$ n B u R. 19 e İmparatoru | SAĞ üğ Yılını teş'it gazetelerinde çıkan şaya Vilhelmin son resmi yacağını biliyorlardı. Vilhelmin o tu - “|haf hislerinin çarpıştığı, merkezleştiği yer İngiltere idi. İmparator, bütün sal tanat müddetince İngiliz asilzadeleri - nin elbiselerine, bahriyesine, an'anele rine meftun kalmış bir adamdır, Vilhelm İngiltereye ayak basarak «İbu cicili bicili elbiseleri kendi el -İyen zevksiz bir adam olduğ 1| den nefret etti. Bu ülkeye kin besledi. dı. 1 bilmi kanaati- ne vardığı andan itibaren, Çılgınca se- ven âşığın nefret etlmesi gibi İngiltere sile kıyas edip, âdeta giyinmesi Ne olmuştu?.. Daha çocukken İngil tereye birçok kereler gitmiş ve büyük annesi Kraliçe Viktoryanın büyük do- nanması, aklını almıştı. Şimdi de ken- disi hem büyük annesini, hem de am- -İcası Bdvardı hayretten hayrete düşü- i|recek birşey yapmaya, bir «bahriye» teşkilâtı kurmaya karar verdi. Öyle ya -| çok sevdiği, perestiş eylediği lâkin o nisbette de kin beslediği, nefret duy- .| duğu İngilterenin muazzam bir filosu vardı. Almanyanın ise tek bir gemisi bile yoktu. Bu, kuvvetsizlikten başka neyi ifade edebilirdi?.. Onun tıpkı onlar gibi gemileri olma h ve kendisini cihana bileği bükülmez kolay kolay yutulamaz bir lokma oldu ğunu göstermeliydi... Ve Alman filosunun takviyesi, sırf bir adamı tatmin için, işte o yıllarda | pa | bu şekilde başladı. £ 1904 haziranında Vilhetm, amcası ük Harb bep Olan Adam l"Zlylıazşma basan sabık Alman İm—p;ratoru hakkında nı dikkat bir yazı Kral Edvardı şöyle bir mektupla da * vet etti: «Geliniz ve sizin tabirinizle benim kumdan kâşanelerimi seyrediniz...» Müşavirleri, ona nasihatlerde bulu- narak, böyle bütün filoyu göstermenin doğru olamıyacağını ve İngiltereyi kuş kulandırmaktan başka bir şeye yaramı yacağını söylediler, Lükin o kafasının dikine gitti ve en ufak tekneye*Yarınca ya kadar gösterdi. Edvard amca, yatla, iki sıra muaz - zam deniz ejderlerinin arasında ağır ağır geçerken, çılgın yeğenine: eBilirim, bilirim. dedi. Sen zafla gezmeği pek seversin» * Bunun Üzerine İngilizler paçaları sı vadılar. Gemi gemi üzerine inşa etti- Jer. Vilhelm de buna karşılık verdi. Vilhelm 1911 de, daha hâlâ İngilte reye üstün çıkamadığını anladı. Muaz zam harp gemileri yaptırmakta devam etti. Bir yandan da: «Bu hareketim, İngilizleri korkuta- rak akıllarını başlarına getirecek..» di- yordu. Lâkin hâdisat aksini isbat etti. * Vilhelm'in bir huyu da, herkesi şa- şırtacak şeyler yapmaktı. Daima günün adamı olmak ihtiyacında idi. Meselâ bir tarihte Kudüse tın işlemeli, kakmalı © şanlar kuşandı. Hıristiy Müslümanla Müslüman, Yahudi i hudi oldu. Bazan Ortaçağ bir Alman imparato ru kılığına girer, öyle dolaşır, yaz bir kartal bulunan bir tolga giyer di. Avrupa ağzı açık, bunları seyredi - yordu. Bir imparatorluğ mak itibarile Vilhelm gay korkunç bir şahsiyet olarak meydan çıkıyordu. Bir yerde ayağa kalkıp ta, konuşma ya başladı mı, gayet hassas, nezih bir kadın olan karısı, heyecanından bem beyaz kesilirdi. Vilhelm çok küstahtı. Nutukları, hat | y) tâ telgrafları baştan başa bir melodram dı. Annesi bile onun içiğ «âağzına bir ki Hit vurmayı ne kadar isterdim. İngilizler 1891 de, Transvali meğe kalkıştıkları zaman, — güya İ! terenin dostu, müttefiki olan Kayzer, «Boer» Cumhurreisine şu tebrik telgra derdi. et gik gibi hâyrete düşürdü: «Müttefik kuvvetlere dayanma zın, sırf halkınızın yardımiyle, mi ile sulhü ihlâl ederel ğ;înüı:l»:n dolayı sizi tebrik ederim.» Bu haber İngiltereye aksedince, Al- man sefiri saçlarını yoldu. Bütün ük kede asabiyet başgösterdi. İngiliz tüc- carı, Alman meslekdaşlarile iş yapma- * İşte Kayzer'in diplomasi yolu ve zihniyeti bu idi. Böyle idi. Memlekette neşrettiği bir beyanna« me ile de: aBizler, birbirimizi tamamlarız. Be- nimle ordu, yekdiğerimiz için yazatıl- mışız...» diyerek bütün milletleri Al- manya aleyhine tahrik etti, ve bir Fransız - İngiliz ittifakının vücud bul. masına sebeb oldu. Vilhelm'in nazırları bile kendisini sevmiyor, onun küstah, farfara, şama- tacı olduğunu söylüyorlardı. Alman cf- kârı umumiyesi de onu İâyıkile tanı - mış, «Tanrı her şeyi bilir, lâkin Kayzer daha iyi bilir,» diyecek kadar istihzayı ileriye vardırıyorlardı. Zira, Kayzer Tanrıdan bahsederken — «benim eski müttefikim »derdi. (Devamı 13 üncü sayfada) |kat bu Avusturya fabrikası sırf mo * | bily sırtına | | zırhlar geçirir, başına da, üstünde be|' ğ zım fmı çekerek dünyayı elektrik ç:ııprr.lş" n Fenni bahisler: samdan kumaş yapılıyordu, şimdi de beton ve tuğla imal ediliyor... M ü & Avrupada öyle camlar yapılıyormuş ki içerden dışarısını görmek mümkün olduğu halde, dışardan içerisi F görünmüyormuş Cam, inşantta gittikce daha mühim — mevki almaktadır. Resimde duvarları tekmil camdan yapılmış bir oteli n sigara salonunu görüyorsunuz Camdatı bir rob!. Bunu bir kaç sene evvel söylemiş edeli saçması» derlerdi.. Halbuki bu - gün bu bir hakikati ifade etmekledir... ati hazırda Almanyada ve Âmeri- bulunan büyük fabrikalar vâsi mdan mensucat» imal Cy" arnışlardır... Avusturyada bir fabrika açılmıştır. Fa - sHk mensucat yapmaktadır. | Camdan ilmış olan kumaşlar bil- diğlmiz ah rdan farksız - dır. Bununla beraber tamamile, t yüz camdan y Camdan w yani ara | catın Camd, üsüllere tâbi bulunmaktadır. Bu mcı imalinde kullanılacak — renkli renkler ve zengia ! irmektedir. le şeffaftır... A ibi kesilmekte, dikil- mekte, yıkanmakta ve ütülenmektedir.. linde hiç bir teh- camdan — yapılan bir çok faydaları solmaz; güveleri Ve çok ucuza ipekli vardır. Kat'iyyen malolur. 'Yeni kurulan bu endüstri için lâ - olan iptidaf madde de çok ucuza malolmaktadır... Bu iptidaf maddenin doksan beşini cam kırıkları teş- emektedir.. olsaydık muhakkak | i ilo camdan yirmi metre murabbat mensucat yapılmaktadır. Bu Mmensucatın imalinde hesaba katılan iptidai madde değildir... Yalnız imal masrafıdır... Camdan temin edilen yeni bir isti mal tarzı daha vardır... Bu da son de- rece mühim ve son derece şayanı dik- kattir. Çi dan yapılan betonarme gibi, a beton yapılmağa başlan - mıştır!.. Yapılan tetkiklere göne cam-, dan yapılân betonlar çimentodan ya - pılan betonarmeden çok daha sağlam imiş! Pek yakın bir atide cam bi € dan vâsi mikyasta istifade temin ed cekmiş, Camdan üçüncü bir şekilde daha is - tuğla edilmektedir.. Almanyada bir fabrika az miktarda yapmağa başladığı cam luğlalarının içine fosforlu maddeler de katmakta- dır!.. Bu suretle bu tuğlalar ayni za - manda ışık neşretmektedirler... Bun- lar bahçe duvarları için kullanılacak - tır, Camın yalmız betonarmeye rekabet eylediği sanılmasın!. Dahası var çün- kü! Cam çeliğe karşı bile rekabete gi - şmiştir. Çekoslovakyada — şimdiden d» lar — yapılmaktadır.. çelik bandlardan kiyetleri mış... Camdaki (Devamı 12 inci sayfada) Okuyucularımızın Sorgularına Cevaplarımız Ankarada Sadeddine; — Gözünüz aydın. Çocuğunuza şu leri güzet bulduk: Çiçek, Gül, Aysel, Günay, Suten Günsel, Beyaz, Günten. * Nizipte F. Sönmeze: — Hüâdisenin yalnız size ait olan tarafını bir mektupla Ziraat Ban - kası umum müdürlüğüne bildirme - nizi tavsiye ederiz. Şuayip Utkuna: D — Şiirmiz güzeldir. Ancak — şiir neşretmediğimiz için edebi mecmua- lardan birine göndermenizi tavsiye ederiz. e Kurüçeşmede - okuyucularımızdan H. Ünala: — Mevzuu bahsettiğiniz meselede bir muafiyet yoktur. Vergiyi bu çe- şitlerde vermek mecburiyetindedir. * Kayserili Asım Balabana: mesele kat'i şekilde mevzuu bahse - Ankarada Değirmencilik Ltd. Ş. nde M. Tevfiğe: — Mektubunuz vazih değildir, bir şey anlıyamadık. Daha açık ve kısa olarak yazmanızı rica ederiz. * Bay (C, Şim - Şiiriniz ge: e en güzeldir. Fa- kat elimize gelinciye kadar hem za- manı geçti, hem de bizim ğlir der - cetmek mütadımız değil, Mazur gö- Tünüz.