser « — £ gey'in - şu Maşütkanın tavsiye ettiği mualiimin - gelişine kadar derslerini — hazırlamak imkânını bulacak demekti, — Bu Sergeyin hiç te şakası yoktu. Bir gün evvel verdiği dersin hemen ertesi gün bellenmesini isterdi. Bu Sergey, ne İvan İvanoviçin yaşını nazarı itibara — | alıyor, ne de onun odasında yattığını, — — dolayısile ona Minnettar olması lâzım — geldiğini hesaba katıyordu. Sergey, —— sözünü esirgemiyen bir adamdı. Faras — za İvan İvanoviç o gün içiti dersini ha- —— Zırlamamış ise, Sergey hemen alt du- dağını sarkıtır: İ * — Âzizim, bu hiç bir şeye benze « —— mez!.. Dersle şaka olmaz.. Bir insan — dersini vaktinde yapmalı, diye acı acı —— söylenirdi. SA İvan İvanoviç bu sözlerden - hem de —— ciddi olarak - korkmağa başladı. Şim. — di artık İvan İvanoviç ciddiyetle derss — © lerine çalışıyordu. Hem de büyük bir — M hai Y Yarınki nushamızda : ROBOT İ| Yazan: Pierre Daominiguc Çeviren: Nurullah Ataç TAKViM MART Ki | Rumt sene | * Arabt sene | Mart —| Resmiseno) — Kasim i i 1937 127 ha BABAH P İMsSAK | 5 | Muharrem 5 D İ ıi | 59 l 10 |20 | 6 |i 4 | 35 | ÖOca |İkirdi | Akşam| 15 S GY e A AY E z.)6 108| 9leğlas l —|1 (3z <|a laslıslas|ıslıs(1914 6 23 Nisan ğ Çocuk bayramı haftasının ilk | günüdür. Yavrularınızın bayramı | — için hazırlanınız. e