Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
L aa #Li SON POSTA İttihad ve Terakkide on sene Sekizinci kısım KAFKAS CEPHESİ MUHAREBELERİ Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — No. 2-—-— Sarıkamış felâketinin müsebbibi olan Enver Paşa bir hamlede bütün gözleri kamaştıracak bir zafer istiyordu Bir taraftan Ruslar Erzurumu alıyorlar, Trabzona yaklaşıyorlar, öbür taraftan da bizim bu cephedeki kuvvetimiz, az evvel İrana gönderilmiş bulunuyordu. Bu akıllı uslu bir muharebe değil, hüyük kuwetler ve ordularla yapılan bir çetecilik idi E—nw er bir şeyden rilmesini — temin — etmek — üzere orduyu — öyle cebri bir — yürü - yüşe sevketmişti ki'bu hareketi seyre- denler onu yalnız çılgınlık ve mecnun- luk kelimelerile tavsif ediyorlardı. Kar, kış, soğuk dinlemeden, yiyeceği, harb malzemesini düşünmeden insanların takatinin bu kadar zora ve şiddete ta- hammül edip etmiyeceğini hesaba al - madan, elinde silâh, bizzat herkesi yü- rütmüştü. Birinci ve ikinci günü şevk ile yürüyen asker, üçüncü günü sarsıl- mış, döndüncü gün kırılmış ve ondan sonra dökülmüştü. Ona bir gün mola demişler, dinlememiş, — yalvarmışlar, kulak asmamış, lüzum gördükce firari diye ötekini berikini bizzat öldürerek orduyu ilerletmiş ve orduyu ileri sür- Bu esnada takriben yüz yirmi bin kişilik bu mükemmel ordu daha harbe girmeden, kırılmış, ti. O zamanlar bu faciaya dair tedricen bir çok hikâyeler dinlemiş olduğum halde mağlübiyetin büyüklüğünü an - cak pek sonraları anlıyabildim. Bu, o kadar büyük bir facia idi ki mağlübiyetin büyüklüğünü Ruslar bi- le önceden, bizim gibi, anlamamışlar - dı: Düşman gazetelerinde okuduğum Rus tebliğleri hem hücumu zayıf tas- vir ediyorlar, hem de bizimkileri gayet kolaylıkla mağlüb ettiklerini söyliye- rek pek az mikdarda esir aldıklarını i- lâve ediyorlardı. Alınan esirlerin azlığı bizim ordunun iyi bir halde ric'at et - miş olduğunu göstermesi lâzım gelir - ken meğerse sonradan anlaşıldı ki bu güzel ordu yolda cebri yürüyüşle eri - tilmiş olduğundan Ruslar büyük kitle- lerle karşılaşmamışlar ve bunun için a- lınacak esi rde bulmamışlardı. - Sıfır - dan aşağı kim bilir kaç derece bir soğuk içinde insanlar gerek giderken, gerek dönerken donarak ölüp gitmişlerdi. Facianın büyüklüğüne bakınız ki, Fon der Goltz paşanın dostu olan kıy- metli bir askerimizin ondan naklen bi- lâhara bana anlattığına göre «bu çıl - ginca harekete niçin mâni olmadın? » diye Liman fon Zanders paşa, o za..'an erkânıharbiye ikinci reisi olan Bron - zar paşa üzerine yumruklarını sıkarak ve gözlerinden yaşlar akıtarak hücum etmiş, o da mâni olmak için elinden paşa, haberi hiç çev- düşmanın olmadan ezilmiş, bitmiş - geleni yaptığını, fakat, söz geçireme - || diğini söylemiş! Sarıkamış felâketinin önüne geçilememişti Hiç şüphe yok ki Almanya ve Al - manyanın o tarihte Türkiyedeki mü - messilleri bir kısım düşman kuvvetle- rinin bizim üzerimize çekilmesi mak - sadile gerek Kanal ve gerek Kafkas — cephelerinde hareket yapmamamızı is- tiyorlardı. Ancak, evvelce yazmış ol - duğum gibi, ikinci Kanal taarruzuna mâni olmak için Alman karargâhının son dakikadaki müdahalesi gibi, bu meşhur Sarıkamış çılgınlığını da Bron- . zar'ın mâni olmıya çok çalışmış bu - lunduğunu işleri çok yüksek askerlerimizin ağızlarından | çok defa işittim. Bir taraftan aldıkları esir ve top. adedine bakan, diğer taraftan da karşı- larındaki ordunun kuvveti hakkımdaki W f yakından bilen bir ! | | j | İ Kafkas cephesinde muvaffakıyetsizliği görülen Vehip Paşa tahminlerini -sas tutan Ruslar için zor- la kazandıklaşı zaferin büyüklüğünü ölçebilmeğe elbet imkân yoktu. Bizim askeri de, topu da kaç gündür karlara göme göme yürüyüp karşılarına zaten mağlüb olmuş bir ordu ile çıkmış ola- cağımızı hesaba koymadıklarından, kuvvetli bir ordunun mukavemetini hesab ederek, tâkibe geçmediler ve bu sayede Enverin ordu kumandanlığını Hafız Hakkıya bırakarak - İstanbula koşmasından sonra mahvolan ordu ye- rine yeni bir ordu vücuda getirilebil- mek için vakit kazanıldı. Bu yeni or- duyu da, lekeli hummadan Erzurum hastanesinde ölen Hafız Hakkının ye- Allahın yarattığı tabit ve saf cocuk gidaları mosTanZASITI ÖE Fosu TANBUL Is AHASAN Pirinç, yulaf, mercimek, — buğ- day, irmik, patates, mısır, arpa, çavdar, türlü, badem, HASAN Özlü Unlar İle çocuklarınızı besleyiniz ve büyü- £ tünüz. Vitamini ve kalorisi bol o- lan bu özlü unlarından istedikle- rini ve sevdiklerini bıktırmıya- rak değiştire değiştire — yediriniz. Çabuk diş çıkarırlar. Hasan markasına dikkat. Başka marka. verirlerse almayınız ve al- danmayınız. Bütün —eczanelerde ve bakkallarda bulunur. Hasan deposu, İstanbul, Ankara, Beyoğ- | lu, Beşiktaş, Eskişehir. BERLİKeSİ İla & , vk'-*,.:'?'ui SÖĞT ÇN kumandan, rine getirilmiş yeni bir | |Mahmud Kâmil paşa teşkil ediyordu. Rusların ikinci hücumları . Mahmud Kâmil paşanın bir hay- li müşkülât içinde vücuda getirdiği bu Fakat, bu müddet zarfında da zaten Ruslar, büyük bir teşebbüse girişmeğe tarafdar olmamışlardı. Onların asıl bü- ki bununla Rüuslar evvelâ Erzurumu aldılar, ondan sonra sağ ve sol cenah- larile bir hayli ilerlemeğe - başladılar. Onlar, bu ilerlemeyi, dura dura, kade- me kademe, dinlenerek ve teenni ile yapıyorlardı. Halbuki bizimkilerin dü- şündükleri yalnız bir şey vardı: Taar- ruz! Nerede olursa olsun, nereye olur- sa olsun, nasıl olursa olsun, taarruz! O kadar taarruz ki, o tarihe kadar uzak hududlarda yaptığımız bütün taarruz- ların verdikleri neticelerden alınan dersler kâfi gelmiyormuş gibi, bir de İrana taarruz hevesi başlamıştı. Rus - ların 915-916 taarruzu başlamadan, bu hevesle Mahmud Kâmil paşa ordu- sundan mühimce bir kuvvet ayrılarak İrana gönderilmişti. Bu kuvvetin nok- sanı, bu Rus taarruzunun kolaylıkla netice vermesine elbet olsa gerektir. yardım etmiş (Arkası var) İstanbul İkinci İlâsş Memurluğundan: Fenerde Camcı Çeşme sokağında oturmak- ta ve Cibalide Fener caddesinde 174 No: da sabunculukla meşgül bulunmakta olan A - leksandros Stupaki iflâsı 26/12/936 tarihinde açılıp tasfiyenin adi şekilde yapılmasına ka- rar verilmiş olduğundan: 1 — Müfliste alacağı olanların ve istih - kak iddiasında bulunanların alacaklarını ve istihkaklarını ilândan bir ay İçinde İkinci İlnlâs daliresine gelerek kaydettirmeleri ve delillerini (senet ve defter hulâsaları ve ga- ire) asıl veya musaddak suretlerini tevdi ey- lemeleri. 2 — Hllâfına hareket cezal mes'uliyeti müstelzim olmak üzere müflisin borçlarının aynı müddet içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri. 3 — Müflisin mallarını her neıı!ıüıohır- sa olsun ellerinde bulunduranların o mallar üzerindeki hakları mahfuz kalmak şartile di efmeleri ve etmezlerse makbuül mazeret - leri bulunmadıkça cezal mes'uliyete uğraya- cakları ve ruçhan haklarından mahrum ka- lacakları. 4 — 7/12/936 tarihine müsadif Perşembe günü saat 11 de alacaklıların İÜk içtimaa gelmeleri ve müflis ile müşterek borçlu olan- lar ve kefillerinin ve borcunu tekeffül eden |sair kimselerin toplanmada bulunmağa hak- 'dları olduğu ilân olunur. (28716) | İslanbul Asliye Altıncı Hukuk Mahkeme - sinden: Fatma tarafından Şehreminl Ereğli ma - ikametgâhı belli oımınn kocası arabacı Sa id aleyhine açılan hoıınm davasında: Müd- 'deaaleyhin ikametgâhının meçhuliyeti hase- bile dava arzuhaline ön gün zarfında cevap verilmek üzere ve on beş gün müddetle ilâ- nen tebliğine karar verilmiş ve arzuhalin bir nuüshası da mahkeme divanhanesine — talik kılınmiş olduğundan 936/1788 NOlu dösya- ya ilân tarihinin ferdasından itibaren on gün zarlında cevâp verilmesi lüzumu tebliğ leerınde olmak üzere Jlân olunur. - 780 YU EL SHOK SEŞEN lET ordu bu cepheyi bir sene kadar tuttu. | yük taarruzları 915-916 kışında başlar | Uyuşturucu __ İnhisarından: 1934 ve daha evvelki seneler mah sulünden olup idaremiz satışlarına iş- — tirâk ettirilmek Üüzere depolarımızatevdi olunan afyonların sahiplerine — 1935 - 1935 senesi satışlarımız üzerinden tediyesi lâzımgelen yıızdıe otıı- _ hallesi Masura sokak 20/1 sayılı NO.da iken | [ Hikâye NİNOM 1926 haziran. Lisede son gün. Yılın kapanma töreni yapılacak: Bir kaç müziük parçası, bir küçük piyes, bir iki söz.. Fakat sonu gelmiyen bir heye - can.. — Yatakhanelere, — koridorlara, sınıflara, bahçeye sinen, tâ uzaklar - daki anne, baba evlerine, kardeş gö - nüllerine dalga dalga taşan bir heye can... Koridorlarda seslenmeler, bahçede türküler, sınıflarda hep birden konuş- malar... Bütün bu birbirine karışan, birbirini kesen, sustunan ses birleşip kaynaşarak bildiğmiz dillere benze - miyen yeni bir dil, heyecan ve neşenin dilini yaratayor sanki... Tören neredeyse başlıyacak. Siyah önlükler üstünde renk renk taze çi - çekllere benziyen sarışın, esmer genç .| başlar oradan oraya koşuyor, oradan oraya dalıyor. Salonda son - telüş... İşte datevliler. İlk gelen siyahlar gi - yinmiş, sarı benizli, heykel duruşlu bir kadın. Sonra renk renk, her yaşta, her boyda bir insan kalabalığı.. Anne- ler, kandeşler, ablalan, öğretmenler, talebe... Dudaklarda gülümseme, göz- lende seven ve güvenen bakışllar. Herkes yerleşince bir çift yaramaz |- el, bir çift göze yer bulmak için sahne perdesini aralıyor. Bu küçük aralıktan yaramaz gözler küçük bir fotoğraf -| nen, gönlüne akan bu eşsiz kiz, yüzlerea Yazan: Neyyir Karamanlıoğlu güzel ile ayni töreni açan genç, ince, Ninonumn annesi o... Esmer başı, kay -| nıyan vücudu, ateş zekâsile kendinâ sevmiyen insamı görmemiş olan Ni naı nun anmesi o... Ona ancak bebekk »”!- «Nerime» dıvebvıquleıd!’ Ateşli biğ sıcaklık gibi insanın damarlarına si-w , ce eşi bulunan bir adla çağım'labilin miydi hiç? «Ninom» diye tapnma başk ladı annesi... «Nino» diye severdi are — kadaşları. Her gören, her bilen Vi l nöyü set d Fakat yazık... Başlan başa sevgi dolu bu ömür ne kadar kısa sür dü... Ne kadar kısa... ğ Şimdi küçük baslar yaş dökmek 1çm eğiliyor, körpe dudaklar bir bebek ağıı Bi gibi kıvrdıp — hıçkırığını « brmyğ | çalışıyordu. Kadını bahçeye çıkardı veği Tah, bayılmiştı. Bu fırtitta belki on da & kika sürdü. Sonra Ninonun annesin « — : den başka herkes salona döndü. Yaş; gönüllerin görünmez yerlerine çekiliğ gizlendi. Yaz yağmurundan sonra a we çan bir güneş gibi salonda ve yüzlera — de yeniden neşe doğdu. Fakat o günüm akşamsnereyi sardı, nereye sınd_xş h hep ayni sözleri duydu: — Nino şöyle idi, zavallı Nino, — Nino böyle idi, zavallı Nino. * 1927. Mektebin kapanma tören!ğ;_ İ m_şğinesi i gibi Koridorlarda, ea yüzlerce —insa - j a nıflarda, — sah « nın üstündğado- Yarınki nushamızda : nede hnecanhx laşıyor. nra 3 - n hazırlıklar.. A w - kendi teoesü- | Eminenin kaderi | Ht e sünden —utanmış Herkes gülüğ gibi kaçıp giz.e- Yazan: F, Bercmen söylüyor, Yal « | niyor. maz siyahlar gi * Sahne — içinde yil soluk yuzlü! son fısıltılar: heykel duruşlu bir kadin bu taşkın M Açıfan perdede bir yil kapanacak. | şe aydınlığı içinde simsiyah, sapsar'ı, | Koca bir didinme, öğrenme yılı. En güzel şiirlerle, en hoş bir piyesi, ve en tatlı müzik parçaları güzelliklerine sı- caklık ve can katan dudaklarda bu kapanan yılı kutlulayıp uğurlıyacak - lar. Şimdi sahnede son sınafın birincisi. Siyah önlük genç vücudunu büsbütün inceleştirmiş. Beyaz yakanın çerçeve- si içinde körpe yüzü içten gelen bir şenlikten ışık, heyecandan pembelik almış. Neşeden, yoksa heyecandan mı, kim bilir hafifçe titriyen sesi tatlı bir müzik gıbı anne, kardeş, arkadaş, Öğretmen.. Hep seven ve duyan insan yüreklerine yayılıyor. ' Ve hepsinde sevgi ona cevap oluyor. Fakat... Bir- den, bilinmez nasıl... Sahneye en ya- km smalardan birinden acı bir ses: — Ninom, ah ninom diye hıçkıran bir kadın sesi bu körpe müziği kesi - yor. Bir kadın vüecudu yıkılır gibi yere düşüyor. Koşuşmalar... Ardı arası kesilmiyecek gibi bir karışıklık... Bir talebe: — Nerimenin annesi, çocuklar... Ni- nonun annesi, geçen sene ölen Nino - nun diye bağırıyor. Evet Ninonun annesi o... Daha bir yıl önce ayni yerde ve kim bilir daha ne kadar can Ve heyecanla dolu sesi İarın tevzii mukarrerdir. Tevziat morfin, makbuz numaraları sırasile aşağıda gösterilen ;ıınlııü yapılacaktır. Alâkadarların muayyen günlerde olunur. «3850» 1001 İlâ 1025 2 Könunusa”i 1937 Cumartesi günü 1026 ,, 1075 N » . Pazartesi. — 4 1076 ,, 1125 5 » n ; Sali * 1126 ;; 1175196 i a B ei 1116 >, ) 4225 - 7 ü . Perşenbe » 1226 y 42710 B > ü Cuma ö 1286:., I300 9 N » O Cumartesi. , SÜ — 998 el a » - Pazartesi », 549 .. G6N 12 a y veReli " 589 , 620 13 * * a * : sahne.., Hdi Neşe ve sevginin kalabalığına si w — yahlı kadın hep,bir mabede girer gibi sessiz sessiz karışıp, gölge gibi çekili yor. i v * İ 1936, Lisenin kapanma töreni. Ge « — lenler, gelenler... Herkeste bir neşe. : bin neşe,.. Yalnız siyahlar giyinmiş, soluk _vmîu heykel gibi boyu öne e « ğilmiş bir kadın bu çırpınan, taşan, co — şan şenlik içinde içli bir yasın sem « bolü gibi... Ne söylüyor, ne guluyor, hattâ ne de kımıldıyor sanki ...İlk vıl gibi ağlamıyor da... Yalnız gorunmcz bir yerinden vurulmuş gibi öne doğru — çöken bu heykelin taş yüzündeki çiz « — giler her geçen dakika ile biraz dahâ derinleşiyor. Dışa vurmıyan bir dert bu taş yüzün arkasında gizlenen bü « '_ yük anne kalbini bir kurt gibi kemirip yiyor. Dışına vurmayan yaşlar bu heya kel yüzü gizli bir bıçak gibi oyup çıı.— : giliyor. Ve böylece... Her gönül yarasır L bir şifa eli ölan yıllar bu büyük ann& yüreğindeki yasa dokunmiya kıyma « — dan, yalnız onu çerçeveliyen heyw yıkarak geçip gidiyor. ' Maddeler idaremize müracaatları lüzumu ı— Çarşanba