Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Di Ç eef sON POSTA r .. A Sözün & Piyer Lotiden -Klod Farere Açık mektup İsm Adamım Klod F aı-e; Şimdi sana bu me& ? yadaki nargileli, şati yazıyorum. Aziyade Y? muş gergef dokuyor, üğe mın kapısında elpenst ğ Benim arkamda hir S gü başımda bir kefiye, bir fes, onun üstünde © . Kıyafetim güzel değil ? böyle geziyorum, . Ne ise lâfı uzatmıyâ) mektubu yazmamın 4877 Sen, doğrusunu istetii duğum gibi çıkmadın © senin hem hocan, heti nimdir. Sayemde TÜf y gene sayemde TürkiXE servili, nargileli, paşa'' dın ve gene sayemüs kırk koltuktan birine $ dun. . Bütün bunlar seni | Kendine fazla güvenirf * sağa sola yazı yetiştif”ğ Geçen gün de bir gâfT hakkında mânasız yaz” hattâ onların aleyhindf Gerçi bu işi sağlığımG”? mıştım ama senin gibi V mıştım. Meğer benim ©© na olmuş, sağ olsaydi” gösterdiğin zaman 8& * ler ve neşretmemeni İğ7 Benden sana nasihat' “Ep. . şeyler yapma, ve Türk '_ bir şükran borcu altm_;v nutma.. Öiçüny Bak bir daha tekrar Tİğgğ ler senden bir fayda Biy Fakat sen Türklerden 39i tin.. Türklerin hayatıl rum diye yazdığın saçt ü lerin yerinde ben olsâ$” B> ŞXXXXXWWW B Halasız insan yoktur Hergün Avukatlık hakkında Yeni kanun '..'—— Yazan: Muhittin Birgen eai v «Allah kimseyi hekime, hâkime muh taç etmesin!'» Bu sözü söyleyen atalarımızın he - kimle hâkimden çok çekmiş oldukları şüphesizdir. O zamanki hekimler, ilim ile değil, tecrübe ve an'ane ile hekim- lik ederlerdi; hâkimlerin de nasıl hâ- kimlik ettiklerine dair eski hikâyeler bitip tükenmek bilmiyen bir zenginlik le doludür! Hekimliği müsbet ilimler üzerine 0- turtan yeni devir, ayni zamanda para kuvvetinin hayatın her tarafına şiddet le el attığı zamana da tesadüf ettiğin- den hekimlikten halk kitlelerinin tam ve dürüst istifadelerini temin edeme- di. Hekimlikten halkın en az istifade | edebildiği Avrupa memleketi de bizim |* ki olduğu muhakkaktır. Hekimlik canımızın selâmtemi ko- ruvan bir meslekse hukuk ta malımı- zın selâmetini koruyan bir meslektir. İnsanlar arasındaki münasebetler art- tıkça, iktısadi hayattaki münasebetler günden güne değişen, günden güne de- rinleşen şekillere girdikçe, hayatımız- da hukukun ve hukukçuluğun ehemmi ; yeti de artmaktadır. Ceza bahislerinde- ki hukuk ikinci derecede kalıyor ve bu na mukabil insanlar arasındaki hukuk münasebetleri gittikçe büyük ehem - miyet kesbediyor.. O halde ki bugün! Allah bir insanı hâkime muhtaç ettiği zaman, mutlaka avukata da muhtaç et- miş bulunuyor, avukatsız hâkimin kar şısına çıkmanın imkânı kalmamıştır. * Avukat... Bizim memlekette bu da hekim kadar mühim bir meseledir. Ca- nınızın selâmetini temin bakımından «hekim» in karşısındaki iktısadi vazi- yetiniz ne ise malınızın selâmetini te- min için avukat karşisındaki vaziyeti- niz de odur. Öyle davalar vardır ki bun Tanıdıklarımızdan bahsederken kusurlarını aramak, gördüğümüz ek siklerini ekseriya izam ederek ortava atmak âdetimizdir. Hilkat kusursuz adam yaratmamış- tır. Kimin karakterini gözden geçir- sek, ufak tefek te olsa mutlaka bir noksanını bylabilîriz. CEN B ö £ ğ - ” ARASINDA | * ——»>*| Fakir bir talebe HEHGUN__B_'H HKHA Akla gelmiyecek bir yeki Kolayiık Ş ze"ıgmgîlıîîıede Ahmet Mithat Efendi merhumun ' i şemsiye taşımak kadar sevmediği çıkan Şstı Kurir bir şey yoktu. Yağmur ne kadar çok gazetesi yazıyor: olursa olsun o daima şemsiyesiz ge- 17 inci asırda- zerdi. Yağmurlu bir gün muallim 4 ki İtalyan felsefe- Ahmet Halitle karşılaştı. Ahmet si hakkında bir MEKkat !-Ifendi Eend beramitatyacnı tez hazırlayan Jo- siyesizdi. Muallım _Halıt: zef la Costa is- Haa djy-.3 ÜT MA SA minde bir talebe Efendi, dedi. Bak gene sırsıklam ol- kan Kütüphar ıde Revissa is muşsun. Ahmet Mithat Efendi cevap ver - ) : minde — unutul- muş bir feylezo- di: — Şemsiye gelir iki okka, ıslanın ca iki okka daha artıyor. Ediyor fun eserlerini tet- dört okka.. Dört okkalık yükü sır- kik ederken kita- tımda taşımak kolaylığı varken ne bın birinin içinde bir kâğıt bulmuş. Bu kâğıtta şu ke- diye elimde taşıyayım? limeler — yazılı i- mış: Pırlantanın bile lekesi vardır, fa- kat ışığı göz kamaştırır. Aranması lâzım gelen şey karşımızdakinde fazi letin kusurdan fazla olup olmadığıdır Papanın sevgili Doktoru ve doktorun Bir hikâyesi Papa uzun müddettenberi bü yük bir rahatsız- lık geçiriyor, bü- tün Hiıristiyan â- lemi, onun sıhha- tile meşgul — gibi görünüyor, — her ne hal ise... Papa etrafın bütün 18- rarlarına rağmen kendisini tek bir doktora tedavi et- tiriyor. Bu dokto- run ismi de Mila- nidir. Papa döktor Milaniye niçin te- veccüh gösteriyor, bunu kimse bilmi- yor. Fakat muhakkak olan bir şey var- sa, doktor Milani doktorluktan fazla nükte sahibi bir adamdır. * İngilterenin Belediye reisleri da devlet sizden harç ve masraf alarak istifade eder, avukat sizden ücret ala- rak müstefit olur, siz de hakkınızı is- tihsal edemedikten başka bir sürü mas Bir gün kendisini bir hastaya çağı- iriyorlar. Doktor gece uykusundan u- yandırılıyor, ve hastanın başina gidi- Niçin perhiz yaparlar? İngiltereâe ciddi teamüller arasın- da çok gülünçleri de vardır. Bunlardan «Bu kâğıdı bu- lan Roma hukuk mahkemesine müra- caat etsin, 1784 yılının 162 numaralı dosyasını buldursun.» değil, düşman adını onlar cemile yaptılar " Eh artık sen de dilifi” İA ÇE san olmaz mıydı? : Bu havadan kondu&S” yesini ne diye elinden * ya: Bildiğim gibi çıkl ki daha böyle bir iki İ Türklerin dostluğunu "” Akademideki koltuğunt ? sin. Ve o zaman F «Bana ne oldu da ” «Eski halimi hiç göt” Şarkısını — söyleyef ”0 hânendelik etmekten H İşte adamım, | Sen, sen ol bir dal” karışma, sönra ipliğin * raftan sonra hüsrandan başka bir ne- tice alamıyarak kalktığınız yere dö - nersiniz! Hekimlik gibi, avukatlık ta kuvvetli bir meslek ahlâkına, meslek viedanına istinat ettiği zaman fayda veren bir meslektir. Halbuki zamanı- mızda dünya - yalnız bizde değil, her tarafta - o kadar maddiyetçi olmuş'ur ki işimiz yalnız meslek ahlâk ve vic- danının himayesine istinat ettiği za - man halimizin harap olacağı muhak- kaktır Bilhassa Anadolu içerlerinde, hu kuk malümatı az olan insanlar arasın- da avukata mühtaç olmak o kadar kor- kunç bir ihtiyaçtır ki, halk acı tecrü« benin birinden diğerine uğraya uğraya, ne yapacağını şaşırmıştır. Bunun için, yor. Hasta doktoru görünce: Genç talebe bu işi yapmış, dosya bulunmuş ve neticede şöyle bir vasi- yetname ele geçmiş: «Ben vâziülimza Revissa hayatımda daima gadr görmüş bir adamım, fikir- lerim bile bu memlekette anlaşılama- mıştır, beni tetkik edecek insana ser- üzmedikleri gibi, bol bol yiyerek hır-| vetimi mükâfat olarak bırakmak iste- sızlık da ettikleri anlaşılırmış, diğim için bu çareye başvurdum., Pus- Bundan dolayı İngilterede belediye |layı getiren kimse benim varisimdir.» reisliğinde kalmak için mütemadiycn' Revissa'nın serveti 300,000 İtalyan perhiz yapmak lâzım geliyormuş. lireti imiş. — Demek artık öleceğim ha... Dok- Tütünden y (Iğ sal ediliyor biri de şudur: — Aman ölecek miyim? diye so- Hırsızlık yapıp yapmadıklarını, vazifelerini lâyıkile görüp görmedikle- rini anlamak için, belediye reislerini, her sene tartarlarmış. Bir sene evvele nisbetle şişmanla- yanların kendilerini memleketleri için ruyor. Doktor muayenesini yaptıktan son- ra yüzünü ekşitiyor. ve: — Vasiyetnamenizi yaptınız mı di- ye soruyor. Hasta telâşlanıyor: — Aman doktor diyor, demek siz de kanisiniz öyle mi? Doktor hiç bir kelime ilâve etme- den: — Noterinizin ismi nedir? diye so- ruyor. tor diyor. nasıl, halk kitlelerinin can selâmetle- rini temin bakımından doktorluğun halkla olan ticari alâkasını birtakım | yeni prensiplere oturtmaya ihtiyaç var sa halk ile avukatlar arasındaki müna sebetleri de birtakım yeni prensipler üzerine kurmaya şiddetli bir lüzum vardır. * Doktor bu sefer gene soğukkanlı- rarladığın kapalı çarşil — Fakat doktor ciddi mi söylüyor- sunuz ? lıkla: " Almanya Forhajin şehri tütün ens- titüsünde bir hayli vakittenberi tütün balarınızın da buraya gelmesini temin ediniz. başlıyor: Görülüyor ki, bu işleri ve ihtiyaçları yakından bilen Adliye Vekilimiz Şük-|| rü Saraçoğlu, avukatlığa 'dair yeni ha- | zırlamış olduğu kanun roöjesine bazı ye ni esaslar koymuştur. Bugünlerde üze—] rinde son tetkiklerin yapılmakta oldu- gundan bahsedilen bu projedeki yeniı esaslardan biri, halka meccani olarak ' hukuk rehberliği yapacak «adli müza | heret teşkilidir.. Bunun çok gü- zel bir fikir olduğunda şüphe yok- tur. Fakat, muhtaçlara meccani olarak yardımcılık yapacak olan bu büroların hizmetleri acaba ne dereceye kadar gi decek? Bunu bilmiyoruz. Fakat, gönlü- müz istiyor ki bu, ölçü kabil olduğu kadar geniş tutulsun. Gerek muhtaçla- rın ölçüsünde, gerek hizmetin nisbetin- de kendisini göstermesini çok temen- ni ettiğimiz bu genişlik, eğer küçük bir harç mukabilinde birtakım takip işlerinin ifasına kadar gidecek olursa Adliye Vekilimiz milyonlarca insanın | daimi surette hayır duasını kazanacak tır. Böyle bir iş, Cumhuriyetin bu mem leket halkına şimdiye kadar yapmış ol- duğu iyiliklerin en büyüklerinden biri (Devamı 12 inci sayfada) ) ” KŞ FAŞ SŞ Z: Doktor gene soğukkanlılıkla: — Noteri çabuk çağırınız, ve akra- yor Hasta hüngür hüngür ağlamağa yor» dermiş. .Papa doktor Milani'den bahseder- ! ken: « O benim tuhumu — Hayır, ben gece yarısı uyandırı- tohumundan yağ çıkarmak tecrübeleri lan tek budala olmak istemiyorum da | yapılmaktadır. Tütün tohumundan çı- onun için kendime şerik arıyorum, di- karılan bu yağ rivayete nazaran fevka- lâde lezzetli imiş ve yemeklerde de is- timal edilmeğe başlanmışmış. Bu yağ- da nikotin bulunmadığı da anlaşılmış- mış. tedavi edi- Falih Rıfkı Atay Ulus gazetesindeki «Fıkray is'm- li küçük sütununda beş küçük hikâye ile bir küçük mülâhaza kaydediyor. Mülâhaza şu: «Bu fıkraları, son hazin tezadlara varmak için yazma- dık: Fransızca Le Jour gazetesi muharririnin, Türkiyede, hâlâ niçin devam etmediğine yanıp durduğu tatlı za- manların hangileri olduğunu göstermek için hatırlatıyo- TUuzZ.» - Hikâyeler de şunlar: ' Çar'ın meşhur elçisi Mançikof İstanbula geldiği za- man, Sadrazamı ziyarete gitti. Osmanlı Hariciye Nazırı Fuat Paşa, odasında, kendi ziyaret sırasını bekliyordu. Elçi sadrâzamın yanından çıktı; fakat Hariciye Nazırına uğramaksızın, kapıya doğru ilerledi. Yanındakilere söy- liyordu: — Hariciye Nazırı bir Fransız taraftarı imiş. Öyle a- damlarla görüşemem! Fuat Paşa müteessiren istifa etti. * Viyana kongresi esnasında Fransa, kendi tarafından olan, Âli Paşayı murahhas göndertmekte ısrar etmişti: İSTER İNAN İSTER İNANMA! İSTER İNAN İSTER İNANMA! «—- Viyanadaki Arif Efendi münasip değildir!» diyordu. İngiltere ise, biraz sonra, Fransız taraflısı Âli Paşayı İs- tanbula getirtip, yerine, kendi taraflısı Reşit Paşayı yol- lattı. * ' Meşrutiyetteyiz: Çar elçilerinden Çarikof, Büyükdere deki elçilik binasının önüne telgraf direği konmasını is- temiyordu. Bizim şimdiki doğu vilâyetleri umum müfet- tişimiz Tahsin Uzer, o vakit, Beyoğlu mutasarrıfı idi. Elçivi yatıştırmak üzere Büyükdereye gitti. Çarikof merdivenlerden inerken, kendisine haber verdiler. Hid- detli hiddetli: ! — Mutasarrıf gibi küçük memurlarla mı görüşmeğe kaldım? diyordu. b * Mütarekede bu Çarikof İstanbula hicret etti; aç kal dığı için geçim parası bulmak üzere, Tahsin Uzer'in ço- cuğuna ders vermek Tricasında bulundu. »e Geçen sene Ankara Palasta bir Rus birkaç resim satabilmek için, otel müdüründen ricada bulunuyordu. Kendini şöyle takdim etti: «— Ben Çarikof'un yeğeniyimla Biliyor musül, 1 — Adliyemizde ilk © limatnamesi hangi taf! bik mevkiine geçmişti! 2 — Başbakanımız , © hangi tarihte, Babası kimdir? 3 — Büyük Şefirniz__ şu satırlar bulunan * ! neredt KT | söylemiştir? «Arkada$” içinde Türkten gayri " nad ederek düşmanlaf” Anadolunun, Tüı_:klü Ki rüyen çürümüş gölk” Türk vatanından tâl” denize dökülmesindeN bir harekettir.» (Ca * (Dünkü sualleri? | — Milli Müdafaa 75 Özalp 1880 yılında — muştur. 2 — Monüros mütet Gazi Ayıntab, Urfa, *j havalisini ilk olarak işgal etmiş, bilâhare " Br sızların işgalleri altın& 3 — Umumi Harbif © devletlerle imzalanân 4 dır: * Osmanlılarla Sevf 1920), Almanlarla 1919), (10 eylül 1919), (27 teşrinisani 19 Avustuı'yahl Cu ÇALİN ÇAY 19).