N K dra keçi ile devenin | | 'ıoı ğ |) ' buçuk (Eı.m] — Ziraati: A hçi kalkınması hak- n ikmal edilm Üa gneme p T kurulması ve memle DN Yıllık verimi 25, ise ancak ü . Bi h“llgıuk ilmaktadır. Bu- Ni İPtidaf işleme SOY le'aat makin * Yıllk deneme programının tatbiki tahsis ediliyor cak. 5 yılda tahakkuk edeceek olan bu ilyon lira âletleri ve usuller ve zayıf, nesli tered- di etmiş çiftçi hayvanları ile işlerin vak tinde yapılamaması ve başarılamaması gibi müessirlerdir. Bugünkü vaziyette yani ziraatimizi makineleşti zi değiştirmi de cihan piyasalarına uygun fiyatla mahsul yetiştirmemize imkân yoktur.» denilmektedir. Bu kanunun en mühim esasları şun- lardır: Bu teşkilât köylerde icap eden bütün Jeri makineleştirecek, köylüyü istih- sal bakımından teşkilâtlandıracak, köy lerde birer istihsal kooperatifi kurula- SON POSTA ABERLERİ eleştirilecek deneme için tefrik edilmiş tahsisatın her yıla lâzım olan mikdarını Ziraat Ve kâleti tayin edecektir. Bu âletler istihsal kooperatiflerine köylülerin — borçlandırılması suretile mal edilir. Bu borçlar makinelerin işe başladığı tarihten ilibaren yedi senede müsavi hüsnü muhafaza etmezlerse mahalli mahkemelerce seri usulü muhakeme ile beşten 25 Jiraya kadar cezalandırı- lırlar. Tekerrürü halinde ceza bir mis li arttırılır. —ÜĞ ı e k aa ldu, Na Tümı Gi lı—* a,."'ıi e İ altıda olmak Whmı“:%w' Birinci cel #a aa vi getaane İnci m: % Tahi âdde- t Hitit söz a-| sini i kara keçi ile dove- “arının men'ine 'ğ B mere kaldırılmasını . Nih"nî:::l Razarını izah ' Niyetin tevlit e- Hİ nazarını Raj kkat encümen VI İçin ha. Ormanlarımı- %.:fh:..:âğ:?mış olan ka AYyram var Saylada) e| Sdar etinin langıcın- ha fhalar ve a Elrı(fe tasvip p %"h nda iza - ıı::mllhın bu iza- "Rııııh'““'—" de Os- n '*hq,_nq Türkiye cum y ğt Pi k'“:î;nasthıuaki ğ tebarüi % 'tl“' d ebarüz lUzaffer çık heyecanı - Mmütea - arkadaş Tnuştur. (Diyarbe- Ha Reisi Ma tbiya *İkalkışı tüccarları dehşetli surette sars- ,İtüccarlar elini kolunu bağlamış vazi-i *İrasını üzerinden düşünce etler nisbe- day g “Vamızın hale İık”* bir sevinç & B:üwk pa- h'mi"î Hatay r verilmişt 1çılı.mı:xu-. KA lara girmesi yasak | keçinin leh ve aleyhinde müuğkl'[ Veticede verilen takrir reddedildi did)e; Bugün Mec-| kara keçi kadar ormanı tahrip eden baş | ka hiç bir hayvan bulunmadığını ve | memlekette orman ile keçiyi bir arada anın imkâmı olmadığını söyledi denin olduğu gibi kabul edilme ret (Kütahya), ayni noktat na zara iştirak etti. Keçinin lehinde ve aleyhinde geçen bu müzakerelerden sonra 41 inci mad ilini gözeten takrirler okuna rak reddedilmiş ve madde olduğu gibi tasvip olunmuştur. Kanunun 80 inci maddesine kadar n kısımları tadilsiz olarak kabul e- sonra birinci celseye nihayel Et fiatları Çok yükseldi (Baştaralı 1 inci sayfada) rak mevsim dolayısile — müvaredatın az oluşu gösterilebilirse de asıl sebep, deri ihracatının çok miktarda yapılı- şıdır. Geçen sene koyun derileri harice 140 kuruştan satılmakta idi, Bu sene i- se Almanya külliyetli miktarda deri çektiğinden derinin tanesi 250 kuruşa Celeplere göre havalar düzelse ve İstanbula normal şekilde hayvan geti- rilse dahi fiatlar gene geçen senekiler gibi düşmiyecek, bilâkis her zaman tarzını muhafaza edecektir. Hayvan borsasında buy seneki alış veriş pek hararetlidir. Eskiden günde yetmiş koyun kesen bugün 250 ko- yun keamektedir. Kasaplar — şirketi bir haftadanberi barsadan hayvan almağa başlamıştır. Borsada bu işle 4Ü kadar tüccar meş-| gul olmaktadır. Şirketin piyasadan hayvan almağa mıştır. Piyasadan mal çeken şirket her hayvanın — kilosuna 5 - 6 kuruş fazla para vererek alımaktadır. Bu suretle yettedir. Şirketten bir alâkadar bu hüsusta şunları söylemektedir: «— Şirketin kendi deri fabrikası wardır. Burada bir çok işçi vesaire ça- Tıştarmaktadır. Deri fiatları yüksektir. Hayvanları pahalı alıyorsak da deri pa- ten ucuza mal oluyor. Bunun için pi- yasadan yüksek fiatla hayvan almakta Anlaşmadan Sonra ransız gazeteleri Türkiye ile bir yardım paktı yapılmasını dileyorlar Paris, 29 (A.A.) — Gazeteler, an- laşmanın Cemiyeti Akvamı ve Türk- Fransız dostluğunu kuvvetlendirdiği İ rlar. Bazıları Suriyenin de rını tebarüz ettirerek Şam- daki heyecanın haksızlığını gösteri- yorlar, OCcuvre ve Hümanite, anlaşmanın daha geniş yardım paktına başlangıç olmasını dilemektedirler. Ernuvel ve Temps makalelerinde her tarafı tatmin eden tarzı halden memnun görünüyorlar. İtilâfın doğ - ruca Türkiye - Fransa arasında elde edildiğini ve konseyin neticeyi tasvip eylediğini, Delbosun dediği gibi 'Türk - Fransız dostluğunun tahkim edildiğini yazıyor. Hümanite, Suriyenin Sancakta ha- fif bir bağı kaldığı ve hâkimiyetinin tamamen gevşediği fikrindedir. Türk işçileri yetiştirilmesi için Hükümet yeni bir kanun lâyihaıı;h:zırlandı Ankara, 29 (Hususi) — 'Türk işçile- rinin yetiştirilmesi maksadile hükümet bir kanun lâyihası bazırlamıştır. Teşvi mayi gibi bazı kanunlarımız, ecne yanlarında Türk işçisi yetiştir - mek şartiyle vermektedir. Halbuki bu celer tevlit etmekten daima uzak kal- dığını tecrübeler göstermiştir. Bu yeni kanun lâyihası Vekiller He yetinin tayin edeceği bir parayı maden sahiplerinin hazineye yatırmağa mec- ma ve tetkik enstitüsü tarafından Türk mühendislerinin yet dilecektir. Bu yeni konunla büti melerinin temini için sıkı bir müraka be temin olunacaktır. z Rüştü Aras - Kont Ciyano mülâkatı (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu ziyaret esnasında, 3 şubatta, teabit edilmiştir. Dış işleri Bakanlığı bir mahzur görmüyoruz.» lom: sinin Cenevrede kazandığı bü- yük muzaffleriyetin değerini anlatmak için pazar günü saat on dörtte Curahu- riyet alanında milli Hatay mitingi ya- bulunmuştur. P edeceklerdir. Bunün için zengin bir program ha- zırlanmış, komiteler seçilmiştir. tarzı hareketin ameli ve müsbe; neti-| bur tutmaktadır. Bu para maden ara - irilmesine sarfe diğer sanayi şubelerine de bu ahkâm teşmil edilerek 'Türk işçi ve ustalarının daha iyi yetiş Kont Ciano ile Rüştü Aras arasında cereyan edecek müzakerelerin mevzuu vekili Şükrü Saraçoğlu da bu görüşmelerde hazır T ea r a üre e e dacak buna bütün Adanalılar iştirâk on Posta,,nın Suriye Mekhtupları (Baştarafı 1 inci saylada) İne derlerse desinler, bunlar Türkleri Suriye için dost tanırlar. Gazetelere gelince, bunlar aldıkları direktiflere göre, fikirleri Tükiye aley- hine tahrik etmekle meşgüldürler. Me- elâ, Klod Farer'in makalesi münase- betile İstanbuldaki neşriyattan ve Klod Farer ismini taşıyan İstanbul sokağın- dan bu ismin kaldırılmasından bahsile yazdığı bir makalede bir Fransız, Fa- rerin ismini Şamın bir sokağına ver- İmeği Suriyelilere teklif edince bütün |gazeteler bunu tasvip ve Şam beledi-| yesine bu fikri tavsiye ettiler. Fakat Fransız yardakçıları bu ka-| darla kalırlar mı? Klod Farerin peşine bir de Vienoyu takmaya karar verdi-| ler. Şimdi, Şamın iki sokağı bu isim- leri taşıyacak. Buna karar verildi. Gene bugünlerde gazetelerde Su- riyenin bir ordu yapması ve bir hava kuvveti vücuda getirmesi hakkında bir | propaganda yapılıyor. Mustafa Nimet bey isminde eski — bir Osmanlı zabiti | |Eleyyâm gazetesinde bir makale ya- zarak Türkiyenin hava kuvvetleri hak- kında bazı malümat vermiş ve Suriye- ye de bir hava kuvveti yapmak lüzu- mundan bahsetmiştir. Apcak, Suriye |ye bir tayyare hediye etmek üzere pa- ra toplanması için açılan ianeye hak |kın iştirak ettiği görülüyor Şimdiye ka- dar toplanan para 1500 lira kadar bir şeydir. Bu parayı verenler de hep Fran sız yardakçılarıdır. Halk, bu nevi pro- pagandalara karşı tamamen lâkayt ka- BĞĞRİ Son günlerde burada frank düş- müştür. Bunun sebebi kısmen iktısa- di olmakla beraber kısmen de halkın Fransız parasına itimad etmemesi ve eski Osmanlı altınını tercih etmesidir. |Sade Osmanlı altını değil, Türkiye kâğıdı da burada makbul bir paradır. Frangın kıymetini kaybetmesine mu- kabil Türk kâğıdının kıymeti hiç de- ğişmemiştir. Moskovadaki muhaksme bitti Radek ile Sokolnikof 8 er sene hapse, 14 suçluda idama mahüm oldular Londra 29 (Husust) — 17 suikast- çının Moskovada, yüksek askeri diva- nt özünde bir haftadanberi cereyan e- den duruşmaları son vermiş ve bu- güs karar tefhim edilmiştir. Bu karara göre eski Landra sefiri Sokolnikof, İzvestiya gazetesi başmu- harriri Radek ve Piyatakof vekizer sene hapse, diğer 14 maznun ise idam cezasına mahküm edilmişlerdir. --- ı Sabahtan Söbabâ ı | ro mektebini kurmak için da- vet edilen ecnebi mütehassıs üstüş - te yapılan ilânlara rağimen Türk kızlarının bu mücsseseye rağbet et- mediklerinden şikâyet cdiyor ve böyle giderse kadın rolünü yapmak için de erkekleri sahneye çıkarmak mecburiyetinde kalacağını söylüyor. Tiyatro mektebi öyle bir mües - sesedir ki talebesine bile aylık verir. irdiği namzetler derhal ti- y bun kadrosuna girebilir. Böyle olduğu halde genç kızların bu mesleğe iltifat etmeyişleri üze - rinde durulacak bir meseledir. Cemiyet hayatımız kadını sahne- iyecek kadar geri değildir. Türk kadınının sesini kafes arkasın- dan bile işitmek istemiyen devirden çok uzağız. Ve Türk kadınının sah- ne hayatı yirmi beş otuz <gllık bir tarih olacak kadar eskidir. O halde bugün modern bir teşkilât ile bu tevakhuşun sebebi nedir? n bunu her şeyden evvel isti filizlendiren — (culture) ün anda buluyorum. Bir sahne artisti yelişecek insanıin — tiyatro mektebine başlamazdan evvel geçir- K ÂVE © Her Hitlerin beklenen nutku Yazan: Selim Ragıp E lman cumhurreisi M. Hitleris Fransa Ve İngiltereye cevap 0o- söylemesi beklenen nutkun bugün irat edilmesi kuvvetli bir ihti » ma| dahilindedir. Fransız ve İngiliz arından akseden malümat gös- ki bu iki devletin Almanyaya göstermek istedikleri mali ve iktisadi kolaylıklar, bu nutkun mahi- yeti ile çok yakından alâkadardır. Fa- kat bu nutkun bu iki devleti mutlak bir surette tatmin etmesi şöyle dur « sun, onlara nisbi bir memnuniyet te « min eylemesi dahi beklenemez. Çünkü: İngiltere ile Fransanın Almanyadan başlıca istedikleri şey, silâhlanma bah- sinde muayyen bir anlaşma yapmaktır. Halbuki Almanya, bu bahiste Fransa Ve İngiltereye nisbetle tamam on beş sene geri kaldığı iddiasındadır. Bugün, bütün dünyanın hümmalı bir surette silâhlandığı gözönünde tululursa, Al- Mmanyanın, hem muayyen bir ihtiyaç nisbetinde, hem de geç kalmış olduğu zamanı kazanmak için, iki misli bir gay retle silâhlanmakta olduğunu ve bun- dan vazgeçmek istemiyeceğini kabul etmek lâzımdır. Malüm olduğu üzere, silâhlanmak, muayyen silâhları muay- yen mikdarda muayyen zaman içinde tedarik etmek mânasına alınamaz. Çün kü, bu zaman içinde yapılması icap e- den teknik tecrübeler vardır ki diğer- leri bunları yapabilmiş ve Almanya yapamamıştır. Sonra, silâhların tekem mülünü temin eden serbesliye diğer- leri malik oldukları halde, Almanya, bu serbestiden mahrum edilmiş oldu- ğu iddlasındadır. Şu halde: hlapıma yarışına bir nihayet ve- rebilmek için, evvelâ, muayyen bir se- viyeye gelmeyi kabul etmek lâzımdır. Böyle bir ihtimalin nası! tahakkuk et tirilebileceği ise bir meseledir. Kaldı ki İngiltere, Fransa gibi devletler, hele deniz silâhlarında tam müsavatı hiç bir zaman kabule meyletmiyorlar. Çün kü kıt'alar aşırı müstemleke sahipleri ile müstemlekeleri nisbeten az olan ve ya hiç olmıyan devletlere ayni hakkı tanıtmak istemiyorlar. Bu derece mu- dil şartlar altında bilhassa bu bahıste herkesi memnun edebilecek bir formül bulmanın zorluğunu nazarı dikkate a- lırsak M. Hitlerin söyleyeceği nutkun ortalığı ne derece yumuşatabileceğini tahmin edebiliriz. Bu nutukta diğer bir gokları gibi bu kubbede şimdilik bir sada olarak kalacağa benziyor. Selim Ragıp Afgan Başvekili Pariste Paris, 29 (ALA.) — Efganistan Baş- vekili bu sabah Berlinden Parisç gel- miştir. — larak Artist mesi icap eden bir tahsil deredesi ol- malıdır. Tiyatro artisti sinema artis: ti gibi muayyon Meziyetleri işlen- mekle muvaffak olamaz. -Sahne, stüdyo gibi şarlatanlığa müteham - mil değildir. Bedi bedif ölçülerden başka iş- lek bir zekâya, olgun bir dimağa ih- tiyaç gösterir. Buna mukabil stüdyo kadar cö - mert değildir. En mütevazi san'at- kârın içini gic<ikliyacak şöhreti bile güçlükle verir Halbuki şimdi serbest mesleklerin hemen her şubesinde kadın ve erkek her genci cezbeden şey edebiyatı cedidenin maruf ta - biri ile (şöhreti sehile) dir. Bunun içindir ki gençler zahmetli mesal an uzak kalmak istiyorlar eti çliğini öyle sermesi ir ki müntehası altmış lira dayanan sahne artistliğini he ve hem gü.ünç telâkki ediyorlar, Doğru değil, fakat hakikat.. Bürhan Cahit”