2 Sayfa r_ .. Hergün Bir motör ve benzin Siyaseli yapmamız Lüzumundaısrar etmeliyiz —SVYazan: Muhittin Birgen aa vrupanın geçirmekte olduğu bü A yük buhrana ve etrafımızı ku şalan tehlikelere baktıkça, geçen giün benzin ve motör meseleleri hakkında yazmış olduğum satırların ne kadar eksik kalmış olduğunu görüyorum. Bugün tekrar bu bahse gelerek onü biraz daha ikmal etmek arzusundayım. Geçende Avrupada ve bizde benzin fiatlarını tetkik ederken daha ziyade iktısadi bir mülâhaza zinciri takip et- miş, fakat, sonunda bahse milli müda- faa mülâhazasını ilâve etmeği unut - mamıştım. Bu defa da işi yalmız bu ba- kımdan mütalea edeceğim. * Buğgünkü — muhgrebelerde kıymeti, ordunun kuvveti, sür'at hareket kabiliyetinin derecesile öl mek icap ediyor. Ordular motörleş - tiriliyor, Halbuki evvelden böyle de- gildi. Cihan harbine imiz zaman Avrupa ordularile nki —arasında teknik esası noktasından fark pek az- di silâhın ve * 1 farklar, yalnız kemiyet kları idi. Keyfiyet farkı Bu sayededir ki ordumuz, ica- la kemiyet ve mikyas noksanla - kahramanlığı fedakârlığı ile telâfi edebildi. Halbuki bu- gün öyle değildir. Ordulara bir de kim- ya ve motör kuvveli İhtiyaç zamanında ordu! ku yalnız kendi vesaiti ile vaktinde mü- bayaa elmiş olduğu motörden ibaret o- lamaz. Memlekette halk elinde bulu - nan ber nevi nakil vası orduların eseferber edilecek» motör vasıtaları - dır. Kuvvetlenmemiz için, memlekette gerek otomobil ve gerek kamyonların memlekete mebzulen girmelerini temin etmeliyiz. Bunun için çare, gümrük- leri azaltmak, benzini ucuzlatmaktır. Bilhassa, hafif otomobil ve kamyon - ların dahâa az nisbette gümrük verme- leri usulünü kaldırıp tercihan büyük- lerin girmelerini kolaylaştırmalıyız. İntiyaç halinde her binek otomobilini kamyona tahvil etmek te basit bir şey olduğu için memlekete ne kadar mo - tör ve ne kadar motörlü araba iskeleti girerse © kadar iyidir. Bu girmenin artmasını temin için ucuzluktan baş - ka çare olmadığı gibi bu ucuzluk ta maliyeye hiç bir zarar vermez. Çün- kü ucuzluk, fazlalıkla mutlaka telâfi edilecektir. * Sonra, şoförlük mesleği bugün ölü ve sönük bir meslektir. Yarm bir se - ferberlik ihtiyacı olsa ordunun ihtiya- | c kadar şoför bulunabileceği çok şüp- helidir. Bir şoför, bir kaç ayda yetiş - tirilemez. Bir kaç ayda ytllşlıı'.lccukı bir şoför on senelik ömrü olan bir a - rabayı bir senede, hattâ bir'ayda mah- vedebilir. Binaenaleyh memlekete gi- recek olan her fazla motörün bir ve hattâ iki fazla şoför yetiştireceğini de hesap etmeliyiz. * Diğer taraftan daha mühim bir me- sele vandır: Benzin ihtiyacı Cihan harbinde çekmiş olduğumuz güçlük hatırlardadır. Halbuki o zamanki b zin ihtiyacımız çok mahdud idi. Bu defa o vakitkinden belki yüz misli faz- la ihtiyacımız olacaktır. Bunun için nasıl bir stok yapılsa azdır. Fakat, e - ğer biz benzine ispirto karıştırmayı ö renmiş ve bunun fenni cihazı ve kullanma teşkilâtını vü miş bulunacak olursak Ihtiy nında benzin stokumuz yüzde k recesinde artacak demek olur. Benzine ispirto karıştırmak fikrini, Türkiyede ilk defa neşre çalışanlardan biriyim. O zaman di mülâ - hazalarla, bu fikri neşre çalışmıştım. Halbuki şimdi milli müdafaa ihtiyacı mülâhazaları iktısadi düşüncelere hü- kim olacak bir zaman gelmiştir. Türkiyede hâlâ bu kullamılacak 095 den fazla derecede (mutlak küul) alkol istihsal edebilir tesisat bile yok - tur. Bunları tesis etmek, benzine is - Pirto karıştırmanın fenni ve iktısadi tertibat ve teşkilâtımı yapmak senelere Mmuhtaçtır. Bir zamanlar alâkadar mü- ridar ır(nk'eımi.ı_ olduğum için si SON POSTA ) Resimli Makale İyi bir âmir yanında çalışan memurları hiç bir zaman başkalarının Öönünde tenkit etmez. Bilir ki, yabancıların, hattâ meslekdaşlarının a- rasında tenkit edilen bir memur izzeti nefsini kaybedecek. SÖZ Amerikada Kapı kilitleri Ortadan kalkıyor y tmiş demektir. kelden tamamen dir, ARAS HERGÜN BİR FIKRA | Belki derya tutuşa! Tevfik Fikret merhum, eski di - van edebiyatçılarile her fırsatta a- lay eder, onları techil için müma - sebet düşürdükçe çocuk gibi sevi - nirdi. Bundan bir kaç sene evvel, o, he- nüz sağ iken, Çulyıkludaki depolara petrol başaltırken batan bir va - Purdan denize dökülen gazlar tu - tuşmuş ve yanar bir satıh halinde Kandilliye kadar yüzerek orada bir çok yalıyı yakıp, kül etmişti. O gün, Fikret, Rumelihisarında- ki «âşiyan» mda bir kaç ahbabı ile oturuyordu. Bu garip hâdiseyi pen- eerelerinden görür görmez, destla- rıma: — Nah, bakın, işte!, dedi. Hak - kım yok mu? «İhtimaldir padişa - hım, belki derya tutuşa» diyen hev- ze vekil başımı kaldırsa da, şu mmn- zarayı görüp tekrar yerin dibine geçse, O heriflerin savurdukları bütün hikmetler, bu kabildendir. Üzerindeki fazla eşyayı atarak ha- fiflemek isteyen insanlar, bilhassa A- merikalılar, son sistem bir kilit keşfet- mişlerdir. Bu kilidin ilk tecrübelerine Şikagoda başlanmıştır. Kilid otomatik telefonlara benzemektedir. 9 rakkam vardır. Ve siz hatırınızda tuttuğunuz bir rakkamı çevirdiğiniz anda kapınız kendiliğinden açılmaktadır. “Zengin olmanın sırrı V nkllerii ön li e b maınmış olan meşhur İrlandalı milyoner çei Willlame, son. günlende 'vetmiş luğa TmikelitE H siyakerte — adam başına tamam 300 Kra harcamıştır. İşe 15 yaşında atılan, sırasile ge- micilik, tezgâhtarlık, kahvecilik, kâ- tiplik, banka memurluğu, hattâ bor- sacılık bile yapan Kieth; zengin olma- İya, sırf ebediyen onun olacağına ye- —— Kedi korkusundan 40 metrelik bacaya Tırmanan zenci Londra sakin- lerinden Tom am ca altmışlık — bir ihtiyar olmasına Tağmen her zen- ci gibi eğlenceye, raksa düşkün bir adamdır. Yalnız bir zaafı vardır. Kedilere — taham- mül edemez, he- le miyavlamaları- ni duyunca yerin- de duramaz, sinir leri gerilir, gözle- tedir. — Ti çukurlarından esseseler bu işle meşgul olmuşlardı. A- | fırlar. Ağzından caba niçin ileri ? Halbuki | köpükler saçılır. benzine yüzde kırk derecesinde isplirto Mahallesinin çocukları - ki ek- seriya muzip olurlar - bunu bil- dükleri için, Teom amcaya her nerede rastgelseler, etra- fını ahkr ve hep kedi taklidi yaparak onu kızdırırlar. Geçenlerde bir gün, gene böyle et- (* İrafını almiş kızdırırlarken, Arabın :, |bebaları tutmuş, bıçak kemiğe daya- HA t - Jnınca, civarda bulunan bir fabrikanın t bu belâ, dÖĞÜR Golap İ ük metrelik bacasına kedi gibi tır- çinde bir Türk sıfa. |manmış, (& tepesine çıkmış. Çocuklar korkudan ve hayretten bakakalmış- lar. Arabı buradan yere indirmek hay- Baiçekii: |min eden sevgilisinin, harpte bir aya- topallaştığı için, kendisinden yüz çevirmesinin sâik olduğunu söylemek- benzin fiatının litresi 20 kürüş hesap edildiği zaman dahi memleket iktısadi- |Bu meseleyi en ince teferrü d şey ne hayali, ne de gayri ikti- | sadidir. * Ben bilirim ki bugünkü r itmez ve ondan kaçr yapmak Jâzım gelirse yapar harbe gi Şi m. Muhittin Birgen İSTER İNAN Dün bir dostumuza yeni Kad! iskelesini beğenip beğenmediğini sormuştuk. Henüz görmediğini söyledi. Bununla beraber dustumuz Kadıköyünde oturuyordu, hasta da değildi, Kadıköyünden İstanbula bilâfasıla inip çıkmıştı; sualimizi tekrarladık: — Nasıl öldu da görmedin?.. İSTER Bişmiş olduğunun İSTER İNAN İSTER İNANMA! K Feykel halini alan insanlar Bi — Vallahi hiç farkında değilim. Her halde dalgınlıkla görememiş olacağım İnsanlar dalgın olabilirler. Fakat eskisinden tamamile değişik olan yeni Kadıköy iskelesinde vapurdan inip, ge- ne ayni iskeleden vapura binen bir insanın, iskelenin de- — Birinciteşrin 19 r— -. .-. Sözün Kısıl 'Ras Nasıburmtü Ölümü aa * masiz T ÜU E. Talu 4 skiden, Unkapanında.. GAWT Çeşmemeydanında.. Çemi taşta, Tavukpazarında semai K? ri vardı. a Merak edip bir iki defa gilm 2N Hatırımda kalan semailerden bir” gi Beyanım hu, nasibim bu, t6 taksirat BV Bugünün çocuğu yarı- nın büyüğüdür. İzzeti nefsini muhafaza etmek için çocuğunuzu yaban - tıların yanında azarla - mayınız. INDA ) Çıplaklı" modası Bu yaz daha İlerliyecekmiş kazi Diye başlardı. Habeş - İtalyan harbi esnasındaş” Nasibu'nun adını ilk duyduğum man da nasıl bir fikir teadülile, ÜĞ mem, bu semainin bu mısrat a7 geldi. Ve ondan sonra, hangi tebill bu adamcağızın ismi geçse, kendi dime marıldanır oldum : Beyanım hu, nasibim bu, taksirat y Öyle sanırım ki, bu mısram ifad lediği talihten şikâyetle, o nasipsil mandanın almındaki kara.yazı arasi mevcut benzerliği şuurum kendi dine sezmiş, kavramıştı. ğ Harp bittij, ve bitmeğe yüz tulü anda, hazinesinden bir habbesini ihmal etmeksizin, ülkesini ve © tini yüzüstü terkederek savuşan buunun peşinde Ras Nasibu da rupaya düştü. Lâkin, nasipsiz Nasibu ciğerleri! hâasta idi. İmparator Selâziye Cef rede sahneye çıkarken, o da Davtf $anatoryoma yattı. Ancak İsviçfüğ mağlüp milletlere yar olmıyan bif Bmi vardır. Selâsiyeyi manen, Wâf buyu maddeten öldürdü.. Şimdi, biçare Habeş kuma bahtı teninden daha kara olan ğını İsviçrenin karla örtülü top rının altında dinlendiriyor. Eminim ki, son nefesinde, Haböğ” tan çöllerinde İtalyan kurşunlarile € veren adsız hemşerilerine karşı 68 bir gıpta duymuş, yabancı ayaklâf altında çiğnense de, ecdadının KEMT imi taşıdığı için gene de mukad” Alois Knapp isminde Amerika Çıp- |laklar Cemiyetinin reisi gazetecilere verdiği bir beyanatta şöyle demiştir : daklık bilhassa plüjlarda önü - İmüzdeki yaz tam istediğimiz gibi ola- caktir. Bundan on beş sene evvel ço- rap giymemiş kadınları cezaya çarpar- Tardı, halbuki bugün plâjlardaki mayo |modalarından da anlaşılacağı vechile çıplaklığa doğru büyük bir hızla gidil- mektedir.» Milletler nelere gülerler? Meşhur bir mizah —muharriri her milletin mizah mecmualarını revüler- deki şarkılarını tetkik etmiş ve her milletin en çok nelere güldüğünü tes- bit etmiştir. İngilizler en ziyade - İskoçyalıların hasisliklerine, inat üzerine kaybedilen iddialara, beceriksiz golf oyuncularına gülerlermiş, Almanla Nasibu!. Dün ölüm habi aflarında okuduğum z4 bir daha kendi kendime ve gayri ” yari tekra rettim: Beyanım hu, nasibim bu, e€ taksirat ya Z B Biliyor musunuz ? | — Parisin meşhur Notre damö | Paris kilisesi kaç yıl evvel yapıl tır?.. | 2 — Madam Roland kimdir? 3 — Tarihte Mezopotamya ismi len ve büyük bir medeniyete sahnt D lan yer neresidir? â (Cevapları yarın) * Viskbile zabalila, aha ile hizmetçinin sevişmesini pek beğe- nirlermiş. İtalyanlar şişman papazlarla Napo- Kdeki arabacıları alaya almaktan zevk duyarlarmış. Amerikahlar ise her şeye gülerler- miş. Fransızlar hoppa zevceler ve Al- man seyyahlarile eğleninlermiş fakat herkesin müştereken alaya — aklıkları tek bir şey varmış: O da kaynanalar- miş!. İntihabat mücadelesinde (Dünkü swallerin cevapları) y 1 — 16 c asırda bütün AYŞ ya"hk hıristiyan âlemini kendisile y Amerikada intihab mücadelesi aldı, î:nı 'Şeıl':n Ç;kîciı isimli kiw'ı: ürüdü. Şimdi Cumh elti — ici zlara karşı durmanın, şeytaniğ “Üg yu:& Ruzvele e lan::ıjııg:ı mıî;: cadelenin şekillerini gösterir V© tdıdar, Her iki nemacd seçimi kazan. | “öTİü taassup oyunları ile doludur! Ö SELRME “| 2 — Yunan mitolojisine göre mak için olmadık çareye başvuruyor “|ilâhı A.rnpf'.îtn'te'*.ır.ı Osearın KIZ? lar. Birisi bir yenilik yaptı mı, ötekisi | Neptune ile evlenmiştir. de daha âlâsı ile ımukabele ediyor. 3 — Etna yanardağı 3313 Son günlerde Landon, intihab dai-| yüksekliktedir, Sicilyadadır. Mit0”' y relerinde daima genç ve güzel kızile| ye göre burada Gents Encelsi? 4 birlkte ziyaret etmeğe başladı. Câzi- | Typhon ismmdeüidevy;ş;nP; di bek kız babası, nutuklarını söylerken KA bi ayl | ni Eillamelidde. Bein | 3 Aiden bira nasıl muay” | altında kalmak istemiyen Ruzvelt de edılırmış?. K kızını yanında götürmeğe başlamış -| — Ezki tarihte şimdiki gibi kiığ)" K boratuvarları filânh yokmuş, biP”” , tır. leyh biraların mağş$uş olup o! İN ANMA! da pek bilemezlermiş. Nihayt! ) ü Ki yi manlar bu iş için orijinal bir usul muşlar: Müfettişler deri pantal giyerek birahaneye gidiyor, 8e? leri birayı yere döküyor ve gsonıö a tüne çıkıp oturuyorlarmış. Yarı? ğ geçtikten sonra kalktıkları zamâ? Digr bira pantalona yapışırsa içinde Y? C c maddelerin bulunduğuna kB"" ai yorlar ve bira âmilini cezaya garı yorlarmış. farkına varamıyacağına.