(Ertu 151 numaralı şehit ğrul faciasma karışan aşk macerası) Yazan : A. R. Sefeıe Çi $€mi sefere çık (u (ezgöhla, B eli İÇin | Ürüümeri, ul; burada Tersaneiâmire rında; tamamile Türk usta nden çıkmış bir gemi olduğ ve bu seferi muvaffakiyet i 3 y ÇUN etmesi de, bizler için, el teskil <A p Tef teşkil edecektir 44 Ancak şu var ki; merbut len bazı noksanlar ikmal edil-|fikir her ne ise, hiç şüphesiz ki isabet |" E..“.'; geminin kumanda heye Lrı, ebatı ehli ve muktedir kapta € gemicile J hriy takviye edilmel ve Nazırı Hasan Paşa, Şızr okür okumaz, derhal mektupçu | baha: bizzat kendis derek sadrazam Kâmil Paş azdırmıştı. Beyi çağırtmış.. “p Kâmi © bi Dİr gü İ kapi” Sün sonra yazılan bu ttkik heyeti Taptedilmi K Novakısı ikmal edildikisi 200 diki, vi | Paşanın tezkeresinden tevak a * iptidalarına doğru gemi sefere çı- kanlabilir. Mevsim, '”ılvı-n'ı 1 * Marüzat, tasvibiâliye *U geminin böyle büyük bir sefere ayrıca listede n- 'bu r.) İsızların bu va-| Ve hiç $ a tam | yelteneceklerdir inin verdiği raporun sureti ancak o zaman |dülhamidin yüzüne, ü kacak gemi hakkında tetk.k hey'eti şu mütale- Yi ileri sürmüştü: “ Nevakısı ikmal edi!ldikten sonra abilir, mevsim ancak o zaman müsaittir.,, istanın cenubun- temas ettirsek,. ve hattâ; Çin İali Hind dak standa ve Hin adalarda buluna rum |dikten sonra, cevab — Zâti şâhi ânelerin |ândadır; efendimiz.. hareket, derhal İngilizlerin ve Fran azarı dikkatini celbedecektir icad e€ bu seyahatin ö İnüne geçmek - istiyeceklerdir. WÇÜL rim ki kuvvetli bir ihtimal ; filen de mubalefet g Tabik bu suretle hareketlerine ka: mızdan hiç bir şey — yapılamıyacaklır Bütün yapabileceğimiz iş, testodan ibaret kalacaktır Bu sözlerden; haya d krar bir hoşnus Jsuzluk gelmişti. Fakat; her iktiran |küçük riya hissine kapılmadan Ab - " takdirde, sefere ait noksanların | dülhamide söylemiye al L v MA ve sefer esnasında a) Na N tan: İ için, neticenin emir Wâr bi yi Uyurulması müsterhimdir.) €nilmişti Şti â * Sadrâ 'adrâzam Kâmil paşa, bahriye nazı- Üsnü paşanın bu ceva Ya, başkâtib STRüşti, Si nı derhal vaç Başkâtib tarafından da he - *A dakikada, hünküâra arzedilmiş- A Rer Sitmişt “İülhamid, bahriye mazırının te i. büyük bir dikkatle gözden ge- ü Fakat okumasını bitirirken 'de * memnuniyetten ziyade - 'dsuzluğa delâlet eden alâmetler Yüzün 'Oön u, lirn ıkç..y.ııı, gerek Hüsnü pa -| si, ve gerek tetkik heye- “Mişti. Onun için 'Ya iade ederek: — Südra Sâdrâzam paşaya haber gönde - abiâliden çı Bçişti. &n tkâtib Süreyya paşa, Abdülhami- Uzurundan çıkar çıkmaz odasına Mi hünkârın iraderi :"" bildirmişti. (1) %iı.,m'l Paşa, ©o akşam Babiâliden CA saraya gelmiş; huzura girmiş- tülhamid, sadrâzamı görür gör- eee $ bir mukaddemeye lüzum gör " söze girişmişti: M i, — telgrafla Teni v Ü l qu"“; O"İ merbut olan raporu oku - , değil mi? Vet, ofendimiz. S Tz > Bi Ütina, Yü k lmem ki, efendimiz... Bu iş, bir nı..';’e“-'m olduğu için, mütalca < p Can ihtiraz ederim. bikek, , "*t.. doğru söylüyorsunuz. Ta- kaz, . benim de aklım ermez... Fa> u:ı. bu tetkikatı kâfi görmedim. : rı:nı salâhiyettar bir kaç kişinin tizi gaç almak niyetindeyim... Şimdi Ahdüfı;ıelışenıın sebebine gelince, Üüre 'ı_mıd, bir sigara — yaktıkta b B:ıüne _dn»ım etmişti. aa bu işe, biraz daha resmiyet . İstiyorum. * gibi, efendimiz.... mvğer. Ertuğrul gemisini Japon- altağ '©ce bir mekt. & gön, ) İtra '":'n»ıd"" İBı Yaya eb sefinesi namı yeceğiz. Onun için SCli devletten biri, gemi ini de göndersek (1) © ; dığı Iî_0 farihte telefon mevcut olma - & » Saraydan — verilen müstacel in ler, A tebliğ edi::î telgrafhanesi vasıtasile finci hü -|mil pa Yünda tatbiki icab eden talimatna- Süreyya paşaya gön - " İsa, yüksek rütbeli ümer. - | d Ş | birini göndermek de,;ban “şal.. Bahriye nazırının tezke- Bunlardan, ne fikir hâsıl etti - ğ ik, matlüb olan tesiri | hünkârin çahresindeki te |beddülün farkında olmakla beraber, ve|sözüne devam etmişti nızden gönderile - lefet kas- - Tarafı şâhâ cek bir zâtın, b şısında kalması İşı da hiç bir şey yapılama âlemi üzerinde çok Ffena bir tesir hus |e getirir. Onun için kulunuz, bu me- selede fazlaca gösterişe tarafdar değ İtim Kâmil paşanın, bu doğru sözleri kar- Abdülh Wk t gelmişti ide birdenbire bir sü- lindeki si çekerek dalgın dalgın : nda garasını de |rin de | — Ne yapabiliriz2.. | — Kâmil paşa; Abe din fikrini değiştirmekten mütevelliğ bir mem - İnuniyetle cevab verr — Efendi |dim değil. Fakat iradei seniyeler arzedeyim ki.. bendeni sti: he im- e kalır- yı bahriyeniz İtisal kullanırızdan maksadı $ lir. — Ümerâyi bahriyeden mi?.. — Evet, efendimiz... Şöylece.. me- selâ ,miralay rütbesinde olursa, nazarı ânelerini temine kâfi ge « dikkati celbetmez. — Tasavvur edilen maksat karşısın. da, bu rütbede bir zâtın gönderilme hafif düşmez mi?.. — Yolda.. veyahud mahi müvasaleti esnasında bu zâtın rüt- sini terfi etmek mümkün değil mi, şevketmeâi - O da, olur a.. Ne ise.. -ben, bir üne durayım, Bir taraf « bahriye nazırına sorunuz, Lisan a.. dirayetli.. sözü söhbeti yerinde birini bulsunlar Diyerek, Abdülhamid bu mülâkata hitam vermişti. Kâmil paşa ertesi gün, bahriye ne- zaretine şu tezkereyi göndermişti; | ÇErtuğrul firkateyn hümayununun, iz'ârı nezaretpenahileri üzerine zikro - İlunan mevsimde yola çıkarılması, bil'is- tizan şifahen irade buyrulmuştur. Mev simin vürudünda, icebinin icrası tek « rar arzulunarak iradei seniyesi — İstik- taraftan di da siz, İsal olunacaktır. Bir de, tarafı şâhâneden Japonya hü- kümdarı hazretlerine ihda buyuru cak olgn mürassa, imtiyaz nişâinı &ll si ile |dirayet ve siyasetter radei şifâhiye iktizasındandır, bir zütın tensibi mercüdür, efendim.) Tarih: (20 Mart 1305)... (Arkası var) le iş'âr buyurulması, m rüesâsile mları urasında da şöyle bir gezdirsek, diyo - Kâmil paşa, kısa bir düşünce geçir-| ne mülhem olan Ancak şu var ki, he edilmemelidir ki; türlü Hattâ; İkışarak: ki, onların |Z tarafı - sadece pro- eri sarsılan Ab- nın z n ge İyıl da Nabo |cin) kr ize iraei tarik etmek had| “İxında yatıyordu. Rahipler bizi görünce "İde evvelü çöreği, arkasından kızarmış | *|balığı, daha sonra da şerbeti İdu'e 'azan : Celâl Cengiz | Gudea Samaya kızdı: “Sen onun kaçmasına yardım Sama etrafır delikanlı araştırdı k ortadan kaybol- | ama ilk önce saray kapısına koştu İnöbetçilere sordu — Buradan ölüm mahkümu bir kanlı geşti mi? der etçiler hayretle birbirlerine | dediler, hepimiz uyanı- ve gözümüzün önünden cinler bi e geçse görürüz Yeğeni kaçtı Kus n içindedir İolaş uçamaz 4 her köşesini araş arları dolaştı. Delikar bulamadı ne Yapacaktı? dı.. bahçe Şimdi Gudeaya gidip sa, kralin ga Uğrayacağından şüphe etmiyore Tanzerin yeğeninin göze hale gelerek — ortadan & gelirdi? ukaddes timsah n da mukâaddes vardı. Kral Nab nde bir kara taşır birine n kanı akıtird deve sız bir kızdı r cinleri etekle her y madan b günü güneş d Fa değil..| Sama bir| e b | mukaddes bu kurba un veya ç ve le bu merasir gitfi.. Göze görünmiyen ( nanışına göre her yıl ayni gün ve ayni saatte oraya gelir, kurb 1 beklerdi. Nabo emir verdi.. Cell, ç kızın boynunu kanımı ğa akıttı.. bu sırada sert bir r Kra! — Nab bu yıl verdiğim kur - pek ziyade hoşlandı!.) diyerek Ç ve neş'e içinde Bu mukaddes cinin vaktile bir insan oğlu olduğunu iddia edenler de vardı. Sama bu vak'ayı hatı vaş yavaş yürü tereddütle kralın dairesine geçti. Gudea - delikanlıdan baber bekliyordu. Sama hakikati an - lattı: — Benim bir suçum yok, dedi, 4 birdenbire göze görünmez bir hale geldi. Saray kapısındaki — nöbetçiler bile anun nasıl ve nereden — kaçtığı: görmemişler. vurdu. gâr esmeğe başlamıştı. (mukaddes se dönmüştü. layarak, ya- — Gözünü neden açmadın? Saraye daki zindandan şimdiye kadar hiç kim- | se kaçmamıştı. Sen onun kaçmasına | yardım etmiş gibi görünüyorsun, Sa-| ma? Sama biraz daha izahat verdikten ve Suzda da başına böyle vak'a geldi- ğini Gudeaya anlattıktan sonra: (1) ©O devirde bu meşhur timsahı gö- zile görmüş olan Mısırlı müverrih (İs- taoban), bir kitabede, ziyaretini şu su- retle ifade ediyor: «Ev sahibi o gün, timsaha yemek gö- türmeğe mecburdu. Sabahleyin hazır- landık. Kızarmış balık, çörek, bal ile yapılmış şerbet alarak yola çıktık. Nil kenarına geldik, Timsah suyun kena - timsaha doğru İlerlediler. Bunlardan iki kişi timsahın ağzını açtı. Diğer bi döktü. Timshh biraz sonra küpeli kulaklarını etmiş gibi g ğeni idi ben ona hayatta hiç bir iyilik ya- | — O, benim hasmimin ye | ;de# pamazdım Gudea - K hayretle Samaya sordu: senin hasmın? — Tanzer mi? Fakat, onun şimdi bile meydanda yok. — Kemikleri meydanda yok amma, yeğeni hayatta. Ve bu delikanlı, amca- 1 çok yakında bulacağını umuyor | Gudeanın içine giren bu şüphe çok kendisini bir zayıf ol aber, hay ndürmüş alde hi ver. r ve Tanzerin yeğeninin zından- dağ etek- dağılıp arasınlar. ler. emen muhafız askerle- dan kaçtığını ilân etsinler. lerine kadı Muhafızlar atlarına bindi yarak kol kol şel Ve sarayın kapisındi üzerine şöyle bir kınık buyruğu (İ)[ «Geçen yıl içinde kendini nehre atıp öldüren kahraman | yeğeni, GÜNEŞi çiğ - i için ölüme mahküm ol -| muştu. Yirmi beş yaşlarında o - lan bu uzun boylu ve dik başlı| zindandan kaç-| delikanlı bugü mıştır. Kendisinin gizlendiği ye- ri bilip te Kınık memurlarına haber vermiyenler ağır ceza g recekler ve aileleri şehirden çö- le sürülecektir.» Gudeanın imzasını taşıyan bu ilân saray kapısına asıldığı dakikadan iti- herkes Tanzerin yeğeninin birlikte- baren muhafızlarla araştırmağa başlı Sumerliler krallarına çok mutiydi - | ler.. (Kınık buyruğu) saygıları vardı. O güne kadar hiç bir kimse ka-| nuna karşı hareket etmemişti. O gün Ur'da güneş batıncıya kadar | araştırma yaptılar. Tanzerin yeğenini hiç bir köşede bulamadılar. Sama © akşam saraya eli poş dön - | dılar. na müştü. * “Zevk ve Sofahat,, mabuduna verilen kurbanlar.. Sümerin en işlek bir ticaret merkezi olan (Nipur) şehrinde, halkın taptığı | garib bir mâbud vardı: Bu, ihtiyar ve| dişleri dökülmüş bir geyikti. Halk bu-| na: «Zevk ve Sefahat Mâbudu» diye| tapardı. | (İhtiyar geyik) ekseriya günahkâr -| ları affederdi, Ona günahı çok olan ka- | dınlar giderdi. Kızlarından şikâyetci o- lan babalar da kızlarını her yıl nisanın birinci günü bu mâbuda kurban verir» lerdi. Nipurluların bu inanışları ile Mısır - hların (Mukaddes Timsah) a inanış - ları araşında çok garib benzeyişler var dı. Zuaten son yıllar içinde Mısırlılarla fazlaca temasa başlıyan ve alış verişle- rini ilerleten Nipurluların (İhtiyar ge- yik) lere tapışları çok eskiydi. Mısırlı- ların da Sumerlilerden bu âdetleri ve inanışları memleketlerine başka şekil-| lerde götürdükleri muhakkaktı Misirliların sayasız mâbudları ol duğu halde Sumerden görerek kendi - lerine bir de (Sefahar Mâbudu) b maktan geri kalmamışlardı sallıyarak suya daldı. Mukaddes hay -| van © gün bu ziyaletlen çok menmun- | (1) Hükümdar iradesi,, ferman.. hü- İküm.. Kınık -« hükümdar demektir. orunuyorsun. Ur sokaklarına yayıl -| kalardan görünmiyordu. Suya sık sık ki (Türe taşı) » dedi | (Krokodilopolis) şehrinde de rahip- afından insana alıştırılmış mu » kad r timsah vardı. Memfisteki mukaddes bir timsahla, hâiz olduğu kutsiyet ler ta diğer timsah ve meziyetleri itibarile biribirinden ayrılır- Tanisin perestiş ettiği timsah ekseri- ya günahkârların rüyasına girer, onu |fenalıklardan kurtarmak için ikaz eder- .|di. Memfisteki timsah bayırperverliğile meşhurdu. Halbuki (Krokodilopolis) teki tim- sahı Mısırlıların itikadına göre, insan « lara çok alışmıştı. Kulakları girmezdi. Şaraplı bal şerbetini ve kızar. |mış balığı çok severdi. Bütün şehir hal- | kı bu timsaha nefis yemekler yetiştir » Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan ecxaneler $ dır İstanbul cihetindekiler arım). Beyazıdda (Emilyadi). Şehreminli (Hamdi). Karagü BSamatyada : (Rıdvanı İ. Hakkı). Byüpte Eminönünde & Beyoğlu cihetindekiler. sinde : (Oalatasaray, Ga - 1h), Galatada : (Hida, Kurtuluşta: (Kurtuluş). Maçkada: (Feyzi). Beşiktaş- € Ali Riza) Boğaziçi ve Adalarda: Üsküdarda : (Ahmediye (Osu Büyükadada belide: (Halk). l Bir Doktorun Günlük Çarşamba Notlarından — (*) — ——— ——— Burun Kanaması Burun kanaması gençlerde otur, ihtiyar- larda olur ve bazı hastalarda olur. Ve gö- rülen şabsi ve şekle göre buşka başka ma- nası vardır Gençlerde görülen burun kanamasında evvelâ burunun içerisinde kanatan bir â- Tiza mevcud olup olmadığını tetkik et - mek mecburiyetindeyiz. Bur! yoksa o zaman kanın pıhtilaşma andan mahrum bulunar Şazında olduğumuz anlaşılı mında kalayum mürekkebatı eksik olan larda veyahud çok azalanlarda buru: naması çok görülür. İhbtiyarlarda buruı kanamaları çok şiddetli olur. Bu şiadetli kanama bü bir damar katılığ ve tansiyon yüksekliğinin bir neti aman ehemmiyeti artar İhtiy tansiyondan mütevellid burun ları muvakkat bir emniyet süpabı mında olabilirse de yarın ödür gün be » yinde ve kalbte bir damarın patlaması ih- timali datma göz önünde tutulmalı ve o- na göre sür'atli tedabir alınmalıdır. Bazı hastalıklarda meselâ tifo ve gripte burun kanamaları çok görülür. Tiıfonun ilk zamanlarında ve gripte — hastalığın sonlarına doğru burun kanaması çok gö- rülür. Bunlar geçicidir. Burun kanamasına karşı — derhal iyice içeri kadar itilme suretile büyük pamuk parçası konulmalıdır. Ne kadar içeri t karsanız o kadar korkusuz ve neticesi iyi olur, Son derece hareketsiz € Barıyord (Şimasi Rıza) -i l muş vaziyette bulunmalı muktan veyahud gazden tamp akla bir mikda malıdır (©) Bu notları kesip saklayınız, y bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız, Bıkıntı zamanınızda bu notlar bir dokter gibi İmdadınıza yetişebilir. ————————M————