10 Sayfa ait '_'Sı_ı_ıı_!quta ”» pın tefrikası : î& LAİ a E'Z.;â' K K ei BAA ( A Cemil şaşırdı, gözlerini açarak sordu: “ Ne söylüyor- sunuz Emma? Koskoca Çariçeyi böyle bir ittiham altında nasıl bırakadilirsiniz? ,, — Meselâ.. Kont Tolstoy, Prens Kropatkin, Milotin, Türkenyef, Pi yerlarof.. daha, aklıma gelmiyor; tün bunlar, Rus asilzadeleri değil idi?.. Halbuki bu adamlar, Çarlık ül- kesinden zulüm ve istibdadı kaldırmak için çalışmadılar mı?.. “ — A, durunuz. Ben sizin noksan- len.. (Allahın Adamı) Gregori ile ta.- nıştık. ) Çarın; o gün defterine (Gregori) diye kaydettiği ismin sahibine, bugün (Rasputin) diyorlar . — Allahın Adamı.. Rasputin... E- vet, bunları işittim. — Âlâ... Gregori Rasputin, kim - SON POSTA “ Son Posta,, nın zabıta roman ! 386 YEDİREE ARAYSYINDA İngilizceden çeviren : Hasnun Uşaklıgil Şüpheler kimin üstünde? Genç kız babasını düşüniiyordu"—kendisine telâş veren şey babasının diğerlerinden sonra isticvap edilmiş olması idi Kent birdenbire polis memuruna |sından çıkarmıya çalıştı. Nafile. Kim döndü. Polis memuru hem kızgın, hem ' bilir, belki de bu iç sıkıntısını, hiç bir farınızı ikmal edeyim. (1825 kânunu-|dir?.. Gayet basit.,. Tobolek vilâyeti- | 9. gıkılmış görünüyordu: lksy: düşünmediği zaman bürün hüvi - övvel) isyanında mahküm olan 321 ki- Şinin hemen hepsi de, Rus asilzadesi İmlübet!en ibaret bir köyde.. çam ke -| gedi, Benim hatırımdan çıkmış. Haki: idi. Bu zavallılardan beşi, idam edil -|restelerinden yapılmış küçücük bir ki- | Katen işittim: nin hududsuz ormanları içinde.. otuz — Teğmen bu adamın hakkı var,|yetini saran dehşet hissine tercih edi- yordu. Zaten bu dehşet hissi bütün ev- Yekdiğeri arkasından |de, merdivende, odada da hüküm sü - mişti. Hattâ bunlardan (Pestel) ve|lisede papazlık eden bir rahib... Fakat patlıyan bir seri bomba gürültüsü ile rüyordu. (Rilcif) ismindeki iki isyan kahrama-|öyle bir rahib ki; tabiat ona, yaradılı -| K yıyordu. Eğer (Jak) a ceplerini a» ninin pek feci birer şekilde idam edil-|şında bir mümtaziyet vermiş, Yani 0-| A tmamak için tepinen bahçıvanın va- mesi, cellâtları bile müteessir etmişti... |nt, herkesten bambaşka yaratarak, ha-| ziyeti beni alâkadar etmemiş olsaydı Fakaaanat.. bulun bakalım şimdi o a-|Yallerde canlanan (İsa Peygamber) in | uhakkak arkama dönüp bakardım: Genç kız oda kapısının anahtarla ki- litlenmediğini görünce dışarı çıkmak isteğine kapılmıştı. Anahtar yoktu. silzadeleri... Bugünün asilzadeleri; ip-|cehresini; sanki bir maske halinde, bu'Merrit üç dört dakika müddetle aksır. Genc kız bir sandalyenin yaslanılacak leri görünmiyen elleri çekilip oynatı -|genç rahibin yüzüne geçirmiş... Ve bu 4, lad birer kuklaya döndüler... Bu, gö- rünmiyen ellerin — sahibleri kim?.. (Çar) diyeceksiniz; değil mi?.. Hayır, dostum. Bugün, o da âdi bir kukla ha- nüfuz eden iki göz ilâve etmiş... Bu u. line geldi, i — E.. şu halde, kim?.. . — Bir kadın.. ve bir de, erkek... — Kim bunlar?.. — Haaa... Durunuz bakayım.. si- ze bunları kısaca anlatayım?.. Kadını anlatmak, kolay. İki kelimelik bir şey.. yani, Alman casusu,.. . — Alman casusu mu?, — Evet. — Kim bu casüs?.. — Haşmetlü, Çariçe hazretleri. — Ne söylüyorsunuz Emma?.. Kos- koca Çariçeyi böyle bir itham altına al- mak...... — Dostum?. Münakaşaya lüzum | fundan istifade etmeyi, çarçabuk öğ “İdiye vöylendi. yüze de, hiç bir insan gözünün taham- mül edemiyeceği derecede kuvvetli, mâfiz, sivri birer ok gibi kalblere kadar gözlerin rengi nedir?.. Buna hiç kimse d“_â"' “v_“l? SUŞ ç'ü_"kü' © göz-|bulunduğumuz salondan geldiğine &- lerin rengini ve mâhiyetini, henüz hiç imle üRMüniz. 2 kimse lâyıkile tahlil ve tetkik edeme - miştir. — Tuhaf şey. — Tuhaf şey mi?.. Feci şey, dese- nize şuna... Çünkü bu gözler, birer fe- caat kaynağından başka bir şey değil- dir. Bugün, şu koca Rusya.. bütün var» lığı ile, o rengi ve mâhiyeti belirsiz bir çift göz karşısında tiril tiril titremekte- | 10 » ukabelede bulundu. dir. — Hayretl... — Papaz Gregori, tabiatın bu lüt - yerini kilidin alt kısmıma dayıyarak, s1ı- kıştırarak tahkim etmişti. Sonra da artık imkânsız görünen şeylerin de o- labileceğine hükmederek aynalı dolabı açmış, içine bakmış, karyolanın altını araştırmışti. O zaman korku odadan silinmiş, iki kapının arkasına sinmiş gibi idi. Bu kapılardan birincisi sahanlığa — açılan kapı idi, ikincisi de banyo salonunun- ki idi, ve onun da anahtarı yoktu, an- cak iç tarafından kapatılabilirdi. Genç kız odada yüksek yaslaklı bir sandalye bulunduğuna dikkat etti ve bu kapıya yaklaşmamıya karar verdi. Alçak bir koltuğa oturdu, fakat derhal eyağa kalktı. Çünkü bu vaziyette tuva- let masasının önündeydi ve sırtını ban- yo dairesinin kapısına dönmüş olu - Teğmen kuru bir sesle sordu: — Aksırıkları fasılalı mı idi? — 20, 30 saniye farkla aksırıyor - Böz Peki bu aksırığın şimdi içinde — Evet, teğmen, bunu yeminle te-| 'yid edebilirim. Kent, maznuna dönerek yorgun bir sesle: — Gidip giyinebilirsiniz, dedi. Merrit hafiflediğini saklamakta az çok zorluk çekiyordu: — Teşekkür ederim teğmen cümle- Hendriks zayıf bacaklı adamın mer- divenden çıkışına baktı: — Bu adamı burnu kurtarmıştır, larını anlamak için çorablarını da göz: — den geçirecek mi idi? | Birden banyo dairesinde bir gürültü işitti. Bir saniye sonra birisi kapıya vur ruyordu. Babasının sesini duydu: — Jan! Cevab, vermeden gidip kapıyı açtı. Patton bir göz atışta kızının perişan — vaziyetini anladı. Sahanlığa açılan ka- — pinin arkasındaki iskemleyi gördü. Gülümsemeye çalışarak : — Yavrucuğum, korkuyor musun? diye sordu. dA—--Bulııı:ıiı.uı. ne iyi ettin de gel - N, Genç kız kendini toplamıya çalıştı. Fakat Patton elini çocuğunun omuzu- na koyduğu zaman küçük bir kız gibi | onun kolları arasına atıldı, üzerinde kâ- bustan kaçmış gibi bir hal vardı. * Patton acemi parmaklarla kızının | saçlarını okşuyordu. Jan: (Arkası var) RADYO Bugünkü Program yok. Gözlerinizi biraz açarsanız, haki-|renmişti... Bir gün, köyündeki yatalak kati siz de görürsünüz. Eğer göremez-|bir kadını ziyarete gitmiş.. gözlerini seniz, bunu hâdisat size zorla göste -|onun gözlerine dikmiş.. «Kalk.. yü - rir, Onun için bunu üzerinde fazla dur- | rül..» demişti. Kadın, derhal yorganı mıya değmez. bir tarafa atmış.. yerinden fırlamış.. ra- Dt di İ hib Gregorinin önüne gelip diz çöke- — Ya, öteki erkek.. o kim?e; İrek, «bana; Rabbimiz İsanın lisanile - | Eir Doktorun — O, mu?.. İşte onu size, böyle iki İelime ile hüllsa ödemiyeceğim. Vâk: a, vakit de epeyce geçti amma, zarar yaok.. bu adamı size iyice anlatabilmek için beş on kelime fazla söylemeliyim. Cemil, Emmaya doğru biraz daha e- gilmişti. Bütün dikkatını, kulaklarına vermişti. Emma; hafifce dudaklarını isırdıktan sonra, sözüne devam etmiş- ti: — Tam.. 1902 senesi teşrinisanisi- nin İ inci günü idi.... Haşmetlü Çar Nikola hazretleri, o günün akşamı, hu- sust hatıra defterine aynen şu sözleri kaydetmişti : d (Bugün.. Tobolsk vilâyetinden ge- Günlük Pazar Notlarınc'an C) Oturduğunuz Ve Çalıştığınız Yerlerin Harareti Yürürken, hareket halinde bulunduğu - muz için, ihtirakatımız fazla olur ve ha- raret husule gelir. Hareketin sür'at ve derecesine göre bu hararzet de artar. Me- selâ koşarsak soğuk havalarda bile a - caklık hissederiz. Akst vaziyetlerde İse, meselâ otuürürken ihtirakatımız azalır uykuda ise büsbütün noksanlaşır ve Ça- buk üşürüz. Bu sebeble oturduğumuz ve çalıştığımız yerlerin hararet derecesi mü- tedil sıcak olmalıdır. Yattığımız rzaman muhakkak az çok örtünmemiz lâzımdır. Şu eski Türk darbimeseli ne kadar doğ- rTudur: Uyuyanın üzerine kar yağar. (* Bu notları kesip saklaymız, ya . bkut bir albüme yapıştırıp - kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar $i emrettin... Kalktım, Geldim. Mücize- ne inanıyorum.» demişti... Rahib Gregorinin bu mücizesi, derhal etrafa intişar etmişti. Artık vilâyetin her ta- rafından, bir çok hastalar, çocukları ol- mıyan kadınlar, rahib Gregorinin kili- sesine hücum etmişlerdi... Hastalar, iyi oluyordu. Kadınlar da, muayyen müddet geçtikten sonra, çocuk doğuru- yordu... Tobolak vilâyetinde, bu yeni peygamberin mücizeleri bu suretle dal- lanıp budaklanırken, Çarın sarayla - rında da üzüntülü bir hava esiyordu... (Çar, korkuyordu. Niçin korkuyordu; kimden korkuyordu?.. Bunu, kendisi de bilmiyordu. Bardak bardak votka içtiği halde, bir çok geceler, sabahlara 'kadar uyku uyuyamıyor; — gözlerine müphem bir takım hayaller görünü « gitmek için büyücek bir salondan ge- ——— 'çiyordu. Salonun kapısında bekliyen nöbetciler, acı bir feryad işitmişler.. salona girmişler.. Çarın, baygın bir hal- de yere yuvarlandığını görmüşlerdi... |Çar, aklı başına geldiği zaman bu bay- 'gınlığının sebebini izah etmiş.. asalon- |dan geçiyordum. Birdenbire, korkunç |bir manzara ile karşılaştım. Ortada, ba- bamın tabutu duruyordu. Tabutun dört tarafında da, yalın kılıçh dört Kazak İneferi bulunuyordu. Bu tablonun hey- betine dayanamadım. Düştüm, bayıl- dım.» demişti... Sarayda, bu gibi vak'- alar eksik değildi. Yüz altmış milyon teb'aya ve dört milyonluk bir orduya, her 'tarafı korkunç muhafızlarla çevril- miş saraylara mâlik olan koskoca Rus- ya imparatoru; tek başına, harabelerde yordu... Bir gece Çar, yatak odasına! yordu. 22 İkinciteşrin 936 Acaba giyinmek için bir elbise çıkar- | İSTANBUL aHa malı mı idi? Öğle neşriyalı : 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250; Hava- Gardrobdan bir akşam elbisesi çı -| dis. 13.05: Plâkla hafif müzik. 13.25: Muhte- AKAN SU.. kararak, her iki kapıyı da görebilecek İnit plâk neşriyatı. bir noktada durdu ve güya küçük bir| Akşam neşriyatı : (Sant 6, dakika 25 - esat 6, dakika 30 , Öyle zaman olur ki insan pek ehem- miyetsiz teferrüâta izam edilmiş ma- nalar atfeder. kapadı, sonra kapının kanadına yasla- narak odasını banyo diresi ile birleşti- ren kapalı kapıya baktı. Genç kız babasının - odasına çıkıp çıkmıyacağını düşünüyordu. Kendisi- ne telâş veren şey bütün diğerlerinin babasından evvel isticvab edilmiş ol - maları idi. Hepsi de yekdiğerini müte- âkıb hole dönmüşlerdi, demek imtiha- nt müuzafferiyetle geçirmişlerdi. Geri- ye kalan Charles Patton, yani babası vardı. Bununla beraber mutlaka bir suçlunun bulunması İâzımdı. Genç kız endişelerinin çocukca ol- duğunu düşündü. Korkusunu yenmi- ye çalıştı, sert yüzlü ve sabırsız polis şefinin babasını itham etmiyeceğini ü- mid etmeye cehdetti. * Mösyö Norman Lang zemin katının büyük salonundan çıkıp da — babasına polis şefinin beklediğini haber verdiği zaman genç kız birdenbire bir iç sıkın- tısı duymuştu. Ve tam ö dakikada ba- basının istievab edilenlerin sonuncusu olduğuna dikkat etmişti. Norman Lang aynı dakikada Madam Arnold ile genç kıza giyinmek için o- dalarına çıkabileceklerini — söylemişti. Arkalarından da kendisi geliyordu. Demek ki o da serbestti. Vüâkıa Mösyö Merrit holde kalmış - tı. Fakat bu, polise babasını alâkadar eden bir ifşada bulunmuş - olmasının leke veya yırtık bir yer arıyormuş gi-| 18.30: Plükla dans musikisi. 1930: Konfe- bi elbisesinin krepdöşin kumaşını u -|rans: Suat Derviş tarafından, 20: Belma ve zun uzadıya muayene etti. arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20.30; Sadi ve arkadaşları taratın- Fakat bu vaziyet — ilânihaye devam İdan Türk musikisi ve halk şarkıları, 21: Or- Jan Patton odasına girerek kapıyı edemezdi. İyi halde olup olmadık - 'yestra. 22: Plükla sololar. 2230: Afans ve * Son Posta © İstanbul Gelir ve Para BORSASI 2le1i £ 1936 Lira $» 5 Hazine B. 00, 10 Dahfil istikras 49,05 © TSTB. 1 24.075| © T5T.B. 11 72,50 © 7,5.T.B. III 00,00 Devlet Demiryollatı Barçları Lira Lira Ergani 3700 | Anadolu Ivell42,85 Sivas Erzurum 96,7$ | Anadolu M 46,10 Sosyeteler Eshamı Lira Lira İst. Tramvay 22,5) Bomonti v AsS 'Terkos M A, Çimento — 19,75 ÇEKLER Krş. v İs, B. Mü. ..» Hâl — 10,00 » » Name - 10,00 Merkez B. D. 88.05 81.00 L.'T. L kçin 0./9g9 15.16 618,00 ı7155 | NAKİT Krş 20 F. Prangi - 116,00// 1 Mark 125,000 20 Drahmi 616 120 Leva 180,00 || 20 Ley Krş. 23.05 oe İborsa haberleri. Yarınki prorzram £3 İkinciteşrin 19386 İSTANBUL 18.30: Plükla dans musikisi, 19.30: Çocuk- lara masal, İ. Galib tarafından. 20: Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk rafından Türk musikisi ve balk şarkıları. 21: Orkestra, 22: Plükin sololar. 2230: Ajans ve borsa haberleri. aeaan a ea sdeman ea gaRaan e eei eee a. Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlar - dir : İstanbul cihetindekiler : Aksarayda : (Barim), Alemdarda * (Bır- Ti Rasim). Bakırköyünde : (İstepan), Be- yazıdda : (Cemil). Eminönünde : (Ben- sason). Fenerde : (Vitall). Karagümrük- te : (M. FPuad). Küçükpazarda : (Yorgü. Samatyada : (Brofilos). Şehremininde : (Nüzm). Şehzadebaşında : (İsmall Hak- kı). Beyoğlu cihetindekiler : OGalatada : (Sporidis). Hasköyde : (Bar- but). Kasımpaşada : (Vasifi, Merkes na- hiyode: (Kanxuk, Güneş). Şişlide: (Halk). Taksimde : (Takaim, İlimadı. Üsküdar . Kadıköy ve Adalardakiler ? Büyükadada : !Şinasi). Heybelide ; (Ta- şarkıları, 20.30: Müzeyyen ve arkadaşiarı ta- — | İLbir doktor gibi imdadınıza yetitebilir. || yet ediyordu. kalmış bir çocuk gibi korkuyor.. yatak-İneticesi olabilirdi. Şüphesiz o, ifadesini tan kalkar kalkmaz, aile muhitine ka-|tekrar etmek üzere bir defa daha çağı- rışınakla beraber, gene peşini bırakmı- | rılacaktı. yan bir takım müz'iç hayallerden şikâ-| Fakat hayır, bütün bunlar çocukca (Arkası var) |düşüncelerdi. Genç kız bunları kafa - naş). Kadıköy İskele caddestinde : (Bot- rakti. Kadıköy Yeldeğirmeninde : (Üç - l 10r). Üsküdar Çarşıboyunda : (Ömen Ke-