30 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

30 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA E l M Sayfa Ö e AA — ——— —a “ Son Posta ,, nın tefrikası : TO5 LĞ S GAŞT i N SÜMER YILDIZ! LA N L gS Te Y Üi — —AKINCI KISIM — — A R. | Yazan : ** 'arın Çariçeye karşı derin bir meftuniyeti vardı. Bir gün: Ğ îBu i(ğleriçkîcaıâııîîğünyanm—ytır:iği:olsun. deuğşti. Gudea Samayı sevınçıe karşıla . gidince kızım yatağa düştü — Aman Allahım.. sizin bu, çari-|lâfına olarak, onu Sibiryaya sürdür « 4 çeleriniz, çarlarınız ne garip mahlük-|kükten sonra, el altından tedarik ettiği K ti i ha. bir köylüye bıçaklatmıştır. | — Garip olmıyan hükümdar var| — Evet.. bunu, işitmiştim. k ın, v | G — AahileEL AĞN bi sarayımdan ayrılmıyacaks vt — O da doğru ya.. sonra?.. patlıyacak olan ihtilâl topunun tam ağ- 4"' — Bizanslıları taklit etmesi, onun | zında bulunan Çar; işte böyle bir a - Sirtellâ şarabının baş döndürücü bir| Sama gözlerini açtı: kokusu ve eşsiz bir lezzeti vardı. Su -| — Ne dedin.. Tunçayı Nâraş mı öl- mer kralına mahsus olmak üzere iki|dürmüş? yılda bir kere Sirtellâdan şarap yüklü di, uıııkıll;' | —O ğ lır. Biri dıilğ::a İti Uran önüne bakarak başını salla - ların ağzına, gösteriş cephesidir. Hakiki cephesine |damdır. gelince, bilâkis, gayet basit.. çok mü-| Prenses Emma, süküt etmiş.. derin zevksiz.. ve bilhassa; her tavrı, | derin içini çekmişti. Ve sonra, sağ elini ir. Daha doğrusu, bir hüküm- hnvuîî_'ıa'uıyuık":f KD bervarilar gelzdi. © yıl gelen k""“'ld': Ka ıhInıl!-_ ğ TT Lema M AAA bı;n h.r"a:' ';:_-z Ka dcp';;“'_ı_"" lar Sirtellâdan şarap getirmemişlerdi.| — Evet, Hamata giderken, kimseye| Sama bir M KaH <dRğkEN.. Mlete M A SÜD GAYREAEİ Gi HNÇ Yü Sirtellâda o yıl da şarap olmamıştı a-|itimad edip bırakamadığı — sev; ni | Uran'a sordu: ı çarviç Aleksiyi omuzlarının üzerine|hesiz ki, bir gün onu da.. beni de.. se- b 3 u ldağa, gö | aN Saray MARR bindirir.. muhafız askerlerin koğuşla-|ni de, birer buğday tanesi gibi ezecek, ma.. Tankut ne yapıp yapmış, zengin-|dağa götürüp kurtların ve sırtlanların ray $#F tevaz! iptida İ dar için lâzım olan vekar ve ihtişama rına indirir. Orada, neferlerin masa-|un ediverecek... Fakat, hangimiz ev- gına oturur. İçki getirtir. Hem kendisi | vel.. hangimiz sonra?.. İşte, bu belli içer; hem de onlara verir. değil... Elverir ki; o değirmen taşının — Ne âlâ.. tam, demokrat adam...altına, iyi girelim.. temiz girelim... — Hattâ.. bazan o kadar mütavazi davzenır ki, kendisine imza ettirilmek için verilen emirnamelerde, ( emir ) kelimesini çizer; onun yerine — (rica ederim) yazacak kadar mahviyet gö terir... Tatlı, iyi hatırnazdır... Her şe- yi anlıyacak kadar sağlam bir kafaya Demişti, * Prenses Emmanın avdetinden biraz sonta, (Doktor Lâzoyer) — gelmişti. (Rasputin) in ölümünde en mühimı ro- lü oynıyan bu adam, bununla üçüncü defa olmak üzere Cemili ziyaret et - malik olmadığı halde; iyiliğe karşı da-;mekte idi. ima hassastır... Memleketini çok se - Cemil, bu kahraman misafirini bü - ver. Ruhari ve hissen, tamamile Rus-'yük bir iltifat ve muhabbetle karşıla - tur. Rus Topraklarından bir karış bile pzaklaşmak, ona azap verir... Cesur değildir. Fakat ölüme karşı, pervasız- dair. Ölümden karkusunun başlıca se - bebi, çariçeden ayrılmaktır. Çünkü bu kadın, onun hayatındaki yegâne var - hıktır... Şahsa yapılan her fenahığa kar- pa omuzlarını silker, Fakat; çariçeyi ©sen rüzgârlardan bile esirğer. Çariçe aleyhinde söz söyliyenlere karşı kal- binde daima menfi bir his besler. Ve sırası gelince, amcalarına karşı bile onu şiddetle müdafaa eder. — Ne sadık koca. Darısı dostlar başına... Fakat Emma, bu kadar derin muhabbetin sebebi?.. — Zannedersem, evvelce de sana &öylemiştim.. Çarın Çariçeye bu kadar derin meftuniyeti, bu kadının son de- rece isterik olmasıdır... Rasputinden nefret etmekle berabel bu adamın Çariçeyi bu hale getirdiği için, kalbin- de ona karşı bir memnuniyet köşesi vardır. Hattâ bir gün, Çariçeye olan bu meftuniyetinden şikâyet eden am- cası Grandük Aleksandroviçe: — Bu isterik kadına, dünyanın yarı- sı feda olsun. Diye bağırmıştır... Onun içindir ki, bir zamanlar Rasputini şiddetle kıskan- mıştır... Hattâ, bütün karakterinin hi- Bir Doktorun Günlük Notlarından *) Anjinler Soğuk algınlığından ileri gelen anjin- lere de sık sık tesadüf edilmektedir. Â- Eripal ile kızıl hastalığının an- rbirinden ayırmak lâzmdır. Ço- a bher anjin vak'asında n çocuğun vücudunu. tet- ride kurmızılık meveut Cumartesi da ise dil çilek rengini alır, Bademeiklerin üzerinde ber iXi anjinde de beyaz ve sa- TI cerahatler peyda olur. Âdi anjin 3 - 4 gün süren bir tedavi ile iyileşir. Tedavisi gargaralar, dahilen aspirin, hafif müs- htl almakdan ibarettir. İki üç gün kadar hafif pel ücmdır. Bir de buruna go- mönollü yağlardan sabah akşamı damla- tılmalıdır. Anjinler sârldür. By halkınmm sık sık gargaralar yapması ve burunlarına ilâç damlatmaları korunmak için en iyk ça- relerdir. J ., *O Ba notlan kesip saktağmız, yakat bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. | gıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktar giDİ İmdadınıza yetişebilir. 'dıktan sonra; köntes Olga tarafından hediye edilmiy olan nefir Fransız kon- yağından ikzam etmişti. Bir taraftan kanyak içiyorlar; diğer taraftan da hâdisattan bahsediyorlar - dı. Söz, birdenbire (Prens Yusupol) a intikal edivermişti. Doktor, eski arkadaşı olan Prensten, büyük bir hararetle bahsederken: — Bilir misiniz, Cemil bey!.. Tarih bazan o kadar büyük garibeler göste- vir ki... Demişti... Ve sonra, gülümsiyerek elindeki konyak kadehine bakarak, sö- züne devam etmişti: — Meselâ.. Rut Çazlığının istülk di- yaseti programında bir madde vardır. Ahalisi tamamile Türk olan Anadolu- yu istilâ etmek.. İstanbulu zapteyle - mek.. Çarlığın kaşlık merkezini Bağazi- çinin İâtif ve ılık havalı sahillerine nak- lederek, eski Bizans saraylarının sefi. hâne hayatmı diriltmek.. ikiye ayrılmış olan ortodoks mezhebini, gene (Aya- sofya) nın asırlardan arta kalan köhne kubbesi altında birleştirmek. Cemil; garib bir tebessümle muka- bele etmişti: — Yani.. (Deli) yahud (Büyük) denilen (Çar Petro) nun vasiyetname- Sir.. — Evet.. veyahud.. hayır... (Pet - ro) nun böyle bir vasiyetname bı bırakmadığı — kat'iyetle belli değik.. |Yalnız muhakkak olan bir şey varsa, | (Çarlık), tamamen Türklerin ve İş . tanbulun aleyhinde idi, — Malüm. — Halbuki.. sabırsızlıkla beklediği. miz şu büyük ihtilâlde, devrilecek olursa.. bu karkunç heyü - (m, Türklere aid olacak. — Niçin, aziz dostum?.. memiş olsaydımız; — İngiliz ve Fransız man zarfında tepeliyeceklerdi... Bu su nun aksi zuhur etti. Çanakkalenin kah- lerin bağından iki küp şarap bulmuş - tu. Bunun ne kadar makbule geçeceği- ni Tankut herkesten iyi bilirdi. Filha» kika yalcular saray önünde konakla « yınca, kral ilk iş olarak, Samaya şarap getirip getirmediğini sormak olmuş - tu. Sama kralın huzuruna çıkar çıkmaz, iki küp şarap getirdiğini söyledi. Gudea çok memnundu.. Samanın sağ omuzunu okşıyarak: — Biraz daha gecikseydin, bir adam daha gönderecektim ! dedi. Bereket ver- sin ki vaktinde geldin ve beni beklet- medin! Sama, kralın neden böyle kendisini sabırsızlıkla beklediğini bir türlü anlı - yamıyordu. Acaba Elâm kralı Nabo kendisini hatırlıyarak Gudeadan mi is- temişti? Sama'nın aklına bundan başka bir ihtimal gelmiyordu. — Emrinizi bekliyorum..! Diyerek ayağa kalktı.. Gudea, Samanın beline sırma püs » küllü bir kuşak bağlıyarak, alnından Öptü: — Seni de başlı başına harbe gide - cek kumandanlar — sırasına geçirdim, Sama! Sirtellâda halka kendini çok ça- buk sevdirmişsin! Tankut senden çok memnunmuş..! Ocaklardan gelen iş - İlenmiş madenlerin sayısı geçen yıllara |göre çok fazladır. Seni oradan ayırmak |istemezdim ama, Ulu Tanrı seni her- |kesten fazla uğurlarmış. Sen burada iken işlerim çok yolunda gidiyordu. Sen gittiktenm sonra, sarayımda tekrar tatsızlıklar ve — uğursuzluklar başladı. Kızımın bile hastalığı sen burada iken hafiflemişti.. sen gidince tekrar sararıp soldu.. yatağa düştü.. Bundan sonra sen de sarayımdaki hâssa zabitleri sı-- rasına geçtin.. onlarla beraher oturup kalkacaksın ve benim yattığım çatının altında yıza:akııı.ı l. g Gudea”nın kızı iyileşiyor mu ? Sama, Ur sarayında yatıp kalkıyor- du. O şimdi belinde sırma püsküllü ke- merile şanlı ve unurlu bir zabit ol - eğer Çarlık|muştu. Sirtellâdan geldiği gündenberi o sa- lâya devirmek şerefinin en büyük kıs«|bah ilk defa olarak sarayın bBahçesine çıkmıştı. Uran, Samanın arkasında ayakta du- — Şunun için ki.. eğer siz; Türkler, |ruyordu. Bir aralık kendi kendine söy- Çanakkaleyi aslancasına müdafaa ct - |lendi: — Mellâ bugün neden kederli aca- filoları Çanakkaleden geçecekler.. Çar|ba..2! SA hk ordusuna büyük mikyasta yardım| Sama uşağının sözlerini duymuş - Jedecekler.. Almalnarı, çok kısa bir za-|fu.. başını sallıyarak gülümsedi: — Benim kederli olduğumu nerden retle Çarlık, büyük bir zafer kazana -| anladın, Uran? İcaktı. Eskisinden daha kuvvet ve kud- ça retle yaşıyacaktı. Ve Çarlık ülkesinde| ©a. har şeyden önce sizin kederinizi ve hüküm süren zulüm ve istibdad da e -| $izir çehrenizde beliren ıztırab çizgi- bediyen payidar olacaktı.. halbuki bu-|lerimi görecektir! — Gözlerim, dünyada açık kaldık- Sama içini çekti.. bir akasyanın göv- ramanca müdafaası, harbin devammı | desine dayandı: uzun müddet sürükledi. Harbin sürük. günkü hâdişata aebebiyet verdi, , (Arkası var) — Tunçay ölmüş diyorlar, Uran! lenip gitmesi de; Çarlık ülkesinde, bu |Sen de duydun mu bu kara haberi? — Duydum, mellât Onu Nüraş öl- dürmüş. , ağzına atmış diyorlar, lardan Whh Sama inler gibi konuşuyordu: Uran önünt ” — Tunçay onun değil, benim sev -| yordu.. bıyık gilimdi, Uran! Ben onunla Suz sara -| — Duy! yında seviştim. Onun beni candan sev-| seviyormuş- " diğini bilmiyorum. Fakat, ben onu çok Ründcnbez:lı'lı;* — Onu seven erkeklerden biri daha | ve nq'esîil' A Sama lüu“'ı geh — Tuhaf el harptt sevmiştim, varmiş. — Tanzer'den mi bahsetmek is - tiyorsun? — Ben tanımıyorum.. adını işittim. | kendi yur! Kapıda duran muhafızlar konuşuyor - Tardı. — Ne diyorlardı ? — En çok Tanzere acıyorlardı. «O, ölüm kuyusuna atılacak bir kahraman Tğilü.». döyörlardı. — Fakat, Tunçayın gözleri açılsay- RADYO Bugünkü Program 30 İkincikânun 1937 İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 1305 Muhtolif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi 19: Şehir 'Ti- yatrosu Komedi kısmı tarafından bir temsil. 20: 'Türk musiki heyeti. 20.30: Münir Nuret- tin ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 21: Bay Ömer Rıra tara -| fından Arapça havadis, 21.16: Orkestra. 23: | 10: Ajans ve borsa haborleri. 22.10; Plükla sololar, opera ve operet parçaları. BERLİN 17: Stutgrat'tan nakil, 19,18: 18,16: Asker! bando. 17,10: Romanya halk müusikisi 19,415: Caz havaları, 21: Orkas- tra, 21,46: Haberler, BUDAPEŞTE YT30: Salon havaları. 18,48: Muhtelif ha- 'yalar. 19,40: Straus'dan parça. 21: Balo hâ- vaları. 24,08: Haberler. FPRAG 164A5: Tiyatro. 17155 Almanyadan nakdi. 19,15: BSalon kuartet 20,15: Tiyatro, 20,50: Bratislav'dan nekik 22,20: Plâk neşriyatı. 2235: Dans musikisi. WİYANA fından muhtetif Havalar, 16445 Plâk noşri- tra, 22,25: Caz havaları. VARŞOVA 16,15: Orkestra. 17 Könser, 19: Edaki program. 19,445: Dans havaları: Yarınki Program 21 - İkincikânun - 937 1STANBUL Akşam neşriyalı: Rıza tarafından Azapça havadis. 20,45; Bel- İma ve urkadaşları tarafından Türk musiki- ve halk şarkıları, aaat Gyarı. 21.15; Orkesm kra, 22,10: Ajans ve borsa haberleri. 22,30z Plâkla sololar, opera ve operet parçaları. 15,30: Viyana flarmonik orkestrası tara- yatı. 19,15: Muhtelif havalar, 2010: Orkos- 18,30: Ambasadörden nakil: Variyete mü- * Mmusikisi ve halk şarkıları. 20.30: Bay Ömer | bir neş'e bir adam mezdim.. mezdim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: