27 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Birinciteşrin — ae ı ; 12 « Son Posta ,; ııı lyıısl iTTiHAD e TARAKKİDE ONSENE azan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen İttihatcılar & 'Tanin ,, in renksiz oluşundan şikâyet edip duruyorlardı. Bir gün Talât Paşa bana * Niçin gazeteye renk ve hayat vermiyorsun? » diye sordu. Bu suale benim canım sıkılmış ve şu cev:abı vermiştim, “ Hangi rengi vereyim, benim şahsi rengimi mi? O zaman ben_ı gîzeîefien_ derhal uzaklaştı- rırsınız. Ziya Gökalpin fikrini mi Hacı Adil Beyin fikrini mi Merkez Kuman- danlığının yahut doktor Bahaeddin Şakirin rengini mi neyı göstereyim l Kiç benim elime geçtikten sonra olduğu için memlekette kendisine b'ıu' Benim esas itibarile matbuat yapmıya daima gayret etmiş, mutedil olduğumu, © devrin en kuv - fakat, hep ayni sebeplerden dolayı bu vetli polemikeisi olan hocamın bazı arzusunda tamamen muva.ffak olama- şiddetli yazılarını çok defa değiştirdi- mıştır. İstanbulda muıhtel'ıf zamanlar- Şemi yukarıda söylemiştim. Gazetenin da doğrudan doğruya İttihat ve Te - başmuharrirliği bana geçince, onu büs- rakki tahsisatı ile gazeteler neşrine de bütün susturdum. Bununla beraber, teşebbüs edilmiş, fakat, bunların hiç beş sene mütemadiyen tarafımdan ya- biriiai yaşıyamamıştır. Vilâyetlerde ğe zılan başmakalelerini hiç bir zaman İtt_ı_h?t ve Terakki ga.zetcler neşrettir- imzalamadım. Çünkü bu makalelerin miştir. Ezcümle Selânikte yazı müdür- bir kısmı benim kanaatime uymakla lll_gı'ı' _Yunus Nadi ve İstanbul muha_ - beraber diğer bir kısmını zamanın Za- blfh_gl de tarahmdfnî yaı_)ılan uıR.ılımğLı» ruretleri altında istemiyerek yazar;lım. îâaıîğinB;aŞğ,ğa&:;a l:ım::ıt:t ; ;amm; Harpten evvelki buhranlı zamanlar - ; : da, îarbe girdikten sonraki büyük ba- f;;îîâ:îîî;rîr îîıeî 'î"lğîiiıîmnâ- dire esnasında bizim ferdi fikirlerimi- ü _ R AA zin o kadar kıymeti olamazdı. Artık, 'âu îîfgaâzmteıd_aâesılrtığ;;îş; Tereı Ş :;î hayat buhranının en kat'i safhasına olu gazetesi de i da- S 5 bayraklarından biri olmuştu. irmi devletinin o Za- ŞEBALILIR / G, : emÜş girmiş olan Osmanlıı Fiy Renk itibarile «Tanin» e benziyen bu manki yegâne teşkılâtlı kuvveti olan ı Tet eiade gazetenin de gene Tanine benziyen İttihat ve Terakkiyi, bütün kusurları- S Xe ; K eai y n Töğmen tutmak hepimiz için CZ bir âkıbeti olmuş, Tevfik Rüştü Aras olduğundan kanaatime muhalif ola - ta Cahit gibi, fikir ve renk farkların - rak yazdığım yazılardan dolayı da son- dan dolayı bu işten çekilmek yolunu l iecdan azabı duy- tercih eylemişti. Bunlardan başka bir î:îîmh]ç bipaarmsa YRORE çok teşebbüsler vardır. Fakat, onlar, Zaten Bay Cahidin gazeteden çekil- mesinin sebepleri de ayni noktada toplanıyordu: Tanin artık uslanmıştı. gazetesinin tahrir müdürü, b Cumhuriyet gazetesinin Başmuharriri Yunus Nadi tenin sönüklüğünden ve renksizliğin- den şikâyet etti. Bu, harbin sonuncu senesitide idi. Talât Paşa «niçin ga - zeteye tenk ve hayat vermiyorsun ?» diye beni muahaze ettiği zaman, ca - İmparatorluğun etrafını kuşatan has TALIN "k'l":fb' be:riî k_enîiıaıne hülâsa- tü ki artık dahili mesek_:lerde müna.kaî Nez vir0 Bi Şaya cevaz verilemezdi. -O zamanki uzakhwşt:rmnırsmız. Ziya Selânikte çıkan Rumeli D « zikre değer şeylerden değildir. (Arkası var) F | Hikâye 4 z yasa -— — ——— ——— P SAT —— Namuslu bir koca h Yazan : «A., Tehekhovs Fiodor Fiodoroviteh Sigaâiev, karısını cürmü meşhut halinde yakaladıktan sonra soluğu Sehmooksand Co. silâh ma ğazasında aldı, kendisine, şimdi, mü- nasip bir silâh seçiyordu. Yüzünde öfke ve kızgınlıkla beraber sarsılmı - yan bir metanet ve irade aksi vardı. Kendi kendine şöyle düşünmektey- di: «Tahkire uğrıyan ahlâki kaideler.. çamura âtıları şeref.. Muvaffak olan ihanet ve ayıp.. Namuskâr bir adam sı- fatile intikam almalıyım. Onu öldü - receğim, sonra âşığını ve en nihayet te kendimi...» Daha tabancayı alma - dan ve öldüreceği insanları kat'iyetle tayin etmeden, hayalinde, kanlar için- de, patlamiş kafatasları, beyinleri dı - şarı fırlamış üç insan cesedi görüyor - du. Yuha sesleri, şaşıran bir çok kim - seler, otopsi ameliyesi ve saire., Hepsi gözünün önünde tecessüm ediyordu.. Şerefi lekelenmiş bir adamın hınçil se- vinci içindeydi. Sanki.. Akrabalarının ve efkârı umumiyenin tehevvürü.. Hai- nin can çekişmesi... İnhilâl eden aile- sinin hali.. Bütün bunları şimdiden ta- sarlıyordu.. Çevik, Fransızları andıran, ufak te- fek ve beyaz bir jile giymiş olan tez - gâhtar ortada dönerek bir sürü taban- calar çıkarıyor ve hürmetkârane bir tebessümle bacaklarını askerce bir - leştirerek şöyle diyordu: — Size tavsiye ederim mösyö, bu iyi cins tabancalardan alınız!.. Bunlar Smith et Vaysson sistemindendir: İlim ve fennin son terakkisini gösterir. Sigai&v sordu: — Fiatı? — Kırk beş ruble, mösyö.. — Ooo. Benim için çok pahalı. Çeviren: Faik Berçmen Bu Toüla tabancasile insan karısının üzerine ateş etti mi alimallah omuz ke- : migğini deler.. Sigai&v, derhal ölmek ve onu alda- tan karısının ıztıraplarını görmemek inkisar ve pişmanlığını duydu. İntikam ancak tatıldığı ve semeresinden zevk — duyulduğu zaman tatlıdır. Kendisinin mezara gidip hiç bir şey görmemesin- Ş de ve anlamamasında ne fayda vardı? Bu fikirden vaz geçip «daha iyi bir su- rette intikam alsam olmaz mı?» diye — düşündü.. — Karımı öldürmek, cenazesinde bulunmak, ve ondan sonra kendimi vurmak.. Fakat cenazeye gitmeden ev- vel beni tevkif ederlerse silâhımı dâ alırlar. Onun için bu da olmadı; böyle- ' yapmamalı öyleyse: Âşığını öldürüp 0- — : nu sağ bırakmalı ve ben, kendimi ancak yeni bir karardan sonra öldürürüm. Tevkifhaneye girerim, ne çıkar? Ken- dimi öldürmek için her zaman fırsat bulurum. Kendimi öldürürsem beni ka- bahatli çıkarırlar, adi ve alçak bir se- ; ciyeyle itham — eylerler. Öyley - se âşığını öldürürüm, ve Oonu sağ bırakır mahkemeye geçerim. Ve o da bir şahit gibi mahkemenin huzuruna — çıkar.. Müdafaa avukatım ona sorgular tevcih ettiği vakit alacağı zelil vazi « yeti tasavvur ediyorum. Hâkimin, hal- kın ve matbuatın sempatisi her halde bana teveccüh eder..» Ve bir taraftan satıcı onun önüne bir sürü yeni mallar yığarak müşteri« sini oyalamak vazifesile tetkik edip a- yırıyordu. — İşte efendim. Yeni gelen son sİs« tem İngiliz tabancaları.. Bütün bu mü- deller Smith et Vaysson önünde hiç — Öyleyse mösyö, size başka bir mo- del arzedeyim. Daha ucuz, zahmet ol- mazsa bakınız, muayene ediniz; her fiatta mallarımız vardır. Meselâ bu ta- banca Lefaucheux sistemindedir; an - cak on sekiz ruble eder, fakat, (tezgâh- kalır.. Son günlerde - her halde o ku- muşsunuzdur - bir zabit bu tabanca « — lardan bir tanesini bizden satın almiş- tı. Âşığın üzerine bir sıkı boşaltmış, Ehl. Ne tahmin edersiniz mösyö? Kur- bu sistem çok es- tar mağrur bir tavırla) fakat müösyö, şun bir bronz lâmbayı delip geçmiş, n sonra da kuyruka kimiştir.; yalnız münevver prole- terler ve asabi insanlar bunu sa- tın — alıyorlar . Kendini ve yahut ç A6 'realite olarak gör-| — . ü îğ:t:ıııg; T!îuîî’ıg:îî:l : rahat bırakmak C'_Okfî“ı?u_ı ıîılîc?"îleîîzlîıîığğğnîî icap ediyordu. Bay Cahit onu rahat bı- KS nîlîut doktor Bahaeddin Şaki- takmak için çekilmişti. Ben de, onun g_mm'.;r Benîrh vazilermn hakikaten, halefi sıfatile, gazeteye bir hükümet î::ıkmılrenqektir. hircan klmın iagnl? ve fırka organı manzarasını verTeğ? Verdiğim daha başka izahat üzeri * çalıştım. O zaman bu iş pek güçtü.| — iyi kalbli Talât Paşa, benim canı - | karısını bir Lefa- Yarınki nushamızda : Yaşatan ve yaratan.. Yazan : Kadircan Kafh lu piyanoyu.. Ve —— bir sıçrayışta bir — köpeği öldürdük- — » ten sonra Çarışıs — nın etini de sıyire mış.. Mesele para — lak ve mühimdir — ucheux'ile öldür- ruh kabul etmez!.. Sigai&v yalandan: Çünkü eks:eriya hül'(ürîıefte başka hî- mın sıkilmiş ©l duğunu sezdi ve orada Zî;kîn;,umı mcğk;zırâ %zala;ıbî;îîî; bulunan îhğı;r meb'ı_ırz’larî Ğîncrîk hfl- ava ve daha GÖEETE i #ihat ve Terakki in henüz valar eserdi. Ben, bizim elimizde bü - :&Sî hir Tengi OİRTE adığını döyli - Yümüş olan bu gazeteyi muhtelif ce-| . benim tarafımı iltizam etti, ön- teyanları aksettiren bir fikir anarşisi- | » en sikâyet etmişken, sonra be- hin aynası yapmaktan korktuğum için | * © » üdafaamı yaptı. umumi kâtip Bay Mithat Ş“H““ ile| p, devirde zaten Talât Paşa İttihat anlaşarak gazetede yalnız hükümetin| o .rakkinin renksizliğini ve dört ta- Hasan Tıraş Bıçağı Çeliğin en serti olduğundan çok kolaylıkla ve tatlılıkla bir dakika- ikir ve si -i L onak, yolundan |< e 1 * yasetini tutmak. Y z ftan esen rüzgâr la tesadüfi su - Ti ika- gittim. Bununla beraber, hükümetin d Ü üyen bir gemi halinde bulun- da tıraş eder. Dünyanın en kuvvetli : gF İ ve hassas mikroskop âletile müker- rer surette tetkik olunduktan sonra piyasaya çıkarılmıştır. Ne trüansız lar, ne İngilizler, ne de Amerikadır lar, ne de bütün dünya aynını yapa- maz, Alâmeti farikası ile ihtira be- ratı vardır. Paslanmaz Hasan tıraş bıçağı ra - kiplerini şaşırtmış ve her tıraş bıça- ğı fabrikasi pasla_nmaz Yüpmüak isto: miştir. Fakat bu iş kolay olmadığın- dan hiçbir fabrika muvaffak olama- miştır. Yalniz Almanyada Fazan ve Türkiyede yalnız Hasan tıraş bıça- ği müuvaffak olabilmiştir. Mutlaka Hasan markasını arayınız; el iğ diniz. Hasan deposu: Ankara, İstan- gazete ile muayyen bir fikir. ve siyaset müdafaa etmeği hatırlaması hâdisesi Pek nadir vaki olur, ekseriya ben, sez- me yolile siyasete ayak uydururdum. Bunun için, hükümete müsbet yar * dımım az, fakat, menfi yardımım çok oldu: Hiç bir zaman İttihat ve Terak- ki içinde çarpışan türlü türlü cereyan- ları gazeteye aksettirmedim ve kako - foni yaptırmadım. Hiç olmazsa hari te karşı, zahiren, müttehit bir teşek- m. Bi - duğunu anlamıştı. ' O tarihte hakikaten 'Tanin artık sa- de renksiz değil, sönük ve soluk bir şey olmuştu. Uzıyan ve her tarafta se- falet ve harabe yapan harp, ruhları o kadar boğmuştu ki «zaferi nihai bi - zimdir!» edebiyatını dinlemeğe kim- sede takat kalmıyordu. Umumi büyük ! karargâh sansürünün de büsbütün a - zıttığı bu devirde renkli bir gazete de- gil, bir gazete yapmak bile müşkül bir iş olmuştu. Pek çok defa gece yarısı sansürlerle kavga eder, çıkardılıları şeyleri telefonla emir vererek gazeteye tekrar koydururdum. ül manzarası vermeğt çalıştı lirdim ki, benim tuttuğum bu Yoılfı muhtelif zümreler, ezcümîe müfrit korülteciler” beğenmuderdi | Ancak: de kendisini veya başkasını ları korkutmak üzere, o kadar.. dedi. vap verdi: bilmemiz icap etmez bizim, mösyö.. Eğer her hususta maksadı öğrenme | mamız lâzım gelir.. Sigaitv düşündü: Tasayvurları Ona, patlattığını, üzerine nasıl aktığını, du ve kanlı sahneler, bağıriş, nefre bulmalıydı.. bşmlann hiç birine aldırmadım ve har- İttihat ve Terakkinin en çok ehem- |( bul, BeyoğhL bin sonuna kadar bu yolda devam et - miyet verdiği şeylerden biri matbuat CA —et tim. : : VA iı : Ben bu yolda devam ederken günün İstanbul Vakıflar Direktörlüğü — İlânları ti'inde merkezi umumi içinde, gaîe - enin renksizliğinden dolayı bir şikâ -| : ' Tkyak ha âet başâöater&ig.l Hîrkes gazetede ken- Cinsi Mikdarı Mnl;::le!;en [l,ıirkı ğ e günü isine göre bir renk arıyor, bulamadı- L soĞrNRE e l K Ka günü saat on beşte, & için de benden şikâyet ediyordu. Bir ı.:îîç defa, şunun veya bunun ağzından lş.ı.mğîm bu renksizlik şikâyeti bir ŞOE Talât Paşanın ağzına kadar gel_- divü maalik sekaranda, kestötleriü nLüne Gureba H,Mîndekî cins ve miktarı yazılı ecza açık eksiltmeye konulmuştur. - aa & 006 ' MMAN'TuA 'Tıp Fakültesinde dahiliye seririyatına lüzumu yazılı gün ve saatte komisyonda yapılacaktır. Şartname- celi olur.. Ve Sigai&v hayale daldı. Silâhçı, Sigaievin rüyalarını ve hül- yalarını bozarak gene söze başladı: — Görüyorum ki le daha indiririm. mek doğrusu fena.. İyi bir kuvvet ve Smith et Vayssondan başkasını — Ne az sada çıkaran bir modele, ne öldürmek için bir silâha ihtiyacım var. Ancak kır için bir silâh satın alacağım.. Hırsız - Satıcı sırıtıp hafifçe göz kırparak ce- — Hamngi maksatla satın aldığınızı pe kalkışırsak 0 zaman dükkânı kapa- nasıl kafatasları kanların halılar ve parke can çekişen hai- nin çırpınışlarını gözünün önüne geti- riyordu. Fakat bütün bunlar ince ve kırılmış ruhunu teskine kâfi gelmiyor- korku onu memnun etmiyordu.. Daha zalimcesine, daha gaddarcasına bir şey «İşte, diye, düşündü, onu öldürürüm, sonra kendimi.. Karımı sağ bırakırım; bu suretle yaptığı hareketten vicdan a- zabı duysun ve önü ihata eden insan - ların istihfaf ve hakaretleri arasında boğulsun kalsın.. Onun gibi asabi bir kadin için bu ölümden daha işken- | y mösyö, Smit et Vaysson hoşunuza - gidiyor. Size çok pahalı geliyorsa, hatırınız için beş rub- Maamafih daha çok ve ticaret evimiz — için bir şereftir. Efendim bizde mah « ğ kemeler de daima âşık - için da- ha mülâyimdir. Hak?!. Gayet basıti — mösyöl.. Hâkimler, âzâlar, vekiller ve — müdafilerin hepsi kendilerine ait ol- mıyan kadınlarla yaşarlar; ve Çarlılk Rusyasında bir koca eksilirse onlar için — daha iyidir, daha rahattır. " Satıcı etrafına bakındıktan sonra fifçe fısıldadı: SÜ — Ve kimde kabahat mösyö? Hükü- mette değil mi?.. * Sigai&v, «her hangi bir domuz içir — menfaya gitmek döğrü bir şey des 4 gildir» diye düşündü.. e Eğer hidematı şakkeye gidersem, - karım ikinci bir defa evlenecek öy4 — leyse. Öbürünü... Öbürünü de öldüres — mem.. Daha makul ve daha dokunaklı bir şey bulmalı.. Onları hakaret ve is « tihfafla cezalandırır, boşanma davası — hüs | açarım.» # Satıcı, yeni bir düzine tabanca dahâ yakalıyarak: W t| — Yeni bir model daha, müsyo, de-.— di. Nazarı dikkatinizi, emniyetin orijir. — nal mekanizmasına çeviririm.. 4 Sigalev: R — Pekâlâ, ne gelirim... Ve yahut rım Satıcının aldıği y nedi. - Fakat sebebiyet verdiği tacizi hafiflet- mek üzere bir şeyler satın almak ihj acını duydu. Fakat neyi? Ucuz bir şey bulmak için etrafına bakındı. GöZze leri kapının önünde asılı duran YyEŞ İ bir ağa takıldı. K — Bu nedir? diye sordu.. — Bıldırcın avlamak için ağ — Kaç para? — Sekiz ruble, Mösyü.. — Sarınız, öyleyse onu bana... Namusuna taarruz edilmiş bulun diye mırıldandı, ben Be I birisini yolla « görmedi. — ucuz mallarımız yok Meğil.. Z H Tezgâhtar bir düzüne daha tabanca koca, sekiz rubl_eyı _vererek agâ | çıkardı. dı.. Ve kendisini şimdi namusuna CU — — İşte mösyö, bunlar otuz ruble -| fazla taarruz olunmuş hissederek ma- — liktir. küHLA _ğa_zadan içikti Ve giktir. e

Bu sayıdan diğer sayfalar: