_HREEI.DE “Şu ihtiyar babasına yapmadıgını bırakmadı,, | Anasını, babasını keserim diye tehdit eden, döven sarhoş 4 ay hapse mahhüm oldu Dün nöbetçi olan ikinci ceza mah-|desile sarhoş bir halde camları, ayna- |kemesinde bir sarhoşluk ve dövme da#|ları kırıp dökmekte olduğunu söyledi. Ovası görülmüştür. Şikâyetçi Aksaray- oturan 80 yaşında Osman ve karısı nevver, suçlu da bunların oğulları âahattindi Münevver davasını şöy- de anlattı: — Yemedik yedirdik, — giymedik giydirdik. Kadrimizi bilmedi. Rakıya dadandı. Gece gündüz içer. İçince bi- “ze yapmadığını bprakmaz. Kapıları kı- r, camları kırar; «Para verin!» diye üzerimize hücum eder, «Sizi öldürece- ğim. keseceğim!» diye körkutur. Her ıeı:e sabaha kadar bize uyku uyutmaz. Babasına, şu ihtiyar adama yapmadı- iım bırakmadı. Dün” akşam da eve arhoş gekli, Üzerimize yürüdü. Camı, çerçeveyi kıracak oldu. Artık taham- mülümüz kalmadı, Karakola gittik, Hâkim sordu — Sizi döver mi? Kadıncağız ağlıyarak cevap verdi: — Döver efendim. Yaptıklarını an- datsam hayret edersiniz. Ana kalbi değil mi? Gene acıyorum Hâkim suçluya sordu: — Ne dersin? — — Ben içtikten sonra kendimi kay- ediyorum. Ondan sonra ne yaptığı- — mi bilmiyorum. —— Dün akşam içtin mi? — İçtim. - — Çok mu? — Gok, — İşe gitmiyor musun? — Fatih belediyesinde odaci idim. Ayaklarım şişti. Çıkardılar. Şimdi boş- ayım. — Ayakların rakıdan mı şişti? — Evet.. — Ayni evde oturan Hüseyin şahit o- Yarak dinlendi. Hüseyin, dün akşam adlar üzerine Münevverin — odası- ıi'tiğini. onda Sırîhıktinin ziya: Ayni evde oturan Sahure de Salâ- hattinin ailesine fena muameleler yap- ııılıo' gelerek sabahlara kadar i de ızıç ettiğini söyledi. Fakat ve ölümle tehdit - ettiğini bilmediğini ilâve etti. Bunun üzerine mahkeme tehdit ve dövme suçları sabit olamadığı için suçlu Salâhattinin bu cihetten berae- tine, sarhoş olarak eve gelip ana ve babasını tahkir ettiği ve istirahatlerini sehbbettiği için bu suçtan dolayı 4 gün hapsine karar verdi. Bir Sarhoş Mahküm Oldu Evelki gece Fatihte rezalet çıkartacak derecede sarhoş olarak görülen Hüse- yin oğlu Mustafanın duruşması üçün- cü sulh ceza mahkemesinde — yapıl- mıştır. p Mustafa, kendisi sarhoş olduğunu ikrar etmiş ve dinlenen polis memur- ları Mustafanın pek fazla sarhoş ok ,|duğunu, karakolda bağırıp çağırdığını, nezarethanede başını demirlere çarptı- ğını söylemişlerdir. Doktor raporu da sarhoşluğu teyit eder mahiyette oldu- ğgundan mumaileyhin halkın istiraha- tini selbbedecek derecede sarhoş olmak ve rezalet çıkarmak — maddesinden 5 gün hafif hapse mahkümiyetine karar verilmiştir. Sarıköylülerin bir endişesi Sarıköy (Hususi) — Ziraat Ban - kası bu yıl 25,000 nüfuslu olan Sarı - köy çiftcilerine tohum parası olarak 2000 lira tevzi edecekmiş. Köylü bu halden endişe etmektedir. Çünkü bu yılki para köylünün ihtiyacına cevab verecek mıkdurdı deuıldıı Yazanı Muazzez Tahsin Berkand D gece yatağına yattığı vakit on ye-|kadar cılız! di yaşının taşkın ve genç duygularile bunu düşünmeğe başlamıştı. Derken ablasının gözlerindeki acı Muallâyı altüst etmeğe başlamıştı. Bu — Annem öldükten sonra nasıl ya-|küçük kızı daimi pehriz yemekle - > Parayı nerden bulduk? | Ertesi sabah bunu ablasına sorunca saldığı cevab onu büsbütün şaşırtmıştı: —— Kanlıcadaki yanık yalının koru- Ganu sattık. — Şimdi ne yapacağız, abla? — — Ben de bugünler seninle konuş - yak istiyordum yavrum. İzin verirsen kteki yalıyı emniyet sandığına zehin edelim. — Evet, evet... Zaten geçen gün or Bedia için Bebeğin havası faz- İa serttir, onu Adaya götürmeli diyor- du. Büyükadada bir ev tutar, yazı ora- â geçiririz. * Hmuılın kâh kopuk parçalar ha - e, kâh bir zincir gibi birbirine ek« Tek gözü önünden açılıp kapanı- , baş döndürücü bir çabuklukla bir- in arkasından koşuyorlardı. Bs * Bir kaç sena arka arkaya yazı Ada- da geçirmişlerdi. Bedianın zayıf vü - udü bir türlü serpilip büyüyemiyor - — ÂArtık on yoşına geliyor, hâlâ ne rinden, yünlü fanilâlardan, tatlı ve acı bir sürü ilâçlardan kurtarabilse, abla- sına: «Üzülme artık, bak işte Bedia da sapsağlam - bir insan oldu!» diye bilse! Elinden gelse, hastlık nedir bilmiyen ve çocukluktanberi bir çelik parçası dianın uğruna feda edecekti. Bu hasta kızla bu biçare ananın ya- nında kendi canlı ve neş'eli vücudün- den ve geçirmekte olduğu mes'ud gün- lerden utanıyordu. Adada geçirdikleri son yaz bilhas- sa ne kadar mes'ud günlerle dolu geç- mişti! Ekremle nişanları...... Muallâ gözlerini sıkı sıkı yumdu. Hayır, o perde arkasında gizli uyuyan hatıraları canlandırmak istemiyordu. Ogünleri düşünmek bile, bir ölüyü sonsuz uykusundan — uyandırıyormuş gibi onu titretti. Şimdi gene bütün benliğile ablasına dönmüştü. * Nasıl olmuştu da o kış, alelâde bir grip gibi başlıyan hastalık onu genç âlıh! FNT DAKI Gene:ıl Rydz- Smigly General E. Rydz - Smigly General Smigly Lehistanın dikta- törü Pilkudski'nin müavini ve en ya- kın arkadaşıydı. Uzun müddet Leh or- duları umumi müfettişliğini yapmış- tır. Kehdi kendisini Yetiştirmiş çok kuvvetli bir askerdir. 1914 . 1918 de cihan harbinin nihayetinde Almanlar tarafından hür Lehistanın müstakbel ordusunu gizlice teşkilâtlandırmak cür- mile hapse atılmıştır. 3 sene sonra general (Rydz) i dik- tatörün muavini ve ayni zamanda (Smigly - ileriyi gören) adını almış olarak görüyoruz. Smügly 1914 den 1920 ye kadar dö- vüşten ayrılmamış bir kumandandır. 1920 de hudut kumandanı olmuş- tur, Pilsudski, Krakovi üniversitesinde ta nıdığı genç adamın kıymetini bulup çı- karmış ve kendisinden büyük istifa- deler temin etmiştir. Diktatörün ölüm döşeğindeki va- siyeti üzerine Smiğliy Lehistanın ida- resini eline almıştır. Son derece soğukkanlı, son dere- ce zeki, tabiyede üstad bir asker ve bü- tün bunlardan başka değerli münev- verdir. Hususi hayatında kabil olduğu ka- dar sade yaşar, işlerinin haricinde va- kit buldukça felsefe, tarih ve edebiyat okur. Bilhassa resim yapmaktan bü- yük bir zevk duyar. yaşında ölüme sürüklemişti? Son da- kikaya kadar ablasının öleceğini ak - lına bile getirmemişti, Hattâ o gece a- teşi biraz düştüğü için matmazeli o - nun yanında bırakıp biraz dinlenmek için odasına çıkmmıştı. Sotra nası! oldu? Muallâ gözlerini ellerile kapadı. On sene evvelki geceyi bugünkü gibi tek- rar en ince teferrüâtına kadar görü - yordu. Sanki ablası şimdi, bu saatte ölüyordu. Ah, aşağıda Bedianın şu boğuk pi- yavosu sussa artık! * Matmazel yavaşca omuzuna dokun- muştu: — Muallâ, ablanız sizi istiyor. ı Ne oluyor? Niçin? demeğe sıra kal- Geçen bılmecemızde kazananlar KÜÇÜK CEP DEFTEIİ İstanbul Erkek İisesinden | E den M. Ali Yalçın, Niğde İskfin müdürü oğ- lu İbrahim, Gebzede Talât oğlu Fikri, Mudanyada mahkeme sokağında 2 nu- marada Şeref Önder, Sultanahmet Üç- ler Dizdariye çeşme sokağı Güneş Uz- man. TARAK Zonguldakta kömür heyeti reisi Ha- lit Eres kızı Nermin, Beyoğlu, Onbeşin ci ilkmektep |. den Sabiha Çoşkun, İs- tanbul Asmaaltı Balkaban sokak 22 de Haydar, Konya Ağırceza reisi kızı Hay riye Doğruöz, Nurosmaniye Selvilimes cit sokak Nuri Özcan, Ankara Çanka- yada 178 numarada Sedat, Antalya li- sesi 364 Sadık Canay, İktısat Vekâleti Zat işleri müdürlüğünde Zekiye kızı Aktuğ, KALEMTRAŞ İstanbul ikinci mektep 164 Yaşar, İstanbul 2 inci mektep 3 den 55 Ner- min Uzman, İstanbul Erkek Jisesinde 85 M. Dede, Pertevniyal lisesi 4/C den 127 Serhat Ulusal, Hayriye lisesinde 243 Hayriye Yılmaz. DİŞ FIRÇASI Çankırı Düyünu ümümiyeden mü - tekait Hüsamettin kizı Dilâra, Vefa Erkek lisesi 2/B den 131 Ali, Zile or- tamektep 27 Turgut Soydan, İstanbul Erkek lisesi 728 Lütfullah, Samatya 43 üncü mektoepten 173 Müfide, DİŞ MACUNU Kumkapı orlamektebi 667 Ali, Eren köy 37 inci ilkmektep Eşref Köprülü, İstanbul 6 incı ilkmektep Selma. toprak S 'urr Kadriy mektep 164 Hıkmck ALBÜM Kütahya lisesi sınıf 2/B den 381 A- dil, Ankara erkek Hsesi 328 Tekin Alp, Erbaa Tahrirat kâtibi Tevfik oğlu Coş- kun, Beyoğlu” | inti ilkmektep 338 Nafiye, Arnavutköy Şabanlar sokak 24 de Rezzan, Ankara Akköprü süva- ti polis karakolu Halil oğlu Hulki, Top kapı Topkapı yokuşu 52 No. da Hüse- yin Aydın, Afyon lisesi 714 Selim Sal- ha. HİKÂYE KİTABI Darüşşefaka Dördüncü sınıf Zeki, Daday Merkez mahallede Sabri Şim - şek, Çorum ortargektep 229 İlhan, Çam hea Feyizlihanım seti sokak 5 de Sü- reyya, Ankara Devrim ilkmektebinden O zaman hastanın hummalı bir a- teşle kızaran yanaktarı solmağa başla- maştı. Titriyen, solgun bir çift el Mu - allânın buz gibi soğuyan ellerini avuç- larının ateşile yakmıştı. -— Muııl!â kaç yaşımdasın sen şim- di? —?? — Ne oluyorsun? Öyle gözlerini a- çacak ne var? Çıldırdım mı sanıyor - sun? Hayır soruyorum sadece, bana cevab ver! — Yirmi yaşımdayım... — Yermi yaşında pek de gençsin yavrucuğum. Sen bu yaşta Bediaya nasıl ana olursun? — Bediaya ana mı? Neler soylüyor- sun sen? Yoksa ateşin arttı mı? — Evet ateşim çok.. fakat zararı madan bir nefeste kendisini onun ya-| /Gk, sen şimdi beni dinle kardeşim.. gibi sağlam büyüyen vücudünü Be -|nında bulmuştu. Zavallı müşfik abla- (, ölüyorum.: sana bünu söylemek s1, gözlerinde en şuurlu, en anlayışlı çok acı, çok hırpalayıcı; fakat sen çok bakışile ona bakmıştı. — Korkma küçüğüm.. neden böyle sararmışsın? Üşüdün mü yoksa? Bu ince kimonu altında tir tir titriyorsun. — Abla, beni niçin çağırttın? — Uyuyamadım da... — Biraz iyicesin değil mi? — Evet kardeşim, fakat matmazeli biraz Bedianın yanına yolladım.. bu gece pek huysuzlanıyormuş, bunun i- çin seni yanımda görmek istedim. Ba- na darıldın mı? — Niçin ? — Seni böyle soğuk bir gecede ya - tağından kaldırdığım için... — Hayır abla, ben hiç sana darılır mıyım? Fakat söyle.. doğrusunu söy- le.. sen beni niçin istedin? sağlam karakterk bir kızsın, biliyorum ki Allah sana bu acıya tahammül için kuvvet verecek. — Abla, böyle sözlerle beni üzüyor- Mutlaka ateşin Hılıimdı ıayıklyyonun. sabaha kadar bir şeyin kalmaz... Doktoru çağırtayım mi? — Çocuksun sen... Doktorlar ar- tık bana bir şey yupumız. Yaşayamı - yacağımı, son saatlerimin geldiğini an- hıyorum ben... — Yalnız, benim ölü - mümden sonra tabii sen Ekremle ev- leneceksiri.. mes'ud olacakeğn... dia ne olacak? Hasta kesik, sönük nefesler alarak | ölürsen Bediaya analık ve babalık © * söylüyodru, Muallâ bir çılgın gibi ab-|deceğim... Tasının ellerine sarılmıştı. — Hayır abla, sen ölmiyeceksin... Çelikel. | KARTPOSTAL İ İstanbul Erkek lisesinden 803 Ni * Öğü hat, Ankara Hacıbayram mahallesi Gü ziantep sokağı 36 numaralı evde Zeki, B İzmir kız lisesinden 1691 Meşküre, İse- Öf .ıiuz.ıl[cr. Manisa Sulma mücadelt merkezi döktor Nüri kızı Mebruft Kayseri D. D. Y. işletme Abdülkadif oğlu Dündar, Afyon Jlisesi 55 Pakizü tanbul Yerebatan caddesi Bezikli Oğ* lu Nusret, Kadıköy rıhtım caddesi Ra> —£ gipbey apartımanı İffet, Beşiktaş İhlar — mürderesi 143 numarada Rezzan, YOZ — gat lisesinde 457 Bürhan, İzmir erkek lisesinde 1913 Fuat, Afyonda Zaviye- k sultan mahallesinde numara 5 Tahir, — $ Malatyada eski Malatya caddesind€ 51 numarada Dağdelen, Diyarıbekir Asliye ceza hâkimi oğlu Reşat, Davut- paşa orta mektehinden 84 Cahit Çalış, Osmancıkta İnönü ilkmektebinden Ka leli Talât, Cihanbeyli ilkmektepten DU ral Demirok, İstanbul Çapa kız mual- lim mektebinden 456 Emine, Kadıköy Bahariye caddesi Sokollu sokak No. 5 Sevim, Giresun Çınarlı mahalleşi — No. 85 Faik, Bitlis İnhisarlar başmü * dürü oğlu Salâhattin Tıknaz, İzmirde müstahkem mevkiin kâtibi Nazif kızi Sezmen, Ulugeri Halimpaşa akaretleri No. 14 Hayri, Yekpazarda Kasabalı oğ lu Nurettin, Kayseri lisesi Gl! Fazlı Coşkun, Afyon kolordu muhasebeci ki zi Şeref, Bursa Fevzi Çakmak caddesi No. 58 Lütliye Kütahya Barbaros ilk mektebinde 361 Sevinç, Konya ortâ | mektebinde 205 Sırrı, Adana erkek li- sesinin 418 İbrahim, Ankara Yalayan mahallesinde Sagü sokak No, 2 Naci Bakırköy Yakut sokak No, 9 Calibe, Bi ga ortamektep 2 İnci sınıfta Ali, Tünel civarı Narmanlı yurdunda Muzaffer, Kalamış iskelesi , gişe memuru kız! Göksel, Eminönü şubesi başkanı kızi Seçkin, İstanbul beşinci ilkmektepten, Süheylâ, Hayriye lisesinde 11 Salâhat- tin, İstanhul 3 üncü ilkmektepte Nejat, Kumkapı orta mektebinden 601 Mu - tahhar, Foça nüfus memuru Galip kızı Jale, Davutpaşa orta mektebinden 96 Hüsnü, Çine ziraat memuru kızı Ay ten, Denizli Sıhhat işleri müdürü kızi Türkân, Çanakkalede 21 numaralı evde Bengul Bursa kız muallim mek- tebi 3/B den 786 Şefakat Billür, Kırık kale, Top mühimmat fabrikası 3704No Tornacı, Bursa İş bankası karşısında Kardeşler terzihanesi Hüseyin, Tarsus, Duatepe okulu 5 de 143 Abdüsselâm, Faı!(ıh Atpazar Dersnazırı sokak Sel - çu Boyle genç ve güzelken bu acı şeyleri nasıl düşünebiliyorsun? — Ona analık edeceğine, çocukla- rınla beraber ona da bakacağına söz verirsen rahat öleceğim kardeşim. Muallânımn ellerini tutmuş, onu ken- disine çekmişti. — Bir kaç sene daha yaşamak ister- dim. Senin ve onun için... — Yaşıyacaksın ablacığım. Benim de Bedianın da mes'ud - olduğumuzu — göreceksin. — Yemin et Muallâ; Bediaya ana olacağına yemin et! Hasta çırpınıyor ,titriyor, yalvarı « yordu. Yanakları al al olmuş, alnı ter içinde kalmıştı. Muallâ ablasının yattığı yastığa ba şını koymuş onu öpüyor, okşuyor, onu teskin etmek, uyutmak istiyordu. " — Yemin et kardeşim, anasız ve — babasız kızıma analık ve babalık ede- — ceğine, onu benim seni sevdiğim gibi — seveceğine yemin et, bak- ölüyorum — iştel c On sene sonra o dakikaları tekrat en canlı teferrüâtına kadar yaşarken Muallânın gözlerinin iki yanından 44 zan yaşlar kulaklarından boynuna —— doğru akıyor, onu üşüterek titretiyot* du. Boguında tıkanan sessiz bir hıçkt Be- |rıkla, o günkü gibi tekrarladı: j — Yemın ediyorum ablacığım, sen — Fakat sen -ölme.. sen ölmet » Sensiz biz ne oluruz? (Arkası var) abla..