SON POSTA Bu Truvakarı . * Kendiniz Ö J. * e rebilirsiniz mlik truvakarınızı evde ha - |: gırlayınız. Resinı - de — gördüğünüz truvakar — ceket çok açık bej ren- gi yünle, kahve - rengi yünde yol — örü Etek kahve ren - Bi yünlü kumaş - | tandır. Bu ceket için , düz veya düz te - L sirini yapan her k hangi bir kroşe k örgüsü kullanı l bilir. (Me: defa ip atılarak İ örülen fanilâ ör - k Bgüsü.) Çizgiler - birer buçuk santimdr.| Şapkalarından Roba enine çizgi- idir. Beden çiz - gileri ve kollar - daki çizgiler boyunadır. Cepler, kol ka- t pakları ayrı parçalar halinde örülerek üstten dikilmiştir. Yaka, çok şıktır. Yalnız kahve rengi yünden astragan örgüdür. Astragan ör- güyü yapmak çok kolaydır: Tığla bir sıra sık iğne örünüz. İkin- ci sırasında sol elinize ya bir kalem, yahut bir firkete alıp her taneye bat- madan evvel yününüzü bir defa bu firketenin ve yahüt kalemin üzerine sa- ganız. Sonra taneyi tıpkı sık iğne gibi | örünüz,. Firketeyi çekince yün bolca p kalır. Yalnız bol yün tanelerinin, ör - l günün hep ayni tarafında kalmasına dikkat etmelisiniz. PUDRANIZI Her mevsime göre ayrı renkte süreceksiniz. Saç Tuvaleti Arkaya doğru taranış & Baçlar arkaya doğru taranarak kü - Ççük küçük bukleler yapılmıştır. Ku - laklar tamamile meydandadır. Başm yukarı kısmı bir çiçekle süslenmiştir. Sola doğru ondüle Bu baş günün modası haline gelmiş- tir. Saçlar sol ku- lağın arkasından başlıyarak — sola doöğru ondüle ya- pılmıştır. Ön ta - mamile düzgün « dür. Bu saç tuva- leti hemen her yü ze yaraşır. Bütün orijinalitesi başın arkadan görünüş vaziyetin- dedir. Bu tarz tu - valetler son zamanlarda çok fazlalaj - mıştir. Kâkül Üa saka ea S Küt Yaza veda ederken bronz çehrelere de veda etmeliyiz. Sonbahar makyajı i plâja değil, akşam ve dans elbiselerine | uygun olmalıdır. a Bunun için yazın kullandığınız pud- ranın renginde mühim bir değişiklik yapmak mecburiyetindesiniz. Cildiniz, şimdi artık her gün biraz daha açıla - zak, güneş yanıkları gittikçe azalacak- ar. Bunun için yazın kullandığınız abronz» rengi pudraya açık renk bir pudradan - tedricen daha fazla - ka - tıştırmalısınız. Ve nihayet cildiniz ta- bil rengini alınca renginize uyan en a- çık renk pudrayi kullanmıya başlama - hsmız, Renklerin henüz beyazlamıya baş - landığı bugünlerde kullanılacak en gü- zel renk pudra şeftali rengi ile okr rengi karıştırarak yapılabilir. Bu ka - rışlırmadaki - nisbeti cildinizin açıklık veya koyuluğuna göre tayin etmelisi - niz. Renginiz açıldıkça şeftali rengini daha fazlalaştırırsınız. Sonbaharda asla raşel ve krem rven- ginde pudra kullanmayınız. Çünkü gü- neş yanığı açilirken cilde sarımsı bir yenk verir. Raşel veya krem renk bu| Genç kızlar ve çok genç evli kadın- | Barılığı büsbütün ârttırır. Halbüki şef-İlar için güzel bir baş.. Bilhassa alnın- ©. tali Yengi bu köirli sarılığı tamamile gi-|daki bukleli kâkül bu kuvaförü güzel- © dertir ve yüze eanlılık terir, f Teştirmektedir. dür, axa kekeseeaaaen Her kadın Bilmelidir. Çamaşır nasıl yıkanır ? Yıkamadan bir gün evvel kirli ça - maşırları, hangileri beraber yıkanabi - lecekse, ona göre kısım kısım ayırmalı: Meselâ ipekli çamaşırlar, patiska eşya, yünlüler, renkliler hep ayrı ayrı yığı- hir, Yatak takımları, mendiller, havlu- lar, bir gün evvel, ya soğuk veya ilık ve sabunlu suda ıslatılıp bütün gece bu suyun içinde bırakılır. Lekeli çamaşırlar yıkanmıya veril - meden evvel lekenin cinsine göre icap eden şekilde lekesi temizlendikten san- ra çamaşıra verilmelidir. Çamaşırı yı - kamak için kuyu suyu kullanılacaksa gerek ıslatma suyuna, gerekse yıkama suyuna biraz «boraks» ilâve etmelisi - niz ki sabun güzel köpürsün. İçinde çamaşırı kaynatacağımız ka - bin paslı olmamasına çok dikkat et - meli, Bunun için kaynatma kabını her defa güzelce temizleyip kurutmak kâ - fidir, Evvelce bunu yapamamışsanız çamaşırlarınızın pas lekesi olmaması için doğrudan doğruya kazana koöyma- yınız. Amerikan bezinden bir torbaya koyarak kazanın içine asınız. Çamaşır ekseriya sıkılırken yırtılır. Buna mâni olmak için sıkacağınız ça - maşırı bir kaç kat edip - resimde gör - düğünüz şekilde - sol eliniz önde, sağ eliniz arkada olduğu halde tutunuz. Ve ellerinizi ön taraflarına doğru döndü - rünüz, Çamaşırın en iyi sıkılış tarzı bu- Son moda çanta Süed çanta, süed eldiven ve ayak - kabı bu sene pek modadır. Resmini koyduğumuz çan- ta koyu cam gö - beği renginde sü - edden yapılmış -» tır, Bilhassa çan- taların — şeklinde bu sene büyük bir yenilik vardır. % Uzun saplı yumu- şak çantaları ter - cih ediniz. Buna ait güzel örnek ko - yuyörüz. Kİ : gl İSTANBULLULAR ARASINDA: Bltedikii Edirnekapılıların en büyük derdi: Bostan dolaplarının beyylrle_:rl bile sinek hücumu karşısında adım atamıyorlarmış... Yazan: Bir taraftan Mecidiyeköylüler, si - nekten şikâyet ededursunlar; öte ta -|işlemeğe ve o civara İstanbul raflan da dün Edirnekapılılar yolda| beni yakaladılar: İ Kahveci diyor ki: “ Kahveyi müşterilerin önüne ağızları kapalı götürmesek zavallı müşterilerimiz kahve, çay yerine adeta tanesi bol tarafından birer sinek çorbası içecekler Osman Cemajy Kaygılı Halk, bu sineklerin o civarı taşımıya başlıyan yuvarlak ka: riın gelmesinden sonra türedi — Aman, dediler, sinekten elâman! (lüyorlar. Nerede ise bu sineklerin yedi, sekiz yü- zü; bini, bin beş yüzü bir olup yumur-|diği kavun, karpuz kabukları, z Öyle imiş ki bu kamyonların £ tadan yeni çıkmış civcivleri yerden ka- jve üzüm çöpleri, balık süprüntület pınca bavaya kaldıracaklar, Sordum: — Ne sineği bunlar? — Ne sineği isterseniz... Kara sinek, yeşil sinek, mor sinek, boz sinek, sivri- sinek! Mübarekler sanki havadan yağ- mur gibi yağıyor; yahut yerlerden kum gibi fışkırıyor. - Sonra'akşam geç vakit bana o civar- daki bazı dükkânların tavanlarını , gös- terdiler, bir de ne bakayım, bu tavan - n başa kara bulut halinde si- le srvanmış değil mi? Bir kahveci: — Kahveyi, çayı, dedi, müşterilerin Öönüne ağzı kapalı götürmesek zavallı müşterilerimiz kahve, çay yerine âdet tanesi bol tarafından birer sinek çor- bası içecekler. Bir ahçı şöyle dert yandı: 5 — Bu gidişle bizim yemekleri sinek bombardımanından Kurtarmak — için dükkânın altına bir sığmak yaptırmak lâzım gelecek! Dükkânın içini, kaç gündür, günde üç dört defa haşerat kaçıran ilâçlarla de- zenlfekte ediyorum, gene bu haşeratın şerrinden kurtulamıyorum. e Bir bakkal sucuk kangallarının ü - zerini gösteriyor: — Bizim yuvarlak sucuk kangalları- nın üzerini kaplıyan şu yüzlerce sinek, eğer birer ateşböceği olmuş olsaydı, ahali, İstanbulun en güzel mahyalarını seyretmek için geceleri buraya dolardı. Bahçıvan kılıklı bir başkası: — Bu sinekler yüzündn diyor, kaç gün var ,civardaki bostan dolapları bi- Je dönemiyor! Ve ben hayretle soruyorum: — Sineğin bostan dolabına ne ziyanı olur? $ — Nasıl olmaz. Düşünün bir kere, bunlardan on bin, yirmi bin, otuz bin, belki elli bin tanesi birden dolabı dön- düren beygirlerin vücutlarına, başla - rına, gözlerine, burunlarına ,dudakla - rıma konunca beygirler ne hale gelir? Bu vaziyette beygir, dehşetli sersem oluyor ve yüzden adımlarını şaşırıyor. Edirnekapılıların sözlerinde belki bir parça mübalâğa olabilir. Fakat ben dün akşam, oraya, nasıl bereketli bir sinek yağmuru yağmış olduğunu göz- lerimle gördüm. hayvan gübreleri ile birlikte kamyol ların Bayrampaşaya her gelişinde biB lerce sinek birlikte geliyor ve bir dakikanın içinde bu sinekler çil yav rusu gibi etrafâ yayılıyor ve her $ çok feyizli ve bereketli bir artışla ci vara yüz binlerce döl salıye!: lar. Eskiden zerzevatlarının güzelliği V pı dışındaki Bayrampaşa bostanları laşılan, şimdi gepgeniş bir (sineki halini alıyor. Ne olurdu, İstanbulda tin çok pahalı satıldığından şikâyet dildiği su sırada Edirnekapıya bu ka” dar bol sinek yağacağına - hem şimdi tam mevsimidir - bu sinekerin dörtü biri kadar bildircin, keklik, karatavı sığırcık yağsaydı da o civardaki iba dullah ta bedava tarafından biraz ensi yapsalardı. Ben şurasını da haber vereyim ki B dirnekapısına yağan bu sinek yağmu runun bütün sebebi, sade Bayramp: ya dökülmeğe başlıyan İstanbulun kokmuş, o vıcık vıcık süprüntüleri di gildir. Ve bu süprüntülerin oraya d0t külmeğe başlanması âdeta yanmakti olan ateşin üzerine bir hayli de döükmek gibi tur. Edirnekapınin Öötedenbeli, “TEp 1 mevsimde bir sinek mözrüası halil gelmesinin bir sebebi de bu zaman larda oraya gelen ve orada günleyiğ geceliyen bir sürü odun, kömür, ot, s: man arabalarıdır ki, bu arabaların gün düzüneleri bulan at, manda, ökü$ gibi hayvanlarının gübreleri sonbahâ da orayı sineklerin her çeşidile zatefl bir hâyli doldururdu. Şimdi ise yen çöp kamyonlarının, her gün buraya t0t nilâtolarla kokmuş ve vıcık vıcık süp rüntü taşıması eski halin üzerine taf manasile sunturlu bir tüy dikmiş ol © du. 29 teşrin cumhuriyet bayramınd açılma töreni yapılacak olan o çok şa * tafatlı nümune asfaltının yanıbaşınd Şehitliğin burnunun dibinde ve Mal tepe askeri lisesile İstanbulun son manda en göze çarpar bir gezme yel 'olan modern üzüm bağlarının bitişiğin” de, gittikçe neşvünema bulmakta olaff bu çeşit çeşit, renk renk, boy boy si nek mezruasını kökünden kurutm az fena olmaz sanırım. Olgunluk imtihanını Geçiremiyen Liseliler: Bir okuyucumuz, — Benim Kültür Bakanlığından bir dileğim var, diyor ve şöyle anla- tıyor: — Kızım lise imtihanlarını bitirdi, Üniversiteye girecek, hayatını ha - zırlama yoluna adım atacaktı. Fakat bunun için bir de olgunluk imtiha- nını geçirmesi lâzımdı. Tahriri kı - sımda gene muvaffak oldu, fakat fel- sefenin şifahisinde geri kaldı. Şimdi bu noksanlık hayatının bir senesine mal olacak. Benim dileğim şu: — Bu vaziyette daha bir çok genç- ler vardır. Bunlar ikinci bir imtiha- na tâbi tutulamazlar mı? Yahud da olgunlük imtihanlarını gelecek yıl vermek şartile şimdiden Üniversi - teye devamlarına müsaade edilemi mi? Tıpkı geçen yil yapıldığı gibl. e Bir gazete «Antakya» nn yerine ««Antalya» nn resmini koydu Antalyahlar imzası ile bir mek tub aldık, diyorlar ki; — Antakya ve İskenderun mes€ lesine aid bir makaleyi okurken gÖ” zümüze bir resim ilişti. Baktık altı” da «Antakyadan bir görünüş» yazı h hayretle durduk. Çünkü bu rü* sim Antakyanın değil, Antalyanıl” dı. Aynı zamanda da müteessir ol * duk. Çünkü bize Avrupayı ve kal” şu memleketleri tanıtmak için rö * portajlar yapan bu gazete kenö memleketini tanımıyordu. Biz bu okuyucularımızın mektu * buna şunu ilâve edeceğiz: Batısediltf gazete «Son Poustan değildir.