aa M Hergün Türkiyenin mıı)ılaç olduğu Seylerden biri: Ucuz benzin! Muhittin Birgen —a | 936 açıldı. Bu mü- —X A7an: G otomobil sergisi nasebetle Fransanın öotomobil sa meselesi uzun uzun tetkik edildi; £ teler bu işlerle yakından ve derinden meşgul oldular. Nihayet şu hakikat an- laşıldı ki Fransada otomobil sanayii 930 senesindenberi mü adiyen düşmek- tedir. 930 da senevi üç yüz binden faz Ja otomobil yapan Fransanın 935 sene- Bi imalâtı bunun hemen yarısına d müş gibidir. Hatıra gelebilir ki otomobilleri - umumiyetle bizde zan pedildiği gibi - fena a Fransanın satışları ve do tı bündan dolayi düşmüştü öyle değildir: Fransız arabalarının merika arabalarına nisbetle fena rafları da vardır,"iy sen — Fransız otomobi racat için değildir. Bizzat otomobi eden memleketler kendi mamulâll diğerlerine nazaran himaye edi t ve bundan dolayi da o memleketlerde | Fransızlar araba satamıyorlar; bizzat | imal et en memleketlerde de ekseri.- ya Amerikan ve kısmen de Alman ara- baları Fransızlara rekabet ettiklerin - den Fransızlar gene ihrac edemiyorlar. Şu halde Fransız arabası yüzde 90 Yransa içindir. Demek Fransada oto - mobil satışları beş sene içinde çok düş- müştür. Zaten bunu bize fabri! ların imalâtı değil, Fransa benzin sar - fiyatı da gösteriyor. Bu hususta neşre- Üilen rakkamlar da güs or ki çenlerde Paris'de senesi ay'i ze- Kd ta » a satışlarındaki tenzil nis- » de fazla bir nisbette düş - Otomobil fena bir şey mi? Halk arasında rağbet neden azaldı? Bu netice şu oldu: Benzin b Bsa için benzin çok bahalıdı: O kadar ki, bu mesele pılan münakaşalardan sonra idhal edip satan müessesele * Fransada bahalıdır d! len benzini! otuz santime veri , ki kıymetine göre bizim Resim_li Makale Denizin üzerinde ça - mandıralar vardır, hava ne kadar rüzgârlı, deniz ne kadar sert olursa ol - sun yerlerinden kımılda- namazlar, çünkü bir zin- le denizin dibine bağ- hyan . h sünüz, hâ Artistlerin isimlerini Unuttlurmamak için Buldukları çareler n sarfiyatı, araba imalâtın-| | 0 Gazeteler artistlerin hayatından sık sık bahsederler, hepsinin hiç birine ben zemiyen taraflarını anlatırlar, — kimi, kurbağaya âşıktır. Kimi evinde buka- lon besler. Biz de onların bu - garip -|âdetlerini hayretle karşılarız. Bir Fransız gazetesi artistlerin bu a- cayip huyları hakkında şu vermektedir: malümatı Artistlerin hiç birinin acayip me- rakları yoktur. Fakat isimlerini unut- turmamak, kendilerini reklâm ettirmek liçin böyle âdetler icat ederler. Meselâ Ramon Novaro rejisörünün.emrile du- izim limanımıza geldiği zaman | vapur içindeki fiatı ancak BEŞ kuruş- 4 aki farkları h um hissetmi a hareketin i olduğuna m, Bunu okuyucularım, i ar görmüşlerdir. Bir memlekette » eşya ne kadar çok hareket e — derlerse ve bir memlekette hareket ne kadar ucuz olursa o memlekette iktısa- di inkişaf o kadar kolay olur ve hayat | ©o kadar feyiz bulur. | Bilhassa, Türkiye gibi, bütün e- meklere rağmen demir yolu henüz az ve bütün tenzilâta rağmen, hâlâ paha h olan bir memlekette otomobil hare- ketinin büyük bir ehemmiyeti vardır. Otomobil meraklısı olduğum — için de , daima gezdiğim memleketlerde benzin “fiyatlarını tetkik ederim. Bunun için diyebilirim ki benzin fiyatı itibarile Avrupada en pahalı memleket Türkiye- dir. Nisbeten benzini pahali satan mem leketler arasında Almanya, Fransa, İ talya, İsviçre vardır. İtalya — müstesna bu memleketlerin hiç birinde benz Ktresi 25 k salılmaz. Almı ve İsviçrede litre yirmi kuruş dardır. Merkezi Avrupada bizdeki fi- yatın takriben yarısına satılır. Roman- — ya gibi, benzini bizzat işlettiği petrol kuyularından- istihsal eden memleket- - Terdeki ucuzluğu hesaba' katmıyorum. Avrupada İtalyadan başka, benzini kıs- men olsun hariçten idhal eden hiç bir memleket yoktur ki bizim derecemiz- (Devamı 9 uncu sayfada) lis hizmetinde -| GĞ oo züe vermişlerdi, ahi varları simsiyah ziftle sıvanmış bir ye- mek odasında yemek yemektedir. Du- vurlata bisiklet . zincirleri — asılmıştır.. Vilyam Bovel evinde herkesin içinde kaybolacağı bir mağara inşa ettirmiş- Doleras Del Riyo, balolara otlarla rülmüş elbiselerle gelmektedir. İngilizler kadın polis arıyorlar İngilizler ağızlarını tutmuyorlar ve abük âşık oluyorlar diye kadınlari-po: kullanmamağa teh bu kararlarını boz- karar muşlâr, ve 70 tane kadın polis alma - ğa karar vermişlerdir. İmlihana 250 kadın iştirak etmiştir. Bunların her bi- rine bütün konforu haiz odalar verile cektir. Yemeklerini kendileri pişirecekler - dir. İngiltere polis müdürlüğü kadın pa lislerinde şu şartların tahakkukunu is temekted I — Güzel olmak, 2 — Sevimli olmak; B — Sür'ati intikal sahibi olmak ve bilhassa erkekleşmemiş olmak. S LE Fransız gazetelerinden birinin İst dün bir azizlik yapıldı. Bu zatin ? bir damla sene mah ün bu gazeteciye bir Türk dostu L 1ER ne kadar kuvvetli ol olsun muayyı içinde kal ağaca bağlıdırlar. —TT | INAN yıf bir damarı vardır. rap içti mi hangi memleketin malı ve hangi alü olduğunu söyler, fırsat buldukça da Fransız şarabının üzerine şarap bulunmadığını iddıa eder. SON POSTA B İnsan ayağını bağlıyan zincir (3 'Tenbellik bu şamandı - , yahut bu glyan zincire ayvanlar gö duydukları ba en bir daire r, çünkü bir ' HERGÜN BİR FIKRA Mantık Yaz tatilinde, bir mektep munlli- mi Anadoluda seyahat ediyordu. Günün birinde, bir köyden geçer- ken, köy ihtiyarları, kendisinden bir gece orada konaklayıp ta kahvede bir müsahabe yapmasını rica etti « ler, Muallim onları kırmayıp teklifle- rini kabul etti. Geceleyin, balk topladı ve mual- Hm tabiatin kuruluşu ve muhtelif anasırın rolleri hakkında bir hasbı- hale koyuldu. Bir aralık, güneşi an- latırken, onun bizden milyonlarca kilometre uzakla olduğunu söyle - yince, öteden, köylünün biri atıla » rak: — Belki de dediğin doğrudur, muallim efendi, amma.. dedi, güneş bu kadar bizden uzak olduğu halde, aşığı sabah erkenden buraya nasıl yetişiyor? Bir de bımu anlat baka- | yam! —— | Logd Corcun Umumi Harpteki | Entrikaları | ği entrikaları hatira ola- rak yazmak istemiş ve altı ciltlik müs- harpte çevir veddeleri tabiine vermiştir. Loyt Corç altı cirlde tam 2000 kelime yazmıştır. Hakkı telifi kelime üzerine alacağı için eline hayli büyük mikdarda para geçe- cektir. Bu eseri yazarken çok — yorulduğu için doktorlar kendisine üç ay istira- hât vermişlerdir. —.4 — İSTER tanbul * muhabirine — Gördür bir ziyafet vermiş, İNAN insanın ayağına takılmış- tır, dünyadaki hâdiseler ne olursa olsun onu kı - mrldanmaktan meneder, hayvanı benzer, evvel ayaklarındı zinciri kesmelidir, öğren- mek, öğrenilen şeyi tat - bik mevkiine sonra yapılacak' iştir. ÖZ ARASINDA ) Kızların evlenmesine Yardım eden bir Meslek: Telefonculuk * Kt İngilterede telefonculuk — mesleği, kızların pek çabuk evlenmesini temin ediyormuş. Tutulan' bir istatistiğe gö- re her sene 1,200 den fazla telefoncu kızın evlendiği sâbit olmuştur. Bu se- ne telefon idaresinin bütçesinde her sene evlenecek telefoncu kızlara veri- lecek hediyeler için hususi bir Yasıl bulunmaktadır. Bu hediyeler kızların hizmetteki kıdemi nisbetinde verilmek- tedir. Geçen sene bütçede bu tahsisatın mikdarı 163580 İngiliz Birası idi. Fa - kat bu tahsisattan sene içinde ancak 161,000 — İngiliz Kirası — sarfedilmiştir. Geçen sene evlenen telefoncu kızların sayısı daha çok olduğu halde bütçe tah$isatından iki bin lira tasarruf edil- mesinin sebebi telefoncu kızların, veri- lecek hediyenin azına çoğuna bakma - dan evlenmelerinden ileri gelmiştir. Yunan Prensl Lohlstanda seyahat ederken yahat ederken: Truskavieç'de tevkif e- dilerek casusluk töhmetile mahkemeye verilmiştir. Prensin suçu, memnu askert mın - takada resim çekmiş olmaktır. Mahke- me, kendisinin prens olduğuna bir türlü inanmamıs, ve nihayet prens güç belâ kendisini tanıtmağa muvaffak o- lârak hapishaneye düşmekten kurtul: müştur. Soğuklan uyuşan kırlangıçlar Venedik'ten bildiriliyor: Soğuktan uyuşmuş bir hale gelmiş olan — binlerce kırlangıç Viyana'dan buraya gelmiştir. Bunlara yem veril - miz, ısılılmiş ve sonra serbest birakıl - mıştır. Kırlangıçlar, sıcak memleket - lere doğru havalanmışlardır. İNANMA! remizin 1933 şarabından doldurtmuştu. Fransız gazeteci bu şaraplardan içince: mü bu şarabı Türkiyede büulamazsınız. 912 mahsulüdür, diye bağırdı. O zaman şarabın şişelere doldurulmasında hazır bulunmuş olan diğer misafirler de bu ziyafette de eski Fransız şarap şişelerine inhisar ida - | hep birlikte gülmiye koyuldular. İSTER İNANMA! koymak, | Yunan prensi Piyer Lehistanda se- Ce Birinciteşrin ” 12 / 0 Sözün Kısısı Zügürtlüğün keyfi E. Talu a Eîivnı_vah cedide şâirlerinden bitit sin 0313 Yunan rebesindi intişar eden Serveti Fünun nüshak mümtazesinde bir şiiri vardır - ki, buf nun: «Top sustu.. Tüfek - sustu..» diy€ n bir mısrâaı bugünlerde boyund lıyor. Lâkin ben onu ba$" m ka şekilde: rank düştü.. Liret düştü..> u diyt tur. Son zamanlarda kime rastlasali bana dert yanıyor. Âşinalarımı da btf münasebetle benim dostluğuma görüyorum. Öyle ya? Dostluk üzür lü anlarda kiymet kesbeden bir matâ“ dır. Ayni dertliyken -b ri derde di Soruy — Frangın $dir, değil n Öyle olmak . lâzım; İtra olmadı. hi elmuyorum. — Yahu, ne ömür adamsın? — Neden ömür oluyor muşum — Talihlisin, sanki. Ben bu frar sukutu yüzünden tam beş yüz lira , Vahi vah nelerdenberi patriğin eşeğiyle bezmi vuslat olup duruürken, ha hatırımı sordunuz? Sizler fran dolar istif ederken, ben Türk pa: on liralıklan yukarısına ayi çekti Meşhur fikrayı bilirsiniz: fıkarasının bir! filesinirn la yola çıkı taarruzuna a hasri savaşa girişmişler. Bu e ir kayanın gölgesin çıkışm n mı, be? Hem say ahat eder, hi ze yardı! . Yerden bir sun kapıp ta atamaz mıydın? , tacirin yüzüne bakmış hıhkla: Yoo00! demiş, hakkın y ve Bana betelmeğe n gürtlüğümün keyfini şimdi çıkaraca- ğım! ber doğan ve bu: ıhır_— Blen ikizler lterede Mis Emili ile Mis Wood iki ikiz hemşire imişler ve beraberce 61 yaşina kadar yaşamışlar, şimdiye ka - dar bir kere olsun kavga etmemişler, birbirlerinden uzun müddet ayrılmış larsa da tekrar buluşarak çok iyi bir yaşamışlardır. Geçenlerde - be - raberce sinemaya gitmişler, dön Mis Wood yemek yer yemez olduğu yere yıkılmış ve ölmüş, bir kaç dakika evvel güle oynıya sakalaştığı kardeşinl böyle cansız bir cisim halinde görerek 'ena halde müteessir olan kardeşi de 0- taya yıkılmış ve o da ruhunu teslim et- İki kardeş beraber doğmuşlar we beraber ölmüşlerdir. Günde on saniyo mesal Londra üniversitesi profesör ndet Tavistock bir makale yazarak dünya- da insanların ça'yşması hakkındaki fi- kirlerini bildirmiştir. Tavistock'a na - zaran dünyadaki insanların pek çoğu galışmamaktadır. Eğer bütün insanlar çalıştırılacak olurlarsa herkesin — mü- reffeh bir hayat yaşaması için günde on saniyelik bir masai kifavet edecek- baya miştir.