DA KGi 10 Sayfa İsmet İnönü Liman işleri hakkında izahat alıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) nu sormuştur. Lise talebesi olduğunu Ööğrenince gencin babasiyle konuşmak arzusunu izhar etmiştir. Köylü Ahmet altı çocuğu olduğunu, beşinin tahsil et tiğini, vergilerden şikâyeti olmadığını kazandığı için memnuniyetle sarfetti- ğini, bu yıl mahsulün para etmesiyle yüzünün güldüğünü söylemiştir. Baş- vekil bu neticeden memnun ayrılmış - Çeşme pilâjlarında tevakkuf eden Başvekil yazın istirahat için geleceği- Ni söylemiştir. Çeşme merkezindeki meydanda köylülerle uzun konuşmalar yapılmış, akşam İzmire dönülmüştür. Bayramın ikinci günü ayni zevat Me Demen ve ıya gitmişlerdir. Bu rada da köylülerle temaslar yapılmış, Gediz ovasının sulanması tetkik edi- Bu işe sekiz milyon lira ihtiyaç anlaşılmıştır. öylü arazisinin tapuya raptı, satış kooperatiflerinin kurulması kararlaş - mış, bankacıların mütalealarına müra- gant edilmiştir. Başvekil Bergama harabelerini ge - zerek Bergamanın bir tarih şehri ha- Hine ifrağının muvafık olduğunu müşa hede etmiştir. Başvekil memnun Gece sekizde İzmire dönen Başvekil Gazi konağında yemekte : «Tetkiklerimden memnunum. İstifa- deli geçti. İnşirah buldum.» demişler- dir. ol İzmir Himanı Başvekil, İzmir limanının Alsansan- cağa naklini İktisat Vekili ile birlikte tetkik etmişlerdir. Limanın müstak - bel plânların hazırdır. Başvekilin ziyafeti İzmir, 24 — Başvekil İsmet İnânü ak şam saat 19/30 da avdet etmişler ve Gazi konağında komutanlar onuruna bir şölen vermişlerdir. Köy müallim mektebi İzmir, -24 (Husust muhabirimiz- den) — Şehrimizde bulunan Başvekili- miz İsmet İnönü, beraberinde vali, be- lediye reisi, Maarif müdürü ve kültür- Cüler oldüğu balde Kızılçulluya gide- rek satın alınan Amerikan kolleji bina sın: gözden geçirmiştir. Vali Fazlı Gü- leç, 62,000 al iraya mal olan ve 65,000 Türk lirasına Amerikalılardan satın alınan bu binanın gene bir kültür Mücssesesi olarak muhafaza edileceği- ni, Kültür Bakanlığınca burada bir köy muallim mektebi kurulacağını | - zah etmiştir. Başvekil binayı, dershane ve yatak- hanelerini gezmiş ve bunun köy mual lim mektebi için çok elverişli olduğu- nu, mektebe âit geniş arazi ile çiftlikte ziraate ve hayvancılığa ehemmiyet ve rilmesini muvafık bulmuştur. Vekil - ler Heyeti, mektep binasının satınalma mukavelenamesini tasdik ettiği için derhal tapu dalresinde intikal muam2 lesi tamamlanmıştır. Ayni gün koliej binasına merasimle Türk bayrağı çekil Mislir, Kollej binasında kurulacak köy mu- allim mektebi için Maarif Vekili ya- kında İzmire gelercek tetkiklerde bu- Tunacaktır. İzmirdki köy muallim mek tebi 350 talebeyi bir araya toplayacak tır. Dünkü tetkikler İzmir, 24 (Husus? Muhabirimiz « den) — Başvekil bu sabah Gazi kona- gında Monisa valisi Lütfü Kırdarı ka- bul etti. İsinet İnönü öğleden sonra Başvekil dün İzmirden şiddetli yağmura rağmen İzmirin yeni limanı işiyle meşgul olarak hazırlanan plânı gözden geçirdi. Başvekil Alsancak istasyonuna gide- rek Aydin demiryolu İstasyonunda tet- kikler yaptı. Daha sonra Alsancakta rsüstakbel limanı gözden geçirdi. İk- tisadi faaliyeti artan İzmir şehri için modern bir liman yapılırken gümrük- lere de ilâveler yapılmam, yeni antre- polar tesisi gözden geçirildi. Başvekil bilâhara belediye reisile birlikte Kültürparka giderek 937 fuar plânile meşgul oldu. Verilen izahatı dinledi. Bazı tavsiyelerde bulundu. Aynı saatte Celâl Bayarın başkanlı- ğında banka umum müdürleri ve üzüm kurumu başkanının iştirâkiyle mühim bir toplantı oldu. Üzüm istandardizas- yonu ve satış kooperatifi işi görüşüldü. Satıp kövperatliliri bi yül behemahal| faaliyete geçecektir. Başvekil gece saat yirmi dörtte hu'- susf trenle Ankaraya hareket etti. | Eski bir Rus deniz sübayının hatıraları ( Baştarnfı 8 nci sayfada ) mel bir sefinenin dumanlarının mü | şahede — edildiği — bildirildi. — Haki-| lkeaten, ancak durbinle görülebi | bu dumanın, çok seri bir sefineye olduğu şüphesizdi. Benim kanaatımca, bu gemi kaybolan (İttihat) vapurunu, | (Sivastopol) yollarında arayan (Bres- lau) kruvazöründen başka bir şey de“ gildi. > Her ihtimale karşı vapurda lâzım ©- | t| lan bütün tertibatı alarak hazırlandık. | Sıkışırsak gemiyi batıracaktık. Biraz sonra, demincek ufuklarda mü şahede ve bizi bu kadar telâşa düşüren dumanın yeniden gözüktüğünü haher verdiler. Derhal her şeyi bırakarak dürbinlere sarıldık.Bu defa demink: ka naatim, yani bu dumanın seri bir düş man kruvazörüne ait olduğu tamamen teeyyüt etti. Ufuktaki sefinenin (Midil li) olduğuna hiç şek ve şüphe kalma mıişti. Vaziyetimiz çok nâzik bir saf- hayş dahil olmuştu... Fakat talih bi- İzimle beraberdi... Torpidolar, nisbeten yavaş seyrettikleri için, pek az kömü yaktıklarından, bacalarının çıkardı; 1ı. Bizim kadar şiddetli yanıyordu ki, çıkardığı kurtulmamıza âmil olmuştu, çünk'i düşman bizi görememişti... Esasen bir az sonra ufuktaki dumanlar büshütün kayboldu. İkinci günü, salimen (Odes. sa) ya müuvasalat etmiştik. Vapura ge- den liman komisyonile teslim ve tesel. lüm muamelesini icra ederek torpido- larımıza avdet etlik. Mezkür komis - yön, vapura 300,000 ruble kıymet tak dir etmişti. (Dobiça) tesmiye edilen bu |vapur, ticaret bahriyemize itha| oluna rak birçoök hizmetlerimize yaramıştı. Bilâhara mağlüp (Vrangel) ordusiyle İstanbula ve oradan da (Bizert) lima- nına giden mezkür vapur, halihazırda Akdenizde seyri sefer etmektedir. Aiyon kütüphanesi Afyon (Hususi) — Afyon Halkevine |bağlı bir kütüphane vardır. Bu kütüp. |hâne büyük bir ihtiyacı karşılamakta- dır. Kitapların yekünu 5825 tir. Geçen bir yıl zarfında 6940 yurddaş kiltab o0- kumuştur. Otomobil arasında Kalarak öldü (Baş tarafı 1 inel sayfada) Bunlardan Mikasel, mahkemede şöy- le demiştir: — Şoförü bulunduğum 4049 numa- ralı kamyonete, taş yükletilmişti. Bun- ları Zincirlikuyuya götürüyordum. Bu yolun sağından, Ermeni mezarlığının caddeye bakan kapısı yanıma geldim. Karşıdan da bir kamyonet, gene sağı tâkib ederek yaklaştı. Geçerken, yolun kenarında duran bir asker telâşla işaret edince, kamyoneti durdurdum. Yerde, jandarma, baygın yatıyordu. Ben, kar- şımdan gelen otomobilde — jandarma görmedim, çarpma da hissetmedim. Yo lun sağında, vak'a yerinde bir çocukla bir kadın yürüyordu. Ben, kamyoneti sola inhiraf ettirmeden — istikametime devam ettim. 15-20 kilometre sür'at - ke gidiyordum. 3580 numaralı kamyonetin şoförü Cafere gelince, onun dedikleri de şöy- kedir: — Şoförü bulunduğum su kamyo- netile Büyükdereden gelirken, yolda, bir jandarma kamyoneti durdurdu. «Vazifeye gidiyorum» diye binmek is- tedi. Sol çamurluk üzerine bindi. Me- cidiyeköyüne doğru yol alırken, Erme- ni Katolik mezatlığı hizasında iken, Şişliden gelen tuğla, taş yüklü kam - yon, yanımdan geçti. Kamyonetimin camı — şangırtı ile kırıldı. Çamurluğa basan jandarma, birdenbire kayboldu. Bugun üzerine, kamyoneti durdura - rak, baktım. Jandarma, yerde yatıyor- du. Ben, yolun sağından gidirordum. Mütedil yolla, usulü dairesinde, hare - ket ediyordum. Ben, fren yaptığım sı- rada, bu kaza olmuş! Şoförlerin her ikisinin de iddiası, di- ğer kamyonetin merkeze doğru yaklaş- masile bu kazanın olduğu merkezin - dedir. Ve her ikisi de, kendi kamyo - netlerinin yol ortasına çevrilmediği id- diasındadırlar! Bunlar dinlendikten sonra, adli tıb- bın, kaza hakkında keşf yapan beledi. ye fen memuru Yakubun raporları o- kunmuştur. Yâkub bu raporunda oto- mobilleri idarede şoförlerin tekâsülleri olduğunu söylemektedir. Bundan sonra sıra şahidlerin din - lenmesine gelmiş, şahidlerin dinlenme- sinj müteâkıb mahkeme yarım saat sü- ren bir müzakereye çekilmiştir. Nihayet bazı şahidlerin celbi, kaza mahallinde keşif icrası ve şahid asker Muzaffer kendisine Mikael tarafından para teklif edildiğini söylediği için Mi- kaelin tevkifine, duruşmanın da 28 şu- bat pazar gününe tâlikine karar yeril. miştir, İnyi!lere, Hak kuvvetindir, Kaidesi aleyhinde (Baştarıdı 1 inci sayfada) B. Arnold, İngilterenin, Fransanın Fransız - Savyet paktını feshetmesini ve Sovyetlerle olan paktından dolayı İngilterenin müzaheretine güvenemi - man | Yeceğinin Çekoslovakyaya açıkca bil- bir hiçten ibaretti. Bu vaziyet bizım | dirilmesini istiyor. Muhafazakâr Stonchaven, Alman - yaya eski müstemlekelerinin iadesine muhaliftir. ve «B. Hitler'in Mayn Kampf ismindeki kitabında söyledikle- ri unutulamaz» demiştir. Bunun üzerine söz alan dış işleri müsteşarı Plymouth, hava (Baştarafı 7 nci sayfada) — Üstad, dedi. Ben İranı bilirim. Su ları pek o kadar iyi değildir. Mikroplu dur, (sanki şimdiye kadar mikropsuz su İçmişim gibi) şöyledir, böyledir. Bak zana bir şdet son sistem Amerikan marka (mübarekler de başka türlü ola mazlar) bir flitre, Gayet kullanışlı, Arabistandan itibaren canın su içmek mi istedi, ister bataklığa, ister kurtlu suya at bu makineyi, al marpucu ağ- zına, ve nargile içer gibi çek bre çek.. Bu âletin sayesinde o mikroplar dışa rıda kalır ve temiz su içersin.. İrana binlerce yolluyorum, bundan..» ne de- hir? Dost nasihati, baba nasihati gibi dir. Kabul ettim. Bakalım faydasını gö recek miyim?. Hele bir İrana ulaşa - yım.. Neticesini yazarım size... * Pazartesi, | Şubat 1937 de Haydar paşadan Toros ekspresile harekeet et tim. Avrupa ekspresinin gecikmesin - den dolayı saat 9 da kalkacağımıza, tam saat onda yola çıktık. Yol arkadâ- şım İran Millf Bankası müdürlerinden bir zat, o da talihimin parlaklığına ba kınız ki Tahrana gidiyor, Yolculuğun tılsımından mıdır, nedir, hemen ahbap olduk. Trenimiz kalkar kalkmaz, «der cenk evvel...> (yavaş yavaş ıstılahları da paralamak lâzım) hiç görmediğim, bilmediğim İranın ancak resimlerile hâ fızama nakşolunan camili, kubbeh, mozayikli şehirlerini ona sordum. Ar- kadaşım çok şeyler — bilip te, bunları zevkine kandıra, kandıra, lezzetini ves re vere, anlatmak istiyormuş gibi, ken disine mahsus o mânidar gülüşiyle, ka lın bağalı gözlüklerinin üzerinden ba- karak eğideceğiz, göreceğiz» dedi. * Avuç içi kadar kompartıman:mıza yerleştikten sonra, «bakalım vagon res İtoran devran.. ne gösterecek, diyerek oraya daldım. Bir köşede ezeli dinç, İradyo bülbülü ve jimnastik üstadı Se- lim Sırrı etrafına birkaç hayrankâr top lamış, tatlı tatlı gene ve tabialiyle İs- veç hâtıralarından bahsediyor. O gün- lerin tatlı anlarını bir kere daha yaşı yormuş gibi, yanakları kızara kızara, gözleri parlaya parlaya söylüyor, co- şuyor, coşuyor, söylüyordu. Bir yanda Türkofisin İzmit mümes- ili Hikmet, kendine hâs o sevimli lerile, arkadaşına bilmem nere lü ünlerinin vasıflarını, kıyılış tarziarı - nın nev'ini, sanki şiir okuyormuş gibi vecd içinde anlatıyordu. Şurada kendi kabuğu içine çekiimiş gibi görünen pipolu İngilizler, daldık- ları kitaplarını derin derin süzüyor, Hitler Almanyasının ellerine mecburf pasaportlarını verdiği «Fon Doktor» lar, ağızlarında piro, gözlerinde «kay bolmuş ülke» nin hayali yeni mev'ut yurtlarına gidiyorlardı. Bir saat rotar ış olan ekspresi- miz, önündeki Takibinin lı]çtığı mesafe 1 kapamak isteyen bir atlet gibi, solu ŞA ı;.uyı. ve yekcularını tartaklaya tartaklaya rayların üzerinde koşuyor, koşuyordu. içinde, kalın siyah bir şerit halinde V zanan trenimizle, ellerinde küçüğük sepetlerde kırmızı elmaların: ya çalışan, icabında bu sepetlerden bir tâ nesini bir İstanbul gazetesile değişecek olan, ayağı poturlu, başları kasketli, boyunlarında renkli renkli atkı, soğult tan morarzmış, kızarmış yüzlerile köy lü çocukları hakikatleştiriyorlardi. Ulukışladan başlayan ve Hacıkırdâ biten meşhur 17 tüneli de geçtik. Baş- ları, etekleri, öbek öbek kar tutmuş, yalçın kayalıklarla, insanın içine tuhaf bir ürperti, hoşa giden bir ezginlik ve- ren sarp uçurumlar arasında süzüldük. Bozkırları aştık, İstanbulun karlı, bur lanık şubat havasını hatırlıyarak, bu- ralarda âdeta bir yaz sabahı gibi ışıl- dayan güneşi seyrettik. Şimdi de âdeta bir bahar gününü an dırarak pıril pıril yanan pamuk diye» Fı, portakal kaynağı Adanadayız.. İbrahim Hoyi Milâno Mülâkatının Akisleri Devam ediyor (Baş tarafı 1 inci sayfada) Yeni Türkiye kuvvetlerini, hudud- larının haricinde, bilhassa pantüra - nizm hayallerile israf etmek fikrinden kendisini daâima muhafaza etmiştir. Binaenaleyh Türkiyenin her hangi bir devlet aleyhine bir siyaset tâkib et mesi bu sebebten ihtimal dahilinde de- ğgildir. Bu meyanda tekzib edilecek bir nokta daha vardır. İtalyanın Montrö muahedesine bazı değişiklikler yap - tıktan sonra iltihak edeceği haberleri külliyen esassızdır. İtalyanın muahe « deyi tanımasına mâni olacak ciddt hiç bir ihtilâf mevcud değildir. Muhakkak olan bir şey vardır kt o da Türk - İtalyan münasebetlerinin dostâne bir şekil almış olmasıdır.» Azerbaycanın yeni Kanunu Esasisi Moskova, 24 (A.A.) — Merkezt İc- ra Komitesi Divanı Azerbaycan Sov « yet Sosyalist Cumhuriyetinin yeni ka- nunuesast projesini tasvib etmiştir. Bu projeye göre Azerbaycan, diğer en federal cumhuriyetle birlikte Sov« yetler ittihadına arzusuyla dahil olmak« tadır. Yüksek konsey ile halk komi « serleri meclisinin kararları azerce, rus- ca ve ermenice olarak neşredilecektir. Proje, martın ortalarında içtimaa da- vet edilen Azerbaycan Sovyetinin fev- kalâde kongresinin tetkik ve tasvibine arzedilmişti: Dük dö Vindsor arazi satın alıyor Viyana, 24 (A.A.) — Kent Dükü bu sabah buraya gelmiştir. Vindsor Kâh Güneşli mıntakalardan geçerek, |Dükü de Carinthie'den gelerek kendi « kâh göğe baş çekmiş tepeleri karlı ve dumanlı dağların arasından sıyrılarak, ve şimdi sararmış mer'alarda, ürkerek kaçışan, İstanbulda halis kıvırcık niye tine yediğimiz, semiz kara keçileri sey rederek —Eskişehire ulaştık. Ankara- nin piril piril yanan incelik, zerafer ile azametini o güzel dekorunda toplamış İsine mülâki olmuştur. Vindsor Dükünün Carinthie'de Goile tal havalisinde avlanmak için arazi sa- tın alacağı söylenmektedir. Nevşehirde bir yılda evlenenler Nevşehir (Hususi) — Şehrimiz be- olan istasyonuna yolculardan birkaçı |lediye evlenme memurluğunda bir yık ni bırakan trenimiz, gecenin karanlı-|da 72 çiftin nikâhları kıyılmıştır. So- ğını, alevden iki gözle delerek bif sö| zuklar durmuştur. Bir bahar havast minambol gibi raylarda kaymaya baş|hküküm sürmektedir. Çiftçi tarlasında larken biz de yataklarımıza çekildik.. * Salı sabahı Niğdeyi karlar içinde bul duk, Şehir, meyilli dağ eteğine sıralan silâhların | Mış, şimdi beyaz Şarşaflarla örtülü ev- çalışmaya başlamış bulunmaktadır. Manisata tarihi tetkikat Manisa (Hususi) — Belediye şeh - T K d £ tipi inareli r|Yin imarı işlerine hummah bir şekilde daki inkişafın İngilterenin tececrödü-|Sü tipik minareli cemil, ve ver ver İt etE, eee ae D ge l S lâkin göz alıcı, iç çekici bir dekorun |ler ağaçlanmaktadır. nü mutlak surette imkânsız hale koy - duğunu bildirmiş ve 18 — şubatta B. Baldvin tarafından tekrarlanan B. E- den'in beyanatıni hatırlatmıştır. Bu hınl âlemini, bütün beyazlıklar demiştir ki: Piymouth, batı Avrupasından başe| — «Her hangi bir harbe maalesef mâ- ka, İngiliz menfaatlerinin bütün dün -İni olamadığımız takdirde mütcarrızla yaya şamil olduğunu ve başka yerde|taarruza uğrıyan arasında her halde olup bitene karşı lâkayd kalınamıyaca-|bir fark gözetmek icab edecek ve müş- gını Çihtilâf vukuu halinde İngiliz mü-|terek hareketin lüzum göstereceği yar- dahale veya ademi müdahalesinin me-|dım taarruza uğrıydna yapılacaktır. |ların sayısı çoğalmaktadır. Köy muak selenin hususi şartlarına mütevakkıf| Tatbikatında ne kadar noksan görülür- |lim ve arıcılık kurslarından sonra bif bulunacağını söylemiş ve hükümetin | se görülsün bu prensip feda edilemez, | de nalbant kursu açilması tekarrür et* kat'? surette Milletler Cemiyeti âzası | çünkü aksi takdirde dünyayı «hak kuv- | miştir. Bu kursa 50 köylü iştirak ede“ kalmak niyetinde olduğunu bildirerek | vetindir» kaidesine terketmiş oluruz.» | cektir. Halkevi faaliyeti de takdire lâyık şekilde devam etmektedir. Evin dağ. spor, köycülük kolları büyük faaliyet- ler göstermektedir. İzmitte nalbant kursu İzmit (Hususi) — Açılacak kurs