30 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ ni 'î»:. Füç e S B 14 Sayfa K Son Posta ,, nın tefrikası : 105 B KARLIK ÜLKESİNDE iR TÖRK ZABifTi Mülâzım — Caemil'in Akıbeti â) e TÖRNCI KiSIM — ÂA. R. Çarın Çariçeyekarşı derin bir meftuniyeti vardı. Bir gün: — Bu isterik kadına dünyanın yarısı feda olsun, demişti. — ÂAman Allahım.. çeleriniz, çarlarınız ne garip mahlük- lar... — Garip olmıyan hükümdar mıdır?.. — O da doğru ya.. sonra>.. — Bizanslıları taklit etmesi, onun gösteriş cephesidir. Hakiki cephesine gelince, bilâkis, gayet basit.. çok mü- tevazi.. zevksiz.. ve bilhassa; her tavrı, iptidaidir. Daha doğrusu, bir hüküm- dar için lâzım olan vekar ve ihtişama malik değildir... Meselâ; çok zaman çarviç Aleksiyi omuzlarının üzerine bindirir.. muhafız askerlerin koğuşla- rına indirir. Orada, neferlerin masa- gına oturur. İçki getirtir. Hem kendisi içer; hem de onlara verir. — Ne âlâ.. tam, demokrat adam... — Hattâ.. bazan o kadar mütavazi davrzenır ki, kendisine imza ettirilmek için verilen emirnamelerde, ( emir ) kelimesini çizer; onun yerine (rica ederim) yazacak kadar mahviyet gös- terir... Tatlı, iyi hatırnazdır... Her şe- yi anlıyacak kadar sağlam bir kafaya malik olmadığı halde; iyiliğe karşı da- ima hassastır... Memleketini çok se - ver. Ruhari ve hissen, tamamile Rus- tur. Rus Topraklarından bir karış bile puzaklaşmak, ona azap verir... Cesur değildir. Fakat ölüme karşı, pervasız- dır. Ölümden korkusunun başlıca se - bebi, çariçeden ayrılmaktır. Çünkü bu kadın, onun hayatındaki yegâne var - lıktır... Şahsa yapilan her fenalığa kar- Şi omuzlarını silker. Fakat; — çariçeyi esen rüzgârlardan bile esirğer. Çariçe aleyhinde söz söyliyenlere karşı kal- binde daima menfi bir his besler. Ve sırası gelince, amcalarına karşı bile onu şiddetle müdafaa eder. — Ne sadık koca, Darısı dostlar başına... Fakat Emma, bu kadar derin muhabbetin sebebi?.. — Zannedersem, evvelce de sana söylemiştim.. Çarın Çariçeye bu kadar derin meftuniyeti, bu kadının son de- rTece isterik olmasıdır... Rasputinden ?ıefret etmekle beraber; bu adamın Çariçeyi bu hale getirdiği için, kalbin- de ona karşı bir memnuniyet köşesi vardır. Hattâ bir gün, Çariçeye olan bu meftuniyetinden şikâyet eden am- cası Grandük Aleksandroviçe: — Bu isterik kadına, dünyanın yari- sı feda olsun. Diye bağırmıştır... Onun içindir ki, bir zamanlar Rasputini şiddetle kıskan- mıştır... Hattâ, bütün karakterinin hi- var Bir Doktorun | Günlük Cumartesi Notlarından — €) Anjinler Soğuk algınlığından İleri gelen anjin- lere de sık sık tesadüf edilmektedir. Â- di anjin gripal ile kızıl hastalığının an- jinini birbirinden ayırmak. lâzımdır. Ço- cuklarda görülen her anjin vak'asında ana ve babaların çocuğun vücudunu tet- kik etmeleri ve deride kurmızılık mevcut olup olmadığını aramaları lâzımdır. Kızıl- da ise dil çilek rengini alır, Bademciklerin üzerinde her iki anjinde de beyaz ve sa- rı cerahatler peyda olur. Âdi anjin 3 - 4 gün süren bir tedavi ile iyileşir. Tedavisi gargaralar, dahilen aspirin, hafif müs- hül almakdan ibarettir. İki üç gün kadar hafif perhiz lâzımdır. Bir de buruna ge- mönollü yağlardan sabah akşam damla- tılmalıdır, Anjinler sâridir. Ev halkının sık sık gatgaralar yapması ve burunlarıma ilâç damlatmaları korunmak için en iyi ça- L relerdir. (*) Bu notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bür doktor gibi imdadınıza yetişebilir. İ ç—an a n sizin bu, çari-|lâfına olarak, onu Sibiryaya sürdür - kükten sonra, el altından tedarik ettiği bir köylüye bıçaklatmıştır. — Evet.. bunu, işitmiştim. — Anladın mı, azizim., yakında zında bulunan Çar; işte böyle bir a - damdır. Prenses Emma, süküt etmiş.. derin derin içini çekmişti. Ve sonra, sağ elini havada sallryarak: başka bir şey değil, azizim... Hiç şüp- hesiz ki, bir gün onu da.. beni de.. se- ni de, birer buğday tanesi gibi ezecek, un ediverecek... vel.. hangimiz sonra?.. İşte, bu belli değil... Elverir ki; o değirmen taşınm altıma, iyi girelim.. temiz girelim... Demişti, * Prenses Emmanın avdetinden biraz sonra, (Rasputin) in ölümünde en mühim ro- lü oynuıyan bu adam, bununla üçüncü defa olmak üzere Cemili ziyaret et - mekte idi. yük bir iltifat ve muhabbetle karsıla - 'dıktan sonra; kontes Olga tarafından hediye edilmiş olan nefis Fransız kon- yağından ikram etmişti. Bir taraftan kanyak içiyorlar; diğer taraftan da hâdisattan bahsediyorlar - dı. Söz, birdenbire (Prens Yusupof) a inmtikal edivermişti. Doktor, eski arkadaşı olan Prenaten, 'büyük bir hararetle bahsederken: — Bilir misiniz, Cemil bey!.. Tarih rir ki.. Demıgîtr Ve sonra, gülümsiyerek züne devam etmişti: — Meselâ.. Rus Çarlığının. istilâ si- yaseti programında bir madde vardır. Ahalisi tamamile Türk olan Anadolu- yu istilâ etmek.. İstanbulu zapteyle - mek.. Çarlığın kışlık merkezini Boğazi- 'çinin lâtif ve ılık havalı sahillerine nak- lederek, eski Bizans saraylarının sefi- hâne hayatmı diriltmek.. ikiye ayrılmış olan örtodoks mezhebini, gene (Aya- sofya) nım asırlardan arta I:aîan köhne kubbesi altında birleştirmek. Cemil; garib bir tebessümle muka- bele etmişti: — Yani.. (Deli) yahud (Büyük) denilen (Çar Petro) nun vasiyetname- Slce. — Evet.. veyahud.. hayır... (Pet - to) nun boy*e bir miycmıne bltah'p bırakmadığı - kat'iyetle belli değil... Yalnız muhakkak olan bir şey varsa, (Çarlık), tamamen Türklerin ve İs . tanbulun aleyhinde idi. — Malüm. — Habbuki.. sabırsızlıkla beklediği- miz şu büyük ihtilâlde, eğer Çarlık ; devrilecek olursa.. bu korkunç heyü -| lâyı devirmek şerefinin en büyük kıs- mı, Türklere aid olacak. — Niçin, aziz dostum?.. — Şunun için ki.. eğer siz; Türkler, Çanakkaleyi aslancasına müdafaa et - memiş olsaydımız; İngiliz ve Fransız filoları Çanakkaleden geçecekler.. Çar hk ordusuna büyük mikyasta yardım ıwı:clece:klf:ı'.. Almalnarı, çok kısa bir za- mian zarfında tepeliyeceklerdi... Bu su retle Çarlık, büyük bir zafer kazana - (caktı. Eskisinden daha kuvvet ve kud- retle yaşıyataktı. Ve Çarlık ülkesinde hüküm süren zulüm ve istibdad da e - bediyen payidar olacaktı.. halbuki bBu- nun aksi zuhur etti. Çanakkalenin kah- İyamanca müdafaası, harbin devamını uzun müddet sürükledi. Harbin sütük- lenip gitmesi de; Çarlık ülkesinde, bu gunku hâdişata ıeBeBıyet verdi. , (Arkası var) * patlıyacak olan ihtilâl topunun tam ağ-| — Hayat, insafsız bir değirmenden | Fakat, hangimiz ev- | (Doktar Lâzover) gelmişti. | Cemil, bu kahraman misafirini bü - ' bazan o kadar büyük garibeler göste-| elindeki ko'nyak kadehine bakarak, sö- | SON POSTA « Son Posta » nın Tariht Tefrikam : 44 SÜMERYILDIZİ TUNCAT. Yazan : Gudea Samayı sevınçle karşıla gidince kızım yatağa düş sarayımdan ayrılmıyacaksln' ü dedi| Sirtellâ şarabının baş döndürücü bir kokusu ve eşsiz bir lezzeti vardı. Su - mer kralıma mahsus olmak üzere iki yılda bir kere Sirtellâdan şarap yüklü 'kervanlar gelirdi. O yıl gelen kervan- Sirtellâda o yıl da şarap olmamıştı a- ma.. Tankut ne yapıp yapmış, zengin- Terin bağından iki küp şarap bulmuş - tu. Bunun ne kadar makbule geçeceği- ni Tankut herkesten iyi bilirdi. Filha- kika yolcular saray önünde konakla - yınca, kral ilk iş olarak, Samaya şarap getirip getirmediğini sormak olmuş - tu. Sama kralın huzuruna çıkar çıkmaz, iki küp şarap getirdiğini söyledi. Güdea çok memnundu.. Samanın sağ omuzunu okşıyarak: — Biraz daha gecikseydin, bir adam daha gönderecektim! dedi. Bereket ver- sin ki vaktinde geldin ve beni. beklet- medin! Sama, kralın neden böyle kendisini sabırsızlıkla beklediğini bir türlü anlı - yamıyordu. Acaba Elâm kralı Nabo kendisini hatırlıyarak Gudeadan mı is- temişti? Sama'nın aklına bundan başka bir ihtimal gelmiyordu. — Emrinizi bekliyorum..! Diyerek ayağa kalktı.. küllü bir kuşak bağlıyarak, öptü: — Seni de başlı başına harbe gide - cek kumandanlar sırasına geçirdim, Sama ! Sirtellâda halka kendini çok ça- memnunmuş..! Ocaklardan gelen iş - lenmiş madenlerin sayısı geçen yıllara göre çok fazladır. Seni oradan ayırmak istemezdim ama, Ulu Tanrı seni her- kesten fazla uğurlamış. Sen burada iken işlerim: çgok yolunda - gidiyordu. Sen gittikten sonra, sarayımda tekrar tatsızlıklar ve uğursuzluklar başladı. Kızımın bile hastalığı sen burada iken hafiflemişti.. sen gidince tekrar sararıp soldu.. yatağa düştü. Bundan sonra sen de sarayımdaki hâssa zabitleri sı- rasına geçtin.. onlarla beraber oturup kalkacaksın ve benim yattığım: çatının altında yatacaksın! * ok $e Gudea”nın kızı iyileşiyor mu ? du. O şimdi belinde sırma püsküllü ke- merile şanlı ve unurlu bir zabit ol - muştu. Bah ilk defa olarak sarayin bahçesine | — Uran, Samanın arkasında ayakta du- — Mellâ bugün neden kederli aca- 'ba..2! i Sama uşağınım sözlerini duymuş - tu.. başını sallıyarak gülümsedi: — Benim kederli olduğumu nerden anladın, Uran? — Gözlerim, dünyada açık kaldık- lerini görecektir! Sama içini çekti.. bir akasyanın göv- desine dayandı: — Tüunçay ölmüş diyorlar, Uran! 'Sen de duydun mu bu kara haberi? — Duydum, mel'lâl Onu Nâraş öl- dürmüş. lar Sirtellâdan şarap getirmemişlerdi. | Gudea, Samanın' beline sırma püs -| alnından | , Öğle neşriyatı: buk sevdirmişsin! Tankut senden çok| Sama, UÜr sa-taylnda yatıp hlkıyor. Sirtellâdan geldiği gündenberi o sa-| ;ruyordu. Bir aralık kendi kendine söy- | ca, her şeyden önce sizin kederinizi ve | sizir çehrenizde beliren ıztırab çizgi-| Sama gözlerini açtı: — Ne dedin.. Tunçayı Nâraş mı öl- dürmüş? Uran önüne bakarak başını salla - dı: — Evet, Hamata giderken, kimseye itimad edip bırakamadığı sevgilisini dağa götürüp kurtların ve sırtlanların ağzına atmış diyorlar. Sama inler gibi konuşuyordu: — Tunçay onun değil, benim sev - gilimdi, Uran! Ben onunla Suz sara - yında seviştim, Onun beni candan sev- diğini bilmiyorum. Fakat, ben onu çok sevmiştim. — Onu seven erkeklerden biri daha varmış. — Tanzer'den mi bahsetmek is - tiyorsun ? — Ben tanımıyorum.. adını işittim. Kapıda duran muhafızlar konuşuyor - lardı. — Ne diyorlardı ? — En çok Tanzere acıyorlardı. «O, ölüm kuyusuna atılacak bir kahraman değildi.» diyorlardı. — Fakat, Tunçayin gözleri açılsay- RADYO Bugünkü Program 30. İkinecikânun 1937 İSTANBUL 12.30; Plâkla Türk musikisi. 1250; Hava- dis. 13.05 Müuhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi. 19: Şehir 'Ti- yatrosu Komedi kısmı tarafından bir temsil. 20: Türk musiki heyeti., 20.30: Münir Nuret- tin ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 21: Bay Ömer Rıza tara - fından Arapça havadis, 21.156: Orkestra, 22: 10: Ajans ve borsa haberleri. 22.30: Plâkla sololar, opera- ve operet parçaları. BERLİN 17: Stutgrat'tan nakil, 19,15: Şarkılar. 90: Halk şarkıları 20,30: Viyolon havaları. 21,10: OÖrkestra, 29,30: Münihten nakll, 1: Plâk neşriyatı. BUKREŞ 16,15: Askerl bando. 17,10: Romanya halk musikisi, 19,15: Caz havaları, 21: Orkes- tra. 21,45: Haberler. ; BUDAPEŞTE 17,30: Salon havaları. 18,45: Muhtelif ha- valar. 1940: Straus'dan parça. 21: Balo hâ- vaları. 24,05: Haberler. PRAĞG 16,45: Tiyatro. 17,55: Almanyadan naklil. 19,15: Salon küartet. 20,15: Tiyatro. 20,50: 'Bratislav'dan nakil 22,20: Plâk neşriyatı. 22,35: Dans Mmusikisi. YİYANA fından muhtelif havalar. 16,45: Plâk neşri- (yatı. 19,15:: Muhtelif havalar. 20,10: Orkes- tra, 22,25: Caz havaları. — VARŞOVA 16,156 Örkestra, 17: Könser. 19: Edebi program. 19,45: Dans havaları Yarınki Proğgğram 31 - İkincikânun - 937 ISTANBUL Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250 Hava- diş, 13.05: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30: Ambasadörden nakil: Variyete mü- ziği, 19,30: Konferans: Selim Sırrı Tarcan. 20: Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk ma. ve arkadaşları tarafından Türk musiki- si ve halk şarkıları, saat âyarı. 21,15: Orkes- Pmnmînmr.opennwmmm 15,30: Viyana flarmonik oörkestrası tarâ- (musikisi ve halkı şarkıları. 20,30: Bay Ömer || iRıza târafından Arapça havadis. 20,45: Bel- | tra. 22,10: Ajans ve borsa haberleri. 22,30:| ıeî dı, îtğhîîîe ;ı ı#â lr. Biri dağlar ların ağzına: o“b na atılmış. Sama bir © Uran'a sofd“' gö — Saray H a lardan başka bif ni Uran önün* yordu.. bıyık J w ddi Duycııııııı ğ seviyormuş:. Sirt gündenberi "ı bir adam mi kendi yurdum” mezdim.. mezdim. monciyan)ı Beşiktaştâ” | Ü,kuğı .l'

Bu sayıdan diğer sayfalar: