ON POSTA “İlinciteşrin 22 | Türk - İngiliz dostluğu — Maltada bahriyelilerimize karşı gösterilen kabul şekli resmi çerçeveyi kat kat aşıyor — , (Baştarafı 1 inci sayfada) yaretine bütün 19 uncu asrı işgal & zır bulunmuş — ve müsamereye büyük'den Türk - İngiliz dostluğu gününül üniformalarile sübaylarımız da gitmiş- yeni bir doğumu olacağını ümit ede' lerdir, Diğer taraftan efrat da mihman- İrim.» darlarile şehirde dolaşmışlar ve sine- Amiral Türkiya Cumhur Reisi A* malara götürülmüşlerdir. tatürk'ün şerefine içmiş, bir müddek Dost memleket denizcileri en bü-|sonra da Amiralımız Kral Sekizind yüğünden en küçüğüne kadar an'ane- |Edvard'ın şerefine içerek mukabele &" vi İngiliz misafirperverliğinin tam bir)lemiştir. nümunesini göstermişler ve bizim de- Yavuzda Ziyafet nizcilerimiz de her tarafta sempati u- Valetta 21 (A.A.) — Amiral Şük yandırmışlar, — intizamlarile takdirlerir Okan bu sabah Amiralla - birliktt toplamışlardır. klübe gitmiş, sübaylar da mihmandar İagili zAmiralımın Ziyafiti Iarilcuferıa_r.eyî gez'n.ıiçleıdiı:. Amiralr Vületta:21 (ALA.) — İngiliz Akde- |* öğle üzeri İngiliz Amitalının 8 niz donanması komutanı Amiral Sir rcfıne(Yavuzdı büyük bir. ziyafot vi Dudley Pound dün akşam ziyafetin- | "*Sektir. Ondan. sonra da at yarışlar?' da misafirlerine son derecede parlakı "* gideceklerdir. kabul göstermiştir. Çok. samimi bir Donanmamıza yapılan kabul, ret dastluk. ve mütekabil muhabbet hava-|mi çerçeveyi kat kat aşmaktadır. — | 8. içinde geçen ziyafetin sanlarına doğ-| — Valetta, 21 (A.A.) — Amiral Şüb) ru Amiral ayağa kalkarak misafirleri-İrü Okan, İngiliz Amiralının dün gee$ | ni: selâmlâmış ve şu nutkü: söylemiş-|ki nutkuna, bugün verdiği öğle uyıfi tir: tinde mukabele etmiş ve İngilizce alar — «Türk filasuna hoş geldiniz dere|rak aşağıdaki nutku söylemiştir: j Ga ae iye Kakki l doslüğü ve ye | — Ferdi Bulunmakla müftebir old KUAÇ DN ğumuz Türk milleti ve onun kıymd mekten kendimi alamam. Türkler ve n . . T b İngilizler birbirlerini eskidenberi çok î: ı:ııı:ı. Hîm?;:;uî huyumlınmdo; iyi tanırlar. Fakat askerlikte ilk temas ) 'ü:n el b a ğ 1854 kırım kısmf harbinde vaki oldu; | ** takranlarımızı arzederiz. s İngilizler. Türklerin kardeşçe nasıl har- Türkiye ve Britanya donanmalafi belttiklerini öğrendiler. Bunu, büyük|arasında ödetenberi teatisi mutad Zf harpde karşı karşıya çarpışmak da is-| yaretlere tekrar başlamak emelile Türk pat etti.. Ve İngilizler Türklerin nasıl | donanmasından bir müfreze İngiliz de” centilmence harp ettiklerini gördüler. 'nanması baş kumandanının bu deff Büyük harbi: müteakıp Türkiye bü: | vaki olan nazik davetine memnuniyel' yük İiderinizin irşadı - altında yapılan |le icabet etmiştir. Çok eskidenberi bif'| kültürel, sosyal büyük yenilikler etra- | birini'iyi tanımış, sevmiş ve saymış © fında tek bir vücut halinde birleşmiş- |lan Türk ve İngiliz bahriyesi arasındır tir: Bu büyük yeniliklere bütün dünya| ki ziyaretlerin ihyasına bir başlangi$ gibi İngilizlerin de hayranlık ve take|olan bu sefere iştirâk etmiş olduklar dirkârlığını celbetti. Nikayat 1936 da|tından dolayı Türk müfrezesinin"zabir Sancak için Ne istiyoruz? (Baştaralı 1 inci sayfada) Büu zamanlarda Suriyenin ne olaca- ği malüm bile değildi. Fransa şu tak- dirde Suriye, Lübnan ve Sancağı ayni zamanda işgal altıma almış bulunmak- tadır. Suriye ile Lübnanın istiklâllerinin mevzuu bahsolduğu bir zamanda San- cağı Suriye parçası saymak. için. ileri sürülen 930 teşkilât kararnamesi ise-bu hususta devletlerarası bir-hak mevzuu teşkil edecek vaziyette değildir. Türki- ye haberdar edilmeden vücude geti len Bu hal ancak.hudüutların yeniden ta- yâhni için bir sebep olabilir. Mandâter dövlet sıfatile- Fransanın vazifesi; idare ettiği memleketleri is- tikiâle kavuşturmaktır. 921 de mukad- deratları hakkında hiç birşey söylen- miyen memleketler istiklâle namzet sa- yilırken bu zamanda bususi bir idareye tâbi tutulması bir muahede ile kabul edilen Sancağın bunlardan önce istiklâ le kavtışması tabif bir hareket olur. İs- tediğimiz şey insan hakkına; hürriye- tine ve tabiate en uygun olan bir vazi- yettir. Suat Dervişe “ sen ,, diye hitap eden ve kendisine bunun doğru olmadığı hatırlatılınca hakaret davası açan nahiye kâtibi davayı kazanamadı. Karara Mahkeme masrafını da ödeyecek göre Suat Derviş ve davacı memur mahkemede Muharrir Suad Derviş bir hıhreı[ıd Derviş de; iddiasile cürmü meşhud mahkeme — — Memura hitaben hakareti. muta- , sine sevkedilmiştir. Hâdise şudur: zammıin bir söz söylemedim. Yalnız Suad Derviş kendisine ait resmi bir|bana sen diye hitap etmesinin nezaket muamele yaptırmak için Feriköy nahi-|kaidelerine aykım — bir şey olduğunu ye müdürlüğüne gitmiş ve Nahiye kâ-|hatırlattım, demiştir. * manın: Japonya - Sovyetler Birliği mü- tibi Yaşara müracaat ederek elindeki| — Şahit olarak odacı Etem ve Müusta» nasebetleri üzerine vahim tesirler icra evrakı göstermiştir. Yaşar cevaben: — |fa, dinlenmişler, bunlardan Mustafa|edeceğini beyan eylemiştir. — Bu benim işim değil, yukarıya|Suad Dervişin hakaret etmediğini söy- Arita, bu: beyanata bir cevap ver- götürün demiştir. lemiş, şahit Muharrem de: mekten içtinap etmiştir. Suad Derviş bunun üzerine evrakı| — Kâtip sen deyince bayan sinirlen-| — Paris 21 (Hususi) — Paris - Soir yukarıya götürmüş fakat oradaki me-|di. Ve bunun doğru olmadığını söyle-|gazetesine nazaran - Japonya impara- mur da bu işin kendisine ait olmadi-idi. Yoksa ağzından fena bir söz çıktı-|torunun taç giyme merasiminde bu- gından bahsederek tekrar nahiye kâ-|ğını duymadim, demiştir. lunmak üzere gideceği Londradan dö- tibi Yabara havale etmiştir. Suad Der- İfadesi bittikten - sonra şahit Mu-|nüşte Berlinden geçecek ve Hitleri zi- viş nahiye kâtibine ikinci defa müra-|harrem ak sakalını sıvazlayarak : yaret edecektir. caatında gene ayni cevap ile karşılaşe| — Bay Hâkim... Sizden bir ricam Bu münasebetle- Japonya - ile A miş: var. Bunlart barıştırıverelim olsun bit-|manya arasında aktolunan: - ittifak da, — Bu benim işim değil. Yukarıya|sin, demiştir. resmen ilân edilecektir. gidin. Suad Derviş: Bu cevap üzerine Suad Derviş: — Suçsuzum. Evvelki iddialarımda: Sadri Ertem Japon İmparatorunun Kardeşi Berline gidiyor (Baştarafı 1 inci sayfada) Birçok Türk şehirleri — Evrakın nasıl — doldurulacağınılısrar ediyorum. Beraetimi isterim de- söylemenizi rica ederim, demiştir. miştir. Fv*sî" lî:: Y:;: Be Müddeiumumt de: Tet l a — uracaksın. nim vas| —| e itak Buna mukabil meselâ,; Yunanistan " zifem değil, diye mukabelede bulun- öyl S_ıu:ı lD_elijııl m;l:k:r::ıilıîıuu- haritası, üzerinde komünistliğe müte- muştur. lamndiğsi içler baraetl0i - hüledn allik tek bir işaret yoktur. komünist merkezi imiş! Türkiye bütün dünyaya bir siyaset|tan ve efradı pek bahtiyardırlar. Türk dersi vermek — muvaffakiyetini kazan-|harbiyelileri Malta'da mazhar olduklar dı. Ve İngiltere bu sessiz mücadelede|ri hüsnü kahulden, yürekten geldiği Türkiyeye yardim etmek arzu ve fırsa- | gördükleri dikkat ve nezaket eserleri” tını — tabif bundan Montrö'yü kas-|nin kendileri vasıtasile Türk milletin? detmek. istediğimizi: anlamışsınızdir. — | müteveccih olduğunu bilerek, pek mif | Kendisine «senv — diye hitap edil- t & ir müz| — Bu müzeyi tertip edenlarin nereden; buldu. Bu mes'ut — hâdiseyi, İngiltere tehassis olmuşlardır. Bu yüksek vt eli anliz el Bandi eriş KARRİNEMİRE kv'e','m*ğ;i:“ malümat topladıklarım merak- ettik.|Krali Majeste — Sekizinci Tümerebin İkeymetli dostluk duygulaşını tebalüli » memura bir kadtna karşı bu tarzda hi- ÇERARÖÇEE İ RRERERİ Fakat tabit' olarak hiç Bir netice elde| Türkiyeyi ziyareti! takip- etti. Bunun|le memleketlerine götüreceklerdir. — tap etmenin doğru olmadığım hatırlat-| , . (d.ıı Sukd'Temrisii / hatkletü bıedemndik. Sinesinde 66,000 çeşit nâdir|ne kadâr ince ve mükim: olduğunu an-| — Türk bahriyesi, daha geçende ket' mıştır. yıba BB ! MA u:î (eşya saklayan ve dünyanın belli başlı|latmaya lüzum yoktur. Bu ziyaret eş-|di sularında selâmlamakla bahtiyar of Kâtip Yaşar bu ihtardan sinirlene-| ” "nımşm' hg:kumîümııra arnı l merkezlerinden. biri olan bu mü-İnasında: Kralimıza iki daniz destroye-|duğu Majasta Kralın afiyet ve saadif rek polise müracaat etmiş ve Suad Der- Hü drvesi d yen İeçaşida a y zenin nasıl olup.ta böyle yanlış: şeyle-|rimiz refakat etti. Bu: gemilerin avde-|tine, büyük ve şanlı İngiliz WJ vişin kendisine — hakaret ettiğini ileri Hırsız bir kadın mahküm oldu re istinat ederek asılsız malümat ver-|tinde Kumandanlarını kabul ettiğim inin daima taalisine ve o yolla İngilif sürmüştür. Hâdise müddeiumumiliğe Karakinin dükkânına çorap âlmak |diğini bir türlü. anlayamadık. zaman gerek Majeste Krala gerek İn- milletinin refah ve ikbaline sevinçi? ve oradan da 4 üncü asliye ceza mah-|behanesile giderek 11 çift çorabı çalar-|| — Müzeyiziyaret edenlerin yanlışma-. giliz denizcilerine gösterilen büyük ve|kadeh kaldırır.» Bu valsin ilk Ahenklerile birlikte| — Bizim patronun benim tanıdı - Muallânın gözü önünde kendi küçük|3ım eski zamanlarda höyle sık sık baş evinin balkonu canlandı: Aşağıda Be-|ağrıları olmazdı.. ne olmuş ona? dia arkadaşlarile dansediyor. Sesindeki alaycı âhenge şaşmış gibi O günkü hatıra ile beraber beyninin|hemen susmuştu. Fakat Hofman, ağır içinde şimşekler çakmıştı: Alman zekâsile bunu anlamadan cid- — Yaşamak istiyorum.. ben de ya-jdivetle cevab verdi: şamak, gülmek, eğlenmek, mes'ud'ol-.| — Bu — sırada pek yorulduğundan mak istiyorum. bahsediyor. Artık dinlenmek için İs - — tanbula döneceğini söylüyor. Bir vals.. bir tango.. bir fokstrot..| — Ne zaman İstanbula dönecekmi- gene bir vals.. bir daha... Ve Muallâ|şiz? dönüvor, dönüyor, omuzlarının üstüne| — Mukavelenin kat'? metmi ö - bir çift kanad açılmış gibi yere dokun-|bürsü gün imzalanacak, demek üç gün madan dönüyor... Erdoğanın, Alatay'-İsonra hareket edebiliriz. in, Macar gencinin, Belçikalı fabrika-| — Muallâ gülüyor... — İstanbul uzak.. törün, hattâ Hofmanın kolları arasın- çok uzak bir hayal şimdi. da uçuyor. — Her Hofman, patron nerede? — Artık otele dönmek zamanı gel- Muallâ kapıdan çıktıktan sonra yem derin bir yorgunlukla kanapenin arkaşına dayanarak gözlerini kapamı kemesine sevkedilmiştir. ken yakalanan Hayriye isminde bir|lümat edinmelerine mâni olmak için 1â- |içten gelön misafirperverliğin hayran- Amiralimızın bu ziyafeti de diğel” Davacı Yaşar kendisine hakaret e-|kadın 20 gün hapse mahküm olmuş!'zımgelen teşebbüsatın: yapılmasını te-|lığı altanda kaldıklarını gördüm. Şimdi|leri gibi derin bir samimiyet ve da$l” dildiğini mahkemede tekrar etmiş, Su-'ve hemen tevkif edilmiştir. i İ 'Türk filosunun Maltaya yaptığı bu zi-İluk havası içinde geçmiştir. “ * bir maddede göstereceğiz. ret, bir çekingenlik, ne bileyim iyi —SMPA——M — Ben asıl onun için söylüyorum| Ve Bay Taylan geniş odada bir aşağı |ya kötü bir alâka hissi azıyarum, Fa* İMadmazel Silven, çünkü yarın erken|bir yukarı dolaşarak söylüyor, Muallâ-|kat onlarda uzak bir yabancılıktan V? kalkması lâzım gelecek de... Bay Tay-|yı görmeden, ona bakmadan, karşısın-|lâkaydlıktan başka bir mana yok. E İlan onun sabah saat dokuzda şirketin|daki memuruna kitab ediyor: Bense birdenbire nasıl hütün geçel c zıhanesinde bulunmasını istedi, yaz-| — Bu mektubun tercümesini ne za-|seneleri gerisin geriye çiğniyerek on$ « dıracak mühim ve müstâcel mektub -| man yapabilirsiniz? koştum. Şimdiye kadar onu her hıl; - . ları varmış. | — Bir saat sonra hazırdır efendim. |layışımda acıya, şefkate benziyen tat v-'.ı——ı_lm A, İıh.l:ı"ll! — Buııı.ı— size kendisi mi söyledi?. — Bir saat sonra mı? Peki... bir hisle onu düşünmekten kendimi * Bunu soran Muallânın sesinde alâ-| Genç kız kâğıtları elinda odadan çı-|lamamıştım Hattâ bazan Güzini kelf” ka ve telâş vardı. kacağı sırada birdenbire hatırına gel-|di kızım olduğunu unutarak, halleri * — Evet, o giderken siz dansediyor-|miş gibi: seslendi: ni, bakışlarım ona benzetmeğe çalif” dunuz. Bana: «Yarın sabah saât tam| — Bayan Dalmen, pek yorgunsu: -|tığım zamanlarım bile oldu. Küçük k” dokuzda gelmesini rica ediniz» dedi. İnuz bu sabah, isterseniz bir iki saat is-|zımın esmer başını. göğsümde sıkar * — Peki &fendim, tam dokuzda ge-|tirahat edebilirsiniz. Bu mektub saat|ken bazan onu. «Muallâb» diye çağıf Teceğim. dörtte hazır olursa da kâfidir. Biz an-|mak. istediğim günlerim. de oldu. Bi — Bu kadar geç yattığınız halde?|cak Beşte toplanacağız. tün bu hislerim, benliğimin üstünde © — Tabii efendim... İş başka, eğlen- Ççan l:lâniı ve isimsiz bir tül gibi ö içil 4 sarıyordu. :,:;kl Bekase eğlannek İcim el Onu Buradk ifk' öüdüğüm gi di * ona karşı aynı içli ve fakat beni andâf Muallâ beyaz spor elbisesile masa-|tı. Başının içinde ağır, bunaltıcı bir ser- uzak tutabilecek kadar temiz bir kar * sının başında.. elinde kalem, - gözleri| semlik vardı. deş şefkatile onu dolayabileceğimi saf” ğıtta, yazıyor: — Oha acımakla aldanmışım. Kendi| miştim. ug—'— Lüly:enysnn cümleyi tekrarlar mı-|kendime onun hâlâ eskilere bağlı ola-|' Fakat şimdi anlıyorum.. çok iyi .', sırız? Bileceğini düşünmek pek çocukca bir|liyorum... Onun böyle bütün dünya — Malzeme beş hafta zarfında, bü-İşeymiş. O unutmuş, Ker şeyi 'unut - dan ve dünyadakilerden uzak " tün kusurlardan Beri olarak İstanbul li-İmuş. Bana karşı bütün hareketlerinde| &trafına bakması.. güzel gözlerinin bat — Başı ağrıyormuş, yatmağa git -|di sanırım Bayan Dalmen... Saat üç. |manında teslim edilecektir. en tabif' ve içten gelen Bir yabancılık kışını şunun Bunuı. üstünde durdur ğ mek için izin istedi. — Biraz daha müsaade edin Mösyöl — Hayır, ubütün kusurlardan Beri|var. Ması Bende taşan bir ateş yaratıyor. Muallâ gülüyor. ıHofmıı. biz Madmazeli otele götürü-|çlarak» cümlesini siliniz. Onu Başka| Bana bakarken gözlerinde Bir nef-| (Arkası var) — ha A DAG ÜN AĞ K e İ ğ DT iz at