Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
A U LA Y ' 6 — Sayfa son'rosîx B g Bedbaht k adına ceza vermektense hâkim istifa etmeyi tercih etti Danimarkada kocasının mıyarak onu öldüren bütün dinleyicileri ağlattı x * * namussuzluğuna dayana- bir kadın mahkemede Le Journal gazetesi Danimarkada ecereyan eden ve bir hâkimin istifasile neticelenen bir davanın tafsilâtını ver- mekle meşguldür. — Hâdise: — bir aşk ve fedakârlık macerasıdır. Mahkeme salonuna, maznun ve müt- tehemin aleyhinde büyük bir kin ile giren sâmiin, salonu göz yaşları içinde terketmişlerdir. Gazeteler haftalardan beri Jorjetin davasından bahsediyor- lardı. Hâdisenin harici safhası kadının tamamile aleyhine idi. - Çöcuklarını yüzüstü bırakmıştı, sev- gilisine kaçmıştı. Çalıştığı dairenin em- niyet parasını suiistimal etmişti ve ni- hayet kocasını öldürmüştü. Gazeteler ondan bahsettikleri za- man cani Jorjet diyorlardı. Halk müs- tekreh ve kötü bir kadırıdan bahset-| mek istediği zaman onu misal getiriyor- du. Herkes onun mahküm edileceğine emindi. Yalnız alacağı cezanın mikta- rında herkes ittifak edemiyor. — İbreti âlem için idam etmeli. — En aşağı on sekiz sene hapsetme- li. — Memleketten sürüp çıkarmalı. Diyorlardı. Nihayet kördüğümün çözüleceği gün geldi çattı... Kadın ba- rodan bir avukat istemiş fakat bu kö- tü insanın davasını kimse üzerine al- mak istememişti. Ziller çalındı, halk birbirini çiğneye rek salonu doldurdu, biraz sonra da mahkeme hey'eti yerini işgal etti. Reis: — Jörjet Kentülsen getirilsin, di. Biraz sonra azabın çöktürdüğü, mih- “netin yıktığı bir kadın siyah tüllere bü- rünmüş olduğu halde içeri girdi. Maznun sandalyesine oturmak için samiinin arasından geçliği sırada mu- taassıp yaşlı kadınlar: Sürtük Sesleri — Fahişe, sürtük diye seslendiler! Onların yüzüne acı acı baktı. Dudak- larını ısırdı... Elile eteğini düzelttikten de- sonra yerine geçti oturdu. Biraz sonra |. reisin sesi duyuldu: — Jorjet Kentülsen ayağa kalk Kadın derhal ayağa kalktı. Bosı Titremeden Reisin tanan sesi tekrar duyuldu: — Jorjet sen, N... Şirketinde vezne- darlık yapıyormuşsuün, - veznedeki pa- ralardan bir kısmını zimmetine geçir- Jorjet sesini titretmeden: -o — Evet yaptım dedi. -— BSonra kocanı öîüumnuşsün. vt — Evet uldürdüm f Madam Jorjet — BSevgiline kaçmışsın ve kocanı ra- hat yaşamak için öldürmüşsün çocuk- larını yüzüstü bırakmışsın..., — Çocuklarımı yüzüstü bırakmadım. Sevgili meselesı ise tavzıhe muhtaç- tır. — Şuü meseleleri başından sonuna kadar anlat ta dinleyelim. Jorjet şapkasını başından çıkardı: — Muhterem başkari dedi. Ağaran saçlarımız üzun zamandanberi içtimai dertlerin içinde yuvarlandığınıza işaret ediyor.. Bir insanın mecbur kaldığı za- man her şeyi yapabileceğine de her- halde inanırsınız.., İsmini maalesef hâlâ üzerimde taşı- dığım Kentülsen ile bundan yedi sene lEvvel evlenmiştim. O zaman 18 yaşında genç ve hayalperest bir kızdım, bütün |'gayem nefsimi köcama ve evime has- retmekti. Aradan bir kaç sene geçtikten son- ,ra iki evlât sahibi oldum, onlarla meş- (gul olüyor, ıstedıgım gıbı buyiıtuyor- düm. Kocam evlendiğimizin üçüncü sene- si çalıştığı bankadan ayrılarak, bir ih- jracat şirketine müdür oldu, - kazanci- mız artmıştı. Ben çok mes'uttum. | — Aradan kısa bir zaman geçtikten şonra, kocamin bir başka kadınla dü- ,şüp kalktığını bana haber verdiler. Va- ziyetinin son zamanlarda değişmiş 01İ- ,ması da bu havadisi — teyit ediyordu. ,(Bir gün kehdisine: : K” «Ocağına Dönmekte Gecikme» — Kentülsen dedim. Senin başkâ bir ,kadınla düşüp kalktığını haber aldım. Aile hayatımızm, mes'ut — yüvamızın yikılmasını elbette istemezsin, bu ha- ârel! GÖNÜL ISLERI miş. Bana: Bu, bir komedya Olacak !" «Pen. C.» rümuzile bir mektub al- dım. Yazan bana garib bir hikâye -anlatıyor. Okunmıya değeri vardır. Bir hulâsasını da size nakledeyim, di- yor ki: — Üç yıl önce memuren tanwadı- - gim bir memlekete gitmiştim, orada bir gençle tanıştım, evine gidip gel- meye başladım. Bu gencin bir ablası vardı. Evliydi, iki de çocuk sahibi idi. Ailec& kırlara gidib gelmeyi â- det edindik. Ârkadaşım kız kardeşi- ne: — Abla, derdi. Sinnen benden 8 yaş kadar büyük olduğu için ben de abla sıfatını verirdim. | Günün birinde” öğrendim kı bu kadın biri 12, diğeri 17 yaşında o - lan çocuklarını alarak kocasının e- Si ağ Evvelâ inanmadim, fakat sonra bu /— Bevginin tezahürlerini görmeye baş- ladım, meselâ bana: - sebeblerin tesiri altında” kocasından İl ı ocasır na da yamanmak istemiş olacaktır. vini bırakmış, annesinin evine gel - - bi ' — Seni seviyor da, ondan dediler. — Abla, deme diyordu. Arnladım, işin arkası fenâ olacak. tlemen muhit değiştirdim, fakat şim- di görüyorum ki bu kadına iyice a- lişmışım, düşünmeye başladım: — Acaba onunla evlenirsem mes'- üd olabilirmiyim? Size soruyorum.» Hayir mes'ut ölamazsın, bu dü- şünceyi aklından çıkar diyeceğim. Böyle bir kadının böyle kıisa bir mü- nasebetten sonra seni sevmiş ve Sseni sevdiği için de kocasından aytılmak istemiş olabileceğine inanamam: Ka- dın muhakkak senin bılmedıgm bazı ayrılmak, fırsattan bilistifade sa - TEYZE NASIL EĞLENİYORUZ 4 “Bar; bara gidelim: Yallah Bizi bar pakları — Şarabın ARKADAŞIM CEVAP Barda bir geceyi nasıl geçirdim “O numarayı Biz yutmayız ! Arkadaşım Beyoğlunun epey acar delikanlılarından biri. Akşamdan beri içmedik içki bırakmadı. (Serinleye- yim içerim yanıyor!) diye biradan haş- ladı: «Sarmadı; şöyle et lokmasile birer beyaz şarap yuvarlasak zihne keşayiş verir.» mukaddemesile bir binlik şarap devirdi. Sonra «adam sen de içki içki mübarek rakı. Ne satarım * ne değişi- rim» diyerek rakıda karar kıldı. Sâaat on biri yeni geçiyordu ki ayak- landı: — Bar, bara gidelim. - Yallah. Bizi bar paklar azizim. Diye tutturdu. — Çarnaçar uydum. İlk önünden geçtiğimiz bara girecek- tik Razı olmadı. “Kapısının iki tarafında varyete nüu- marâlarını «musavver» — ağrandisman artist resimleri asılı. Allı yeşilliampul- ler pırıl pıril. Yüzde yüz kübik bir cep- he dekorasyonu. İçeri doğru - gittikçe tik. Gardrop: — Vay ağabey sen nerelerdesin? Gö- zümüz vallahi yollarda! diye bizim ka- badayıyı âdeta etekledi. Aman hayret- tir. Sokakta sendeleyen toramanın Üüs- tüne bir ağırlık, bir efelik, bir azamet geliyor. Pardesuyu fırlatışı, şapkayı edişi ömür, Biz daha ikinci kapıyı aşmadan caz- band, baygın bir tangöyâ başladı. Ahbabımı herkes tanıyor. Şef gar- son seğirtti. Garsonlar koştular;: Daima oturmağı âdet edindiğini sonradan öğ- teslim rendiğim bir masaya kurulduk, Duvar- | larda alaca kuyruklu tavus resimleri, | muhayyel bir memleket panoraması i- çınde bir havuz başı. Havuzun kena- rında yarı Romalı, yarı Hintli bir ta- kım erkekler bir sürü çıplak kadın nak— şedilmiş, » Btrafta dekolte bar artıstlerı var, Ahbabım, iki şişe bira ısmarladı. < | “Kaşları çatılmış - bayağı hıddeth Sordum — Gene ne oldu sana" Kaşların ça yeketini geçici bir heves telâkki ediyo- m... Ocağına dönmekte gecikme, Kocam güldü... Hiç bir şey söyleme- ; ıden evden çıkıp gitti. < “Mühterem başkan aramızda'buü söz: ler geçtikten bir hafta sonra bir akşam, evime -bir polis geldi, kocamın - kara- kolda bana muntazır olduğunu söyledi, ben:tabii telâşlandım derhal gıttim_ Ve şu . vaziyetle karşılaştım: ; — Kocam sevdiği kadını. doyurmak Jiçin bulunduğu şirketin paralarını ye- |miş, kendisini tevkif etmişler, çaldığını ödetmek için evimizdeki haciz koydular. eşyalara da ,merakla onu dinliyordu. Etrafına ba- (kındı; yutkundu: devam etti.. Kocamın oradaki halini göreydiniz siz de merhamet eder, 'onu affederdiniz, kötü bir kadının uğruna ocağını söndürmüş olan hayat arkada- şŞıma karşı bütün kinimi unuttum, ken- dim için olmasa dahi masum yavrula- rımın hatırı için ona koca nazarile bak- maga mecburdum ““L0'Zarar yok Kentülsen dedim. Dun- (Devamı 10 uncu sayfada) — loşlaşan bir koridor. Birinci (kapıyı it- | Jorjet bir aralık dürakladı. Herkes — Saygı değer başkan diye sözüne | 00 w vu da çürüğü olur mu? VERDİ : tılmış azametten mi, hiddetden mi? — — Olur adam değilsin. İşin-hâlâ far- kına varamadın. Elbette kızarım. * — Aman ortada kızacak ne var" İş— te bizi prensler gibi karşıladılar, “ Bu ötüurduğumüuz masada oturan ba- yanları bilmem her nedense kaldırıp buürasıni Bize ikram ettiler. —- Oraları geç 'bir kalem. Sen far- kında mısın! : Biz. ıçerı gırerken hemen cazband başladı. - — Başlar a. , , — Başlar a ne demek? O numarayı biz yutar mıyız? Bu, bize yapılır mı? Bizi, parasını avuç avuç, sersem ser: sem sarfeden enayi yerine koydular. Gözünü aç. Bu her zaman böyledir. | D band yeni susmuş bile olsa gardröptan zile basarlar. Curcuna başlar, - Dans dehşetli devam ediyor. Bilen de 'oynuyor bilmiyen de. Vakit, geçtik- çe kadınlar biraz daha yorgunlaşıyor- lar. Arkadaşım son derece meşgül, Gözleri etrafta mutemadıyen bırısmi ârıyor. : Ben yammızdaıkı masada bir muha- vereye-daldım. Uzun. boylu, şapsarı yüzlü, Doglas bıyıklı 40 hk bir müşte- ri, esmer bir kadını dansa kaldırmak istedi. Kadın kalkmak taraftarı değil: | — Rica ederim. Dört defadır benimle boytadınız. Ayağım ağrıyor. Bir başka- İsını alsanız, diye, yalvarıyor. 'Öteki refüze edilmenin mırmızı- lığı içinde inad ediyor. Sesleri - perde — Mecbursünuz! Ben buraya para veriyorum 'diye çıkıştı. Şef garson ko'sl tu. Kadin dert yanıyor: — — Rica ederim ben hiç kalkmamaz- hk eder miyim? Dört keredir.- oytıadık Hem beyin 'ağzı. kokuyor.. Tahammül edemiyorum. Şef garson ka.dımn kulagma kım bı- lir ne söyledi. Dansa kalktılar. Dikkat | ediyorum. Ağzı kokan adam intikam alıyor. Yüzünü kadının yüzüne yaklaş- | tırdıkça yaklaştırıyör. - Bizim ahbap coştu. Masamıza çıtı| pıu bır sarışın güzel çağırdı. Ve yüksek sesle şarap asmarladı. Ben kendi ken— dime: aSarhoşluk Costu oğlan» diyorum. Nikel bir kova içinde havluya sarıl- miş şarabı getirdiler. Arkadaşım gar- ,sonün atlas yakasını tuttu: — Bana bak, gözünüzü patlatırim, şarap çürük olmasın ha, diyor. Dayanamadım: , — Şarabın da çürüğü olur mu? Ne saçmalıyorsun diyecek oldum. — Hey süt kuzusu hey. cevabını ver- di, çürük şarap diye tıpası açılmış içi- ne böl su Ve soda karıştırılmış şeye der- er. Masamızda oturan lmcıık sarışın da a" di di Cak Ö a Beyoğlu nılıı gece "Tüyü yolunacak kâz gördüler mi, caz- “|duyulunca anladım. Bizim dehlııanl.ı'l!ıi ||layan kadın gözleri kıpkırmızı “Hey süt kuzusu hey. Çürük şarap dıy tapası açılmış, içine bol su ve soda karıştırılmış şeye derler,,. Küçük sarışın dü derhal söze karışarak ilâve etti: “Biz sarhoş olmayalım diye...,, — Evet, Çürük şarap vardır dnm  sizin için değil. Biz sarhoş olmıyalıfi | "jdiye yabanci müşterilere getirirler, zan da biz müşteri ile dans ı=,—der1a—93î yeni açılmış şişeleri boşlarile degısî:ır'll'*'ş ler. Adamlar sarhoş olunca yutar bur nu. Hani biz fazla içmiyelim safhöş ol mıyalım diye. Öyle, geceler blür _. beş altı şişe içmek mecburiyetinde K” lhıriz. Dünyada ne insanlar var. Bazıldî rL bizi sarhoş etmekten zevk alırlar i çırırle—r, içirirler. Hovarda - ahbabım: , — Şimdi anladın mı? der gibi :.ruıî'F me bakıyor, bir taraftan da satı L'Iİ ısıokt:ddı.ıkça sokuluyor * İşi neden sonra, yukarıda eâi' ,yarı kapalı locadan bir hıçkırık B Pu ç iburada bir sevgilisi varmış. Üç gecedil! Dargınmışlar, Kızcağızın yukarıda hü” »susi locada konsumasyon yaptığını âll” layınca ona inad olsun diye bu sarışt!F? yyanımıza çağırmış, ç (Locaya eter şişesi koşturdular. Hit kırıklar kesildi. Şimdi de kahkahaıaf çınlıyor. Bizimki cazbanda emretti. Eski bif tangoya, başladılar. Kalktı. Öyle mzâ dans ediyor ki, kimse dansa kalkmadi ,Figür üstüne figür yapıyor. Ne yamal” ,mış bu oğlan meğer, Birinci parça bitip ikincisi başlay 1 ca yukarı locaların merdivenlerindet! bir ayak patırdisi duyuldu. Demin açığ ” vru (kuvvetli-bir delikanlının kolunda Fortt. ya çıktılar. Arkadaşıma baktım. BL!“" beyaz. ö İki çift bir döndüler bir daha döl” düler. Ve birdenbire çarpıştılar. İki (8* raf ta bu çarpışmayı bekliyormuş Hi ! iki erkek ve iki kadın birbirine şirdi” |(ler. Ben yerimden kımıldamağa vakiqe bulamadan, - kabadayı - ahbabım; * rsarho-ş olân rakibini bir yumrukta yel* ,serdi. Sonra hiç telâş etmeden kadıu!âl“' |döndü. Keskin iki tokat. Kadınlar yü” lerini tutarak ayrıldılar. Ahbabım Hit listifimi bozmadan dargın 3evgılı—ı"lilı koluna girdi; — Haydi yürü derken şef garsona d#” —— Yarın gel hesabı benden al dedi Çıkar çıkmaz bir otomobile atladık” Deli olacaktım. Hiç bir hâdise cert” ,yan etmemiş gibi tatlı tatlı konuşuyo?” (lar, gülüşüyorlardı. Kadın: | — Seni görür görmez fenalaştım,;P# /kikatsiz diyordu. Hele sarı çıyanı Y& nına alıp oturunca büsbütün l—.ıendî ,den geçtim. “Beni Taksimde bıraktılar. Otumubll’ Siraservilere saptı. O akşam anladım ki barda eıbcıbl ,yaman Ç!) seğleniyor. ı ' gzah etti: ge e A ... Kemal 'rAnİj