Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
e e 8 Sayfa SON POSTA: Tarihi Tetkikler: Eski İstanbul Limanları... k * » İstanbulan modern limanı Yenikapı kıyılarında yapılacak. - Eski- den de burada tamam beş tane liman vardı. Bu limanlara birçok gemiler girip çıkar ve İstanbulun ticaret hayatını canlandırırdı Yazan : Yenikapı İstanbulda bugünün — ihtiyaçlarını karşılayan bir liman bulunmadığı mu- hakkaktır. Bunu isbat için uzun söze ihtiyaç yoktur. Başka memleketlerin moödern limanlarını, oralarda makine- nin gördüğü hizmetlerle gösterdiği ko- laylıkları görenlerin şahadetine de lü-| zum görmüyoruz. Yalnız bundan bir| iki yıl önce yapılan tetkikler neticesin- de göze çarpan bir noktayı tekrar ede- ceğiz: Bir ton malın limandaki vapurdan depoya taşınması masrafı ayni malın meselâ Tiryesteden İstanbula kadar o- lan vapur navlunundan aşağı değildir. Uzun tetkiklerden sonra İstanbul li- sanının Marmara kıyılarında ve Yeni- kapıda yapılmasına karar verildiğini, bunun yedi milyona mal olacağını öğre niyoruz. Eskiden de Marmara kıyfla rında ve Yedikule ile Sarayburnu ara- sinda İlmanlar vardı. İstanbulun eski Hmanları hakkında muhtelif tarihlerde okuduklarımızı burada kısaca yazarken Marmara tarafındaki limanlardan da bahsolunacaktır. * İstanbulun tabit limanı, hiç şüphesiz Haliçtir. Burası yedi buçuk kilometre uzunluğundadır. En geniş yeri 750 met redir. Sarayburnu ile Galata rıhtımı- nın son noktası arasındaki uzaklık 900 metreye varır. Şarktan şimali garbiye doğru uzanmış olan bir boynüzu and:- rır, Bunun için Bizanslılar zamanından beri (Altın boynuz) diye anılır. Alibey ve Kâğıthane dereleri buraya toprak getirir. Bu yüzden gittikçe dolmakta -|, dır. Halicin ağzındaki derinlik 35 met- reyi bulur. Bu itibarla en büyük gemi- lerin bile girmesi mümkündür. İstan- bulda en çok esen poyraz ve lodos rüz gârlarından maada diğer bütün rüz - gârlara karşı kendi kendine muhafaza lıdır. Zaten bunun içindir ki İstanbu- lun kuruluşundan beri liman olarakl, kullanılmıştır. Vaktiyle İstanbula uğrayan gemiler Haliçte demir atarlar; mallarını buraya çıkarırlar ve yeniden yük alacaklarsa buradan alırlardı. Bununla beraber Ha licin her iki atrafında yeşil bahçeli ve ağaçlı yalılar ve saraylar da pek çok- tu, Buraya her gün birçok kürekli ve yelkenli gemiler girerdi. Halicin iki ta rafı, yelkenler direklere sarılmış olan binlerce gemi ile, ve dalları budanmış koca bir ormanı andırıyordu. Fakat Halicin günden güne dolması, gemilerin gittikçe büyümesi, hele Ga- lata ile İstanbul arasında köprüler ya- pılması buranın liman olarak kullanıl masına engel olmuştur. Zaten genişliği de dört yüz yıl içinde her iki taraftan (20 - 50) metre kadar azalmıştır. Es- kiden Halicin ağzına ve Galatada şim diki Yerebatan camiinin bulunduğu nokta ile Sarayburnu arasına kalın ve demirden bir zincir germek suretiyle Hmandaki gemilerin muhafazası imkâ- nı da büyük bir nimetti, * Sarayburnu, Kızkulesi ve Beşiktaş arasındaki kısım da rüzgârlardan mah-| fuzdur. Fakat burası evvelce liman o- larak kullanılmazdı. Esasen şehirde bu derece genişlemiş ve yayılmış değildi. Turan Can sahilleri ,Yalnız donanmamız, sefere çıkacağı sı rada, yahut döndüğü zaman Halice gir meden önce Beşiktaş önüne demir atar dı, Burada son teftiş yapıldıktan sonra Akdenize yahut Karadenize hareket e- derdi. (Barbaros) ların (Piyale) lerin, (Kılıç Ali) lerin kumandasındaki 150- 300 gemiden ibaret donanmalar hemen hemen her defasında burada birkaç gün kaldıktan sonra yelkenlerini aç- mışlar, engine açılmışlardır. (Barba- ros8) un kendi türbesini Beşiktaşta ve de niz kıyısında yaptırmasının sebebi de budur. * Sarayburnu ile Yedikule arasındaki Jimanlar bugün mevcut değildir. Esa- sen bunların varlığı da eskidir. Şimdiki Demirkapının yerinde bir tersane vardı. Ahırkapıyı geçtikten son Tra Samatyaya kadar olan sahilde beş liman bulunuyordu. Bunların birincisi olan Bukoleon limanı deniz tarafına (dalgakıran yapmak suretile elde edil - mişti. Ayni isimdeki saraya mahsustu. Bizans imparatorları deniz seferlerine ,veya gezintilerine giderken buradan gemilere — binerlerdi. (Buko) — Bo- ğa , (Leon) da aslan demektir. Bu li- manın rıhtımı üzerinde biribirile boğu şan boğa ve aslan heykelleri olduğun- jdan bu isim verilmişti. (969) senesinde ,10 Kânunuevvel gecesi İmparatoriçe Teofano, sevgilisi (Yani) yi arkadaşla- rile beraber bu limandan saraya almış, kocasını uyürken baskın verdirerek öl- dürtmüştü. Diğer limanlar, kıyıların içeriye doğ ;ru oyulması suretile yapılmıştı. Buko- leon limanının biraz ilerisinde Safi li- manı vardı. Bu liman şimdiki Kumkapıdaydı. ,Bir asır önceye kadar kadirga limanı adiyle mevcut olup kadirgaların tamir ve havuzlanması için kullanılırdı. Onun biraz ilerisindeki limanın adı Konteskalyondu, Daha ötede ve Langa kapısının Sarayburnu tarafında Kesara yos limanı, Yedikule tarafında da Elef teros limanı vardı. Bu son liman en büyüğüydü. Yenika pıdan Davutpaşa kapısına kadar uzar ve bugün Lânga bostanı denilen büyük Araziyi işgal ederdi. Derinliği Cerrah paşa camiine yaklaşırdı. Limanın deniz tarafi boydan boya bir duvarla kape- tılmıştı. Yalnız bugün Yenikapı istas- yonunun bulunduğu yerde iki tarafın- da iki kuvvetli kule bulunan bir kapı bırakılmıştı. Böylelikle limandaki ge- pailer dışarıdan gelecek olan en yaman hücumlardan bile muhafaza edilmiş bu lunurdu. Bu limanlar bugün yoktur. Yerleri toprâkla dolmuş, bostan veya arsa ha- line gelmiş, yahut üzerine evler yapıl. miştır. Eski İstanbulda bu limanlar ge- lip geçici ticaret gemlieri için Haliçten daha elverişli idiler. Bunun için çok iş- Jekti. Bugün İstanbulun modern liman ihtiyacı tetkik edildiği zaman gene bu kıyıların en uygun yer olduğu kabul edilmiş ölüuyor. Asırlarca gemilere ve ticaret hayatına karşı belki de hasret çeken bu kıyılar yeniden şenlenecek de mektir, Bu vaziyt karşısında (tarih tekerrür- dür) sözünü bir defa daha tekrar et- ,mekten kendimizi alamıyoruz. Turan Can Mart- 2 « Son Posta,, nın resimli zabıta hikâyeleri Öldüren 1 Polis memuru Peabody, gece " gaat 10 sularında devriye ge- zerken telâşlı bir adamla karşılaştı Bu-adam evde karısının hasta yahut da ölü olarak — yattığını söyledikten sonra, kapının anahtarını evde unut- tuğunu ve bundan dolayı — içeri gires mediğini ilâve etti. evine 4 « Memur içeri girdi. derhal yerde yatan karısının ürzerine eğilmişti. sedin yanında bir morfin şırıngası ve bir de soyulmuş bir şeye efon vardı muzun kabukları duruyordu. Masanın üştünde Polis memuru, kendisini âer diye 9 . Meyer öndan evval davranmış ve Davis Me- tanıtan adamla birlikte oğru yollandı. —Meyer, yolda sey- yar komisyoncu olduğunu ve üç akşam- danberi evinde Meyerin evi, bir garajiın üstünde bulunuyordu. bulunmadığını — söyledi. otomobilini & dığı hususi , b " buldu. Ce- disine bildirildi. tenbih edildi. a Sırıng Memur telefonla polis müdüriyetini . Müfettiş Holt'un ve bir muavinin derhal yola çıkacakları ken- ivde kalarak hiçbir dokunulmamasına dikkat etmesi Ü e d 3 Polis memuru kapıyı açmak istedi, T Killtli idi, Anahtar deliğinden baktı, da - bir köridorun karşısında ışıkları bir .oda görünüyordu. Memur açık olan oda kapisinin eşiğinde serilmiş bir kadın cesedi gördü. Kapıya dayandı ve bir hamlede açtı. yakmış 6 — Memur, Meyerin kısaca ifedesini aldı Adam seyahattan eve dönünce anahtarın yanında olmadığını görmüş, kapıyı vurmuştu, Birkaç defa vurduktan sonra cevap alamadığından anahtar de- liğinden baktığını? ve karısını yerde serili olarak gördüğünü söylüyordu. 7 v Biraz sonra m_üfttiş Holt ve ikli muavini . Mahaline geldiler. müfettiş, sokak kapısını kapadı ve bir mütehassıs gözü İle sahneye baktı. Meydanda hiçbir karışıklik yoktu. 9 Müfettiş, Masanın üstünde bul- " duğu morfini ihtiva eden küçük bir şişe ile şırıngayı parmak İzi mü- tehassısına verdi. Bu sırada araştır- malara başlamış olan muavin, kapıda bir çınğırak olduğunu söyledi. hâdise 10 Diğer taraftan, — müfettiş - “ de apartımanda seri şe- kilde taharriyat yapmıştır, 12 Meoyer, evvelce polis memuruna verdiği ifadeyi tek- y nrrıdı. Parmak izi mütehaamısı, şişede — ve şırıngada yalnız ölen kadının parmak izlerinin mevcut olduğuğunu söyledi. 8 3 Bunu müteakib, şırıngayı tetkik etti. ancak iki damla mayi kalmıştı. Y yetine nezaren, kadının elinden düştüğü anlaşılıyordu. 1rıngada, eki vazi- 11 Yü Zabıta doktoru, ölümün marfin enjet siyonu neticesi olduğunu ve bunuf kendi kendine yapılabileceğini bildirdi. Hâdis 16-18 gant evvel vuku bulmüştuü. * Müfettiş, polis memuru ile kısa bir müzakerede bulundu. Memur, Meyer'in tavr ve harekâtini tamamen samimi gördüğünü anlattı. Müfettiş gülüm” seyerek cevap verdi; — Mamafih, Meyer yalan söylüyor. Onu müdü- riyete eâtürün ve hakikatı kendisin en anlayın., Bütün deliller meydandadır.. Holt niçin Meyerdef şüphelendi ? Bunu siz de bülabilirsin.z. Bulamazsanız 11 inci sayfaya bakınız.