İttihad ve Terakkide on sene — Yedinci kısım CEMAL PAŞA VE SURİYE Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Na. 6 SON POSTA Tevfik Paşa Londradan şaşırtıcı haberlerle İstanbula gelmişti O zamanlar ınemlekene otoriter bir h.ıva, haı'p a. harp zamanlarına mahsus' örft bir zihniyet hüküm suruyordu. Bizim gibi nazariyeci sivillerin sözlerinin büyük bir kıymeti olmazdı. Bunun için Cemal paşaya söylediğim fikirler tetkik bile edilmedi Bir vakitler Hürriyet ve İtilâf- çılarla hareket etmiş, ayni manda Fransızlarla da gizli temaslar yapmış olan bu Zehraviyi, Âliye di - vanı harbine almak için Cemal Paşa bir kaç defa Talât Paşaya müracaat e- derek istemiş, fakat, o da bir âyân â- zasını, hal ve tasfiye edilmiş bir me - sele için divanı harbe teslim etmeğe taraftar olmamıştı. Günün birinde Zehravtnin çalyaka Âliyeye gönderil- diğini duyduk. O zaman kuvvetle ri - vayet edildiğine göre Zehravi, Talât Paşaya rağmen Enver Paşa tarafından jandarma vasitasile yakalanıp sevke- dilmişti. İşin hakikatini bilmiyorum. Yalnız bildiğzim — şey, Zehraviyi Ce- mal Paşanın çoktanberi istediği, fakat Talât Paşanın vermediği idi. Neticede Enver Paşanın ısrar ve onun da mü- vafakat etmiş olması ihtimali de var- dır. Fakat, hareket baklı ve siyaseten elzem dabi olsa, onu takiben Suriye, Filistin ve Hicaz idaresini başka bir tarza sokmak, siyaseten de, askerlik bakımından da çok hayırlı ve faydalı olabilirdi. Niçin yumuşak bir siyaset takip etmeli za - Günlerden bir gün, Kudüste Cemal| Zannedersem bu telâkki, paşanın karargâhı olan Avgusta Wik- toriya müessesesinin bir köşesinde Ce- muz bir sırada kendisine bu fikirlerimi teşrih ve onu bu yola gitmeğe teşvik etmiştim. «Bunun en büyük bir faydası da şudur ki, diyordum, eğer bir gün gelir, mağlüb olursak hiç olmazsa Su- riyetkler, muhtariyetlerini bizden ak mnrkı ve bu mubtariyeti bizimle harb esnasında bizzat müdafaa etmiş bulunurlar. Bu sayede, ilerde onlarla bizim aramızda dostluğa mâni dler tahaddüs etmez ve Fransızlarla gilizler bu memleketin kurtarıcıları olmak mevkine gelmezler.ir Cemal paşa berim bu sözlerimi nezaket mak- sadile dinledi ve bu fikre hiç yanaşma- dı. Bunun için, ben bu fikirlerimi, bir kere de erkânıharbiye reisi olan ve ken- disini çak eskidenberi tanıdığım ve muhtelif meziyetlerini çok takdir etti- ğim Ak Fuad beye de söyledim. O zamanlar memlekette otoriter bir hava, harb zamanlarına mahsus örfi bir zihniyet hüküm sürüyordu. Bizim gibi nazariyeci sivillerin sözlerinin bü- Yük bir kiymeti olamazdı. Bunun için, bir kaç defa İstanbulda, İttihat ve Te rakki muhitinde de yaymıya çalışmış olduğum bu fikir, Cemal paşa nezdin- de de hattâ tetkike değer bir fikir ola- rak dahi telâkki edilmedi. Tevfik Paşanın İstanbula getirdiği haber O zamanlar, henüz, bizim, harbde mutlaka muzaffer olacağımız kanaati hâkimdi. İngilterenin bizden korktuğu- Ha kani idik. Bunun başlıca bir sebebi de harbe girmezden evvel Londrada se- fir bulunan Tevfik paşanın Londradan getirdiği bir havadis idi. Karadeniz em- Ti vâkii harbi zaruri kılıp Tevfik paşa Pasaportlarını alınca, o zamanki İngi- liz hariciye nazırı Edvar Grey Tevfik Paşayı selâmetlemek üzere istasyona kadar gelmiş ve İngilterenin bu hâdi- teden dolayi çok müteessif bulundu - Bunu söyliyerek eğer bizim tarafımız - dan Kanala ve Mısıra taarruz edilmiye- tek olursa onlar tarafından da bize kar- H bir taarruz leşebbüsünde bulunul - DeE söndalı | Tevlik Paşa mıyacağına dair teminat vermişti. Tev- fik paşanın İstanbula getirdiği bu ha- ber, İngilterenin korktağuna ve zaafına bir alâmet olarak telâkki edilmişti. Kanal taar- ruzu plânlarının sür'atle yapılmasın - da âmil olmuş bulunduğu gibi işlerin |şünmiyen gafil bir insan gibi hareket dar bir bakış zaviyesinden görülmesi-|etti ve Suriyede Türkün en güzel ve ne de çok tesir etmiştir. Her ne olduysa oldu. Cemal paşa| halinde mütemadiyen eritmiş olan ta - Suriyede otoriter bir siyaset tâkib etti. | ihsiz bir kumandan oldu. Arkası var Geçenki bulmacamızda kazananlar (Dünkü nüshadan kalan kısım) KALEM Beyoğlu birinci mektep 3/A dan 61 |kez memuru Lütfü oğlu Fevzi, Lüle- Münir, Karagümrük Karabaş ma - hallesi Hoca caddesi 48 de Feh- mi, Fatih tramvay durak yori Mahmut Nedim apar. 3 de Biri - Cik, Beşiktaş Şenlikdede Çukurçeşme Salkımsöğüt sokak 6 da Hikmet, İs - tanbul erkek lisesi 7 den 802 Halük Karaca. PARA ÇANTASI Eyüp 33 üncü mektep Cemil, İstan- bul ticaret lisesi 1166 Nureddin Ah » met, Beyoğlu musevi lisesi 4 den 208 Rebeka Papo, 38 inci mektep İ/A dan 13 Tarık, Tophane Örtmeaitı No. | de Memduha, KİTAB Kumkapı ortamek. 715 Kemal Pulat, Beyoğlu Müusevi Lis, 364 Jan Pepo, Küçükayasofya cad. Güngörmez sokak 5 te Sevim Arusoy, 52 nci mek. İ-Adan 80 Hidayet, Ankara ilkmek. 4/C den 671 Salâhaddin, Beyoğlu 12 nel mek, 4/A dan 366 Şahab Ballık, Beyoğlu Sen Püşeri kız lisesi 2025 Şefika A . teşoğlu, Eskişehir şimendifer hastane- sinde Çankırı makascısı İsmail oğlu Mustafa, Tire birinci mek. 336 M. Meb rure, Konya Dilberler mah. Şems so - kak çıkmazı 12 de Mehmet kızı Ser - med. KART Ankara Ulus iİlkmek. 5 den 381 Ce- mal, İst. Gelenbevi ortamek, 1/B den 9 Mustafa, 6 ncı mek. 4/A dan 273 İh- san Sener, İst, Erkek Lis. 1163 Muzaf- fer, İst, Erkek Lis. 386 Ekrem, Tokat İbni Kema) ilkmek. | den 901 Türkön, Çankırı örtamek, 131 Hâmid, Ertnküy Koz yatağında İhsan, Kumkapı orta - mek. 2/3 den 504 İrfan, İzmir Mene - men alay 43 tabur | kamutanı Riı - fat oğ. Sacid, Mahmutpaşa Küçük Yıl- mız han sokak 12 de Sabri kızı Sid:ka, İst, Enkek Lis. 3/A dan 1193 Osman, lSunye ve Arab nasyonalistlerini şid - detle te'dib etti ve onlarla Türklerin aralarında yeni uçurumlar açılmasına sebeb oldu. Suriyenin müdafaasına Suriyeliler hiç iştirâk etmediler ve her yük Türkün sırtına çöktü. Suriyeli ve Arab, bir takım câize düşkünü dalka- vuk insanlar Cemal paşanın etrafına toplanıp ona kasideler yazdılar ve o da gün gelip de artık oradan usukca sıyr- lıp çıkmaktan başka yapacak bir şey kalmamış olduğunu anlayıncaya kadar kendisini bu müraf kasidecilerin yarat- tıkları tatlı havanım içine terk ve aynı yolda devam etti. Fakat, bir müddet sonra ordu, ordu grupu gibi büyük teş- kilât isimleri altındaki askeri kuvvetle- rimiz, yalnız bir kadro gürültüsünden ibaret kalınca, taarruz değil, hattâ mü- dafaa kuvvetlerimiz de eriyip en kuv- vetli ordunun tüfek sayısı bir kaç bine inince, bu büyük isimli ordularımız sa. de İngilizlerin değil, yerlilerin de ta « arruzuna uğradılar ve zannedersem bi- zimkilere yerliler, yabancılardan ziya- de zarar verdiler, Hulâsa, çok başarıcı ve yaratıcı ka- biliyetleri olan Cemal paşa, Suriyeyi büsbütün başka bir surette idare ede- bilirken geniş bir görüş yoksulluğu, büyüklük hülyası ve gurur yüzünden, otoriter ve günü gün eden, yarını dü - canlı kuvvetlerini para, vasıta ve insan 105 Mehmet, Afyon Cumhuriyet ilk - mek. 126 Orhan, Tokat P. 'T. T. mer - burgaz ilkmek. 448 Hüseyin İlhan, Ga- zlosmanpaşa ortamek. 3/D den S, A- sıldaş, Samsun Muradiye sokak 21 de Melâhat, Tokat ortamek. 3/B den 330 Cihad, Topkapı Fazlı paşa cad. 5/| de Ali Türkây, Ankara Gazi Lis. 1/G den 772 Zeki Demirtaş, İst. | inci mek. 4'B den Vildan, Ankara D. D. Y, muhasebe müdekkiki Ulvi kızı Nadire, Ankara Şerefli Koçhisar Nâdir oğ. Pımarbaşılı Şadi Ünal, Merzifon P. 'T. T. müdürü kızı Behire Üren, Anka- ra Cebeci cad. 29 da Şeref Özdemir, Fatih Tezgâhcılar sokak 45 de Zehra Özadası, Kilis Kemaliye ilkmek. | den Berrin Arıkan, İzmit Ulu Gazi ilkmek. 4/A dan 672 Ziya, Konya Purçuklu ma hallesi 7 de Semahat, Ankara Birinci orlamek. 1105 İbrahim Ağırbaş, İst. Kız Muallim mek. 3/A dan 312 İffet, Ankara Yenişehir Mimar Kemal ilk - mek. 5/A dan 486 Gülseren, Sivas Emn- niyet müdürlüğü 2 nci komiseri Bekir Çöbün yeğeni Ahmet, Cağaloğlu Şeref sokak 4 de Şükran, Lüleburgaz uncu Mehmet oğlu Sabri Alkan, Beşiktaş Mokruciyan ilkmek. 39 Jan Türkcüoğ- lu, Sultanahmet Kabasakal Torun so- kak | de Sabahaddin, Eyüp ortamek, 2/C den 456 Sabahaddin. Adliyeye kâtip alınıyor İ. C. Müddelumumiliğinden: İstanbul ad- liyesinde açılan biner kuruş maaşlı kütip - liklere memurin kanununun dördüncü mad- desinde yazılı şartları halz olan ve daktilo ile yazı yazabilen talipler arasında münasip- leri alınmak üzere 31/12/936 perşembe günü saat dokuzda müsabaka imtihanı yapılacak- tır. İstiyenlerin soyadını gösterir nüfus kâ- fadı, örtamektep şahadetnamesi, askeri ter- hiş vesikası, sıhhat raporu, hüsnühal küğıdı ve Iki fotoğraftan ibaret evraki müsbitelerile birlikte imtihan gününe kadar İstanbul ad- |Hayriye Lis. 2 den 17 Ali, 11 incj mek.|liye encümenine müracaat. etmeleri. 1 Yazan: Pierre Mille Baron Moule'ün asatfet unvanı da, serveti gibi, sırf kendi dirayetinin e- seridir. Annesinin ismi Adele Barön'* du. Oğlu, zamanımız insanlarının ya- rattığı bir modaya uyarak bu ismi de babasınınkine ilâve etti ve kendini ismi küçük harfle yazıp aradaki hat- tı da kaldırdı. Böylece herkesin naza- rında Monsieür le Baron oldu çıktı. Bir gün bana: — Akıllı bir adam hayatta her iste- diğini yapabilir! Demişti. — Evet, dedim, kanun dahilinde her şeyi.. — Hayır, dedi, kanunun yardımı ile, Meselâ ben, evlâtlarımı mirasımdan tamamile mahrum etmek niyetinde - yim. Tamamile! Bir metelik bile bı - rakmıyacağım. Hiç biri de kendisine alâka gösterilmeğe lâyık insan değil. Büyük oğlum Roland, aptalın biridir. O kadar apta) ki bir edebiyat mükâ- fatı kazandı: Dolandırıcılıkla şöhret bulsa bu kadar haysiyetime dokun - mazdı. Kızlarımdan biri, Jacgueline, biliyorsumuz, fena yola saptı. Öbürü de rahibe oldu. İkisi biribirinden fark BıZ.. — Ama kanun var. Kanunen ev- lâtlarınızı mira - sınızdan mahrum edemezsiniz ki ! Ancak dörtte birinden — mah - rTum edebilirsi- niz. — Tamamından manrum etmek isti yorum, istediğimi de yapacağım. * Fena yola sapmış olan Jacgueline'i de, rahibe olan kız kardeşini de tanı- mam ama Raoul'e muhabbetim, hat- tâ biraz da hürmetim vardır. Bir şiir mükâfatı kazandığı doğrudur: Beş yüz frank; yani babasının evindeki aşçı ko dının her ay, ufaklık üzerinden çaldı- ği paranın yarısından bile az. Babası- nın dediği gibi tamamile aptal olma- sı kabildir. Ben şiinden anlamam; an- cak geliri olan adamlara yakışır bir meslek olduğunu bilirim, işte o kadar. Geliri olan şairleri, zengin hanımlar evlerine yemeğe davet ederler ama bunun için de bekâr olmalari lâzım- dır. Halbuki bizim Racul'un karısı da wardır: babası tarafından apta) adde- dilmesinin sebeplerinden biri de bu- dur, Sevimli, güzel, fakat meteliksiz bir kızcağızla tanışmış, onun gebe kal dığını öğrenince hemmen nikâhını kıy- dırmış... Evlendikten sonra bir çocuğu daha oldu; babasının nefreti de bunun üzerir, bir kat daha arttı. Babası ona beş para koklatmaz, Ra- oul, ailesini geçindirebilmek için ken- dine bir iş aradı ve cam, porselen top- tancısı M. Marcessin'in mağazasında bir kâtiplik buldu. Aldığı üç beş ku ruş bir şeydir. Açlıktan ağzı kokar, 1- şinden de sıkılır. Onun söylediğine ba kılırsa şair kışmının boş vakti olma - mali imiş; parası, vakti olsa imiş, ca- nı istediği zaman gidip gezebilse, çıl- darasıya sevdiği karısına güzel güzel elbiseler giydirebilse, Apollon mu de- di? Orfeus mu dedi? iyice hatırlıya- miyorum, herhalde kadim Yunan ilâh larından biri, gelip onun kulağına fev- kalâde şeyler söylermiş. Ben kendisine borç etmesini tavsi- ye ettim. — Babam borçlarımı ödemez ki! de- man müdüriyeti odasında toplanacak ha fazla tafsilât almak için Baron- Moule diye tanıttı. Sonra ilk| Vasiyetname Çeviren: Nurullah Atlaç yak — Alacaklılar bekler. Sizin büyüll bir mirasa konacağınızı biliyorlar yal — Babami-beni mirasından mahrum edeceğine yemin etti. Ö işi-yapar... — Canım, nasıl yapar? Kanun var... iz babamın ne adam olduğunu z! bilme: * Baron Moule mahun ağacı, pelesenk ağacı, daha bilmem neler almak için geçenlerde kalkü, Güiyan'a gitti. Bu çok kârlı bir iş; » Gerçi o ağaçlar Güilyan'da da pek ucuz değildir ama orada ağaçlar, kürek mahkümlarına kestirilir ve mahkümlara istihkakları nn ancak yarısı verilir... Fakat Ba « ron Moule, oralarda beri-beri hastalık ğına tutulup hiç beklenilmedik bir za manda, henüz genç denebilecek bi yaşla ölüverdi. Noterde vasiyetnamenin okunacağı gün Raoul, kendisine refakat etmemi rica etti. Kendisinin hiç ümidi yoktu. — Göreceksiniz, göreceksiniz, diyor du, babam bana, kız kardeşlerime da Yarınki nushamızda : Tabraz prensesi Yazan : Kadircan Kaflı ci GÜ İ Bd eei öi di hiç bir şey bırakmamıştır. — İmkânı yok, dostum. Böyle şeye kanun — müsaade etmez, Üçünüz de onun meşru ev - lâtlarısınız . O vasiyetnamesin « de ne istemiş o « lursa olsun, ka » nun size hakkı < nızı verir, Noter vasiyetnameyi okudu. Bınııı Moule diye maruf M. Th&odore-Char-« lemagne-Auguste-Napolğon-C&sar — Mo üle bü vasiyetnamede mallarını birer birer sayıyordu: hepsi de Amerika Birleşik Cumhuriyetlerinden Dacotah Cumhuriyetinde imiş. Hepsi de ev ve- ya arsa... Baron Moule, malları hak » kındaki son kararını, Amerikada bir solicitor'a tebliğ ettiğini de bildiriyor- du. Vasiyetnamede şu satırlar da var-, di «Maamafih evlâtlarımın boş ümitle re kapılmalarını da istemem, sukutu hayale uğrayınca üzülürler. Yirmi altı milyon franga baliğ olan bütün serve- timi, Pullman vagonlarında istirahat esbabıni İkmale çalışanların emrine' tahsis ediyorum; karşılık olarak da ön lardan sadece o vagonlara benim res- mimi asmaların: istiyorum. Böyle bir kârar vermemin iki sebebi vardır. Bi- rincisi, öteden beri kendilerine söyle- diğim gibi, evlâtlarımı mirasımdan mahrum etmek arzusudur. İkinci sebe be gelince: Fransız kanunları beni, pas ramı evlâtlarıma bırakmağa mecbur e debileceği iddiasındadır, halbuki ben bütün hayatımda, kanunların bir insa nı hiç bir şeye mecbur edemiyeceğini isbata çalıştım; öldükten sonra da kâa« muna boyun eğmeğe razı olamazdım. Herkes de bilir ki gayri menkul mal dar, hangi memlekette iseler, o memle ketin kanunlarına tâbidir. Amerikada her insanın, vasiyetnamesini — istediği Bibi yapmasına kanunun müsaadesi vardır. Benim mallarım da Amerika « da, O haide Amerikan kanunlarına gü Te Müamele görecekler.» x Ama Raocul mirastan büsbütün mâah rum oklu sayılmaz, çünkü babasından ona Baronluk ünvanı kaldı. Gerci bu- na hiç bir hakkı yoktu ama herket Ba- ron Moule demeğe alısmıştı, baha lünce oğlu Baron saydılar... Ö- Çanakkale Vilâyeti Orman Müdürlüğünden: Çanakkale vilâyetinin Bayramiç kazasma bağlı Mekere Devlet Orma - nından evrakı keşfiyesinde yazılı hudutlar dahilinde mevcut 4095 kental çıra bir sene müddetle satılığa çıkarılmıştır. Arttırma açık surette 8/1/37 günlemecine rastlayan Cuma günü saat 15 de hükümet binasındaki or - komisyon huzurunda yapılacaktır. Muhammen bedeli 614 Hira 25 kuruş olup teminatı muvakkate akçesi 47 liradır. Talipler şartnamesi mucibince teminatlarını Malsandığına yatır. mak ve yahut devletçe muteber banka mektubunu ibraz etmek — suretile ihale gününde komisyonda hazır bulunmaları şartnamesini görmek ve da. de Ankarada Orman Umum Müdürlüğüne, İs mıhul ve Çanakkale Ormııı Müdürlüklerine müracsatları ilân olunur. 43662»