12 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

12 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ka MT ae 6 Sayi, Amerika niversitelerinde futbol dersi mecburi ! Orada spor profesğbuâleı için bir meslek ise amatörler için bir mezheptir ve mektep # * Amerikalı genç kızlar Benim bir kardeşim var. Eğer yeni dünyanın acayip hâdiselerile alâka - darsanız, Amerikadan gönderdiği $a * yanı hayret mektupları okumuşsunuz- dur. Orada, bir taraftan üniversiteye devam ediyor, bir taraftan mubabiri bulunduğu Son Postaya havadis, bir taraftan da bana mektup yetiştirmiye çalışıyor. Ben, bana gönderdiği mektuplardan çoğunu, gazeteye yazdığı havadisler - den daha lezzet, merak, hayret ve a- Jâkayla okuyarum. Ve anlıyorum ki, diriyordu. Sıraladığ sında «Futbol» kelimesine rastlayınca, bizim spor meraklısı del mek kup yazarken aklını oyuna kaplırdığına hükmettim. Ve kendisine yazdığım ce- vapta: — Dikkat et... dedim, bana yazdığın mektupta olduğu gibi futbolü dersha - neye kadar sokarsan, topu attığının res- midir! Fakat ondan evveliki gün aldığım mektubu okurken, bu şakalı nasihatimi vermekle gösterdiğim gafilâne ukalâ - foktan takdirkâr bir hayret içinde uzun uzun düşündüm. Çünkü kardeşim: — Ağabey, diyordu... Hükmünde yanılıyorsun. Ben futbolüi dershaneye sokarsam değil, bilâkis sokmazsam töp- çu olurum. Çünkü bizim üniversitede «futbol» bir ders sayılmaktadır. Ve bu spordan muvaffakiyetli bir imtihan ve- römiyenler, okutulan bütün kitapların muhteviyatımı birer komprıme haline Betirip yutsalar dahi, parlak bir diplo- ma alamazlar... Ve bizim yeni dünyalı birader, bu Bir suikast şüphesi Önünde ne yapılır? Zongüldaktan bir mektup aldım. Mevzuu gönül işlerile doğrudan doğ- Tüya değil, neticelerile al; Bu okuyucum divor Yaşım henüz 20 olduğu halde iki çocuklu bir ailenin reisıyım. Karıma karşı ilk tanı ığımız gün- denberi ne kadar mümkünse o ka - dar müşfik .ve dost davrandım. Bu- munla beraber yaranamadım. Ara - mız bozuktur. Bana suikast yapması ihtimalinden bile şüpheleniyorum. Ayrılacağım. Fakat hâkime sebep göstermek lâzım. Ne yapmalı?» * Benim bu sütunlurda üzerime al - dığım vazife gönül muadelelerini hallederek yeni ve mes'ui bir yuva- nın kurulmasına yardım . etmektir. Binaenaleyh kürulmuş bir yuvanın yıkılmasına yardım etmek elimden gelmez. Esasen meseleyi müphem de bir ilim ocağı olduğu kadar bir spor mabedidir utandım. Ve gıptayla nrı.—;ıkl beynelmilel bir husustaki cehlimi iyice gidermek için izahata girişerek ilâve ediyor: «— Burada spor her şeyin ruhudur... Sporcu talabenin Üniversitede kre- disi vardır. Sporcu talebe, üniversite- de bedava okumak hakkımı kaza Sporcu talebenin her yerde hatırı sa - yılır, sözü geçer. Sporcu talebenin halk arasında, meşhur bir san'atkâr kadar itibarı vandır. Fakat buna mukabil, sporcu bir ta - lebe, bir derebeyi değildir. O, uzviye- tini y;pr.ı'.abilmk bül ihtiraslara, bir rahip titizliğile perhizkârdır. O, mektepte bedava okumak hakkında başka hiçbir imtiyaza sahip değildir. Ve zaten, böyle olduğu içindir ki esporcu» sıfatını hak edebilmiştir. Ufak bir se - fabati görülen bir sporcu, büyük bir ih- tilüsı meydana çıkmış bir memur gibi afaroz edilir. Ve gönülierdeki tahtından derhal azlolunur. Binaenaleyh, onı ütün — kazancı, sporun şerefinden, n gayesi, spor- culuk sıfatının şanından ibareltir. Burada sporcunun adıhdan değil, re- koründan bahsedilir, İsimler değil, re- korlar meşhundur. Ve herkes bilir ki, bügünün şampiyonu, yarının mağlü - budur. yatlara gönderilecek takımlar, - simlerden değil, meçhul ka * biliyetlerden teşkil edilir. Üç gün evwel, dünya rekorunu Kı- ran bir atlet, eğer bugün yapılan seç - melerde geri kalırsa, yarınki seyahate götürülmez. Nitekim, geçen sene, sırıkla yüksek ret bir farkla kıran bir atlet, bu reko - ru kırışından üç gün sonra yapılan 0 - limpiyat seçmelerinde birinci geleme- diği için, Berline götürülmedi. Yani bu- rada baştacı edilen, dünün meşbur şam- görüyo: şu olabilir: Hususi surette hâkimi g anlatınız, ve bi defa da karınızı dinl EBminim ki sizi bir suikasttan şüphe- lenmiye kadar götüren geçimsizliğin esası, gayet basit bir anlaşmamaz'ık- tan doğmuştur, Bay Lütfi, mukabele görmiyen biz aşktan şikâyetçi, bana bu suali so - ruyor, cevabı bazı ahvalde güç, bazı- sında kolaydı. Güç olanını bir tara- fa bırakalım, kolayını söyliyeyim: — Bazı hastalıklara karşı t e dilen aşı, o hastalığın hafifleülmiş mikrobundan yapılır. Mikrop mik - ropla çarpışır, biri diğetinin tesirni hafifletir 'ortada mesele kalmaz. Gönlünüzü bir başkasına ver. evvelkini unutur, yenisine dal nız. TEYZE .| üstünden tekrar ada dünya rekorunu, şayanı hây- | Fravunlara açık mektup Sayın hükümdarlar, Küstah insanlar, sizi toprak altında- ki muhteşem saraylarınızdan çıkardı- lar. Ve bir zaman hükmettiğiniz mem- lekette şuna buna seyrettirmek saygı- sızlığını gösterdiler, Suraylarınızda biriktirdiğiniz mücev harleriniz, kıymet biçilmez kumaşları- nız kapanın elinde ka Altın kaplı yüzünüz, bakır gözlü meraklıların âdetâ - tabiri mazur gö- rün .- bir eğlencesi oldu. Buna uzun zaman tahammül edemi- yeceğinizi biliyordum. Ve nitekim de tahammü) edemediniz. Sizi rahatsız e- öt etmek tirdiniz. Onlar tıkları kusuru anlâdılar. suru tamir ediyorlar. Gene si: şem yeraltı saraylı simle götürecekler. Doğrusu gösterdiğiniz kudretin hay- ranı kaldım. Binlerce sene evvel ölen | siz, sizlerden binlerce sene sonra ge- len yaşayanlara hükmettiniz. Hâkim, ölü olduğunuz halde gene sizsiniz.. Mahküm, oldukları halde gene otilardır. Yalnız sayın hükümdar- larım. Sizden bir dileğim var. Bu dile- ğimi yerine getirmekle bir büyüklük daha göstermiş olacaksınız. Dünyanın yanınm altına dön- düğünüz zaman oradı — Nasıl oldu da g sordukları zaman sakın: — Bizden ürktükleri için geri getir- diler. Demeyin.. Yaşayanların korkaklığı - nı siz öğrendiniz, bari oradakilerin hep si birden öğrenmesinler. D geldiniz? diye H İMSET piyonu değil, bugünün meçhul bir ga- libidir. Burada, ar; beyazla birleş- tiği yegâne yer spor sahasıdır. Burada spor, profesyöneller için bir meslek, ve amatörler için bir mezhep- ir. Mektep, sade bir ilim ocağı değil, bir spor mabedidir. Spor sahaları mükemmel olmıyan bir ü rsite, dünyanın en zengın lâbo - ratuvarlarına da sahip bulunsa kıymet- sizdir. Ve zaten burada, dünyanm en eşsiz spor sahaları mekteplere aittir. Fara - za bizim üniversitenin spor meydanı, 300 bin seyireciyi içine rahat rahat sığ> dırabilecek genişliktedir. Ve bu yüzdendir ki, spor burada, bir Passe-temps değil, Education vasıta - sidır. Butada spor, dersten bir adım geri bırakılmaz. Spordan almacak numara- nın ehemmiyetiniş her bangi bır ders- ten ahmnacak numaranın ehemmiyetin- den bir santim aşağı değildir. 'Tahlili hendese için, şölreti dünyayı tutmuş bir profesör vardır. Pakat hiç şüphe etme ki, futbol antrenörünün en- ternasyona| şöhreti, © kıymetli profe - sörün şöhretinden aşağı kalmaz. Mü kemmel bir kimya lâboratuvarın sa, bil ki, bu lâboratuvar Kadar m kemmel bir jimnastikbanen de vardır. Ölçüp biçeceği ârıza arazi kadar, ü - zerinde koşup sıçrıyacağın dümdüz;, çi- menli saha da mevcüttur. İstanbuldayken, Kollejde yapacağı Yaız maçlara gidebilmek için baftalık - larımızdan yoj parası, yemek parası a- İyarmak mecburiyetinde kalıyorduk, yun oynıyacağımız sahaya, ürülüyoruz. Ye: niz takdirde, ye- mek masrafımızı orlar. Ve mekte- bimizi temsil ettiğimiz için üstelik te üze birer şeref madalyası takı - yorlar. Hülâsa... İşte buradaki sparun kısa- cık bir tarifi. Bizim kulakları çınlıyası Sami Karayele söyle: Sporu anlıyabil- mek için, buraları görmiye dua et - sin... Ö sporu, sonu «isme...> biten bir sürü, ukalâca nazariyeleri hatmederek anlamıya çalışıyor. Halbuki, o sonu «isme...» Je biten nazariyeleri ezberli- yen spor hafızlarına buralarda «hocar lık değil, çorbacılık bile vermiyor - lar!..» 'Tevfik Sadullahın sözlerini akuduk- tan sonra benden tenkilkâr bir muka - yeseye girismek gafletini, . daha türk- çesi - cinnetini beklemezsiniz — değil mi? N. S. y Belediye 29 bin liralık dar Bitlisten yazılıyor : Bir yere ilk gittiğiniz zaman orayı gezmek, tanımak hevesine düşüyorsu - nuz. tabil incizablarından biri de budur. Bu cazibeye uymaktan kurtuuamı- yan ben de Bitlise gelir gelmez bura- nin ne olduğunu, öğrenmek peşinde koştum. Ortada mazbut malümat yok. Olsa da toplu değil. Belki istilâ sırasın- da, belki daha evvel Ruslar biraz bilgi toplamışlar, halk arasında dönüp, dola- şan rivayeto de haylice uygun, Binaen- aleyh şimditik bu halitadan çıkacak, akla mülâyim, neticeye inanmak lâzım. Bitlisliler şehirlerine Betlis derler. Doğrusu da Bedleys olmak lâzımmış. Bedleys... Şehri kurmuş olan, Leys adında bir kumandanmış. Kalenin inşa tarzında temin edilen mükemmeliyete ve yenilmezliğe kızmış olan hasım ku- mandan Leys adına Bed diye bir sıfat Bed - Leys olmuş deniyor. Bizim salnamelerimizde de bir zaman- lar ayni şekilde yazılırdı. Şimdi kısaca Bitlis deyip çıkıyoruz. Bitlisin kuruluşuna, Büyük İsken - derle Dara arasında çıkan harp sebep olmuştur. Bittabi şehir yok. Sadece mu- azzam bir kale yapmışlar. O zamanın barp melzemelerine göre v zaptolunamaz bir kale, bu; tarihi kıymeti haiz, antika bir eser, Kalenin eski olmaktan başka hiç bir güzel tarafı yoktur. Yararlı bir şey de değildir. Değerli olan eski eserler, Sel- çukilerin Bitlisi ilk ilâları sırasında kale dışında ve şehrin kurulmuş oldu- ğu saha dahilindeki âbidelerdir. Bun-| ları «Son Postasnın yüksek değerli o -| kuyucularına sıra, sıra — tanıtacağım. Emek çekerek fotograflarını da femin ettim. Onları da gene bü- sütunlarda zevkle, spymdeelklerd'.r_ Bugün - Kü fotoğrafta kale, doğu — cihetin- den tesbit edilmiştir. Kalenin dibinde gözüken bina «belediye dairesi» dir. Onun önünde ve en ön safhadaki bina da, havaf bir köprü ile birbirine bağlan- miş «belediye oteli» dir. <Bitlis» havası enfes, sularıma paha biçilemez bir şehir, çelikli, kükürtlü ve |karbonlu olmak üzere on bir tane ma- den suyu var, Hesapsız ve emsalsiz de ı!(mc suları.. hele bizim içmekte oldu - Bumuz «Sütlübulak» (bulak çeşme de- Mek) suyuna doyum olmuyor. Mikya- sıma derecesi yüzde..-Şaşmayınız... yüz ir buçuk!. Bir Alman su mütehas- sısı bu tahlil neticesile karşılaştığı za - man hayretinden saçlarını yolmuş. . İçebildiğiniz kadar için. İçtikçe yemek çe < Akhıma, bir « Bitlis ansiklopedi si » yapmayı koydum. Buna vakıt bulursam bu güzel suları nasıl anlatabileceğimi bilmem. | Biraz da «mevadışlta$ dan yazayım. Şita kellmesini arapça harflerle ey» he bitirsem «kış» mânasına gelir ve mev- sim yaz çin pek te uygun düşerdi. Hakikaten yazılacak kadar kış vür. Bir kere kar başladı mı, durmadan: « Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş'e Seyrettiriyor. Fakat yerl kardeşlerir. korktuğu ve korkuttuğu gibi değil. gezebiliyorsunuz. Hele geca do- rında mükemmel bir neş'e vesi- Jesi. Bayanlar kahkahanın en kı birbirlerini karlara iterek olan şehir : Bitlis. yüzünden harap olan güzel şehri imara uğraşıyor bütçesine rağmen istilâlaf dam, tek başına heyecan ve saade! eC cik daracık yoldan bir adım dışarı ati ya gelmez. Kendinizi, kal v dar kara gömülü bulursunuz!! ü Belediye bu izleri biraz daha g Jetmek için tedbir almaktadır. Geç O cak amma, olacak sanırım. ğ Adını yazdım da vazifeleri müfek || keremde sıralandı. Belediyenin bi radk| tahmine, heszba sığmaz büyük Ş var: Şehir, elemli hâdiselerin yani İSt” Mların, ve sonra, mes'ut geri alışlâl tesirile boşaldığı; bir çok evleri, y (diği ve yıkıldığı için «harap> den hale gelmiştir. Her yıkılan ev yolun kısmını kapamış olduğu için yol da B& | idir. Bütün bu ankazı topli| mak lâzım, yolları açmak, gemşıem& lâzım. Şehri plâna bağlamak, inşa& teşvik etmek ve kontrola tabi tutmüh rsiniz, bir sürü — bilMÜĞ lâzım.. zavallı belediye 29 bin lü cilız bütçesile bu arkası gelmeyen zım» ların hangi birini yıpıbild" bilmem. . Suphi Menteş, reislik yerinde, hevtfi Hi ve samimi, çalışıyor görünüyor. vük yet de, lâzım olduğu vakit, lâzım oldur ğu kadar müzaheret göstermektedif İki tarafın gayreti elbette ınılmıyl,w ki de övünülmiye değer neticeler temif| edecek. Şehirliler dörtgözle bu n'eâ&" yi bekliyorlar. İki şık tayyör Sağdâ: Sade bir tayyör. Etek Gt parçadan yapılmıştır. Ceket yandafi liklidir. Önü uzun bir jile şeklinde siktir.' Yakasındaki kürk kıravat $ a Biçimi çok sadedir. Etek ön ve arkadt? Şli. Tavyör aldukça kısa. Yakâ bir tilki konulmuştur. Tıpki a gibi ceketin kenarlarına rapte

Bu sayıdan diğer sayfalar: