Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
o, 2 Mert POSTA 5 İlim dünyasının insanlara haber verdiği Dimağımız medeniyetin bu derece inkişafına tahammül edebilecek mi” Kalbi büyümüş, tansiyonu yük 'miş,devranıdem ve sinir bozukluklarına uğramış olan beşer vücudü limonluklarda yetiştirilen çiçeklere döndü; her şey sun'i ! * x | B 150 mil sür'atle göklerde uçmakta ve bir fişek sür'atile atlântiği geçmeği düşün - Mekte, sun'? oksijen teneffüsü — yaparak Yüksek — stratosfere — yükselmekte sular fışkıran derin maden ocaklarından âltın, kömür ve sair madenler çıkarmakta Ve ateşten mayiler akıtan fabrikalarda ça- İlşmaktadırlar. Taş ve çelik kümelerinden müteşekkil şekirlerde, bir kaç bin sene evvel yaşa - dıkları iptidat devirlerde iken hiç bilme- dikleri, binlerce mükropların hücumuna /Maruz bir halde dolaşıp duruyorlar. Göz - lerine görünen manzaralar, kulaklarına ge- len sesler mütemadiyen sinirlerini boz - Makta devam ediyor. İnsanlar, kendileri için sun't bir muhit yaratmışlardır. Bu muhit içerisinde sun'f bir ömür geçiriyorlar. Giyinme tarzları, ev- leri, evlerindeki tenvirat, kalorifer terti - hlh. yemekler, hattâ bazı oteller ve ge- milerde teneffüs ettikleri hava bile sun'i - dir. İnsanlar serlerde gayri tabi' — surette Yetişen meyvalara benzediler. On bin sene kadar evvel hayvanları ka- Panlarla, balıkları zıpkınlarla avlamak su- Tetile vücudu ve ruhu hemahenk olarak Yaşıyan insanlar, şimdi kendilerinin vücu- da getirdikleri bu makine dünyasının zor- lüklarına karşı sinirlerini bozulmaktan na - ugün insanlar saatte sıcak sıl koruyabilecekler. Darvinin zamanından- beri fiziyolojistler, anatomistler buna müs- bet cevap verememişlerdir. Bu cevap son Zamanlar için daha menfi bir şekil almış- tır. Amerika tıp koölejinin senelik koöngre- sinde Amerikan hastaneler cemiyeti eski reisi doktor Buerki yüksek tansiyonun, bü- Yümüş kalbin, deveranıdem — ârızalarının, sinir bozukluklarının velhasıl bir anda bir Çok işi birden yapmağı mümkün kılan ve izi buna icbar eden son ihtiraların fena tesirlerinin kurbanı olan asri adamin bir Toökisini ne güzel çizmiştir. Nobel mükâfatını kazanan — doktor arkroft, Amerikada Yale üniversitesinde i bir konferansında vücut ile dimağ arasın aki müvazenetin ne kadar nazil olduğunu Ve tabit şekilde vücudun neşvünemasına Mâni olan şeraitin az da olsa değişmesile di f"“Ğın ne kadar çabuk müteessir olacağını ah etmiştir. Fennin terakkiyatına hâdim Titanya müessesesi ismindeki fenni te - S#ekkülün son toplantısında meşhur pa - Hovkins insanları Sen abes bir mahlük» cümlesile tavsif et- Miştir. Harvardın üç yüzüncü senei dev - *Ymindc sünür hastalıklam mütehassısları Makine âleminin terakki hatvelerinin, in - *ontolajist profesör San uzviyetinin yetişemiyeceği bir derecei Sür'atte olduğunu meydana çıkarmışlar - ir, İnsanın dımağı ınsanlann şan ve şerefini arttıran — ve '_l_”li zamanda kendisini idbar ve felâkete tÜrükliyen kendi dimağlarıdır. İnsan, di - TMağı sayesinde bütün hayvanlara tefev - Vuk etmekte ve dimağın âciz bir mahkü- |* Nu haline gelmektedir; çünkü beyni lü - t_um“ndan fazla inkişaf etmiş ve fazla ih- lisaş kesbetmiştir. Dimağ insanlara, ada- €hin hizmetini gördüren makineler yorul- Tlus hassalarını tamamlıyan ve arttıran ye_“i âletler icat ettirmekte ve insanı ce - 1Yet içerisinde yeni ve çok karışık bir Arzda yaşamağa mecbur etmektedir. _Zavaılh vücut, aklın vücuda — getirdiği _h""aî ve fenni tebeddüllerin aşdöndürü- Sür'atine kolayca kendisini uydurama- reîkladır. 'Kali ve adaleleri hayvani züîn- h e Ven dimağı ise kendi yarattığı muhite Ve tâbi kalmaktadır. Hakkında tabiatin ve'ec'—“:"zi hüküm bu zor altında insanın âciz * zebun kalmasından başka bir şey ola- ";;z. Bir zamanlar dünyaya hâkim ve sa- olan ve bugün geçip gitmiş olan mah- , dra ait kemiklerin anlattığı hikâyeleri Ş dinliyelim: Bu kemikler tatihin en kuv- VSti Lal e a ' Bikkâhinlerinden dâha emin bir tavırla : bize şunları söylüyolar: Kemikler neler anlatıyor? «Mevcudiyetimizi idame için düşman- larımızla mücadele edebilmek üzere şu ve- ya bu uzuvlarımızı inkişaf ettirdik. Bakı - nız bazilarımız ne kadar sür'atlerini arttır- dı. Bir kısmımız daha kuvvetli ve büyük olmıya mecbur oldu. Ve gene bir diğer kısmımız muhitine kendisini uydurmak ü- zere başka hayvanları taklit etti. Bunların hiç birisi bir işe yaramadı, Birer birer he - pimiz göçüp gittik.» sualler sormaktadır: «Denizden sürüne sü- rüne çıkan ilk mahlüklar nerededir? » «U- çan mahlükların en cesimi olan ptera - dactyllar nerededir?», «Bir Zamanlar nârâlarile yerleri titreten dinosaurlar oldu?» «Maymunların ve insanların müş- terek ecdadı nerelerdedir? ».. — «Cavanın, Çinin, Rodezyanın, iâptidai insanları, “bir milyon sene evvel hüküm süren yarı may- munlara ne oldu?», «Ancak daha 50,0900 sene evvelki Neandertallılar, Kromanyon- lar nerededir?» Bütün bunların içerisinde yaşıyan, nes- lini idame eden basit uzviyet, yani bir höc- ne reli uzviyettir. İnsanlar şimdiki zekâlarını iktisap etmezden evvel sürünen, çamurda yaşıyan, tüylü hayatlardan — geçmişlerdir. İstiridye, beşpençe, köpek balığı, kaplan, inek ve maymun devirlerini atlatmışlardır. | Her yukarıya doğru bir hatve, mühim bir bedeni tebeddül ile ve dimağ ile vü - cudun HGaha iyi bir ahenk ve teşriki mesai- si ile temayüz etmiştir. İnsanların aşağı ta- bakadan en yakın akrabası olan şimpan - zenin ayağı ve eli gerek yapı ve gerekse filiyat itibarile büsbütün başkadır. Çeneler, kaş ve dişler de yapı itibarile muhteliftir. Kendisini kaim bir vaziyete getirmek, dört ayak yerine iki ayakla yürümek ya- lunü öğrenmek, eli kavrıyan ve yakalıyan bir âlet haline getirmek gibi bütün fiil ve hareketler dünyanın en muğlak bir cihazı olan dimağın tekâmülü ile beraber olmuş- tur. Tekâmül nihayet bulmamıştır Görünüşe göre istiridyeden yükselip te- Bu kemikler ifize bir takım korkunç On bin sene evvelki insanla bu günkü Aarasındaki —fark her düşünebilen kafaya dehşet veriyor kâmül etme keyfiyeti henüz nihayet bul - mamıştır. Bundan başka bu tekâmül mut- tarit ve yeknesak bir ameliyeden de ibaret değildir. Bazan uzuvlardan biri, bazan da ,bir diğeri fırlayıp neşvünema — bulmuştur. Resinde dimağ bulunan âsap manzumesi her şeyden ayrılarak ilerlemivtir. Lüzu - mundan fazla ihtisas kesbetmiştir. İşte bu keyfiyettir ki kendisini en sonunda zevale mahküm etmektedir. Rus âliminin düşünceleri Kritik bir nazarla insanı tetkik eden enstitüsünden profesör Meçnikof insanda Hamletin elinde tutup felsefe yü- Trüttüğü kafa tasından başka bir şey gör - memektedir. Rus âlimi soruyor? Pastör «Saçın sıl.. İçimizdeki maymunun bir izinden, e - ,serinden başka bir şey değildir. Şu a'vere ve kalın barsağa bakınız. Tamamile lü - zehrafat çukurundan ibaret. Meçinikof bu- inun kesilip atılmasını tavsiye ediyor. Ve bu ameliyat muvaffakiyetle yapılıp neti- ,celenmiştir. , İ);te gi"_.... Mükammeliyetini muha - Jfaza etmiş olsa idi, belki bunun imalin - (deki o tipik hatayı hoş görebilirdik.. Gö- :zün 45 yaşında adseleri ihtiyarlamış git - miştir. Ayak üzerinde dik yürümek, kam- ve devri daâim — manzumesinde gayri mantıki tevezzüü, — karaciğere kan /dolmasını ve daha yüzlerce cismani ku - .surları intaç etmiştir. İçtimal bir hayvan olarak insanın tashih ve ıslah edilmesi icap eder. Operatörler bir şey yapamıyorlar. Rus âliminin fikrince bu, tabiate karşı te- kâmülün lüzumundan fazla sür'atle yapıl - burluğu, | ması neticesidir. Bu ıslahat yapılmadıkça |, insan kendi aklının ve hareketinin kurha- nı olacaktır. Asabımız üzerine tesir eden bu zor, &- mühendisler bugünkü sür'atle ilerlemekte devam ederlerse çok artacaktır. Utopiensler Müller gibi bir gün hepimizin dünyada hemen herkesle doğrudan doğruya alâka ve irti - ğer ve mucitler profesör bat temin edeceğimize kanidirler. Neslimiz e lüzumu nedir?» Sadece bir mikrop yuva- | zumsuz bir şey... Sadece bir takım mü -| 7 — büyük tehlike labıta âmirlerinin imzalarını faklit eden sahte memur Sahte evrak tanzim ve zabıta âmir- ,lerinin imzalarını taklit etmekten suç ü sivil polis memuru Âli Pamukoğlu- ,hun muhakemesine dün ağır cezada ,başlanmıştır. Suçlu, mahkemedeki mu- tat formalite bittikten sonra : — Uzun müddet açıkta kaldım, ailem ve çocuklarım var. Bir işe girebilmek için bu işi yaptım. Bir zaman Dördün.- cü şubede çalışmıştım. Elimde damga- lı kâğıtlar vardı. O zaman hastalanmış, bir müddet vazifeme gelememişlim. -Bu esnada beni terki vazife etmiş ad- (dederek işten el çektirdiler. Tekrar po lise girebilmek için de bu işi yapmak ,Zaruretinde kaldım. demiştir. Şahit ölan üçüncü şube müdürü Meh met çağırılmış, şöyle şahadet etmiş- tir: — 20 Kânunusani günü şubeye Ali isminde açıkta bulunan bir memurun sahte evrak tanzim ederek kend'ni Beykoz merkezine tayin ettirmeğe te- şebbüs ettiğini ihbar ettiler, Derhal te- lefonla Beyköz merkezine : — Ali isminde yeni bir memur gel- di mi? diye sordum. Birinci komiser Muzaffer : — İki saat evvel Ali isminde bir po- lis Beykoz kaymakamlığından havale ile getirdiği evrak ile işe başladı. dedi. Getirdiği evrak ile Alinin bir komi- serin nezareti altında getirilmesini söy ledim, Dosyasını tetkik ettim. Ben ü - çüncü şube müdürlüğüne gelmeden ev vel bir istidanın tarih ve numarasını tahrif ettiğinden dolayı sahtekârlık su /çiyle işten el çektirilmiş eski bir me- mur olduğunu gördüm. Bu hâdisede 4 üncü müstantik tarafından tetkik e- ,Üzere ÂAnkaraya gitmiş, trende gelir « ken iki Maliye memuru konuşurken: — Açıkta k alan bir memur, vilâye- ti dahilinde herhangi bir kazaya sahte şevrak ile kendini tayin eder, vilâyet farkına varmıyarak senelerce orada ka dJabilir. diye konuşulduğunu işittiğini ve bunu işitir işitmez kendisine böyle bir fikir geldiğini ve bir gün Beykoz polis merkezinde oturürken, polis mü dür muavinliğine vekâlet eden Necati ,rini gördüğünü, ve ayni şekilde bir ta ,yin emri tanzim ettiğini söyledi. Be - ,Hattâ (M) in yanında çizgi biraz daha kıvrık olsaydı ben bile kendim imzala mış olduğuma İnanırdım, Arkadaşım i- kinci şube müdürü Necatinin imzası yüzde 50 derecede benzefilmiştir ve (M) küçük atılmıştır. Üçüncü şube müdürü Mehmetten sonra müteferrika komiseri Sabri din lenmiş; kendisine tanzim edilen sahte evrak gösterilmiş, — Kaymakamlık bu işi anlamadan atlayabilir. Fakat Beykoz merkezi ev - rakı gördüğü zaman ikinci şube müdü rü Necatinin imzasının sahte olduğunu derhal anlaması lâzımdı demiştir. Beykoz üçüncü komiseri Safer de dinlenilmiş : — Ali evvelce bizde çalışırdı, hasta landı ve rapor göndermedi. Pendikte o turduğu için jandarma kumandanlığı - dilmektedir. Kendisini isticvap ettim. | Bana ilk verdiği ifadeye göre iş bulmak | (ile benim imzalartmı havi bir tayin em | jpim imzam yüzde 90 benzetilmiştir. | Kendi tanzim ettiği evrak ile kendini Beykoz mer- kezine tayin eden açıkgöz şimdi mahkemede bu cür'etinin hesabını veriyor Suçlu hâkim hbuzurunda ,na bir istida vermiş, verdiği istidanın tarih ve numarasını tahrif ettiğinden dolayı işten el çektirilmişti. Beykoz merkezine tayin olunduğundan 3 saat sonra Aliyi evrakiyle birlikte yanıma verdiler, Emniyet Müdürlüğü. ne götürüp teslim ettim. dedi. Muhake me 4 üncü istintak dairesindeki tahrif tahkikatının da sorulmasına, diğer şa- hitlerin dinlenmesine karar vererek başka güne bırakıldı. Hırsız Şükrü mahküm oldu Galatada Aleksandranın evinden ki- lit kırarak eşya çalmaktan suçlu Şük- rünün ve Şükrünün çaldığı eşyaları e- vinde saklamaktan suçlu Uranyanın İs tanbul Asliye dördüncü ceza hakyerin de yapılan duruşmaları dün bitmiş, Şükrü dokuz ay, yirmi dört gün hapis cezası yemiş, ve Uranva beraet etmiş- tir. Cumhuriyet - Açık Söz davası «Açıksöz» gazetesile «Cumhuriyel» gazetesi arasındaki karşılıklı davaların duruşmasına, İstanbul Asliye üçüncü teza hakyerinde dün devam edilmiştir. Yakışık almıyan neşriyatta bulundu u iddiasile açılan bu davaların dünkü celsesinde, «Açıksöz» vekili Mahmut, suç olup olmadığı anlaşılmak üzere ga zetede çıkan karikatürün resim tarifi le beraber ehli vukufun tetkikine ha- vale edilmesini istemiş, «Cumhuriye't» vekili Semih, bu isteğe itiraz etmiş, müddeilumumi Feridun Bagana, ehli vu kufa havaleyi muvafık görerek «mah- kemenin takdir hakkı, ehli vukuf rapo- rundan sonra da bakidir» demiştir. Necip Nadir, Hüseyin ve Tahirle ku rulan heyet, ehli vuxuf teşkilini karar- laştırmıştır. Tetkikata Aazadan Tahir Naip seçilmiştir. Duruşmanın devamı, altı Mart sabahına hbırakılmıştır. Maslak kazasının muhakemesi Maslak yolundaki bir otobüs kaza - sının duruşmasına, İstanbul Ağır ceza hakyerinde dün devam edilmiştir. Harp Akademisinden Yarbay İbra. him Etemin ölümü ve başka bazı kim- selerin yaralanmasile neticelenen bü feci kazanın dünkü duruşmasında, şa- hit olarak Sarıyer jandarma kumanda nı Hilmi dinlenilmiş ve duruşmanın devamı, başka şahitlerin dinlenilmesi- ne kalmıştır. buna dayanabilir mi? Sür'atin daha ziya- de artması keyfiyeti, Barkroft gibi İiziyo- lojistleri dehşete düşürmektedir. «Profe- «Rekor kırmak için maruz kaldığı bu kazalar nedir? Bu mü- cadelede mağlüp 'olan beşerdir. ,Sör: tayyarecilerin Beşerin vücudu değil, dimağıdır» diyor. Mçinikof mütaleasında yalnız değildir. Anatomistler, fiziyolojistler, paleontolo - jistler de kendisile hemfikirdir. Serartör Ketbi dinleyiniz: «Hiç ki medeniyet vücudu beşeri vâsi ve tehlikeli Medeniyet, zayıf noktaları şüphe yoktur tecrübelere tâbi tutmaktadır. vücudundaki bazı meydana çıkarmış ise de bu zayıflıkları tevlit eden esbap ve şerait tabiatin emir ve telkini ile değil, insanların kendi arzu- insan larile meydana gelmiştir.» Profesör Hovkinse bakarsanız: «Bütün bu terakki ve inkişafların temi - nini ve muvalfakiyetteki sür'ati mümkün kılan yüksek dimağ ihtisası gösteriyor ki insan nesli şayanı hayret ve temaşa bir yükselme ve düşme manzarası arzeden bir nevi mahlüktur.» Şimdi anlattığını vahşet devrine alışmış bir vücudun ila - delerini nazarı mütaleaya alınız. Ve bir an için bu mütaleanızı sadece kana hasredi - niz. Ve kanın fizikt ve kimyevi müvaze - neti cüz'i ihlâl edildiği halde dimağın a- lacağı hali düşününüz.. (Nevyork Times) fiziyolojistlerin ve (Arkası var) y *