16 Sayfa “ Son Posh_,. nın tsîriii—ısı.: 4 Cemil sıkılıyordu, düşüncelerini casus kadına hisset- tirmek — istemedi: “ Canım... Sıkıldığımın sebebi meydanda idi. Baksana bu harp böylece devam edip gidiyor.. Alacaklılarım İstanbulda emlâkimi satacak- lar, nişanlım da başkasını sevecek ,, değil misiniz?.. — Mesele; buradaki rahatımdan i- baret kalsa, bir şey değil... İstanbulda, yarıda bıraktığım öyle pürüzlü işle rim var ki... Meselâ, bir para işi.. mü- him bir borç işi... Eğer bu borç vak - tinde ödenmezse, bütün emlâkimi borçlularım zaptedecekler... Sonra.. — Evet, sonra?.. — Sonra, aylardanberi benden ha- ber bekliyen nişanlımın da, artık ben- den ümidini keserek bir başkasile se - vişmesi ve evlenmesi de muhtemel. — Nişanlınız güzel midir, Her ku- mandan?.. — Gözleri şaşı.. biraz da fazlaca za- yıf olmasa... — Demek ,zayıf kadınları güzel bulmazsınız, öyle mi Her kumandan?. — E, canım.. yağlı' bıldırcin gibi |kadınlar dururken, aç kalmış kargaya |benziyen kadınlar da hoş gitmez ya?.. Meselâ.. senin gibi... — E, © halde.. © şaşı ve zayıf ni - şanlınızı o kadar fazla düşünmeyi - niz. — Bunda da çok hakkın var, An - na... Fakat; bu kız, çok zengin bir paşanın kızıdır. Eğer onunla evlenir- #em, borçlarımı kolayca ödiyerek em- lâkimi rehinden kurtarabilirim, Cemil, bu muhavereyi çok ciddi - yetle idare etmiş; Annanın zihnine giren şüpbheleri güçlükle silebilmişti. Ve artık ondan sonra da, Annanın ya- nında uzun uzadıya düşünmiyerek neş' eli bulunmıya karar vermişti. Çünkü; kendisi de anlamıştı ki; bütün bu dale gınlık ve düşünceleri, hiç bir hareke- tini gözden kaçırmıyanlar üzerinde bir takım şüpheler husule getirir.. mu - hakkak bir firar plânı tasarladığına hükmedilerek şiddetli bir tarassud al- tına girebilirdi. Cemil bu kararı verdikten sonra, ar- tık çiftliğin parkında, ve parkın ya'- nindan geçen büyük ırmağın kenarın- — Sebeb?.. da gezmeye çıkarak, bütün düşünce -! — Canım.. sebeb, meydanda...İlerini orada tesbit etmeye karar ver - Baksana.. bu harb, böylece devam e-İmişti, dip gidiyor. Bizim bildiğimiz; harb; i- * ki ay, üç ây.. hadi, bilemedin beş ay| — Her kumandan!.. türer, Ondan sonra geçer. Ölen ölür.| — Aman Anna., beni, kalan kalır. Herkes yerine, yurdüna; |bırak, Elimdeki kitabın, “işlerinin başına döner... Amma bülrine geldim. harb, arkası kesilmiyen gürültülü bir yağmura benziyor. — Buradaki rahatınızdan memnun Dedi. Ve resmi alır almaz, - sanki bir ta » rafı incinecekmiş gibi - büyük bir dik- kat ve itina ile önündeki beyaz proste- lâsının eteğini altın yaldızlı çerçevenin üstünde gezdirdi. Ve sonra, iki tarafından tutarak dik- katle çiviye iliştirdi. Daha sonra da, resmin önünde dizçökerek haç çıkardı. Ayağa kalktı. Geri geri çekildi. * (Cemil), düşünüyordu. Çok zama- nı, dalgın ve düşünceli bir halde geçi- yor; kafasının içinde düğümlenen şu suale bir türlü cevab veremiyordu: — Ne yapmalıyım?.. Böyle, bu çift- lik köşesinde,. tekkenin kahve ocağı - na yan gelmiş, tembel bir derviş gibi miskin miskin oturmak.. tereyağları, kaymakları, havyarları tabak tabak ya- layıp yutmak.. sonra da, matmazel An- na ile köşe kapmaca oynamakla vakit geçirmeye çalışmak.. çok fena, çok iğı renç bir şey... Bu hayat, böylece de - vam edemez. Kendime bir iş bulmalı- yum. Faydalı bir harekete atılmalıyım. Fakat.. ne yapmalıyım?.. Cemilin bu dalgınlık va düşüncesi bazan saatlerce sürüyor, fakat, ken - disine tamamile yabancı olan bu mu - hitte, ne yapabileceğine bir türlü karar veremiyordu. Meselenin asıl mühim ciheti şurası- dır ki; Cemilin bu derin düşüncesi, hizmetci Annanın da nazarı dikkatini celbediyordu .Cemilin ahval ve hare - kâtını tarassud etmek için yanına ve- rilmiş olan bu kız, günün birinde sor-| muştu: — Siz, neş'enizi kaybettiniz, Her kumandan. Artık beni ,sık sık gıdıkla- miyorsunuz. Cemil, kendini derhal toplamış, ce- vab vermişti : — Çok hakkın var, Anna... Gün geçtikce, kalbime bir kasvet çökü - yor. biraz rahat en meraklı ye- — Korkmayınız. Sizi fazla rahatsız | etmiyeceğim, Size, şu davetnameyi vermiye geldim, — Ne davetnamesi, 0? — Düğün davetnamesi. Cemil, kitabı yanına bıraktı. Siırtüs- | tü uzandığı divandan — yarı kalkarak Annanın uzattığı davetnameyi aldı. —A. bu, Rusca yazılmış.. iyice an- | hyamıyacağım. Kimin 2 | — Çiftlik müdürü Gospodin Maka- rof'un yeğeni ile, (Kajöka) köyünün | en zengini olan (Popof) un kizı evl © Bunlar, üç senedenberi ni - İşanlı idiler. — Âlâ.. tam, evlenecek zaman b 'nıuşlar. Göspodin Makarof'un yeğe neci?.. Eir Doktorun Günlük Notlarından Faraciğerin Ehemmiyeti Yemeklerden sonra şişkinlik his- sedenlerde en evvel akla gelen şey karaciğerin vazifesini yapmaması - dır. Bu şişkinlik ve hazımsızlığı gi- dermek için karaciğerin vazifesini Perşembe O TTTORİ PIT l | ni, YKNDT dösüt, setliç, er bu gibi hal- SON POSTA Yazan : Hugh Austin Kent kapıya doğru yürüdü: — Tenis şahasından yalnız bir de- fa mı ayrıldınız ? — Evet. MA 3R aa BAR (Sant 5 - #sat $ dakika 13 ) na gi ür müsünüz) Mösyö Arnold bir saniye tereddüt ettikten sonra kalktı. Elli yaşını he - nüz aşmıştı. Güneşte bırakılmış bal - mumdan bir heykele benziyordu. Yağlı ve ağırdı. Vücudu netliğini kay- betmişti, arkasında yalnız bir banyo donu vardı. Kalın bir vücudun, dol - gun bir göğsün üzerinde kolları pek güdük görünüyordu. Ayağa kalkışının tarzına bakarak, Kent bu adamın vaktile «güzel ço - cuk» olmuş olmuiya henüz veda et - mek istemediğine hükmetti ve onü derhal kadınlar tarafından çok şımar- tılmış erkeklerin sınıfına koydu. A « dam az evvel polis şefinin - söylediği sert sözleri unutmamış gibi ona kaş - ları çatık olarak bakıyordu. Sonra ba- |şile evet işareti yaparak üç basamak taş merdiveni indi. Şimdi taş döşeli bir yoldan ilerliyor- lardı. Bu yol dardı, fakat gene iki ki - şinin yanyana yürüyebilmelerine mü- saitti. Polis âmiri bu sırada, bahçenin muhtelif kısımlarının perde teşkil e - decek derecede sik ağaçlarla ve- ya — çitlerle — yekdiğerinden — ay - rılmış olduğuna — dikkat — etti. Sokak tarafında çok yüksek bir duvar vardı. Köşkü çevreliyen çayı - rın etrafında fundalık vardı. Caraj ile müştemilâtı da gene sarmaşıklı bir a- gaçlık gözden saklıyordu. “ Son Posta ,, nın zabıta romanı: Bir içki kaç dakikada hazırlanır? Polis âmiri, cinayetin yapıldığı dakikada köşkte bulunanların ayrı ayrı nelerle meşgul olduklarını tesbite çalışıyordu den saklıyordu. Göle su getiren küçük dere de o cihetten geliyordu. Bahçeye giden dar bir yol vardı. Gölün diğer i- İki kenarı ağaçlıktı. | Kent ile Arnold buraya geldikleri zaman üniformalı iki polis memuru bahçeyi havuzdan ayıran fundalıkları fasaştırıyorlardı. Ter içinde kalmış si- vil bir polis memuru da ağaçlık altı da meşguldü. Hem de alçak sesle küf- redip duruyordu. Çimenli sahillerden birinde kau - çuk tekerlekli, sandık şeklinde bir a- raba, yarım düzine hasır koltuk var- dı, Portatif içki takımı denilen şey bu sandığın içindeydi. Arnold doğruca o- raya teveccüh etti ve ilk defa ağzını a- çarak: x — Susuzluğumuzu - gidermekte bir mahzur görür müsünüz? diye sordu. Kent şapkası elinde mendili ile al - Sabahları aç karnına alımırsa KABIZLIĞI defeder. Yemeklerden sonra alınırsa HAZIMSIZLIĞI, MİDE EKŞİKLİK ve YANMALARINI giderir. Ağızdaki tat- sızlığı ve kokuyu izale eder. Mide ve barsakları alıştırmaz. olanlar da kullanabili: Kent çimenliği tahdit eden sıra sıra ağaçlığı geçerken önüne kış çiçekle - Tine mahsus bir camekân çıktığını gör- dü. Tenis sahası biraz soldaydı. Burada taş döşeli yol ikiye ayrılıyordu. Polis şefi sola, tenis sahasına gidenini gös« terdi. W Gölgeye isabet eden bir tahta sıra- nın Üzerine bir polia memuru yat - mıştı. Utanarak ayağa kalktı. Kızar - İdı, selâm verdi. Kent demirden yapılmış bir gerido- , |na yaklaştı. Bu geridonun üzerine iki tane boş bardak, bir tane tenis raketi, bir tane de raket kılıfı konulmuştu. Beyaz, mavi çizgili bir yün ceket bir sandalyenin arkalığı üzerine atılmıştı. Sandalyede de daha ağır bir raket ve sahada iki tenis topu vardı. Bir üçün- cü top sandalyenin altında yatıyordu. Kent raketlerin evvelâ ağırını, son- 'ra hafifini muayene etti, fakat haki - katte ne yapacağını kendisi de pek iyi bilmiyordu. Omuzlarım kaldırdı ve Arnolda kendisini havuz başına götür- mesini işaret etti. Çiçek camekânının önünden geçtiler. Bu camekânın için- Şeker bastalığı | nının terlerini siliyordu: — Mahzur olursa olsun ,fazla su- sadım, cevabını verdi. Arnold gülüm- sedi, dolabın kapılarından birini aça - rak şişelerle buzluğun önünde çömel - di: — Teğmen sizi ne memnun eder? iye sordu, — Bir Tomn Collin olsa fena gitmez sanırım. — Hay, hayl Arnold bir kaç şişe çıkararak barın üzerine koydu. Kent de saatine baka- rak: — Siz onu hazırlarken ben başka şeyle meşgul olayım, dedi. Bayırı araştıran polis memurlarına doğru yürüyerek içlerinden birine gi- dip Hendriks'i bulmasını söyledi. (Arkası var) di; Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri: — Karaköy — Köprübaşı Tel, 423862 - Sirkeci Mühürdarzade Han Tel. 22740 ZERYAFCI A - MUDANYA HATTI KIŞ PROGRAMI 1 İkinciteşrinden itibaren Mu- danya hattında kış programımın tatbikine başlanacaktır. Buna na- zaran İstanbuldan Pazar, Sah, Perşembe ve Cuma günleri olmak üzere haftada dört posta kalka - caktır. İstanbuldan sant 8.30 da kalkacak bu postalardan Salı ve Cuma postaları gidiş ve dönlüşte Armutlu ve Mudanyaya uğraya - İÇİLMESİ LÂTİF, TESİRİ KOLAY ve kal'idir. Bugünden bir şişe alınız ve mutlaka tecrNbe öediniz. MAZON isim ve HOROZ markasına dikkat, Ölçü üzerne Fennl Kasık Bağları Mide, barsak, böbrek düşkünlüğüne Korsalar İstiyenlere ölçü tarifesi göaderilir Eminönlü İzmir sokağı Tel, 20219 ZAHARYA Öreopuloa Taklitçilerden » sakınınız. Mühim bir tavsiye Yastık, yorgan ve şiltelerinizi kuş tüyünden yapınız. Yatması rahat, kışın sıcak, yazın serindir. Kilosu 75 kuruştan başlur. Fabrika ve sulış deposu İstanbul, Çakmakçılarda ı?ıı,—myn fabrikası. Tel: 28027 rak Gemliğe kadar gidecekler ve diğer iki posta yalnız Mudanyaya gidip gelecektir. Perşembe postası Mudanyadan aynı gün dönecektir, «2603» Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25. n İSTANBUL İlân fiatları 1 — Gazetenin esas yazısile bir vü- tanun — iki satım bir (eamtim) sayılır. 2 — Sahilesine göre bir santim ilân Hatı şunlardır: 3 — Bir anntimde vasati (8) keli- yas Çardır. 4 — İnce ve kalın yazılar tutacakla- yemekler n vazife « muannit | pel cudun büyük ve muhte; rikasıdır. Onu her husu: 7a etmek, yormamak | —a () Bu notları kesip saklayınız, ya - L * bir albüme yapıştırıp — kolleksiyon vnız, Sıkıntı zamanınızda bu notla, doktor gibi imdadınıza yetişeb”.. se: İ , lüverir; diye düşünüyorsunuz, de - ğil mi?.. |koca aramıya mecbur edebilir. — Genç ve güzel bir topcu zabiti, |de sadece tohumluklar va.'ı_lvı.“cnml.ı - — Yazık.. kızcağıza acıdım. jona da beyaz bir maddjer.—ıfrulmüşlü. — Niçin?.. |lki adam bir kaç adım yürüdükten son- — Yakında, dül kalması iktimali Ya Kent arkasına dönerek baktı ve ca- k çok da, onun için. mekânın tenia sahasını tamamen göz. — Ha.. anladım. Cepheye gider de, |den saklamakta olduğunu gördü. Kendilerini havuzdan ayıran fun - dalığı geçtiler. Burası 50 metre geniş- — Cepheye her gidenin ölüvermesi İikte, 150 metre uzunlukta bir göldü. |lâzım gelmez amma.. meselâ, bir ser-|Bir tarafını yosunlaşmış bir taş yığı - ti kurşun, matmazel Popofu, tekrar |Ni mukabil tarafını da tatlı bir meyil i- le yükselen bir tepecik teşkil ediyor ve (Arkası var) — |bu tepecik bahçe ile kameriyeyi göz - Ankara satış yeri: Yerli Mallar anüti gı yere göre santimle ölçülür. Posta T. T. Fabrika Müdürlüğünden: İmâl olunacak 5500 adet ikili takaza muktazi 22 bin kilo Ü maktalı demir alınacaktır. Bu demirin beher kilosunun muhammen bedeli 9,5 kuruş mecmuunun bedeli 2090 liradır. İsteklilerin şartnameyi görmek için her gün eksiltmeye iştirâk için de 2/11/936 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat om beşde 167 liradan ibaret muvakkat teminatlarinı vezneye yatırmak suretile ko« misyona müracaatları. «2107»