29 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

29 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

29 Şapka mo_d;îl’;rî —a —a — kalara gibi maşından tadır, daki: Garnitür na ayni (tok) liğini bilhassa ederiz, kacılarından birinin güzel bir modeli. Biçim tıpkı b r. Yalnız bahriyelilerin korde lâsına” mukabil, Eninde tüy geçirilmiştir. Bu tüyün iki ucu kulakların €arnitürü teşkil etmektedir. Dudaklar nasıl Boyanmalıdır ? Krepsaten elbise M r e e A e A rutunuz. Nemli dudaklarda YDAZ. S SV Bonra rujun in- l ce tarafile üslw İrzem dudağınızın - ta - KŞ 7a bti hududunu çi - ziniz. - Dudağı - miz pek ince ise tabil — çizgisini biraz aşabilirsi - niz - sonra bu Çi: dışarıdan — | Fazla kırmız! y rudan doğruya Tujla, miyorsanız par Rujunuzun ücünü i ide olamaz, Siyah krepsatenden yapılmış şık bir | umum? BĞ S akşam elbisesi, Robun yukarı kısmi de tamamile bir sutiyen biçiminde- dir. Göğse gelen kenarlarına beyaz| &p marokenden bir volan geçirilmiz | — h mış olur. fir. Arka, bele kadar açıktır. Bel V€ kalçalar dümdüz vücuda yapışık. B -| narından &! tekler hafifçe bol. ye Kap ta siyah krepsater.dendir. Kloş|dağın yarsı Olarak yapılmıştır. Çok boldur. Genç mamasına ehE V& orta yaşta kadınların giyebilecekleri bir Gihisedir. Bilkassa zayıf Vücutlu ©-| Taklık vermek h la ( tınız. / Pnlâra çok iyi gider, zım değildir. mmiyet veriniz. m—'—'*—"“——— AOUN Dirineiraniin. Yukarıda sol - daki: Bu sene şap- koymak çok mo - dadır. Resimde gördüğünüz Bi » yah fötr bir tok- tur, Tepede sor « parça kendi ku - mıştır. Ufak bir vuslet yalnız sol gözü kapamak - Yukarıda sağ - Menekşe rengi fötr tok. yalnız sol tarafı - gençük ve taze - arttırdığı için bayanlara Soldaki: Pari - gin meşhür şap - ahriyelilerin kasketine alından bir parmak üzerinde görünen Yüzün iki yanını örten bir vualet şapkanın şıklığını arttırmaktadır. vi daklarınızı iyice silip küu- Evvelâ dur Zuk dür e - - izgi dahilinde dudağı içeriye- doğru - boyayınız. ) istiyorsanız bunu doğ - çok kırmızı iste- rmağınızla yaparsınız. dalma sivri bu - runuz. Sivri olmuyan rujla du - ml hududunu çizmek kabil değil - dir. Bazı artistler bu işle k:rmızı"ka - lem kullanmaktadırlar.. Fakat tabii bu, dudağa ayrıca hudut çizmek lâ- 'a ğıüsı dudağı alt dudak ü - ine bastırarak ağzın'zı sıkıca ka - ze;lımı Alt dudak kâfı derecede bo - Fazla ruğu parmağınızla ağzın ke - rtasına VE dışacıdan içeri- doğru iylce yayınız. Bilhassa alt du- soluk, yarısı kırmızı kal - epsi bitlikten gönra ruja biraz par- NŞ için dudaklarınızı ısla - ?OSTA 'e | Genç kızlar için Genç kızlar » için sade ve şık bir akşam tuva « leti. Çiçekli taf - ta, muvare, ya - hut kalm krepsa- tenden yapılabi « lir. Küçük varlak bir kabarık — kollar, hafif kloş — bir bask ve kloş bir etek ile bu elbi - se, sonbahar mo- dağının genç kız- Jara uyan en gü zel modellerin - den biridir. Bil - hassa simli par - lak bir şentör, taşlı toka — ve düğmelerle çok güzel olur. Saç tuvaleti vualet duran yapıl - olarak renkte Bu sene saç modasında büyük yeni- Tikler var. Kesik saç yavaş yavaş unu- tavsiye | şumuz modelde bütün saçlar (arkadan ve önden) tepeye doğru taranmış ve veliyen bir bukle halinde toplanmış - | gili M. Jorjetce ibaresini taşıyan çu |Bu iş için y tulmıya mahküm görünüyor, Koydu -| , alından itibaren bütün tepeyi çerçe-| “ Gönderdiğim Sayfa çiçekleri karım sevgilisine yolluyormuş ,, zaman hoşlandıklarını, Londra, Birinciteşrin — Londranın emektar ve eski bir çiçekçisi olan Hen- Pen hatıralarını yevmi gazetelerden e anlatmaktdır. Henri Pen hatı - ralarını neşreden gazete şu satırları yazmaktadır: «Çiçekçi deyip geçmemeli, onlar aşk maceralarının bütün safhalarını takip ederler, kaobaran günüllerin ,seven in- sanların dilsiz ve sessiz ilânı aşkları manalandırmasını bilen adamlardır. Onlar nev'ima hemen herkesin mah - remi esrarıdırlar. Bakın Henri Pen başından £ bir kaç grip vak'ayı na- sıl anlatmaktadır. Biz sözü Londranın değerli sine terkediyoruz: — Bir gün mağazama Londranın en meşhur larından biri geldi. Hen- ri dedi. Karımın bana karşı tinin sarsılmış olduğunu hiss manlardaki aşk ve gram hayatımızı tek- rzusundayım, bunun için de çiçek göndermeğe karar ver- dim, sen her cumuartesi mükemmel bir buket yaparsın, buketin içine de «sev- kartları koyarsın. — Muhterem efendim, dedim, ger- çi benim & ün kiymeti yoktur am- a bu usulü ben doğru bulmam, gö- . ilk hafta zevceniz çiçek - emnun olacak, ikin- gene devam e - ize yalmız teşek- kür etmekle iktifa eder, dördüncü haf- ta ise: — Kocacığım parana günah değil mi? Londranın en eski çiçekçisi başından geçen garip vak'aları anlatıyor ve kadınların çiçeklerden ne suretle süsleneceğini anlatıyor çiçekle sevdaların ne fevkalâde güzel bir bahçesi vardı. Bu bayan sofrasını en güzel süsliyenler n« rasında açılan müsabakaya girmek ve nadide çiçeklerile bu müsabakayı ka « zanmak istiyordu. Benim fikrimi almak istedi, ben ken- disine: «Sen sofranı tertip et, sonra (A) ve (B) işaretli iki mektup vereceğim. Ev- velâ (A) mektubunu açarsın. İçinden çıkacak nasihatleri tatbik edersin, son- ra da (B) zarfını açarsın, onun içinde de söylediklerimi yaparsın.. Ben (A) zarfında çiçeklerin yerisini kaldırıp atınız, demiştim. O sözümü hafta verdiği sipariş mucibince çiçek - leri karısına gönderiyordum. Aradan üç ay geçtikten sonra bizim zengin tüccar bir gün pürtelâş bana geldi. tık siparişi kese- tı, hattâ daha fe- İleri karım meğerse sevgilisine yollu « tır.. Bu kuvafür, çeneyi hafifçe sivril- terek yüze incelik ve tatlı bir beyzilik verdiği için bilhassa yuvarlak yüzlü o- lanlara tavsiye olunur. Şık bir tayyör ” Çok orijinal bir tayyör. Ceket bele kadar sımsıkı düğmeleniyor. Belden a- şağısı hafif kloş. Kollar » yukarı kısım- larda - boldur. Btek dümdüz ve dar. Sol dikişte ufak bir yırtmaç bırakıl - mıştır. 'Tüyyöre bütün güzelliğini ceplerile yakası veriyör. Küçücük, dik bir astra- gan yaka. Büyük astragan cepler, Ken- di kumaşından kapaklar birer düğme ile ceplerin üzerine iliklenmekte, Bel- de siyah deriden bir sentör ve büyük bir metal toka var. Siyah eldivenler, siyah spor ayakkabılarla çok şık bir kı- yafet olur. duğunu görünce ben biraz gürür düv- dum. ecrübelerime nazaran şunu söyli - yebhilirim ki çiçek hediye etmek her .ıa:'nın memnuniyeti mucip olmaz, Çi - çeği en ve en m' da ve bir sürpriz o medik bir a: hedi J ne bir gün bana şık bir çiçek bah im. Hak gazetesine yetiştiren Ölürken Tavadis Gazeteci muhabbet u sütunlarda bir kere da- ol hâdide ık'aya $ Gazetecilerin meslekt İve aşkları: ha yazmıştık. İs; * mü- nasebetile ye t olan | İBiz Fransiz t Ki a tbelk di İgisinin şaheserini bildirmektedir etecilerinden biti ar- tinak için dövfiş sahar sına girmiş, yanında ufak bir çocuk daha varmış, Notlarımg derhal ana ve- riyor ve onunla muhabere merkezine yolluyormuş. Bir aralık dehşetli — bir |mitralyöz ateşine tutulmuş ve vücu- du delik deşik yerlere düşmüş. Ora- dan fıstına uzaklaşıp ta #ıhhi hasta ve yaralıları toplamağa geldiği zaman doktor güzeteciye: — Hadi seni hastaneye kaldıralım! demiş Gazeteci: — Doktor. evvi şeyleri yaz diye yalvarmış. ve şu söz- şu söylediğim leri not ettirmiş: «Meydan muhatrebesinde 8- yaralı ile bir ölü var. O ölü de benimt» Bu sözleri söyleyen gazetecinin ağ-|koymuş: dinlemiş ve tatbik etmiş. Bundan son- ra açtığı (B) işaretli zarfta da «geriye kalan çiçeklerin de yarısını atınız» di- ye yazmıştım. Madam bu öğüdümü de tuttu. Ve madam bu suretle müsabakayı kazandı. Bundan şu netice çıkar: İyi ve gü- zel süslenmiş bir sofra muhakkak fazla — çiçekle olmaz. Gene bir gün bana bir genç müra - cant etti ve sevgiliye gönderilecek çi- çeklerin nelerden ibaret olduğunu ve — ne mana ifade ettiklerini sordu. Ben — çiçeklerin mana ifade ettiklerini on » dan öğrendim. Meğerse ıtır şahi senin için verem oluyorum, menekşe seni — seviyorum, karanfil, gel evelelim, gül nişanlana - — lım, kadife çiçeği artık ayrılalım, ma- — nalarına gelirmiş. Çiçekçilik te ben en sonra bunu öğ- en | rendim. | VBı'r;Ienb;'n; Keman çalmasını Unutan kadın Güzel keman çalan bir İngiliz ka- dınını bir ziyafete çağırıyorlar. Ziya « (fette kadından keman çalmasını rica ediyorlar .Kadın bu ricayı kabul e - diyor« tam kemanı eline alip bir par- İçayı çalmıya başliyacağı zaman bir » denbire duralıyor.. ve bir türlü ne o |parçayı, ne de bir başka parçayı çala- 'biliyor: — Keman çalmayı tnutmuşum. — | Diyor. Evvelâ şaka yaptığını sanı - yorlar, fakat sonradan kadının şaka a gı anlaşılıyor. y sm;îı:'kn Sonra da kadın gene ke- hey'et |man çalamıyor. Kadının kendisinde hâfıza ve zekâ itibarile hiç bir değişiklik farkedilmi- yor. Yalnız kemanı nasıl çalınacağını — tamamile unutmuş olduğunu söylü « yor, n Âlimler bu hâdisenin sebebini araş- tırmakla meşgul bulunuyorlarmış. dan kan gelmiş ve orada gözlerini kapamış. Ertesi günü gazetesi şu serlevhayı «Ahretten bir ses hayata — )

Bu sayıdan diğer sayfalar: