YÖ REYAN K rarpr ÇÇT Doktor Aras : Ciano Mülâkatı —SYyazan: Muhittin Birgen —« B sütunlarda Giornale d'ltalia ga- zetesinin bir makalesinden bahseder- ken Türkiye ile İtalya arasındaki dost- luk münasebetlerinin ciddi esaslara da- Aradan az bir , Mi lıLHULA Ha- undan yirmi gün kada el bu ilâno istasy Hariciye lx.ı Türkiye mü- mi yaptı. Dr. A nunda karşılayan zırinın, bu münasebet line göster K ın Türk dostluğ U. e tahm iânoda ıııu:,unun bir sebebi dönen kâtidir. lâkatın M de, Cer "(duı miyerek, yı rahi eİme' ya Haric vesile ve imkân bulması £ ket fikrinin eseri İki devlet adamı ar 3 yapılacak olan konuşmaların Türkiye ile İtalya dostluk mımn.eeheı lerinin bir kat kuvvetlendirilmesi bah- si teşkil edeceği anlaşılıyor. Biri Akde- kında geniş k oturan iki mhudut Sal e yayılmış Ol: Mmemleket, biribirile he cak derecede yakındırlar zin karşısında duran birkaç büyük ka- ra parçası, bu komşuluğu büsbütün ya kınlaştırıyor. İki memleketi alâkadar | eden iktısadi münasebetler, hayli mü- himdir. Son senelerin tahdidatından bir hayli müteessir olmasıma rağmen gene kesafetini muhafaza etmekte olan bt münasebetler, ilk fırsatta, yani t didatın kalkması veva hafiflemesi Hinde, çok mühim nisbetler almı namzet bulunuyorlar, Bütün bunlar, İtalya ile Türkiyenin dostluk münase- betlerini daha sıkı glamak ta müşterek menfaatlere sa duklarını gösterir. Bunun için, Dr. A rasla Çiano arasındaki bu mülâkata herhalde ciddi bir ehemmiyet atfe; mekte ve bunun iyi neticeler verimes. ni temenni eylemekte elbet haklıyız. Son zamanlarda Fransız Ge bazı havadisler gördük. S: gazetelerin Mısır gazetelerinde de akisler vapuğr- | nı son günlerde görmekte olduğumuz bu havadislere göre Sancak meselesin- de Türkiyenin gösterdiği ısrar, Alman- ya ve İtalya tarafından vukua gelmiş olan teşviklerin eseri olmak lâzım ge- Biyor. Halbuki, Türkiye, şimdiye kadar angi bir hakkını şu veya bunun k veya tahriki ile müdafaa etmiş olmadığı gibi şunun veya bunun teh- didi de onu hakkının müdafaasından vazgeçirmiş değildir. Yeni Türkivenin ilk temelleri Erzurum ve Sivas kongre- lerile atılmaya haşladığı tarihten beri Türkiye kendisi için hak tanıdığı leri müdalaa ederken ne herhangi devletin tehdidinden korkmuş, ne de herhangi bir devletin te: ve tahriki ile hareket etmiştir. Herkesin bitdiği bu hakikat meydanda iken ve Sancak || davası da, Türkiyenim on yedi senedir müdafaa ettiği hak davasının bir par- çası bulunürken bu meseledeki ısrarı mizi şu tahrik veya bu teşvike atfet- mek elbet mânasızdır. Almanya ile pek mühim, İtalya ile elbet mühim iktısadi alâkalarımız bulunmak itibarile bu 'ki memleketle aramızda kuvvetl! bir dost luk hüküm sürmesini herkesin tabil görmesi lâzımgelir. Fakat, bu dostluk münasebetlerini şunun veya bunun &« leyhine kullanmak, yahut, şu düzeni raten bozük Avrupada bu münasebet- leri, yeni bir karıştırma ve huzursuz- | -| sındaki dostluk münasbetlerinin husu- Bazı kadımlar, alle reisi akşam geç vakit eve döndüğü zaman günün tün sıkıntılı vak'alarını birer birer anlatmayı âdet edinmişlerdir. Ü- Bembeyaz olur? Kara kedinin kuzgunt siyah tüyle- rinin bembeyaz olduğunu hiç gördü - nüz mü? Bunu gören bir seyyah Fran- sız gazetecilerinden - birine anlatmış, biz de o gazeleden naklen karilerimize bikdiriyoruz. Seyyah dihor ki: — 32 günlük bir vapur yolculuğu yaptım. Bu arada seyahatin mebde - inde kara bir kedinin anbara indiği- ni gördüm. Sonra anbarın kapaklarını kapatt Anbarın derevei harareli 5 santigradı geçmiyormuş. Çünkü fazla hararette lar. Kedi içerde mahpus kaldı. bozulacak mallar varmış, işte kedi böy- lece hem soğukta ve hem de karanlık - ta kalınca, rerigini atmış. Seyahatimin aronadisaberdan banıbetaz gltali ni bulunduğumuzdan biz bütün o da- vada ne tehditten korktuk, ne de teşvik ve teşci aradık; kendi şevkimiz bizim için kâfi idi. Bundan dolayı her taşın altında bir Almanya veyahut - şimdiki modaya göre - bir İtalya arayan mat- buatın hareketi mânasız idi. Nitekim bugünkü Milâno mülâkatı da beynel- milel istikamette takip edilen bir ga- yenin değil, belki de iki memleket ara- si çerçevesi ile mahdut bir konuşı ihtiyacının eseridir. * 'SON POSTA —— " ı Hayatta kadının rolü.. - Halbuki bütün kuvvetini kavgasında geçirnen erkeğin hayat ledi- ği akşam neş'eli bir sofra başında çoluk çocuğunun arasında mektir. SÖZ ARASINDA Kara kedi I Nasıl birdenbire l dinlen - HERGÜN BİR FIKRA | Yok mu? Fazrl Ahmet İttihatcıları beğen- mezdi.. İkide bir onların yanlış ba- lıel ettiklerinden bahsederdi. Bir gün tanımmış İttihatçılardan — biri kı:ılı'-iıo sordu: — Bizi beğenmiyorsun, - biliyo - ruz.. Fakat bizim hiç iyi bir tarafı- muz yok mu? Fazıl Ahmet cevap verdi: — Yok ya, muhalif tarafınız bile l':nı! Dlinyanın en zengin Hükümdarı 13 şubatta 25 inci senej devriyesi tes'id edilecek — olan Haydarâbad Ni- zaminin Haydarâbaddaki hususi mah- zenlerinde akçe ve külçe olarak 1.000.000 - İngiliz İirahk altın ve (200.000.000) İralık mücevherat y ğılı bulunmaktadır. Nizam bugün dün- yadaki hükümdarlarır Hazinesi gece ve gündüz müsellâh as- en zenginidir. kerler tarafından muhafaza edilmek - tedir. Âni bir isyan vesair bir vak'a zuhu- runda hazineyi nakil için 50 tane zırhlı kamyon garajda hazır bulunmakta - dır. a: baslae rakri B Mi r gae taç, elmaslı kavuklar, gerdanlıklar, bi- İlezikler, inci gerdanlıklar, altın sofra takımı ve zümrüdlü yumutta fincanları vesaire bulunmaktadır. Hintliler, onun Londranın meşhur sokaklarından birini inci ile kaplata - bileceğini iftihar makamında söyle - mektedirler. Altın paraların bazıları 300 sene ev- vel basılmıştır. Dört senedenberi bir İngiliz müte - hassısı para ve mücevheratı tasnif ile meşgul bulunmaktadır. Henüz vazife- sini bitirememiştir. Nizam kendi hazinesindeki mücev- heratı hiç takmamıştır. Kendisi çok ba- / Hiç şüphe etmiyoruz ki Milâno mü- lâkatı bu izah ettiğimiz ruh çndn ce- reyan edecek ve iki memleket arasın- da Mmevcut dostluk münasebellerini da- ha feyizli ve verimli sahalara doğru götüren müsbet neticelerin elde edil- mesine yarayacaktır. Her iki tarafın da bu gayeye müteveccih samimi niyetler- le karşı karşıya şüphe bulunmadığı için, ıl:le edilecek neticelerin beslenilen ümitleri aldat mıyacağı muhakkaktır. Muhittin Bımııı sit giyinmektedir. Şahsi vardiatı sene- de 1.000.000 İngiliz lirasından fazla - dir. İnanılmıyacak bir facia Amerikada Seluen şehrinde şimdi- ye kadar eşine ve cınsaline tesadüf & dilmiyen bir facia vuku bulmuştur. TÜ ııh ı[[[!////” ///%// X Kocasını sıkıntılı hikâyelerle, ma- nasız dedikodu veya kavgalarla sı - kan kadın aile reisinin çalışma ve ka- zanma küdretini eksilttiğini bilmeli- di: Finlândiyalılar Amerikada niçin İtibar görürler? Bütün dünya- da — Amerikaya olan harb borç - larını — tamamile ödeyen — yegâne devlet hangisi - dir, bilir misiniz? Finlandiya. Amerikalılar, bu sebebden Fin- Tândiyaya — karası büyük sevgi bes- lerler. Ge çen ler de Brooklyn'de aç kalmış bir serseri Fin lân di yalı yı mahkemeye çıkardıkları zaman, hâ - kim şu kararı vermiştir: — Finlândiyalı insanlar dünyanın en namuslu insanlarıdır. Bize borçlarını ödiyen bir milletin ferdlerini aç bıraka- mayız. Bunun hakkında serseri kanu- nu mucibince tâkibat yapamam. Ken- disi izler bürosuna kaydediyorum. Oradan her gün gündeliğini alır. En mükemmel koca Amerikan gazetelerinden biri en mü- kemmel kocanım hangi vasifları tapı - ması lâzım geldiğimni evli kadınlardan sormuş ve hemen ittifakla şu cevab - ları almıştır: İyi bir kocanın hâiz olması lâzım gelen vasıflar şunlardır; 1 — Sabahleyin kalkar kalkmaz güler yüzlü olmalı, - Yemek saatlerinde evde bu - lunmalı, Karısına evdeki hâkimiyeti tam ve mutlak olarak terk et- meli, Karısının fevkalâde yemek pi- şirdiğini söylemeli, Fevkalâde cömerd olmalı, Evini klübünden Jazla sev meli, Cemiyetlerde ve toplantılar da zekâsile temayüz edip di ğger kadınları - kıskandırabil meli, 8 — Kadın zevk ve işlerinden anla- malı. alev derhal tuvaletine tüllü etekleri tutuşmuş, parlamış, yanındaki kızın Fakirler menfaatine verilen bir ba-| geçmiş ve elbiseler ekseriyetle sun't i- lo fevkalâde kalabalık olmuş, herkes yanyana ve burün buruna dans eder- ken, bir matmazelin bir sigara ateşile pekten oldukları için, alev salanu bir- denbire sarmış ve kalabalıktan | pka- mayan halk bu ateşle yanmıştır. eee Sözün Kısası Ev sahibinin akıllısı İsmet Hulüsi endimi kiracının akıllısı adi çin Adada tutacağım yazlı aylarda peylerim. Bir kaş gü nde oturduğum Adalı ev sahii bime rastladım: — Bu yaz gene evini tutacağım. Dedim. Ev sahibim yüzüme baklı! | — Pekâlâ, senden iyisine mi verecef ğim? İyi amma kaça olacak? - Geçen sene yirmi beşe ıumuşlu!lı Bu sene tabil biraz daha kırarsılı Ne münasebet?.. Gene mi yirmi beş istiyorsun? — Kat'i bir rakam söyleyemem, A j kay bi larını indiriyormuş. bakalım v lar Indirecek? | Peki amma zatı devletlerinin âev$| lethaneleri ne vapurdur, ne de maynaa Biletle, navlunla ne alâkası olabilir? — Bu d f mı? —Ben lâfdır diye söyledim. medinse sözümü geri alırım. ğ — LÂİ & ya, Vapur par ı ÖZ * reneceğim « im de ona şöre bilf aylık isteyeceğim. Af amma benim o kadar incd hesaplara aklım ermez.. Ap açık söyld de anlayayım, Apaçığı şu Adaya gldip şimdi kaç kuruştur. Otuz yedi. — Ayda ne eder! — Hesaplayım... Otuz yedi, 2 tuz.. Buldum: On bir lira on kuru: | yarıya indiğini farzedelima Ona göre bir hesap yap. f ayım. On bir on, taksim ikla i: Beş elli beş. ! — Geçen sene evimi yirmi beşe ki & Beğen * zelmd Akay vapur ü rini yarı yarır ği takdirde otuz liraya ves e sana elli beş kuruş ik 4 ş olurum. İ Ev sahibimin bu teklifi beni' güldüre müştü. O, yüzüme baktı ve sordu — Elli beş kuruş kârı görünc cinden gülmiye başladın deği İsmet Hulüsi gereene taceerenLervereneLERALLEREAALABERENAARe eecenAnA Biliyor musunuz ? endisini Türk dostu Fransız muharriri Piyer Lotinin cW meşhur eserleri hangileridir? 2 — Balear adalarının merkezi hü« kümeti hangi şehirdir ve nüfusu ne kd dardır? 3 — 1916 da Rusya ve Almanya ara« sındaki büyük harp kaç ve hangi net hirler üzerinde yapılmıştır? (Cevapları yarın) * (Dünkü suallerin cevapların ) 1 — Eski bir memleket olan Lidy Küçük Asyada, Ege mmtakasındadır. Lidya Kralı Cresus zamanında me lekette anarşi: çıkmış ve İraniler Lide yayı tamamen istilâ etmişlerdir. Mere kezi hükümeti Sard şehridir. Bu şehiif bugün Bergama şehrine yakın bir ha« rabe halindedir. 2 — Kumarhanelerile meşhur olaıt Monte Karlo şehrinde bugün 10 bin 600 insan yaşar. 3 — İnefitereyi Fransadan ayırart Manş denizindeki Padökale boğazınım uzunluğu 31 kilometredir, ai eraR n eameeaneaaa! ReVİME W Bütün sakinleri canbaz olan kasaba Tifliste çıkan Zaria Vostoka yazı e yor: Kafknayade cambazbila ifizal adat bir kasaba vardır. Bu kasaba ahalisi eri İSTER İNANMA! — İstanbulda keçi eti satılmaz; diyordu. Halbuki bizim bildiğimize göre İstanbul — mezbaha - sında günde vasati 19 tane keçi kesilir, ve bu hesaba göre hiç değilse üç kasab dükkânında bir tanesine bir adet kocaman keçi isabet eder Biz buna bakarak İstanbulda keçi eli satılmadığı - ne inanmadık, fakat ey okuyucu sen: İNAN İSTER İNANMA! İSTER İNAN Bir arkadaşımız keçi eti almak hevesine kapılmış, ev- ikinci luk vasıtası olarak kullanmak hatırı- mızdan bile geçmez, Bizim Sancak me- selesindeki ısrarımız, bu memleketle - rin teşvik ve tahriklerile alâkadar o1- madıktan maada, hattâ bu memleket- lerin siyasetleri o sıralarda bizim aley- himizde olsa bile gene asla gevşeyecek değildi. Bir milletin en tabii bir hak- kımı istemesi ve bunu müdafaada ısrar etmesi, eğer bu gibi şartlardan mütces- sir olmak icap ederse o milletin müstak bel bir millet bile sayılamıyacağına ka- bür nden en küçüğüne kadar, dişle leri de dahil olmak üzere cambazdır « lar. Cambazlık bu kasabada irsi bilf meslek ve san'at olarak kabul edilmelie tedir. Bu kasabanın ismi, Aul'dür. Buğ radan yetişen cambazlar daima memlör ketlerinden çıkarlar ve yer yer gezerelii mârifet gösterirler. İlk defa Deli Petrd bunları sarayına almış, oradan Frant sa hükümdarlarına mârifet gösterme * leri için Versaya yaollamıştır. / velâ bir dükkâna gidip istemiş, yok demişler, dükkâna uğramış, oradan da aynı cevabı almış, ve İs- tanbulun hemen bütün kasablarını sıra ile dolaştık - tan sonra akşam evine eli boş olarak dönmüş, hâdise - yi bize anlatırken: İSTER