1 a “<memnun olduğunu seziyorum. - şıyor, demek... 6 Sayfa Piyargo zenginleri ne oldular :3 20.000 lira kazanan gen hâlâ peynirci çırağı! - “ Hazır parayı yiyecek değilim'ya... Ekmek istemiyor, su istemiyor, duruyor bankada... Varsın dursun, Piyango Zindankapısında, © numaralı dük -| kânda peynirci çıruklığı eden Marko,! peynir tenekelerine gire çıka muşsm- ba halini alan &irli önlüğile, ortada drlaşıyordu. Markoyu tanımadımz mı canım. Hani Tayyare piyangosundan (20) bin lira kazanan talihli çocuk!.. Para İle imanın kimde olduğu belli olmazmış. Gerçekten öyle... . Üstübaşı salamura kokan şu peynirci çırağının yirmi bin liralık bir adem olduğuna kolay kolay inanılır mı? Fakat sen is- ter inan ister inanma... Markonun da “bunu başkalarına ihandırmağa hiç ih- tiyacı yok. Daha ilk bakışta halinden Vara yoğa gülüyor. Beni de öyle gür lerek karşıladı. Fakat kendisin: niçin aradığımı anlayınca biraz keyfi kaçtı. “Ona ilkönce «usulen nasılsın, iyi mi- sin?» diye sordum: ç — Eh... çahşıyoruz işte. . dedi. — Artık zengin oldun. Daha ağ çı - iyecek oldum. Başını salladı: — Zenginler çalışmaz mı?... Hem ben, çalışmasam yapamam. Hasta olu- rum, — Aferin Mirkel,.. Şimdi söyle ba- kalım, yirmi bin lira le ne işler yöre- ceksin?.. Peynir& çırağı, uslasna bir göz işa-|. veti çaktı. Sonra, ikisi de birbirlerine bakıştılar. Çırağın yerine ustası cevab verdi” — Henüz birşey düşünmedik. Mar - konun parası, bankada duruyor. On parasına bile e) sürmedi. — Hâlâ, senin yanında aylıkla çalı- çekilirken Bu sefer Marko, atıldı: — Hazır parayı yiyecek değilim yal. — Ustandan ne alıyorsun?.. — Günde yüz kuruş... — Bu para, sana yetiyor mu? — Fazla bile geliyor. Günde yüz ku- Tüş masrafım yok ki benim... — Yirmi bin lirayı; ne vakit kullan- mağa başlıyacaksın?.. — Zamanı gelince... — Demek, şimdiki halde el sürmi- yeceksin parana... Marko bilgiç bir tavırla omuzlarını silkti: — Ekmek istemiyor, su istemiyor, versın bankada dursun! — İlerisi için ne düşünüyorsun?. — Bakalım artık... Belki de ustamla ortaklaşa bir dükkân açarım, — Peynirci dükkânı rm? — E... Biz, gözümüzü bu zanastta açtık. Anlamadığımız işe burnumuzu şukârsak altından çıkamayız sonra... Peynirciliğe başladın, sonuna kadar peynirci kal... Ben babamdan buna - sihati aklım. — Baban da peynirci miydi? — Yok.. Değildi. Amma, bir adam, hanyi işte ise, o işten ayrılmasın der- di. — Evlenmeğe niyetin var mı? Gürücüye çıkmış bir eski zaman kı » zı gibi, yüzü kıpkırmızı oldu: — Daha evlenmenin sırası değili. — Kaç yaşındasın. —26.27.. — İyi ya,'tam evlenecek çağa gel - mişsin! (Devamı 8 inci sayfada) “Son Posta,, nın Edebi Tefrikası: 2 Dünkü kısmın hülâsası Gece saat iki de Bayan Seza, Şişlinin büyük apartımanlarından birinin kapi- mını çalıyor, ve doktar Sirri Nihad ile Konuşmak istiyor. Doktor Sırı Nihad rob dö şambrı İle çıkıyor. Doktar 35-36 yaşlarında saçlarına kır düşmüşbira- damdır, konuşmağa başlıyorlar. — Gece vakti beni böyle sdkaklara fırlatan derd ne müthiş yarabbim!. de- & z Sonra birdenbire yerinden kalktı. Yazan: Peride Celâl için beliren asabi manayı - karşisinda perişan bir vaziyette duran kadina duy- duğu şefkat bastırmış, genç kadın si - nir içinde titreyerek gene koltuklar - dan birine çökmüş, ağlamıya başla - mıştı. Doktor yaklaşarak, ellerini onun saçlarına götürdü. Yavaş yavaş okşıya- rak münis bir sesle: — Çök asabisiniz Seza hanım, de di. Hattâ hastasınız. Sizi evinize gö - türmek lâzım, istirahat etmelisiniz. Seza avuçlarile kapadığı yüzünü #- Büyük yangınların aksini içine almiş) çip, doktora kirpiklerinde parlıyan yaş- ha asabi, daha çılgın bir mana alarak, kelimeler dudaklarından boğuk boğuk © gibi alevli iri siyah gözleri gittikce da-|larla hayretle baktı: — Siz beni hep böyle anlamak iste- miyecek misiniz?, I e dr | Gözümle gördüm | — Zavallı Necati öldü ha?.. — Evet! — Bir otobüs altında kalmış? — Yok canım izam etmişler.. —7)) — Ben gözümle gördüm, ufak bir otomobildi. * . — Akıllı damat — Evlendikten sonra ne yapacak- sın?.. — Kayın pederimin işlerine yardım edeceğim. — Kayın pederin ne iş yapar? — Serveti vardır, onunla yaşar. — Eğer yaramazlık edersen Noel baba gelirken sana oyuncak getirmez. Çocuk güldü: — Sanki ben bilmiyorum? Noel ba- ba oyuncakları çoktan getirdi, gardro bun altında duruyorlar. * Hangisi? Yeni evlenmişlerdi, kadın kocasına sordu: — Çay mı içmek istersin, kahve mi? — Eğer dün sabah yapıp getişdiğin çay idiyse, kahve isterim. Eğer o kah- ve idiyse çay isterim! — Hani beni bir sır söylemek için çağırmıştın.. — Dur biraz bekle gelsin de öy- le söyliyeyim! Tilkinin nasihaü Günün tilkisi çocuklarına nasihat verdi: — Eğer canınız tavuk isterse sakın köylere gidip kümeslere girmeyin, yol. lardaki otomobillerin peşi sira gider - seniz bir çok ezilmiş tavuklara rast » lar, onları toplarsınız. * Beğendim Konuşuyorlardı, biri: — İk defe dedi, söyleriğinir sözü beğendim.. ben de aynı Fkirdeyim. — Beğendiniz mi ?Aynı fikirde mi- — Bu apartımanın her katında su var mıdır? mem, cennete, cehenneme ina — Vardır, altmcı katın kira. (siniz? mıyor, &sı çikarken o muslukları açık || — Eveti — Evlen, evlendiğinin ertesi günü bırakmıştı... Şimdi der kat — Halbuki ben budalaca bir söz o cennele değilse bile cehenneme akıyor, söylemiştim. İnanır, Ele geçmez Dalgın — Rakı şişeni Vek emi ş nereye — saklıyor - -— Bay lefon » sun da karının eli - da birisi bekliyor, ne geçmiyor). Esi Salona alı — Karımın dikiş şimdi giyinip gçli » kutusuna koyuyo » riml rum, * * Soğukkanlılık Bekliyelim aya me — Bir termo « cuk mürekkeb şi » metre alsak? | şesini başınadik» — Biraz daha miş, bütün mürek» bekliyelim. Hava * — Yırtık çorapla mı sokağa çıka. o — Bütün öeriimüzce birbirimizi kebi içmiş! lar soğuyunca çok caksın? seveceğiz. — Bir kurşun düşük oluyormuş. — Ne zarar var, otomebille gide- — Bu kadar ex yaşıyacağımızı mı kalem verirsin, © « © zaman alırız. ceğim, kimse görmez. tahmin ediyorsunuz? ! nunla yazar, istemediğiniz bir yerdel, Ah bu içim-İruştu: şaşırttı doktor. Fakat bu benim ilk ğ- de yanan alev bir gün beni kül ede -| — Bana hakaret ediyorsunuz Sezalnüne geçemediğim bir arzudur. Ya » ceki.. hanım, dedi. Sözlerinize dikkat ediniz. |bancı, bekâr bir adamın gece yarılari İnce uzun parmaklarımı kalbine gö-| Ben dediğiniz gibi iki yüzlü bir adamİevine gelmenin ne kadar manalara çev» türmüş, solgun dudaklarında acı bir) değilim. Sizi hiç bir zaman aldatma -İrileceğini bilmiyecek kadar saf deği « tebessüm kıvrılarak göğsünü işaret edi-| dım. Fakat sizi bu manasız yürek #fe-|lim. Sonra çocukluğumdanberi babam» yordu: tinden kurtarmak belki aklımdan geç-İdan aldığım geniş terbiyeye rağmen — Beni dinleyeceksiniz bu gece dok-| ti. Çünkü benim en iyi dostum Ah -|annemin muhafazakâr huyu gene de tor. med Suadın kızısınız, hürmet ettiğim İ iliklerime kadar geçmiş. Fakat siz kars İçini boşaltmak ister gibi derin bir|bir aileye mensubsunuz.. şıma çıktıktan sonra öyle değişik bit nefes aldı. Doktor çaresiz kalmış in -İ Seza gözlerinde müstehzi bir işıklinsan olmiya başladım kil, Evvelâ öf“ sanların aczi ile oturduğu koltuğun | yanarak doktoru dinliyor, o, konuş -İze kendimden bahsetmek isterim. dirseklerini asabiyetle sıkarak dişlerinin |tukca ince vücudü kohtukta bir yay gi- | Annem biraz muhafazakâr, kadının € arasından yavaşca cevab verdi: bi geriliyordu. Doktorun derin bir «0-|vinde, kocasının himayesinde barın » — Bu gece çok asabisiniz, Seza ha- |luk alarak sustuğunu görünce yüzün-|masma tarafdar, kadınlarla erkekleri num. Fakat mademki israr ediyorsu «|deki müstehzi tebessüm iki derin çizgi birbirine karıştıran sosyetenin aley » nuz, sizi dinleyeceğim. halinde dudaklarına doğru derinleşti; rep kendi eee Seza acı, mütevekkil bir tebessümle | — Şimdi boş sitemleri bırakınız babam Ahmet gençliğinin gülümsemişti: doktor, dedi. Ortada bir takım haki - | kısmını Avrupada geçirmiş çok serbest? — Zaten siz her zaman için bana | katler var, ve ben sizinle onları konuş-| kafalı bir adam. Fakat annemle aynı » karşı böyle bir kaya gibi sert bulun -Jmak istiyorum. Fakat sözüm biraz u -|lan kansatlerine rağmen babam evine dunuz. Buna rağmen özleri .İzun sürer, ve bahsimizi aykırı keli - de bulduğu şefkat ve sevginin yüksek* nizle | gözlerime bakarak © sarsıl -) melerle anlatacaklarım (uzarsa bunulliğinden hâlâ içi titreyerek bahseder, beni mâzur görü -| Annem öldüğü zaman galba onun fırladı: | Doktor cevab vermemişti. O devam — Ben hep bu çılgınlıkları kimin i-letti: j v n çin yapıyorum doktor? — Bilseniz bu gece nasıl önüne ge- Doktor ayağa kalkmıştı. Cevab)|çilmez hislerin tesirinde, gece yanları vermek ister gibi ona baktı, Sonra #i -| sokağa fırlıyacak kadar her şeyi göze .İsiniz yal, Bu ümidler değil midir ki be-|9üZ- dığınız günleri * inkâr edemez -| heyecanıma verip, ni ayağınıza kadar sürüklüyor. Fakat) ( Vücudünü asabi bir hareketle siz bir bukalemun gibi değişiyorsunuz; | rar koltuğa bıraktı, Doktorun kaşlarını o zaman gözlerinizden akan ışıkla ısı-| çatarak siğarasını tazeleyip, kendisini büyük yasının tesirile babam benim ü“ tek - |zerime daha fazla düştü. O benimle bir babadan ziyade samimi bir dost, bir ar» kadaş gibi meşgul oldu. Biraz serpilip, nirli bir hareketle dudağını isirarak sustu ve genç kadın kendi sorduğu su- alarak buraya koştum. Yarın nikâhla» nıyorum doktor ve bu nikâh olmadan nan yüreğimde, bütün ümitlerim bir)dinlemiye hazırlandığını görünce ken- trafımı anlamıya başlayınca bir kağ, buz yığını gibi eriyip, çözülüyor. Fa-|dini toplamak ister gibi biraz durdu.|sene de onunla beraber Avrupa seyahat ale gene kendi cevab verdi: evvel size söylemek istediğim şeyler — Hep sizin için değil mi? var. Ne olur bir kere için üzerinizden OÖdada'derin bir süküt oldu. İkisi de|bu hastasina öğüd veren hekim tavrını şimdi karşr karşıya bakışarak sessiz du- | bırakınız. Benim derdim çok başka ruyorlardı. Doktorun güzlerinde bir an | doktor, benim derdim sizin hiç görmek | dinliyen doktorun yüzü asabiyetle bu- lerdir aldığınız sahte rolün sebeblerini|madan devam etti: anlıyacağım. z den ummadığınız bu garib cesaret sizi & kat artık ne olursa olasın karşımda gün-| Sonra gözlerini onun yüzünden ayır «İleri yaptık. Gördüğü şeyleri bana da, gösterip, kendisi gibi hissettiğimi, zevk — Biliyorum ki gece yarıları böyle| aldığımı görmek babamın en büyük » Onu, sabırsız bir tavırla durmadan | apartımanınıza kadar gelişim, hiç ben-| zevki idi. ' 4 (Arkası var) !