27 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 e— Sayfa Na Son Pr. Jda ,, nın tefrikası : 102 CARLIK ÜLKESİNDE BiR TÖORK ZABiTi Mülüzim — Cemil'in ükıbeti â — KINCİ KISIM — Â. R. Çariçe, Gran"ük Niko'anın başkumandanlıktan azlile KafkasOrdularına tayin edilmesini istiyordu Seni, kollarımda layıp kulağına İlâyezal aşkımı.. A- zim, sebat ve cesaret — duaları - mı fısıldıyabileceğim anları özlemek - teyim.., Seni yalnız bırakmak, benim edilemiyecek kadar zor... Yalnız, yapayalnızsın. Fakat, Cenabıhak, seninledir. Buna, emin ol.. Hem de, eskisinden daha ziyade... Sen, bu büyük harbi; —vatanın ve için tahammül î tahtın için, tek başına yapıyorsun. A- Sen- bu kadar azim ve cesareti, şimdi- zim ve cesaretle uğraşıyorsun... de; ye kadar hiç kimse görmemişti. Bütün bunları; sana, ben verdim... Emin ol ki, yakında bunların bütün mükâfa - tını göreceksin... Sevgilim!.. Ben, bu- radayım. Ve, ben burada oldukça, hiç bir şeyden korkma; hiç bir şeyi dü - şünme. Çünkü bende, — (gayrimer'i) Li| nin verdiği kuvvet var... Senin, o kuvvete karşı sadakatin tecrübe e - dildi. Ve sen, bütün bu esnada, kaya- lar gibi dimdik durdun. Bir parmak bile sarsılmadın... Bunun için; takdis edilmeğe, hak kazandın... Cenabıhak seni, ve tacını sıyanet ediyor; hem de, ebediyen edecektir... O büyük Allah; seni, şimdi bulunduğun buü yüksek mevkie çıkardı. Sen bunu takdir ettin. Şahsına düşen vazifeyi yapmakta, te- reddüd etmedin... Onun içindir ki; (büyük dostumuz) (2) senin ve ye- gâne oğlun için; gece gündüz dua ile meşguldür... Hiç şüphe etme ki; Ce- nabıhak, büyük dostumuzun duasını kabul edecek.. Sana, daima yardım eyliyecektir... Cemil, dayanamadı. Ellerini birbi - rine çarparak yerinden fırladı. — Olur şey, değil.. Bu, ne kuvvet- li iman.. Ne keskin bir telkin... Diye bağırdı... Halbuki, Prenses Emma bir kahkaha bastı: — Ne zannediyorsun, dostum?... Bu kadın, bu bedbaht adamı daima bu dizginlerle kullandı. Onu böylece tes- hir ederek, her istediğini yaptırdı... Dinlediğin sözleri, âdi bir yüze gülü- cülükten ibaret zannetme.. Mektubun “alt tarafımnı dinle. Dedikten sonra, mektubu tekrar ©- kumağa başladı: « Saltanatın, şevket ve haşme- tin, daha henüz başlangıcındasın... O (yani, Rasputin...| bana, böyle söy- ledi. Ve, teminat verdi... Ben; ona, onun her sözüne derin bir iman ve i - tikadla merbutum... Bu büyük dostu- .muz; yakında herşeyin düzeleceğini, gibi ol.. unutulup için; mızrhahflermm hiç birine acıma- gideceğini söylüyor. Buna, sen de i - dılar. Her şeyden evvel, merhamet da- . Fakat, yalmz iuanmakîmarfarım koparıp attılar. Kendilerine kâfi değil. Biraz da, işleri iyi yollara engel olmak isteyenleri, birer darhedeır sevketmek lâzım. Onun için şu (Ni - yere yuvarladılar. Dost, hisım, akraba.. kolaşa) nın tayin emrini çabuk'imza ve hattâ.. et. Hem tereddüd etme. Hem, bizim tanımadılar... şında kımıldanmak cesaretini gösteren | bugünkü sıkmtılı günlerin, nan sevgilim.. maksadımız, hem de Aleksiyefin mu- vaffakryeti için, bu; lâzımdır. — Pardon,Emma, —do — Bir şey soracağım. — Sor. — Nikolaşa, kim?.. — Grandük Nikola, — Ha.. bizim, muhterem hâmi... () Göze görünmiyen, Cenabıhak.. Fatat çariçenin maksadı, Cenabıihak namıma hareket eden (Rasputin) (2) Ra puütin Atını mahmuzladı. Fakat bir hançer önun iki kürek ke- miğinin arasıma ve sapına kadar gir- di. Atın üstünde sallandı ve yolun üs - tüne düştü. İki atlı onun ölüsünü yolun kena - sıkıca kucak -|tediği emir ne?.. ı — Grandük Nikolanın, başkuman- danlıktan azlile, Kafkas ordularına tâ- yin emri. — Hfaaa.. şu mesele... — Erkâmharbiyei umumiye reisi. — Anladım. Lütfen, mektuba de - vam et. — L.. Biliyorum ki, Nikolaşa ile mülâkatın, pek tatlı geçmiyecek. Çün- kü, sen ona itimad edersin... 'Fakat; büyük dostumuzun, bundan bir kaç ay evvel sana neler söylemiş olduğunu, elbet hatırlarsın... Nikolaşa; sana, ka- rıcığına ve memleketine karşı yanlış hareket etmektedir. Ve bunda da yal- nız değildir. Duma meclisinin, avam ta- rafırıdan sevilen âzaları ile, Sen Sinad'- un vekili (yani.. Rasputin'in saraydan kovulmasına sebeb olan başpapaz|1, Nikolaşa ile beraberdir... Fakat, miüs- terih ol. Bütün onlar, benden korku - yorlar. Çünkü, pekâlâ biliyorlar ki; ben, haklı olduğum zaman, gayet a - zimkâr bir kadınım. | — Pardon, Emma. Bir sşey soraca - gim. E, Aleksiyef ııııııııı — Bu kadın, hakikaten böyle mi - dir?.. — Hattâ.. daha fazla... Dostum, bu kadın, hakikaten tetkike şâyân bir mahlüktur. — Yaaa.. hele şa mektuba devam et bakalım. Emma, mektubu okumaya devam etmişti : . Flrade ve cesaretinle, onları 'titret. Allah, seninledir. Büyük dostu- |kurtaracaksın. Otdan sonra da, muz da, ancak sana dua etmek için ya- şıyor... Hiç merak etme, Her şey, yo- landa gidiyor. Emin ol ki, memleketi her - kes senin önünde eğilecek; ve herkes sana teşekkür edecek... Hiç tereddüd etme. Bana, iman et... güç görünen şeyler, yarın tamamile dü- izelecek... Yalnız; elindeki orduyu, sı- kı tut. Çünkü ordu, her şey demek -| tir... Bir kaç dik başlı adamın, göster- diği müşkülâtın ne ehemmiyeti olabi- lir. Bunlar, istenildiği anda ortadan yok edilebilir. Ve.. edilmelidir de... | — Vay canına.. yahu, bu kadın ha- kikaten yaman şeymiş. Bugün biraz | ımışlar.. SON POSTA « Son Posta » nn Tariht Tefrikam : 41 Etraftaki mahkümlar hayretle bir - birine bakışarak: — Ne yaman bir zabit.. İçimize kr hçsız ve kamçısız girdi de, herkes ge- ne ona boyun eğiyor... Diye söylendiler. ' Sama yavaş yavaş yürüyordu. Mah- kâmlar işlerine sarıldılar.. Bütün işciler canla başla çalışıyor -| du. Sama biraz sonra tekrar —kılıcını | takarak ocaklardan çıktı. Uran, efendisine soruyordu: yYüz verdiniz, mellâ) — O bu kadar iltifata Byıktır. E - bediyen dünyayı görmiyecek olan bir ölüm mahkümu her zaman irşada ve teselliye muhtacdır. — Fakat o çok kötü bir adamdır, mellâ! Sama gülümsedi; — Onu kötü yapan, kendi muhiti- dir. İnsanın kötüsü olur mu, Uran? — ©, bir adam öldürmüş. Karınca- yı bile öldüremiyen bir adamla, bir in- sanın kanımı döken canavar nasıl öl - çülür? — Karıncayı öldüremiyen adam çok — temiz, çok bir İyi mMU - hitte doğmuş ve yaşamıştır. O- na gelince, önün — olduğu — ve yaşadığı muhitteki insanların hepsi de | koyun gibi adam boğazlamağa alış - O da etrafında ne gördüyse, masıl gördüyse öyle yapmış. Uran dudağım bükerek hayretle Samanm: sözlerini dinliyordu. Sama o gece evine döndüğü zaman, | sokak kapısında Tankutun adamların- idan Bbirile karşılaşmıştı. Samanın yanına sokulan adam at üstünde duruyordu.. Samayı selâmla - u: | ihtiyarladı.. — Yamandan, yaman... Dinle.. sa- na bir garip mektup daha.. Petro.. Korkunç İvan.. İmpaı:ator Pol| karılarını, evlâdlarmı bile. Sen de böyle yap. Kar - baş, kimin başı olursa, olsun; onu bir darbede ez.. yok et... Seni yaramaz ço- cuk, seni... Galiba, benim şu sözlerime gülüyorsum, değil mi?.. Fakat, gülme. Hiç de gülme... Sen, vaktile onlara müsamaha etfiğin için; onlar da bu - gün sana, tahakküm etmek istiyor - lar... meni o kadar arzu ediyorum ki... On- lar, mutlaka senin hükmün altına gir- meli.. senin tahakkümün altında ezil- melidir. | Cemil, bu sefer de dayanamadı. Ge- ne, avuçlarmı birbirinin üzerinde şak- lattı, Ve: — Azizim Emmal.. Bu kadın, â - deta korkunç bir deliye benziyor... Ar- || tık yıkılmıya mahküm olan Çarlığın rındaki sazlı hendeğe sürüklediler ve| bıraktılar. Sonra atlarını Elmut kalesine doğ -|Mmayı tavsiye etmek.. bu, delilikten ru dörtnala sürdüler. bBugünkü vaziyetinde, kocasına, Büyük Petro.. Müthiş İvan.. İmparator Pol ol- Fakat ben; seni tahakküm altı- |* E, pekâlâ.. Çariçenin, imza ettirmek is-|na almak isteyenleri, bizzat senin ez -(| başka nedir?.. (Arkası var) — Sizi almağa geldim, Mellâl — Nereye gideceğiz? — Tankut sizi bekliyor.. * Yılda bir kere oynayan rakkase! — Sirtellâmın, meşhur bir rakkase- si vardır, Samal Bu kadar son yıllarda Çöktü. Şimdi yılda bir gün, doğduğu gün oynuyor.. Ve o [Buyuıcigun çok güzel türküler söylüyor. Bu- Kendisi- gün, onun doğduğu gündür.. . Onlar; memleketin selâmeti |Ni çağırttim.. Biraz sonra buraya ge - lecek, Bu kadını senin de dinlemeni fıwdımr Haydi, © gelinciye kadar bi- rer tas şarab içelim. aa İ a llit dilünemi n a T Bir Doktorun Günlük 'Notlarından Şiripençe ' Şiripençe, bir kaç tane kan çibanımnın bir araya gelip büyük bir hal almasından ileri gelir. Kızarır;, şişer, yaranın etraldı Çarşamba ocnvcnrnaocLRaaa ) recel hararet 39-40 a. kadar yükselir ve | Şiripençeden eskiden: çok telefat olurdu. rtuz. Çünkü vüâktinde cerrahi müdahale yapılırsa hastalığın vahamet kesbetme- | sinin önü alınır. Böyle olduğu halde gene Yara derin bir manzara arzeder. Büyle, büyük çibanlar çıkaranların her halde kü tekrarlıyan çibanların en: büyük sebe - bi şeker hastalığıdır. &) Bu notları kesip saklaymız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız, Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gili imdadımıza yetişebilir. » çok sert olur.. ve kıpkırmızı kesilir. De- | çok ıztırab verir. j Şimdi bu hastalıktan o kadar korkmuyo- | yarannı kapanması haftalarca sürer. Bir || çok deri ve et parçaları Çürüyüp düşer. I idrarlarının tahlil edilmesi lâzımdır. Çün- | a Yazan : , Celi - Sirtellâlı rakkase yalnız dog Ğ günleri dans ediyordu — Sama, Tankutun karşısındaki se - dirde oturuyordu. Cariyelerden biri - nin doldurduğu şarap tasını eline aldı. — Demek başka bir gün oynamı - cak. — Ya eskiden?.. — Sekiz yıl önce hergün oynardı. Tankut şarabını içti: 'tık. Neden yılda bir kere aynuyor? — Ha... Bu bir sırdır. Kimse bil - mez amma, ben bilirim onun sırrını. Özge gencliğinde çok güzelmiş. Bir delikanlı ile sevişmiş. Sevdiği — erkek onun rakıslarmı çok severmiş.. Gü - nün birinde, birbirlerine doymadan aynîmışlar — Delikanlı sevmiyormuş demek?. — Hayır. Anladığın gibi değil, Ö- Tâm ayırmış onları. Delikanlı bir sa - bahk dağdan geçerken bir sırtlanın ağ- zına düşmüş... parçalarımış, | — Zavallı erkek.. — İşte Özge ondan sonra ortalık - tar çekilmiş. Yalnız yılda bir kere, de- likanlının sevdiği rakısları - tekrarlar.. Güzel türküler söyler. Ve sevgilisinin kendisini yılda bir kere ziyarete gel - diğini, rakıslarını seyrettiğini ve türkü- lerini dinlediğini söyler. - Bu sırada kapının önünde bir gölge belirdi.. Ve bir kadın sesi duyuldu: " — Haydi, bana şarap verin! Tankut uzandığı yerden doğruldu: — İşte Özge geliyor... Ak saçlı, uzumca baylu, elli beş, alt- riye girdi. Tankut cariyelere seslendi — Özge'ye şarap verin .. Ak saçlı rakkaseye bir tas dolusu 'şarap' verdiler. Özge kendisine uzatılan şarabı yu - içti.. Tankuat'un dizlerini öptü.. Sa - maya kaşlarını kaldırarak yan gözle baktı: | — Dedim ya.. Şimdi ihtiyarladı ar-| mış yaşlarımıda bir kadın gülerek içe -| dum yudum fakat hepsini bBir hamlede ! tan bu zabit 0140 ” Diye mlrll_ işitmemiş gibi 8 — Haydi, © di, geçen yıl 80 kulağımda çın! Ve gulerek - ö İstersen Özge başıni ı — İstemem- — Sama, le bakıyordu. — | gP Odanın için! — mıştı. Yılda bir kere se, denize BUI" ortaya atlı.. balkaladı.. dofg““_ mi beş yaşmd ! dönmeğe başladı: Özge egef oft' çıksaydı, ve ” ! parçasile “:;-ıay * | necek, ne de 4 — Çik! çarpacaktı! Çoll F'w yor ve kabur e!l”'# birbirine geçer? / Nöbetel E czanelec,- . Bu gece Kurtuluş). Üsküdar - K. Büyükadadaâ: suf). 'Kad'lk'ı'îy Modada : (FAİF — Ocaklardaki mahkümları şımar- her fürlü Çünkü ASPİRİN rılara karşı tesiri Şa, olduğunu ısba* etmiştir» AS P ' R ı N in tesirinden emığ lütfen markasma dikkat ediniz” K nlık! soğukaldg! | “#J EMUP:T!;—.;. epldlal ?wn. nugı'o

Bu sayıdan diğer sayfalar: