| A ' “Kızılay,, ni himayesinde bir tiyatro san'atkârları birliği mi kuruldu? Sahne artistlerile, canbazları bir arada himaye etmeğe kalkan bu cemiyeti san'atkârlarımız da benimsemiyor SON POSTA Cayıyordu Annesi, Kızmıyorum Güzel kız, genç erkeğe söyledi: KA DA mme| — Geçen sefer ko nu şu şu muz da nim arzum hilâ ı #ilelefan v3 - A ! | 3 | Cemiyetin gazetemize gönderdiği imlâ yanlışlarile dolu mektubun başlığ Önümde, gazetede ücretsiz olarak neşredilmek üzere gönderilmiş bir ilân var, Bu ilânın matbu başlığına bakın- ca anlıyorum ki, İstarfbulda, Beyoğlun- .cnu.ı: âr - Bu ilânın tiyatro yazılarını okuyunca an! u birliğin meramı, Türkiye ti: ğunda ıslahat yapmakmış. «Türk ti - yatro san'atkârları birliğim, ayni za - Manda, başıboş çalışmakta olan sahne san'atkârlarını bir kayda tâbi bula - cak, onların menfaatlerini koruyacak, ve başı sıkıda bulunanlara decekmiş. Bu ilândan anlıyorum k t n'atkârları bir ryeteciler, kaba: şbu «Türk bazlar, ! de çal kaydo! ar, ve saz hey Gene bu ilândan anlı» kurulacağı bildirilen birliğin, matbu başlıklı kâğıfları, telefonu, koskoca bir mührü, ve «Etem Dinçer» adında da bir Y, Direktörü v Bu ilânın tam sekiz buçuk satır tu - tan yazısında, yedi tane imlâ hausı var. İki uzun cümleden terekküp eden bu ilândaki esarf ve nmahive yanlışları hakkında da bir fikir edinmek isterse- niz, şu cümleyi okuyu! «Türkiye tiyatroculuğ yapmak, ve kayıtsız olara olan ismi geçen bütün sahne arkadaş - larına bir kayda tâbi tutarek menafli- ni korumak ve dar zamanlarında ken - dilerine lâzım gelen yardımı yapı maksadile (Türk tiyatro sa gi) da bir t da — ıslahat yatrocular bir - bile at Yekdiğerinin dilini Anlamıyan bir kadınla Bir erkek arasında aşk Mümkün değil midir? Bir müddet evvel bir erkek yucum bana kendi kanından ve ken- di dilinden olmıy sevdiğini anlatmıştı. Arat ri müşterek bir dil, bir sılası olsaydı, milliyet nin üsi Fakat anlaşamıyo için takriben: — Birbirlerinin dillerin! dahi an - hyamıyan bir kadın ile bir erkek a - rasındaki hisse aşk sıfatı verilmez, bunu bir istek şeklinde tefsir etmek, Hzun süren, sönmiyen bir istek ola - rak görmek daha doğrudur, demiş tim. Okuyucum bu mütaleamı — garip r. Kendisinin düşüncesine de yer vermek vazifemdir, diyor k — Aşk gönülden mi ba den mi? Aşk ya dudaktan kalbe yözden kalbe akar. iner, veya yardım e-| kabil || çalışmakta | gı lan ilâna, imza atan <zatın sıfatı da - imlâ yanlışlarını hiç düzeltmeden - yazıyorum: «Türk tiytaro Sanaktâr « İar birliği Y. Direktöröz... Bütün bunları gözönünde bulundur- duktan sonra aklıma gelen şu suallerin cevaplarını bulamıyorum: | — Kızılay cemiyeti, böyle bir himaye etmiye neden lüzüm görmi tür? 2 — Eğer Kızılay cemiyeti, böyle bir birliği hakikaten himayesine almışsa, hiçin, «Kızılay cemiyeti» adile işler gö- ren yeni bir teşekkülün harekâtını, bu 3dat hatalara imkân bırakmıya- ar sıkı bir kontrola tâbı tulmaz? r böyle bir birlik kurmak e içine, seksen lıştnı, doğnı edikleri ıçm doöldürm kları işi başarmak — iktidarın 'iı' 'p satırı /| yüzde yüz mahrumdurlar. Eğer bu hatalar, bilgisizliklerinin de- gil de, ihmallerinin ve dikkatsizlikleri- nin eserleriyse, baklarında ayn' hükmü vermemize hiç bir mâni yoktur! 4 — «Türkiye tiyatroculuğunda lahat yapmak» gibi çok yüksek, ir iddiayi, Kızılay cer ine sığınarak ortaya at .q' bir san'atk ki büyük fark: ayı dar vukuf istemek hakkı - il midir? Ve bu derece vukuf - ün bunlar, ilk bakışta benim gö - k | züme batan noktalardır. Bu hususta bir ltına alınmaları mev- defa da; himay kârları din zuu bahsolan meşhur san" lemek istedim. Naşide: (Devamı 12 inci sayfada) vişme kân yok mudur? Arzu zamanına göre geçir değil midir, uzun sürer mi yeni olur mu? O, benim büt bir hayalet halinde her ye r. Eğer bu aşk olmasay u tavsif gelird k insanda yerleşir mi? Çün WLJ cismani bir hâzdır. bir his sönmi - onunla i tatmine kâfi be karşısında bu his at bu on durur. Jbeden Bende aşk tırabım ol ribim. B r, hem de dert eş4 umun — mütalealar çin mukabele etm olmi gartile sütunum açıkbr. — TEYZE " İmin da bir | kulakları bana ilânıaşk etmiş- tin, öyle kızmıştım ki.. — Onun için bu sefer ilâmaşk etme dim ya! — Ne zaranı var - dı. Geçen sefer ilki idi. Bu sefer de tec. rübe et, ben de bel- ki © zamandan bu zamana kadar alış - mışımdır. da kizma yıveririm. — Tabil — Vazilelerini ben yapmıyalıdan - beri gene kırık numara mi alıyor - sun? — Hayır fam numara alıyorum. T Bedimmi?” Erkek hiddetli idi, karısına bağırdı: — Sen bir eşekle bir atı farketmiye- cek kadar budalasın. Kadın da bağırdı: — Affetmişsin sen, ben sana şimdi- |ye kadar bir defa olsun at, dedim mi? | » Fena taraf — Nişanlanmak iyi şey, yalmız fena bir tarahı var. — © da ne? — Nişan yüzüğü için para sarfet- mek icab ediyor. Böylelikle Kadının bir kö - Peği vardı. Kocası kö; Her iki köpek de bir birlerine benziyordu — Bu köpekleri birbirinden nasıl a- yırd. edebiliyorsu - (nuzd, — Sokağa çıka « İnz. Karımın kâ - peği raağaza came - kânları önünde du- Benimki de meyhane kapıların « böylelikle han - hangi - ruyor. da, gisi onunki, si benimki ruz. anlıyo - — Baban bu pis lâfları söylerken seni duysa, — Sevincinden çıldırırdı, iç duymaz da.. çünkü .ıpkın bir adamdı. ir şey, bundan evvel çalıştığım , mülessesenin — sahibi aplıklarını hiç kimseye anlatmazdım. IA — Hoş sözler j Meslek sırrı Bayan, yeni gelen hizmetciye eor - du: — En son çalıştığınız yerden niye çıktınız? — Meslek sırrıdır Bayan mâzur gö- rün söyliyemem, * Otelde Otel kapısına gitti: — Tahtakurularına karşı iyi bir ilâç varı. ÖOtelci güldü: — Ne işime yarar benim, otelimde bir tek tabtakurusu yok, — İşte ben de bunu anlamak isti - yordum. Öyleyse bana bir oda veriniz otelinizde kalacağım. * Unutmuşum Altmış yaşındakiler konuşuyorlar - dı: — Ben yirmi yaşımda iken evin da- mından aşağı düşmüşüm. — Ölmedin mi? — Bilmem, çok zaman geçti, unut- muşum, Güzel Fıkralar l Ayakkabılı Bir tablo gösterdiler: — Tablo güzel fakat bu per: kızının ayağına ayakkabı giydirilmiş. Hiç a - yakkabılı peri görülmüs müdür? — Onu bilmem, fakat siz ayakkabı- sız peri gördünüz de mi böyle söylü- yorsunuz? * Kıskanır ya İki kuş bir dalın üstüne konmuş - lardı. Avcı tüfeğini kuşlara — çevirdi. Kuşun biri ötekine döndü: — Bu bizi kıskandığı için vurmak istiyor. — Kıskandığı için mi? — Evet, baksana başında tüy kal- mamış. zine mendil ılıp getirir. o adama — varifif sun, ben de senia * vine adımımı ©| mam, . — Bunu do mu ıöylı“ıyorı“l" ze gelirse diyt kalsın evlenme cayıyordu. müthiş — Bu nasıl loca bu?.. — Kusuru mu var? — Daha ne kusuru olsun, buradaf Sarhoş yere yıkılmış ağacın karfl| sında ağlıyordu: - Ben ağlamıyayım da kimler lasın. Karşiki meyhâneden çıkar Gf maz hemen yetişir düşmiyeyim tutardın. Ka Teselli — Kocam çok iyi insandır. — Sahi mi? < — Sahi ya, arü'sıra böni ağisttl bilir de onun için hemen her ay bir p getirir.. — 4 Bokletmek Erkek bekliytf du, kadın geldi; * atine baktı: — Seni on dalil ka beklettim. Dedi, erkek taf) dik etti: — Evet tam dakika, fakat yi dört saat da cabil 81 var, Sen bana Ü zar günü saat | e' martesi günü saöl dememiştin. geldi, ben yarın değil, öbür g" akşam dayıma yemeğe dıv", idim. 4