W daha uz 'SON POSTA fenl Kadıköy iskelesinde neler duydum? veni Kadıköy İskeleU — —. “Rabbım bağışlasın türbe gibi iskele.., İhtiyar bir kadırn,gen*ç “Evlâdım baksanıza ka )a—rîj'lan tetkik ediyor: Bir kaloriferci borulara baktı, baktı da: Herkes kendi mesleğine ait özden geçiriyor. PAİTORERĞT goîl!lah,g Allah bu nasıl iş? , diye İki b;ç;ın İskelenin Yenileşmesinden Memnun değil Köprü par- keleyi sey- — Sen Demindenberi sesin — Demek üstü & — Elbette gaz — Vah vah öyleyse. Te » — Oynattın Güzelim gazinoya heden vah vah oluyormuş ? , — Neden vah vah olacak. Gazino hun baş tarafını kısa k_sm:şle':,v h'.urzı nalı, hattâ denizin Üüstüne kmiyor? ino ha! n | Hoğru çıkma yapmalıydılar. . ! . | ; FAŞ M Ka a ae n L CO —. n A S KUÜ D GA .- — O neye iyi öyle?.. n — Neye iyi olacak, bu gazinodan ki- n püfür püfür istifade edilmez, yazın cehennem gibi kaynar mübarek, ta- M kimseler uğramaz. Kala kala bir bi- Zim gibi ehli zevk kalıyor. Camın Ö- =E oturur rahat rahat balık tutar -- " Hiç olur mu yahu, alay mı edi - n? /— Şimdi bu güdük haliyle elbette Dİmaz, hele gazinoyu cumbavari uzat- 'dilar da sen o zaman ağanı görsey MN imallah sizi istavrit lüfer kıtlı- Dldi tövbe ettirirdim. Vah vah yazık Pat u; İskele gazinosunu bilmeden yap- hui an balık moraklısının tenkidine X ak asmadım. Merdivenleri indim. *Ni iskeleye doğruldum. ... kaşlesna, Her yeni şeyi-sevdiğim için Ha ünün yıllardır taban teptiğim köh- Merdivenlerini âdeta yadırgıyorum. » Sakız gibi iskele insana Vü- Zezmek arzuları veriyor, ken- Yeni sevdasına kapıp koyyersem i bronzları parıl parıl gişeye Yüni Tak |1 kuruşu uzatacağım, kur- 1 parmaklıkların arkasına geçip Va- Tü gözleyeceğim. hne"' bizim baba yadigârı ihtiyar is- eleyi, ne zaman görsem Aka Gündü- N bir yazısını hatırlardım. Aka ya- hp fahtalarını, çarpılmış parmaklıklarını, Ml zincirlerini ve kafanıza yıkılacak Bibi sallanan sundurmasını görünce yfiniz r, üstünüze nuhuset çö - Bittiğim zamanlar muhakkak Haydar- paşadan Üsküdara geçer, oradan va - Purla Beşiktaşa çıkarım. Ecel Kköprüsü- ©e ayak basmamak isterseniz bu nasi- hatim kulaklarınızda küpe olsun.» de- Mişti. Şimdi kendi kendime tatlı tatlı gü- Terek, Aka Gündüzün bu zamanında Rüzel yazısını kafamdan siliverdim. Merhum Mecelle «ezmanın tebeddü- ü e ahkâmın tagayyürü inkâr olun- "l_:ııv- der, Demek doğru imiş, Kadı - ÖY iskelesinin nihayet değişeceğine - sim de 1936 yılında Me- nına hak vereceğim aklıma Gelmezdi. Dünya işte ... Her yeni şeyi severim. Züppelik | g Boy ler. Ne münasebet. İşte yeni iskeleyi dolduran yüze yakın kadın, erkek belli ki hep meraklılardan ibaret. Tıp- kı bir sergi geziyorlar... Her tamda ayrı aşrı dişarı bakıyorlar. Kapalı ka- piları yokluyorlar. T: abelaları okuyor- | lar. Herkes kendi mesleğine ait taraf- ları tetkik ediyor. Boyacılar, boyaları, demirciler, parmaklıkları, marangoz - lar, tahtaları gözden geçiriyorlar. İhtiyar bir kadın genç bir kızın çan- tasını çekerek soruyor : — Evlâdım, baksana, kadınlar - ta - rafı nerede bunun? — Kadın tarafı yok valdeciğim. — A, a, üsütüme iyilik sağlık, hiç ka dınlar tarafı olmaz olur mu? Rabbim, devlete millete bağışlasın, türbe gibi iskele, Uzaklaşırken mırıldanıyor : E — Şıllığın, kadınlar tarafında gözü var mı ki sorup oğrenesin, İlâhi Hali- me, gene tersin döndü, Tam soracak adam buldun. e Bir ihtiyara sokuluyor ve sualini: | — Etendi birader diye başlayarık tekrar ediyor. Bir kalöriferci borulara baktı baktı ı_; Allah, Allah, bu nasıl iş? dedi. Bir çok taraflarını sade kaynakla yapmış- lar. Ya borunun birisi patlarsa, 0 za- mâan bütün boruları birden yenilemek lâzımgelecek desene. Arkadaşı itiraz ediyor: — Yok canım, uzun ediyorsun. İşte dişlilerle bağlanmışları da var, Üçüncü arkadaşları da söze karıştı. — Sen bu iskeleye bayağı gönül ver- mişsin. Her noksanına bir kulp takı - yorsun. — Değil birader, haklı söyleseniz a- mennal — İşte sana haklı iki nokta. Evvelâ kapıları çift yapımmalı idiler. Yarın ka- rakışta bunlardan hangisi açılırsa aç:l- ıın.içuiyobuıgıbinğukdnlır.On. dan sonra çu müdafaa ettiğin kalöri- ferler tekrar ısıtacak' diye işin yoksa bir saat bekie. İkinci nokta, hiç bir hava deliği, ma- nika açmamışlar. Milletin fosur fosur tüttündüğü cigara dumanları burayı bir kaplarsa içerde sis düdüğü çairmak- tan gayri çare kalmaz. 'Yeni iskeleyi her ne bahasına olursa olsun müdafaaya azmeden adam âdeta çıkıştı : — Zaten” size hirşey beğendiril - mez ki, kapıları dumanlar çabuk sav- rulsun diye tek yaparlar, soğuk der - siniz. Sonra da döner bu iddiama ar- kaşından cigara dumüanı ortalığı kap- layacak, göz; izü görmiyecek diye tut- turursunuz. Şaş'.:m. )îaldım. * İhtiyar gazeteci kadına yaklaşlım. — Nası! teyze, yeni iskeleden mem- nun musün? dedim. kızın çantasını —çekerek sordu : dınlar tarafı nerede bunun?,, acılar, boyaları, demirciler, söylendi. — Ne gezer evlâdım, ah eskis! ne iyi idi. Tevekkeli gelen gideni aratır memişler. Bütün müşterilerimi | tim, Canım iskelemizi iki kapılı h: benzettiler. Şu hale bak, bu iskelı iki yol nesine? Şimdi bir de üst ta !.ıçılacskmış O zaman müşterileri dunsa bul. ... İki bıçkın delikanlı konuşuyor, Birisi birşey söyliyeyim mi, dedi, | mı min yenilenmesinden höş- nut değili — Aman neye? — Neye olacak birader, baksana şu döşemelere dümdüz! — Daha âlâ yal — Geç be yahu. Eskisi iyi idi. Yamrı yutmru. Değme cambaz günde üç öğün kapaklanmadan yürüyem — Dalga mı geçiyorsun. üöylesi yarar mı? Son vapura küfelik iğimiz zaman az mı sıkıntı çeki - — Ona sıkıntı deme, (can kurtaran) (namuz temizleyen) de aval. Ben kaç kere Galatada dalaştım, yüzüm gö - “Sayfa —7 Büyük sinema anketimiz Doktor ve sinema Doktor Nadire Sadi: aHaydutluğu — kahramanlık, hırsızlığı bir maha- ret gibi gösteren filmler hiç şüphesiz ahlâk üzerinde fena İzler bıra - kır, Lüks hayatın safahatını bir gaye imiş gibi gösteren filmler de zaaf kurbanlarınt yamatır -|imiş gibi takdim eden filmler | kurbanla mın bugünkü içtimaf ha - indeki tesirlerini nasıl gö- — Memleketimizde gösterilen film - ler Terbiye mütehassısları tarafından kontrol edilmiyor; doğrudan doğruya ticaret maksadı ile getirilen bu film- ler muayyen bir prensipe hizmet et - medikleri için gayet tabilidir k! içtimaf hayatımız üzerine müsbet bir tesir bı- rakmazlar, — Udmumi ahlâk üzerinde sinema - nın müsbet veya menfi lesirleri nedir?. . — Bazı filmlerin mevzuları serbest we açık olduklarından genç nesil üze- yrine menfi tesir yapar, Haydutluğu kahramanlık, hırsızlığı bir maharet gi- bi gösteren, zaif, bozuk karakterleri a- cındırarak benimseten filmler hiç şüphesiz ahlâk üzerinde fena izler bı- e gördüğümüz artistlerin so- ştaıkları rölleri taklit etmneğe çalışırlar... — Bilhassa genç kızlar ve kadınla - rımız Üzerinde sinemanın tesirleri ne- dir?... — Lüks hayatın safatını bir gaye üAf ratır; genç kız ve kadın larımızın genç erkeklerimizin de sukutuna sebebiyet verir.., — Sinemanın gözler ve dimağ üze- Hissi n verici mevzular asabı y mne uygun olarak işleye z perde ile objektif ara- bakat olursa bir buçuk saatlik bir müddet gözleri yormaz. — Memlekette sırf çocuklara mah - sus sinemalar açılması, bunların profi- ,ramı, bu hususta hükümete düşen va- zileler hakkında fikinleriniz? | — Maarif sahasında en büyük boş- luk, çocuk sinema ve Üyatrosu olma - masındadır... Çünkü bunlar nesil ye - tiştirmek için en büyük terbiye âmi- lidirler. Bunların programı, bayatta muvaffak olacak, şuuru sağlam çocuk yetiştirmek olmalıdır... Bunları peda - goglar tertip etmeli, hem ilmi, hem ter- |biyevi mevzular olmalıdır... rı dinlendirir... züm parça parça semte döndüm de gene kimseler (Cicoz dayak yemiş) di- yemedi. — O, neden ? — Neden olacak, yüzüme bakıp (Bu ne haj bre Cicoz?) diyenlere: <Hırbo: luğun âlemi yok. Yüreğin söylüyorsa, gece saat birde kafayı çek te Kadıköy iske beler olmarsan, enailik bende kalsın » diyordum. Şimdi, hanım evlâtlarına ne cevap vereceğ Derdimi deşme alta- sen. Eskisi tam bize göreydi. Yandımı, defedilişine vesselâm. K.T. Fakılıda buğday alımı Fakılı (Hususi) — Buğday alım merkezi — 936-937 — yalı için köylüden buğday mübayaasına başlamıştır. Fi- atlar köylüyü memnun edecek kadar yüksektir. Şimdiye kadar 1500 ton ka- dar buğday mübayaa etmiştir. Bir istasyon bekçisi mahküm oldu Bursa (Hususi) — Müdanya - Bursa şimendiferile nakledilen tüccar malln- rından hırsızlık yaptanakla olan istas - yan bekcisi İsmail cürmü Mmeşhud ha- linde yaklanmış, derhal muhakemesi yapılmış ve 3 yıl, 6 ay”hapse mahküm olmüuştur. D bek üzesi Diyarıbekir, (Hususi) — Mıntaka- mızda bulunan eski eserlerden müte- şekkil şehrünizde kurulan müze gün geçtikce zenginleşmektedir. Kurulu - şundanberi müzeyi (5000) kişi ziya- ret etmiştir. nden vapura bin. Eğer benden | — Sinemaya gecemi gitmeli gün - düzmü?... Sinema karanlıkta gösterildiği &- | çin gece mi, gündüz mü, mevzuu ba - | his değildir... Ona gidecek adamın ha- | yat şartları mevzuubahistir. | — Enziyade beğendiğiniz artist kim- dir?... Neden?... — Rolünde muvaffak olan her ka - dım ve erkek san'atkârları takdir ede- rimM... Mektepsiz kaldı Tahsilsiz kalmak tehlikesile kar- şılaşmış bir çocuk dend yanıyor. Adı Hacı Mehmet Hasan oğlu Nuri'dir, Karlal Maltepesinde Fırın sokağında 16 numarada oturur. Drama müba - dillerinden, anasız babasız bir yetim- dir. Bu çocuk diyor kiz — Bir ortamektebe müracaat et - tim, hüviyet cüzdanımda yaşım bü - yük yazılmıştı, almadılar, Mahkeme- başvurarak - tashihini - istedim, keyfiyeti de mektebe haber verdim. O sırada mektebin aslf talebesinin kayitlerini yenilemekle meşguldü - ler, Benim işimi yapmayı başka bir güne bıraktılar. Söyledikleri gün git- tim, gene bir münla çıktı, en niha- yet müracaat ettiğim zaman da kayit müddetinin kapandığı söylendi. Şim- ye di ben ne yapayım? | duğımız karikatürleri iç- ,Petle Toplayan: Osman Tuğrul Doktor Nadire Sadi — Mem ğin inkı — Bu dar a lekelmizde Milli sinemacılır in neler düşünürsünüz?.. e temaşa hayatile alâka- lar daha salâhiyetli bir su - 'ap verebilirler... — Şimdiye kadar en çok beğendi - ğiniz filmler hangileridir?.. Niçin?.. — «Sefiller», «Mustafa», «Okrayna», «Pepo» gibi filmlerden hoşlanırım... Çünkü bunlar rötuşşuz tam bir hayat aksettirirler... Türk - Yunan hudllu Hudut muameleleri için yeni bir talimatname hazırlanacak Lozan muahedesinin 107 inci mad- desine göre idare edilen Trakyadaki Türk - Yunan hududuna dair yakında iki hükümet arasında şehrimizde mü- zakereler başlayacaktır. Yunan hükümeti bu maddeyi nok- san bulmakta ve yenidem'bir talimai hame yapılmasını ileri — sürmektedir. Bu teklif hükümetimizce - kabul edil- miş ve müzakerelere iştirâk etmek ü- zere Şark şimendiferleri komiseri Sa- Khattân mürahhas olarak seçilmiştir. Müzakerelere komiserle beraber Nafia mühendislerinden Sanuhi, Devlet De- miryolları hareket müfettişi Ferruh da bulunacaktır. Yunan hey'etj prfofesör Eğaminendas'ın riyaseti altındadır- ve bir iki güne kadar İstanbula gelecek- tir. Müzakerelerin devamı - esnasında bir kere de hududa kadar gidilerek ye- rinde tetkikat yapılacaktir. YOA/ Bu gencin yapadağı şey kültür di- rektörlüğüne başvurarak hak ara » maktır. Eğer yanılmıyorsa, eğer e - lindeki vesâik kâfi geliyarsa kendi- sine devam edebileceği bir mekte - bin gösterileceği muhakkaktır, ... Dün matbaamıza lise sön sımfla- rında bic gruptan ikmâle kalan bir çok talebeler geldi ve bize derd yan- dılar. Diyorlar ki: — Geçen yıl bir gruptan hhınlı_r için imtihan açılmıştı. Bu yüzden bir çok gençler istikballerini kaybetmek tehlikesinden kurtulmuş oldular. Bu gene de biz aynı kolaylığın gösteril- mesini Kültür Bakanlığından rica e- diyoruz. Bu suretle Üniversiteye de- yam etmek hakkın! kazanaçak, bilüâ- hara imtihanlarımızı vermiş olaca - Kaz.r Vaziyeti kaydetmekle iktifa edi - . Ha