SIHHİ BAHİSLER — — Sakallanan kadınlar Bu hastalık yalnız kadınlarda değil, erkeklerde de görülür,mikrobu yoktur, varsa da henüz keşfedilme- miştir, tedavisi hemen hemen imkânsızdır. Yazan : Doktor İbrah'm Zeti Son günlerde İzmirden gelen haber- er, bize, tuhafca bir havadis te getirdi er: Sakallı kadınların çoğaldığı hava- Jisini, Kadın çehresi, umumiyetle tüy- süzdür. Tüylenen kadın çehresi, mu- akkak ki marazi bir hâletin ifadesi demektir. Maamafih kadınlarda sakal akması yeni bir hâdise değildir. Buna, İoktorlukta (Gushing-Guşing) has » alığı derler. Bu hastalığın arâzı yalnız akal çıkması değildir. Sakal çıkması nastalığın bazı arâzindan biridir. En son yapılan tedkikat göstermiştir ki «Guşing» hastalığı, beynimizde mev- tut İpofiz denilen bir uzvumuzun ön kisminin hastalık tesirile tegayyüre uğramasıdır. Bu hastalık, umumiyetle garip ve biçimsiz bir şişmanlıkla başlar. Başın, boynun ve gövdenin şayanı dikkat de- tecede semirmesine mukabil kol ve ba- zaklar ince kalırlar. Yüzün şişmanlığı ıdeta bir şiş mevcutmuş hissini verir, bildiğimiz Yani bu şişmanlık, bizim normal şişmanlık gibi deği Bu arada tenasül azâsında da gayrı| tabiflikler göze çarpar. Ay hâli, bu hastalığa tutulan kadınlarda evvelâ ar tar, sonra büsbütün kaybolur, Bunlar - da, aksi tarafa doğru bazı değişiklik - 'er de görülür. Yani kadın adeta er - kekleşir. Bu sırada sakal kılları peyda olur. Bu kıllar yanak hizalarına kadar yayılırlar. Kollarda ve bacaklarda de killer çıkar. Güşing hastalığının © erkeklerde tezehürü Başkldış “dakal Ve > biyıklar; hatta taçlar dökülür, Mutlak bir ikti - darsıdık hâsıl olur. Ayni zamanda bu hastalığa tutulan- larda tansiyon ümumiyetle yükselir. Kemiklerde, kendi kendine kırılmalar baş gösterir. Vücudun iskeleti yavaş yavaş eğilir, boy küçülür, idrarda şeker görünmeye başlar. Bu hastalık bulaşık Smmm mmm mama m m cinsten değildir. Mikrobu yoktur. Ve ya şimdilik yokluğuna hükmolunur. Maalesef tedavisi de yok gibidir. Uzun seneler devam edebilir. e doktor İbrahim Zati Çam fıstığı ihracatı Yerli mahsullerimizden ve en mü - him ihracat maddelerimizden olan, fa- kat ihracat yapılmaması yüzünden ö- lü fiyatlarla satılan çam fistıklarının Ayrupa piyasalarına sevki için temas lar yapmak üzere Bergamadan. gelen heytle tüccarlar arasında bir anlaşma olmuştur. Bu anlaşmaya göre ihracat- çilar nümünelik çam fıstıklarını Av > rupa piyasalarına götürerek mahreç edeceklerdir. İlk ağızda yedi yüz çuval çam fıstığı bu Hafta idil Bargsmmadari İstanbula De tirilecektir. bulunmasını temin Bir rüsumat kulübesi soyuldu 'ağkapanı civarındaki Kürkçü ka - pıdaki rüsumat kulbesi kapısı kırılmak suretile soyulmuştur. Rüsumat me - murlarından Mustafa saat 23 de kul İbesini kilitliyerek Yağkapanı iskele - sine kadar gitmiş döndüğü zaman kul İbenin kilidinin kırıldığını ve kendisile arkadaşının eşyalarinın çalındığını gör müş, polise haber Wenaleif. Yapılan tahkikat neticesinde kulübeyi soyan Mustafa oğlu Aziz isminde biri olduğu anlaşılmış suçlu yakalanmıştır. Sıddik Sami Ankaraya gidiyor Hukuk Fakültesi Dekanı Sıddık Sas mi Ankarada ayın İ9 unda Hukuku Yayma Cemiyeti tarafından tertip edi- len konferanslar serisinden altıncısını vermek üzere bugün Ankaraya gide- cektir. Dekan Ankarada yeni rejimin ikinci sınıfa teşmil edilmemesi mese- lesile de meşgul olacaktır. Ankarada bulunan profesör Houig gelmiştir. 7 saf ve temiz Genç kız 7 genç kız bir araya gelmişler, başbaşa verip sırlarını birbirlerine dökmüşler, gülüşüp, ağlaşmışlar, sonra içlerinden biri bir masaya 0 - turmuş, önüne pembe bir kâğı: çek- miş, kalemi alıp - kendisininki de dahil - 6 arkadaşınm bazan kısa, bazan karışık, uzun ve üzüntülü gö- nül maceraları yazmış. Gene pembe bir zarfa koyup bana gön - Bu pembe mektubu birlikte oku - yalım: Bayan «İpek» diyor Ki: «— Uzektan uzağa bir gençle se - vişiyoruz, İkimizin de en ufak hare- ketinde sevgi dolu.. Fakat bir türlü konuşamadık. Ne yapayım?» Bayan «Melek S.» diyor ki: »«— Evimizin yakınında bir genç- le sevişiyorduk. Şimdi uzak bir yere laşındılar. Havalar güzel olunca ge- Jip beni görüyordu. Fakat şimdi kış bastırdı, uğramaz oldu. Halbuki kendisini çok seviyorum» Bayan «Bebek» diyor ki: «— “Benden uzak, meçhul Halbuki ben bir başkasmı se rum. Eğer sevdiğim genç bu mek - buplardan haberdar olursa benden ayrılacak?. Bu sırnaşık adamın $ı - kıntsından nasıl kurtulayım?» Bayun «B, B. B.» diyor ki: «— Bir genci delice seviyorum. GÖNÜL İŞLERİ! Fakat onun da beni sevip sevmedi ğini nasıl anlıyayım?..» Bayan «Tanurs diyor ki: «— Bir bayramda bir gençle ta - rıştım ve seviştik. Fakat aradan bir hafta geçince bayram için Ankaraya gelen bu genç kalkıp gitti. Ne o bâ- ne ben ona adreslerimizi ver - meyi hatırlıyamadık. Onun için şimdi deli olıyorum, ne yapayım?» Bayan-«Yıldız» diyor ki: — Bir gençle bir sene seviştik, sonra aramızg soğukhik girdi, ay - rıldık. Şimdi nerede görsem yüzü- me uzun uzun bakıyor. Bunun mâ - masını bir türlü anlıyamıyorum.> Bayan «İnci> diyor ki: «— Bir gençle konuşuyordum. Ailece tanıştığım bir genç bu ko - nuşmağa mâni oldu, bana bazı vaat- Yarda bulundu. Fekat şimdiye ka - dar hiç bir şey konuşmadı.» * Bu, 7 saf ve temiz genç kız, sev- gilerinden de anlaşılıyor ki, henüz çocukluktan, genç kılığa geçen bir çağdadırlar. Hemen hepsine de ayni tavsiyede buhunacağım Kıarım, hepinizin de sevgisi ge- çicidir. Bir müddet devam ettikten sonra yeni ve bambaşka tahassüsle- rin tesiri altında kaybolmağa mah- kümdur, Binaenaleyh bütün bu kü- çük hâdiseleri siz büyütüp hülya - Jandırıyorsunuz. Bekleyin, bir müddet sonma göreceksiniz ki, bun- Jar size çok basit birer hatıradan İbaret Kalacaktır. TEYZE SON POSTA Futbol seyircileri reileri arasında bir yün “Stadda duyulan yeni şarkı: Kâzım..Kâzım.. bize gol lâzım!, “ Anadolu - Beykoz ,, >muhteliti taraftarları oyunculara içtikleri Çırçır suyunu helâl edince (İstanbulspor - Vefa) taraftarları da boza vaadine başladılar — Dayan Lâtif, kıvır oğlum. — Kâzım, Kâzım, Bize gol lâzım! Anadolu, Beykoz - İstanbulspor, Ve- # muhtelitleri maçı var. Bayramın, üçüncü gününün bütün güneşli saatlerini stadyomda geçirme- ği göze slanler pek fazla değil Fakat etrafıma bâktikça daha iyi anlıyorum ki bütün bu seyirciler futbolün hakiki dostlarıdır. Meşin toptan her ne paha- sına olursa olsun fedakârlık etmiyen eski âşinalar. Muhtelit takımlardan ber ikisinin o- yuncularımı da adiyle tanıyorlar. Onla- Ta seslenişleri, haykırışları, bettâ tees- süf ederek azarlayışları bile çok ah - bapça... Anadolu, Beykoz muhteliti taraftar- | ları: — Hey yaşayın be arslanlar, içtiği- niz Çırçır suyu helâl olsun! diye nida edip, arada bir de: — Közem, Kâzım ize gol lâzım. Diye garip bir şarkı tutturdukça Ve- fa, İstanbulspor taraftarları da sesleri- ni perde perde yükseltiyorlar. Hasımlar, Çırçır suyu mu helâl etti, bu: da boza vadediyorlar! Birinci hafteym, mütevazin geçti. İki taraf ta ikişer sayı yatılar, Fakat i- kinci haftaymda, Vefa - İstanbulspor bir teviye sıkıştırıyor. Vefalı orta mu- hacim Gazi, her zamanki enerjik, nefis oyununu oynuyor, Takımın hücum hat tmı sağlı sollu uzun paslarla işletiyor. Hamleler, hem sür'atli, hem de tehli- keli. Solaçık Lâtif bugün çok iyi koşu- yor, önündeki hafı kolaylıkla atlatıyor ve bilhassa çok iyi ortalıyor. Hele kornerleri müthiş. Bir defasın- da az daha kalenin içine düşüyordu. Fakat Beykoz - Anadolu da boş dur- muyor, kuvvetli bir müdafaa tabiyesile kale önüne kolaylıkla inen Vefalılara sayı fırsatı vermiyorlar. İşte top Gezide, sürdü: Saritrhafı at- Yattı, Top uzun bir vuruşla sağ açıkta, sağ açık, korner çizgisine doğru sürdü. Havadan bir orta, Vefa - İstanbulspor sol içimin havadan gelen topu yere değ dirmeden enfes bir şütü. Kaleci kımıl- danamadı bile, Artık Vefa, İstanbul spor 3 - Anadolu, Beykoz 2. * Vefalılar sikıştırdıkça kale önünde ber çarpışmaya, mütemadiyen: — Penaltı, hakem! gözlük tak! diye haykıran perişan bir seyirciye bir Bey kozlu: — Bu sefer de penaltı yok mu bira- der? diye soruyor. Öteki golün sevinciyle mest: — Penaltı da ne olacakmış? Demin Muhteşem içeri bile atmadı, hoş pen- altı alınteriyle gol yapamıyanlar için- dir, Gördün mü golü, Arsenal oyuncu- su da bunu ancak bu biçim atar. * Vefalılar sıkıştırıyorlar. Bir top ke- sen Beykoz santrhafı, sağ açığa ileri bir pas verdi. Sağaçıkla karşı tarafın sol hafı keskin bir koşu yaptılar. Sağ açık galip geldi. Topu ortalıyor. Soi iç yetişti. — Gol! Golt — Kâzım, Kâzım! — Bize got lâm. Şarkısı aldı, yürüdü. Gene vaziyet 3 - 3 berabere, Vefa sıkıştırıyor. Yanımdaki Vefalı tekrar: Yazan : Kemal Tahir Dünkü müsabakada le olacağı muhakkak. Adam penaltı diye baykırmasın da neylesin? — Ama haksız mıyım, işte bu da bir penatı değil mi? — Ne diyorsun, Allah aşkına! Sana kalsa bizimkilerin ber vuruşu penaltı. Çocüklar, kalelerini de mi müdafaa et- mesinler, ne yapsınlar? * Hava gittikçe kararıyor. Topu takip etmek güçleşti. Vefalılara üstüste iki kere taç olun- ca sinirli bir seyirci dayanamadı: — Birisi çıksa da futbolün çizgisi için de oynanacağını bir anlatsa diye ho- murdandı Bir başkası cevabı yapıştırdı: İnsaf et arslanım, bu karanlıkta çizgi mi kaldı gayri? Oğtanların topu temameh kaybetmediklerine şükretse- ne... * İhtiyar bir meraklı büsbütün feci va ziyetle, Gözlerinden ümidi kesmiş, eli- »i kulağının arkasına siper ederek bs- şinı uzatmış, lopun sesini takip ediyor bir taraftan da: Buna neden, yarım 5a- rezalet doğrusu Beykozun emeklar Kelle İbrahimi, bir sahaya koşuyor, vaziyete şöyle göz gezdirip nezaret ediyor, bir, soyunma © dasına dalıyor. O da dehşetli sinirli. Ye rinde duramıyor: — Merhaba Bay İbrahim, diyenlere, anlamadan, duymadan bir bakışı var ki hakikaten sevimli. * Vefa hâlâ sıkıştırıyor. Bu aralık, Bey koz, Anadolu muhacimleri bir ara pa- sile hücuma geçtiler. Bir şüt sesi, ve bir karaltı yere yattı Arkasından bir muazzam : — Gonoool! — Yyvah gördünüz mü olenları? - Hey hakem, penaltıları gör. Sade! Bunca sıkıştır da sonunda yenil, geç avut çalıyor be yahu, deli olacağım diye | rken, Beykozlu birleşmiş bi e, elbette bunun böy- <ın, Beykozla, Anadolu! Gözgözü yörmüyor, kaleci de ne yap- kendi kendine! sın, Vallahi ben farkındayım. Şüt sağ- dan ti, de: erimeni oğlan sola plonjon ini döğüyorlar ve hücum ediyorlar ya Ve falılar tribünlere bir bakış yenir. faydasız. Hakem saatinin gösterdiğini bir türlü çıkaramıyor Btraftan: “ — Hakem saate bak. Hakem "© bak! diye bağırışlar yükseliyor. yer Kelle İbrahim gene soyunma 9 e dan sahanın kenarına kadar bir td | Jdı. Ve fırlamasiyle geri dönmesi bi” 9u. Baktım, Vefalılar sıkıştırıyor. E 4 adamcağız. Nihayet oyunun bitme düdüğü koz, Anadol mubteliti 4 - 3 galip. le İbrahimi seyre koştum. İçeri # bir idarecinin hemen boymuna sari Bunu görünce meraklandım. Bs“ oyunculara ne yapacak? diye vi dim ni A, vallahi hayrettir. İbrahim bir” me bakmıyor. Hattâ: Ki Şöyle geçin, çabuk giyinin, b sallanmayın! diye âdeta çıkışıyor ye Fakat haline dikkat eden anl ayı, kucaklamak pi i arzular var, fakat del lıları belki şımarırlar diye okşa -i vi temiyor. Büyüklerin, küçüklere h& man yaptıkları şey, pi Hem Kelle İbrahim bu işleri iyİ Tir. Paris olimpiyatlarına gittiği sami zavallı (!) Oruguvayhlara kafa pes sıl verilir diye ilk günlerde ders meğe girişmemiş miydi? pe Biçare, adı işidilmemiş Orusu””ğ dünya şampiyonu olmasında Keli rahimin, büyük sporcu ruhunun neden olmasın? K, Tobi Yeni bir sebze Hâli yaplırı'ıyor Belediyece, eski Meyvahoş adi da bulunan arsalar satın alınmak Bu arsaların belediye namına Mg muameleleri ikmal olunduktan * « buraya da asri bir sebze hali ysP” caktır. Keresteciler yangın yerin ağ edilen meyva halinin benzeri şek e vücuda getirilecek olan bu bina İ del rin bütün toptan sebze alış v©'” b idare edilecektir. Bunun için sebe inin, şimdiki meyva helinden büyük olması tasarlanmaktadır”