Foks'un yeni ve güzel yıldızı * Lonja Henie OA » ll WwW.t. Holivutta stüdyolara «baş be verilen birtakım adamlar musall: Stüdyolar bunlardan çol yılmaktadırlar. Bu «baş belâları» ne- vileri şahıslarına münhasır adamlar - dır denilebilir. Bunlar cinayet işlemez ler, tehlikeli adamlar da değildirler. «Baş belâ» Jarının diğer ismi estüdyo haydutları» dır. Çok kurnaz adamlar olan bu «baş belâ» larının yaptıkları cidden anlatmağa değer... Ve zevkle o- kunacak kadar meraklıdır: Bundan bir müddet evvel Holivutun büyük stüdyolarından biri Fransa ih- tilâline dair bir film hazırlamakta idi. Film mühendisleri stüdyonun civarın- daki büyük meydana ihtilâlcileri tem- sil edecek olan 3200 adamı toplamış- lardı. Bu 3200 figüran yalnız iki gün için angaje edilmişti... Filmin bu sah- nelerinin de bu müddet zarfında çev- rilmesi icap ediyordu. Figüranların her birine günde 10 dolar verilecekti... İki gün için 20 dolar,.. Sahne vazır büyük bir faaliyetle ça- lışmakta idi. Sebebi basit idi... Filmin yalnız bu sahnesi kumpanyaya 64,000 dolara mal oluyordu... İstitraden şunu söyliyelim ki bu 64,000 dolarlık film kısmımın iraesi iki dakikalık bir müd- dete vâbestedir!... İlk günü herşey yo- lunda gider... İkinci gün tam içe başla nacağı sırada dekorların en pahalı ve yapılması güç olan kulis kısmı birden bire yıkılır... t olmuş(ardır Stüdyonun mimarları saçlarını yol - mağa başlarlar... Çünkü kulisin tekrar yapılması 24 saatlik bir müddete müte- vakkıftır... Fakat... bu sayede figüranlar bir ü- çüncü gün için iş bulmuşlardı... Kum- panyaya bu kaza... 32,000 dolara mal oldu... Bu kazayı yapan «baş belâe la- rin eseri idi... Maksaş kendilerine ve arkadaşlarına iş tedariki idi. İkinci vak'a: Gene büyük bir film kumpanyası açık havada bir sahne çe virtmekte idi... Derin bir süküt elde e- dilmesi matlüp idi... Film çevrilmeğe başlandı... Beş, ön, yirmi dakika geç- mişti rden bire ufukta bir tayyare Motörünü tamam rejim ile en tayyareci saatlerce stüdyonun de uçar... Stüdyo müdürü, mü - disler, operatör, hiddetlerinden caklarını bilmezler... Film ya Rün işe yeniden baş yeniden angaje e- lan iş anlaşılır... Me - ş belfilar Y i bu işi görmek için 200 dolara angaje etmiş- ler... Bir film kumpanyası da bir kov- ğer «bi ema stüdyolarının baş belâları rır | boy sahnesi çevirtmektedir. Tam 120 figüran atlarla yarışlar, hücumlar, ta- ipler yapacaklar... Film çevrilmeğe ve kovboy da harekete başlarlar... A-| radan bir iki dakika geçer... Süvariler | den 65 | düşerler ve yaralanırlar... Bu yaralılar hemen hastahanelere nakle- dilirler... Ve haftalarca tedavi görür- ler ve iyi günler geçirirler... Bundan maada her biri güzel birer tazminat a- ı I | Vtibdada izafelen «Ç İ SİNEMA HABERLERİ | Sinemanın “Çar,, .. ve York Dükü ile Madam Simpsonun filmleri Amerikada filmleri sansür eden heye tin başında Vill Hays naminda bir «- dam bulunmaktadır. Bu kumpanyaları ve sinemalar üzerindeki nüfuzu © derece büyüktür ki, kendisi- ne eski Rus hâne in kurdüğü İs « » Jakabı verilmiş- tir. Şimdi Amerikâda Vill Ha bahsetmek için «Sinema ( «Çar» demek kâf Eski. İngiltere Kralr vardın Mm. Simp: sizinci Ed n ile olan aşk cerası film kumpa 1 harekete geçirmişti. Holivutun hatırı sayılır dört ,stüdyosu hemen senary 1 hazırlamış Jar ve filmleri çevirmek hazırlık- Jar görmeğe başlamışlardı. Hazırlıklar © derecede ileri sürülmüştü.ki Sekizin ci Edvardı filmlerin birinde meşhur san'atkâr. Fsederik Marş temsil edecek ti. Madam Simnson için de y kdız alan «Çar> Se kizinci Edvarda ait hiç bir film lemiyeceğini stüdyolara hemen miştir. «Çar» In em na- hiyette olduğunu bilen stüdyolar bo - yun eğmişlerdir. Bir sinematının meslek aşkı nereye kadar varır?.. Bir Amerikah fil atörü pek az bir müddet evvel Nevyork ceza mahke gnesi tarafından ağır bir para cezasına mahküm edilmiştir. Cidden dikkate de ğer olan vak'ayı ahnlatalım: Amerl!kan filosu Karaib adasi civarında büyük manevralarda bulunuyormuş. Bu ma- nevranın programında eski bir geminin İndianopolis zırhlısı tarafından batırıla cağı kararlaştırılmış. Bunu haber alan Amerikan sinema aktualite operatörle hır... Öyle yü... İfayi vazife halinde ya- ralandılar... Tedavi ücretlerini ve taz- minatları veren sigorta kumpanyası i- miş... Kazanın sebebi neden sonra anlaşı - lır... Bu neticeyi elde etmek için figü- ranlardan birkaçı atların gözlerine kır- mizi biber tozu atarlar... Atlar gemi azıya alırlar ve panik husule gelir... Bir vak'a daha: Çok meşhur sinema yıldızlarından biri büyük bir film çe- zinden Vilyam Vard kimseye baber vermeden gizlice batırılacak olan ge- miye Ççıkar ve endahtın filmini alma- ğa kayulur. Birkaç sakvodan sonra İn- dianopolis topçu zabiti dürbünü ile en dahtın . sıhhatini tetkik ederken gemi- de bir adamın koşmakla olduğunu gö- *ür. Hemen bir sandal İndirilir. Sanda? Zgemiye varırken gemi de batmak üze- re İmiş. Başından ve ayağından ciddi bir su Tette yaralanmış olan Vilyam Vardı virmektedir. Bu 'film için birçok figü-İ güç hal ile kurtarırlar. ranlar angaje edilmiştir. Film çevrilir- Operatörün film makinesi kamerası ken yıldız dehşetli mide sancısına tü-|ile birlikte kurtarılır. tulur ve kıvranmağa başlar... Film du rur..: Doktorlar celbedilir... Muayene Üstüne muayene... surette zehirlendiği anlaşılır... Ama film üç hafta gecikir... Bu arada da fi- güranlar gül gibi geçinirler... , Vilyamın mükemmel bir surette bombardımanın filmini çekmiş olduğu San'atkârın hafif anlaşılır, Nevyork hâkimleri operatörün fev - kalâde cesaretini takdir Eylemekle be raber kanunsuz hareket eylediğinden ©. Tuğrul — dolayı onu tecziyeye karar vorirler. Pariste komedilerde ve bilhassa operetlerde muvaffakıyet kazanmış - olan Loute Isnard amın film | ispanak Yazan: Osman Dün, kapıdan ikı kilo ispanak aldım. Herif bunları teraziye, kantara bile vurmıya lüzum görmeden bana uzat - tı: — Al bayım, fazla fazla! İki kilo ise panak dört, beş demet gelir ama, ben kantarı kahvede unutmuşum; al sana altı demet, benden cabal Haydi güle güle pişir, âfiyetle yel Biyaz sonra bizim aahçıbağı - yani bayan - bir elinde bıçak, bir elinde ko- ca bir demet yeşillik, hiddetle mutfak- tan odaya daldı: | —— Ayol; bu'ne biçim ispanak böy - le> — Nesi var, bayat mı, sararmış mi, çamurlu mu? — Keşke öyle olsa idit! Görmüyor Mmusun, bu ispanak değil, baldıran otu! Bir de elime alıp baktım ki, o, ger - çekten bir yabani ot demeti değil mi imiş! İki dakika sonra, ahçıbaşı - ahçıbaşı da kim? derseniz: Yabancı değil, bi - zin beyan cuğımi geik "i lindi e çak, öteki elinde bir demetle içeriye girdi: — Al bir dahal Baktım ki o da öyle idi; o da baldı- rana benziyen bir yabani ot demeti idi. Ben şimdi bir yandan, herifin ardı sıra ağzıma geleni veriştiriyor; bir yan- dan da mutfaktaki başka demetleri inoslirerdink. | Na dersiniz, orilar.'da yarı yarıya bu otlarla karışık çıkmasın |mı? Vüâkıa ispanak bu, kemali yedi bu - çuk, iki kilosu on beş... Fakat siz es - naftaki hilekârlığın, sahtekârlığın de- recesini artık bununla ölçün de ona gö- re, çarşıdan, pazardan, kapıdan emni- yetle bir gşey alın ve madrabaz herifin dediği gibi: — Güle'güle pişirln, âfiyetle ziftle nin! Sonra bu otların zehirli olmak ihti- mali de vardı; biçimleri, renkleri pek | ©r ve bu kâğ öyle zararsız otlara da benzemiyordu İnsan ,acele ile, loş bir yerde -bunl. farketmeden ispanaklar rayıp tencereye de atı Düzenbaz herifin bize olduğu bu, iki bütün demetle nakların arasına sıkıştırmış oldu a birlikte doğ bilirdi. uşturr sıl ispa- gu par ba pi gtlür tam bir. Ki yardi. Da - mek ki yedi buçuk kuruş havadan pa - ra alacağım diye müşterilerini hay - vandan da aşağı tutuyordu. Cünkü b dırana benziyen bu otu ne koyun, » inek, ne at, ne de eşek, ne de bir hay van yerdi, Bu büürrr! Gelelim bir başkasına: Geçen yaz, bir akşam İstanbul Ba- hkpazarından iki demet tercotu almış, | Ö Kapıdan alınan i! «Bu ispanak değil baldıran otu... Fakat siz hilekârlığt p İ recesini bununla ölçün de ona göre kapıdan emniyetlt y P — madrabaz herifin dediği gibi: «Güle güle pişirin, VZZ B hikâyt'iy Cemal KIY'. 4 leve götürmüş fal salatayı tereots! |akşam yüz para ? İlıkta bana tutu#t? |rcotu değil, yarı * gd |benziyen ve M;—:ry:ld i |yabani ottu. akşam önce banâ ? » : R lıkpazarındaki ud;:' . _91 man o kocasile b:.ı.d' "'!h — Biz ne YPF ved &l. bostandan (t!'f’!u ö Deyip işin 'ıçız ” Bir şey değil, İbakınız canafın A |kazanmak için N* |tenezzül ediyor. Geçen kış, &T8 li süt bulup içcbil'ğd, mizin önünden $ y süt aldıksa hep# Heriflerin: ğ — Dinim rab? ten sağıldığı gi? Diye ben yata? miş oldukları aüit hyordum: Bunlar., yarı yarıya SÜ EE di. Bakkaldan e&fPE mek narh ü#'i# paradır ve altın! fırımın damgast T fırından doküz ÖÜ nan ekmek ile O rasında bir hayli # tıpkı francala, | |tıkız ve biraz de yiyebilene & ) Bakkaldan sek©iği rin &dı (kesmel “ğ yarı yarıya killtı nadlı tozdur. S0? tozlu şekerin köfl Üi dibi çirişle tntturf? (d da F esnafili Bazı !1kwp' ar, bu aşa saymakla ıiı'»f"'_':lî;p;, acak değ Cç oldukl $ miz mrük :j tin6 a ları köş u davul dinlemiş , h Feb sıkıld lir sandığım bif çuval kömür 187 — Hele sabırli (Devami