“SON POSTA —1 Birineânen n RTR ZV Ğ M p Konuşma : kr,/ _gnr A 'i K şgı' ; HH İâ_tğğvğ MiZAL g“ğğ -Tenkidin saltanatı Sakal tehlikesi İzmirden sonra l tP llli HÜGEN Istanbul kadınlarını da korkuttu * » » hatipler söz söylediler. Nihayet sakaldan korunmanın en iyi çaresini Bedia Ferdi Iı.,........ birinci günü şehrimizde büyük bir toplantı yaptılar. Reis Nezihe Muhiddindi. Bir a buldu İzmirde —bazı kadınların sakalları çıktığı haberini duyan İstanbul ka - duınlarında bir telâştır uyanmıştı. — Acaba bizim de sakalımız çıka - zak mı? Bu korkuyla İstanbulun nırımış bir çok kadınları bayramın bi- rinci günü bir toplanlı yaptılar. toplantıya yalnız kadınlar iştirak ede- biliyorlardı. Kadın olmıyan bir tek kişt vardı.. O da eski haremağaların - dan Nadir Ağa.. Teşrifatçılığı Nadir Ağa yapıyordu. Toplantıya muharri - rimiz İmset te kadın kıyafetile iştirak etmiş ve şüpheyi celbetmeden bir kö- şeden bütün müzakereleri dinlemişti. * ta Saat üçtü, Nadir Ağanın ince sesi düuyuldu: — Ayu bayanlar, boyle içtima mi 0- Iür. Bir parça sosun.. Nadir Ağanın hakkı vardı. Her ka - tamamile dolmuştu. Nezihe Muhiddin kürsiye çıktı, — Bayan hemşirelerim. ladan bir ses çıkıyordu. Saat Üüç buçukta salon Salonda bir mırıltı duyuldu. Ekseri- yet gayri memnundu. Hattâ Şehir ti- yatrosundan Feriha kendini tutama - dı. — Affedersiniz bayan, bayan hem- Şirelerim diyeceğinize, bayan kızlarım deseniz.. Halhide Edip — Ha bayan hemşire- YJerim, ha bayan kızlarım demiş ne çı- kar, Feriha — Siz bayan hemşire olur - #unuz amma, yani ben kendi yaşım - dakilerini düşünerek söyledim. Bedia Ferdi — Aferin Feriha, hepimizi müdafaa ediyorsun.. Eftalya — Hakkın var hemşire, Ne- zihe Muhiddin bize hemşirelerim de- mekte haksızdır, az kaldı, validelerim Giyecekti. Şaziye Hüseyin Kemal — Amen Efem Bayen Eftelye de kendilerini biz İkülleri gibi genç mi addediyorler? Nezibe Muhiddin — Doğrusu hem- Şireler, Size gücendim, en mühim bir Meseleyi — konuşacağımiz — zamanda böyle ehemmiyetsiz şeylerden müna - kaşa çıkarmanızın manası var mı? Halide Nusret — Sen o çoluk ço- cuklara kulak verme.. Şevkiye — Sozuük ha, kim sozuk, Feriha sozuk, ama ne sozuk ©0. Sok üfak bebek, güleseyim ben bu ise. ıvnı_ııı bir bebek o iste ben, küçük be- sen Nezihe Muhiddin — Ne söylüyor, bu kara kız, susturun.. Nadir Ağa — Ayu kara kız sen sus! Safiye — Bana miı söylüyorsunuz Ağa efendi? Nezihe Muhiddin — Şimdi çatlıya- tağım, susun da şu derdimi anlatayım. | Naşit trubundan Halide — Ah, ah tanım.. Dert dedin de derdim depreş - ti, söyle söyle.. Derdini söylemiyen ——— — Vurdum, dediğin bıldırcının ü- zerinde 25 kuruş, diye bir etiket var, — Olabilir, bavada uçan bıldırcn- :: da belki bir narh koyan var- Bu | Yazan : İMSET derman bulamazmış, Nezihe Muhiddin — Bayanlar, di - yeceğim şu. İzmir kadınlarında bir|sın Sakallı Kadın.. hastalık görülmüş. Kadınların sakal -| Zozo ları çıkıyormuş. Bu hastalık sari imiş.. | sın! Maazallah şu Adalardenizini hop di -| Neyyire — Siz de beğendiniz değil ye ış;::i—rip_ bizim çmeh!ş;m.nin yapı -| mi bayan 2020? şırsa halimiz nice olur?. bunu gö -| Zozo — Beğ - rüşüp kurtuluş çaresini bulalım. fiyor, bir ıîeg ıî'î,.”'ğ'.';.'î;â":.. İffel Halhim — Biz kadınlar, biraz | yasasın, ben, dedi yasasın.. Yasasın.. da erkekler gibi çalışmıya alıştık. He-| — Nezihe Muhiddin — Rica ederim pimizin erkekler gibi sakallarımız çık-| bayanlar biraz daha makul olun, tehli- sa ne zararı olur?.. e büyüktür, kendimizi korumalıyız. Öyle değil mi Meliha Avni, sen söy-| Cahit Uçuk — Kapıları açin kaça- le. dam, durmiyalım tehlike varmış.. Meliha Avni — Ben pek o fikirde Nezihe Muhiddin — Öyle — tehlike değilim.. değil, sakal tehlikesi, bu tehlike çok Cahide (Şehir tiyatrosundan) korkunç. Ben de sakaldan pek korkmam, saka- |— Suat Derviş — Söz istiyorum. lım çıksın da sözümü dinleteyim fe -| Nezihe Muhiddin — Söz Suat Der - na mı? vişindir. Suat Derviş — Amma bayan iyi dü-| —Suat Derviş — iatin bi K aK Z $ — Bence bu tabiatin bir Muazzez Tahsin — Hesap.. Ne fena — Tabi i kelime bu.. Edebiyat demek dururken u::u yı:lm bı:ııkhmj?lnı" S hesap diyenlere şaşarım. Şiir ve he -| Suat — Bilir, hem öyle bilir ki. İşte sap.. Şiir sanki kıvır kıvır saçlı bir be- #neydanda ben, «Kadınlar erkekleşi - bek, hesap, o sanki bir umacı,, Umacı- yor» diye bir konferans verdim, :. - nın adını bebeğin yanında anmayın ur,_bm Oynarım., «Sakallı Kadın» se- nenin en büyük muvalfakıyeti, yaşa- — (El çırpar). Yasasın, yasa - Muharrirlerimizin çoğu münekkidin büyük bir kıymeti olmadığını, soh - betlerinde de, yazılarında da söyler dururlar. Haklı oldukları da inkâr e- dilemez. Elbette ki münekkid, kıymet ve ehemmiyet sırasında, san'atkârdan sonra gelir. Zaten vazifesi, san'at ese- rinin meziyet ve kusurlarını, hususi - yetlerini göstenmek veya - belki en yüksek şeklinde - «san'atleşmek» isti- yen birtakım fikirler yazmak değil midir? Münekkid, ister anlatıcı, ister yol gösterici olsun, asıl kıymetin ken- di yazılarında değil, tahli) edilen ve- ya doğması boeklenilen san'at eserinde olduğunu bilir. Bunu ilân etmesine ih- tiyaç yoktur: orltaya bir san'at eseri koyunayıp da san'at eserinde hangi meziyetlerin bulunması lâzım geldiği- ni anlatmağa kalkması, kendisini o işi yapmaktan âciz olduğumu itiraf et - mesi demektir. Bittabi mesele bu ka- dar basit değildir, çünkü tenkidin de bir san'at olduğu iddia edilebilir. Fa - kat bunu kabul etmek, yani münekki- da bir san'atkândır diye kıymet ver- mek de yine san'atin, tenkidden üs - tünlüğünü iliraf etmektir.) Muharrirlerimizin çoğu butu söy - Ter ama, aksine kani imiş gibi hare - ket ederler. Bizim edebiyat âlemimiz- de en çok yerilen şey nedir? sualine «Tenkid» diye cevab verebileceğimiz gibi: «En çok tapılan şey nedir?» diye soranlara da yine tenkidi gösterebi- Biriz. Öyle sanıyorum ki hiç bir mem- leketin münevverleri veya öyleyiz di - yen adamları, tenkide bizim muhar - rirlerimiz kadar itibar etmemişlerdir. Biz, bir muharririn eserini değil, o- nun hakkımda yazılan tenkidleri oku - Sovyet Rusyada 19 yılda 67,286 kütüphane açıldı Tas ajansının verdiği malümata gö- re Sovyet dokuz yıl içinde kütüphaneler mikdarı mühim surette artmiştır. 1914 yılında Çarlar Rusyasında 12627 kütüphane mevcuttu; halbuki bundan iki yıl önce yapılan bir istatis- tik, yalnız köylerdeki kütüphaneler mikdarının 25257'ye baliğ olduğunu göstermiştir. 1936 yılı bidayetinde da, birçok Avrupa müuharrirleri hak « kında yazılar görürsünüz: Nobel mü « kâfatını kazanan falan şair, son kitabi bilmem kaç yüz bin satılmış olan fi « lân romancı, eserleri rağbet görme « mekle beraber zamanımızın büyülj kafalarından sayıllması lâzım gelen bul şair, şu filosof, v. s. Bu yazıları oku e yanlar, Türk muharrirlerini, her birl' bir kaç dil bilir, gece gündüz okut; bilgisi gayet geniş insanlar sanır. Bıl:( buki bahsettiğimiz büyük şairler, ro mancılar, filsoflar bakkında — bütümi malümatımız, birtakım frenkçe gazetek veya mecmuaların tenkid yazıların w dan alımmıştır. Edebiyatı cedideciler, Fransız şair ve romancılarını tanıta cağız diye Emile Faguet'nin ve birkaç münekkidin makalelerini tercüme vese ya hülâsa ederlerdi. Ondan sonrakiler de bu yolkda devam ettiler. Doğrusuk bizlim işimiz onlarımkinden de kolayı © zamandanberi Fransa'da hem mec « mualar çoğaldı, hem de haftalık ede « Biyat gazeteleri icad edildi. Bundam başka da biraz ingilizce, almanca dük Öğrendik, v Bizde tenkidin bu yolda bir saltanali sürmesi, yani tammak istediğimiz Avı rupa edebiyatmı asıl eserlerden değil de, münekkâdlerin yazılarından öğ « renmeğe kalkmamız, elden — altlığımız bilgi ile malümat satmamız, çok kötüle lük ediyor. Bu hal bizde hakiki tecese süsütn uyanmadığını gösterir. Halbukl edebiyatın bir kıymetli varsa o kıymet şiirlerde, romanlardadır, ü bahseden tenkid yazılarında Tenkid yazısı olsa olsa bir eser hak a kında malümat verir; insan hakkında malimat veren, bizi gerçekten zen « ginleştiren ancak eserin kendisidir. Muallimler Yardım sandığı Kongresi Istanbul muallimleri yardım sandı « inkılâbındanberi geçen on|ğı senelik kongresini Kânunusaniniş 2 nci günü saat 14 de Üniversite kone ferans salonunda yapacaktır. Kongres ye 1600 muallim iştirâk edecektir. Go lemiyecek olan âzalar da reylerini are kadaşlarile göndereceklerdir. Bu, kongrede sandığın yalnız öleni muallimlerin ailerine değil, hasta mu- allimlere de muavenette bulunulmasa teklif edilecek ve aandiğin yardım sas korkar.... Portekal bahçelerinde dola- şan narin bir genç kız düşünün, kal - binde binbir hicranın büyük yesini ta- şiyor.. Cahide — Evet, evet, Hamletten! Bedia — Niye Hamletten oluyor - muş, Otellodan İşte... Cahide — Ben de senin kadar bi - biat beni tekzip etmek için, kadınlara #Şakal takarak kadınları erkekleştirdi. | Nezihe Muhiddin — Patlıyacağım, Allah rızası için lâfı bırakıp şunun bir Şaresini düşünelim. Ah, Kadınlar Bir- jiği elân mevcut olsaydı, ve ben onun Feisi olsaydım. Çareyi o kadar çabuk ybulurdum ki.. Lâtife Bekir — Ne yapardın? Nezihe Muhiddin — Bir şey yap - mazdım. Sakal Kadınlar Birliğinin Sovyetler birliğinde mevcut kütüpha- nelerin adedi fabrikalarda, sovkhoz - larda ve endüstri köylerinde bulunan-| — | 3 lar hariç, 67.286'ya varmıştır. Ayrıca| Bir sarhoş bir garsonu vurdu Sovyetler birliğinde bugün, gün geç-| — Fatihte Neslişah Sultan mahallesine tikçe mikdarı artan, seyyar kütüpha-| deki Hayrinin kahvesine gelen Kuş e neler de vardır. göz Niyazi cebindeki rakı şişesini çı e Sovyetler birliğindeki kütüphane- | kararak içmiye başlamış, garson Bekir lerin bir kısmı, hakikaten dünya kül-| kghvede rakı içmenin yasak olduğunu türü bakımından birer hazinedir. Ere-|*öylemişse de dinletememiştir. Niyazl hasının genişletilmesine çalışılacaktır, ldnkym canlarım, ciğerlerim. Ben bir lirim. Hamletten işte.. Şaziye — Ne Otellodan, ne de Ham- letten, Lüküs Hayattan.. , Aliye Esat — Güleyim bari. Nezihe Muhiddin — Susun canım,|: Nezihe Muhiddin — Gülersiniz şim- ŞU işi konuşalım, maazallah hepimiz|'d- Gülersiniz amma sakalınız çıktığı şakallanırsak halimiz nice olur? 'ı."Sı“f'i' ığbyıcıhııî Rudak ir Ağa — ini . Safiye — Durun durun, i K MHOT barii ,bir şarkı geldi, onu bundan sonra şöy- /e söyliyeceğim. «Haniyada benim elli dirhem keş - tanem>» “«Sakallımdan başkasını iİstemem.» «Sakallım yürü...> Nezihe Muhiddin — Konuşmayı ke- (&in bayanlar. Feriha Tevfik — Keslik, ne olacak? Nezihe Muhiddin — Şimdi sakaldan ikorunmak çaresine bakalım.. Bedia Ferdi — Ben buldum. , Nezihe Muhiddin — Ha yaşıyasın.. Bedia Ferdi — Sakalımız çıkarsa berbere gider, tıraş oluruz.. Hep binden — Berbere gider - tıraş a korkusundan hiç bir kadının çenesine ymusallat olmazdı. Abla.,. Nezihe Muhiddin — Sadece bayan deyin, ablaya lüzum yok. Nadir Ağa — Paki oyleyse, sadece bayan, yani biz de sakallanacak mı - yız? , Safiy€ — Şimdi iş kala kala senin|. sakalına kaldı ha... Ha sahi benim sa- kalım çıkarsa ben Leylâ şarkısını sa- kallı söylersem daha mı az sükse ya- parım, Halide — Allahınızı severseniz beni tarihte Müsahipzadenin, «Gül ve Gü- nül» Ünü oynuyordum. Orada sakal takmıştım. Hani şöyle tostoparlak, bir ıahl;,buıı ne yakışmıştı? Ne yakış - mı::;ın d, Nezihe Muhiddin — Hay aklınla ya- e“nler &, ' Şa e mi.. Bak ben bunu düşünememiş- Neyyirenir — Demindenberi düşü -| tim. Artık iş halledildi. Müzakere de müyorum, «Sakallı Kadın> çok güzel| bitti, bir piyes adı olur, Piyesi Muhsin ya - İMSET , b van kütüphanesindeki kitapların ade- di bir milyonu geçmektedir. Harkov'- daki Karolenko kütüphanesi bügün 1 milyon 230 bin kitabı ihtiva eylemek- tedir. Halen Moskovada inşa edilmek- te olan «Lenin» kütüphanesi ise on bir milyon kitap istiap eyliyecektir. Sovyetler birliğinde kitap, yeni ola- rzak mliyonlarca okuyucu bulmuştur. Kitapların gittikçe artmakta olan tabı adedi, bu keyfiyeti parlak surette isbat eylemektedir. 1917 yılından 1935 yı- hna kadar 75 lisanda Lenin'in 2389 kitabı basılmış ve bunların umumi t ryajı 84 milyonu bulmuştur. Stalin'in kitapları da milyonlarca nusha olarak satılmaktadır. Puşkin'in eserleirnin in- kılâp yıllarındaki tabı adedi, 11 milyo- nu geçmiştir. Tolstoy'un eserleri, 11 milyon nusha olarak basılmıştır. Diğer Rus ve yabancı eserlerin tabıları da bu- na göredir. Sovyetler birliğinde ayrıca çocuk edebiyatına da büyük bir ehem- miyet verilmektedir. Bu yıl 40 milyon | nüsba olarak 480 çocuk kitabı basıl - mıştır. son ifade veremiyecek bir halde Gu « raba hastanesine kaldırılmıştır. Kuş « bir aralık fazla sarhoş olmuş ve etrafil rahatsız etmiye başlamıştır. Bekir, Nis yeziyi kahveden çıkarmak istemiş, bu nun üzerine Niyazi Bekiri pıçakla kar« nından ağır surette yaralamıştır. Gar« göz Niyazi bir müddet sonra polisler tarafından yakalanmıştır. Esnafın kontrolü Belediyece, şehir esnafının daha ee kı bir mürakabe altına alınmasına ka« rar verilmiştir. Bu suretle, gıda madde lerinin hiylesiz bir şekilde imali ve ser tışı temin olunacaktır. Halkevi Kır koşusu Beyoğlu Halkevinden: Evimizin yığı hk kır koşusu 20/12/936 pazar günl saat 9,30 da, hava yağışlı dahi — olsa, Şişli tramvay deposundan başlıyacakta « tır. ö 3000 ve 5000 metre üzerine terlip | edilen bu koşulara bütün mektep ve klüpler iştirâk edebilir.