İRBİN İKTISADİ No. SON POSTA Bi n e A İttihad ve Terakkide on senej——.—-— 19 Onuncu kısım VAZİYETİ azan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen İ T tiY_et ve İttihat ve Terakki devri h. * ile geçen bir devir olmuştur ” yeniden Düy_u (.."dllı nu Umumiyenin kontrol ve istilâ hududunu genişletiyor, İ —"f"ldo-u': Maliyeyi ida- n n içten j Seyiş VN ü Hih y Sln kaşel m"y"'ıe' (;'.._ı'n bi ç .V. bi biz k.b" iştur. — Kah u:'m kapıları a * ve İttihat stikraz ile cre göstere, esinin delâlet U İstikrazlar taraftan İm- n i>g nine, diğer ki k kcBkra K” Carig 57 bunlar VVi 2 j Y nihayı Mi e Beçiş dev . 4 baricin . ü n "'d:m alabilmesi Sayılıyordu İ » lâr çi Bit kaç defa Ontrolünü Türkiye ile beraber kayıp gidiyordu. ,_::vli mühim| Türkiyede nafia eseri ve ecnebiler i : .|Her istikraz yeniden Düyunu Umumi- edilen bu | Yenin kontrol ve istilâ hududunu ge - Cavid beywnışî:ti_var. yani yeniden yeniye bir ta- arpten eye | Ktm varidat Düyünu Umumiye idare- Verirken «Bir |tine garanti olarak gösteriliyordu. Ay- K AY isle » “Ye cevabı dik. Mali p. h'îhı" tekniğinin Ka oeh:m"y'h hamle - T w Ş:::ükühş::k Yaptığı bu ma- iA Türkiye Vrupalı- a Pa oliş yollarını, onlar için daha faydalı mı zamanda ecnebi sermayesine Tür - .|kiyede güzel şartlarla imtiyazlı işler ve- riliyordu. O zamanlar her türlü ser - mayeden ve her nevi ihtisas kuvvetin- den mahrum olan Türkiyede biraz na- fia eseri vücuda getirmek için ecnebiye müracaattan başka çare bulunmadığı |muhakkak olmakla beraber bu işlerin (ekseriya istikraz teşebbüslerile karış - ması ecnebi sermayesinin Türkiyeye şekillere sokuyordu. Bütçe açıklarını DN |başka yollarla kapatmıya çalışmak aca. meş - ba mümkün değil miydi? 914 den 923 e kadar devam eden bir harbin yaptığı tahribattan sonra dahi bugünkü rejimin istkirazsız yaşıyabilmiş ve hat- tâ tedricen bir sermaye terakümü de vücuda getirmiş olmasına bakılırsa bunun mümkün olduğuna hükmedil- KrENSEmeNaLEmvsan N ELe ee eRAABEEKEAKAREEEKR ee SEReenEnnAn Var, h * ." *,* Yaridat Düyunu Umumiye idaresine teminat olarak gösteriliyordu O zaman Devletin banknotile kendi bark ıotu arasında bir fark hasıl olan Osmanlı Bankasının İstanbul şubesi mek lâzım gelir. Vakıâ yeni devirde mevcud. olmıyan bir fenalık - âmili vardır ki o zamanlar Türkiyede milli bir iktısat ve maliye siyaseti tâkibine, ehemmiyetli surette mani oluyordu: Kapitülâsyon ve ecnebiyi ürkütme - mek endişesi, Cavid beyin ve İttihat ve Terakkinin gittikleri yolu mazur ve hattâ zaruri gösterecek en mühim şart buradadır. Ancak, Cavid beyin geniş iktısadi liberalizmi- ve Avrupa karşı- sındaki fazla hürmet duygusu olma - saydı memleketin iktısadi ve mali kur- tuluşu için haricin iktısadi ve mali is- tilâsıma karşı daha kuvvetli bir muka- vemet gözsterilebilirdi. tereddüd ve İiberal bir iktısat sistemi Her halde, meşrutiyetin harbten ev- velki devrine aid ilk altı senesi içinde, milli iktısadı ve maliyeyi ecnebi istilâ- sından korumak namına hemen hemen hiç bir şey yapılmamış ve eğer yapıl - mış dahi olsa bu, pek az bir şey olmuş- tur. Bunda âmil olan kuvvet, İttihat ve Terakkinin bu devirdeki tereddüdleri ve hükümeti cesaretle eline almakta çekingenlikleri ile birlikte Cavid beyin çok liberal bir iktısat sistemine taraf . dar oluşu idi. Bununla beraber, ilk altı senelik meşrutiyet devrinde memlekette niha- yet bir milli iktısad ve maliye siyase - tine sahib olmak fikri sür'atle ilerle - miştir. Bu hususta Abdülhamid dev - rinde mevcüd olan zihniyeti bilenler, altı senelik meşrutiyet devrindeki bü - yük fikir ve zihniyet hareketinin ehem miyetini ancak takdir edebilirler. k - tihat ve Terakkinin, memlekette, yeni nesilleri, yeni ideallere doğru hazırlan- mıya, tahrik için nasıl müsait bir mu- hit vücuda getirmiş olduğu, ancak bu zamanları yaşamış olanlarca iyi anlaşı- labilir. Avrupada harb patlar patlamaz, hü- kümet derhal kapitülâsyonlardan kur- tulmak kararını verdi ve Said Halim Köy kızları Daha küçükken ailesi onu köye pa- pas yapmak düşüncesindeydi. On sekizine girdiği vakit onu Ruhban moektebine yolladılar; Jan orada gece gündüz çalıştı. İncili ezberledi. Ve bir çok şeyler öğrenerek papas namzedi aıfatile tekrar köyüne döndü. İmanı çok kuvvetliydi. Köyde kiliseden hiç çıkmaz müte - madiyen dua ile, incil okumakla vaktini geçirirdi. Akşamları bir elinde uzun, ince tespi di, diğerinde kitabı mukaddes ağır a- ğir evine dönerdi. Jan iyi kalpliydi.. herkesin gönlünü almağa çalışır, köylüleri birbirlerine yardım etmeğe ve tarlalarını boş bı - rakmamıya teşvik eylerdi. Şimdi iri vücutlu, sıhhatli bir deli - kanlı olmuştu. Köydekilerin ona hürmet etmesine muükabil kızlar onun yakasını bırakmı - yorlardı. Bir zaman geldi ki zavallı pa- pas namzedinin her akşam yolunu keser oldular. Üçü dördü önüne geçerler; lâkırdı atarlar ve etrafında dans etmiye baş - larlardı. Mukaddes Antuvan gibi iffetinin bu şeytanlar tarafından izale edileceğin - den korkar ve yüzünü ellerile örterek bu kısa kollu, açık göğüslü çapkın köy kızlarından ka - çardı. Jan sık sık tek- rar eden bu hal - den müthiş bir surette ürküyor ve bir gün na - musunun payi « mal edileceğini düşünerek üzülüyordu. Ne yaptıysa kâr etmedi. Arsız köy kızları peşini bırakmadılar, - Bir gün Jan yolunu değiştirmeyi dü- şündü. Ve gizli br patikadan evine gel- miye başladı. Fakaş bu da çok sürmedi; şeytanlar bunu haber aldılar ve genç papas nam- zedini akşamları o yolda karşılamıya koştular. Gitgide bu kıvrak kızların karşısın- da Jan nefsinde bir şeyler hisseder ol- du. Hattâ bir akşam evine geldiği za - man şunu bile düşündü: — « Adam sende.. daha papas olma- dım.. bıraksam kimse bana bir şey di- yEmPI_.ı O gece bir türlü uyuyamadı. korkunç rüyalar içinde çırpındı. Vücudünde bir ateş mütemadiyen onu kıvrandırıyor - u. : Bu vaziyet onu korkuttu.. ve tekrar yemin etti ki iffetinden ayrılmıyacak- tır. * Ertesi gün gene bir elinde uzun, kara tesbihi, diğerinde kitabı mukaddes , in- ce patikadan ağır ağır evine dönerken dört kız karşısına çıktılar.. Bu sefer şeylanlar işi büsbütün azıt- tılar. Zavallı genç papazı çileden çıkarmak Nükili: Faik Beremen için ne lâzımsa yaptılar.. Biri karşısında oynadı, diğeri elile öpücükler yolladı; üçüncüsü kollarını açarak anu kucaklamak istedi, âö: cüsü de mültemadiyen beyaz dişlerini göstererek, dansederek etrafında dolaş tı. Jan bütün bunlara istemiyerek bak Üa Bir şey söylemeden olduğu yerde bir taş gibi durdu. O vakit dört kız kıvrak' kahkahalar atarak yanına yaklaştılar ve küçük sakalını okşamıya başladılar..' Genç papas namzedinin gözleri bulan di Genç papasın başı dönüyor, gözü ö- nünden herşey siliniyordu. Böylece epey kaldıktan sonra meçhu. bir semte doğru koştuğunu gördüler * Ertesi sabah orfu kilise kapısında üstü başı yırtılmış her tarafından kanlar akıyor bir halde buldular. Hiç bir şey hatırlamıyordu.. ne sor dularsa cevap alamadılar.. Darüşşifada iyileşti. — Fakat iyi ol duktan sonra oradan ayrılmak isteme Yarınki nushamızda : O... Sen misin? Yazan: Muazzez Tahsin di.. Bütün hastalar onu seviyorlar; hep sile ayrı ayrı detleşir ve onları teskin ederdi. Ne iş olursa ya par; hiç boş dur- maz mütemadi - yen çalışırdı. Ye- ni pavyon var pilirken çok di « dindi. En ağı? taşları taşıyarak ustaralara yardım etti. Sertabip bu hizmetlerinden dolayı her ne vakit ona bir maaş bağlamak is- tediyse, Jan kabul eylemedi. Onun tek arzusu buradan çıkmamaktı. . Çok defalar ona sorarlardı: — Jan, neden buradan çıkıp gitlmi yorsun? O sakin bir çehre ile cevap verir: — Burada rahat ve memnunum. Di: şarıda sıkıntıdan ve üzüntüden başki bir şey yok. O hastalardan bir türlü ayrılamıyor. Onlar ona o onlara iyice alıştı.. öyle ki bazılarının nöbeti tuttuğu vakit dok - tordan sonra ancak Janı görünce sü - kün buluyorlar. Sabık papas namzedi, bu zavallı has taların bütün isteklerini bilir. ve ong göre hareket eder, Dertlerine, ıstırap- larına kendi derdi ve ıstırabı gibi bâ- kardı. On senedir burada.. hiç kimse ondan şikâyet etmemiş ve ufak bir kabahati bile görülmemiştir. Köylüler onu kendi köyüne götür - mek için bir çok defalar uğraştılar. Fakat o, sokaklarında göbek atan çıplak göğüslü ve çıplak kollu kızların bulunduğu köye aslâ bir daha uğrama- Zonguldakta: Havzai Fahmiye Müdürlüğünden: Kozlu mevkiinde mevcut iki kömür tahmil oluğuna iki doluya ve geriye iki arabayı birden tahrik etmek üzere boş arabayı aynı zamanda sevketmek ve icabında 20 dolu nihayetsiz halat sisteminde işliye- cek bir mihaniki sevk ve manevra tesisatı vücude getirilecektir. İhalesi açık eksiltme ile yapılacak olan bu tesisata ait bütün mihaniki aksam, malzeme ve montaj mütcahhide ve buna müteallik inşaat, hafriyat yesair müteferrik ameliyat dairemize ait bulunacaktır. İhale olunacak olan tesisat kısmı için tahmin olunan keşif bedeli gümrük resmi Havza Müdüriyetine ait olmak üzere 4865 lira olup bunların müfredatı ve umumi plâm ile şartaame Havzai Fahmiye Mü- dürlüğünde ve İstanbulda İstanbul Mıntakası Maden İrtibat Memur- luğunda görülebileceği ve bunların üç lira mukabilinde almabileceği gibi vaziyet mahallen tetkik edilmek üzere daha ziyade tafsilât ve izahat da alınabilir. Talip olanların, bu tesisatı vücude getirebilecek kabiliyet ve ih- paşa hükümetinin seferberliği mütecâ. kib ilk yaptığı iş de bu oldu. Hattâ müt tefikimiz Almanları dahi gizliden giz- liye kızdırmış olan bu işi yaptıktan son ra Cavid bey Türkiyenin harbe girme- mesini, yeni vaziyetten istifade etme - sini, girecekse bile bünun en müsait zamanda yapılmasını istiyordu. Yu - karlarda hikâye etmiş olduğum hâdise- ler, bu fikirlere mani olunca Cavid bey Hasan deposu : İstanbul, Ankara, Kati (Asköini vai) Beyoğlu, Beşiktaş, Eskişehir. tisasda bulunduğunu gösterir vesikaları haiz bulunması veya Fen Ku- rulumuzca bu kanaatin tahassül etmesi şartile bu tesisat hakkında kendilerince tanzim edilen kat'i plânları, işletme izahnamesi ve ma- kine, malzeme müfredatını gösterir cedvelle birlikte Zonguldakta Havzai Fahmiye Müdüriyetinde teşekkül edecek komisyona müracaatla 3/2/937 tarihinde saat 15de yapılacak olan ihaleye keşif bedelinin * 7,5 teminat akçesi veya Banka mektubu veya Ergani, Sivas, Er« zurum tahvillerile birlikte iştirâk etmeleri. “401,,