12 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

12 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa Şanlı donanmamı döndü ve merasimle karşılandı Kahraman denizcilerimiz Malta ve Yunanistan seyahatlarının intibalarını “Son Posta ,, ya anlatıyorlar zdün Âkdenizden Abideye çelenk konurken ' (Baştarafı 1 inci sayfada) Küle bekçisi, bu telefon muhaveresi nin kendisile meçhul muhatapları ara- sında belki 300 defa tekerrür ettiğini söylüyordu. Yalnız yangın kulesine 300 telefon! Bu cakam; seyahatini bitiren şanlı dananmamızın ne kadar yürekten öz- lendiğini anlatmaya kâfidir sanırım! Donanmadan haber sormak için, te- lefonla yangın kulesine müracaatı bile akıl edenlerin çokluğu da, alâkanın son suzluğunu gösteren misallerin başında sayılabilir. Maamafih evvelki gün sabahlan ak- şama kadar donanmayı gözleyenlerin sayısı yanında, dün yangın kulesine te- lefon edenlerin yekünu hiç kalır. Evvelki gün, donanmanın geleceği ri vayetini duyanlar, münasip buldukları sahillere birikmişler, ve gözlerini u - fuklara dikerek, suların karardığı saat Jere kadar yorulmadan, bıkmadan, v- sanmadan beklemişlerdi. Ben dün sabah, Yavuzun, Kız kulesi yanından Boğaza doğru, muazzam ve çelik bir şiir gibi süzülüşünü seyreder- ken, onu bekleyenlerin yorulmayışla- rındaki sırrı kavramakta güçlük çek - medim! n Heybeli açıklarında kalan donanma- muzdan ayrılan Yavuz, Dolmabahçe ön lerinde demirledi. Sahilde, askeri muzika ve bir kıl'a Piyade askeri, denizcilerimizi karşıla- maya hazır bulunuyordu. Motörile Dol mabahçe rıhtımına yanaşan değerli A- miral Şükrü Okan istikbal kıt'asını se- Tâmladıktan sonra, yaverile birlikte o- tomobile bindi, ve Taksime çıktı. O sırada, Yavuz sübaylarından bir grup, Yavuz bandosu ve bir kıt'a deniz efradı, Tophanede, deniz yolları rıhtı- mina çıkmış bulunuyorlardı. Kahraman bahriyelilerimiz, Boğazke senden Galatasaraya ve Galatasaray - dan Taksime kadar mükemmel yürü- yüşlerini bir defa daha gösterdiler. Caddelerin kenarlarına dolan halk, aslan denizcilerimizi çılgınca alkışlı - yorlardı. Takstm âbidesinin etrafı, bah riyelilerimizi görmek için toplanmış bü yük bir kalabalık tarafından mahşere çevrilmişti. Şükrü Okan, iki bahriye neferi tara- fından taşınan çıma şeklindeki çelengi âbideye koydu. Bando tarafından çalı- nan İstiklâl marşını, bahriyelilerimiz ve halk ta birlikte okudu. Amiral Şükrü Okan, #bidenin hâtıya defterini imzaladı. Bu merasimi müte- akıp, Yavuza dönüldü. Yavuz, saat 13 de Dolmabahçeden demir alarak, Heybeli açıklarında bu- lunan şanlı donanmamıza iltihak etti, Bu merasimden sonra, Heybelide, se- yahatlerini tamamlayan denizcilerimiz arasına da karıştım. İçlerinden genç bir sübay: — Bayım, diyordu. Maltada İngiliz dostlarımızın misafirperverliklerini u - nutabilmemize imkân yoktur. Düşü - hün ki gemilerimize telefon tes'satı bi- le yaptılar. Bir diğer sübay: — Sade telefon mu ya? divor. Sahil- de ayağımızı yere basmak kismet ol du mu? Bizi bekliyen otobüslerin ikisi bareket etmeden üçü geliyordu. Ben Maltada, İngilizlere karşı hissettiğim | mahcubiyeti, hayatımda duyamadım.ÂAr Pzularımızı deta gözlerimizden oku- yup yapıyorlardı. Hepimize, akla gele- bilecek her arkadaşlığı gösterdiler!.. Bize buraya geleceklerini sureti kat' iyede vadettiler. Çoğu da adreslerini verdiler. Hepimize bir şey ısmarladılar Ekserisi, Atatürkün resmini istiyor. İçlerinde İstanbul camilerinin resimle rini, bilhassa Ayasofyanın fotografını sipariş edenler de var. Türkiyeye kar- Şt alâkaları bitip tükenmiyor. Bir bahriye yüzbaşısı da, türkçeye merak salmış. Lisanını ilerletmek için, bazı ki taplar ısmarladı. Onu sizin gazeteye de abone yapacağız! Türkçeyi kendi ken- dine öğrenmiş. Fakat öyle güzel konu şuyor ki sormayın! trafımı çeviren denizciler, gittikçe kalabalıklaşıyor. Ve hepsi de, seyahat intibalarını anlata anlata bitiremiyor- lar: — Turgut Reisin türbesini de gez - dik! — Maltadaki futbol maçını anlatsa- nıza? — Ası) anlatılacak şey, bizim Yuma- nistandaki macera... Averof zabitlerin- den birisi bizi evine götürmüştü, Za - vallı adam, bizi memnun etmek için ne yapmış biliyor musuünüz? tt Fi — Aratmış, taratmış, İzmirli bir Rum aşçı buldurtmuş. Yemek sofrasına otu- runca, kendimizi İstanbulda zannettik. Denizcilerimiz, İngiliz ve Yunan dost larımızın misalirperverliklerini saya saya tüketemiyorlar. Fakat mütevazi sübaylarımızdan hiç birisi, Malta ve A- tine sokaklarında yapılan resmi geçit- lerimizin ne kadar şiddetle alkışlandı- ğini tasvir etmiyor. Ben bunu, kendile rinden değil, oraya denizcilerimizle be raber gidip dönmüş meslekdaşla dan dinliyorum. Dostlarımızın kalp! rini bir defa daha fethetmekten dönen kahraman sübaylarımızla vedalaştık - tan sonra, efrat una da karışıyorum. Onlardan bi büyük bir heyecanla Maltada yapılan flika yarışını nasil ka zandığımızı anlatıyor. — Fakat, diyorum, futbolde mağlüp olmuşuz! O gülüyor! — Oluruz tabii. Eğer flika yarışını | kaybetseydik gam yerdim. Fakat bi oraya futbolcüyüz diye gitmedik ki Selim Tevfik Almanlar portakal ve mandalina istiyorlar Bir Alman firması memleketimiz- den portakal ve mandalina almak üze- re, Türkolfise müracaat etmiştir. Portakal ve mandalina - fiyatları normaldir. Almanlarla anlaşma kabil olursa ihraçata hemen greçilecektir., .Muhaiaza memurları iki hırsız yakalatılar Yaşarla Faik adında iki kişi liman- da demirli ecnebi vapurlarının birin- den çaldıkları bir sandal pirinç boru- yu kaçırırken gümrük muhafaza me- müurları tarafından — yakalanmışlardır. Sandal müsadere edilmiş, — kaçakçılar 1adliyeye teslim edilmiştir. Üçüncü sınıf bir bkantada — yemek yiyordum. Masa - ma yemek getiren Bgarsonu — tanıdım, eskiden en iyi bir yokantanın garso - nuydu! — Demek bu ka- dar düştün ha! de - kadar hiç yemek yemiş değilim, » Üyleyse Siz. emredin bayan, elimle yapı- labilecek her seyi yaparım. — Öyle ise elleri- ni yıka! gil, Veli ile! — Hayvanları çok seviyorum.. — Hayvanları himaye cemiyeti reisinin karısı böyle olmalıdır. — Hele tilki kürklerine bayılıyo- rum.. — Karımın Ali ile kur yapıp beni aldattığını söylemişlerdi. — Meğer bu bir iftira imiş.» — Kur yapmıyor muymuş? — Yapıyormuş amma Ali ile de- — Bu para kalp.. — Nasıl farkına vardınız? Hc bakın, burası tersine.. — İyi söylediniz, bir daha sefere ya- parken ona da dikkat ederim. * İnanmıyorum — Nişanlımın hiç bir sözüne inan- Mayorum. — Yalancı mı? — Yalancı değil, fakat rasathanede hava raporlarını yazıyor. * Teessür 'Tüccarın kâtibi işten çekilmişti. Tüc. çar müteessirdi. — Neye Müteessirsin, dediler, baş - ka bir kâtip bulursun. — Eskisi gibi olamaz, o bana geçen sene tam on bin lira kazandırmıştı. — İşe aklı erer miydi? — Onu bilmem, fakat alacak defte- yinde on bin liralık bir fazlalık gös- tenmiş ve bu parayı tahsil etmişti. Niye içiyor Tek gözlü içiyordu: — Neye içiyorsun? Dediler; cevab verdi: — Ne yapayım, tek gözlüyüm, her - kes gibi her şeyi çift görebilmek için içiyorum. * Niyetli değilim Palto satıyordu: — Bu patloyu, dedi, ömrünüz olduk- ca giyersiniz.. Müşteri paltoya baktı: — Ben, dedi, pek yakında ölmeye niyetli değilim! x Artırırsınız Hizmetci bür tabak daha kırmışti;- Bayan gördü: — Bu ay kırdığın tabakların parası aylığını geçti. — Zarar yoök Bayan aylığını biraz daha arttırırsınız. j | İ — Akıllı bir adam hir kadınla be- raber kuyumcu dükkânma gitmez, — Hâşâ, kuyumcu dükkânma gi - der, fakat nikâh dairesine gitmez. A ŞeR Kumpanyaya çok — pahalıya maloluyormuş. — Bana daha pahalıya maloluyor..” — Elbise paralarını benden alır! arı yarıya — Meşhur bir söz vardır; borç al - mayınız, borç vermeyiniz.. — Ben de bu sözü bilirim, hattâ bü- tün ömrümce bu söze uymıya gayret etlim, — Muvaffak oldun mu? — Yarı yarıya evet. Hiç borç ver- — Ne demezsin dostum, hem o ka- dar benziyor ki ben resmi görür görmez şapkamı giyiyor sokağa fır- hyorum. kekle evlenen çok genç kadına dum: nasıl feda ettin. yatını bana feda etti. lenceli apartıman» koydunuz? ) dir. İstiyen komşularının kavg dinleyip eğlenebilir. caktın; elimde saat tam kırk d gelip ben! uyandıracaksın diye yorum, Sağlam Manifatü' racının şişman Kâ* rısı söyledi: K — Ne kadar ' İ yo yapsam nal | bir türlü — zayıfla P — İyi alâmet rıcığım. Sağlam insansın, a kumaşlar da öyl dir, ne kadar yık nırsa yıkansın daralmaz, * Çok iyi Çirkin kadın paravan almışti! — Paravanı 5 buldun kocacığı? — Çok iyi, hassa sen - arki y | — Bu elbise bana iyi gidecek mi? | — Zannederim bayan, dün siz ev* de yokken ben giyip sokağa çık * mıştım, herkesin gözü ü J Kendinden elli yaş büyük bir © — Bütün hayatmı böyle bir — Ben mi hayır, fakat o bütün vi 9 Eğlenceli apartımaz — Apartamanınızın adını niye ** — Ara duvarlar, tavanlar çok if Bekliyorum ğ Uşak kapıyı vurdu; bay darıldi. — Hani beni saat yedide uyanıd! — Bir gün de yüzün san ne olür? — Şimdi herkes hbana acıyv'ı zaman da sana acırlar :

Bu sayıdan diğer sayfalar: