2 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 n cn c SÜÜĞ ei üi d Çar Nikolanın kızı Pariste tevkif edildi Çarın kızı olduğunu söyliyen Lehli kontes Aleksandra Visoska, dolandırmadık kimse bırakmadıktan sonra nihayet Paris, Mart — Lehli Kontes Alek- sandra Visoska, üç günden beri Fran- sız hükümeti tarafından tevkif edilmiş bulunuyor. Bu güzel kadının tevkif e- dilmesi Fransız kibar mahafilinde bü- yük bir alâka uyandırmıştır. Bütün ga zeteler, kadının hayatını anlatmakla meşgüldürler, Aleksandra Visoska ü - zun zaman kendisini Rus Çarı Nikola nın kızı olarak tanıtmış':. İkaterinen- burgdaki katliââmda Hânedan mensup- larından yalnız kendisinin kurtulduğu nu söylüyordu. Bu balonlar muhitinde hayli tesirler yaptı ve bir gün Berutun zengin avukatlarından biri bu sahte Çar kızına bir milyon franklık kredi açtı. Paraları alâan Aleksandra Suriye- den kaçarak Parise geldi ve bu komed yanın son perdeleri de Pariste oynan- dı. Dava çok heyecanlı oldu.. Dolandıri lan avukat nasıl aldatıldığını acı acı anlatırken Aleksandra, Visoska birden bire hücuma geçti, ve şu garip iddia- da bulundu: — Ben evvelâhır Aleksandra Visos- kayım. Kendimi hiç bir zaman Çarın kızı olarak tanıtmadım. Esasen tanıt - mağa da lüzum yok ki.. Çünkü ailem fevkalâde zengindi ve bu avukat yaplı ği sahtekârlıklar neticesinde serveti - mize konmuştu. Bizim servetimizin ü- zerine oturan bir adam, benim haki- ci hüviyetimle ortaya çıkmaklığımı ta >iİ surette istemez, beni hakkımdan mahruüm etmek için bu masalları kendi si uydurmuştur, Ni Bu iddialar tabit hiç kimseyi ikna e- dememiş, bununla beraber kadının avu katın paralarını yediği de resmen sabit olmadığı için, tevkif edilmemişti. Aleksandra Visoska fevkalâde lüks bir hayat yaşıyör ve elindeki avucun- dakileri üğütüyordu. Nihayet bu işin sonu gelecekti. Böyle bir kadın bu vaziyette ne ya- pabilirdi? Baş vuracağı tabil tek ça- re şu idi: — Güzelliğinden istifade ederek ev- lenmek. Buğa O da bu usule başvurdu ve zengin bir tüccarla evlendi. Hayli parasını çe- kip adamcağızı iflâsa surukledıkten sonra onü da terketti. Evli bulunduğu sıralarda ismi zabı- ta dosyalarında gözükmez olmuştu. Fakat sonraları kocasmdan boşanın- ca gene isim değiştirerek dolandırıcı- lığa başladı. Bu sefer, Mısırlı çiftlik sa- hibi zengin bir kadın rolü yaptı ve ken disine de Stibor Morhoka ismini taktı. Birkaç otele borç bırakıp birkaç ku mar salonunda da iskambi|l hırsızlığı yaptığı anlaşılınca, bu sefer büyük sos yetenin kapıları burnuna kapandı. Alacaklılar bir taraftan kadını takip yakalandı Aleksandra Visoska edip dururlarken, diğer taraftan o mü temadiyen yer değiştiriyor, ve bütün takiplerden — kurtuluyordu. Nihayet Fransız hükümeti,bu maceraperest ka dınla başa çıkamıyacağını anladı, ve kendisini hudut harici etmeğe karar vererek bu kararı da tebliğ etti. Aleksandra Visoska Paristen çıkın - ca, sudan çıkmış balığa döneceğini id- râk ettiği için karara muhalefet etti, asil bir aileden gelme olduğunu ve kendisine bü yolda muamele yapılaını vacağını söyliyerek ayak diredi. — Fransız zâbitası artık önün uçurdü- gu balonlara ehemmiyet verecek hal- de değildi. Hudut harici kararına mü-> tavaat etmediği için tevkif etti. Şimdi Çar Nikolanın kızı hapishane de çile doldurmaktadır. Silivri köylerinde 937 de yapılacar işler Silivri (Hususi) — Kaza dahilinde her köy bütçesini tanzim etmiş ve ya- pacağı işlerin en mühimlerini programına almıştır. En mühim işler- den biri köyleri ağaçlandırmadır. Ve- rilen karara göre nüfus basına bir fi- dan dikilecektir. Bir çok köyler İstan- buldaki Büyükderedeki fidanlıktan fi- dan getirtmişlerdir. Bundan başka köylerin iptidat şe- kilde bulunan 'mezarlıkları asrileştiri- lecek, ağaçsız bulunan mezarlıklar a- gaçlanacaktır. Her köyde damızlık hayvan yetiştirilecek ve köy boğaları- na mahsus fenni ahırlar yapılacaktır. Köy yolları yaptırılacaktır. Geçit vermeyen sulara köprüler kurulacak- tır. Köylerdeki Cumhuriyet alanlarına Atatürk anıtları konacaktır. Bu mey- danlar park haline sokulacaktır . GÖNÜL İŞLERİ! Altı suale Altı cevap Bandırmada oturan okuyucum «E. Ö.» ye sevdiği genç kız 6 tane sual sormuş. O da sualleri bir kâğı- da kopya ettiği gibi bana yollamış. Galiba bu yaştan sonra beni beyaz saçlarımla imtihan masasına oturt - mak niyetinde.. Sualleri şunlar: | — Sevmek nedir? 2 — Aşk nedir? 3 — Âşık olmak ister misiniz? 4 — Sevmek hususunda müşkül - pesent misiniz? 5 — Musiki sever misiniz? 6 — Anket nedir? * Düşündüm, sevmek nedir? Bir kimseye veya bir «nesne» ye karşı muhabbet, bağlılık, istek, aşk bes - lemek, bir şeyden zevk duymak olsa gerek, dedim. Bir insan bir genç kızı da, bir anneyi de, bir musiki beste - sini de, bir otomobili de sevebilir. den, ele geçirmesini karşı sürükliyen his, tabii kanunla - rın idare ettiği bir meyildir: Kadın aşkı, anne aşkı, evlât aşkı, vatan aş- kı denilebilir, mutlaka cinsi cazibe- yi istihdaf etmez. ter misiniz?» sualini de yollamış, bu kendisine sorulmuş bir şeydir, ce - vabını o, tayin edecektir, sevmek H hususunda müşkülpesentlik suali de ayni mahiyettedir, musiki bahsinde olduğu gibi. Ankete gelince: Bu me- selenin hakiki mahiyetini an!amak için yapılan inceleme, ifade edebilir. demiştim ya, gene söyliyeyim: Sev- miyen kalb yaşıyan taş, musikiden anlamıyan insan hissiz bir vücut - tur. Müşkülpesentliğe gelinçe: Her geçtiği bahçeden bir çiçek toplıyan- lar da vardır, çiçeği seçenler de, ben ikinci kısım taraftarıyım. TEYZE Aşk ise bir Kalbi çok hoşuna gi - istediği şeye Okuyucum bana «âşık olmak is - cümlesi ile Bazı sualler tamamen şahsidir, bu yıl SON PDSİA Bir imlâ hatası Bir tarihte Yenikapıda Millet mek - tebinde muallimdim. Bir gece derste benden epey yaşlı bir talehe ayağa kalktı. — Size bir şey soracağıra, Dedi. — Sorunuz! Dedim, sordu. — Siz demiştiniz ki, dedi, harflerle türkçe, öyle yazılır. — Evet! — Peki amma biz malim diyoruz, — E sonra. — Malim yazılmıyor, muallim ya - zılıyor. Millet mektebinde talebeyle aram - da geçen bu konuşmayı evvelki gün Tünelde hatırladım! Karşıma gelen pencereye gelişi gü- zel asılmış reklâm kâğıtlarını ©kuyor- dum. Bir tanesi nazari dıkkatımı cel - betti. Firmaya yeni baştan reklâm yapmamak için reklâm kâğıdındaki yaziların hepsini tekrarlamıyorunı. Yalnız, şu iki kelimeyi orada yazıldığı şekilde yazıyorum: F- «Biçaği kulanıyoruz» Düşündüm ve kendi kendime: — Bu reklâmı yazan gayri müslim vatandaş, benim Millet mektebindeki talebem gibi düşünüyor olmalı.. de - dim. Yahut ta kendi bozuk ş:vesım düzeltmiye üşeniyor, herkesi kendi bozuk şivesile konuşturmıya mecbur etmek istiyor. Kim bilir belki de tak- litli oyunlara çıkan kömedi aktörleri - ne ders vermek arzusundadır. İMSET türkçe nasıl konuşuyorsak Farput eski Ehemmiyetini Kaybetti Harput (Hususi) — Harputa ehem- miyetini tamamile kaybetmiş nazarile | bakılabilir. Bir zamanlar şarkın en ka-| labalık bir merkezi olan bu tarihi şehır Elâzizin teşekkülü üzerine eski ehem- miyetini kaybetmiştir. Dünün muazzam şehrinde bugün ancak harap yedi sekiz yüz evle bu ev- lerde aturan beş bin nüfustan başka insan kalmamıştır. Hâkim bir tepe ü- zerinde kurulu olan kasabanın havası ve suyu gayet nefistir. Elâzizi — su ih- tiyacını buradaki Yarim çavuş memba- ından tedarik eder. Nahiye merkezinde yüz kadar dükkân, Halkevi ve beledi- ye vardır. Harputa bağlı olan köylerin sayısı (38- dir. Nahiye merkezinin etrafı bağ simini bu bağ ve bahçelerde geçirir. Nahiye merkezinde bir de kösele fabrikası vardır. Mamulâtını İstanbula kadar gönderen fabrika on amele ile çalışır. Harput belediyesinin bütçesi 10419 liradır. Belediye Halkevi ve belediya binalarını, bunun ittisalindeki çocuk bahçesini yaptırmış, güzel bir park te- sis ederek methale Atatürkün büstünü dikmiş, kasabayı yirmi yedi lâmba ve bir lüküsle tenvir etmis, eski ankazı kaldırtmış, çarşıyı intizama — sokmnuş, İdahili kaldırim, su ve lâğım yollarını yapmış, yıkılan ev arsalarını düzel; - | miştir. İneboluda bir palto hırsızlığı İnebolu (Hususi) — Halkevi ban- dosu öğretmeni Mehmet Alinin pal- tosunu Bafra mahkemesi eski başkâti. bi Behcet oğlu Mustafa çalmıştır. Bu adam kendisine vazife dolayısile teş - lim edilen eşyayı cürmiyeyi satmaktan mahküm ve vazifeden matrut bir kim- sedir. Paltoyu limanımıza gelen Kara- deniz vapurunda satmıştir. Hakkında cürmümeşhut kanunu itatbik edilerek üç ay hapsine ve üç ay da emniyeti umumiye nezareti- altın- da bulundurulmasına hüküm verilmiş- tir. Emniyet komiseri Muhittin ile emni yet memurları pek kısa bir zamanda elde bir ipucu yok iken hırsızı meyda- na çıkarmağa muvalffak olmuşlardır. ve bahçelerle çevrilidir. Halk, yaz mev- |£ Atinadâ bir hafta : ——— —- Eski ve yenı Atina Atınanın yabancı üıeıınde bırıktıgı intiba şu suretle hulâsa edilebilir: Yunanistanın payitahtı yirmi beş asırlık bir medeniye” tin muhafızlığını hakkile ifa eden modern ve temiz bir şehirdi # B toplantılarına götüren tren Gar bi Trakyanın ve Makedonyanın henüz ı,kışın tesiri altında bulunan toprakla- irından geçiriyorken, Yunan Matbuat Nezaretinin bizleri karşılamak için hu ,duda gönderdiği mihmandarımız Bay .Minotto: — Göreceksiniz.. diyordu. baharla ve güneşle karşılaşacaksınız. Maalesef, tesadüf, bu pek nikbin za tın iddiasını tamamiyle teyit eyleme- di. Dost Yunanistanın payitahtma sün- büli ve oldukça serin bir havada ayak bastık. Lâkin bu, Feleğin bir muzipli ğinden başka birşey değildi., Zira, Ati- nanın iklimi öteden beri itidali, ve se - ması maviliği ile meşhurdur, Seyyahlar buraya ekseriya ilkbahar- da gelmeyi itiyat etmişlerdir. Halbuki, Atinada her mevsimin kendine mahsus güzelliği vardır. Ben bünu bu defâaki kısacık seyahatimde değil, senelerce evvele ait uzunca ikametim esnasında denemiştim de ondan biliyorum: Güne şin güzelliği, şehameti, her yerden zi- .yade Atinada anlaşılır. Onun neşrettiği bültün renkleri burada görebilirsiniz. Doğunun ve Batının tekmil tonları, Tan riniın günü bu şehri bir ressam paleti- ne benzelir. Bu mevsimde, Âtina bizi nergis, sün bül, menekşe, gül ve leylâklarla karşsı- ladı. Hava açar açmaz, Kifissia bahçe- lerinden kopup, rüzgârla gelen çiçek |kokularından âdeta mest olduk. Bir sabah, Akropola çıktim. Daima bedin kendi benim üzerimde pek fazla tesir yapmadı. Bununla beraber, derin bir heyecan duydum. Çünkü 25 asırlık tarihin canlı bir şahidi huzurunda idim Şüphesiz, en yüksek bir san'atin en güzel bir eseri olan Part&on ihtişam ve azamet itibarile emsaline ender tesa- düf olunur bir hârikadır. Lâkin, ben onun önünde, hayalen canlandırdığım 2500 yıllık maziyi daha muhteşem ve daha azametli buldum. Ne yazık ki, bü defa Atina ziyareli miz mehtaba rastlamadı. Zira, mehtap ta Akropol gerçekten emsalsiz bir he- yecan kaynağı olur. Âyın, mermer di- jşeklerin üzerinde peydaladığı lâcivert akisler, sessiz dehlizlerin arasından sü zülen mavi ışıklar, tepenin ayak ucun- da uzanan tarihi şehrin gecelik man- zarası insanı bu âlemden alıp bambaş- ka bir âleme götürür.. Tarihin koynu- na sürükler.. Mütehalif duygularla baş başa bırakır. Esasşen, Atinada bu heyvecanı yalnız izi Atinaya Balkan Basın Birliğiw ve daima methi işitilen herşey gibi, ma | Yazan : Ercumend Ekrem Talü Atinada |: i #Atinanın manzarasına ve hususn’e : .rine kat'iyyen halel getirmemiş. G tertemiz, kalabalık, Jar ve modern binalarla dolu a87 Akropolde değil, adım başında duy*” nız. Şehir, geniş bir müzedir. Kadıl'“ ' rih bilginizi tazeliyerek dolaşacak 0")| sanız her taş, her harabe, her isim *" zengin Yunan medeniyetinin mü” bir safhasını hatırlatır. * Bugünkü medeniyetin icapları, ©© iki tarafı maâ'j caddelerin birleştikleri noktada, B* yorsunuz, Bizans devrinden kalmöd: yuncak gibi, mini mini bir kilise.. Yahut ki, tramvayların, ı.)’tobu:-ıîerı otomobillerin vızır vızır" işledikleri )4 ğaçlı bir bulvarın nihayetinde 2500 nelik bir kemer.. #, Yirminci asirla, Milâttan önceki usi’i mem kaçıncı asrın imtizacını, im ni gelip te burada görmeli. Bütün Atinada tek bir kübik bin tek bir çirkin yapıya tesadüf edemü siniz. Sade bu değil: Atina beled! ana caddelerle bunlara civar soicaıd"r da kasap, muhallebici, börekçi, ışı# beci, manav dükkânları açılmasına vermez, Hiç bir lokantanın camekw da, teşhir edilmiş yemek gormetsmp Orâda lokantanın lokanta olduğu cak tabelasından anlaşılır. ,j' Asfalt caddeler ve sokaklar ekse? ti teşkil eder. Günün herhangi *36”7 de geçseniz, yerde bir tek kibrit © ne dahi rastlamazsınız. b Anlaşılıyor ki şehir bakımlıdır; lediye reisi Bay Kociyas nazır Pa:üi" dedir, Kendisini ziyaret edip gö sini pek arzu ettim. Lâkin Halkis€ p, miş bulunduğu için bu isteğimi Fe getiremedim. Yoksa, pek mahdü! tl'f duğu söylenilen bir bütçe ile Ati bu derece temiz tutmağa ve ım;;"g' meğe nasıl muvaffak olduğunu meyi pek isterdim. | Memleketin, gıpta ettiğim hu*";;ı lerinden biri de zenginlerinin C© f' liği ve vatanperverliğidir. Resmi lÇ rı resmi binaların onda sekizi Y Ar' * zenginlerin eseri mürüvvelidir. ePw demi, Zapiyon sergi binası, mek' bakanlıkların - baziları, hastah**ne hep bu sureile vücude gelmiştir- M Atinanın, yabancı üzerinde bır8” $i intiba şu suretle hülâsa edilebili rpl nanistanın payitahtı yirmi beş 3;;, bir medeniyetin muhafızlığını h*ştb]f le ifa eden modern ve temiz bir dir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: