22 Kasım 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BŞ ON YEDİNCİ YIL. NO 5505 ADIMIZ, ANDIMIZDIR 22 SONTEŞRİN 1936 PAZAR Son haberlerimiz * ; üçüncü sayfada aa e | HER YERDE 5 KURUŞ Başbetke FRANSA VE SANCAK Falih Rıfkı ATAY Sancak hakkındaki fransız nota- sına Cümhuriyet Hükümetinin cevab vermiş olduğunu biliyoruz. Bu ce- vabm, fransız hariciyesini ikna ede- cek bütün delilleri yeniden sayıp döktüğüne şüphe yoktur. Fakat biz, diplomasi edebiyatını yeni bir dosya ile zenginleştirmek değil, gecikmesi- ni, gerek Fransa ile aramızdaki dost- huğu inkişaf ettirmek, gerek yeni ve müstakil Suriye devleti ile Türkiye arasında devamlı ve pürüzsüz — bir dostluk kurmak bakımından hiç de hayırlı telakki etmediğimiz bir me- selenin mümkün olduğu kadar sürat- le halline yardım etmek istiyoruz. Bir hal tarzı ancak ahidlere ve hâ- diselerin hakikatine istinad edebilir. Bu hususta bizim hiç tereddüd ve münakaşaya muhtaç görmediğimiz, ve Fransa tarafından anlaşılmak lâ- zım gelen birkaç esaslı nokta vardır. Bu noktalardan biri şudur: 1921 de Ankara itilâfnamesini bizimle imza eden zat, osmanlı — imparatorlu- ğunun herhangi birkaç vilâyetini iş gal altında bulunduran bir devletir delegesi idi. Biz imparatorluğun türk olmryan. kısımları üzerinde hiç bir iddia beslemediğimiz için, sade- ce türk olan Sancağı, ilerde ne şekil alacağı belli olmıyan bu işgal'e hangi şartlarla emanet edeceğimizi konuşuyorduk. İşgal topraklarının arab parçaları üzerinde Fransa'nın vaziyet ve vazifeleri ne olacaksa, o vaziyet ve vazifeler Sancak için de aynen teahhüd edilmiş olacaktı. Su- riye kıtası içinde bir türk ekalliyeti- ne hak değil, ekseriyeti, tarihi ve sa- hibi türk olan muayyen bir bölgeye husüsi idare istiyorduk. Bizimle mü- zakere eden fransız delegesinin, dava- mızın doğruluğu hakkmda o kadar şüphesi yoktu ki, Sancağın, milli alâ- metlerimizi taşıyan bir bayrağı ol - ması hakkındaki isteğimizi haklı bu- larak, bunu kendi hükümetine ka- bul ettirmeyi vadetmişti. Fransa'nın Suriye ve Sancak me- selesi karşısmdaki vaziyetini tayin eden muhtelif müzakerelerden biz yalnız birinde, kendisini Sancak hak- kında teahhüd altıma alan 1921 An- kara müzakerelerinde karşı karşıya bulunduk. Ne Suriye için Fransa'ya manda veren 1920 Sanremo, ne de işgal topraklarınm türk olmıyan kı- sımlarmı ve mandayı ikiye bölen Cenevre münakaşalarında bulunma- dik. Bu münakaşalar bizi ne alâka- dar eder, ne de iki devletin ayrı bir mımntaka hakkında biribirine karşı te- ahhüdleri üzerine tesir edebilir. Bi- zim için ikinci bir hâdise daha vardır ki, o da, Lozan muahedeleri akda- lunduğu zaman, gene fransız dele- gesinin Ankara itilâfnamesinin hiç bir suretle halel bulmadığmı bize res- men teyid etmiş olmasından ibaret- tir. Eğer Fransa bizim iştirak etme- diğimiz konferans ve meclislerde Suriye davasını şu, veya bu tarzda hallettiği zaman, Sancağı bu kıtaya mal etmek gibi bir niyet gütmüşse, bunun, eski usul, gizli vesikalar üze- rinde arazi taksimi veya ilhakı anlaş- malarından ne farkı olabilir? Fransa 1920 de yalnız Suriye tesmiye olunan arab kıtayı; son- raları, kâh beşe, kâh ikiye böl- 'dü. Suriye üzerinde davası ol- mıyan Türkiye ise, mütemadi- yen, ısrar ile, Sancak - teahhüdleri- nin yerine getirilmesini — istiyordu. Bizim için Fransa arab Suriye ve Lübnan gibi, türk Sancağı da istiklâ- Hine kavuşturmak imkânlarımı ha- zırlamakla meşgul ve mükellef bir mandater devlet idi. İmdi hiç bir za- man, Sancağım, istiklâline kavuşan Suriye'ye devredilmek teşebbüsün- de bulunulacağını hayal bile etmi- yorduk. Suriye'de türk ekalliyetleri vardır; Sancakta başka ekalliyetler (Sonu 5. inci sayfada) FİLOMUZ MALTADA İngiliz Akdeniz filosu ve filomuz komu- tanları birer nutuk söylediler Bu nutuklarda iki milletin ananevi dostluğundan sitayişle Valetta, 21 (A.A.) — Anadolu ajan- sının sureti mahsusada gönderdiği mu- habirinden: ” İngiliz Akdeniz donanması Komuta- nı Âmiral Sir Dudley Pound dün akşam ziyafetinde misafirlerine son derecede parlak kabul göstermiştir. Çok samimi bir dostluk ve mütekabil muhabbet ha- vası içinde geçen 'ziyafetin sonlarına doğru Amiral ayağa kalkarak misafirle- rini selamlamış ve şu nutku söylemiş- tir. “— Türk filosuna hoş geldi- niz, derken eski türk - ingiliz dost- luğu ve yeni Türkiye hakkında bir kaç söz söylemekten kendimi alamam. Türkler ve ingilizler bir- birlerini eskidenberi çok iyi tanır- lar. Fakat askerlikte ilk temas 1854 Kırım kısmi harbında vaki oldu. Ve ingilizler türklerin kar- deşçe nasıl harbettiklerini öğren- diler. Bunu, büyük harbda karşı karşya çarpşmak da isbat etti. Ve ingilizler türklerin nasıl centil- mence harbettiklerini öğrendi « ler. Büyük harbı müteakib Tür- kiye, büyük 1liderinizin irşa - dı altında yapılan kütlrürel, sosyal büyük yenilikler etra- fında tek bir vücud halinde birleşmiştir. Bu büyük yenilikler bütün dünya gibi ingilizlerin de hayranlık ve takdirkârlığını cel- betti. Nihayet 1936 da Türkiye bü- tün dünyaya bir siyaset dersi ver- mek muvaffakiyetini kazandı. Ve İngiltere bu sessiz mücalelede Türkiyeye yardım etmek arzu ve fırsatını - tabii bundan Montrö'yü kasdetmek istediğimizi anlamışsı- nızdır - buldu. Bu mesud hâdiseyi, İngiltere Kıralı Majeste Sekizinci Edvard'ın Türkiyeyi ziyareti takib etti. Bunun ne kadar ince ve mü- him olduğunu anlatmaya lüzum yoktur. Bu ziyaret esnasında Kıra- lımıza iki deniz destroyerimiz re-. fakat etti. Bu gemilerin avdetinde kumandanlarını kabul ettiğim za- man, gerek Majeste Kırala, gerek ingiliz denizcilerine gösterilen bü- yük ve içten gelen misafirperver- liğin hayranlığı altında kaldıkla- rınt gördüm. Şimdi türk filosunun Maltaya yaptığı bu ziyaretin bü- tün on dokuzuncu asrı işgal eden türk - ingiliz dostlağu gününün yeni bir doğumu olacağını ümid ederim.,, bahsolundu Amiral Türkiye Cumhur Reisi Ata- türkün şerefine içmiş, bir müddet son- ra da Amiralımız Kıral Sekizinci Ed- vardın şerefine içerek mukabele eyle- miştir. Valetta, 21 (A.A.) — Anadolu a- jansının sureti mahsusada gönderdiği muhabirinden; eAmiral Şükrü Okan, ingiliz amira- lının dün geceki nutkuna, bugün verdi- ği öğle ziyafetinde mukabele etmiş ve ingilizce olarak aşağıdaki nutku söyle- miştir: ”— Ferdi bulunmakla müfte- hir olduğumuz türk milleti ve o- nun kıymetli reisi hakkında izhar buyurulan dostane hissiyat ve hâr temenniyattan dolayı şükranları- mızı arzederiz. Türkiye ve Britanya donanma- ları arasında öteden beri tea- tisi mutad —ziyaretlere — tekrar başlamak emeli ile türk do - nanmasından bir müfreze, in- giliz donanması başkumandanı- nın bu defa vâki olan nazik dave- tine memnuniyetle icabet etmiş- tir. Çok eskidenberi birbirini iyi tanımış, sevmiş ve saymış olan türk ve ingiliz bahriyesi arasında- ki ziyaretlerin ihyasına bir baş- langıç olan bu sefere iştirâk etmiş olduklarından dolayı itürk müfre- zesinin zabıtan ve efradı pek bah- tiyardırlar. Türk bahriyelileri Maltada mazhar oldukları hüsnü kabulden, yürekten geldiğini gör- dükleri dikhat ve nezaket eserle- rinin kendileri vasıtasiyle türk mil- letine müteveccih olduğunu bile- rek, pek mütehassis olmuşlardır. Bu yüksek ve kıymetli dostluk duygularını tehalükle memleketle- rine götüreceklerdir. . Türk bahriyesi, daha geçende kendi sularında — selamlamakla bahtiyar olduğu Majeste kıralın âfiyet ve saadetine, büyük ve şan- lı ingiliz bahriyesinin daima teali- sine ve o yolla ingiliz milletinin tefah ve ikbaline sevinçle kadeh kaldırır. Amiralimizin bu ziyafeti de diğer- leri gibi derin bir samimiyet ve dost- luk havası içinde geçmiştir, Amiralimiz bu gece ingiliz ikinci amiralinin Bahram zırhlısında verdiği ziyafette hazır bulunmuştur. (Sonu 5. inci sayfada) -Kontenjan sistemi yerine Genel idhalât rejimi konuldu Ankara, 21 (A.A.) — Birinci son kânun 1937 tarihinden i- tibaren muteber olacak olan “Türkiye genel ithalât rejimi kararı” evvelki gün, İcra vekilleri heyetince tasdik edilmiş ve dünkü resmi gazetede çıkmıştır. Bu ka- rarla memleketimizde ilk defa 1931 yı- lında tatbika başlanmış olan “konten- jan” yani umumi ithalâtın tahdidi siste- mi nihayete ermiş bulunuyor. Bu neti- ce, İsmet İnönü hükümetinin sistemli mesaisi ile, mütevaliyen elde etmekte ol- duğu muvaffakiyetlerden biridir. Malümdur ki, mekte olan umumi dünya buhranı, 1929 eylülünde başlamıştı. 1931 yılında, dün- ya ve hükümetler mali hayatını da sara- rak, ehemiyetli bir genişlik aldı. Bir çok memleketler, döviz tedarik edebilmek i- çin, yok bahasına vermekten başka çare bulamadıkları amlları ile, açık buldukla- rı piyasaları istilâya başladılar. Konten. jan tedbiri, bir çok ülkelerde olduğu gi. bi, bizde de, mütsacelen bu vaziyet kar- şısında tedbir almak ve tediye muvaze- nesini korumak memleketi mali yıkım- bugün de devam et- Tetınbuldaki nt ting teşebbüsü hakkında Dahiliye Vekâletinden teb- liğ olunmuştur: Dün, 20 teşrinisani 1936 da İs- tanbul'da millf talebe birliğinin si- "yasi bir miting daveti yapacağı öğ- renilmişti. Tahkikat neticesinde bu- gün bu mitingin, İstanbul idare a- mirlerinin resmi nasihatlarına rağ- men ve kanunen lâzım gelen izin alınmaksızın yapıldığı ve bu hare- kete milli talebe birliğinin önayak olduğu anlaşıldı, Türkiye Cümhu- riyeti hükümeti, talebenin siyasi ve kendi maddi ve manevi çalışma topluluklarını dağıtacak işlere ka- pılmalarını hiç bir zaman hoş gör- memiş, talebe ve hocalar arasında böyle birlikler yapılmasını memle- ketin kültürel terakkisine mani te- lakki etmiştir. Son tecrübe, bu kanaatin isabe- tini bir kat daha isbat etmiştir. Bi- naenaleyh hükümetçe bu teşekkül- leri menedecek kanuni tedbirler a- lınmıştır. Bu gibi teşekkülleri mev- cud farzedenler hakkında yapıla- cak le 1 l ızda sa- rihtir. (A, A.) T. Hâva Kurumunun Son Altı Ayı Gelir ve üye sayısı fazlalaşmaktadır. Son altı ayın en büyük hususiyeti Tür Türk hava kurumu genel merkezi, dün saat on beşte,, Erzurum saylavı gene- ral Zeki Soydemir'in başkanlığı altında toplanarak merkez idare heyetinin ve murakiblerin raporlarını tasvib etmiş, ilk hava şehidi Bn. Eribe'nin hatırasını takdis için bir dakika ayakta susulduk- tan sonra gerek Eribe'ye, gerekse geçen- lerde plânör uçuşu yaparken düşüp şe. hid olan uçman Kâmil'e kahramanlıkla- rına yakışır birer kabir yapılması itti. fakla kabul edilmiştir. Bundan sonra blânço tasdik edilmiş, milli havacılığı. mızın inkişafı için yakın alâka ve yar- dımlarından dölayı genel kurmay bâaş- kanlığiyle milli müdafaa vekâletine te- ASonu 2. inci sayfada) Işkunun nçluvafıfakı.etleridir Türk Hava Kurumunun dünkü u mumi toplantısından bir estantane Ka 4N dan kurtarmak zarüretinden doğdu. Bu« gün bir çok memleketlerde bu sistem — doğduğu gibi yaşıyor. Biz de hükümet, * Ekoönomi Bakanımız B. Celâl Bayar sistemli mesaisi ile, türk milletinin millt kor ve el ik kurul için, bütün emniyet şartlarını haiz, yeni reji- me varmış bulunuyor. Yeni, “Türkiye genel ithalât rejimi”, kısaca G.İ.R., gü- (Sonu 5. inci sayfada) Fıkra. Niçin okumayoruz? Bu, İstanbul gazetlerinden birinin açtığı anketin başlığıdır. Fakat, bilirs misiniz, taksitle almanca kitab satan bi- ri yalnız İstanbul şehrine 25 bin liralık, ve Ankarada yalnız bir Bakanlıkta ve bir günde 1000 Iiralık kitab satmıştır, Dahası var: Gidip firenkçe kitab, mec- mua ve gazete satan dükkânlardan türk okuyucularının sayısını soru- nuz, Birçok noksanlarımız var. — Evvelâ gerçi birçok eser yazıyor veya tercüme ediyoruz. Fakat bunlar tam değildirler: yani henüz bir mesleki inkişafı türkçe- den takib etmek imkânsız gibidir. Dil bilenler, ecnebi eserleri okumağı tercih etmektedirler, Devlet matbaasının bastığı eserler arasında, herhangi bir meslekten olan- ları tatmin edecek takımlar da var, Bunların bedelini birden ödemeğe de muallimlerin ve mekteb gençlerinin ke- sesi elverişli değildir. : Lâtin harfi ile kitab okuyanların bü- yük bir kısmı, büdceleri pek dar olan gençlerimizdir. Kitab ve mecmua fiats larını onların imkânlarına uydurmağa mecburuz. Şüphesiz daha başka sebeb « ler de sayrlabilir: ekonomi hayatı şid « detlenmeyen bölgelerde herkesin yalnız bir kitab değil, bir gündelik gazeteyi bile parasız okumak için bir iki gün beklemeğe vakti avrdır. Buralarda oku- ma menfaati, sây ve kazanç menfaatine henüz cevab vermeyor. Siz, eğer bir alış verişiniz yoksa, gazetelerin borsa ced- vellerini okur musunuz? Zamanla, hükümetin ve muharrirle rin gayretleri ile telâfi edilecek nok » sanlardan başka;, bir de, bütün neşir va- sıtaları hep birlikte umumi bir okuma alâkası, terbiye ve ahlâkı uyandırmağa çalışmak için elbirliği etmek bir ted« bir addolunabilir. Bir evde bir küçük kitab rafı olmaması, o ev için ayıp te- lakki ettirilmek lâzımdır. Bu memle- kette vatandaşlar: — gazete okumıyo»- rum, Yahud: — Kitab açtığım yok, Demekten ahlâki bir kusurda bulu- nuyorlar, gibi utanmağa alıştırılmalı » dırlar. — Fa. — Tay.

Bu sayıdan diğer sayfalar: