y SON POSTA Hergün Adananın kurtuluş günü Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 inci sayfada) Bu, hemen hemen istilâ görmüş h şehrimiz için bir âdet oldu. Bugün tanbul, yarın İzmir, öbürgün Edirne, daha öbür gün G ilâh... hep bu kurtuluş günl ramlıyorlar ve hep, mücadele seneleri- nin hatıralarını canlandırıyorlar. mdi de bayram zamanı Adanaya geldi. Bugün de onun kurtuluş yildö- nümüdür. Anlaşılıyor ki Adana, bu sene kur- tuluş gününü başka bir ruhla bayram- caktır. Bugün ve bu li mücadele senelerinde hâkim olmuştu. Bunun için A ram gününü ku her seneden x yecana getirirsi Gaziantepde de Ççen gün kurtuluş dünüm kinden fazla sıcak bir. duygu bayramladı. 1, bu sene bay siyasi hava, * ne günlerdi! Dünyahın ini yere ser- ve hak davasile, t heyecan kesilerek a ruklarını sıkarak ileri atıldı Şimdi o devri hatırlı mıyacak gibi ol kün bütün silâhı y pa idi. Gayet küçük bir mübalâjğa yüm- rük ve sopadan başka hiç bir şey yok- tu demek çok doğrudur. Buna rağmen © öyle bir hiddet ve gazapla ayaklan- miş, evet, dünyanın en büyük askeri kuvvetleri karşısına öyle korkusuz ve z çıkmıştı ki onu manen devler MMen bu mukaddes hiddet karşısında kimse üstüne varmaya cesa- ret edememişti. Bilhassa kendisine karşı yapılan bu yumruğun ezip mahvettiği üldükten sonra bütün is- tilâcıların manevi kuvvetleri Kirildi ve işte, Adana da bu sayede kurtuldu, * Adanarnın kurtuluşunu ve bu kur tuluşun şartlarını hatırlatan bugünler- de bütün kalbimiz Adanalılarla bera- berdir, çünkü bu kurtuluş, bize mu- kadder ve muhakkak olan öteki kurtu- luşun bütün sevinç ve heyecanlarını şimdiden — tattıran bir timsal — olu- yor. Biz — biliyorur ki — Tü kün bir bakımdan mahalli, bir bakım: dan da milli olan bayramlarının serisi tamamlanmak İçin bunlara bir tanesi- nin daha İlâve edilmesi lâzmdır. Onu bugün daha iyi ve daha derin hissedi- yoruz. Biliyoruz ki Adanalılar “endi k ken ötekilere caklar ve komşul: — Merak etmeyini ftulduksa siz de ö günler! rihte Tür- Pi kürtulacaksını Muhittin Birgen * Adanada — Hazırlık Adana, 4 (A.A.) — Adananın kur- tuluş yıldönümünü kutlamak için bü- yük hazırlıklar yapılmıştır. Muhtelif ne almış olan komiteler par Ja geceli gündüzlü içtimalı yaparak icap eden bütün işleri yerine getirmişlerdir. Ve kutlama programı- işleri üzeri ni verilen ehemmiyet derecesinde tes- bit etmişlerdir. Bu münasebetle bütün civar köylerden akın akın gelmekte olan atlılar Adanayı doldurmıya baş Tamışlardır. Köylüler- davul zurnalari k kalile kafile Adanaya gelmekte de- yam ediyor. Şimdiye kadar gelen köy Tülerin sayısı iki bini geçmiştir. Köy- Iüler kendilerine tahsis olunan muh- telif yerlerde ağırlanmaktadır. Yarın başlıyacak olan merasime bü- (Devaam 3 öncü sayfada) yorum da inana- n (Altin âvhalarla kapalı on metre yük- | ? Eyi günlerinde eline geçeri bütün | parayı sağa sola savurarak ömrü- | nün sonunda sadakaya muhtaç ka- | tan adam... lsöz | Arıların Sokmadıkları adam ' ZARDSEZ y j İ | j j j İ 4 # | Aslanları kaplanları terbiye ettikle- |rini duymuştuk, fakat arıları terbiye ettiklerini şimdiye kadar henüz duy -| mamıştık. Son gelen Amerikan gaze- telerinin birinde bu garip hâdiseyi de okuduk, Resmini gördüğünüz Amerikalı arı cıyı sakallı bir adam zannedeceksiniz. Hayır sakallı değildir. Kendi anlarını öyle terbiye etmiye muvaffak olmuş - tur ki, böyle salkım salkım yüzünde toplandıkları halde kendisine bir şey yapmamaktadırlar. Dalay Lamaların hazinesi Bir İngiliz heyeti ilk defa olarak Ti- bette Dalaylamanın hazinesini gezmek müsaadesini almıştır. Heyet âzası iki saatten fazla eski Dalaylamaların ve Tibet hükümdarlarının putlarının bu- lunduğu bu muhteşem hazineyi gez - |miştir. Putların üzerinde gayet kıymet Hi taşlar parlamakta imiş. En son Da » laylamanın da bir salonda her tarafı | | | sekliğinde bir putu varmış. Heyet bu- rada şayanı hayret güzellikte resimlere ve nakışlara tesadüf etmiştir. Süvari karıncalar Yeni Zelandda yirmi santim bo - yunda ve on santim yüksekliğinde bir nevi karınca varmış. Bu karıncalar or- dular teşkil ederek civarlarındaki kü - vük haşa İi günlmebeye 'tutuğür 4 harmış - (€ Bu müthiş karıncalar arasında ordu- lamnta süvarlsini teşkil eden bir'de y şil karıncalar varmış. Yeşiller diz üstü ne gelerek daha küçüklerini üzerlerine Mevcut servetini bir parça daha arttırabilmek hırsı ile parasını hiç harcamayarak en basit ihtiyaçlarını bile tatmin etmeyen adam... ARASI | HERGÜN BİR FIKRA Beylik Osmanlı hükümeti zamanında Ermeniler bir isyan çıkarmışlar, beylik İstemişlerdi. İsyan edenler jandarmalarla çarpışmışlar, her iki taraftan da ölenler ve yaralananlar olmuştu. Ölen Ermenilerin birini hükümet konağının önüne - yatır - mışlar ve üzerine de eski bir asker beyliği örtmüşlerdi. Eskici yahudi karakolun önünden geçerken üze - rine asker beyliği çekilmiş Ermeni ihtilâlcisini gördü. — İstedi oldu, dedi, öldün am- ma beyliği de aldın ya! - * * » Iki analı çocuk | AA Hikâye malümdur: Hazreti Süley- manın karşısına iki kadın gitmişler ve aynı çocuğun anası olduklarını iddia | etmişler, Hazreti Süleyman hükmünü vermek için şu çareye baş vurmuş: — | — Çocuğu ortasından — böleceğim | yarısını birisine, yarısını diğerine ve- rteceğim. Kadınının biri bu hal tarzına razı ol. mamış, diğeri olmuş, hâkimlik eden Süleyman peygamber çocuğu razı ol- mıyan kadına vermiş. Bildiğimiz ikinci vak'a da bir müd- det evvel İstanbulda cereyan etmiş - tir. Üçüncü vak'a da Kanadada cereyan ettiğini bir Amerikan gazetesinden o- kuyoruz: Oradaki hâkim de Hazreti Süley - mandan mülhem olarak çocuğun ikiye bölüneceğini bildirmiş. Fakat bu ka - rar üzerine çocuk kadınlardan hiç bi . rine verilememiş, çünkü ikisi de mah- kemeden sıvışarak çocuğu hâkime bı - takmışlardır. Dünya yaratılalıberi kaç kişi ölmüş Bir Fransız istatistik meraklısı dün- yanın yaratıldığı tarihten 19 uncu aş - tın sonuna kadar ölen insânların bir is- | tatistiğini çıkarmıştır. Meraklı Fran - sızın bulduğu rakam şudur: 26,628,843,386,000,000 alırlar muharebe meydanına koşarlar- W Müsrif ve hasis Bi Müsrif ve hasis hayat bilançosu- nun sonunda yekdiğerine yakın bi- rer kıymet ifade ederler, birisi ha- yatının sonunda, ötekisi bütün saf- halarında aç kalmışlardır. Hindistan cevizinden Daha sert kafalar Loya adası hal kının kafa tasla- rı fevkalâde mu- kavimdir. Onla - tin kafalarını taş- la yarmıya im - kân yoktur. Bu adamlar Hindis - tan cevizi yer - ler, ve cevizi kendi kafalarında kırarlar, — Resim bu ada sakinlerinden birisinin kafa - sında Hindi termektedir. Bir elektrik fabrikasını mahveden ampul Şikâgo ampul fabrikalarından bir'si dünyânın en küvvetli ampulünü muvaffak olmuştur. (Gi pul) ismi verilen bu lâmbanın kuvveti tamam iki milyar mumlukmuş. Ampul 200 kilemetre ötesini aydın- Jatmakta ve bir kasabayı gündüz gibi yapacak kadâr kuvvetli ziya neşretmek tedi Onbeş gün evvel Şikago civarında ufak bir köyde pahnayir olduğundan bu lâmba o ki nakledilmiş ve meydan da yakılmak isteni , Lâmba tellere takılıp fa ziya verilince, müthiş bir kontakt olmuş, elektrik fabrikası bo- zulmuş, bütün köy de karanlıkta kal- >mıştır. ika ampule lüzumu olan e lektriği verememiştir. Bu da bir nevi düello Amerikada Riyo dö Jenyroda iki genç bir kahvede birbirlerini bir kız yüzünden tahkir ettikleri için duello| yapmıya karar vermişler. Silâhları ta- yin ederken içlerinden bir tanesi ta - lebe olduklarını ve ancak kalem uç « larile duello yapabileceklerini söyle - miş, diğeri de bunu kabul etmiş, ve ber biri birer kalem ucü alarak birbir- lerinin yüzünü gözünü — urmalamıya başlamışlardır. Hâdise büyümüş, bir- birlerini okadar zarardide etmişler ki nihayet duelle menedilmiş ve her iki« si de hastaneye kaldırılmışlardır. 40 lâmbalı radyo Amerika radyo fabrikalarından bir| tanesi dünyanın en büyük radyosunu | yapmıya muvaffak olmuştur. Bu rad- yo Şikago sergisinde halka teşhir edil- miye başlanmıştır. Bu radyonun — 40| lâmbası ve beş Haut parleur'ü varmış. Radyonun ağırlığı 3500 kilo irüiş, rad stan Cevizi kırmasını gös- Sözün Kısası Nezaket borcu Ve züppelik İsmet Hulüs! eç zaman tramvaya binmiştirile Yorgundum. Bir kişilik boş yel vardı. O boş yere çöker gibi otum dum. “Tramvay bir mevkif ilert de durdüu. “Genç bir. kiz. bint di, —şöyle on sekiz, yahut da on — dot kuz yaşında ya var, ya yoktu. Bani baktı: — Affedersin lara mahsustur, Zaketen yerinizi bana vermeniz eder. Cevap verdim: — Hayır kızım, ben senden - epeyi Ğ yaşlıyım.. Ve yorgunum, tek gülüng bir nezaket yapm n yerimi sanâ veremem Genç belli ki rüdü tramvaya çocuğ bindi. Derhal kalktım; ve çocuklu kat dını yerime oturttum.. Genç kız ayakta idi. Yanında ben dd ayakta durdum. Ve ona döndüm; — İşte yerimi ancak ben buna ve * ririm. sözüme darılmadı, hattâ dki hiddeti bile * geçmiştir tayı anlamıştı. * en İstanbula — geçiyordumu © ştı. İskele birazi rdan çıkanlal izel Kadıköy Vapur K tereddüt bir genç kadını odı; kadın teşekkür — Vazifem bayan! Genci kolundan adım. Madem ki vazifem, dedin; vazifenlif © latırım.. Çıkmıya çalışan sakallı bir ihtiyari Bösterdim: — — Bumu da &linden tütmalısmi!. Genç bir yey dem Vapura girdiş linden tuttu ve çıkardı: rTum şimdi vazifeni yap* Aferin öna.. Bizim gençlerimiz fena insanlar de“ ğil.. Fakat onlara nezaket borcile, züp* peliğin farkını öğretmek M İsmet Hulüsi aat Biliyor musunuz ? | — Veba mikrobunu ilk defa kinl keşfetmiştir? 2 — Yezidiler nerelerde oturur v€ neye taparlar? Frenkler Yezidilere n isim verirler? 3 — Tantale kimdir? (Cevapları Yarın) v * Dünkü Suallerin Cevapları: ! Meşhür liz “şairi Lord Byron 36 y: ni İ 2 — Lampride meşhur çisidir. En meşhur eseri «Augustun tâf rihi» dir. | 3 — Meşhur Fransız ihtilâlcisi Ro * besplerre 36 yaşında ölmüştür. Grip hastalığı Pazartesi günleri çok olurmuş Bir Amerikan gazetesinin neşretmif olduğu bir istatistiğe göre soğuk almif ———ij dedi, burası kadın * © henüz bitmemiş olduğunu sana hatır” — Aj F tel be di Ya d. b e © M di 1 n n h v yonun almıya muvaffak olamadığı tek |neticesinde zuhur eden — hastalıkları * bir istasyon yokmuş. Şimdiye kadar yapılan en büyük İSTER ken şunu söyledi: «— Bu balıkların bir kısmı s İNAN Bir arkadaşımız İstanbulda tutulan balıkların Yuna- nistan ile İtalyaya ne şekilde ihraç edildiklerini anlatır- ğuk hava depolarında ta- ze taze gönderilir, bir kısmı ise burada temizlenerek ve tuzlanarak sevkedilirler, Bu ikinci kısım balıklar, bizde İSTER —— İ temizleme ve tuzl. Yunanistanda vey, İSTER geçirilip Amerikaya yollanırlar.» Biz bu hikâyeyi dinlerken bütün iddialarımıza rağ- men balık temizleme ve tuzlamasını dahi benüz öğre - ize inandık. Fakat ey okuyucu sen: nemediği: İNAN İSTER İNA radyo makineleri ancak 24 lâmbahdır. NANMA! lama ameliyesi yerinde olmadığı için 'a İtalyada ikinci defa olarak eldeni NMA! bilhassa pazartesi günleri çok — olur muş. Gazeteci aynı zamanda şu mütalâ yı da ilâve etmektedir: «Bu satırları okuyanlar: — Tabil diyecekler çünkü —herköf Pazar günleri gezer eğlenir ve üşütü değil mi? Hayır Pazartesi günleri hastalıkla İzin çoğalması, gezmekten değil, faz yemek yemektendir. Herkes istirahâf) günlerinde fazla miktarda yemek yif' yor, ve yemek de insanın hastalıklafi karşı mukavemetini azaltıyor. Ş d n k k h d b b n