KT ÇN Sayfa 11 Resmi makamlar Neticeyi anlatıyorlar (Baştarafı 1 inci sayfada) Geç vakit Müdürlüğünde , Netlee, nedir? Ortada kanuni takı-|bir defa &. bat yapılmasını gereklendiren hiç bir | hiyettar bir nğız b Süuç yoktur. Yanan evdeki aile, yirmi| — Meselede şüpheli yıldır ayni yerde ve bir asabiyet ha-| yoktur. Hâdise de a Vası içerisinde yaşıyormuş. Bu arada| Bu hususta İstanbul vali muavini kendi aralarında bir huzursuzluk mev- |,Hüdai Karataban da bir muharririmize Emniyet — Kadıköyündeki “Bombalı ev,, masalının içyüzü — — Son Posta'nın neşriyatı resmen tahakkuk etti (Baş turafı 1 inci sayfada) Ayni arkadaş kaydettiği bu şüphı Verici başlıkların altına şu keabil gü dürücü satırlar da Nâve etmiş: «Yangın esnasında polis eve giriyor. Evin içinde birtakım insanlar o taraf- fan bu tarafa koşmaktadırlar. Ve yar kundan geçerken çarptıkları polise apar don» bile dememektedirler!.. Fakat ayni gazetenin, bu dehşet ve- Â ini isbat için bulabi Diğer, refikler de, bu çoklan söndü- tülen basit yangına körükle gitmekte, «Haber» le yarışa girişmiş vaziyette İnsan bu sat semekten kendini alamıyor. İh!!yır ve zavallı bir ana ve canın- bezmiş zavallı iki kızından mürek kep Ermeni ailesini şüpheli gören ve Bösterenlerle konuşmak ne ifade eder? l4 hareketin, bir dava etrafında âdilâ- he bir kanaat edinebilmek için sade da Vacıyı dinlemekten ne farkı var? Tren yolu kenarında bir ev sahibi ol Mak bir büyük cürümse, adliyemiz ni- lerce insan sığabilecek ha Pishaneler yaptırıp faaliyete geçmiyor? Kürk denilen şey bir paçavra... Fakat lim ki iyidir. Bir kadının bir- 'den bire 300 liralık bir kürk edinebi! Mesi bir suçsa, şık bayanlarımız niçın lâ, manikürlü yumuşak elceğizlerin deri eldiven yerine çelik kelepçe ta #Himıyorlar... Hele, alevler içinde ne yapacağını firmış bir biçarenin, kazara — çar ir insana dönüp te, züppece bir reve Tansla: «pardon» demesini istemek, böy Te bir faciaya alt neşriyat mırasına ko- Tamıyacak derecede gülünç ve hafif de midir? Akla İlk gelen bu güldürücü sualler- N sonra, işi ciddi bir adeseyle tetkik ten Beçiriyoruz: Zabıta, aldığı ihbar karşısında, ihba- Tn korkunç mahiyetile mütenasip bir alâka gösteriyor. Bu alâkasındaki çok baklı titizliğinin hududunu tarife İm- yoktur: Vali, Müddelumumi, doktorlar, ve kabil hâdiselerde tecrübe göre göre ı’?l!lım.ş mütehassıs memurlar, üy adında hayati bir ihtiyacın mevcü- etini yetmiş küsur saat tamamen u- Tütuyorlar. Bir gazete muhabirinin kırk yılda a- okuyunca, gülüm 4 edemiyeceği — şüphe kıllarını kirk Milli roman Silâh başına! Bir nisan gecesi. Nöbetçi onbaşıları kalım horultula- Â ahi süykaya dalan aükerin biş uç- &rındaki palaska ve kasaturaların tefe İ$ini yaptıktan sonra garmnizonun taş *vlusuna toplanıyorlar. Çivili postalların çıkardığı tok ses ';r kışla düvaklarında akisler Bırakı: 'Or. Cümle kapısındaki Prauzlarında — süngülü r=ıı. gidip geliyorlar. gece nöbetçi zabitinin odası ka- İsbalık, çifte nöbetçi mavzerlerile Yedi genç zabit tahta masanın ba- Tihda oturarak kir biyikli alay kuman- 'nını dinliyorlar. Şehirden uzak eski topçu kışlası- ::ı karanlığa gömülen çatısı altında )oy"“ sessiz bir hareket göze çarpır %&n bakışlı, kır biyikli alay kuman- 1 anlatıyor: z Özeri; Bibi M . M grupunun hazıtladığı plân indeyiz. Dün gece konuştuğumuz hareket edeceğiz. İçinizde bu ha« *le iltihak etmekte tereddüt eden Bu satırlarınla, bana boşuna yaptır- dığın bir zahmtin intibalarımı ve müşa hedelerini gözden geçirirsen, «garip> ğın bu hâdisenin ne kadar basi: junu anlar, ve bir daha masa başın da sütun doldurmanın âkıbetlerine düş | memenin yollarını düşünerek davranır sIN... Bu dersi sana bedava verdiğimi de yazacaktım ama, benim için de: «— Vay, bizim meslekdaş paraya karşı müstağni hale gelmiş. Bunda mut laka bir iş var!» diye beni de sütunlar dolduran şüphelere gömmenden kork- tum! | bin yararak, bir gazete muhabirinin A- nerikada bile sahip olamıyacağı vası- alarla çalışıp çabalıyorlar, Soruyorlar arıyorlar, ölçüyolar, biçiyorlar ve so -| 5 nunda resme! tamamen asılsızdır... diy bir baki ibarettir. diyorlar. Şüphe altında tut- umuz valandaşları serbest bıraktık! , uyandırılan şüphelerin şah - andı'dığı umumi ve baklı titizliğ? ya- tışmasına bo; bol kâfi gelehilecek her şeyi söylüyorlar. | Ve beri yanda, «iki muhabirimiz hâ |diseyi tahkike memur ettik> diye işe verdikleri ehemmiyeti gözlerde büyüt- mek İsteyen gazeteler, o iki muhabir- inin Paris mahallesi sokaklarında ve |Paris mahallesine etvar kahvelerde din lediklerine dayanarak sütumlarını bir #şüpheler» ambarına çeviriyorlar. Eğer onlar böyle yapmasalardı, bu- gün, bu mevzua temas etmemize bile Küzum ka'mıyacaktı. Fakat bugün bir bâdise vardır. Ve bu hâdise, Kadıköyündeki Paris mahallesinde basit bir yangın çıkması değil, bu çoktan sönmüş olan basit yarı | gının Babıâli caddesinde bir cehennem gibi gösterilmesidir. Ve bizce yapılması lâzım gelen şey, yorgunluğunu almış olan o itfaiy bir de bizim caddeye çağırmaktır. Şimdi sözü, dün bu işin tahkikat meşgül olan arkadaşımıza birakalım: | * Dün öğleye kadar, bu sözleri ve edecek tek bir kelimem yoktu. Fa-| lar! kat dün öğle üzeri çıkan Haber gaze- tesinde, şu şayanı hayret satırları ©- kuyunca, Kadıköyüne kadar gitmekteri kendimi alamadım: «Sabahki gazetelerin hepsi, Diruhi He kızı Hayganoşun gene esk; evlerin-| — Aman... İçlerinde boniba vardu! de oturduklarını, bu evin yangından | diye, biribirlerini oradan uzaklaşırma kurtulmuş olan alt kat odaiarından bi! ya ayanlar bile var!. rinde bulunduklarını yazmışlarsa da, Bi bunlar, ve daha ac) acı gü'lü- tahkikatımız, bunun aksini isbat etm'ş|/ necek neler var... Fakat nız, üst ka tir! tı yanan evin kapısına, vehhem meslek Yanan evin kırık kapısı iple bağlı ve| daşın hayalen bağladığı ip ve hayalen resmi bir mühürle damgalanmıştır. Bu, | yapıştırdığı mühür yok... eve girilemiyeceğine delâlet etmez| Va kapıyı çaldığınız zaman, ka Mi? za, mevkuf bulundukları yazılan * re kadıncağızlar çıkıyorlar!. Hayır meslekdaşım... «Bu», 0 eve — Görüyor musunuz? Geçen sene rilemiyeceğine değil, senin Kadıköyü-| saçlarımı yolup bu hale getirmişlerdi.. ne kadar geçmek zahmetine bile katla | İki sene evvel kazımın ayafıını kırmış namadığına delâlet eder... İlardı... Nihayet şimdi de ocağımı sön eee .......rRUrrw ... şaşaa AAA No. 1 efradı biraz uykularını aldıktan sönra kaldırsınlar. Zaten yetmiş iki mevcu- dumuz var, Bunları on beşer - dakika ara ile dört kıt'aya ayırıp Zeytinbur- nuna götüreceğiz. Yolumuzun üze- rinde işgal kuvvetlerinin süvari kıt'a- ları var. Onlara tesadüf etmemek için * Yuapılan neşriyatın esrarengizliği,, Ka dıköyün Paris mahallesindeki nt maralı bedbaht evin kapısını, içinde meraklı bir facia oynanan bir tiyatro kapısma çevirmiş. Evi görmek için, u- zak mahallelerden gelenler bi'e var... Sokak dolu... Yedi yaşındaki çocuk- ların ağızları, diğer gazetelerin ağızla- rile bir. Hepsi de etraflarını alan safdi! lere, *Fakabasmaz Zihni» macera- &1 anlalır gibi, ha bre söylüyorlar: Bomba,.. Nah buradaydı.. Rusyadan mektuplar geliyormuş.. - Kadın müthişti... Gözlerinden bel liyüi... Anlıyorsunuz değil mi? Kör ölünce badem gözlü olur. Fakat anlaşılıyor budem gözlü de ölür ölmez Rör edi iyormuş! Ve anlaşılıyor. ki, bi uktan a! haberi» darbı meseli- narak, not kâğıtlarını, bu hayal yavruların sözlerile doldurmuş. pılsanız, yangından. kurtarılmak için atılmış olan eşyalara sokülamı yacaksınız... İnanımn bana, sokulamıyan lar, hattâ sok: Yazan: Bürhan Cahit Onlardan dinlediklerinize biraz kâ - * cut olduğu gibi, mahalledeki komşula- | demiştir ki: rile aralarında sık sık ınlışzmımaılık! tezahürleri görülüyormuş. Bu vaziyetten bilhassa muztarip o - lan Maryam, o günkü komşu kavgası ile teheyyüce uğramasını mütcakıp, komşunun ihbarı üzerine evin aranma 81 İcap ettiğini hissedince, teheyyücü büsbütün artmış ve şiddetli bir buh - Fan âninde petrol döküp kibrit çaka- rak evi ateşe vermiş, akabinde de bo- gazından yaralanarak, karşı odada bu- Dirohi ile ablas; Hayka İnoşun bulundukları yere doğru yürü - müş ve kapı eşiğine yaklaşınca, dü - şüp, birdenbire ölmüştür, Anasile ablasının, o hali gördükten sonra, ebiz yaşayıp ta ne yapacağız at- tık? Biz de yanalım!» yollu evde kal- makta srarlarının, teessürün son had- dine vardıklarile, izahı kabildir. Alev- ler arasından kurtarılan bu kadınlar, serbest bırakılmışlardır. Evde bir çakı, bir sapı yanık bıçak ve bir satırdan başka hiç bir kati' âlet bu- lunmamıştır. Hiç bir memnu silâh ele feeçmemiştir. Keşfin, âdeta toprak ele- necek kadar esaslı yapıldığını da, bu arada ilâve ederim. Gayet etrallı olarak yapılan tahki- katla ortaya konulan kat'i netice, işte bundn ibaretir! Ti Bu sözleri, hıçkıra hıçkıra söyliyen | yetmiş beşlik kadmcağızın, yarı dökül | müş, yarı yolunmuş ak saçlarına, sırtık lam gözlerine, ve en tabil analık ıztıra bile büsbütün huruşmuş yüzüne bakıp * |ta sızlam: Kendisir şularile aralarında geçen gürültüleri an latıyor... Ve arada bir, ümitsiz ümitsiz ran kızının birkaç gece evvel uyudu iği yanmış köşeye bakarak boşanıyor: | « ni de «fena» bilseler ne çıkar artık? Ve gözleri, insiyaki bir korkuyla do- larak ilâve e — Bana büsbütün düşman olacak - |lar... Yetmez mi başıma gelenler! Bı- rakın beni artık... Sonra gene kızını hatırlıyor: Zavallı ölümden de öyle korkar- dı ki.., «Seni polise verdireceğiz,» diye yüzüne bağıra bağıra ödünü büsbütün -| patlattılar yavrumun! Ben de öleceğim... İstemesem de öle eeğim... Bugün paralarımızı geri vere t parayı ne yapayım ben? ecek, birşey içemiyecek olduktan son geee kedee eee ee SA AAREK AAA AA SAA ARAN mize hâkim olmağa çalışmalıyız. Tunç yüzlü yedi genç zabitin baş- ları sert bir hareketle eğildi. Şu daki kada bu bir avuç Türk çocuğunun İayni duyguyu — paylaştıklarına şüphe yoktu Mütareke ile efrad da terhis edile- Ne olacak bunları yazacaksınız | da?... Kızım geri gelir mi bir daha? Be|ret ve mer koc olmadığına göre bu gece burada misa- kale duvarları altındaki bozuk yoldan 'rek ancak numara neferleri birakıldı- gitmek lâzımdır. Yedikule ile Zeylin|ğı için iskelet haline gelen alay kad- burnu arasında tertibat alınmıştır, Her|rosunun yedi zabiti belki bütün bir firiz demektir. Ailenizle, evlerinizle — vedalaştınız sanırım. Eğer henüz yapılacak işi olan- larınız varsa üç. dört saat vaktimiz vardır. Gün doğmadan bir saat evyel burada kimse kalmıyacaktır. Alay kumandanının sözleri gözle. ri heyecanla parlıyan yedi genç zabi- tin dik başlarını hareket ettirdi. Arkadaşlarının Yyüzbaşı Hikmet cevap verdi: ihtimale karşı kıt'aların başında ikişer zabit bulunmalıdır. İşgal kuvvetlerine ait berhangi bir karakol ve yahut in- İzibat kıt'ası şüphelendiği takdirde der hal silâklarını alıp hareketimize kadar işimize mani olamıyacak halde bulun- |durmalıyız. Alay kumandanının büyük bir sü- künetle verdiği izahat genç zabitlerin heyecanını arttırıyordu. Hemen hepsinde derhal kalkmak, — Hazırız kumandan bey, işe başlamak, topraklarının, haysiyet- — Obüs bataryası şimdi Yeşilköy- Jerinin beklediği mücadeleye girişmek le Bakırköy arasında motörlere yüuc"için ileri"atılmak alâmetleri — görünür niyar. Ağırlığımızın mühim bir kısmı | yordu. |bizden evvel yola çıkmış bulmancak-| — Temkinli ve düşünceli alay ku- l bt |tır. Elimizde zaten cephane yok, İşenl! mandanı arkadaşlarının — geçirdiği bu kuvvetleri bu vaziyette bizden endişe heyecani sezmişti. yetmedikleri için hareketimiz ilk ham-| — Dedi ki: lede göze çarpmıyacaktır. İki gün ıon—ı — Her şeyden evvel gayet tabif ol- ra köntrol hey'eti teftişe geldiği zaman 'imamız İâzımdır. Memleketin bizden topçu kışlasını boş bulacak. O zamana beklediği hizmet kıymetli olduğu ka- kadar biz de milli hudutları aşmış bu-| lunuruz inşaşllah, lik maksadı alttüat eder. — Yarın düş- — İnşaallaht manla mertçe dövüşebilmek — için bu- — Şimdi nöbetçi çavuşu, onbaşılar 'gün sessizce işgal çenberinden sıyrılıp namına fırkanın kuvvetini kafalarında ve yü- |reklerinde toplamışlardı. Alay kuman- danı ayağa kalktı. Yedi zabit dimdik oldular. Kesik kır bıyıkları keskin bir bı- çak sırtına benziyen alay kumandanı son emirlerini verdi: — Şimdi takımları tertip etmek için efradı hazırlayınız. İlk defa yüzbaşı Hikmet hareket et sin ve Yedikule dışında bekleyen ar- kadaşlarımıza iltihak etsin. Ben kışla- mıizi en sön olarak terkedeceğim. Mü- lâzım Fikret benimle kalsın! Bu emre nöbetçi zabiti rotasının çıplak duvarlarında akseden mahmuz sesleri cevap verdi. Şimdi dışarıda çivili postallar kal- dırımları çiğniyor, kasatura — sesleri dehlizlere yayılıyor. Sert kumanda- lar, çevik hareketler duyuluyordu. Alay kumandanı hâlâ ayakta du- ettir — Sen fifsılsın, ailenle mı? Müteessir oldu mü? vedalaştın - Mesele gazetenizin yazdığ: şekil- ,dedir. Ortada ne bomba bulunmuştur ve ne de esrarengiz bir cihet vardır, * Mesele mahalli bir hâdiseden ibarettir, 191İ4 ve 1937 ( Baştaralı 9 uncu sayfada ) ahval teşkil ve teşdit etmektedi gün de tıpkı 1914 deki siyasi ve teslihat, birbirini zincirleme € takip ediyor, bugünkü sılâ kuvveti ve bilhassa layyare terakki « yatı ise, bütün medeniyeti ve belki de beşeriyeti haşrüneşr edecek — derne« ceyi bulmuştur. Avrupa devletlerini kışmen silâha sarılmaktan meneden de silâhların bu çok müthiş olan tahrip ve ifna kuvvet ve kabiliyetidir. Yegâne sulh ümidini de işte bu vaziyette, bir boğuşma mes'uliyetini üzerine almaktan her milletin korkmakta bulunması - teşkil etmektedir. Maamafih İngiltere ve Fransa gibi harpten muzafler çıkmış ve çoök kazanmış büyük devletler mağ- lüpların hak ve menfaatlerini daha zi« yade tanımak yoluna girerek esaslı bir anlaşma zemini bulmağa çlşır!zrıı harp tehlikesi belki ortadan bösbütün kalkmış olur, Süleyman Sılkı bezi Sağ elinde sarılmış olan kirl gösteriyorum: . — Eline ne oldu? . Yaşlı Harkettiği eline ha gözlerini, 'rıuğ;iand;ğm: yeni tle çeviriyor: — Bilmem... * Kimbilir kin bağlamış! di: İçinin yarasından elinin gösm: du- yamadığı anlaşılan zavallı ihtiyar ge. ne: — Bilme iyor... Fakat o, kirli bez parçasının düğür münü Merakla çözünce gözlerim hayş metle açılıyor: e kadının elindeki köss yanığın farkında bile olmaması yüreğindeki acının müthiş baskınlığı n anlatıyor! Kapının önünde çocuklar hâ'â, yeni meraklılara tafsilât veriyorlar: — Bomba.. — Rusyadan gelen mektup... — Kadın müthişti! Bence müthiş olan, üstü yanmış bir evin karanlık ve soğuk odasında, tesel lisiz, ümitsiz ve aç ağlaşan betbaht ana kızım, onları hâlâ haksız itham yaylı muna tutanlara, ebedi bir vicdan azabı verecek olan vaziyetleridir... Çünkü bi eakererAeeeeLAARARARLARA Genç zabitin mavi gözleri kıvıl: cımlanmıştı; X Hüya kun üi DeD b İarin Tayatmın' ber adait KOĞ SRimdK balanmıyaağat büNİ Gi Değndür. Fakât içimlelii Ğl genç sensin. Evleneli henüz iki hafta olmadan ayrılmanın pek tatlı bir şey olmadığınmı kim inkâr eder. Nikâhında şahit olduğum için kendi hesabıma bu ayrılıktan müteessirim. Bizim gibi çölük srelr bi ökeyda ehmmaati yeti yoktu. Fakat ne yapalım. Memle- ket bu halde iken bir Türk zabitinin evinde kapanıp kalmasına imkân yoke tur. Bizim için aile müstakil bir vatan, çoluk çocuk da bütün bir millettir. Ya i ildiğimiz şu taş duvarlı kış- ni Önce memleketi, milleti kurtarma- hyız ki yuvamızın ve onun varlığında kendimize ait insanların saadetini bu« lalım. Genç mülâzım dimdik kumznda- nını dinliyordu. İçeri giren yüzbaşı Hikmet kuman: danını selâmladı: — Hareket ediyorum. Başka emri niz var mı kumandan bey? Kumandan ayağa kalkti: — Haydi selâmetle çocuğum. Yo — larda işgal kuvvetlerine tesadüf edece- dar naziktir de. Küçük bir dikkatsiz-İran Mülâzım Fikrete oturmasımı işaret|ğiniz zaman tavsiyelerime göre hare- ket edeceksiniz. Yüzbaşı seri bir dönüşle odadan çıktı. (Arkası var) bi