Yedi alatu yıldızı ma (Baştarafı 1 inci sayfada) Suçluların, bu sıfatla mahkemeye fik defa girdikleri her hallerinden bel- bir ürkeklik var. Çe rka musiki | hkemede! aylarca sahnelerde okudular, Evvelâ Kalambiya bastı. Sanra Sahibinin Sesi bastı, En nihayet biz de... bastık! Kötü olduğunu bilemedik yani! yüzleri, o tabii korkularını gider- yor. Korkunun yerini tecessüs alıyor. at yalnız bir İngiliz olan plâk fab müdürü hâlâ şaşkın. Türkçea bil M 1 için söylenilenleri anlamıyor. Ve karşılarındakilerin, etrafındakilerin rine bakarak, vaziyetini tahmine, ve İhtimal âkıbetini istidlâle çabalıyor. Fakat bu, boşuna gayretten yürek fe ici bir netice alamadığı, mütema l terleyen tombul yüzünden belli! Hüviyetlerin tesbitinden sonra, ikin- ci Asliye Coza relsi, davayı açan müd delumumiliğin iddianamesini okuyor. Ve sol baştan sorguya girişiyor: — Ne dersiniz? Aksi gibi, sol başta duran, ve Odeon- da müstahdem bulunduğunu söyliyen delikanlının feraseti kıt. Vaziyetinden, ne okunanları, ne de sorulanı anlamadı B belli. Boğazında lokma kalmış gibi yutkunup duruyor. Reis sorgusunu tek Tarlıvor: — Söylesene? Ne dersin? Beriki, bu suale, herkesi güldüren sa fiyane bir sualle cevap veriyor: — Biz söyleyin efendim. Ne diye - yim? — Senin ne diyeceğini ben he bili- rim? İddianameyi okudum. Dinleme - din mi? Bay Sadettin Kaynak bir şarkı yazıp bestelemiş. «Haydi Uşaklar...» diye başlayan bir şarkı,.. Bu şarkının di Yi müstehcen görülmüş. lenenleri bir elini kulağına götü gilerek, ve kaşlarını çatıp dikkat kesilerek dinleyen süçlü soruyor: — Efendim? — Yani şarkının bir yeri, halkın âr ve hayâ duygülarını - rencide ediyor- mu w — Halkı rahatsız mı ediyormuş ya- ni? — Hayır:.. Şarkının bir yöri'açık sa çıkmış yani... —Siz de o şarkıyı piâiğa basmışsınız. Bastınız mı? Beriki, belki sebebini sezememiş, fa kat, o şarkıyı basmakla, bir-çürük tah taya bastığını kavramıştı. Kadere bo- yun eğer gibi başını omuzuna yıktı ve tınkı: bir tongaya bastığını #iraf etme ye mecbur kalmış gibi suolyaşuçlu ce- cap verdi: — Bastık efendim! — Neye baslınız? — Ne bileyim efendim? Bu şarkıvı —— —- ğ “Son Posta, nın Edebi Tefrikası: 41 | düğmesine basılmış iri bir kutu bebeği ;glbi yerinden fırladı. Rels sardın: — Siz ne dersiniz? — Bilmem! — Nasıl bilmem? | — Nasıl derler? Türkçe bilmem ya- ni! Avukatı imdadına yetişti: — Bendeniz cevap vereyim efen -| dim! — Buyurun... — İddianameyi — dinlediniz — tabil? Mevzuu bahiş şarkıyı yazan da, beste- leyen de, çalan da, okuyan da, basan da suçlu sayılıyor. Müvekkiliniz de, o plâ ği basanlardan. Neden basmış? — Efendim, bu şarkı aylarca sahne- lerde çalındı söylendi. Eğer halkın âr ve hayâ duyguları rencide olsaydı, bu- hu sevmez, aylarca dinleyip alkışlamaz plâklarını almazdı. — Yani'siz, âr ve hayâ duygularını | rencide edecek mahiyette bulmuyorsu nuz? — Evet! Üçüncü olarak sorguya çekilen san- atkâr Bayan Safiye, o şarkıyı okudu- Bunu'söyler söylemez müdafaaya giriş ti: —”'O şafki,'bir hâdiseciği tasvir eder. Mabhalli orijinalitesinin kaybolmamazı için Karadeniz şivesiyle okunur. Ve av da dehşetli muvaffak olmuş, balıkları nt avlayıp para kazanınca keyiflenip | coşmuş bir balıkçının, 6 sevinçle hatır ladığı sevgilisine hitabıdır. Saf bir sa- mimiyeti vardır. Fakat, müstehceniyeti yoktur. lerinde müstehçen kelime bulunmadı - ğanı söyliyen Mahmureden sonra Beşik taşlı muganni Kemal de sorguya çek'l- di. O , reisin sorgusuna. kısaca ve: — Ben şarkıyı, müstehcen mahiyet te görmediğim için okudum! cümlesilr cevap verdi. Muhakeme de, diğer suçluların celbi için bir başka güne bırakıldı. N. 8. İzmir lisesinde yetişenlerin kongresi İzmir 3 (Hususi) — İzmir kız lise - sinde yetişenler kurumu yıllık köngre sini Kültür lisesi salonunda yaptı. İs - hususunda teklifler ileri sütüldü. Ka- rarlar verildi. Nizamname tadil edilerek İstanbul- 'SON POSTA ucuzluyor *k4 Birinci mevki fiatları yedi buçuk ve beş kuruş, ikinci meyki fiat- ları da 5 ve 3 küruşa indirildi Tramvay Şirketi Tarife Komisyonu şirketler Başkomiseri Sürurinin e ti altında dün tekrar toplanarak tari- fenin son şekli üzerinde görüşmüştür. Bu hususta rapor henüz hazırlanma mıştır. Raporun hazırlanması esnasın da tarifenin teferrüatı üzerindeki gö- rüşmeler de devam edecektir. Tenzilât mikdarı tesbit edilmiştir. Bi rinci mevki, tramvay ücreti ikinci mın taka 8 kuruş 30 para'iken elli para ten zil ile 7 buçuk kurüşa, gene birinci mevki tramvay ücreti birinci kıt'a 6 ku rüş on para iken beş kuruşa, ikinci mev ki tramvay ücreti ikinci mıntaka altı kuruş on para iekn beş kuruşa, ikinci mevki tramvay ücreti birinci mıntaka 3 kuruş otuz para İken üç kuruşa indi- rilmiştir. Bir iki güne kadar hazırlanacak ra- por Nafia Vekâletine gönderilecektir. Yeni tarifenin tatbikına martın bi- rinden ilibaren başlarlacaktır. 2 tramvay daha tadil ediliyor Tramvay Şirketi yöni şekide yaptır- mış olduğu iki tramvay arabasının alâ kadarlar tarafından beğenilmesi üzerl- ne yenilerini yaptırmağa karar vermiş, altı arabanın bü şekilde tadile müsaade edilmesi şirketler başmüfettişliğinden istemiştir. İstenilen müsaade verilmiş ve derhal eski arabalardan altıst üze - rinde yeni şekilde tadilâta başlanmış- tır. Bu arabalar bilhassa kazaların önü- ne geçmiş olduğundan © bakımdan da Mevzuu bahis şarkının okuduğu yer- | ziyadesile beğenilmekledir. Şirke:, al tı arabayı çıkardıktan sonra yenilerini tadile başlayacaktır. Mısırın kapitülâsyonlar hakkında bir notası Kahire, 3 (A.A.) — Misır hükü - meti kapitülâsyonlardan istifade et - mekte olan devletler mümessillerine iyeni bir nota tevdi etmiştir. Bu nota, muhtelif mahkemelerin intikali reji - mine mütaalliktir. Notada bilhassa konsolosluk mahkemelerinin hukuki, ticari ve cezat salâhiyetlerinin muhte- lit mahkemelere devredilmesi teklif ve |Mısirin bu mahkemeler - için yeni bir tanbuldaki yurdun faaliyeti ve inldşn!ı'“" kanunu neşredeceği ilâve olun - |maktadır ——— ye lüzum kalmadığı anlaşıldı. Evylülde umumi kongrenin İzmirde toplanması İdaki okuyan talebenin yaptığı köngre-i kararlaştı. (Baştarafı 1 inci sayfada) sönr'a meçhul asker âbidesine bir çe- lenk koymuştur. Çelengin beyaz kor- delâsı üzerinde şu cümle yazılıdır: «Türkiye Hariciye Vekilinden Meç- hul askere. İki Hericiye Nazırı saat 17 de tekrar buluşmuşlar ve müzakerelere devam etmişlerdir. Ziyafet ve resmi kabul Milâno belediye:relisi, Rüştü Aras şe refine saat 19 da bir kabül resmi letlip etmiştir. Gece, iki mazır Skala tiyatro- sunda' tertip-edilen galâ müsameresin de hazır bulünmüşlardır. Rüştü Aras - Ciano mülâkatını mü- teakıp resmi bir tebliğ neşredil: Alman siyasi mahafili, Milânoda ce- reyan eden müzakereleri derin bir alâ- Ka ile takip etmektedir. Bu müzakereler etrafında uzun boy- lu neşriyatta bulunan İtalyan matbua- tı, Türk - İtalyan dostluğundan hara- retle bahsederken, Balkanlarda, İtalya ile Almanya arasında hiç bir menfaat ziddiyeti de bulunmadığını ehemmiyet le tebarüz ettirmektedir. Yugoslav matbuatının neşriyatı Belgrat, 3 (Hususi) — Bugün çıkan bütün gazeteler, Milânoda cereyan e- den Rüştü Aras » Clano mülâkatına u- zun makaleler lahsis etmişlerdir. Bu mülükattan hararetle bahseden Yugoslav gazeteleri, İtalyan nüfuzu - nun Balkanlarda gittikçe arttığını ve Milâno müzakerelerinin Balkan Antan tında da İyi akisler uyandıracağını yaz maktadırlar. ş Akdeniz anlaşması Diğer taraftan, Aras « Ciano mülâ- katını tefsir eden İtalyan gazeteleri, İ- talyanın Montrö mukavelenamesini kabulünden sonra, İngiliz - İtalyan Ak- deniz anlaşmasının daha genişlemesi ihtimallerinden bahsetmektedirler. Ayni gazeteler, yarın Milânodan ha- reket ederek Belgratta Stoyadinoviçle| görüşecek olan Türkiye Hariciye Ve- kilinin, 15 şubatta da Atinada topla - nacak Balkan Antanti konseyinin 'iç- timalarına giyaset edeceğini mânidar bir surette tebarüz ettirmektedirler. Rüştü Arasın hareketi Milânodan bildirildiğine göre, Rüş- tü Aras yarın Ankaraya hareket ede - cek ve Belgratta başvekil Stoyadino « viçle görüştükten sonra, yoluna devam edecektir. Ciano - Aras mülâkatından sonra, Türkiye hariciye vekilile Stoyadino - viç arasında cereyan edecek görüşme- lerin çok mühim olacağı ve Balkan Antantını pek yakından alâkadar edece ği söylenmektedir. Milâno, 3 — Ciano » Rüştü Aras a- le yabancılar söylemeden sen bana an- « Niçin, niçin bana söylemek iste- Yazan: Peride Celâl — Öyle ise şimdi beni kocamın ya - ceğime bu kadar eminsiniz.. nına getiriniz ve vereceğiniz — izahati — Tabii ne şekilde alacağımı hemen söyleyiniz — Ya çok aksini düşündüğümü söy- |dedim, sersem?, Kalabalığın arasından sıyrılmıya ça-! — O zaman sizin eski bir dostunun |lışıyorduk. Kulağıma doğru eğildi. Bo- karısını avlamak için dolablar çeviren |ğuk, hiddetten titriyen bir sesle: ve ortaya uydurma hâdiseler atan bir| — Size mektub yazacağım, dedi. alçak olduğunuza karar vererek Sırrı| — Yüzüne baktım. Vücudü sert bir ka- Nihadın asıl değerinizi nasıl bu zama- |ya parçası gibi dikleşmişti. Gözleri a na kadar anlamadığına hayret edece -|teş saçıyordu. Çaok yakında he: şey ğim, , |öğreneceğimi hemen anladım. Bu ba - Son sözlerim onu âdeta çıldırttı. Bir- kışlar imkânı yek yalan söylemezdi. denbire pistin ortasında durup beni, — Öyle ise mektubunuzu bekliye - kollarından silker gibi bir hareket yap- ceğim, dedim. —Demek benim her şeyi söyliye - latv diye, bağırmak istiyordum. Fakat|medin, niçin gizliyorsun ne var ki giz- içimde ayni zamanda bir şüphe var «İliyorsun benden?» O elâ gözlerinin i- dı. Ya Selim Naci yalan söylüyorsa?,.İçinde daima yumuşak bir tebessümle Sonradan bu şüphemin mânasızlağını| yüzüme bakıyor, yüzümü, gözümü lanladım. Selim Nadi beni aldatmıyaöpüyor ve onu hırsla parçalamak isti- kalkacak kadar iğrenç kötü bir tip de-|yen tırnaklarımı nasıl güçlükle gizledi- | ğildi. Bu gece söylediği şeyleri de beni|ğimi gömdüğümü hiç farketmiyordu. | kocamla o kadar yakın görünce bir -| Ve ben günleri sayıyorum. Acaba ya- denbire duyduğu kıskançlığın yarattı|lan mı söyledi. Hiç bir şey bilmiyor ğt buhranla ve aldığı içkinin tesiri ile'mu? Bana yazmıyacak mi'diye, kıvra- söylemişti. Bu sonradan kendine biraz|narak çok ağır geçtiğini sandığım gün- gelir gelmez hiç bir şey söylemek iste-|leri sabırsızlıkla sayıyorum. memesinden ve benim hhreıinığgn Nihayet tam beş gün sonra idi, Ay- sonra (ecı bir mevkide kalmak — için şeyi Emine ile öğle uykusuna adasına 'f'f aa f“h""“" aĞ nı'fşf."r'f l?'ı' göndermiştim. Bir ikindi üzeriydi. Ka- k ıdı._ Müthiş bir muık_ içinde idim. pi çalındı. Yüreğim helecanla — çarptı mdi bu kadın yarabbim!. Ben onu TAC LN NüĞĞü tanıyor müydüm? Doktorun hayatın-| " Ve kaç gündenberi kapı ÇalCIğI za- z $ man yaplığım gibi kimsenin açmasına da pek mi esaslı bir mevki almıştı. - & v aö xi meydan vermeden telâşla aşağı koş - Beş gün, beş gün bin bir Istırap, .B BE 0: Bönde gezi li MKi uyuyoyim | tEM Kapıyı açtım, postacı idi. Kimbi- DNt e li $ tir öYi Çüzümne garip bir hal almışti ki tı. Etraf kalabalık olduğu için kimse bu hareketin farkında olmamıştı. Ben hemen yürümek için bir hareket yapa- rak ona döndüm: — Demek hakkınızda her türlü hü- küm vermek için beni serbest bırakı- Yorsunuz.. Ssrhoşluğundan eser - kalmamıştı. Yüzüme dikket!e baktı. — Bu hakaretinizi unutmuıyacağım Seza hanım ve benim bir yalancı, bir alke caksınız.. Sâkin bir tebessümle: O sırada karşıdan gelen Sırrı Niha- di görmüştüm. Hemen Selim Naciyi orada bırakarak ilerleyip koluna gir - dim ve kim bilir onun ne kadar içerle- İdiği mahrem bir hareketle kocamın ku- lağına uzanıp: «Artık eve gitmek iş- tediğimiv söyledim. Bu hareketi ma öas yapımiştra. *Bözüm Beliyi Nezideri en güzel bir'intikam olduğunü biliyor- düm. O gece hiç uyuyamadım. Hele Sırrı « olmadığımı çok yakında anlıya - Nihadın a&kin nefeslerle yanımda uyu- nıma sokuldukça sanki göğsü yuşu büsbütün âsâbırnı sarsıyordu. — | Onun başına doğru eğiliyor: ıSöy—:ccleı karışıyor ve bağırmak istiyorum. | ve uyandığım zaman Selim — Nacinin mektubuü elimde olsun.. Bir taraftan da Sırrı Nihadı idare etmiye ona telâ- şımı istirabımi belli etmemiye mecbur- dum, Gündüz o yokken kendimi se « dire atıyor ve saatlerce kimseyi yanı- ma almadan gözlerim tavanda bin bir ihtimaller düşünerek dalıp gidiyordum. Ve gece kocam gelince mümkün oldu- İğu kadarkendimi toplıyarak gülmiye, neş'elenmiye çalışıyorun. Fakat o Taşıyor, beşımda karma karışık düşün« adam hayretle yüzüme baktı ve kalın beyaz bir zarf uzatarak «sahibi burada ise imzalasın» dedi. Kapar gibi onun elinden mektubu aldım. Ve makbuza |telâşla baktım Selim Nacidendi, Geniş |bir nefes alarak imzalayıp adama ver- dim ve kapıyı kapadıktan sonra arka- mı dayayıp bir müddet öylece orada durdum. Bütün vücudüm kırılıyordu. içimde mâna veremediğim bir hüzün vardı. Ne yapacağımı şaşırmış gibiy - dim (Arkası var) Tramvay ücretleri. Milâno mülâkatı bitti | Marttan itibaren rasındaki ilk görüşme iki saat sürmüt” tür. Hükümet dairesinde vuku bulatı bu görüşme iki nazır arasında yalnı£ Türkiyenin Roma büyük elçisi B. Hü* seyin Ragıp hazır olduğu halde cere * yan etmiş, İtalyan eksperleri Ginobuti ve Vitetti iştirâk etmemişlerdir. Milâno mülâkatına ait neşredilecek tebliğin yegâne vesika olacağı ve hiçbif anlaşma imzası mutasavver olmadıği bildirilmektedir. Türk - İtalyan işbirliği Roma, 8 (A.A.) — Stefahi ajansi bildiriyor: Gazeteler, Milâno mülâkatına birin« ci sayfalarında müteaddid sütunlar tahsis etmekte ve geniş tafsilât ver « ğ mektedirler. Milâkatın derin samimi- yeti tebarüz ettirilmekte ve iki mem * leket arasında yeni iş birliğinin iyi bir hava çinde başlamış bulunduğunu kay deylemektedrler. Mülâakatın sonu Milâno, 3 (A.A.) — Türkiye Hari- ciye Vekili ve İtalya Hariciye Nazıri « nın öğleden sonraki mülâkatı saat 18 | geçe nihayete ermiştir. Fransız ajansına Milâno, 3 (A.A.) — Havas bildiriyor! Ciano ve Tevfik Rüştü Aras arasındaki ilk görüşme bugün saat 10,30 da vuku bulmuştur. Bu görüşmenin mevzuu, İ- talyanın Akdeniz statükosuna daima müsait olan maksadı hakkında Türki- yeyi temin etmektir. Larosdaki İtalyan üssü taârruzi! vaziyetle tertip edilmiş ileri bir kale değil, İngilterenin Kıb:ıs taki Üssü gibi; münhasıran İtalyan ge- milerinin mübadele ve iaşelerini teml ne mahsus bulunmaktadır. İki nazır teşriki mesainin siyasi şart lartimı, Türkiye tarafından doğu Afri kası imparatorluğunun fülen kabulü ve bir ret anlaşması akdi meselelerini teikik edeceklerdir. Triyesteden hareket eden İtalyan ge mileri Türk limanlariyle ve hattâ Bo- ğazlardan geçerek Karadenizle mühim * mikdarda iş yapmaktadırlar, Bu menfaat ve münasebetlerin eşkâ Ti bugünkü görüşmede esas mevkli iş- - gal edeceklir. İtalya ve Balkanlar Bununla beraber, İtalyan matbuatı birkaç sene evvel İtalyan siyaselinin hâkim unsuru olmuş olan Roma - Aa- kara, Ankara - Atina, Atina - Roma mü sellesini hatırlatmaktadır ki bu neşri- yat bu sisteme, bir Roma - Belgrat an laşması ile tamamlanmış olarak avde'i müsteb'ad olmadığını frazettirmekte - dir. Fakat bunun tahakkuku, İtalyanın Balkan paktı hakkında itimatâver al- mayan hattı hareketini tadil etmesini istilzam etmektedir. Milânoda neşredilen Tebiiğin metni (Baştarafı 1 inci sayfada) İtalya Hariciye Nazırı Ekselanş Kont Ciano ve Türkiye Hariciye Ve- kili Ekselans Dr. Tevfik Rüştü Aras bugün Milânoda mülâki olmuşlar ve geniş bir fi teatisi esnasında, 30 Mayıs 1928 tarihli İtalyan - Türk mu ahedesi zihniveti dahilinde, iki bakan iki memleketi alâkadar eden muhte- Tf meselelerle umumi mahiyetteki meseleleri ve bilhassa Boğazlar re- jimi bakkındaki Montrö muahedena- mesi ve iki memleketin şarki Akde- nizdeki mütekabil vaziyetleri ile alâ- kadar meseleleri tetkik eylemişlerdir. Bu dostane ve dakik tetkik ve fikir teatisi, İtalya ile Türkiye arasında Münaziünfih hiç bir mesele olmadıyı ve iki memleket münasebetlerinde ancak mütekabil itimat hisleri mev - cut bulunabileceğin! sarih surette is- bat etmiştir. İtalyan-Türk münasebetlerinin mea faati bakımından olduğu gibi ayni za manda umumi surette sulh ve istik- rar lehine harekette bulunmak mak- sadiyle iki hükümetin teşrikl mı i hakkındaki azmi ve bu teşriki m inin faydaları da müşahede edilmiş- * tir. Bu mal la, iki Hariciye Nazırı, lera ettikleri fikir teatisi neticeletini pratik sahada müessir kılmak üzer-, iki Mmemleket diplomatik heyetleri normal yolu ile temas halinde bu.un- makta devam hususunda mutabık kal mışlardır.